Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 10 TEMMUZ 2009 CUMA
6 RÖPORTAJ
BİR BAKIMA
SERVER TANİLLİ
Kemal Özer’i
Uğurlarken...
Madımak kıyımını bir kez daha lanetlemek için haf-
talık yazımı hazırlarken, yeniden okuduğum kitap
Kemal Özer’in Temmuz İçin Yaralı Semah’ı idi.
Hepimiz, o “yaralı semah”ta idik.
Şair, Madımak kıyımını sorguluyordu ölümsüz di-
zeleriyle...
Çok geçmedi, onun ölümü gazetelerde: “Önce-
ki gün evinde kalp krizi geçirerek...” Arkasından,
özellikle Cumhuriyet’te özlü yazılar...
Masamın önüne geçmiş, elimde kalem, bir yan-
dan da belleğimi yoklayarak...
Kemal Özer’in ilk kitabı Gül Yordamı (1959) idi.
1950 kuşağının da en önemli eserlerinden biriydi.
1950 kuşağının şiire yaklaşımını hatırlatmanın an-
lamı yok. Toplumu bir yana bırakıp kelimelere bir
tür kapanmaktı.
Anlamsız mıydı bu? Asla!
Şiirimizde, bu yoldan da bir zenginleşme ya-
şanmıştır; şiiri sevenler, bunu da ciddiye alıp izle-
mişlerdi.
Ne var ki, toplum derinden derine değişiyordu ve
çok geçmeden patlamalar birbirini izler.
Hayat da çağırır şairi.
Kemal Özer, 70’li yıllarda bu çağrıya uyar: Ya-
şadığımız Günlerin Şiirleri (1974), Sen de Katılma-
lısın Yaşamı Savunmaya (1975), Geceye Karşı
Söylenmiştir (1978), Kimlikleriniz Lütfen (1981), İn-
san Yüzünün Tarihinden Bir Cümle (1990), Bir Adı
Gurbet (1993), Oğulları Öldürülen Analar (1995), On-
ların Sesleriyle (1999).
Şair, yaşamı savunarak yazar.
Bu arada şiiri ve yaşamı da değiştirir...
Bir yandan da dergiciliği, yayınevi yöneticiliği.
Ayrıca, incelemeler: Şiiri Sorgulayan Yazılar,
Bendeki Görüntüler, 45 Sanat Yılında...
Ölünceye kadar yaşamı ciddiye alan bir aydın, şii-
rin toplumdaki öneminin bilincinde bir şair olarak,
arkasında her zaman saygı duyacağımız bir miras
bırakmıştır Kemal Özer.
Anısı önünde derin saygılarla eğiliyoruz...
İşte O’ndan bir şiir okurlara...
YAN YANA İKİ ÜLKE
Yan yana iki ülke gibiyiz seninle,
ayın önünden geçen bulut
önce seni karanlıkta bırakır sonra beni
senden bana eser, yerine göre,
yerine göre benden sana
şakaklarımızı serinleten rüzgâr.
İki kıyı gibiyiz karşılıklı,
hem ayırır bizi hem bağlar birbirimize
aramızda akan ırmak.
İki tarih sayfası gibiyiz art arda
birinde başlayan cümlenin sonu
ötekinde düğümlenir ancak.
Geldiği vakit hasat günleri
İki ayrı ağızda aynı anda
beliren bir gülümseme gibiyiz seninle
ve iki ter damlası gibiyiz alnında
elbirliğiyle üretilip
kardeşçe bölüşülen bir dünyanın.
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com
Siirt’te, radyodaki bir arkadaşını görmeye gittiği id-
diasıyla ağabeyi tarafından dövülerek bir binanın altıncı
katından atılan, sonra da amcası tarafından hastane-
de bıçaklanan Narin, mahkeme kararıyla ailesine tes-
lim edilmiş!.. Genç kız, yetiştirme yurdunda bir odaya
kapatıldığını, yaralarının pansuman edilmediğini ve ça-
resizlik yüzünden ailesine dönmek zorunda kaldığını
söylemiş!..
Narin’in, törenin katı kurallarını harekete geçiren dav-
ranışının boyutları bilinmiyor. Genç
kız salt bir radyo binasına girdiği için
mi saldırıya uğradı? Yoksa geçmiş-
te yaşanmış kimi tartışmalar mı bu
olayı tetikledi, onu da kimse açıkla-
mıyor!
Ancak Narin’in mahkeme kararıy-
la ailesine teslim edilmesinin üzerinde
ciddiyetle düşünülmesi gerekiyor.
Çünkü Güneydoğu’da töre baskısı ya
da şiddetinin ardından polise sığınan
genç kızların büyük bölümü ailelerine teslim edildik-
ten kısa süre sonra ne yazık ki öldürüldüler!.. Urfa’daki
çok sayıda töre vakası, buna kanıt olarak gösterile-
bilir:
Kısas köyünde evden kaçtıktan sonra polisin ailesi-
ne teslim ettiği Rabia Oğuz traktörün altına atılarak kat-
ledilmişti!..
Aile baskısı nedeniyle yetiştirme yurduna yerleştiri-
len ve daha sonra evine gönderilen 16 yaşındaki Sev-
da Gök, kuzeni tarafından sokak ortasında rambo bı-
çağıyla boğazı kesilerek öldürülmüştü!..
Bir radyonun istekler programında adı anons edildiği
için baskı altında tutulan 20 yaşındaki Hacer Felhan
da benzer bir son yaşamıştı. Evden kaçtıktan sonra ar-
kadaşları tarafından karakola götürülen genç kız, ba-
basına teslim edildikten bir gün sonra 12 yaşındaki kar-
deşinin ateşlediği domdom kurşunuyla can vermişti!..
Güneydoğu’da buna benzer onlarca örnek yaşan-
dı... Devletin denetimi ya da yaptırımından sıyrılan ai-
leler bir süre sonra biraz da çevre baskısına yenik düş-
tüler ve vahşi cinayetlere imza atmaktan kaçınmadılar...
Törenin bu kuralı genellikle değişmedi!.. Katı gele-
nekler, şiddeti her zaman kadın üze-
rinde ne yazık ki egemen kıldı!..
Peki, Narin’e ne olur?..
Geçmişte cinayetle sonuçlanan
vakalar göz önüne alınırsa Siirt’teki
olaydan polisin, yargının ve devletin
ilgili kurumlarının çıkaracağı dersler
olmalıydı! Ancak yetiştirme yurduna
sığınan Narin’in yaralarına pansuman
yapmaktan bile aciz olan devletin
genç kızı koruyamayacağı artık or-
taya çıkmıştır!..
Narin bundan sonra çok dikkatle izlenmelidir!..
Pusuya yatan töre, bir süre sonra harekete geçer-
se bu gafletin hesabını birileri vermek zorunda kala-
caktır!..
Unutulmasın ki töre şiddeti, ortada bırakılmış sevdalar
ve kışkırtılmış öfkeler yüzünden sevgililere çaresizce vu-
rulan tokatlar kadar masum değildir!.. Bir buket papatya,
büyük yüreklerin gözyaşlarıyla haykırdığı sıcak bir
özür ya da bulutlara gizlenmiş bir tutam aşk, ay yüz-
lü kadınların kırgın kalplerini onarabilir belki!.. Peki, adam-
lıktan çıkmış geleneklerin yok edebileceği narin bedenleri
kim ve ne geri getirebilir?..
Bir Buket Papatya!.. Hatay’a Dikkat!..
1984 yılının Haziran ayında Siirt’in
Eruh ilçesine baskın düzenleyerek terör
eylemlerine başlayan PKK, 1990’lara
geldiğinde barınma ve tedavi merkezi ola-
rak Hatay’daki Amanos Dağları’nı seç-
mişti! Öcalan, ilk eylem timlerini Suriye’nin
Lazkiye bölgesinden Samandağ ve Arsuz
kıyılarına çıkarmıştı.
İkinci bir tim ise Suriye sınırındaki
Hassa, Yayladağı ve Reyhanlı ilçelerinin
kırsalından Amanoslar’a sızdırılmıştı.
1991 yılının Haziran ayında Erzin ilçe-
si kırsalında dolaşan bir grup köylü,
içinde el bombaları olan bir sırt çantası
bulunca PKK’nin bölgedeki varlığı deşifre
olmuştu.
Güvenlik birimleri sözkonusu dönem-
de Hatay bölgesinde 5’er kişilik timler ha-
linde 35-40 civarında terörist bulunduğunu
saptamıştı. Militanlar Erzin’in Karıncalı,
Dörtyol’un Kozlu, Toftak, Mırır, Kapulu ve
Çatlar yaylalarıyla Hassa’nın Akbez bel-
desi kırsalı ve İskenderun-Kırıkhan ara-
sında, bin metre yüksekliğindeki Alan Yay-
lası’nda barınıyordu.
Halen Diyarbakır Cezaevi’nde hü-
kümlü bulunan Şemdin Sakık’ın 1996’da
“Akdeniz bölge sorumlusu” olarak Ama-
noslar’a gönderilmesinin ardından terö-
ristlerin bölgedeki sayısı 150’ye ulaşmıştı.
PKK 1993’ten bugüne kadar bölgede
50 kadar eylem yaptı. Biri yüzbaşı olmak
üzere 6 asker çatışmalarda şehit oldu,
PKK’nin ise 20 civarında militanı öldü-
rüldü. Bölgede 140 kadar örgüt militanı
da yakalandı.
Örgüt son 10 yıldır Amanos Dağları’nın
kesiştiği Hassa, İskenderun, Erzin ve
Dörtyol ilçelerinin kırsalında varlığını ko-
rumaya çalışıyor. Ocak ayından itibaren
bölgede yaşanan olaylar ise Hatay’ın
dikkatle izlenmesi gerektiğini bir kez da-
ha kanıtlıyor:
24 Ocak: Hatay’ın Hassa ilçesi dağlık
kesiminde, teröristlerce tuzaklanmış pat-
layıcı maddenin infilakı sonucu 1 yurttaş
yaralandı.
18 Şubat - 25 Mart: Örgütten kaçan 2
terörist, Reyhanlı ilçesinde güvenlik güç-
lerine teslim oldu.
16 Mayıs: İskenderun ilçesi kırsalında,
örgüte ait sekiz sığınakta toplam 500 ki-
lo çeşitli gıda maddesi ile yaşam malze-
meleri ele geçirildi.
10 Haziran: Kırıkhan ilçesi dağlık kesi-
minde düzenlenen operasyonlarda terö-
ristlerce kullanılan bir sığınakta 4 kilo 430
gram A-4 plastik patlayıcı ve 5 adet
elektrikli fünye bulundu.
11 Haziran: Dörtyol ilçesindeki bir sı-
ğınakta 3 kilo TNT ile 30 kilo amonyum-
nitrat ele geçirildi.
23 Haziran: Dörtyol ilçesinin Topraktaş
yaylasına gelen bir grup terörist vatan-
daşlardan gıda maddesi, yaşam malze-
mesi ve 3 araç gasp etti.
Bomba!..
PKK, “eylemsizlik” ya da “çatışmasızlık” adı al-
tında sözde ateşkes sürecinde olduğunu duyur-
muştu! Peki, örgüt 1 Temmuz’a kadar sürdüre-
ceğini belirttiği bu kararına karşın ne yapıyor?..
Terör örgütü taciz ateşlerinin yanı sıra eylem-
de bulunduğu kırsal kesimde her yere patlayıcı yer-
leştirmeye devam ediyor! Tuzaklanmış el bom-
baları, el yapımı mayınlar ya da TNT ile güçlen-
dirilerek piknik tüpünden üretilmiş tahrip gücü yük-
sek bomba-
lar güvenlik
g ü ç l e r i n i n
geçtiği güzer-
gâhlarda bü-
yük tehlike
yaratıyor.
Bazen gü-
venlik görevli-
leri bazen de,
geçen hafta 4 yol işçisinin ölümüyle sonuçlandı-
ğı gibi yurttaşlar patlayıcılara hedef oluyor.
Son altı ayda teröristler Güneydoğu’da patla-
yıcı madde kullanarak 32 saldırı gerçekleştirdiler!
Militanlarda ele geçirilen ya da etkisiz hale ge-
tirilen patlayıcı miktarı dikkatle incelendiğinde te-
rörün ardındaki donanımın boyutları da ortaya çı-
kıyor. İşte Güneydoğu’da 1 Ocak - 26 Haziran ta-
rihleri arasındaki sürecin patlayıcı bilançosu:
144.7 kilogram TNT, 63.8 kilo plastik patlayı-
cı madde, 2022 kilogram amonyum ve potasyum
nitrat, cinsi tespit edilemeyen 42.4 kilogram
patlayıcı, 24 adet mayın ve 44 adet çeşitli türevde
bomba!
GAMZE ERBİL
H
onduras’ta Liberal Partili Devlet
Başkanõ Manuel Zelaya’nõn 28
Haziran günü yapmayõ planladõğõ
halk oylamasõna karşõ çõkan güçler, devlet
başkanõnõ ülkeden uzaklaştõrarak bir darbe
yapmak istedi. Başlangõçta merkez-sağ bir
yönetim olarak iktidara gelen Zelaya, kõta-
daki diğer örneklerin de etkisiyle halkçõ po-
litikalara yönelmiş, ülkedeki oligarşik güç-
lerin ve yabancõ sermaye çevrelerinin, kõta
politikalarõnda da ABD’nin tepkisini çeker
hale gelmişti.
ABD ordusuyla çok yakõn ilişkileri bulu-
nan Honduras silahlõ kuvvetlerinin başõnõ çek-
tiği darbe, Obama yönetiminden diploma-
tik destek alamamõş olmasõna karşõn, darbede
ABD’nin rolünün ne olduğu tartõşõlõyor.
Amerika Devletleri Örgütü (OAS) Hon-
duras Devlet Başkanõ Manuel Zelaya’yõ ül-
kenin tek ve meşru başkanõ olarak tanõdõğõ-
nõ açõklayarak diplomatik girişimlerini sür-
dürüyor. Darbe yönetimiyse içeride ve dõ-
şarõdaki tüm siyasi sõkõşmasõna karşõn Ze-
laya’nõn ülkeye dönmesine izin vermiyor.
Honduras’ta derinleşen politik kriz ve kõta-
ya etkileri üzerine Küba Cumhuriyeti Ankara
Büyükelçiliği Birinci Sekreteri Alejandro Si-
mancas Marin ile konuştuk.
‘Honduras darbesi bir kara leke’
- Amerika kıtasındaki dengeler ve son
dönemdeki başarısız darbe girişimleri
düşünüldüğünde Honduras’taki darbenin
siyasi hedeflerine ulaşması olasılığı kıta-
daki dengeleri nasıl etkiler, Amerikancı
ordularda darbe girişimlerinin yeniden
canlanması mümkün olabilir mi? Sol
cepheyi, sol yükselişi nasıl etkiler böyle bir
olasılık?
Honduras darbesi bir kara leke oldu Latin
Amerika’da. Ama bu aynõ zamanda Latin
Amerika halklarõ için bir ders oldu. Hem mü-
cadelenin sürdürülmesi, hem derinleştirilmesi
ve daha sõkõ bir mücadele verilmesi için bir
ders oldu diye düşünüyorum.
Altõnõ çizmek istiyorum, çok ciddi biçim-
de kõnamak lazõm darbeyi, darbecileri. Şu an
Honduras’ta bir diktatörlük kuruluyor, halk
güçlerine karşõ çok büyük baskõlar var.
Halk sokağa çõkõyor, onlarõ durdurmaya
çalõşõyorlar. Hareketin liderlerini hapse at-
tõlar, çok ciddi bir baskõ var Zelaya’yõ des-
tekleyen harekete karşõ.
Doğru bilgi vermek lazõm, konuyu çok ay-
rõntõlõ anlatmak lazõm. Darbeciler için en ufak
bir desteğin gerçekleşmemesini sağlamak,
onlara en ufak bir hareket alanõ tanõnma-
masõnõ sağlamak lazõm. Elbette Amerika kõ-
tasõnda bu örnekten dersler çõkarmak lazõm
darbe konusunda.
Darbenin başarõlõ olmasõ ihtimaline ilişkin,
ben biraz farklõ düşünüyorum, bu durumda
Latin Amerika’daki mücadeleler çok daha
fazla birlik içinde olmak zorunda kalacak,
birbirine yakõnlaşacak.
Çünkü bu örnekte de görülüyor ki, daha he-
nüz halkçõ politikalarõ uygulamaya başlamõş
bir başkana karşõ bile ileride kendi çõkarla-
rõnõ tehdit edeceğini düşünen oligarşik elit,
darbe yapabilecek kapasiteye sahip.
Zelaya’nõn kendisinin de dediği gibi,
“Ben sadece bir referandum yapmak is-
tedim, ya bir toprak reformu yapmayı
önerseydim, herhalde beni öldürecekler-
di”.
Küba Büyükelçiliği Birinci Sekreteri Alejandro Simancas Marin, Honduras darbesinin birleştirici olacağõna inanõyor
Honduras’tan darbe dersleri
S
on durumda bir tür
“diplomatik oyalama”
taktiği belirginlik ka-
zanıyor, eğer Zelaya’nın ül-
keye dönmesi engellenirse gö-
rev süresi dolacak ve o zaman
diplomatik sorunlar darbeci-
ler lehine hafifleyecek. Bu
ABD’nin de tercih ettiği bir
diplomatik yol olabilir mi,
Obama tarzı darbeler döne-
minden bahsedebilir miyiz?
Elbette darbeciler sürekli za-
man kazanmaya çalõşõyorlar ki,
fiili olarak hükümeti kursun-
lar, az da olsa bir tanõnõrlõk sağ-
lansõn ve bu süreçten çõkabil-
sinler. Bundan sonraki süreçte
ABD ve AB’nin nasõl tavõr ala-
cağõ çok önemli.
Ama unutmayalõm ki daha
önce Venezüella örneğinde
ABD ve İspanya darbeci yöne-
timi hemen tanõmõştõ. Bugünün
Latin Amerika’sõ yedi yõl önce-
kinden çok farklõ. Bir ay önce
OAS Zirvesi’nde de önemli ge-
lişmeler oldu. OAS her zaman
ABD’nin elinde bir silah ol-
muştu, darbeleri gerçekleştir-
mek için, yönetimleri baskõ al-
tõnda tutmak için ama geçen
toplantõda Küba’nõn örgüte dön-
mesini destekledi. Bugün çok
daha fazla kendi halkõ için kay-
gõ duyan, halklarõn çõkarlarõnõ sa-
vunan hükümet var kõtada, ABD
çõkarlarõnõ tanõmayan hükümet-
ler var. Aslõnda bu durum
ABD’nin darbeyi tanõmama-
sõnda etkili oldu.
Yedi sene öncesinin Latin
Amerika’sõ olsaydõ bugün ABD
kesin tanõrdõ bu yönetimi. Latin
Amerika ülkelerinin darbeyi bu
kadar kuvvetli bir şekilde kõna-
malarõ, bu kadar sert tepki gös-
termeleri, Zelaya’ya tek baş-
kan olarak böylesine sahip çõk-
malarõ ABD’nin aldõğõ pozis-
yonda çok etkili oldu.
‘ABD DARBECİLERİ TANIRDI AMA...’
K
üba, Venezüella ve Nikara-
gua, darbe sürecinde kendi
diplomatik temsilcilerine
yönelik saldırılara sert çıkış yaptılar.
Bunun ötesinde bu ülkeleri Hondu-
ras’a askeri müdahaleye sürükleye-
cek bir tuzak olasılığından söz edebilir
miyiz?
Bu konuda yeterince bilgimiz yok,
fazla yazõlõp çizilmedi ama bu da olasõlõk
dahilinde. Bir yandan da durum çok kar-
maşõk, dakika dakika ne olup bittiğini
takip etmek gerekiyor.
Küba açõsõndan da darbenin ilk anla-
rõndan itibaren diplomatik bir kriz baş-
lamõştõ. Honduras Dõşişleri Bakanõ Pat-
ricia Rodas darbeciler tarafõndan tu-
tuklanmak istendiğinde yanõnda Küba
Büyükelçisi Juan Carlos Hernandez,
Venezüella Büyükelçisi Armando La-
guna ve Nikaragua Büyükelçisi Lomas
de Tepeyac vardõ ve elçilerimiz de
her tür hukuka aykõrõ biçimde ve zorbaca
tutuklandõlar. Küba da hem elçilikteki
personeli hem de ülkede bulunan 400
Kübalõ doktor için güvence istedi.
. CHP’den Ilıca Barajı sorusu
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP
Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz, Çevre ve
Orman Bakanõ Veysel Eroğlu’na, “Çevre ve tarihi
dokuyu koruyarak, ömrü 40-50 yõllõk baraj için
Hasankeyf’i feda etmemeyi düşünüyor musunuz”
diye sordu. Ağyüz, TBMM Başkanlõğõ’na sunduğu
yazõlõ soru önergesinde, Ilõsu Barajõ Projesi’ne
finans sağlayacak konsorsiyumun çekildiğini
belirterek, Hasankeyf’i sular altõnda bõrakacak
projenin revize edilip edilmeyeceğini öğrenmek
istedi. Ağyüz, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn
yanõtlamasõ istemiyle verdiği önergesinde ise
“emeklilerin kaldõğõ huzurevi ücretlerine yüzde 35
zam yapõlõrken, emekli maaşlarõna yüzde 1.80 zam
yapõlmasõnõ adil ve doğru bulup bulmadõğõnõ” da
sordu.
‘Elçilerimiz zorbaca tutuklandõ’
A
KP’nin iç politikada darbelere karşı “hassasiyeti” çok belirgin.
Aynı zamanda Türkiye BM Güvenlik Konseyi geçici üyesi. Hon-
duras darbesiyle ilgili AKP hükümetinin tutumunu nasıl de-
ğerlendiriyorsunuz, elçilik olarak bu yönde bir girişiminiz oldu mu?
Şimdiye dek Türk Dõşişleri ile bizim resmi düzeyde iyi ilişkilerimiz ol-
du ve daima Küba’nõn pozisyonunu onlara çok net bir biçimde ifade ettik.
Yine ALBA’nõn pozisyonunu ve aynõ zamanda Bağlantõsõzlar Hareketi’nin
tavrõnõ da. Küba bildiğiniz gibi Bağlantõsõzlar Hareketi’nin başkanõ ve biz
oradan çok sert bir metin çõkardõk.
AKP hükümetinin Honduras konusunda tavrõ, AB’nin tutumunu destek-
lemek şeklinde oldu: Darbecileri tanõmõyorlar, Zelaya’yõ tek başkan olarak
tanõyorlar.
‘ABD’NİN TUTUMU AKP’Yİ ETKİLEDİ’
Alejandro Simancas Marin
‘HALKI NASIL
EZECEKLERİNİ
ÖĞRENDİLER’
- ABD’nin Honduras’taki darbedeki ro-
lü ve diplomatik tutumu ile ilgili değerlen-
dirmelerinizi alabilir miyiz?.. Galiba ilk
kez ABD kendi çıkarlarına uygun bir dar-
beyi açıktan desteklemiyor.
Darbede ABD’nin rolünü kesin olarak doğ-
rulayacak bilgiler yok elimizde. Ama tarihsel
olarak şu bir gerçek ki, ABD her zaman ken-
di çõkarlarõnõ savunacak hükümetlerin başa gel-
mesi için Latin Amerika’da darbeleri destek-
ledi.
Honduras örneğinde de Obama yönetimin-
den şimdiye dek yaptõğõndan çok daha fazla-
sõnõ yapmasõnõ bekliyoruz. Darbeyi çok daha
şiddetli bir şekilde kõnamasõnõ, darbecileri
desteklememesini, Honduras’õn tek başkanõ ola-
rak Zelaya’yõ tanõmayõ devam etmesini isti-
yoruz.
- ABD yönetiminin yaptığı açıklamalarda
“darbe” sözü kullanılmadı. Bunun ABD’nin
Honduras’la askeri ve ekonomik ilişkisinin
kesilmesi anlamına geleceği biliniyor. Neden
ABD bunu tercih etmiyor, dedikleri gibi “in-
sani yardımı” önemsediklerinden mi?
Tam da dediğiniz gibi, aslõnda Zelaya’yõ tek
başkan olarak tanõmak yetmez, darbecilere ve-
rilen tüm desteği kesmeleri lazõm, onlarõ sõ-
kõştõrmasõ lazõm. Bu orduya yapõlan desteği kes-
mek demek.
ABD Honduras ordusuna büyük destek ve-
riyor. Tarihsel olarak da zaten bu orduyu
ABD eğitti, Amerikalar Okulu’nda (SOA). Yal-
nõzca subaylar değil, işkencecileri, teröristle-
ri de orada yetiştirdiler.
- Şimdi darbenin başında olan, Zela-
ya’nın yakın zaman önce görevden aldığı Ge-
nelkurmay Başkanı Romeo Vasquez’in de
SOA’da eğitim aldığını biliyoruz. Dolayısıyla
bağlantının sürekliliğinden bahsedebiliriz.
Elbette, elbette. Bütün bir kuşak Latin Ame-
rika generalleri zaten burada yetişti. Nasõl
darbe yapõlõr, halk hareketleri nasõl ezilir.. bü-
tün bunlarõ orada öğrendiler