24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 21 HAZİRAN 2009 PAZAR 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Amaç Kafaları Karıştırmak! Şu günlerde ‘AKP ve Fethullah’ın işini bi- tirmek’ başlıklı bir belge ortalıkta dolaşıyor. Her zamanki gibi, Silahlı Kuvvetler’e sık sık sataşmaya kalkan bir gazetenin son mari- feti... Bir zamanların yazılarıyla, nice genç- leri kendi çizgisine çağıran, pek çoğunun bu yolda harcanmasına neden olan bir yazarın oğulları!.. Nedir içlerindeki bitip tükenmez düşmanca duygu? Atatürk unutulsun, Cumhuriyet devrimleri tarihe karışsın, ‘laik- lik karşıtı birtakım odaklar’ ülkenin geleceğine egemen olsun, Amerika’ya daha çok, daha sıkı bağlanalım, Türk ulusunun tek güven- diği güç olan Silahlı Kuvvetler’in etkinliği azalsın, askerlik bir çeşit polis kuvveti ha- line gelsin!.. Altan kardeşler, bunu mu is- terler, sürekli uyduruk olaylar yaratmakla!.. İrtica ile savaşım!.. Yıllardır sürdürülmek istenen bir amaç, bir hedef değil mi? Ama kimilerine göre ‘irtica’ diye bir şey yok, Ke- malistlerin uydurması! Kim o Kemalistler; Er- genekon savcısının, kendini gerçek savcı ilan eden Tayyip Bey’in isteğiyle, toplanıp içe- ri tıkılan, aylarca koğuşlarda yargılanmayı bekleyen, bu arada hastalanan, ameliyatlarla yaşamda kalma uğraşı veren Türkiye’nin ay- dınları... Prof.’lar, rektörler, yazarlar, gaze- teciler, generaller, albaylar... ‘Taraf’ gaze- tesinin yayına çıktığı günden bu yana, suç- ladığı, hedef gösterdikleri... ‘Taraf’ bir gazete midir? Yoksa bir curnal aracı mıdır? Doğru dürüst haber vermek, okunmaya değer yazılar yayımlamak değil, durmaksızın ortalığı karıştırmak, günden gü- ne hızlanan bir çabayla, halkımızı aydın- lığından koparıp bir zindan karanlığına sap- lanmasını sağlamak... Şöyle otuz kırk yıl önceyi düşünüyorum. Altan kardeşlerin babası Çetin Altan’ın toplumculuk savaşımını!.. Bu arada beni de aynı kavgaya katılmaya çağırışını!.. Şimdi o kavga bitti, başka bir kavga var; Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini değiştirmek, aydınlıkları yok etmek, uygar bir toplumun oluşmasını önlemek!.. PENCERE Ata’dan Feto’ya... Bilindiği gibi bu ülkede yaşayan aklı başında her- kesin evinde bir Atatürk fotoğrafı ya da Hazreti Ali resmi bulunur... Ama şimdi sıkı durun.. Sanıyorum Türkiye’de herkesin bir Fethullah Gülen portresi edinmesinin zamanı geliyor... Ortalıkta bir askeri darbe furyası dalgalanıyor... Darbe yapılacakmış, yapılıyormuş, tezgâhlanı- yormuş, hazırlanıyormuş... Kime darbe hazırlanıyormuş?.. “AKP’ye ve Fethullah Gülen”e... Birinci soru: - Darbe kime yapılır?.. - İktidara... İkinci soru: - Peki, Gülen iktidar mı?.. Yanıt: - Öyle sayılır... - Neden?.. - Çünkü cemaate dayanmazsa RTE’nin işi bitik- tir... F cemaati, zamanlamanın geldiğine iman etmiş gi- bi artık açık konuşuyor, meydan okuyor... - Bize Ordu’ya, polise, devlete sızma diyorlar... Ne demek ‘sızma’!.. Bu bizim hakkımız, işimiz gücümüz... F cemaati üstelik Amerika’dan da sesini yüksel- tiyor: - Çok güçlüyüz, yıkılmayız... Aferin Feto’ya, çok iş başardı, artık iktidara -en baş- ta polise- oturdu... Fethullah Gülen bilindiği gibi Amerika’da yaşıyor... Nakşi tarikatının Saidi Nursi kolundan sözüm ona din adamı... TV’lere çıkıp nutuk atıyor.. Başında takkesi.. Türk ulusu neredeyse F cemaatine dönüşecek... Bütün kilit noktaları tek tek ulusun elinden gidiyor... Devlette artık yasal ve demokratik tarafsızlık siz- lere ömür... ‘Cemaatçi hiyerarşi’ devletteki ‘bürokratik hiye- rarşi’nin yerini aldı alacak... Koskoca Türkiye Cumhuriyeti’nde ulus ya da halk cemaate mi dönüşecek?.. Geçen gün TV’de nutuk atan Feto’ya baktım, za- manlama hesabında başarıya doğru yürüdüğüne ina- nıyor... Peki, Atatürk’ten Fethullah’a mı geldik?.. Ata’dan Feto’ya... Bu gidişle Feto yakında Atatürk’ün yerine geçer mi?.. Geçerse, biz de yerin dibine geçer miyiz?.. A vrupa’da sosyal demokrasi, kim- lik kazanmõş bir politika ve ya- şam biçimi. Avrupa Sosyal De- mokrasisi politik bir güç olarak varlõğõnõ her zaman sürdüre- cektir. Avrupa’nõn ayrõcalõğõ, başka bir kõtada ol- mayan bir sosyal sigorta, güvenlik ve koruma sistemini yurttaşlarõna sağlamõş olmasõdõr. Ne Kuzey Amerika, ne Avustralya ne de Ja- ponya böyle bir koruma sistemini becerebil- miştir. Avrupa kimliği, insan haklarõ, yüksek yaşam standardõ ve altyapõsõ sağlam sosyal gü- venlik sistemi. Avrupa kamuoyunda sosyal de- mokratlar etkinliklerini güçlendirmek ve ge- liştirmek için liberallere oy veren sağ seçmeni kendi taraflarõna çekmek için daha liberal bir tavõr içine girerek söylemlerini ve program- larõnõ daha liberal tanõtmaya başladõlar. ‘Önce üretim’ Sosyal demokrat partilerin savunduğu öncelikler değişiyor, sosyal refah devleti an- layışının yerini “önce üretim” aldı. Sağ par- tilerin iş kanununda yaptõklarõ değişiklikler- le işçi çõkarmak daha kolay oldu. İşsizlik maa- şõndan daha az yararlanõlacak, sağlõk sigortalarõ daha pahalõ ve emeklilik yaşõnõ bugün 65’ten 67’ye çõkarmak için çalõşmalar yapõlõyor. Sağ partiler gibi sosyal demokratlar da bu ya- salarõ aynen destekliyorlar. Avrupalõ birçok sosyal demokrat lider başta olmak üzere, Hollanda PvdA lideri Bos, geçen temmuz ayõn- da Trouw gazetesine yaptõğõ bir açõklamada “Sosyal demokrasinin eşitlik ilkesini terk et- meliyiz” dedi. Batõ’nõn sol partileri “emperyalist”, “sö- mürgeci” ve “yayılmacı” anlayõşlarõndan kurtulmuş değiller. Irak işgalini elbirliği ile yaptılar. Avrupa solu sağa kayıyor. Avrupalõ sosyal demokratlarõn bir kõsõmõ bu değişikliğe, “Bize belki sağdan pek çok seçmen kazandıracak ama var olan seç- menimizi de kaybettirecek. Sonuçta kayıp, kazançtan daha çok olacak” gerekçesiyle karşõ çõktõlar, ki bu sav şimdiden kanõtlandõ bi- le. Son yapõlan AP seçimlerinde sağcõ ve fa- şist partiler kazandõ ve bu partilerin seçmen tabanlarõnõ daha çok sol partilerden gidenler oluşturuyor. Avrupa’da ırkçı, ayrımcı ve yabancı düşmanlığının aktörleri, sağcılar kadar solculardan çıkıyor. Avrupalı sosyal de- mokratlar, eski sosyal demokrat köklerine dönenler ve neo liberal sol politikaları sa- vunanlar olarak ikiye bölünmüş durum- dalar. Almanya’nın yabancılar politikası Almanya Sosyal Demokrat Partisi lider adayõ ve Dõşişleri Bakanõ Steinmeier, “Av- rupa solu”nun CHP’nin tutumunu anlamak- ta güçlük çektiğini ve Sosyalist Enternasyo- nal içinde bir “izleme grubu” oluşturulduğunu açõkladõ. Bizler de Bakan Steinmeier’i anla- makta güçlük çekiyoruz. Almanya’nõn ya- bancõlar politikasõnõn, Türkiye ve Türklere uy- gulanan vizenin hangi hukuksal gerekçesi var? Ama uygulanõyor!.. Avrupa’da neo liberal politikalarõn başta sa- vunucusu SPD. Son Hamburg Programõ ile es- ki köklerine dönmek istiyorlar. Sosyalist En- ternasyonal bir tavsiye organõdõr. Yaptõrõm gü- cü vb. yok. CHP’den rahatsõzlar. Çünkü, CHP her istediklerine “evet” demiyor. CHP ve Türk sosyal demokratlarõ her fõrsatta eleş- tirenler, sağ ve neo liberal politikalarõ savu- nanlar. Bu kesim kendi politikalarõnõ kayõtsõz şartsõz kabullenen bir tür “teslimiyetçi” sos- yal demokrat parti ve CHP istiyor. CHP’nin, Türkiye’nin emperyalizme ve sömürgeciliğe karşõ, ulusal kurtuluşçu gele- nekten gelen bağõmsõzlõkçõ politikasõnõn ancak özgürlükçü demokrasi ile korunabileceğine ve güçlenebileceğine inanmasõ, işlerine gelmiyor. CHP’nin Türkiye’nin bağõmsõzlõğõna, özenle sahip çõkma ilkesi, ülkesinin, insanlõk ailesi içinde eşit, saygõn yerini korumak ve yücelt- mek ülküsüne bağlõlõğõ, istenmiyor. CHP saldırıya uğramakta CHP’nin Türkiye’nin, büyük güçler karşõ- sõnda, ulusal kurtuluşçu ve barõşçõ geleneği- ne dayanarak kişilikli, ulusal çõkarlarõnõ ve ba- rõşõ en ön planda tutan, savaşa karşõ mesafe- li bir politika gütmesini savunmasõna karşõ, ha- zõmsõzlar. CHP, her taraftan saldõraya uğramakta, çe- kiştirilmekte, sõkõştõrõlmakta; baskõlarla yõl- dõrõlmaya ve köşeye sõkõştõrõlmaya çalõşõlõyor. CHP’lileri de ümitsizliğe ve çaresizliğe dü- şürmek istiyorlar. AB’yi eleştirmek mutlaka AB karşõtõ olmak anlamõna gelmez, ama ne yazõk ki; AB’nin Türkiye’ye karşõ dõşlayõcõ ve eşit olmayan is- teklerini CHP yönetimi eleştirince ve karşõ çõ- kõnca işbirlikçiler koro halinde “CHP, AB’ye karşı” diye bağõrõyorlar. Avrupalõlarca Tür- kiye hep tartõşõlmõş ama tartõşmacõ olarak pek kabul edilmemiştir. CHP’nin AB karşõtõ ol- duğunu savunmak gaflet hatta hõyanettir. Bu- gün AB ülkelerinde dolaşõyorsanõz, CHP’nin yaptõğõ modernleşmeye borçlusunuz. CHP, yõl- lardõr çağdaşlaşmayõ, değişimi, insanõ, toplu- mu, bilimi özgürleştirmeyi, Batõlõ değerlerle buluşturmayõ ve onurlu, güvenceli, eşit ko- şullarda AB üyeliğini her zaman savunmuş- tur. Türkiye’de yönetim büyük ölçüde dinci bir cemaatin hegemonyasõ altõna girmiş, “la- ik” özünü yitirmiştir. Başbakan RTE ve AKP yönetiminin, “AB üyeliği için göster- diği aşırı isteklilik” ve üyelik konusunu “bir prestij sorunu yapması” Türkiye’nin uzun vadeli çõkarlarõna zarar vermiştir ve ta- miri, tedavisi olanaksõz bir durum yaratmõş- tõr. Avrupa’da bazõ çevreler bunu istismar et- tiler ve son derece sakõncalõ pazarlõklara gir- diler. AKP güvenilirliğini yitirdi Üst düzey bir AB yetkilisi, “AKP yöneti- mi ve hükümet bizim tüm isteklerimize ‘evet’ diyor ve ‘yapõyor’ ” dedi. AKP ikti- darõnõn izlediği tutarsõz, kararsõz, güvensiz ve teslimiyetçi politikalardan dolayõ Avrupa ka- muoyunda inandõrõcõlõğõnõ ve güvenilirliğini yitirdi. İçinde bulunduklarõ çõkmaz, bunu açõkça belirtiyor. Ve kaybeden Türkiye olu- yor. Bugün dünya ve Avrupa solu ile ilişkileri CHP yürütüyor. AB’nin Türkiye’yi ve AB ül- kelerinde yaşayan vatandaşlarõmõzõ dõşlayõcõ ve eşit olmayan isteklerine karşõ, CHP’nin ya- pacağõ etkin mücadele ve geliştireceği karşõ politikalardan korkuluyor. Müzakere süresince Türkiye’nin Batõlõ anlamda tam demokratik- leşmesini sağlayacak yasal düzenlemelerin ya- põlmasõnõn CHP’siz olamayacağõ herkesçe bi- liniyor. CHP’nin Türkiye’nin yenileşme ve çağdaş uygarlõk düzeyine ulaşma felsefesi, sosyal de- mokrasinin evrensel ilkelerini ulusal gerçek- lere uygun yorumu; Avrupa solu ile onurlu kar- şõlõklõ çõkar ve güvene bağlõ ilişkilerini yürü- tebilecek birikimi, deneyimi ve kadrosu var. Başarmak için harekete geçmesi beklenmek- tedir. CHP ve AB Solu... Cezmi DOĞANER Araştõrmacõ -Hollanda CHP’nin Türkiye’nin yenileşme ve çağdaş uygarlõk düzeyine ulaşma felsefesi, sosyal demokrasinin evrensel ilkelerini ulusal gerçeklere uygun yorumu; Avrupa solu ile onurlu karşõlõklõ çõkar ve güvene bağlõ ilişkilerini yürütebilecek birikimi, deneyimi ve kadrosu var. Başarmak için harekete geçmesi beklenmektedir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear