22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER CUMHURİYET 16 OCAK 2011 PAZAR Uzaklardan sesler geliyor sanki!.. Elli yıl geriden! “Olur mu böyle olur mu?” İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de gençler sokaklarda yürüyor... Gazi Osman Paşa Marşı’nı benimsemişler, sözlerini bugüne uydurarak... “Olur mu böyle olur mu? Kardeş kardeşi vurur mu?” Bir umut olarak iktidara gelen Demokrat Parti’nin baskıcı günleri... On yıl yetmemiş Bayar’a, Menderes’e, dahasını istiyorlar. İlk genel seçimde yenik düşeceklerini bilerek! Bu yüzden, polis, asker, Meclis’teki büyük kalabalığıyla, başkaldıran üniversite gençliğini sindirmeye kalkışmışlar. Cumhurbaşkanı, “tenkil tenkil” diyor. Gerçek bir demokrasi arayışındaki gençleri ezin buyruğunu veriyor... “Olur mu böyle olur mu”yu bir marş gibi değil, bir çeşit dua gibi, ağır ağır söylüyorlar. Sağır kulaklar duysun, EVET / HAYIR OKTAY AKBAL ‘Olur mu Böyle Olur mu?’ körleşmiş gözler görsün, diye... Ne olur, ne olacak, ne olmalı? Şu günlerde de aydın gençlik, elli yıl sonra bir kez daha “yeter” diyor. Bir zamanlar iktidara gelen Demokrat Parti’nin dediği gibi “artık yeter, söz bizim”. Bir yere doğru gidiyor Türkiye yine!.. Politikacı kadrosu farkında değil! Uyarılar yapılıyor, yazılar yazılıyor! Nasıl Bayar’ların, Menderes’lerin umurunda değildi ise bugünkülerin de öyle! O günleri anımsayan yok mu? Kızılay Meydanı’nda Başbakan Menderes’in yakasına yapışıldığı, Mülkiye’nin kurşunlandığı, yazarların, aydınların Tahkikat Encümeni’nde yargılandığı, tutuklandığı günler!.. Geçmiş şeyler demeyin, yok olup gitmemiş işte!.. Bir düş değil, elli yıl öncesi! Ama ne yazık ki, o düş bugünlerde canlanır gibi... “Başkaldırıyoruz” diye mukavvalarıkartonları kalkan yapmışlar, uyarıyorlar... İstedikleri kadar coplasınlar, sel gibi sularla ıslatsınlar, istedikleri kadar zehirli gazlarla sindirmeye kalksınlar, boşuna! O günleri yaşayanların çoğu aramızda. Bugünkü AKP iktidarının önde gelenleri neredeydi? O günlerde beş altı yaşlarındaydılar, ama tarihi okumadılar mı, yanlış bir batağa saplanan bir iktidarın hangi sonuçla karşılaştığını öğrenmediler mi? Görmediler, bilmediler, anlamadılar, okumadılar, öğrenemediler, kafalarında kurdukları ters hayallerle yetiştiler, yetiştirildiler. İşbaşına geldiklerinde barıştan, demokrasiden, özgürlükten yana olan gençlere elli yıl öncekilerin uyguladıklarını yapmaya kalkışıyorlar. “Başkaldırıyoruz” diyebilmek yürekliliğini göstermekten çekinmeyen o günlerin gençleri günümüzde de var, hem de on binlerce!.. Üstelik “Olur mu böyle olur mu” şarkısını söylemeden. Bir kez daha geçmişi yeniden yaşamak mı? Bir kez daha gerilere gitmek mi? Nasıldı o şarkının tamamı? “Olur mu böyle olur mu? Kardeş kardeşi vurur mu? Kahrolası diktatörler, bu dünya size kalır mı?” Onlara kalmadı, size mi kalacak? ONUNCU KÖY BEKİR COŞKUN Belediye Başkanı ile Domuz… Biliyorsunuz; Türkler doğayı çok severler… Onun için orman kalmadı… “Baltalar elimizde” çocuk şarkısı ile başlayan orman sevgisi, ormanı kesip içine ev yapma şeklinde sürdü. Özellikle İstanbul çıkışlarında gördüğünüz o ev… Aslında orman içine yapılmıştı… Herkes sevgisinden orman içine ev yapınca… Ev, evlerin içinde kaldı… Arada bir “Domuz kasabaya indi”, “Ayı şehre indi” haberleri okursunuz ya gazetelerde… Aslında insan ayının, domuzun yerine çıktığı içindir bu… Siz hiç medeni dünyada ayının mağarasına kanepe, soba kurup oturan insan duydunuz mu?.. Ayı mağarasına gitmek üzere mahalleden geçince, işte o haber yayınlandı TV’de: “Ayı mahalleye indi…” Domuzu makamına yüz metre mesafede gören belediye başkanı da zaten kızdı “Domuzun burada ne işi var” diye… Gerçi domuz da belediye başkanını yuvasına yüz metre mesafede görünce “Bu da kim burada?..” diye baktı… Keza deniz sevgisi… Denizi sevmeyeni duymamışsınızdır, her vatandaşımız denizi sever… Onun için zaten, Dünya Bankası kredisi ile yapılan kanalizasyon sistemleri ile kakalarını denize yaparlar… Ve peşinden denize girdiklerinde karşılaşırlar… O zaman işte o soruyu sorar insan: “Bunu kim yaptı?..” Biliyorsunuzdur; Konya deniz bulamayınca, yüz yirmi kilometre boru döşendi ve fosseptik Tuz Gölü’ne bağlandı… Beyaz Tuz Gölü, oldu size turuncu… Ben size söyleyeyim; bence Orta Asya’yı Türkler kuruttu… Şimdi sıra Anadolu’da… Çünkü; bu kadar kuralsız, ilkesiz, sorumsuz, saygısız olur mu insan?.. Ağaç karda çiçek açmaz, kuralı vardır… Deniz, ortasına atılanı götürüp kıyıya bırakır, ilkelidir… Dağlar ırmakları besler, ırmaklar göllere su taşır, yardımlaşmadır… Leylekler başkasının yuvasına konmazlar, saygıdandır… Ya insan?.. bcoskun@cumhuriyet.com.tr C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear