Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 17 ŞUBAT 2009 SALI
12 KÜLTÜR
AYNA
ADNAN BİNYAZAR
Vahşetin Böylesi!..
Adana’nın Sirkenli köyünde iki kadın, sa-
manlarını yakan akrabalarından intikam almak
için onların beş yaşındaki kızı Berivan’ı nay-
lon iple boğdular. Sonra da kuzenlerine teca-
vüz ettirip, cesedini atık su kanalına attılar.
Savcı, kızın omuz, kol ve bacaklarında mor-
luklar, göğsünde diş izleri saptadığına göre, öl-
dürülmeden önce Berivan’a işkence de edil-
miş.
İddiadan anlaşılıyor ki, cinayeti kadınlar iş-
liyor, on üç yaşındaki kuzenlerine de nasıl cin-
sel ilişkide bulunacağını öğreterek, kızın ölü be-
denine tecavüz ettiriyor, böylece suçu ço-
cukların üstüne yıkmış oluyorlar.
Kuzenin anlattıkları tüyler ürpertici!
“Ahıra girdiğimde Berivan yerde hareketsiz
yatıyordu. Altındaki pijama diz kapaklarına ka-
dar indirilmişti. Üst kısmı giyinikti. Cinsel organı
açıkta, kanlı idi. Cesedin başında babamın ak-
rabaları olan Fatma ve Türkân Köylü ile
R.M.K. vardı. Kadınlar, Berivan’a tecavüz et-
memi istediler. Kabul etmeyince, onu benim öl-
dürdüğümü söyleyecekleri tehdidinde bulun-
dular. Tecavüz sırasında Türkân K., göğüsle-
riyle oynayarak beni tahrik etti. Nasıl ilişkiye gi-
receğimi de Fatma K. Anlattı bana. Böylece on-
ların zoruyla tecavüz ettim.”
Bu vahşi ruhlular, ne yazık ki, Nâzım’ın, “ana-
mız, avradımız, yârimiz, uğrunda hapislerde yat-
tığımız” dediği kadınlarımız arasından çıkıyor!
Almanyalara ruhunda tecavüz canavarını
taşıyarak giden adamlar var...
Yirmi dokuz yaşındaki Ali Kur, Paderborn
kentinde, sekiz yaşındaki Kardelen’e tecavüz
ettikten sonra onu boğup öldürüyor. Sonra da,
elini kolunu sallayarak Türkiye’ye kaçıyor.
Öyle ya, Türkiye suçlu cenneti!..
İnsanı hayvandan da öte hayvanlaştıran
vahşice işlenmiş bu cinayetlerin nedenini dü-
şünürken Emin Özdemir’in, insan karakterin-
deki yüceliği ya da alçaklığı irdeleyip yazınsal
bir yorumla yazdığı “İnsan Yüreğine Yolculuk”
(Can Yayınları) adlı denemesel anlatı kitabını
anımsadım.
Özdemir, Joseph Conrad’ın “Karanlığın
Yüreği” adlı yapıtının başkişisi Kurtz’un, “İster
uygar olsun, ister vahşi, insan yaşamda kala-
bilmek için her şeyi yapar, her şeye katlanır,”
sözünden çıkarak vardığı şu sonuçla, vahşi-
leşen insanın portresini çiziyor:
“Kimi insan, yaşamda kalabilme uğruna is-
terse kendi öz çocuğu, kardeşi, dostu, arkadaşı
olsun, ortadan kaldırmak için onu zehirleme, öl-
dürtme, boğdurma, sürgüne gönderme ya da
zindana attırma gibi yollara başvurur.”
Vahşetin, insanı nasıl bir duygu sarmalına al-
dığı, Kurtz’un şu sözünden de anlaşılıyor:
“Öldürdükçe rahatlıyor, çevremdeki bu yaba-
nıl yaratıkların gözünde tanrılaşıyordum.”
Lady Macbeth, kocasını iktidar sahibi kıl-
maya kışkırtmak için, “İnsanın meme verdiği
yavruya sevgisi ne kadar sevecenlikle doludur;
ama sizin bu iş için içtiğiniz andı içmiş olsay-
dım daha dişleri çıkmamış çocuğun ağzından
mememin başını çeker de onun beynini dağı-
tırdım!” demiyor mu?..
İnsan her şeyin ölçüsü sayılmadıkça, ondaki
ilkellik duygusu yok edilemez. Oysa Türkiye’de
gücünü bilgiden almayan mahalle kamplaş-
maları her tarafa düşmanlık yayıyor.
Ülkemizde kız çocuklar töre adına, intikam
alma uğruna vahşice öldürülürken, Avru-
pa’nın ortasında, “Siz öldürmeyi bilirsiniz!” di-
ye âleme meydan okuyan başbakanın, onu
karşılayan şamatacılardan çok bu ölümler
üzerinde düşünmesi gerekir.
binyazar@gmail.com
kultur@cumhuriyet.com.tr
İ
spanyol Rönesansõ’nõn büyük yazarõ Lo-
pe de Vega’nõn ‘Çılgın Dünya’ oyunu bu
kez de Van Devlet Tiyatrosu yapõmõ ola-
rak sahnelenmiş. İçinde bulunduğumuz tiyatro
döneminin seyirci sõkõntõsõ çekmeyen oyunla-
rõndan.
Van Devlet Tiyatrosu 1997-98 döneminde
açõlmõştõ. İlk yõllarda seyirci sayõsõnõn çok dü-
şük olduğunu duyardõk. Bir ara tiyatronun
‘kapanma’ olasõlõğõndan bile söz edilmişti. Sa-
natõnõ ülkemizin tiyatro coğrafyasõnõn en uza-
ğõndaki kentlerden birinde yeşertmekle görev-
li yeni mezun oyuncularõn yaşadõğõ düş kõrõklõ-
ğõnõ düşünebiliyor musunuz?
Aradan geçen yõl-
lar içinde yetişkinler ve çocuklar için elliye ya-
kõn oyun sahneledi Van Devlet Tiyatrosu’nun
gençlerden oluşan kadrosu. Zoru başardõ ve var-
lõğõnõ kabul ettirdi. On yõl içinde tiyatroya
uzak bir kent halkõndan sürekli tiyatro seyirci-
si yetiştirmek, yalnõzca ve yalnõzca, sürekliliği
olan bir devlet kurumunun ortaya koyabilece-
ği bir eylemdir. İşte bu nedenle, Devlet Tiyat-
rolarõ’nõn varlõğõnõ korumasõ, yoğun genç nü-
fusunu çağdaş düzeyde eğitme yolunda sürek-
li bir hizmet akõşõna gereksinmesi olan ülkemiz
için zorunlu olmaktadõr.
DELİLER EVİNDE AŞK
Lope de Vega (1562-1635), Rönesansõ izle-
yen İspanyol Altõn Çağõ’nõn büyük yazarõdõr.
Tõpkõ Shakespeare’in İngilteresi’nde olduğu gi-
bi, politik başarõlar, ekonomik refah ve kültü-
rel kalkõnma olgularõnõn ulusal birlik kavramõ-
nõ oluşturduğu bir aşamada yazmõştõr oyunlarõ-
Lope de Vega ile çõlgõn bir dünyada...
nõ. İspanyol tiyatrosuna özgün kimliğini ka-
zandõrma yolunda, klasik tiyatronun kurallarõ-
nõ zaman zaman -tõpkõ Shakespeare’in yaptõğõ
gibi- çiğnemiş, kimi klasik ‘tip’leri ve ‘motif’leri
farklõ biçimlere dönüştürmüştür. Çeşitli türler-
de 2000 dolayõnda oyun yazmõş olduğu, günü-
müze de 500’ünün ulaştõğõ belirtilir. Bu oyun-
lar arasõnda, halkõ -feodal kökenli- törelere bo-
yun eğmemeye ve böylece onur duygusunu yük-
sek tutmaya yüreklendiren yapõtlarõnõn özel bir
yeri vardõr.
Bir oyunu bir gecede yazabilmesiyle övün-
düğü bilindiğine göre, Vega’nõn tüm oyunlarõ-
nõn kusursuz olduğunu söylemek safdillik olur.
Lope de Vega denince tiyatrocularõmõzõn aklõ-
na gelen ilk oyunun ‘Çılgın Dünya’ olmasõnõn
nedeni de oyunun kusursuzluğu değil, yõllar ön-
ce Adalet Cimcoz’un kõvrak çevirisiyle dilimize
kazandõrõlmõş olmasõdõr.
‘Çılgın Dünya’, istemediği biriyle evlendi-
rileceği için evden kaçarken bir deliler evine dü-
şen genç kõzla, soylu birini öldürdüğünü sana-
rak aynõ deliler evine sõğõnan gencin birbirleri-
ne, başkalarõnõn da onlara âşõk olmalarõyla
karmaşõklaşan, deli olanla olmayanõn birbirin-
den ayõrt edilemez duruma geldiği bir olay ör-
güsü üstüne kurulmuştur. Fars ağõrlõklõ sahne-
lerden nükteli söyleşimlere uzanan bir güldürü
ortamõnda geçer.
Geçen yõl Erzurum Devlet Tiyatrosu’nda
sahnelediği Brecht’in ‘Kafkas Tebeşir Dairesi’
oyunuyla öne çõkan genç yönetmen Barış Er-
denk, Van Devlet Tiyatrosu’nun sanatçõlarõy-
la da sõkõ bir çalõşma yapmõş. Oyunun hareket
düzenini boş alanda oluşturduğu birkaç farklõ
yükseltiye yerleştiren yönetmen, genç oyun-
cularõn -akrobasi hünerlerinden bolca payõnõ
alan- enerjik beden kullanõmõna, şarkõ söyleme
ve dans etmedeki yüksek becerilerini de ekle-
yerek, hõzlõ tempolu bir sahne dinamiği elde et-
miş. Görsel ve işitsel açõdan sersemletici olsa
da saat gibi işleyen bu estetik dizge içinde ne
yazõk ki ‘söz’ yitip gidivermiş. Ya çok hõzlõ söy-
lendiği için gerekli vurgulardan yoksun kalõyor
ya da hiç anlaşõlmõyor. Böylece, yalnõz oyunun
içerdiği sözel güldürü değil, oyun kişilerinin
kimliğini oluşturan ayrõntõlar da yok olmuş. Kõ-
sacasõ, Hüseyin Baylan, Cem Zeynel Kılıç, Eb-
ru Evren, Özlem Gür, Esat Tanrıverdi, De-
niz Keyf, Edip Kamacı, Özgür Titiz, Nedim
Salman, Mustafa Çolak’tan oluşan sanatçõ kad-
rosunun sunduğu becerilere hayran kalsanõz da
oyunun yeterince tadõnõ çõkaramõyorsunuz.
Medine Yavuz’un giysileri görsel açõdan keş-
ke daha göz doldurucu olsa diye düşünmeden
de edemiyorsunuz. Bir de oyunculara ‘yüz
hattı’ yapmak için kullanõlmõş boyalar, amaç-
lananõn tersine, pasaklõ bir görüntü sunmasa...
VanDevletTiyatrosuonyaşõnda
‘Çõlgõn Dünya’, Barõş
Erdenk’in rejisi, metin
düzenlemesi ve dekor
tasarõmõ, Medine
Yavuz’un giysi, İlhan
Orhan’õn õşõk tasarõmõyla,
Engin Bayrak’õn müziği
ve Sibel Erdenk’in
koreografisiyle
hazõrlanmõş özenli bir
yapõm.
EVO Trio Babylon Lounge’da
Kültür Servisi - Türkiye’nin genç kuşak
caz topluluklarõndan EVO Trio’nun
konserleri her çarşamba saat 19.30’da
Babylon Launge’da sürüyor. Gitarda Eylül
Biçer, basta Volkan Topakoğlu, davulda
Onur Pekin’den oluşan topluluk, 2006
yõlõnõn Mart ayõnda kuruldu. Caz ve
doğaçlamasõ üzerine çalõşmalar yapan
topluluk, repertuvarõnda caz klasiklerine ve
bestelere yer veriyor. Caz, blues, country
müziklerini özgür doğaçlama
öğeleriylebirleştiren topluluk, bugüne dek
Türkiye’de ve yurtdõşõndaki festivallerde de
konser verdi. (0 212 245 38 00)
ARİF DAMAR
A
ralõk 2008 ve Ocak
2009’u kapsayan edebi-
yat dergilerinden: Afro-
disyas Sanat, Akademi Gökyüzü,
Akatalpa, Alaz, Andõz, AZ Edebi-
yat, Berfin Bahar, Deliler Teknesi,
Denizsuyu Kâsesi, Dize, Evrensel
Kültür, Forum Edebiyat, Gediz
(Manisa’da çõkõyor), Hayâl, H.
Gösteri, Kertenkele, kitaplõk, La-
civert, Mor Taka, Özgür Edebiyat,
Patika, Sanat ve Hayat, Sincan İs-
tasyonu, Sözcükler, Şehir, Şiirsaa-
ti, Şiiristan, Üç Nokta, Tavõr, Tay,
Varlõk, Yasakmeyve, Yazõlõkaya
ve Yedi İklim dergilerinde çõkan şi-
irleri okudum, inceledim ve sonuçta
Sözcükler dergisindeki Hakan
Savlı’nõn “Bu Gece Ne Yapsak,
Karlos, Ne Yapsak” adlõ şiirini
Ayõn Şiiri olarak değerlendirdim.
Hakan Savlõ bir tõp doktorudur.
Çok iyi bir eğitim gördü. Birçok
ödülü var; Cemal Süreya, Sabri
Altınel ve Behçet Necatigil. Ben
kendisini 1995’te C. Süreya ödü-
lünü aldõğõ sõrada tanõdõm. O gün-
den bugüne hiç görmüşlüğüm, ko-
nuşmuşluğum olmadõ. Eğitimin-
den ötürü uzun yõllar dõş ülkelerde
kaldõ. 1999’dan bu yana Kocaeli
Üniversitesi’nde dersler vermekte,
bir yandan da Finlandiya’da “Lö-
semi genetiği” konusunda bilimsel
çalõşmalarõnõ sürdürmekte olduğu-
nu öğreniyoruz. Hakan Savlõ’nõn
seçtiğim şiiri alaysamalõ bir çalõş-
ma. Şiir okunduğunda görülecektir
Savlõ’nõn ne geniş bir kültür biriki-
miyle donanmõş olduğu. Öyle hem
değerli bir bilim adamõ, hem de iyi
bir şair tipine çok ender rastlanõr. Bir
Türk şairine, böyle bir şaire sahip ol-
duğumuz için ne kadar övünsek az-
dõr. Hakan Savlõ’yõ yeniden görmek,
kucaklamak ve kutsamak isterdim.
Bu gece ben İspanya kralõyõm
Mança’ya dönüyorum çamurlu yollardan
kuyruğundan çekerek ölü atõmõ
Papaz, berber, noter hepsi durmuş ağlõyor... ardõmda upu
zun bir iz
Bu gece, Napolyon, koğuştan arkadaşõm
içiyoruz Assos’ta bir balõkçõyla
Çalõnmõş tekne... sessiz kalbimiz...
