26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
T elevizyonlarda 29 Mart seçimleri ile ilgili anketler ya- yõmlanõyor ve geniş şe- kilde tartõşõlõyor. Aday- larõn ve partilerin seçim şanslarõ ve oy oranlarõ açõklanõyor. Anket so- nuçlarõ birbirinden çok farklõ değil. AKP’nin ve adaylarõnõn büyük şehir- lerimizde İzmir ve Di- yarbakõr dõşõnda önde olduğu görülüyor. Kamuoyu yoklamala- rõnda partinin şansõ ile başkan adayõnõn oy ora- nõnõn kõyaslamasõ yapõ- lõyor. Örneğin, İstan- bul’da Kılıçdaroğlu’nun beklenen oy oranõnõn CHP’den belirgin şekil- de yüksek olduğunu An- kara’da ise Melik Gök- çek için tam tersi bir du- rumun söz konusu ol- CMYB C M Y B EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Oy Vermek Bir Sorumluluktur PENCERE Tezgâh Aleni... İş artık o kadar ayan beyan ki ve o kadar ba- sitleşti ki on on beş tümcede özetlenebilir... Hangi iş?.. Sovyetler yıkıldı ve parçalandı... Yugoslavya yıkıldı ve parçalandı... Sıra geldi Ortadoğu’ya, Türkiye’ye, Irak’a... Bush’un ‘BOP’u ve Türkiye’ye biçtiği “Ilımlı İs- lam Devleti” planı boşuna mıydı?.. Antiamerikan Erbakan’ın yerine, dışardan destekli Amerikancı İslamın AKP ile hayat bulması ve kurulur kurulmaz iktidara geçirilmesi boşuna mıydı?.. Amerika’nın Irak’ı işgali boşuna mıydı?.. İşgal sırasında Türkiye’nin meşhur ‘tezkere’ ola- yıyla su koyvermesi de cezalandırıldı, Kuzey Irak’ta Türk askerinin başına çuval geçirildi, TSK’ye Kuzey Irak’a giriş yasaklandı, PKK himaye altına alındı, terör yeniden pompalandı... Amerika kışkırtıp pompaladığı PKK’yi bu kez Türkiye’ye satıyor... Satışın karşılığı ne?.. Kürdistan?.. Satışın aracısı kim?.. Talabani... İşgal ettiği Irak’ta Talabani’yi Cumhurbaşkanı yapan kim?.. Amerika... Talabani Amerikan uşağı değil mi?.. Vallahi insan parmak ısırıyor; Amerika’nın ma- rifetlileri yaman mı yaman... Hem işine geldiği zaman terörden yakınır.. hem işine geldiği zaman terörü kullanır. PKK’yi Türkiye’ye karşı kullandı.. Şimdi de satıyor. Anadolu’nun Güneydoğu aşiretleriyle Kuzey Irak aşiretleri her bakımdan hısım, akraba... Güneydoğu’da su var... Irak’ın kuzeyinde petrol... Su ve petrol coğrafyası aşiret düzeninde bir- leşti mi, hem Irak parçalanmış olur hem Türkiye... Peki, Türkiye’nin avantası ne olur?.. Sorulur mu... Bediüzzaman Said Nursi’nin Amerika’da bek- leyen veliahtı Fethullah Gülen ile AKP’nin paracı, dinci ve hırslı yeni sermaye sınıfına parçalanmış Anadolu’da “Ilımlı İslam Devleti” yeter de artar bi- le... Bizim pek açıkgöz, aptal, kurnaz, güdümlü medyamızın hizmetlileri ise tartışıyorlar: - Gül, Bağdat’ta konuşurken Kürdistan dedi mi?.. Dese ne olur, demese ne olur.. ki?.. Amerika’nın Ortadoğu’da kurduğu tezgâh ar- tık o kadar alenileşti ki lafügüzafın kıymeti har- biyesi kalmadı... B asõnda yer alan haber- lerden, AKP’nin yerel seçimlerden hemen sonra sõnõrlõ bir anaya- sa değişikliğini gün- deme getireceği ve Meclis’teki si- yasi partilerden bu konuda destek is- teyeceği anlaşõlõyor. Düşünülen de- ğişiklikler