26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 10 TEMMUZ 2009 CUMA 6 RÖPORTAJ BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ Kemal Özer’i Uğurlarken... Madımak kıyımını bir kez daha lanetlemek için haf- talık yazımı hazırlarken, yeniden okuduğum kitap Kemal Özer’in Temmuz İçin Yaralı Semah’ı idi. Hepimiz, o “yaralı semah”ta idik. Şair, Madımak kıyımını sorguluyordu ölümsüz di- zeleriyle... Çok geçmedi, onun ölümü gazetelerde: “Önce- ki gün evinde kalp krizi geçirerek...” Arkasından, özellikle Cumhuriyet’te özlü yazılar... Masamın önüne geçmiş, elimde kalem, bir yan- dan da belleğimi yoklayarak... Kemal Özer’in ilk kitabı Gül Yordamı (1959) idi. 1950 kuşağının da en önemli eserlerinden biriydi. 1950 kuşağının şiire yaklaşımını hatırlatmanın an- lamı yok. Toplumu bir yana bırakıp kelimelere bir tür kapanmaktı. Anlamsız mıydı bu? Asla! Şiirimizde, bu yoldan da bir zenginleşme ya- şanmıştır; şiiri sevenler, bunu da ciddiye alıp izle- mişlerdi. Ne var ki, toplum derinden derine değişiyordu ve çok geçmeden patlamalar birbirini izler. Hayat da çağırır şairi. Kemal Özer, 70’li yıllarda bu çağrıya uyar: Ya- şadığımız Günlerin Şiirleri (1974), Sen de Katılma- lısın Yaşamı Savunmaya (1975), Geceye Karşı Söylenmiştir (1978), Kimlikleriniz Lütfen (1981), İn- san Yüzünün Tarihinden Bir Cümle (1990), Bir Adı Gurbet (1993), Oğulları Öldürülen Analar (1995), On- ların Sesleriyle (1999). Şair, yaşamı savunarak yazar. Bu arada şiiri ve yaşamı da değiştirir... Bir yandan da dergiciliği, yayınevi yöneticiliği. Ayrıca, incelemeler: Şiiri Sorgulayan Yazılar, Bendeki Görüntüler, 45 Sanat Yılında... Ölünceye kadar yaşamı ciddiye alan bir aydın, şii- rin toplumdaki öneminin bilincinde bir şair olarak, arkasında her zaman saygı duyacağımız bir miras bırakmıştır Kemal Özer. Anısı önünde derin saygılarla eğiliyoruz... İşte O’ndan bir şiir okurlara... YAN YANA İKİ ÜLKE Yan yana iki ülke gibiyiz seninle, ayın önünden geçen bulut önce seni karanlıkta bırakır sonra beni senden bana eser, yerine göre, yerine göre benden sana şakaklarımızı serinleten rüzgâr. İki kıyı gibiyiz karşılıklı, hem ayırır bizi hem bağlar birbirimize aramızda akan ırmak. İki tarih sayfası gibiyiz art arda birinde başlayan cümlenin sonu ötekinde düğümlenir ancak. Geldiği vakit hasat günleri İki ayrı ağızda aynı anda beliren bir gülümseme gibiyiz seninle ve iki ter damlası gibiyiz alnında elbirliğiyle üretilip kardeşçe bölüşülen bir dünyanın. TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com Siirt’te, radyodaki bir arkadaşını görmeye gittiği id- diasıyla ağabeyi tarafından dövülerek bir binanın altıncı katından atılan, sonra da amcası tarafından hastane- de bıçaklanan Narin, mahkeme kararıyla ailesine tes- lim edilmiş!.. Genç kız, yetiştirme yurdunda bir odaya kapatıldığını, yaralarının pansuman edilmediğini ve ça- resizlik yüzünden ailesine dönmek zorunda kaldığını söylemiş!.. Narin’in, törenin katı kurallarını harekete geçiren dav- ranışının boyutları bilinmiyor. Genç kız salt