Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 19 NİSAN 2009 PAZAR
10 DIŞ HABERLER
CMYB
C M Y B
dishab@cumhuriyet.com.tr
19 NİSAN 2009 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
DIŞ HABERLER 11dishab@cumhuriyet.com.tr
Türk gemisi
yardım bekliyor
Dış Haberler Servisi
- Denizden kurtardõklarõ
kaçaklarõ İtalya ve
Malta’nõn kabul
etmemesi nedeniyle
İtalya açõklarõnda
mahsur kalan “Põnar E”
isimli Panama bandõralõ
Türk yük gemisinin
ikinci kaptanõ Nurettin
Öztürk’ün kõzõ Filiz
Temiz, babasõndan 4 cep
telefonu mesajõ geldiğini
söyledi. Mesajlara göre,
kaçaklardan bir kadõn
öldü, gemide yiyecek ve
su bitmiş durumda ancak
İtalyan yetkililer
geminin Lampedusa
Adasõ’na yanaşmasõna
izin vermiyor. Nurettin
Öztürk mesajõnda,
“Sürekli çevremizde bir
savaş gemisi bulunuyor.
Ölmek üzere olan birçok
hasta var. Yardõm
beklemekteyiz” dedi.
İranlı gazeteciye
8 yıl hapis
TAHRAN (AA) -
İran’da casusluk yaptõğõ
gerekçesiyle 8 yõl hapis
cezasõna çarptõrõlan
gazeteci Roxana
Saberi’nin babasõ Rõza
Saberi, kõzõnõn serbest
bõrakõlacağõ vaadiyle
suçlamalarõ kabul
ettiğini ancak sözün
tutulmadõğõnõ söyledi.
BM Genel Sekreteri’nin Kõbrõs Özel Danõşmanõ Downer sorularõmõzõ yanõtladõ
Mülkiyet sorunu külfetli
REŞAT AKAR
LEFKOŞA - BM Genel
Sekreteri’nin Kõbrõs Özel Da-
nõşmanõ Alexander Downer,
müzakere masasõndaki Türk
ve Rum liderlerin karşõ karşõ-
ya kaldõğõ ve cevap bulmasõ
gereken önemli sorunlardan
birinin mülkiyet konusu ol-
duğunu belirtti.
Kõbrõs TV’de yayõmla-
nan “Son Durum” prog-
ramõna konuk olan Ale-
xander Downer, KKTC
Cumhurbaşkanõ Mehmet
Ali Talat ile Kõbrõs Rum
Yönetimi lideri Dimitris
Hristofyas arasõndaki gö-
rüşmelerde “yönetim”
başlõğõ uzun süre boyun-
ca görüşülürken, ağõr olan
“mülkiyet” konusunun
neden kõsa sürede geçil-
diği sorumuzu şöyle ya-
nõtladõ: “Mülkiyet ko-
nusunda uzlaşılan ve uz-
laşılamayan yönler var. Bu
başlığa geri dönülecek. Mül-
kiyet konusu açıktır ki çok
zor bir durum. İşgalcilerle
uğraşmanız lazım. Bunu na-
sıl çözersiniz? Çok masraf-
lı olacak. Ne kadar? Bunu
kim ödeyecek? Zimbab-
ve’de, Darfur’da insanlar
ölürken, Kıbrıs’a mal-mülk
için para ayırmak BM’nin
gündeminde olmayabilir.
Öte yanda ölüm-kalım söz
konusu. En önemli durum,
en önemli konu güvenliktir
bence... Çifte azınlık diye
bir durum var... Kıbrıs’ta
(Türkiyelilerden) daha az
Kıbrıslı
Türk var. Ama bölgesel ba-
kıldığında çok az Rum ol-
duğunu görürüz.”
20 milyar dolar
Kõbrõslõ Türklerin ve Rum-
larõn karşõ kesimde kalan
mülklerinin tazminatlarõnõ üst-
lenecek ülkeler olup olmadõğõ
yönündeki soruya ise Dow-
ner’õn yanõtõ şöyle oldu: “İşte
liderlerin karşı karşıya kal-
dığı ve cevap bulması gere-
ken önemli sorunlardan bi-
ri budur. Kimse küresel bir
kriz ortamında mülkiyet ko-
nusunu çözmek için 20 mil-
yar dolarlık bir çekle kapı-
nızda olmayacak. 20 milyar
dolar Kıbrıs’ın tümünün iş
anlamındaki değeridir. Bu
borçlanılabilir demektir...
Bunun ötesinde maddi des-
teği çok yakın bir zamanda
bekleyemezsiniz. Ama mül-
kiyet konusunun çözülebi-
leceği farklı durumlar ola-
bilir. Liderler bu noktaya ge-
lebilirler.”
‘Türkiye önemli
konumda’
Downer, Kõbrõslõ liderlerin
garantör ülkeler olan Türkiye,
İngiltere ve Yunanistan’a sor-
madan güvenlik sorununu
çözmelerinin mümkün ol-
duğunu ve garantör ülkeler-
le sürekli görüştüğünü be-
lirterek, “Ama özgür bir
dünyada iki lider de iste-
dikleriyle görüşebilirler.
Doğal olarak garantörle-
rin yapması gerekenler var-
sa yapacaklar. Türkiye de
bu konuda önemli bir ko-
numdadır. Çok önemli ko-
numdadır” dedi.
Downer, “2010’da refe-
randum olabilir mi? İki li-
deri daha ne kadar masada
tutabileceksiniz?” sorusu-
na şu cevabõ verdi: “Kafamız-
da son bir tarih yok. Başarı-
sızlığa uğrarsak, Kıbrıs için
çok iyi şeyler söylenemez.
Tam aksine.. çok karanlık
bir geleceğe gitmiş olacağız.
Bazı konularda uzlaşıldı,
bazı yapılacak şeyler de var
ama bu yıllar almamalı...”
Kamuoyu yoklamaları
UBP’yi işaret ediyor
LEFKOŞA (Cumhuriyet) - Ku-
zey Kõbrõs Türk Cumhuriyeti’nde
(KKTC) 50 sandalyeli parlamentonun
yeni üyelerini belirlemek amacõyla bu-
gün seçim yapõlõyor. 161 bin 373 seç-
menin bulunduğu seçimde, milletve-
kili olmak için 7 partiden 345, ba-
ğõmsõz olarak da 8 aday yarõşacak.
Lefkoşa’da 50 bin 653, Gazimağu-
sa’da 42 bin 325, Girne’de 30 bin 428,
Güzelyurt’ta 21 bin 17 ve İskele’de de
16 bin 950 seçmen oy kullanabilecek.
Türk Silahlõ Kuvvetleri’nin Barõş
Harekâtõ’nõn gerçekleştiği 1974 yõ-
lõndan sonra 10’uncusu yapõlacak
bugünkü seçimde Ulusal Birlik Par-
tisi (UBP), Cumhuriyetçi Türk Partisi
(CTP), Demokrat Parti (DP), Birleşik
Kõbrõs Partisi (BKP), Toplumcu De-
mokrasi Partisi (TDP), Halk İçin Si-
yaset Partisi ve Özgürlük ve Reform
Partisi yarõşõyor.
Seçimlerde Lefkoşa 16, Gazima-
ğusa 13, Girne 9, Güzelyurt 6 ve İs-
kele ilçesi 6 milletvekili çõkaracak.
Yüzde 5 seçim barajõnõ aşan partiler
ile adaylar oy oranõna göre Mec-
lis’te temsil edilme şansõ bulacak.
Kuzey Kõbrõs’õn en güvenilir araş-
tõrma kuruluşu olan KADEM’in Kõb-
rõs gazetesi için yapmõş olduğu araş-
tõrmanõn sonuçlarõna göre, ana mu-
halefetteki UBP’nin bugünkü seçim-
lerde yüzde 44 dolayõnda oy alarak 26
milletvekili çõkarmasõ bekleniyor.
İktidarõn büyük ortağõ CTP’nin ise
yüzde 27 dolayõnda oy alarak 16
milletvekili çõkarabileceği hesap edi-
liyor. Yüzde 5 olan barajõ aşarak
milletvekili çõkarma şansõ bulunan di-
ğer iki partiden biri olan DP’nin yüz-
de 12.4 oy oranõ ile 6, TDP’nin ise
yüzde 7.4 oranõnda oy alarak 2 mil-
letvekili çõkarmasõ bekleniyor.
CHP heyeti adada
CHP milletvekillerinden oluşan bir
heyet, seçimler öncesi adada temas-
larda bulundu. CHP Grup Başkan-
vekili, İzmir Milletvekili Kemal
Anadol, CHP Antalya Milletvekille-
ri Osman Kaptan ve Tayfur Süner
ile CHP Ankara Milletvekili Nesrin
Baytok’un da bulunduğu heyet, CTP
Genel Başkanõ ve Başbakan Ferdi Sa-
bit Soyer ve DP Genel Başkanõ Ser-
dar Denktaş’õn ardõndan, KKTC’nin
1. Cumhurbaşkanõ Rauf Denktaş,
TDP Genel Başkanõ Mehmet Çakı-
cı ve UBP Genel Başkanõ Derviş
Eroğlu ile bir araya geldi. Heyet,
ABD’den dönen KKTC Cumhur-
başkanõ Mehmet Ali Talat’la da
dün sabah buluştu.
Kemal Anadol, Başmüzakereci
Egemen Bağış’õn ziyaretine gönder-
me yaparak AKP hükümetini KKTC
seçimlerinde taraf olmakla suçladõ.
KKTC’DE SEÇİM GÜNÜ
Doğu Afrika ülkesi lideri, Türkiye ziyaretini tamamladõ
Somali’de şeriat resmileşti
Dış Haberler Servisi - Somali
Devlet Başkanõ Şeyh Şerif Ah-
med’in Türkiye ziyareti sürerken,
Doğu Afrika ülkesinde parlamen-
to ülkede İslam şeriatõ yasalarõnõn
uygulanmasõnõ öngören yasa tasa-
rõsõnõ kabul etti.
Ankara’da Cumhurbaşkanõ Ab-
dullah Gül ile görüşen Ahmed’in
ziyareti, iki ülke arasõnda devlet baş-
kanõ düzeyinde yapõlan ilk resmi zi-
yaret oldu. Ortak basõn toplantõsõn-
da konuk devlet başkanõ, 1991’den
bu yana süren iç savaşõn sona erdi-
ği Somali’nin gelişmesi için Tür-
kiye’nin katkõsõnõ beklediklerini
kaydetti. Ahmed görüşmelerinin
ardõndan dün İstanbul’a geçti.
İslami yönetim
Somali’de geçiş dönemi parla-
mentosu şeriat yasalarõnõn uygu-
lanmasõnõ öngören yasa tasarõsõnõ
oybirliğiyle kabul etti. Somali
Meclis Başkan Yardõmcõsõ Osman
İlmi Bokor, “Hükümet tarafın-
dan sunulan yasa önergesi par-
lamento tarafından kabul edil-
di. Artık İslami bir hükümetimiz
var” diye konuştu. Devlet Başkanõ
Ahmed’in 28 Şubat’ta radikal İs-
lamcõlarla uzlaşmak için şeriat
uygulanmasõnõ kabul etmesinin
ardõndan Somali hükümeti 10
Mart’ta, direnişçiler tarafõndan
talep edilen şeriattan yana oldu-
ğunu açõklamõştõ.