arasõnda, Anayasa Mah- kemesi’ne bireysel başvuru (anayasa şikâyeti) yolunun kabulü de yer alõ- yor. Anayasa şikâyeti, iptal davasõ ve itiraz yolu yanõnda, belli koşullar- da bireylerin başvurmasõ ile ana- yasaya uygunluk denetimini sağ- layan bir hak arama yoludur. Al- manya, İspanya, Portekiz, Avus- turya ve diğer bazõ Avrupa ülkele- rinde uygulanan bu yöntemle temel hak ve özgürlüklerin korunmasõ amaçlanmaktadõr. Bireysel başvuru, 2004 senesi başõnda, Anayasa Mahkemesi ta- rafõndan hazõrlanan Anayasa deği- şikliği önerisi içinde de yer almõş, ancak hayata geçirilememiştir. Avrupa İnsan Haklarõ Sözleşme- si kapsamõndaki anayasal hak ve öz- gürlüklerin ihlali halinde bireysel başvuruyu kabul eden bu değişiklik önerisi, o tarihte yüksek mahke- melere de gönderilmiş; Danõştay ve Yargõtay öneriyi benimsememiş, çeşitli yönleriyle eleştirmişlerdir. İşine gelmeyen konularda huku- ku, hukuk devletini yok sayan, an- cak muhtaç olduğunda ve kendisi- ne hizmet ettiği ölçüde bu kavram- larõ hatõrlayan; yargõ bağõmsõzlõğõ- nõ dõşlayan, yargõ organlarõna ve ka- rarlarõna karşõ ağza alõnmayacak sözcük ve deyimleri kullanarak aşõ- rõ tepki gösteren AKP’nin, anaya- sada değiştirilmesi gereken başka önemli konular var iken çok sõnõr- lõ tutulan bu pakete, anayasa yar- gõsõnda ileri bir aşamayõ simgeleyen bireysel başvuru yolunu dahil etmesi şaşõrtõcõdõr. Bunun mutlaka belirli bir nedeni olmasõ gerekir. AKP’nin siparişi üzerine hazõr- lanan anayasa taslağõnda yargõyõ si- yasallaştõracak ve Meclis’in bu- günkü oluşumuna göre onu AKP’nin egemenliği altõna alacak birçok düzenleme mevcuttu. Ne var ki hukuki olanaksõzlõklar ve kamunun gösterdiği güçlü tepki nedeniyle bu taslak, Meclis’e bile getirilemedi. Böylece AKP’nin ye- ni bir anayasayõ yürürlüğe koyma girişiminin kendince en önemli ne- deni olan yargõyõ siyasallaştõrma amacõ gerçekleştirilemedi; başka çareler aranmasõ ve bulunmasõ ge- rekli oldu. Bireysel başvuru yolunun kabu- lü, Anayasa Mahkemesi’nin yapõ- sõnda önemli değişiklikleri de zo- runlu kõlar. Anayasa Mahkeme- si’nin bugün itibarõyla elinde henüz esastan incelenmemiş, 2004 sene- si ve sonrasõnda açõlmõş çok sayõda iptal davasõ dosyasõ var iken birey- sel başvurunun da kabulü halinde bugünkü yargõç ve üye kadrosu ile işlerin üstesinden gelmesi ve gö- revini zamanõnda yerine getirmesi mümkün değildir. Esasen yukarõda değindiğim Ana- yasa Mahkemesi’nin önerisinde de mahkemenin genel kurul ve iki daire halinde çalõşmasõ ve yedek üyeliğin kaldõrõlarak on yedi üyeden oluşmasõ; bunlardan belli koşul ve yöntemlerle dört üyenin TBMM, iki üyenin de Cumhurbaşkanõ tarafõn- dan seçilmesi öngörülmüştü. Gerekçede bu yapõsal değişiklik, öneride bireysel başvuru yolunun benimsenmiş olmasõna bağlanmõş- tõ. Bireysel başvuru yolunun kabu- lü halinde Anayasa Mahkemesi’nin üye ve yargõç kadrosunun yeniden düzenlenmesi haklõ ve zorunlu ola- rak gündeme getirilecektir. Bütün sorun, bu yeni yapõnõn ne şekilde oluşturulacağõdõr. Anayasa Mahkemesi’nin beş yõl önce, o günkü koşullar içinde ha- zõrladõğõ taslağa dayanõlarak yeni ya- põda kararlarõn yönüne etkili olabi- lecek sayõda üyenin, TBMM ve Cumhurbaşkanõ tarafõndan doğru- dan veya ilgili kurullarõn göstereceği adaylar arasõndan seçilmesi öneri- lecektir. Önüne gelen her yasal düzenle- meye izin verecek bir Anayasa Mahkemesi oluşturulabilirse gerisi kolaydõr. Böyle bir mahkemenin desteğin- de, AKP’nin kafasõnda tasarladõğõ yönetim biçiminin gerçekleşmesi uzun zaman almayacaktõr. Anayasa Mahkemesi’ne Bireysel Başvuru Nuri ALAN Emekli Danõştay Başkanõ SAYFA CUMHURİYET 26 MART 2009 PERŞEMBE 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Üç gün kaldı. Ne olacak üç gün sonra? Kıyamet mi kopacak? Beklenen büyük deprem mi yaşanacak? Ata- türk Cumhuriyeti bir sınavdan mı ge- çecek? Evet, bu bir sınav! Öyle okullarda- ki, liselerdeki gibi değil.. çok daha güç, çok daha önemli... Tek tek, sonra toplumca, bir sınavın önünde olduğumuzun bilincinde mi- yiz? Alanlarda parti liderlerinin, en başta AKP’li Başbakan’ın konuşmaları bizleri, sizleri etkiledi mi? Kime, niçin oy vermemiz gerektiğini biliyor muyuz? İşte ülke gerçekleri; işsizlik, açlık, se- falet, yarından umutsuzluk; insan, kurum, parti bulamamak; karşımıza çı- kanlara güvenememek; kişisel bir kurtuluş arayacak bir durumdaysak, iyi düşünmek bugünden yarına oyla- rımızla ülkeye iyi bir yön verip vere- meyeceğimizi... Buzdolabı, çamaşır makinesi.. da- ha neler dağıttılar; kömürler, makar- nalar, unlar kapılarımıza bırakıldı; yüz- lerce polisle, yüzlerce korumayla mi- tinglere gittiler; halktan yanayız diye diye halkın içine karışmadan, halkın arasına girmeden, tek başlarına şur- dan şuraya gitmeden, hep korku için- de, her türlü güvenliklerin gölgesinde bir seçim kampanyası yaşadılar... Siz hiç Başbakan Erdoğan’ın evin- den çıkıp tek başına bir caddede dolaştığını gördünüz mü, duydunuz mu? İlle de yüz koruma.. önünde ar- dında, yanında!. İsmet Paşa’yı anım- sadım.. Ecevit’i de, Demirel’i de, Özal’ı bile!.. Hiçbiri bunca korumay- la yaşamadı... Demek Başbakan gü- zel bir şeyler yapamıyor, kazandıra- mıyor.. kendi halkından, kendisine oy verenlerden korkuyor... Kime oy vereceğiz, vereceksiniz? Ben yaşlanmış bir seçmenim, ço- ğunlukla oy vermeye bile gidemiyo- rum. Evet yanlış bir şey, ama yaşamın bir çaresizliği... Ama sizler, yarınları olanlar, güzel yarınları yaratacak gü- cü ellerinde tutanlar, hepiniz sabah olur olmaz sandıklarınıza koşmalısınız. Başkaları için değil, kendiniz için, kendi yararınız için, o yararı korumak, onun bunun elinde kalmasını önlemek için... Geçen gün yazmıştım kimlere oy ve- rilmesinin gerektiğini.. özellikle bü- yük kentlerde İstanbul, İzmir, Ankara, Eskişehir, Bursa gibi vb. vb... Bir de il- çeler var, İstanbul’un, Ankara’nın, öteki büyük kentlerin ilçeleri!.. Belediye başkanlığı milletvekilliğinden çok da- ha önemlidir. Gider Meclis’te oturur- sun, yüklü maaş alırsın, yıllar geçse de kimse bir şey sormaz; çıkıp konuşmak fırsatını bile bulamazsın... Ama bir kentin, bir kasabanın, hatta bir bel- denin baş kişisi olmak büsbütün ayrı bir sorumluluktur. Sana oy veren se- ni tanır, bilir; komşundur, dostundur, tanıdığındır.. gece gündüz karşılaştı- ğın, sevdiğin sevmediğin biridir... Ben fazla bir şey söylemek istemi- yorum. Yalnız şu anda iktidardaki AKP’nin adayları dışındakilerin seçil- mesini daha doğru bulduğumu açık- lamak istiyorum. Niye? Altı yıldır AKP çok kötü bir sınav verdiği için!.. Büyük kentlerde, kasabalarda, bel- delerde kişiliği ile güven verenlerin, hangi partiden olurlarsa olsunlar, on- ların seçilmesinin doğru olacağı ka- nısındayım. Özellikle AKP’nin ele geçirmek için çırpındığı “Bize oy vermeyen beledi- yeler hükümetten yardım alamazlar” diyenlere karşı, Akdeniz, Ege, Mar- mara kıyılarındaki ilçelerde, beldeler- de oyların AKP hükümeti yanlılarına gitmemesini; yörelerinde, kentlerinde, köylerinde güven yaratmış adaylara verilmesini öneriyorum... Siyaset-Seçim-Eğitim Prof. Coşkun ÖZDEMİR duğunu öğreniyoruz. Di- yarbakõr’da DTP büyük olasõlõkla AKP’yi geride bõrakacak. Adayõn Kürt kimliği böyle bir sonucu doğal kõlõyor. Ancak Diyarbakõr’da anketlerin detayõ gözden geçirildiğinde çok ilginç ve umut kõrõcõ bir ger- çekle karşõlaşõyoruz. Seç- menlere hangi parti yok- sulluğa, Kürt sorununa, çare olur ve demokratik- leşmeyi gerçekleştirir so- rusuna verilen cevaplar arasõnda en yüksek oyu hiçbiri cevabõ alõyor. Bu oran yüzde 40’larõn üs- tünde. Üzücü, çünkü büyük sorunlarla yaşayan bu bölge halkõnõn yarõya ya- kõnõ DTP’ye sempati duymakla birlikte daha büyük bir bölümü hiçbir partinin sorunlarõnõ çö- zebileceğine inanmõyor. Fakat kamuoyu yokla- malarõnõn ortaya koydu- ğu en çarpõcõ gerçek ve sonuç anketlerdeki oy oranlarõnõn eğitim düze- yi ile ilişkisini gösteren tablolar. Gerçekten üzerinde önemle durulmasõ gere- ken tablolar bunlar. Eği- tim düzeyi yükseldikçe, AKP’nin oylarõ keskin bir şekilde düşüyor. Bu öylesine bir düşüş ki ilk- okul düzeyindeki seç- menden yüzde 52 oy alan parti sõra üniversite me- zunlarõna gelince yüzde 20’nin altõna düşüyor. Buna karşõlõk CHP’nin oyu tam tersi bir eğri gösteriyor. Bu gerçek ne- dense yurdumuzda fazla önemsenmeyen, üzerinde durulmayan, tartõşõlma- yan bir olgu. Düşünün ki, Türki- ye’de her düzeyde ciddi bir eğitim yetersizliği söz konusudur. Uzun yõllardõr liselerimizde, üniversite- lerimizde verilen eğitim, tatmin edici olmaktan uzaktõr ve verilen eğitim uluslararasõ standartlarõn altõndadõr. Bu nedenle Türkiye bir bilim toplu- mu olmaktan iyice uzak bulunuyor. Buna rağmen üniversi- te mezunlarõndan parla- mentoda büyük bir ço- ğunluğa sahip olan iktidar partisinin bu kadar düşük oy almakta oluşu son de- rece anlamlõdõr ve sürek- li olarak gündemde kal- masõ gereken bir sorun- dur. Açõkça Türkiye’de- ki demokrasinin bir eği- tim yoksunları demok- rasisi olduğunu kabulle- nemez ve benimseyeme- yiz.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear