Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
İSTANBUL/ADANA (Cumhuriyet) -
Çukurova Üniversitesi Tõp Fakültesi
Balcalõ Hastanesi’ndeki mahkûm
koğuşunda kalan tutuklu kanser hastasõ
Güler Zere’nin serbest bõrakõlmasõ
talebiyle 10 Ağustos Pazartesi gününden
bu yana Yenibosna’daki Adli Tõp
Kurumu (ATK) binasõ önünde 50’ye
yakõn demokratik kitle örgütü ve siyasi
parti temsilcileri nöbet tutuyor.
Nöbet eylemine aralarõnda Çağdaş
Hukukçular Derneği, Erol Zavar’a
Yaşam Hakkõ Koordinasyonu, Amargi,
Ezilenlerin Sosyalist Platformu, Tutuklu
Aileleri Yardõmlaşma ve Dayanõşma
Derneği gibi çok sayõda demokratik kitle
örgütü temsilcisi katõlõyor.
İnternetten kampanya
“Güler Zere’ye özgürlük için
nöbetteyiz” pankartõ açarak ATK
önünde gece gündüz nöbet tutan topluluk
Zere için www.gulerzere.net ve
www.gulerzere.org adlõ internet
sitesinde de imza kampanyasõ başlattõ.
Topladõklarõ imzalarõ daha sonra
yetkililere ileteceklerini belirten
grup üyeleri, ayrõca nöbete
destek için gelenlerin Zere ile ilgili duygu
ve düşüncelerini yazacaklarõ
bir de defter açtõlar.
Zere’nin sağlõk durumuna ilişkin
açõklama yapan Adana Tabip Odasõ
(ATO) İnsan Haklarõ Komisyonu
Başkanõ Doç. Dr. Osman
Küçükosmanoğlu da, Zere’nin tedavisi
için cezasõnõn ertelenmesini istedi.
Küçükosmanoğlu, õşõn tedavisi gören
Zere’nin damardan beslendiğini ve iki
aydõr durumunda düzelme
olmadõğõnõ anlattõ.
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 14 AĞUSTOS 2009 CUMA
6 HABERLER
BİR BAKIMA
SERVER TANİLLİ
Sabırlar Taştı, Taşacak...
Ergenekon Davası, artık ayyûka çıkmıştır:
AKP’nin, kendi davası için bir icattır bu; iflas etmiş
bir parti, bir de buna sarılmış, en başta da ordu-
ya kondurmak, onu halka teşhir etmek amacıyla,
kapanmış dosyaları yargıya taşıyor.
General, rektör, gazeteci, aydın deyip yaka pa-
ça tutuklayıp hapishaneye tıkıyor.
Aylar sonra birinci iddianame, yetmedi ikinci;
üçüncü iddianame de yeni yayımlandı.
Ucu açık olduğundan başka iddianameler de gö-
receğiz.
Bu vesileyle, Türkiye, başta onun kurumları, mah-
kemeleri, partileri ve aydınları bir deneyimden ge-
çiyor, daha da geçecek...
Olay Üçüncü İddianame’de geçiyor: Suçlanan
iki general için, vaktin Genelkurmay Başkanı’na so-
ruluyor: Size de, planlanan konu üstüne bir öneri
getirildi mi? Yanıt: Hayır, çünkü bana getiremez-
ler...
Ne bu?
Demek ki, kuvveden fiile geçmemiş, birkaç ge-
neralin hayalini aşmamış bir olay. Nitekim, geçmiş
gitmiş, kapanmış. Şimdi bunun sorgulaması nasıl
olur?
Son olarak, yine o iddianamede, eski Genel-
kurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu, “Kıvrıkoğ-
lu, Tümgeneral Erdal Şenel ile ilgili yolsuzluk so-
ruşturmasını engelledi” gibi bir iddiayı yalanlıyor:
“Bu iddiayı ortaya atan Albay Bergütay V. ile hiç-
bir görüşme ve temasım olmamıştır” (Milliyet,
12.8.2009).
İddianamede daha başka ve bu türden iddialar...
Bu soydan, yani temelsiz, uyduruk çalışmaları ya-
pıp, savcı ve savcılar nasıl kaleme alabilir?
Hâkimler de, yargılama safhasında, ellerinin
tersiyle bir yana iteceklerdir bu türden değerlen-
dirmeleri...
Bir de, cezaevleri koşulları üstüne, o hayatı ya-
şayanlardan değerlendirmeler: Ankara Temsilcimiz
Mustafa Balbay, İkinci Ergenekon Davası’nın
ikinci duruşmasında söz alıp savunma hazırlama
koşullarının bulunmadığını söyleyerek, “Adaleti
mumla arıyoruz” diyor. Ve ekliyor: “28 Tem-
muz’dan bu yana cezaevinde elektrik kesik”. Da-
vanın, hem mahkemede hem de medyada devam
ettiğini belirten Balbay, kesintiden dolayı medya-
yı yeteri kadar izleyemediğini belirtmiş (Cumhuri-
yet, 7.8.2009).
Balbay, yaşamı nerede olursa olsun göğüsle-
yeceğini bilen bir yüce aydın olarak koşulların umu-
runda değildir aslında; ama rejim buna bakıp
utanmıyor mu?
Aynı gazetede ve aynı günlü nüshasında, YAR-
SAV Başkanı Eminağaoğlu, Adalet Bakanlığı
eliyle “Yargıya tecavüz” edildiğini söylüyor. Yüksek
yargı mensuplarının yasaya aykırı olarak izlendiğini,
hukuksuz kanıt toplandığını, daha sonra Adalet Ba-
kanlığı’nın devreye sokulduğunu belirten Emina-
ğaoğlu, yapılanın “Siyasi iradeyi geçmişte denet-
lemiş yargıç ve savcıları, dolayısıyla yargıyı hizaya
getirme operasyonu” olduğunu ileri sürüyor.
“Yargıyı hizaya getirme” nasıl düşünülür?
Hayır, yargıçlar ve savcılar, bu oyuna gelmeye-
cekler; AKP’nin neofaşizmin elinde bir araç oldu-
ğunu fark etmekte gecikmeyecekler. Toplumda ol-
duğu gibi, onların da sabırlarının taştığını, birlikte
göreceğiz...
“Silivri sürgünleri”ne özgürlüğün gülümsemesi
pek yakındır.
Son günlerin bir olayı da, “Kürt açılımı”.
Bir tartışma fırtınası, her çevreyi sallayıp duru-
yor.
Aynı konular, doğruların yanı sıra aynı yanlışlar...
Kürt sorunu ne denli siyasal ve çözümü ne den-
li demokratik olsa da, “yakıcı” olanı PKK’yi dağdan
indirmektir.
Onu başkaları izleyecektir.
O başkaları da bir ay içinde gerçekleşmeyecektir:
O başkalar içinde fazla tartışılmaması gereken de
şu iki şeydir: Egemen dil Türkçedir, özellikle
eğitimde. Bir ikinci olanı da, “özerklik” deyip sür-
git başağrısı olacak bir konu icat etmemeli.
Bir de asıl olanı, özgürlüklerden önce “özgür-
leştirme”dir: Yani Doğu ve Güneydoğu’nun toplum
yapısını değiştirecek bir “toprak reformu”, onun ya-
nı sıra, “kooperatifleşme”, “planlama” ve “karma
ekonomi” içinde “kamu yatırımları”...
“Liberal ekonomi” kavramıyla donmuş beyinle-
re bunları kabul ettirebilecek misiniz?
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com
URFA/DİYARBAKIR - Valilik ma-
kamının kutsiyeti ANAP iktidarıyla iyi-
ce bozuldu. 1983’ten sonra devle-
tin valileri merkeze çekildi, hükü-
metlere uşaklık eden valiler dönemi
başladı. Özellikle Güneydoğu’da
yurttaşların “Babo” diyerek bağrına
bastığı valilerin yerine parti rozetini
muska yapan müritler geldi ki, on-
lar salt devlete güveni değil, toplu-
mun bürokratlara yönelik saygısını
da yok ettiler! Yani yurttaş ile dev-
let arasındaki iletişim ne yazık ki si-
yasallaşmış bürokrasinin kurbanı
oldu!..
AKP iktidarında ise valilik maka-
mı iyice ciddiyetten uzaklaştı. Seçim
döneminde kömür kamyonlarına
binerek seçmen avına çıkan vali-
lerden sonra cami cemaatine yö-
nelerek mürit devşirmeye çalışan va-
liler türedi!..
Cami tuvaletlerindeki pisuarları
“hijyen açısından ve dinen uygun ol-
madığı” gerekçesiyle kaldırtan Or-
du Valisi Ali Kaban, Güneydoğu’da
bu kafayla görev yapan kimi valile-
rin ulaştıkları yüksek mertebeleri
de anımsattı!
Urfa’da 1980’lerde görev yapan
Alparslan Karacan adlı vali Kırşe-
hir’den getirttiği taşlarla valilik ko-
nağına cami yaptırmıştı. Üstelik
üzerine de “Alparslan Karacan Ca-
mii” diye yazdırabilmişti! Karacan’ı
o dönemde okulsuz, hastanesiz, yol-
suz ve susuz Urfa’ya cami yaptırt-
maya götüren etken salt kentin
muhafazakâr yapısı değildi. Karacan
bürokraside yükselmenin ANAP’lı
Nakşilere şirin gözükmeyle ger-
çekleşebileceğini keşfetmişti.
Dönemin Cumhurbaşkanı
Kenan Evren’in gezi güzer-
gâhında olduğu için caminin
üzerindeki tabelayı bir gün-
lüğüne söktürecek kadar
stratejik davranan Karacan,
Urfa’da 7 yıl kalabilme be-
cerisini de “Ezan sesi duy-
mayan insan mutlu insan de-
ğildir” şeklindeki propagan-
dasıyla kazanmıştı!
Kamuoyu Karacan’ı sonraları Mil-
li Görüş içersinde siyaset yaparken
gördü!
Tuğradan mebus rozetine!..
Ancak Urfa’nın dinci vali süreci
onunla bitmedi. “Peygamberler Di-
yarı”nın suyunu içen, kadayıflı, çiğ-
köfteli “Sıra Geceleri”nde göbek
büyüten valiler için Urfa her zaman
bir sıçrama tahtası oldu. Örneğin
devletin arsasını Fethullahçılara yok
pahasına peşkeş çeken Ziyaettin
Akbulut, türbanlı eşiyle birlikte ken-
tin sosyal yaşamını olabildiğince
geriye götürdü. Onun döneminde
ileriye giden ve kalkınan bir tek ke-
sim vardı ki onlar da Fethullahçılar-
dı!
Akbulut’un cemaate tahsis ettiği
devlet arazisi üzerinde Fethullahçı-
ların koleji yükseldi. Mürit vali zih-
niyeti onun döneminde ödül-
lendirildi. Adına tuğra bastıra-
cak kadar eskiye özlem duyan
vali bey terfi ettirilerek Kon-
ya’ya gönderildi. Orada Er-
bakan’ın seçim otobüsü üs-
tüne çıkabilecek kadar per-
vasızlaşan Akbulut’un önü iyi-
ce açıldı!.. Şeyh postunu uçan
halıya dönüştüren beyefendi iki
dönemdir AKP’den Tekirdağ mil-
letvekili!..
Daha sonraları Urfa’da görevlen-
dirilen Şehabettin Harput da bu
şehrin dinci bürokrasi üzerindeki po-
pülaritesini çok iyi kullandı! Suruç il-
çesindeki kız Kuran kursu binasının
açılışında kendisini dinleyenleri “Ku-
ran etrafında kenetlenmeye” çağı-
racak kadar transa geçebilen Har-
put, Nurcuların kurduğu “Bediüz-
zaman Vakfı”nın etkinliklerine katı-
larak bürokrasiyi kuşatan “cemaat”e
göz kırpmaktan çekinmedi! Başba-
kan Bülent Ecevit’in Urfa’daki kon-
voyunu dağıttığı gerekçesiyle mer-
keze alınan Harput’un yıldızını da
AKP’liler parlattı. Dönemin Cum-
hurbaşkanı Ahmet Necdet Se-
zer’in sürekli veto ederek bürokra-
siye girmesini engellediği Harput,
Abdullah Gül’ün Çankaya’ya otur-
masının ardından önce İçişleri Ba-
kanlığı Müsteşarı yapıldı, sonra da
Bursa’ya vali olarak atandı!..
Özellikle PKK ile mücadele id-
diasıyla valiliklerin müritlere teslim
edildiği Güneydoğu’nun geçmişin-
de bunlara benzer onlarca vali gö-
rev yaptı...
Kafayı önce “itikat” uğruna pisu-
arlara takan, önceki gün de valiliğin
web sayfasına “Çağdaş uygarlık
saçmalıktır” diye yazı koyduran Or-
du Valisi Ali Kaban’ın geleceği de
çok parlaktır!..
Başta da vurguladığımız gibi dev-
let valiliği kutsiyeti ANAP’la bozul-
du, AKP ile iyice saygınlığını yitirdi!..
Peki, Ali Kaban yükseliş sürecinde
doğru yolda mıdır acaba?.. Çağ-
daşlığı pisuara gömen anlayışın gü-
zergâhı bellidir!.. Kaban bürokrasi-
de hızla yükselmek istiyorsa cami tu-
valetlerinden uzaklaşıp ağabeyleri-
nin valilik anılarından ders çıkar-
malıdır!..
Dincilik Kıskacında Vali Portreleri!..
Eğitim kurumlarõnõn yöneticileri, sendikalarõn isteği olan ÖSYM’nin değil EGİTEK’in sõnavõyla belirlenecek
Yandaş atamaya yeni kõlõfANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Milli Eğitim Ba-
kanlõğõ (MEB), eğitim kurum-
larõna yapõlacak yönetici ata-
malarõna ilişkin yayõmladõğõ
yönetmelikte, eğitim sendika-
larõnõn atamalarda ölçüt olacak
“seçme sınavı”nõ Öğrenci Seç-
me ve Yerleştirme Merkezi’nin
(ÖSYM) yapmasõ istemini redde-
derek, sõnavlarõn bakanlõğa bağlõ
Eğitim Teknolojileri Genel Müdür-
lüğü (EGİTEK) tarafõndan yapõl-
masõnõ kararlaştõrdõ. Sendikalar; sõ-
navlarõ yazõlõ olarak ya da elektro-
nik ortamda yapacak EGİTEK’in
nesnel olmayacağõ görüşünde bir-
leşiyor.
Danõştay’õn 2004-2008 yõllarõ ara-
sõnda iptal etmesinin ardõndan iptal
gerekçeleri doğrultu-
sunda yeniden düzen-
lenen yönetmeliğe göre MEB’e bağ-
lõ her derece ve türdeki eğitim ku-
rumu ve müdür yardõmcõlõğõ ve mü-
dürlüğüne atanacaklar için “seçme
sınavı” düzenlenecek.
Sõnav, EGİTEK tarafõndan mer-
kezi sistemle yazõlõ ya da elekronik
ortamda yapõlacak.
MEB, sõnavlarõn yapõlacağõ tarih-
ten en az bir ay önce duyuru yapacak.
Sõnavlar 100 tam puan üzerinden
değerlendirilecek ve 60 puan alan
adaylar başarõlõ sayõlacak.
Aranacak şartlar
Atamalarda norm kadro esaslarõ
göz önünde bulundurularak kariyer
ve liyakat ölçüt kabul edilecek. Pu-
an üstünlüğü dikkate alõnacak.
Atanõlacak görev için öngörülen
seçme sõnavõnda başarõlõ olmak,
yükseköğretim görmüş olmak, ba-
kanlõk kadrolarõnda en az 3 yõl öğ-
retmen olarak görev yapmõş olmak,
son üç yõllõk sicil notu ortalamasõ
olumlu olmak, yöneticilik görevi son
üç yõllõk hizmet süre-
ci içerisinde adli veya
idari soruşturma sonucu üzerinden
alõnmamõş olmak şartlarõ aranacak.
Okulöncesi eğitim kurumlarõna
atanacaklarõn, okulöncesi veya ço-
cuk gelişimi ve eğitimi öğretmeni
olmasõ, halk eğitimi merkezi ile
öğretmen evi ve akşam sanat oku-
lu yöneticiliklerine atanacaklarõn
herhangi bir alan öğretmeni olma-
sõ, rehberlik ve araştõrma merkezi
yöneticiliklerine atanacaklarõn reh-
ber öğretmen veya özel eğitim öğ-
retmeni olmasõ gerekecek.
‘Keyfi atamaya kılıf’
Yönetmelikte aranan şartlarõ
taşõmayan kişilerin de atanma-
sõna ilişkin bir hüküm bulunuyor.
Yönetmeliğin 7. maddesi 4. fõk-
rasõna göre aranan şartlarõ taşõ-
yan aday bulunmamasõ halinde fen
liseleri, sosyal bilimler liseleri, gü-
zel sanatlar ve spor liseleri ile her tür-
deki Anadolu liselerine aranan ko-
şullarõ taşõmayanlar da yönetici ola-
rak atanabilecek. Eğitim sendikala-
rõ, bu düzenlemeye, keyfi atamala-
rõn önünü açacağõ gerekçesiyle kar-
şõ çõkõyor. Atamalarda hangi puan tü-
rünün üstünlüğünün dikkate alõna-
cağõnõn belirtilmemesi de sendika-
larõn tepkisini çekti.
Eski Milli Eğitim Bakanõ Hüseyin Çelik döneminde okullarda iktidar
yanlõsõ kadrolaşmanõn önünü açan, vekil yöneticilik uygulamasõnõ
başlatan ve keyfi atamalarõn yapõlmasõnõ sağlayan yönetmeliğin pek çok
maddesi 2004-2008 yõllarõ arasõnda Danõştay tarafõndan iptal edilmişti.
Zere için nöbet eylemine
destek veren Emekçi
Kadın Komisyonları da
dün ATK önündeydi.
Grup, “Devrimci
tutsaklar onurumuzdur”,
“Güler Zere serbest
bırakılsın” sloganları
attı. EKK sözcüsü Güneş
Atalay, “Zere bir
semboldür. Onlarca
hasta tutuklu ve
hükümlü cezaevlerinde
bulunuyor, bu durumda
olanlar derhal serbest
bırakılmalıdır, yetkililer
harekete geçmelidir”
dedi. (SİBEL
BAHÇETEPE)
Kitle örgütleri nöbette
Tutuklu Güler Zere için Adli Tõp Kurumu önünde gece gündüz bekliyorlar
İstanbul Haber Servisi - Ergenekon soruştur-
masõ kapsamõnda örgüt üyesi olduğu gerekçesi
ile tutuklanan avukat Serdar Öztürk, avukatõ
aracõlõğõ ile tahliye talebinde bulundu. Kõdemli
Kurmay Albay Dursun Çiçek’in imzasõnõn bu-
lunduğu iddia edilen “İrtica ile Mücadele Ey-
lem Planı” belgesinin Öztürk’ün bürosunda ele
geçirildiği iddia edilmişti.
Serdar Öztürk’ün avukatõ Hasan Gürbüz İstan-
bul 14’üncü Ağõr Ceza Mahkemesi heyetine verdi-
ği dilekçede Dursun Çiçek imzalõ olduğu iddia
edilen fotokopi evrakla ilgili Genelkurmay Askeri
Başsavcõlõğõ’nõn takipsizlik kararõ verdiğini hatõr-
lattõ. Gürbüz dilekçesinin devamõnda müvekkilinin
devletin güvenliğine ilişkin belgeleri amacõ dõşõn-
da kullanma, hile ile elde etme, çalma iddialarõnõn
da iddia ve iftiradan öteye gitmediğini belirtti.
‘Suçlamalar soyut ve delilsiz’
Müvekkili Öztürk’ün, kõdemli Kurmay Albay
Dursun Çiçek ile hiçbir tanõşõklõğõ ve irtibatõnõn
olmadõğõnõn da ortada olduğunu ifade eden Gür-
büz, suçlamalarõn soyut ve delilsiz olmasõ, müvek-
kilinin emekli gazi subay olmasõ ve sağlõk duru-
munun cezaevi koşullarõna uygun olmamasõ dik-
kate alõnarak tahliyesine karar verilmesini istedi.
Başbakan Erdoğan Kürt
açılımı konusunda tehditkâr
bir dil kullanmaya başladı.
Anlaşılıyor ki sorunu çözme
iddiasıyla yola çıkan Erdo-
ğan, devletin bütünlüğüyle il-
gili kaygılar dillendirildikçe
panikliyor...
Erdoğan yalpalamakta hak-
lıdır!.. Güneydoğu so-
kaklarını bir dolaşa-
bilse PKK konusun-
daki beklentilerin
ekonomik gerekçe-
lere sığdırılan çözüm
paketleri kadar basit
olmadığını görecek-
tir...
Özellikle PKK lide-
rinin memleketi Urfa ile Kürt
siyasetinin merkezi haline ge-
len Diyarbakır’da hem Öca-
lan’ın 15 Ağustos’ta açıkla-
yacağı “yol haritası” hem de
AKP’nin içinden çıkmaya ça-
lıştığı “çözüm paketi” ile ilgili
beklentiler Başbakan’ın san-
dığından çok daha risklidir!
Özellikle Diyarbakır’daki
yurttaşlar PKK’nin dayattığı üç
aşamalı planın uygulanma-
ması halinde sorunun kilitle-
neceğini vurgulamaktadır.
Beklentinin özeti şudur:
“Kürt kimliğinin anayasaya
girmesi”, “Kürtçenin resmi dil
olması” ve “Öcalan’ın ileriki
süreçte özgür kalması...”
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi
Odası Başkanı Galip Ensari-
oğlu, PKK ve DTP’nin bu üç
koşulunun ilk ikisine karşı çık-
mıyor. Ona göre hükü-
metin, sorunun çözümü
için üçlü sacayağına dik-
kat etmesi gerekiyor. En-
sarioğlu Diyarbakır gene-
linde de kabul gören iki
aşamayı şöyle açıklıyor:
“Sorun üç merkezde
büyümektedir. İlki eko-
nomiktir. Doğu ile batı
arasında gelişmişlik farkı 16
katına çıkmıştır. Bu uçurum
kapatılmalı, bölgenin kalkın-
masına yönelik acil adımlar
atılmalıdır. İkinci mesele kül-
türel konulardır. Anayasal va-
tandaşlık güvence altına alın-
malıdır. Kürt dili üzerindeki
engeller kaldırılmalı, Kürtçe
yayın yasal güvence altına
alınmalıdır. Kürtçe eğitimin
koşulları da yaratılmalıdır.”
Ensarioğlu büyük tartışma
yaratabilecek üçüncü bek-
lentiyle ilgili daha dikkatli ko-
nuşuyor. PKK ve DTP’nin yü-
rüttüğü “Öcalan’a özgürlük”
kampanyalarının şu aşamada
PKK liderinin salıverilebile-
ceği anlamına gelmediğini
söyleyen Ensarioğlu, bu bek-
lentinin yıllar sonrasına odak-
lanan bir süreç olduğunu ve
bölgede, Öcalan için önce
İmralı dışında bir cezaevi son-
ra da “ev hapsi dönemi” şek-
linde dillendirildiğine dikkat
çekiyor!..
Ensarioğlu’nun tercüman
olduğu bu beklentiler Gü-
neydoğu kentlerinin büyük
bölümünde sıkça dile getiri-
liyor. Bölgenin hangi kentin-
de dolaşırsanız üç aşamalı bu
plan farklı sıralamalarla öne
çıkarılıyor! Kaldı ki yalnızca
DTP ve PKK değil bölge in-
sanının yarına kadar kulak
kabarttığı Öcalan da bu aşa-
malar üzerinde yol haritası
çizmeye çalışıyor! Peki ana-
yasayı hedef alan ve toplum
huzurunu bozabilecek bu
beklentiler şu aşamada ger-
çekleşebilir mi? Başbakan’ın
ve AKP’lilerin paniğine ba-
karsanız çok zor!..
Güneydoğu Sokaklarının Haritası!..
Galip
Ensarioğlu.
Ziyaettin
Akbulut.
ULUSAL KANAL YAPIMCISI ALİLİ
Ergenekon’da
bir gözaltõ daha
Hilmi Özkök
için suç duyurusu
İstanbul Haber Servisi - Ulusal Kanal’õn program
yapõmcõlarõndan Teoman Alili, 11 Ağustos’ta Ya-
bancõlar Şubesi tarafõndan gözaltõna alõnmasõnõn ar-
dõndan dün Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ne
gönderildi. Alili’nin Ergenekon savcõlarõnõn talima-
tõyla gözaltõna alõndõğõ ve evinde de uzun süre arama
yapõldõğõ belirtildi. Ulusal Kanal Genel Yayõn Yönet-
meni Turan Özlü, “Ali’nin son programında
ABD’de bulunan American Kurdish International
Network-Kürt Amerikan İletişim Grubu (AKİN)
isimli düşünce kuruluşunun yayımladığı Abdullah
Öcalan’ın 15 Ağustos’ta açıklayacağı talepleri de-
şifre etmesi, gözaltına alınmasının nedenidir” de-
di. Özlü, Alili’nin gözaltõna alõnmasõna karşõ medya-
da bir dayanõşma ortaya çõktõğõnõ belirterek, “Ali-
li’nin programını bugün (dün) Cumhuriyet gaze-
tesi yazarı Ümit Zileli, yarın da (bugün) Türkiye
Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Ercan İpekçi
sunacak” diye konuştu.
Öztürk
tahliye
talebinde
bulundu
‘YETKİSİNİ KÖTÜYE KULLANDI’
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Üçüncü Er-
genekon iddianamesinde tanõk sõfatõyla ifadesi bu-
lunan eski Genelkurmay Başkanõ emekli Orgeneral
Hilmi Özkök hakkõnda suç duyurusunda bulunul-
du. Özkök, 2003 yõlõnda MİT’in gönderdiği Erge-
nekon şemasõnõ araştõrtmak yerine imha ederek yet-
kisini kötüye kullanmakla suçlanõyor.
NTV’nin haberine göre, birinci Ergenekon da-
vasõ sanõklarõndan Kemal Kerinçsiz’in avukatla-
rõnca Ankara Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’na gönde-
rilen suç duyurusu dilekçesinde, Hilmi Özkök’ün
yargõlanmasõ isteniyor. MİT Müsteşarõ’nõn, Öz-
kök’e kitapçõğõ elden teslim ettiğinin belirtildiği
suç duyurusunda, “O gün böyle bir örgüt olup
olmadığı araştırılsa Ergenekon operasyonunun
önü kesilmiş olacaktı” deniliyor.