Somali’nin büyük bölümü, geçiş
yönetimi kurumlarõ, parlamento
ve hükümetin kontrolünde değil.
Ülkenin orta ve güneyinin büyük
kõsmõ İslamcõ direnişçilerin elinde
bulunurken, kuzeyinde tek yanlõ ba-
ğõmsõz yönetim ilan edilen iki böl-
ge yer alõyor.
Amerika’da
sõcakrüzgârlar
ABD Başkanı Barack
Obama, Trinidad ve
Tobago Cumhuriyeti’nde
düzenlenen Amerikan
Devletleri Zirvesi’nde,
Venezüella lideri Hugo
Chavez ile tokalaştı.
Chavez, Obama’ya
Uruguaylı yazar Eduardo
Galeano’nun, bölgenin
sömürgeleştirilmesini
anlattığı “Latin
Amerika’nın Açık
Damarları” kitabını
hediye etti. Obama’nın
zirvedeki konuşmasında,
sosyalist Küba ile “yeni
bir başlangıç”, Amerika
uluslarıyla “eşit ortaklık”
istediğini söylemesi alkış
topladı. (Fotoğraf: AFP)
endi paçasõnõ kurtarma dönemi
ÇİMEN TURUNÇ BATURALP
BRÜKSEL - İktisadi Kalkõnma Vakfõ
(İKV) Brüksel temsilcisi Haluk Nuray, Av-
rupa Birliği (AB) içindeki bütün mekaniz-
malarõn ulusal menfaatlarõn korunmasõnõ sağ-
layacak biçimde dizayn edildiğini söyledi. Nu-
ray, “Yarın öbür gün AB’ye üye olacaksak
bu ulusalcılığın, ulusal menfaatı gözetme-
nin mutlaka muhafaza edilmesi lazım.
Çünkü AB tek başına sizin menfaatınızı dü-
şünen bir mekanizma değil” dedi.
14 yõldõr hem Türkiye’nin hem de AB’nin
nabzõnõ tutarak artõk yõlan hikâyesine dönen
Türkiye’nin üyelik sürecini izleyen Nuray’la
Brüksel’de son durumu, küresel krizin etki-
lerini, AB-Türkiye ilişkilerini konuştuk.
- Küresel kriz AB’ye nasıl yansıdı?
NURAY - AB, Avro’ya geçtikten sonra daha
güçlü bir ekonomik birliğiz, diyordu. Ben buna
şüpheyle yaklaşanlardandõm. AB’nin henüz hiç
test edilmediğini düşünüyordum. Gerçek bir test
ancak bir kriz karşõsõnda ortaya çõkacaktõ.
‘Ortak önlem yok’
Avro’ya geçildiği dönem Avrupa ekonomisi-
nin iyi gittiği bir dönemdi. Kriz patlayõnca zan-
nettikleri gibi birlik olamadõklarõ çõktõ ortaya. Her
ülke hõzla kendi paçasõnõ kurtarma derdine düş-
tü. Kendine yönelik tedbirler aldõ. Bir araya ge-
lebilmeleri dahi son derece gecikti. AB düzeyinde
ortak bir tedbir diyebileceğimiz bir şey görme-
dik henüz. Ekonomik milliyetçiliğin yavaş ya-
vaş dirildiğini görüyoruz. Daha fazla kaynak la-
zõm ve bu kaynaklarõn daha önce gittiği yerlere
değil başka yerlere gitmesi, başka türlü harcan-
masõ lazõm. Hiçbir ülke kendi kaynağõnõn baş-
ka bir ülkenin kurtarõlmasõ için kullanõlmasõnõ is-
temedi. Ekonomik birlik olsaydõ bu böyle ol-
mayacaktõ.
- Bu kriz AB-Türkiye ilişkilerini nasıl et-
kileyecek sizce?
Kriz, işsizlik olarak yavaş yavaş sokaktaki
adama değmeye başladõ. Bu daha yeni yeni his-
sedilmeye başlandõ. Bu artarsa psikolojik so-
runlar da yaratõr. AB’de zaten bir genişleme yor-
gunluğundan bahsediliyordu, sokaktaki adamõn
korkularõndan bahsediliyordu. Bunlarõn daha yo-
ğunlaşmasõnõ bekleyebiliriz. Sokaktaki adam za-
ten Türkiye’nin üyeliğine çok sõcak bakmõ-
yordu. Bunlar bu tür korkulara en çok hedef olan
ülke olduğu için Türkiye’nin işi zorlaşacaktõr.
- Son krize AB ülkelerinin tepkileri göz
önünde bulundurulduğunda ulusalcılığın
AB’deki yansıması nasıl görünüyor?
Ulusalcõlõk, yurtseverlik, ulusal menfaatlarõn
ön planda tutulmasõysa, bu hem bireyde hem
de ülkeyi yönetenlerde olmasõ gereken bir
özellik. Bu anlamdaki ulusalcõlõk AB’deki
hiçbir ülkede yok olmuş değil. Her ülke en ba-
sit teknik alanda bile, AB araştõrma fonlarõn-
dan yararlanmak için kendi firmalarõnõn en
çok parayõ almasõ için çalõşõyor.
Bütün mekanizmalar ulusal
menfaatlara göre
AB’ye girdiğiniz zaman çok akõllõ bir ulu-
salcõlõğõn güçlenerek var olmasõ lazõm. Tür-
kiye’yi milliyetçi olduğu için eleştiren AB’li-
nin aklõnda aslõnda İkinci Dünya Savaşõ sõra-
sõnda burada milyonlarca insanõn ölümüne ne-
den olarak gördüğü õrkçõlõğa dayalõ bir milli-
yetçilik var. Yoksa, ulusalcõlõğõ ulusal çõkarõ
korumak olarak tanõmlõyorsanõz, tam aksine
bütün canlõlõğõ ile yaşõyor şu anda.
Krizle de bunu bir kez daha gördük.
Kriz gösterdi ama mekanizmalarõ biliyor-
sanõz bunun hep var olduğunu zaten görüyor-
sunuz. Bütün mekanizmalar ulusal menfaatla-
rõn korunmasõnõ sağlayacak biçimde dizayn edil-
miştir. Bunun çok önemli olduğunu düşünü-
yorum. Yarõn öbür gün AB’ye üye olacaksak
bu ulusalcõlõğõn, ulusal menfaatõ gözetmenin
mutlaka muhafaza edilmesi lazõm. Çünkü AB
tek başõna sizin menfaatõnõzõ düşünen bir me-
kanizma değil. AB herkesin uzlaşabileceği
ortak bir nokta yaratmaya çalõşõyor. Siz bura-
daki mekanizmanõn içinde elinizden geldiğin-
ce ulusal menfaatõnõzõ savunmak durumunda-
sõnõz. AB’ye girildiği zaman da yurtseverlik,
milliyetçilik önemli olacak ve yok olmayacak.
Hiçbirinde de yok olmuyor.
PORTRE / HALUK NURAY
1995 yılından bu yana, İktisadi Kalkınma Vakfı’nın (İKV)
Brüksel temsilciliğinin başında bulunan Haluk Nuray, 1988-91
yılları arasında AB Daimi Temsilciliği’nde Ekonomi ve Ticaret
Müşavirliği yaptı. Nuray Brüksel’deki temsilciliğini 1984’te
açan İKV’nin temsilcisi olmadan önce Hazine ve Dış Ticaret
Müsteşarlığı AB Genel Müdürlüğü’nde Ekonomik ve Mali
İşlerden Sorumlu Daire Başkanı’ydı. Ankara SBF’den mezun
olan Nuray, ekonomik kalkınma konusunda ABD Vanderbilt
Üniversitesi’nde yüksek lisans yaptı.
‘Kilit kelime
siyasi irade’
İKV Brüksel temsilcisi Nuray, ekonomik krizle birlikte AB üyesi ülkelerin kendi çõkarlarõnõn derdine düştüğünü söyledi
K
- Müzakere süreci nasıl
gidiyor sizce?
NURAY- Teknik ve
siyasi kulvarlar ayrõ
yürüyor. Birbirine son
derece bağlõ bir şekilde ama
ayrõ yürüyor. Teknik alana
baktõğõmõzda
müzakerelerde bir sõkõntõ
olduğunu görüyoruz. 35
başlõk var. İkisi sona
bõrakõlõyor, 33 kalõyor...
Sekizi Kõbrõs yüzünden,
beşi Fransa tarafõndan
bloke edilmiş durumda.
Bunlarõn biri örtüşüyor ve
geriye 21 başlõk kalõyor. 10
tanesi açõldõ. Kaldõ 11. Bu
on birin içinde açõlõş kriteri
olanlar var. Bunlar yerine
getirmekte zorlanacağõmõz
alanlar. Dolayõsõyla her
dönem başkanlõğõnda iki
tane mi açõlacak diye
şikâyet ettiğimiz durumu
arar hale gelebiliriz.
Yakõnda teknik olarak
açõlabilecek müzakere
başlõğõ tükenecek. Zaten
hiçbirini kapayamamak da
müzakere dediğimiz şeyi
anlamsõz kõlõyor.
Birincisi
bitiremeyeceğiniz
bir şeyin
pazarlõğõnõ ha
bire yapmanõn
bir anlamõ yok.
İkincisi ne
kadar sürecek?
Sonsuza kadar
müzakere mi
edilecek? Diğer
ülkeler dört yõl
içinde bitirdiler.
Teknik olarak
manasõz. AB
mevzuatõ daha
pahalõ bir mevzuat.
Siz kendi mevzuatõnõzõ
bõrakõyorsunuz, başka bir
siyasi irade tarafõndan
oluşturulmuş bir mevzuatõ
kabul ediyorsunuz. Bu
masraflar ülkede birilerine
yansõyor. Bu bir risktir
siyasetçi için. Yeni üyelerin
siyasetçileri bu riski
üstlendiler, çünkü
biliyorlardõ ki tam üyelik
hemen gelecek. Şimdi
Türk siyasetçisine “yap bu
işi daha pahalı mevzuata
geç ama tam üye olup
olmayacağın belli değil”
deniliyor. Bu da süreci
yavaşlatõyor.
- Yeterince kararlı ve
güçlü bir siyasi irade olsa
işin seyri değişir mi?
NURAY - Evet. Çok
doğru bir şey söylediniz,
buradaki kilit kelime
“siyasi irade.”
Türkiye’de bugün şöyle bir
siyasi irade olsa: “AB’ye
katılmak benim birincil
hedefimdir. AB mi bana
tarih versin? Hayır ben
şu tarihe kadar gereken
her şeyi yapacağım.
Daha özgür, daha birey
odaklı bir toplum
yaratacak şekilde bütün
mevzuatımı değiştirdim,
şimdi değerlendirin
beni” derse işlerin çok
farklõ bir biçimde
gelişeceğini düşünüyorum.
Böyle bir siyasi irade
Avrupa’yõ çaresiz
bõrakacaktõr... AB’nin de
bu dar siyasi kalõplardan
çõkarak Türkiye’ye bu
garantiyi vermesi lazõm.
Hangi AB?
Ama tabii AB deyince
AB’de kimle
konuşacaksõnõz? Mr. AB
kim? Parlamento’da
koşuşturuyoruz.
Komisyon’da
koşuşturuyoruz. Konsey’de
koşuşturuyoruz. Ama
hiçbiri tam yetkili değil.
Ayrõ ayrõ dinamikleri
olan karmaşõk bir
mekanizma.
Türkiye’nin
bunu öğrenip
doğru
düğmeye
basmasõ
lazõm. Bu
yüzden de
siyasi
partilerimizin
burada
temsilcilik açõp
var olmalarõ çok
önemli. Sivil
toplum gelsin
öğrensin.
- AB’ye birey
özgürleşemeden uyum
sağlamak mümkün mü?
AB’ye uyumun tanõmõ bu
zaten. Birey odaklõ, daha
liberal, daha demokratik bir
toplum olabilmek…
- Muhafazakâr bir
partinin yönettiği bir
hükümetin bunu
başarmasını bekleyebilir
miyiz?
Zor. Kâğõt üzerinde zor
gözüküyor. Liberal
demokratõm diyen bir parti
olsaydõ daha kolay olurdu
ama doğrudan muhafazakâr
demokratõm diyen bir parti
için daha zor olmalõ. Ama
yapõlmasõ gereken bu. Bunu
yapmadõğõnõz sürece
mekanizma çalõşmayacak,
ne müzakereler yürüyecek,
ne siyaseten bu işin sonu
gelecek ne de toplumlar
bunu kabul edecek.
- Aralıktaki AB zirvesinde ek
protokolle bağlantılı olarak
Türkiye’nin müzakere süreci
masaya yatırılacak.
Müzakerelerin askıya
alınması ihtimalini bile dile
getirenler çıkıyor. Bu kriz
zirve kararını etkiler mi?
NURAY- Ben ekonomik
krizin o değerlendirmeyi
doğrudan doğruya
etkileyeceğini düşünmüyorum.
Çoktan kafalarõnda bir şeyler
oluştu. O madde, ek
protokolün uygulanmasõ ile
ilgili konuldu ama “her şeyin
gözden geçirilmesi” diyor.
Her şey dediğiniz an bunun
içine her şey girer; Türkiye’nin
stratejik konumu, bugüne
kadar göstermiş olduğu
çabalar, ilişkilerin şu ana
kadar, hem hukuki olarak, hem
de teknik olarak gelmiş olduğu
nokta…
Hem elit, hem
sokaktaki adam karşı
Dolayõsõyla Türkiye ile
ilişkiler açõsõndan ya tamam ya
devam noktasõ olarak
görmüyorum.
O zamana kadar Kõbrõs’ta
ilerleme kaydedilemezse,
ek protokol uygulanamazsa,
ama en önemlisi reformlar da
yapõlmamõşsa tabii ki
Türkiye’yi çok zorlayacak,
yeniden enerji kaybettirecek
bir süreç yaşanõr.
Türkiye iki yõldõr durma
noktasõnda
olan
reformlarõ
yaparak,
siyasi
kriterleri tam
olarak yerine
getirmelidir.
Bu olmazsa
işimiz zor.
Türkiye siyasi
kriterleri tam
olarak yerine
getirmiştir,
denilemediği
sürece ortada
hep sorun
olacak.
Türkiye ile
ilgili kararõ
etkileyecek
bir siyasi elit
var, bir de
sokaktaki
adam.
Bunlarõn her
ikisi de bugün
itibarõyla
Türkiye’ye
“evet” demiyor. Tam üyeliğin
gerçekleşeceği noktada
bunlarõn kritik bir
çoğunluğunun Türkiye’ye
“evet” demesi lazõm.
Türkiye’nin bunu sağlamasõ
gerekiyor. Bunun sağlanmasõ
için de bir, Türkiye değişecek,
çünkü bu haliyle Türkiye’yi
kabul etmiyor bu kesim.
Çeşitli ülkelerde farklõ
kesimlerin farklõ karşõ çõkma
nedenleri var. Almanya,
Avusturya, Akdeniz
ülkelerinde hepsi farklõ
nedenlerle Türkiye karşõtlõğõ
var. Burada “hayır” diyenler
“evet” diyenlerden daha fazla.
Türkiye değişecek diyoruz
ama AB de değişecek.
‘Türkiye de
AB de
değişecek’
“Türkiye 2 yõldõr durma
noktasõnda olan reformlarõ
yaparak, siyasi
kriterleri yerine
getirmelidir.
Bu olmazsa
işimiz zor. Türkiye siyasi
kriterleri tam olarak yerine
getirmiştir denilemediği
sürece hep sorun olacak.”
TTürkiye’de
“AB’ye katõlmak
benim birincil
hedefimdir. Daha
özgür bir toplum
yaratacak şekilde
bütün mevzuatõmõ
değiştirdim” diyen
bir siyasi irade
çõkarsa, işler
değişir.
Fransa’da
işçiler AB
ekonomi
politikalarına
ve Lizbon
Anlaşması’na
karşı gösteriler
düzenledi.
Yaklaşõk 20 yõldõr
merkezi yönetimin
bulunmadõğõ Somali’de
“õlõmlõ İslamcõ” çizgideki
Devlet Başkanõ Ahmed’in
önerisi doğrultusunda
parlamento İslam şeriatõ
yasalarõnõn uygulanmasõnõ
kabul etti. Bu arada,
Somalili lider Ankara’da
Cumhurbaşkanõ Gül’den
destek istedi. 7 korsan daha yakalandı,
Belçika gemisi kaçırıldı
Dış Haberler Servisi -
NATO komutasõnda Aden
Körfezi’nde görev yapan
Hollanda askerleri, bir
gemiye saldõran 7 korsanõ
yakaladõ. Marshall Adalarõ
bandõralõ tankere saldõran
korsanlara müdahale eden
Hollanda Firkateyni
Komutanõ Yarbay
Alexandre Fernandes, 7
korsanõn yakalanmasõndan
sonra, korsanlarõn ana
gemisinde zorla çalõştõrõlan
20 kişiyi de kurtardõklarõnõ
söyledi.
Bu arada, korsanlarõn
Belçika bandõralõ bir gemiyi
10 kişilik mürettebatõyla
birlikte kaçõrdõğõ bildirildi.
Fransõz donanmasõnõn
bugüne kadar yakaladõğõ 71
korsandan 15’inin
yargõlanmak üzere bu
ülkeye götürüldüğü,
diğerlerinin ise Somali’nin
Puntland bölgesi
yöneticilerine teslim
edildiği belirtildi.
Hollanda’da 5, ABD’de ise
1 korsanõn yargõlanmayõ
beklediğine dikkat
çekilirken, Somalili insan
haklarõ savunucusu
Abdullahi Daib,
korsanlõkla suçlanan
kişilerin haklarõnõn göz ardõ
edildiğini söyledi.
Somali’de yaklaşõk 20
yõldõr merkezi yönetim
olmadõğõnõ hatõrlatan Daib,
“Somali’nin yardıma
ihtiyacı var, askeri veya
hukuki önlemlere değil.
Bu genç insanların
çoğunun geleceği yok ve
bugünlerde
yapabilecekleri tek iş
korsanlık.” BM uzmanõ
Stefan Liller ise
korsanlarõn yargõlanmak
üzere Kenya’ya
nakledilmesinin en yakõn
çözüm olduğunu,
seçenekler arasõnda özel
korsanlõk mahkemesi
kurulmasõnun bulunduğunu
ifade etti.
KORSANLARIN DURUMU TARTIŞILIYOR
BM’nin Lefkoşa Uluslararasõ
Havaalanõ’ndaki bürosunda
görüştüğümüz Downer, Kõbrõs’ta
taraflar arasõndaki görüşmelerde
mülkiyet sorununun önemine vurgu
yaparak, “Kimse küresel bir kriz
ortamõnda mülkiyet konusunu çözmek
için 20 milyar dolarlõk bir çekle
kapõnõzda olmayacak” dedi.