Bu gece ne yapsak, Karlos, ne yapsak
gidip Yunanlõlardan tekneyi isteyelim
hõrsõz pişman, müşteriler perişan,
pişmaniyeciler hepten bitik diyelim
şefgarsonlar şempanze, truva atõnõzõn
bilekleri alçõda... vurulanlar alõnlarõndan vurulmuşlar...
kafayõ kazõtõp Hint konsolosluğuna mõ sõğmsak,
bütün Hintliler bir müddet bu gecede bulunmuşlar
insan nasõl seviyor bazõ garip şeyleri,
arabanõn uzun farlarõnõ
sabahõn ilk çöp kamyonunu
terk eden bir kadõnõn ayakizlerini
sana doğru merdivenden gelmiştir o bir zaman
bu gece, ne yapsak Karlos,
merdivenlere mi baksak
garanti bu tekne şimdi âşõk olmuştur
Midilli’de bir midilliye
arabada mõ yatsak
Bu gece gümrük kanununa muhalifiz
palikaryalarõ ikna edeceğiz
ama rakõ bitmiş, Ukrayna’dan bir misafir
gelmiş, aids ihtimalini unutmuşum Fransõz ihtilalini...
İN il nehri taşmõş, Mõsõrlõlar patlamõş
Lefter bile sahaya girmiş
Hadi oğlum diyor, göster yaratõcõlõğõnõ
balo başlasõn... üstümde Yedikule Şimendifer formasõ
ilk dansõ Jezabel’le ben yapayõm
Bu gece ne yapsak Karlos, ne yapsak
Cyrano’dan umut yok. Aydõn abi gelmedi.
Bu maça merkez muhaccim ben çõkayõm
Gagarin’in gagasõndan bize fayda yok
koyunlarõ alõp tepelere gidelim
bu gece, Napolyon, konyaklarõ bitirmiş
uyusun küpeştede kan kardeşimiz, Modigliani...
Troas Motel (Karlos’un yeri) Assos 2008
Hakan Savlı
BuGeceNeYapsak,Karlos,NeYapsak
‘Çalınmıştekne...Sessizkalbimiz’
Ankara’da doğdu. Ço-
cukluğunun geçtiği İs-
kenderun’da, Rus ortak-
lõğõyla kurulan İSDEMİR’de çoğu Rus olan ar-
kadaşlarõ arasõnda büyüdü ve liseyi bitirince-
ye kadar bu topraklarda Arap ve Doğu Akde-
niz kültürünün etkisi altõnda yaşadõ. 1989’da
Samsun Tõp Fakültesi’ni bitirdi ve kanser ge-
netiği doktorasõ yapmaya başladõ. 1992-93’te
öğrenimini Londra’da sür-
dürdü. 1994’te Çapa Tõp Fa-
kültesi Organ Nakli Ünite-
si’nde çalõştõ, 1995’te Helsinki Üniversitesi Or-
gan Nakli Araştõrma Ekibi’ne katõldõ.
Halen, Kocaeli Üniversitesi’nde çalõşmala-
rõnõ sürdürmekte. Şiirleri çok sayõda dergide ya-
yõmlanan Hakan Savlı’nõn dört şiir kitabõ, üç
ödülü var.
PORTRE/HAKAN SAVLI
‘Rita’nõn
Şarkõsõ’yeniden
ADT’de
ADANA (Cumhuriyet Bürosu)
- Adana Devlet Tiyatrosu
(ADT), Willy Russel’in yaz-
dõğõ, “Rita’nın Şarkısı”nõ ya-
rõndan başlayarak hafta boyu
her gün 20.00’de yeniden sah-
neleyecek. Sevgi Sanlı‘nõn çe-
virdiği ve Işıl Kasapoğlu’nun
yönettiği oyunda rolleri Çetin
Tekindor ile Tü-
lay Günal payla-
şõyor. Bu dönem
sahnelenen tüm
oyunlara gösteri-
len ilgiden mutlu
olduklarõnõ, ikin-
ci kez sahnelene-
cek “Rita’nın
Şarkısı”na da
aynõ ilgiyi bek-
lediklerini vur-
gulayan ADT
müdürü Ahenk Demir şunlarõ
söyledi: “Rita’nın Şarkısı,
komedi ile dramın iç içe geç-
tiği bir oyun. Ayrıca, usta
oyuncular Çetin Tekindor
ve Tülay Günal’ın oyunları
da görülmeye değer.”
İstanbul Haber Servisi - Ressam Barış Gök-
türk’ün ilk kişisel sergisi Harmony Sanat Ga-
lerisi’nde sanatseverlerle buluşuyor.1 Mart’a
dek izleyicilerin beğenisine sunulacak sergi-
de sanatçõnõn, izolasyon köpüğü üzerine ak-
rilik ve yağlõboyadan oluşan ufak boy de-
senlerinin de yer aldõğõ
farklõ teknikler kullana-
rak oluşturulan yapõtla-
rõ yer alõyor. Sergi, Gök-
türk’ün Kara Delik’in
çekim gücüne kapõlarak
õşõk, gölge ve renklerin
gizemini konu alan çok
sayõda yapõtõndan olu-
şuyor.
(0 216 553 21 67)
RessamGöktürk’ün
ilk kişisel sergisi
‘BirinciÖlüm
Yõldönümünde
MehmetH.Doğan’
KASAPOĞLU YÖNETİYOR
KÜLTÜREL ETKİNLİKLER
Kültür Servisi- İstanbul Büyükşe-
hir Belediyesi Şehir Tiyatrola-
rõ’nõn Şubat ayõndan başlayarak
düzenlediği “Kültürel Etkin-
likler”in ilki, yarõn, saat:19.00’da
Üsküdar Kerem Yõlmazer Sah-
nesi’nde gerçekleşecek. Edebiyat
eleştirmeni, şair Mehmet H.
Doğan’õn ölümünün birinci yõl-
dönümü dolayõsõyla yapõlacak
olan anma etkinliği, İstanbul Bü-
yükşehir Belediyesi Şehir Ti-
yatrolarõ Genel Sanat Yönetme-
ni, şair Orhan Alkaya; şair, ya-
zar Haydar Ergülen; şair, aka-
demisyen Orhan Tekelioğlu;
gazeteci Turhan Günay’õn ka-
tõlacağõ söyleşiyle başlayacak.
Söyleşinin ardõndan, Toron Ka-
racaoğlu ve Metin Çoban’õn da
aralarõnda bulunduğu tiyatro sa-
natçõlarõ, Mehmet H. Doğan’õn
şair ve yazar dostlarõyla ilgili anõ-
larõnõ anlattõğõ son kitabõ “Şim-
di Uzaklardasın”õn ilk bölü-
münü okuyacaklar. Anma et-
kinliğinin kayõtlarõ da, görme
engelliler için kütüphane oluş-
turmayõ hedefleyen “Kör Fo-
toğrafçılar Tasarısı” kapsa-
mõnda değerlendirilecek.
İSTANBUL CUMOK ÇAĞRISI
www.cumok.org
22 ŞUBAT 2009 PAZAR SAAT: 11.00
ŞUBAT AYI KONUĞUMUZ
GÖZÜPEK GAZETECİ
CAN ATAKLI
KONU
“DERİN DEVLET’TEN ERGENEKON’A,
VE SEÇİMLERE DOĞRU
SİYASETTE YOZLAŞMA”
Tarih: 22 Şubat 2009 Pazar - Saat: 11.00
Yer: ANADOLU OTELCİLİK VE TURİZM
MESLEK LİSESİ UYGULAMA OTELİ.
(ETİLER NİSPETİYE CADDESİ, AK MERKEZ
KARŞI SIRASI, KOÇ KÖPRÜSÜ YANI)
İletişim: 0537 871 82 34 - 0532 344 57 22 - 0533 438 50 22
LÜTFEN YERİNİZİ AYIRTINIZ.
AÇIK BÜFE KAHVALTI EDERİ 15 TL.