bir radyo binasına girdiği için mi saldırıya uğradı? Yoksa geçmiş- te yaşanmış kimi tartışmalar mı bu olayı tetikledi, onu da kimse açıkla- mıyor! Ancak Narin’in mahkeme kararıy- la ailesine teslim edilmesinin üzerinde ciddiyetle düşünülmesi gerekiyor. Çünkü Güneydoğu’da töre baskısı ya da şiddetinin ardından polise sığınan genç kızların büyük bölümü ailelerine teslim edildik- ten kısa süre sonra ne yazık ki öldürüldüler!.. Urfa’daki çok sayıda töre vakası, buna kanıt olarak gösterile- bilir: Kısas köyünde evden kaçtıktan sonra polisin ailesi- ne teslim ettiği Rabia Oğuz traktörün altına atılarak kat- ledilmişti!.. Aile baskısı nedeniyle yetiştirme yurduna yerleştiri- len ve daha sonra evine gönderilen 16 yaşındaki Sev- da Gök, kuzeni tarafından sokak ortasında rambo bı- çağıyla boğazı kesilerek öldürülmüştü!.. Bir radyonun istekler programında adı anons edildiği için baskı altında tutulan 20 yaşındaki Hacer Felhan da benzer bir son yaşamıştı. Evden kaçtıktan sonra ar- kadaşları tarafından karakola götürülen genç kız, ba- basına teslim edildikten bir gün sonra 12 yaşındaki kar- deşinin ateşlediği domdom kurşunuyla can vermişti!.. Güneydoğu’da buna benzer onlarca örnek yaşan- dı... Devletin denetimi ya da yaptırımından sıyrılan ai- leler bir süre sonra biraz da çevre baskısına yenik düş- tüler ve vahşi cinayetlere imza atmaktan kaçınmadılar... Törenin bu kuralı genellikle değişmedi!.. Katı gele- nekler, şiddeti her zaman kadın üze- rinde ne yazık ki egemen kıldı!.. Peki, Narin’e ne olur?.. Geçmişte cinayetle sonuçlanan vakalar göz önüne alınırsa Siirt’teki olaydan polisin, yargının ve devletin ilgili kurumlarının çıkaracağı dersler olmalıydı! Ancak yetiştirme yurduna sığınan Narin’in yaralarına pansuman yapmaktan bile aciz olan devletin genç kızı koruyamayacağı artık or- taya çıkmıştır!.. Narin bundan sonra çok dikkatle izlenmelidir!.. Pusuya yatan töre, bir süre sonra harekete geçer- se bu gafletin hesabını birileri vermek zorunda kala- caktır!.. Unutulmasın ki töre şiddeti, ortada bırakılmış sevdalar ve kışkırtılmış öfkeler yüzünden sevgililere çaresizce vu- rulan tokatlar kadar masum değildir!.. Bir buket papatya, büyük yüreklerin gözyaşlarıyla haykırdığı sıcak bir özür ya da bulutlara gizlenmiş bir tutam aşk, ay yüz- lü kadınların kırgın kalplerini onarabilir belki!.. Peki, adam- lıktan çıkmış geleneklerin yok edebileceği narin bedenleri kim ve ne geri getirebilir?.. Bir Buket Papatya!.. Hatay’a Dikkat!.. 1984 yılının Haziran ayında Siirt’in Eruh ilçesine baskın düzenleyerek terör eylemlerine başlayan PKK, 1990’lara geldiğinde barınma ve tedavi merkezi ola- rak Hatay’daki Amanos Dağları’nı seç- mişti! Öcalan, ilk eylem timlerini Suriye’nin Lazkiye bölgesinden Samandağ ve Arsuz kıyılarına çıkarmıştı. İkinci bir tim ise Suriye sınırındaki Hassa, Yayladağı ve Reyhanlı ilçelerinin kırsalından Amanoslar’a sızdırılmıştı. 1991 yılının Haziran ayında Erzin ilçe- si kırsalında dolaşan bir grup köylü, içinde el bombaları olan bir sırt çantası bulunca PKK’nin bölgedeki varlığı deşifre olmuştu. Güvenlik birimleri sözkonusu dönem- de Hatay bölgesinde 5’er kişilik timler ha- linde 35-40 civarında terörist bulunduğunu saptamıştı. Militanlar Erzin’in Karıncalı, Dörtyol’un Kozlu, Toftak, Mırır, Kapulu ve Çatlar yaylalarıyla Hassa’nın Akbez bel- desi kırsalı ve İskenderun-Kırıkhan ara- sında, bin metre yüksekliğindeki Alan Yay- lası’nda barınıyordu. Halen Diyarbakır Cezaevi’nde hü- kümlü bulunan Şemdin Sakık’ın 1996’da “Akdeniz bölge sorumlusu” olarak Ama- noslar’a gönderilmesinin ardından terö- ristlerin bölgedeki sayısı 150’ye ulaşmıştı. PKK 1993’ten bugüne kadar bölgede 50 kadar eylem yaptı. Biri yüzbaşı olmak üzere 6 asker çatışmalarda şehit oldu, PKK’nin ise 20 civarında militanı öldü- rüldü. Bölgede 140 kadar örgüt militanı da yakalandı. Örgüt son 10 yıldır Amanos Dağları’nın kesiştiği Hassa, İskenderun, Erzin ve Dörtyol ilçelerinin kırsalında varlığını ko- rumaya çalışıyor. Ocak ayından itibaren bölgede yaşanan olaylar ise Hatay’ın dikkatle izlenmesi gerektiğini bir kez da- ha kanıtlıyor: 24 Ocak: Hatay’ın Hassa ilçesi dağlık kesiminde, teröristlerce tuzaklanmış pat- layıcı maddenin infilakı sonucu 1 yurttaş yaralandı. 18 Şubat - 25 Mart: Örgütten kaçan 2 terörist, Reyhanlı ilçesinde güvenlik güç- lerine teslim oldu. 16 Mayıs: İskenderun ilçesi kırsalında, örgüte ait sekiz sığınakta toplam 500 ki- lo çeşitli gıda maddesi ile yaşam malze- meleri ele geçirildi. 10 Haziran: Kırıkhan ilçesi dağlık kesi- minde düzenlenen operasyonlarda terö- ristlerce kullanılan bir sığınakta 4 kilo 430 gram A-4 plastik patlayıcı ve 5 adet elektrikli fünye bulundu. 11 Haziran: Dörtyol ilçesindeki bir sı- ğınakta 3 kilo TNT ile 30 kilo amonyum- nitrat ele geçirildi. 23 Haziran: Dörtyol ilçesinin Topraktaş yaylasına gelen bir grup terörist vatan- daşlardan gıda maddesi, yaşam malze- mesi ve 3 araç gasp etti. Bomba!.. PKK, “eylemsizlik” ya da “çatışmasızlık” adı al- tında sözde ateşkes sürecinde olduğunu duyur- muştu! Peki, örgüt 1 Temmuz’a kadar sürdüre- ceğini belirttiği bu kararına karşın ne yapıyor?.. Terör örgütü taciz ateşlerinin yanı sıra eylem- de bulunduğu kırsal kesimde her yere patlayıcı yer- leştirmeye devam ediyor! Tuzaklanmış el bom- baları, el yapımı mayınlar ya da TNT ile güçlen- dirilerek piknik tüpünden üretilmiş tahrip gücü yük- sek bomba- lar güvenlik g ü ç l e r i n i n geçtiği güzer- gâhlarda bü- yük tehlike yaratıyor. Bazen gü- venlik görevli- leri bazen de, geçen hafta 4 yol işçisinin ölümüyle sonuçlandı- ğı gibi yurttaşlar patlayıcılara hedef oluyor. Son altı ayda teröristler Güneydoğu’da patla- yıcı madde kullanarak 32 saldırı gerçekleştirdiler! Militanlarda ele geçirilen ya da etkisiz hale ge- tirilen patlayıcı miktarı dikkatle incelendiğinde te- rörün ardındaki donanımın boyutları da ortaya çı- kıyor. İşte Güneydoğu’da 1 Ocak - 26 Haziran ta- rihleri arasındaki sürecin patlayıcı bilançosu: 144.7 kilogram TNT, 63.8 kilo plastik patlayı- cı madde, 2022 kilogram amonyum ve potasyum nitrat, cinsi tespit edilemeyen 42.4 kilogram patlayıcı, 24 adet mayın ve 44 adet çeşitli türevde bomba! GAMZE ERBİL H onduras’ta Liberal Partili Devlet Başkanõ Manuel Zelaya’nõn 28 Haziran günü yapmayõ planladõğõ halk oylamasõna karşõ çõkan güçler, devlet başkanõnõ ülkeden uzaklaştõrarak bir darbe yapmak istedi. Başlangõçta merkez-sağ bir yönetim olarak iktidara gelen Zelaya, kõta- daki diğer örneklerin de etkisiyle halkçõ po- litikalara yönelmiş, ülkedeki oligarşik güç- lerin ve yabancõ sermaye çevrelerinin, kõta politikalarõnda da ABD’nin tepkisini çeker hale gelmişti. ABD ordusuyla çok yakõn ilişkileri bulu- nan Honduras silahlõ kuvvetlerinin başõnõ çek- tiği darbe, Obama yönetiminden diploma- tik destek alamamõş olmasõna karşõn, darbede ABD’nin rolünün ne olduğu tartõşõlõyor. Amerika Devletleri Örgütü (OAS) Hon- duras Devlet Başkanõ Manuel Zelaya’yõ ül- kenin tek ve meşru başkanõ olarak tanõdõğõ- nõ açõklayarak diplomatik girişimlerini sür- dürüyor. Darbe yönetimiyse içeride ve dõ- şarõdaki tüm siyasi sõkõşmasõna karşõn Ze- laya’nõn ülkeye dönmesine izin vermiyor. Honduras’ta derinleşen politik kriz ve kõta- ya etkileri üzerine Küba Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği Birinci Sekreteri Alejandro Si- mancas Marin ile konuştuk. ‘Honduras darbesi bir kara leke’ - Amerika kıtasındaki dengeler ve son dönemdeki başarısız darbe girişimleri düşünüldüğünde Honduras’taki darbenin siyasi hedeflerine ulaşması olasılığı kıta- daki dengeleri nasıl etkiler, Amerikancı ordularda darbe girişimlerinin yeniden canlanması mümkün olabilir mi? Sol cepheyi, sol yükselişi nasıl etkiler böyle bir olasılık? Honduras darbesi bir kara leke oldu Latin Amerika’da. Ama bu aynõ zamanda Latin Amerika halklarõ için bir ders oldu. Hem mü- cadelenin sürdürülmesi, hem derinleştirilmesi ve daha sõkõ bir mücadele verilmesi için bir ders oldu diye düşünüyorum. Altõnõ çizmek istiyorum, çok ciddi biçim- de kõnamak lazõm darbeyi, darbecileri. Şu an Honduras’ta bir diktatörlük kuruluyor, halk güçlerine karşõ çok büyük baskõlar var. Halk sokağa çõkõyor, onlarõ durdurmaya çalõşõyorlar. Hareketin liderlerini hapse at- tõlar, çok ciddi bir baskõ var Zelaya’yõ des- tekleyen harekete karşõ. Doğru bilgi vermek lazõm, konuyu çok ay- rõntõlõ anlatmak lazõm. Darbeciler için en ufak bir desteğin gerçekleşmemesini sağlamak, onlara en ufak bir hareket alanõ tanõnma- masõnõ sağlamak lazõm. Elbette Amerika kõ- tasõnda bu örnekten dersler çõkarmak lazõm darbe konusunda. Darbenin başarõlõ olmasõ ihtimaline ilişkin, ben biraz farklõ düşünüyorum, bu durumda Latin Amerika’daki mücadeleler çok daha fazla birlik içinde olmak zorunda kalacak, birbirine yakõnlaşacak. Çünkü bu örnekte de görülüyor ki, daha he- nüz halkçõ politikalarõ uygulamaya başlamõş bir başkana karşõ bile ileride kendi çõkarla- rõnõ tehdit edeceğini düşünen oligarşik elit, darbe yapabilecek kapasiteye sahip. Zelaya’nõn kendisinin de dediği gibi, “Ben sadece bir referandum yapmak is- tedim, ya bir toprak reformu yapmayı önerseydim, herhalde beni öldürecekler- di”. Küba Büyükelçiliği Birinci Sekreteri Alejandro Simancas Marin, Honduras darbesinin birleştirici olacağõna inanõyor Honduras’tan darbe dersleri S on durumda bir tür “diplomatik oyalama” taktiği belirginlik ka- zanıyor, eğer Zelaya’nın ül- keye dönmesi engellenirse gö- rev süresi dolacak ve o zaman diplomatik sorunlar darbeci- ler lehine hafifleyecek. Bu ABD’nin de tercih ettiği bir diplomatik yol olabilir mi, Obama tarzı darbeler döne- minden bahsedebilir miyiz? Elbette darbeciler sürekli za- man kazanmaya çalõşõyorlar ki, fiili olarak hükümeti kursun- lar, az da olsa bir tanõnõrlõk sağ- lansõn ve bu süreçten çõkabil- sinler. Bundan sonraki süreçte ABD ve AB’nin nasõl tavõr ala- cağõ çok önemli. Ama unutmayalõm ki daha önce Venezüella örneğinde ABD ve İspanya darbeci yöne- timi hemen tanõmõştõ. Bugünün Latin Amerika’sõ yedi yõl önce- kinden çok farklõ. Bir ay önce OAS Zirvesi’nde de önemli ge- lişmeler oldu. OAS her zaman ABD’nin elinde bir silah ol- muştu, darbeleri gerçekleştir- mek için, yönetimleri baskõ al- tõnda tutmak için ama geçen toplantõda Küba’nõn örgüte dön- mesini destekledi. Bugün çok daha fazla kendi halkõ için kay- gõ duyan, halklarõn çõkarlarõnõ sa- vunan hükümet var kõtada, ABD çõkarlarõnõ tanõmayan hükümet- ler var. Aslõnda bu durum ABD’nin darbeyi tanõmama- sõnda etkili oldu. Yedi sene öncesinin Latin Amerika’sõ olsaydõ bugün ABD kesin tanõrdõ bu yönetimi. Latin Amerika ülkelerinin darbeyi bu kadar kuvvetli bir şekilde kõna- malarõ, bu kadar sert tepki gös- termeleri, Zelaya’ya tek baş- kan olarak böylesine sahip çõk- malarõ ABD’nin aldõğõ pozis- yonda çok etkili oldu. ‘ABD DARBECİLERİ TANIRDI AMA...’ K üba, Venezüella ve Nikara- gua, darbe sürecinde kendi diplomatik temsilcilerine yönelik saldırılara sert çıkış yaptılar. Bunun ötesinde bu ülkeleri Hondu- ras’a askeri müdahaleye sürükleye- cek bir tuzak olasılığından söz edebilir miyiz? Bu konuda yeterince bilgimiz yok, fazla yazõlõp çizilmedi ama bu da olasõlõk dahilinde. Bir yandan da durum çok kar- maşõk, dakika dakika ne olup bittiğini takip etmek gerekiyor. Küba açõsõndan da darbenin ilk anla- rõndan itibaren diplomatik bir kriz baş- lamõştõ. Honduras Dõşişleri Bakanõ Pat- ricia Rodas darbeciler tarafõndan tu- tuklanmak istendiğinde yanõnda Küba Büyükelçisi Juan Carlos Hernandez, Venezüella Büyükelçisi Armando La- guna ve Nikaragua Büyükelçisi Lomas de Tepeyac vardõ ve elçilerimiz de her tür hukuka aykõrõ biçimde ve zorbaca tutuklandõlar. Küba da hem elçilikteki personeli hem de ülkede bulunan 400 Kübalõ doktor için güvence istedi. . CHP’den Ilıca Barajı sorusu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz, Çevre ve Orman Bakanõ Veysel Eroğlu’na, “Çevre ve tarihi dokuyu koruyarak, ömrü 40-50 yõllõk baraj için Hasankeyf’i feda etmemeyi düşünüyor musunuz” diye sordu. Ağyüz, TBMM Başkanlõğõ’na sunduğu yazõlõ soru önergesinde, Ilõsu Barajõ Projesi’ne finans sağlayacak konsorsiyumun çekildiğini belirterek, Hasankeyf’i sular altõnda bõrakacak projenin revize edilip edilmeyeceğini öğrenmek istedi. Ağyüz, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn yanõtlamasõ istemiyle verdiği önergesinde ise “emeklilerin kaldõğõ huzurevi ücretlerine yüzde 35 zam yapõlõrken, emekli maaşlarõna yüzde 1.80 zam yapõlmasõnõ adil ve doğru bulup bulmadõğõnõ” da sordu. ‘Elçilerimiz zorbaca tutuklandõ’ A KP’nin iç politikada darbelere karşı “hassasiyeti” çok belirgin. Aynı zamanda Türkiye BM Güvenlik Konseyi geçici üyesi. Hon- duras darbesiyle ilgili AKP hükümetinin tutumunu nasıl de- ğerlendiriyorsunuz, elçilik olarak bu yönde bir girişiminiz oldu mu? Şimdiye dek Türk Dõşişleri ile bizim resmi düzeyde iyi ilişkilerimiz ol- du ve daima Küba’nõn pozisyonunu onlara çok net bir biçimde ifade ettik. Yine ALBA’nõn pozisyonunu ve aynõ zamanda Bağlantõsõzlar Hareketi’nin tavrõnõ da. Küba bildiğiniz gibi Bağlantõsõzlar Hareketi’nin başkanõ ve biz oradan çok sert bir metin çõkardõk. AKP hükümetinin Honduras konusunda tavrõ, AB’nin tutumunu destek- lemek şeklinde oldu: Darbecileri tanõmõyorlar, Zelaya’yõ tek başkan olarak tanõyorlar. ‘ABD’NİN TUTUMU AKP’Yİ ETKİLEDİ’ Alejandro Simancas Marin ‘HALKI NASIL EZECEKLERİNİ ÖĞRENDİLER’ - ABD’nin Honduras’taki darbedeki ro- lü ve diplomatik tutumu ile ilgili değerlen- dirmelerinizi alabilir miyiz?.. Galiba ilk kez ABD kendi çıkarlarına uygun bir dar- beyi açıktan desteklemiyor. Darbede ABD’nin rolünü kesin olarak doğ- rulayacak bilgiler yok elimizde. Ama tarihsel olarak şu bir gerçek ki, ABD her zaman ken- di çõkarlarõnõ savunacak hükümetlerin başa gel- mesi için Latin Amerika’da darbeleri destek- ledi. Honduras örneğinde de Obama yönetimin- den şimdiye dek yaptõğõndan çok daha fazla- sõnõ yapmasõnõ bekliyoruz. Darbeyi çok daha şiddetli bir şekilde kõnamasõnõ, darbecileri desteklememesini, Honduras’õn tek başkanõ ola- rak Zelaya’yõ tanõmayõ devam etmesini isti- yoruz. - ABD yönetiminin yaptığı açıklamalarda “darbe” sözü kullanılmadı. Bunun ABD’nin Honduras’la askeri ve ekonomik ilişkisinin kesilmesi anlamına geleceği biliniyor. Neden ABD bunu tercih etmiyor, dedikleri gibi “in- sani yardımı” önemsediklerinden mi? Tam da dediğiniz gibi, aslõnda Zelaya’yõ tek başkan olarak tanõmak yetmez, darbecilere ve- rilen tüm desteği kesmeleri lazõm, onlarõ sõ- kõştõrmasõ lazõm. Bu orduya yapõlan desteği kes- mek demek. ABD Honduras ordusuna büyük destek ve- riyor. Tarihsel olarak da zaten bu orduyu ABD eğitti, Amerikalar Okulu’nda (SOA). Yal- nõzca subaylar değil, işkencecileri, teröristle- ri de orada yetiştirdiler. - Şimdi darbenin başında olan, Zela- ya’nın yakın zaman önce görevden aldığı Ge- nelkurmay Başkanı Romeo Vasquez’in de SOA’da eğitim aldığını biliyoruz. Dolayısıyla bağlantının sürekliliğinden bahsedebiliriz. Elbette, elbette. Bütün bir kuşak Latin Ame- rika generalleri zaten burada yetişti. Nasõl darbe yapõlõr, halk hareketleri nasõl ezilir.. bü- tün bunlarõ orada öğrendiler
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear