10 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 11 OCAK 2011 SALI 4 HABERLER Yargıtay’da daire ve üye sayılarını arttırmayı hedefleyen AKP’nin tam tersi yöndeki tasarısı halen komisyonda DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN AKP Yargısına Karşı Medya ve Toplum Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 102. maddesi hükmünün 31.12.2010 tarihinde yürürlüğe girmesi üzerine, tutuklulukta üst sınıra varmış olanlarla birlikte, vahşi cinayetlerden sanık Hizbullahçıların da tahliye edilmeleri ve bırakılmaları sırasında yapılan gösteriler, kamuoyunda büyük tepkilere yol açtı. Belirtmek gerekir ki medyanın da duygu sömürücülüğü yüzünden, olaylar demokrasi ve özgürlük karşıtı iktidar ve destekçilerinin işine yaradı. Türkiye gibi tutukluluk kurumunun keyfi uygulamayla yargısız infaza dönüştürüldüğü bir ülkede, kimi tutukluların, sürenin azami sınırına geldikleri için tahliyelerine gösterilen tepkinin, kurumun keyfi uygulanmasına gösterilen reaksiyonu da aşmış olması gerçekten düşündürücüdür. Medyanın da güç ve karmaşık yargı reformunu ön plana getirerek, etraflıca işlemek yerine, duygu sömürücülüğü yöntemini benimsemesi, her fırsattan yararlanarak yargıyı kendi denetimi altına almak isteyen AKP iktidarının yandaş yargı yaratma yolunda hızla ilerlemesini kolaylaştırıcı bir unsur oldu. Geçen hafta içinde, herkes yargıyı tartışırken, 12 Eylül 2010 referandumundan sonra oluşturulan Adalet Bakanlığı ağırlıklı yeni HSYK’nin tayin listesi içinde Balyoz Davası’na bakan 12. Ağır Ceza Mahkemesi yargıcı Oktay Kuban da yer alıverdi.. Ne gariptir ki, 12 Eylül referandumuna daha fazla özgürlük adına, “yetmez ama evet” diye oy verenler dahil olmak üzere, kendilerine liberal diyen kesimden kimse bu atamaya yeterince tepki göstermedi. İşin garibi, Hizbullahçıların tahliyelerinin etkisinde kalan kamuoyu da Oktay Kuban’ın tayini konusunu yeterince değerlendiremedi. Peki kimdir Oktay Kuban? Organize suçlara bakan özel yetkili bir mahkeme statüsünde bulunan ve Ergenekon ile Balyoz davalarına bakan 12. Ağır Ceza Mahkemesi yargıçlarından biri olan Oktay Kuban, 1 Nisan 2010 tarihinde Balyoz Davası sanığı 19 tutuklunun tahliyelerine karar veren hâkimdir. Oktay Kuban’ın verdiği tahliye kararı üzerine Taraf gazetesi bu yargıç hakkında şöyle başlık atıyordu: Savcı yakalar, Kuban bırakır. Balyoz ve Ergenekon davalarının tarafı olan (unutmayınız Başbakan Erdoğan da Ergenekon Davası’nın savcısı olduğunu açıkça ilan etmişti) Taraf gazetesinin bu konudaki tek yalan ve yanlı yayını bu değildi. Oktay Kuban verdiği tahliye kararı ile, kamuoyunun yandaş medya olarak adlandırdığı yayın organlarıyla tetikçi medya olarak nitelendirdiği gazete ve televizyon kanalları dışında kimi siyasilerin de hakaretlerine yol açıyordu. Nitekim bunlardan biri de Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’dür. Nihat Ergün tahliye kararının üzerinden üç gün geçtikten sonra 4 Nisan 2010’da karar ile ilgili olarak şöyle diyordu: Maalesef çetenin nöbetçi hâkim ve savcıları oluyor. Yeni HSYK’nin tayin listesinde yer alarak davadan uzaklaştırılan Oktay Kuban’ın ve tayininin öyküsü işte budur. Taraf ile Nihat Ergün’ün hedef aldıkları yargıcın tayini nihayet çıkmış, Balyoz Davası’nda mahkumiyet isteyenlerin hoşuna gitmeyen bir yargıç daha bertaraf edilmiştir. Ama ne yazık ki Hizbullahçıların tahliyelerinin gölgesinde kalan bu olay kamuoyunun gereği kadar dikkatini çekmemiştir. Hizbullahçıların tahliyelerinden daha vahim olan durum da işte budur ve ne yazık ki bu durumun gözden kaçırılmasına, duygu sömürücü tavrıyla medya da alet olmuştur. DUYURU: Balyoz Davası ve dolayısıyla Oktay Kuban konusunu, bu cuma saat 21.30’da Cem TV’de yayımlanacak olan “Ayıptır Söylemesi” programında, Prof. Süheyl Batum ile birlikte Balyoz kitabının yazarları Pınar Doğan ve Dani Rodrik ile konuşacağız. A.S. AKP’nin ‘tersi’ döndü İLHAN TAŞCI TURGUT KAZAN: YARGITAY’I ELE GEÇİRMEK İSTİYORLAR AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ başta olmak üzere pek çok parti yöneticisi, Yargıtay’ın “istediği” dosyayı hızla bağlayabildiğini iddia ediyorlardı. Buna dayanak olarak da eski Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner ile Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklu bulunan Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın yargıçlar aleyhine açtığı davaları gösterdiler. Oysa Cihaner ve Haberal davalarında, Yargıtay “esas mahkeme” yani yargılamayı yapan konumunda. Yargıtay, Cihaner hakkındaki dosyanın temyizini değil doğrudan doğruya yargılamasını yapacak yerdi. Cihaner’in avukatı Turgut Kazan, müvekkilinin birinci sınıf olması nedeniyle dosyasına Yargıtay’ın baktığına işaret ederek “İddialar inanılmaz saçmalık ve yalandır. (...) Bir temyiz incelemesi değildir, esas mahkemesidir. Daire, yargılama yapan mahkeme olarak bakacak. (...) ErzurumErzincan olayında nasıl ki HSYK’yi ele geçirme planı uygulanmış, her türlü yalan söyleniyordu; burada da birilerinin tahliyesi nedeniyle kamuoyunun tepkisini kullanarak Yargıtay’ı ele geçirmek istiyorlar. Arkasından Danıştay gelecektir” değerlendirmesini yaptı. ANKARA AKP’nin dönemsel tasarı ve yasa hazırlama yöntemi nedeniyle bir tasarısının bir diğerini tutmadığı ve “işine geldiği gibi” davrandığı bir kez daha ortaya çıktı. Yargıtay’daki üye ve daire sayısını arttırmaya yönelik tasarıyı Meclis’e sevk etmeye hazırlanan AKP’nin 2007 yılında hem daire hem de üye sayısını düşürmeyi hedefleyen tasarısı 4 yıldır Adalet Komisyonu’nda bekliyor. Hatta 22 Temmuz seçimleri nedeniyle kadük olan tasarı, hükümet tarafından yenilenerek Meclis’e sevk edildi. Yeni yıldaki tutukluluk süreleri ve kamuoyunda rahatsızlık yaratan tahliyeler nedeniyle AKP’nin hedef aldığı Yargıtay’ın yeniden “yapılandırılmasına” yönelik yasa tasarısı Adalet Bakanlığı tarafından Başbakanlık’a gönderildi. Hükümet Yargıtay’daki 21 olan daire ve 250 olan üye sayısını art lirtilmişti. Ancak, 2004 yılında yasası çıkarılan ve hukuken kurulmuş sayılan “Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri” kısaca istinaf mahkemeleri aradan geçen 7 yıla karşın hâlâ faaliyete geçemedi. Hükümetin ‘bakışı değişti 12 Eylül’de gerçekleştirilen anayasa değişikliğiyle birlikte hükümetin etkinliğini arttırdığı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na bakışı da değişti. Hükümetin, Yargıtay’a üye seçen HSYK’deki yapı değişikliğiyle birlikte “yargının iş yükü” sorununun çözümünde en önemli formül olarak Yargıtay’daki üye ve daire sayısını arttırmayı görmesi dikkat çekti. TBMM Adalet Komisyonu’nda üye ve daire sayısının azaltılmasına yönelik tasarı dururken, hükümetin, bu hafta içerisende Yargıtay’ın üye ve daire sayısının arttırılmasını amaçlayan tasarıyı Meclis’e sevk etmesi bekleniyor. tırmayı hedefliyor. Oysa AKP, 10 Ocak 2007 tarihinde “Yargıtay Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nı Meclis’e sevk etmişti. Ancak 22 Temmuz seçimleri nedeniyle tasarı kadük oldu. Seçimlerin ardından AKP Yargıtay’ı şekillendirme tasarısını “yenileyerek” 8 Kasım 2007’de yeniden Meclis’e sevk etti. Tasarıya göre, Yargıtay’daki üye sayısı 250’den 150’ye düşecekti. Üye sayısı 150’nin altına düşene kadar Yargıtay’a yeni üye atanmayacaktı. Yar gıtay’daki 21 olan hukuk dairesi sayısı 13’e, 11 olan ceza dairesi sayısı da 7’ye inecekti. Tasarının gerekçesinde, bunun nedeni istinaf mahkemelerinin göreve başlamalarıyla birlikte, “Yargıtay’a gelecek iş sayısının azalacağı ve niteliğinin de değişeceği” be DANIŞTAY BAŞKANI SERT ÇIKTI GİZLİLİK TAKINTISI YARSAV: İntikam kararnamesi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) YARSAV Başkanı Emine Ülker Tarhan, imzasız ihbar mektupları dayanak gösterilerek yargıç ve savcıların atandığını belirterek “HSYK seçimlerinde YARSAV’a destek olduğu iddia edilen bazı hâkimler tenzile uğratılarak kariyerleri üzerinde oyunlar oynanıyor” dedi. Tarhan, YARSAV Yönetim Kurulu adına hazırlanan basın açıklamasını birlik binasında düzenlediği basın toplantısında okudu. Açıklamasında, HSYK tarafından yayımlanan idari ve adli yargı kararnamesini anımsatan Tarhan, “Kendilerince parlak bir fikir olan istinaf mahkemelerinin atamalarının yapılmamasını, yetkinin kâğıt üstünde olsa HSYK’ye ait olduğunu unutup ‘kış ortasında tayin mağduriyet doğurur diye yapmadık’ masalı ile izah eden iktidar, kışın ortasında bazı meslektaşlarımızı görev değişiklik istekleri olmadığı ve süreleri de dolmadığı halde başka bölgelere atayabilmiştir” dedi. Bakanlık mutfağında hazırlandığını kaydettiği kararnamelerde 142 ve 410 kişinin atanmasının HSYK tarafından kısa sürede sonuçlandırılmasının da merak konusu olduğunu kaydeden Tarhan, HSYK’nin yaptığı atamalarda, ilke kararlarına uyulmadığını söyledi. Tarhan, “Görev yaptıkları yerler için öngörülen süreler tamamlanmadığı ve hiçbir zorunluluk bulunmadığı halde meslektaşlarımızın isteğine değil, Adalet Bakanlığı’nda bürokratlık deneyimleri yüksek üyelerin isteğine göre atamaların yapıldığı anlaşılmaktadır” diye konuştu. İnan, hakkında verilen tahliye kararını almak üzere İstanbul Adliyesi’ne gitti. (AA) ‘Personel görmesin’ değişikliği Değişiklikle, 20. maddedeki “Sınav sonuçlarının personelin görebileceği şekilde asılması” uygulamasına da son verildi. ALİCAN ULUDAĞ Kuban’a ceza Geçen mart ayında tayin isteminde bulunan fakat talebi kabul görmeyen Beşiktaş Adliyesi’nde görevli yargıç Oktay Kuban’ın, kurulun haksız tasarrufuna maruz kaldığını ve istemediği bir yere atandığını açıklayan Tarhan, “Kuban verdiği kararların siyasi irade tarafından onay görmemesi nedeniyle cezalandırılmıştır” dedi. Teftiş kurulunun isteğe aykırı atamalara zemin hazırlama organına dönüştüğünü savunan Tarhan, imzasız ihbar mektupları dayanak gösterilerek yargıçların atandığını savundu. Hizbullah kitlesel eylem çağrısı yaptı DİYARBAKIR / İSTANBUL (Cumhuriyet) Şeriatçı terör örgütü Hizbullah üyelerinin tahliye edilmelerine ilişkin tartışmalar sürerken Hizbullah, tabanına PKK’ye karşı kitlesel eylem çağrısı yaptı. Örgüt internet sitesine koyduğu bir makalede, PKK’yi sert bir dille eleştirdi. “Devlet, PKK ve Müslüman Kürtler” başlıklı yazıda kitlesel eylemler çağrısı yaparak şöyle denildi: “Laik güçlerin projelerine halel getirmeyecek bir tutum sergileme yerine doğrudan meydanlara inip Müslüman halkın geniş şekilde katılacağı kitlesel eylemlerle alternatif olarak ortaya çıkılmalıdır. Aksi takdirde ister özerklikle ister başka bir şeyle olsun Müslüman Kürtlerin içinde bulunmadığı, Müslüman Kürt halkının iradesinin yansımadığı her oluşum Kemalizm ve Saddamizm gibi Müslümanların geçmişte yaşadıkları zulmün bir benzerini yaşatacak. Henüz bir örgütken Müslüman Kürt halkına tahammül edemeyen Marksist örgüt, resmi bir güce ulaştığı zaman daha büyük zorbalıklara başvuracak. Zaten bu, PKK’nin mayasında ve tabiatında var olan bir özelliktir.” Örgütün askeri kanat sorumlusu olduğu iddiasıyla tutukluyken tahliye edilen Hacı İnan da hakkında verilen tahliye kararını almak üzere Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne gitti. Çıkışta gazetecilerin sorularını yanıtlayan İnan, terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’ın “Bunların bu şekilde bırakılması tesadüf değildir, bazı şeylerin hazırlığı yapılıyor olabilir. Solu bitirmek için milliyetçileri Kürtleri bitirmek için ise siyasal İslamı kullanıyorlar” sözleriyle ilgili sorulara da İnan, “Onu bak devlete söylüyor. Onu gidip devlete sorun” yanıtını verdi. Bozdağ’a davet Tarhan, gazetecilerin AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ’ın “Yargıtay istese bir günde dosyaları bitirir” sözlerini hatırlatılması üzerine, “Bozdağ’ın yetenekleri kadar sınırsız değil bizim yeteneklerimiz. Her daireye bir Bozdağ lazım. Birer hafta gelsin çalışsın yeter” dedi. ‘Halkın üzerinde terör estiriyor’ Hizbullah sanıklarının serbest bırakılmasına sert tepki gösteren BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, “Hukuk tam anlamıyla halkın üzerinde terör estiren bir aygıta dönüştü” diye konuştu. [email protected] ANKARA Adalet Bakanlığı, kendi personeline yönelik görevde yükselme ve unvan değişikliklerine ilişkin yapacağı sınav bilgisi ve bunun sonuçlarını “personelin görebileceği şekilde asma” uygulamasına son verdi. Adalet Bakanlığı Personeli Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliği’nde değişiklik yapıldı. Buna göre, atama yapılacak boş kadrolara ilişkin bilgiler ile bu kadroların sınıfı, unvanı, derecesi ve sayısının “İlgisine göre Bakanlık merkezinde veya Adalet komisyonları merkez ve mülhâkatında personelin görebileceği şekilde asılmak suretiyle ilân edileceği” ifadesi yönetmelikten çıkartıldı. Görevde yükselme eğitimi konularına “etik davranış ilkeleri” eklendi. Sınavda başarı puanıyla ilgili 19. maddeki “Sınav sonucunda başarılı olanların aldıkları puanlara göre sınav kurullarında ilan edilen her mahal için ayrı olmak üzere başarı listesi düzenlenir” hükmü de yeni yönetmelikte yer almadı. Sınav sonuçlarının ilan edilmesini düzenleyen 20. maddedeki “personelin görebileceği şekilde asılması” uygulamasına da son verildi. CMK 102’DEN YARARLANDILAR 5 kişinin katili Calayırlar’a tahliye ADANA (Cumhuriyet Bürosu) Adana’da 5 kişiyi öldürmekten yargılanıp müebbet ve 36 yıl hapis cezası alan ancak cezaları onanmadığı gerekçesiyle Ceza Muhakemeleri Kanunu (CMK) 102 madde kapsamında tahliye talebinde bulunan Ferhat ve Mehmet Calayır’a tahliye yolu açıldı. Adana’da 24 Eylül 2003 tarihinde, Hasan Ak (29), Cennet Kayan (22), Serpil Sertdaş (24) ile çocuklar Çağrı Yalçın ve Buse Kayan’ın öldürülmesine ilişkin yargılanan Calayır kardeşlerin CMK’nin 102. maddesine dayanarak Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nden tahliye talebinde bulundu. 4. Ağır Ceza Mahkemesi 5 yıllık tutukluluk süresine diğer mahkemelerin aksine sanıkların 5 ayrı suçtan yargılanmalarını ve tutukluluk sürelerinin her bir suçtan ayrı ayrı dikkate alınması gerektiğini belirterek 25 yıl olarak belirleyerek tahliye talebini reddetti. Ancak üst mahkeme olan 5. Ağır Ceza Mahkemesi itiraz üzerine Calayırlar’ın olayla ilgili olarak haklarında tek tutuklama müzekkeresi olduğu gerekçesiyle tahliyelerine karar verdi. Sadullah Ergin’e tepki gösteren Danıştay Başkanı, ‘Yargı emir almaz, talimatla hareket etmez’ dedi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Danıştay Başkanı Mustafa Birden, yönlendirmelerle Danıştay’ın içtihat oluşturduğuna ilişkin iddiada bulunan Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in özür dilemesini istedi. Birden, “Yargı hiçbir zaman emir ve talimatla hareket etmez” dedi. Birden, makamında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in “Bu hükümete yüksek yargıya adam aldırmamak lazım sözlerinin Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan Mustafa Balbay’ın günlüklerinde yer aldığı” şeklindeki iddiaları değerlendirirken “Bundan sonra Danıştay’da içtihatlar değişiyor” dediğini söyledi. Ergin’in “Hâkim ve savcı alımlarını Danıştay’ın dur Adalet Bakanı özür dilemeli ‘ÇOK ÜYEYİ NE YAPAYIM, OTURACAK YERİM BİLE YOK’ Danıştay’a yeni daireler kurulmasının çözüm olmayacağını yineleyen Birden, “Yargının yıpratılması, ülkenin yıpratılmasıdır. Kimse, yargı organlarını kendi başlarına müstakil organlar olarak düşünmesin” dedi. Danıştaydaki boş üyelikler için HSYK’nin hâlâ atama yapmadığını söyleyen Birden, “Şimdi ‘çok üye verelim’ diyorlar. Ne yapayım ben çok üyeyi? Oturacak yerim bile yok. Benim ihtiyacım bölge idare mahkemelerinde işin bitmesini sağlayıcı kanun çıkması. Yargı kararını eleştirebilirsiniz ama eleştiri sınırlarını ve dozunu iyi ayarlamak lazım. Dava dairelerinin verdiği bir kararın, eleştiri sınırları dışında, ucu açık şekilde eleştirilmesi beni üzdü” dedi. durduğu” yönündeki sözlerini de anımsatan Birden, şu değerlendirmeyi yaptı: “Danıştay bu davaların hukuka uygunluk denetimini yerine getirirken bunun hâkim ve savcı alımlarının durdurulmasını engellemek olarak nitelemek ve bunu yargının bugün içinde bulunduğu sorunlara gerekçe olarak göstermek, hatta bu konuda Yargıçlar ve Savcılar Birliği ile Danıştay men supları arasında bir ilişki kurularak yargı sürecine etki edildiği hissini uyandıran açıklamalar yapmak bizi çok üzüyor. Özellikle Sayın Adalet Bakanı’nın o günlükten geçen bazı ibareler nedeniyle bundan sonra ‘Danıştayda bazı içtihatler değişti” şeklinde cümlesi oldu. Danıştay’da yaklaşık onun yaşı kadar hizmet veren insanlarla bu kararlar veriliyor. Sayın Adalet Bakanı yargıyı bu ‘11 aydır bakılmadı’ Birden, bir yıl önce Adalet Bakanlığı’na bir yazı yazdıklarını, buna göre bazı işlerin bölge idare mahkemelerinde sonuçlanarak Danıştay’a C MY B C MY B lafla töhmet altında bıraktı. Bence Sayın Adalet Bakanı derhal çıkıp bu konuda ‘amacım budur yargıyı töhmet altında bırakmak istemedim’ şeklinde bir beyanla özür dilemeli.” gelmesini engelleyecek bir yasal düzenleme yapılmasını istediklerini anlattı. Birden “11 ay geçti. 11 aydır bakılmadı. Sayın Bakan isterse revize edebiliriz. Bu, çok çabuk çıkacak bir kanun” diye konuştu. Yargıda reformun, önce vatandaşın açtığı davadan en kısa sürede sonuç almasını sağlamakla olacağını vurgulayan Birden, “Bu zamana kadar bir sürü hâkim atandı. Hâkim açığı yeni mi ortaya çıktı? ‘Danıştay yüzünden hâkim savcı alamadık’ iddialarını kabul edemem. Hele, sanki emir ve talimatla, bir yerlerden talimat alıp da böyle yaptık gibi bir düşünceyi hiç kabul edemem. Ya Danıştay’ı tanımıyorlar ya da gerçekten yanıldı. Burada bir sürü arkadaş rahatsız oldu” dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear