26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Birlikte Yaşama İradesi (1) Geçen hafta sevgili Emre Kongar Aydınlanma köşesinde çok önemli bir yazı yayımladı. “Kürt So- runu: Birlikte Yaşama İradesi” başlıklı yazısında ho- camız Kürt sorununa ilişkin olarak Türklerin ve Kürt- lerin birlikte yaşama iradesinin olup olmadığının saptanmasının bu konuda birincil görev olduğunu ileri sürüyor ve konunun bir çözüme bağlanması bağlamında tartışmaya buradan başlanmasını söy- lüyor. Hocamızın çıkış noktası doğru ve gerçekçidir; çünkü çok etnisiteli toplumlarda “üniter yapıda ulu- sal bir devlet”in varlığı için farklı etnisitelerin birlikte yaşama iradesi belirleyicidir. Sevgili Kongar bu önemli saptamayı yaparken, dil sorununu “temel sorundan kaynaklanan” ikincil bir konu olarak de- ğerlendiriyor. Bence bu bakış özellikle “kimliklenme” bağlamında özel bir tartışmayı gerektirmektedir. Türkiye, çok kavimli bir imparatorluğun enkazı üzerinde kurulmuştur. Yüzlerce yıl aynı topraklarda yaşamış, aynı keder ve sevinçleri paylaşmış farklı et- nik kökenlerden gelen topluluklar, 19. yüzyılın baş- larından itibaren farklı düzeylerde kapitalistleşme sürecine girmeleriyle birlikte bu yeni üretim biçimi- nin üstyapıda ürettiği “ulus” ve “uluslaşma” kav- ramlarıyla tanışmışlardır. İmparatorluğun çöküşünü hazırlayan başlıca olgu da bu etnik toplulukların ulus bilinci kazanarak, uluslaşarak bir merkezi devlet olan Osmanlı İmparatorluğu’na başkaldırarak, dev- letten ayrılma iradelerini ortaya koymalarıdır. 19. yüzyıl Osmanlı tarihi, devletin özellikle Bal- kanlar’da toprak kayıpları tarihidir. Yunanistan (1821/1830), Romanya (1877/1878), Sırbistan (1878), Bulgaristan (1878/1908), Arnavutluk (1912) bu dönemde birbiri ardınca bağımsızlıklarına ka- vuşmuşlardır. Avrupa’daki hızlı endüstriyel geliş- melerin etkisi ve kendi kapitalistleşme düzeyleri göz önüne alınacak olursa Osmanlı topraklarındaki ilk uluslaşma ve buna bağlı olarak bağımsızlık hare- ketlerinin bu toplumlarda ortaya çıkmasının bir rast- lantı olmadığı görülecektir. Anadolu toplumları arasında uluslaşma sürecine ilk giren toplum Ermenilerdir. Sosyalist bir örgüt- lenme olan Hınçak (Çan Sesi) Komitesi 1886, milli- yetçi Taşnak Partisi ise 1890 yılında kurulmuştur. Her iki örgüt de Doğu Anadolu’da bağımsız bir Er- menistan devletinin kurulmasını hedeflemişler, bu hedefler doğrultusunda yabancı güçlerle işbirliği yapmışlar, çeşitli isyanlar örgütlemişlerdir. Bağımsızlığa kavuşması Anadolu Rumlarında Yu- nanistan’la birleşme eğilimini doğurmuş, bu eğilim Anadolu’nun işgali döneminde Yunan ordusu ile iş- birliği ve işgali destek biçiminde somutluk kazan- mıştır. Anadolu Ermenilerinin bağımsızlık girişimleri 1915 Tehciri ile, Rumların Yunanistan’ın “megalo idea” hedefinin bir parçası olma arzuları ise Ulusal Kurtu- luş Savaşı ile akamete uğratılmıştır. Osmanlı Türk toplumunda ulus bilincinin oluş- ması görece geç başlayan bir süreçtir. Bu gecik- mede Anadolu’ya feodal ve yarı-feodal üretim iliş- kilerinin egemen olması başlıca rolü oynamıştır; bu açıdan bakıldığında yeni bir Türk devleti kurmak amacıyla ortaya çıkan devrimci hareketlerin ilkin Balkanlar’da görülmesi doğaldır. Ulus bilincinin, Anadolu’da çağdaş bir “ulus devlet” kurma bağla- mında Türkçülük ile karıştırılmaması gerekir. Mustafa Kemal Atatürk’ün 1919 Mayısı’nda Samsun’a hareket etmeden önce söylediği kısa bir cümle, kurtuluş devrimcilerinin amaçlarını mükem- mel bir biçimde özetlemektedir: “Alınacak tek bir ka- rar vardı; hâkimiyeti milliyeye müstenit (ulusal ege- menliğe dayanan), müstakil (bağımsız), yeni bir Türk devleti kurmak.” Sınırları Misak-ı Milli (Ulusal Ant) ile çizilen bu dev- let, Anadolu’da var olan farklı etnik kökenden tüm toplulukların devleti olacaktır. Ama nasıl? Yarın devam edelim. dkavukcuoglu@superonline.com www.denizkavukcuogluyazilari.blogspot.com ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ Adalar’da ‘Yõkõm’ Coşkusu İmarYasasõ,kaçakyapõlarõnyõ- kõmõnda “polis”in de belediyeye yardõmõnõöngörür;çünküyõllardõr süregelen “direniş” görüntüleri, deyim yerindeyse artõk bir “Tür- kiyeklasiği”dir…Heleseçimler- de göz yumulanlar yõkõlmak iste- nince, “pişmanlık haykırışları” yeri göğü inletir; “haram olsun verdiğimiz oylar..” Ne var ki “sandık demokrasi- si” bedduaya aldõrmaz; kente kar- şõ suçlarõ destekleyerek oy topla- yan adaylar da “mazbata”larõnõ alkõşlar arasõnda alõrlar… Türkiye’dekaçakyapõlaşmayla siyasetarasõndakibu“sevdalıiliş- ki”yi sorgulayacak bir hükümet, neredeyse “60 yıllık hasret”imiz... Tõpkõ İstanbul’un Adalar ilçesinde, “yıkım karar- larını uygulamaya başlayan ye- ni bir yerel yönetim”e 25 yõlõn hasreti gibi... Davul zurnalı yıkım!.. Adalar Belediye Başkanõ Dr. MustafaFarsakoğlu,geçenlerde Büyükada’da başladõğõ yõkõmlara polisleri değil, “davul zurna” ekibini çağõrmõştõ. Çünkü yasadõ- şõ Lido Otel inşaatõ ile aynõ yerde- ki çökmüş eski yapõlar ve plansõz amfitiyatro gibi imara aykõrõ uy- gulamalar, 80’lerden beri “kayı- rılarak” bugünlere gelmişti… Bu nedenle “tören”le başlatõ- lanyõkõmlara“coşku”ylakatõlan- lardan DSP Milletvekili Ahmet Tan,öncelikle“halk”õkutlarken, gerekçesini de şöyle açõklõyordu: “Yasadışılığı koruyanı değil, imar disiplinini sağlamaya söz vereni seçmek, gelişkin bir kent kültürünün göstergesidir...” Başkan Farsakoğlu ise “tö- ren”in anlamõnõ bakõn nasõl anla- tõyordu: “Korunması gerekli şa- heser siluete yeniden kavuşma- nın sevinci içindeyiz; tarihi ve doğal çevreyle uyumlu bir imar düzenini, bayram yaparak baş- latıyoruz...” Adalar Kaymakamõ Mevlüt Kurban da yakõn geçmişte aynõ görevi yapan “eski meslektaşı” yeni başkanõ destekleyerek şunla- rõ söylüyordu: “İmarda ülkeye egemen olan kuralsızlık rüzgâ- rına kapılanlar kentlerine kalı- cızararlarveriyorlar.OysaDo- ğulu bir yazarın dediği gibi, uçurtma rüzgâra karşı direne- rek yükselir; Adalar’da da gü- zellikler işte böyle sağlana- cak...” Aslõnda “İstanbul’a hizmet” olan bu anlamlõ törene Büyükşe- hir Belediye Başkanõ Kadir Top- baş’õ da beklediklerini söyleyen birAdasakinibakõnnededi:“Her yıl bu mevsimde 50 işçi gönde- rerek Adalar’ı çiçeklendiren Büyükşehir, CHP kazanınca kendine bağlı anayollara ve parklara bile bakmaz oldu..” Antenler de sökülüyor Bu kararlõlõğõn tüm kaçak uy- gulamalarda“ayrımsız”sürdürü- leceğinin göstergesi ise Kınalıa- da’da yasal olmayan TV-radyo anten vericilerinin sökümüne de başlanmasõ… Koruma Kurulu’nun 96’daki kararõnõ tam 13 yõl sonra uygula- mak anlamõna gelen bu girişimin, 5 Haziran Dünya Çevre Gü- nü’nde gerçekleştirilmesi ise çok anlamlõydõ... Nitekim kulelerin, yarattõğõ gö- rüntü kirliliğinin yanõ sõra halk sağlõğõ için de tehlike oluşturduk- larõnõ belirten Farsakoğlu şunlarõ da ekliyordu: “... çevreye yay- dıkları elektromanyetik rad- yasyonla özellikle hamile ka- dınlarımız için ciddi bir tehli- keydi. Artık gönül rahatlığıyla yaşayacaklar...” Ne diyelim; darõsõ diğer ilçele- rimizin başõna... KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN (ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com HARBİ SEMİH POROY 21 Haziran 21 HAZİRAN 2009 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 17 Üç kuruş Hamza Saykan: “Benzinde üç kuruşluk indirim yapanlar hakkında Recep’e üç kuruş ceza veren hâkim gibi soruşturma açılmalı!” Ticaret Sami Aktaş: “AKP komşularımızla ticareti geliştirdi: İran’a seçimde oy sayım şekli ihraç ettik, rejim ithal ediyoruz!” Tescilli Nami Tepe: “Zahit Akman öyle nitelikli biri ki Almanlar bile adamın bu özelliğini tescil etti!” Tarikatçıdan teşekkür alanlar! ABD’DE özel olarak tedavi edilen ve CIA desteği ile dünyanın geri kalmış ülkelerinde özel okullar açan tarikatçının son marifeti, “Uluslararası Türkçe Olimpiyatları” adı altında düzenlediği propaganda faaliyetini devlete kakalamak oldu. Gazetelere verilen “teşekkür” ilanından anlaşılıyor ki başbakanından cumhurbaşkanına, bilmem ne bakanından baklavacı dükkânına kadar pek çok kişi ve kuruluştan destek almışlar. Fakat bu arada aynı ilanda Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’a, Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker’e, Danıştay Başkanı Mustafa Birden’e, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’ya da teşekkür ediliyor. Eğer Türkiye laik bir devlet ise yüksek yargıçların tarikatçılardan niye teşekkür aldığının mutlaka açıklığa kavuşturulması gerekiyor! Aynı şekilde CHP’li İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun, CHP’li Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın’ın ve kamuoyunda çağdaşlığı ile tanınan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok’un malum tarikatçılara nasıl bir destek verip de “teşekkür” aldığı da merak konusu oluyor. Tuzağa mı düştüler, haberleri olmadan adları mı kullanıldı yoksa mürit mi oldular, açıklasalar da öğrensek... Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.” EMEKLİ gazi üsteğmen ve Ergenekon dalgasından tutuklu avukat Serdar Öztürk’ün bürosunda F tipi polis tarafından bulunduğu iddia edilen ve büyük olasılıkla aynı polis tipi ve/veya Ergenekon savcılığından Taraf gazetesine servis edildiği sanılan “AKP’yi ve Fethullah Gülen’i Bitirme Planı” adı altındaki meşhur “belge”yle ilgili olarak Öztürk’ün avukatı Demet Reçber’le konuştum geçen gün. Cep telefonundan yaptığım görüşmeyi beni de dinlediğine inandığım Tayyip’in adamlarına ve Fetoş’un elemanlarına saygılarımı sunarak bitiriyordum ki Demet Reçber, CIA’nın adamlarına da selam göndermek gerektiğini hatırlatınca “Taraf gazetesinden Ahmet Altan oğlumuz ve Yasemin Çongar gelinimizin de gözlerinden öpüyorum” dedim. Devletin madalya taktığı gazi üsteğmenin avukatı Reçber’i iki ayrıntı için aramıştım. Birinci ayrıntı, büroda yapılan aramayla ve medyaya sızdırılan “belge”yle ilgili olarak Ergenekon dalgasının savcıları ve polisleri hakkında yapılan suç duyurusunda somut isimler var mıydı? Yokmuş. Serdar Öztürk’ün ifadesini Ergenekon dalgasının ikincil savcısı Zekeriya Öz almış; ancak dalgadaki bütün savcılar ve savcılarla çalışan polisler hakkında isim vermeden genel suç duyurusu yapılmış. Doğrusu da bu olmalı; suç duyurusu ciddiyetle ele alınır ve adam gibi bir soruşturma yürütülürse, gizli olması gereken bir dosyadan gizli olması gereken belgelerin (sahte/gerçek) nasıl ve kimler tarafından alınıp malum medyaya servis yapıldığı ancak böylece ortaya çıkartılabilir. İkinci ayrıntı Demeç Reçber’in “Aynı hâkim, Serdar Öztürk hakkında arama kararına, delil tespitine ve tutuklama kararına imza attı; delil tespiti sırasında ‘belge içeriğine bakalım dedik ama izin vermedi’ açıklamasında adı geçen hâkimin olduğuydu. Ergenekon dalgasındaki savcının bütün taleplerini yerine getiren hâkimin adı Metin Özçelik’miş. Başbakan’ın uçağı inişe geçtiği sırada füze ile düşürerek Başbakan’ı öldüreceği iddiasıyla güzel insan Türkan Saylan’ın evinin aranması kararını veren hakim mi diye merak etmiştim; değilmiş onun adı Ömer Diken’miş. İşte böyle! Telefon kayıtlarım bundan ibarettir! İşte böyle SESSİZ SEDASIZ (!) Futbolda transfer işine ülkücüler karışmış. Şeriatçıların başı kel mi! YağmurDeniz Geçen yazõmõzda (17 Haziran) değindiğimiz, eski Hükümet Ko- nağı Binası’nõn “yıkılarak ta- şınmak istenmesi” gerilimli tar- tõşmalara neden olmuştu… Yazõmõz üzerine arayan Vali Yavuz Erkmen, kentteki “cum- huriyet mirası” yapõlarõn bulun- duğu alanõ düzenlemek için Mi- marlar Odası’yla imzaladõğõ “yarışma protokolü”ne aynen uyulacağõnõ; “taşınma” projesi- nin kesinlikle “uygulanmaya- cağı”nõ belirtti. “Kültür mirası yapıların ya- şatılarak” korunacağõ yeni kent- sel tasarõm projesinin elde edil- mesinde artõk söz seçici kurulda. Oda ile Vali Erkmen’in bu uy- garlõk işbirliğini kutluyor, yarõş- maya katõlacak mimar ve plancõ- larõmõza başarõlar diliyoruz... ekinci@cumhuriyet.com.tr Denizli’de mutlu uzlaşma Kınalıada “boynuz”larından arınıyor... BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Güzel man- zaralõ bir yapõ- nõn çatõsõndaki taraça. 2/ Halk şairi... Mezo- potamya’da kurulmuş eski bir krallõk. 3/ Bir vidada iki diş arasõnda kalan çukur bölüm... Bir Avrupa ülkesinin başkenti. 4/ Bir sa- yõ... Kadõnlarõn ta- kõndõklarõ süs iğnesi. 5/ II. Dünya Savaşõ yõllarõnda Japonlar tarafõndan kullanõ- lan avcõ uçağõ tipi... Güneydoğu Anado- lu’ya özgü bir tür işkembe dolmasõ. 6/ Yunan mitolojisinde aşk tanrõsõ... Yabancõ. 7/ Sõ- vas’õn bir ilçesi... “ --- çõkõnca ortaya mazi si- linmeli” (Tevfik Fikret). 8/ Meydan... Aynõ do- ğumda dünyaya gelen iki kardeş. 9/ Her tarafõ gör- meye elverişli, camlõ çatõ katõ ya da taraça. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ İzmir yöresine özgü, daha çok sabah kahval- tõsõnda yenen bir tür börek... Dince kutsal sayõ- lan bir yerin ziyareti. 2/ Çanakkale’nin, peyniriyle tanõnmõş ilçesi... Dört Halife’nin sonuncusu. 3/ Püskürtü... Bolluk, varlõk ve rahatlõk içinde ya- şama. 4/ Vietnam’õn plaka imi... Dört köşe yel- kenlerin yan yakalarõna bağlanan halat. 5/ Utan- ma, hayâ... İlkel bir silah. 6/ Vücudun toksinler- den arõndõrõlarak kilo vermesini sağlayan sağlõk kürü... Küçük mağara. 7/ Okullarda kâğõt, mu- kavva, tahta gibi şeylerle yaptõrõlan çalõşmalar... Motorlu taşõtlarõn elektriğini sağlayan aygõt. 8/ Nâ- zım Hikmet’in soyadõ... Tasvir. 9/ “Bağõrsaklar” anlamõnda eski sözcük... Vücuttaki AIDS virü- sünü saptamakta kullanõlan test. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 K A R T E L M E A T E C A N İ K R E Ş M E A L E T M A V A L C E C E V İ T T E L A A T E Ş E K N A L Ş I K M İ L T E K İ N E K E C E K N E 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear