25 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 14 ŞUBAT 2009 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ İbrikçibaşı Bu da nereden çıktı demeyin lütfen. Delikli taş ile delikli para arasındaki ilişkiyi dile getiren siyasal nutuk nedeniyle anımsadım. Size özetle anlatayım. Evlerin su ihtiyacının, mahalledeki çeşmelerden sakalar aracılığı ile karşılandığı yıllar... Bu nedenle umumi tuvaletlerde de, ihtiyaç gi- derildikten sonra sıra sıra dizilmiş ibriklerdeki su- lar kullanılıyor. Bağırsakları bozulduğu için yolda tuvalete gir- mek zorunda kalan efendiden biri, fırtına gibi umu- mi tuvalete yetişmeye çalışıyor. Tam sıralanmış ibriklerden birini kapıp kapalı bö- lüme girecekmiş ki arkadan bir ses gürlemiş: - Onu bırak kulpu kırığı al! Efendi “Lahavle” çekip, sese uymuş. Çünkü za- man geçirecek durumda değilmiş. Rahatlayıp çıkınca merakını gidermek için ken- disine emir veren kişiye nedenini sormuş. Aldığı yanıt da şu olmuş: “Sessiz kalırsak bizim burada ibrikçibaşı olduğumuzu kim bilecek!” Küçük öykücükte efendinin kaç para ödediği be- lirtilmiyor. Ama o dönemde delikli kuruş ya da 100 para (2.5 kuruş) olmadığını biliyorum. Çocukluğumuzda kullandığımız delikli parala- rın da ömrü uzun olmadı. Madeni eşya tamirinde, cıvataların daha geniş başlı olmasını sağlayan rondelalardan ucuza geldiği için kullanılmaya başlandığından hırda- vatçıların itirazları üzerine kaldırıldı. Lafı fazla uzatıp ibrikçibaşı olmaktan korkuyo- rum. Lüzumundan fazla ibrikçibaşı varken bir de ben aynı işe soyunmayayım. Namuslu olmanın ve namuslu kalmanın, in- sanlığın olmazsa olmazlarından biri olduğunu söy- lerlerse de inanmayın. Daha doğrusu inanın ama, o görüşün günü- müzde geçerli olmadığını da unutmayın. 1970’li yılların ortalarına kadar, ülkemizde ge- çerli sayılanlar aynı zamanda da doğru olanlardı. Aradaki fark gitgide açılmaya başladı. Ve doğrunun başka, geçerlinin başka olduğu bu- günlere geldik. Eskiden, devletin üst görevlerine yükselmiş ki- şilerin doğruluğundan, dürüstlüğünden söz edil- mesine gerek duyulmadığını biliyorum. Sadece kendileri değil, çoluk çocukları da ay- nı durumdaydılar. Adları bile hemen hemen du- yulmazdı. Bugünkü bazı büyüklerimiz ile çocuklarının yaptıkları ve büyük becerileri, neredeyse geçmiş dönemlerin pehlivan tefrikalarına döndü. Hemen her gün bir gazetede kendilerine yönelik iftiraları (?) okuyoruz. Yazılanlardan iftiharla göğüsleri kabaranlar da var, kulaklarının üzerine oturmuşlar da... En tehlikelisi ise yolsuzluk ve güçlerin kişisel çı- karlar için kötüye kullanılmasına kıllarını kıpır- datmayanların çokluğu. Hürriyet gazetesindeki muhabir ve yazar arka- daşlarımın, çarşamba günü toprağa verdiğimiz Türkiye Büyük Millet Meclisi önceki başkanların- dan Sabit Osman Avcı’nın geçinme sıkıntısı ile ilgili olarak yazdıklarından etkilenmedim desem yalan olur. Avcı’yı yıllar önce, Kadıköy’ün Dr. Cemil Topuzlu Caddesi’nin Selamiçeşme civarındaki bir durak- ta otobüs beklerken gördüğümü hiç unutmadım. Görüntü fazla umut vermiyor ama, aramızdan ayrıldıklarında başka Sabit Osman Avcı’ların var- lığını da öğreneceğimizi umuyorum. oerinc@cumhuriyet.com.tr Ergenekon’da3tahliyedahaHATİCE TUNCER HİLAL KÖSE Ergenekon davasõnda dün üç tahli- ye kararõ birden geldi. Davaya bakan İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi Susurluk davasõ hükümlüsü Sami Hoştan, Aydõnlõk Dergisi Genel Ya- yõn Yönetmeni Serhan Bolluk ve ör- güt üyeliğinden yargõlanan eski PKK itirafçõsõ Abdulmuttalip Tonçer’in tahliyesine karar verdi. Dosya kap- samõ, suç vasõflarõnõn değişme ihti- mali, tutuklulukta geçen süreleri dik- kate alan mahkeme sanõklar için yurt- dõşõna çõkma yasağõ koydu. Ergenekon davasõnda daha önce Mahmut Öz- türk, Gazi Güder, Muammer Ka- rabulut, Vedat Yenerer ve Orhan Tunç tahliye edilmişti. Ergenekon davasõnõn 53. duruş- masõnda tutuklu sanõk Ulusal Kanal İzmir Temsilcisi Hayati Özcan sa- vunmasõnõ yaptõ, çapraz sorguda so- rularõ yanõtladõ. Mahkeme heyetine, “Bırakın vatan için çalışmalara katılalım” diyen Özcan, NATO’ya saldõrõ planõ iddialarõnõ reddederek “Cumhuriyeti seven böyle bir şey yapmaz” dedi. Hayati Özcan, önceki gün başladõ- ğõ savunmasõnõ dün sürdürürken İzmir Şirinyer’deki NATO tesislerine sal- dõrõ planlarõ iddialarõnõ yanõtladõ. Öz- can, şöyle devam etti: “NATO tesislerini inceleme altı- na almışım, yabancı imzaların bu- lunduğu evraklar, bunlar emniyet planı. ‘Bu evrak sizin mi’ diye so- rulmadı. Bunlar arama tutanakla- rında da yok. Soruşturma yapıl- mamış. Ev tutmuşum. Ben emekli maaşıyla geçiniyorum, ev tutsam hayatımı devam ettiremem. Böyle bir saldırı planı hem İşçi Partisi’ne hem benim kişiliğime ters. Cum- huriyeti, milletini seven böyle bir şey yapmaz. Zaten NATO’ya böy- le karşı gelinmez.” Çapraz sorguda Cumhuriyet Sav- cõsõ Mehmet Ali Pekgüzel’in sorularõ üzerine Özcan, Binbaşõ Coşkun Baş- buğ’u tanõmadõğõnõ söyledi. Ulusal Kanal’a haberlerini kargo ile gön- derdiğini anlatan Özcan, uzun süredir Ulusal Kanal’õn Ankara temsilciliği- ne gitmediğini belirtti. Savcõ Pekgüzel, NATO’ya sabotaj planõna ilişkin aynõ CD’lerin Öz- can’õn evinde ve işyerinde ele geçti- ğine, müzik CD’si görünümünde ol- duğuna, ancak özel bir programla açõlabildiğine dikkat çekti. Özcan bu iddialarõ “Siz iddia ediyorsunuz. Arama tutanağında CD yok. 55 adet CD’yi bir çuvala doldurmuş- lar” diye yanõtladõ. Ulusal Kanal’õn İs- tanbul’daki merkezinde Doğu Pe- rinçek’e suikast yapõlacağõnõ söyle- yen Yunus Emre Uyar’õn kanun dõ- şõ sorgulanmasõna ilişkin görüntüle- rin aynõsõnõn işyerinde de bulundu- ğuna ilişkin sorulara karşõlõk Özcan, “CD’ler bende bulunmuş. Uyar İzmirliymiş. CD’yi açmadım, haber maksatlı, açabilirdim de. CD ne ka- dar önemli bir şeymiş, ben de ye- ni fark ediyorum” dedi. Dink tavsiyesi Hrant Dink’in öldürülmesi dava- sõnda Yasin Hayal’in avukatlõğõnõ ya- pan, Ergenekon davasõnõn tutuksuz sa- nõğõ Fuat Turgut ile telefon kayõtla- rõnõn sorulmasõ üzerine Özcan, Hrant Dink’in Diyarbakõr’da bir paneldeki konuşmalarõnõn görüntülerinden söz ettiğini söyledi. Özcan, Dink’in Birinci Dünya Sa- vaşõ’nda Ermenilerin dõş güçlerin oyununa geldiğini anlatarak Kürtle- re böyle oyunlara gelmemeleri için uyarõda bulunduğunu, bu görüntüle- rin Ulusal Kanal’da yayõmlandõğõnõ, Avukat Turgut’a bu görüntüleri sey- retmesini tavsiye ettiğini söyledi. Söz alan İP Genel Başkanõ Doğu Perinçek, Abdullah Öcalan ile 2000’e Doğru dergisi için röportajõ- na ilişkin fotoğraflardaki şahõslar arasõnda Hayati Özcan olmadõğõnõ söyledi. Perinçek, Hayati Özcan’da bulunan bir notun kendisine ait ko- nuşma olduğunu ifade etti. Müdahillik taleplerine kabul Duruşmanõn öğleden sonraki bö- lümünde İP’lilerin avukatõ Mehmet Cengiz, Tuncay Güney ile yapõlan mülakatõn orijinal çözümlerini isteyen mahkemeye Emniyet Genel Müdür- lüğü’nün “kayıtlarda yok” yanõtõ verdiğini anõmsatarak, tutuklu sa- nõklardan eski Organize Suçlar Şube Müdürü Adil Serdar Saçan’õn mah- kemeye gönderdiği dilekçeye dikkat çekti. Mahkeme heyeti, Saçan’õn di- lekçesinde 2001’deki soruşturmanõn “Veli Küçük ve grubu” koduyla İs- tanbul İstihbarat Şubesi ve Organize Suçlar Şubesi’nin arşivine girdiğini belirttiği dosyanõn bu adla Emniyet Genel Müdürlüğü’ne sorulmasõna karar verdi. Müdahil olma isteminde bulunan Prof. Dr. Hüsamettin Er- dem, Prof. Dr. Tacettin Uzun ve Yrd. Doç. Dr. Hidayet Işık’õn taleplerini kabul eden mahkeme heyeti davayõ 23 Şubat Pazartesi gününe erteledi. İstanbul Haber Servisi - Ergenekon so- ruşturmasõ kapsamõnda Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski Özel Harekât Daire Başkanvekili İbrahim Şahin, cezaevinden el yazõsõyla yazõp imzaladõğõ basõn açõklama- sõnda, “Genelkurmay Başkanlığı’nın 12 Şubat 2009 tarihli açıklamaları doğru- dur” dedi. İbrahim Şahin, Ergenekon davasõnda yar- gõlanan bir tutuklu sanõk aracõlõğõyla gönder- diği ve avukatlarõnõn basõna dağõttõğõ açõkla- masõnda, Genelkurmay Başkanlõğõ ve Genel- kurmay Başkanõ ile hiçbir görüşmesi olmadõ- ğõnõ belirtti. Şahin, açõklamasõnda şunlarõ kaydetti: “Savcılık makamında ifade verirken böyle bir soruyla da karşılaşmadım. 70-80 soru ise bana hiç sorulmadı. Fakat Türk Silahlı Kuvvetleri’ni hedef alan bu soru- lar, sanki sorulmuş gibi ifade tutanağında cevap haneleri boş olarak yazılmış. Soru- ların yüzde 70’i emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin üzerine hazır- lanmış. Cezaevinde tanıma şerefine eriştiğim emekli Tuğgeneral Veli Küçük ile İş- çi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ile bu partinin diğer mensupları üzerine yoğunlaş- mıştı. Sorgulama tamamen Türk Silahlı Kuvvetleri’ni he- def aldığından, birçok soruda susma hakkımı kullandım.” Şahin, açõklamasõnõ, “TSK’nin benim gibi hasta ve eski bir mahkûma da ihtiyacı yoktur. Tüm ger- çekler mahkeme safaha- tında ortaya çıkacaktır. Türk milletinin ilelebet payidar olması dileğiy- le” sözleriyle tamamladõ. Ş A H İ N G E N E L K U R M A Y ’ I N A Ç I K L A M A S I N I D O Ğ R U L A D I İstanbul Haber Servisi - Bir grup gazeteci, sendikacõ ve hu- kukçu, Güçlükonak katliamõnõn sorumlularõnõn ortaya çõkarõla- rak yargõlanmasõ için suç duyu- rusunda bulundu. Avukat Ercan Kanar, sendikacõ Münir Cey- lan, Düşünce Suçuna Karşõ Gi- rişim aktivisti Şanar Yurdata- pan, gazeteciler Celal Başlan- gıç ve Hakan Tahmaz, Güçlü- konak katliamõnõn sorumlularõ hakkõnda suç duyurusunda bulu- narak, sorumlularõn, “Nitelikli kasten öldürme”, “Görevi kö- tüye kullanma”, “Kamu gö- revlisinin suçu bildirmemesi”, “Suç delillerini yok etme, giz- leme veya değiştirme” suçla- rõndan yargõlanmasõnõ talep etti. İstanbul Adliyesi’nin Beşik- taş’taki yerleşkesinde suç duyu- rusunu savcõlõğa sunmasõnõn ar- dõndan gazetecilere açõklama yapan Yurdatapan, Güçlükonak katliamõyla ilgili dördüncü suç duyurusunu yaptõklarõnõ belirtti. Yurdatapan, “İlki 1996’da, ikincisi 2000’de, üçüncüsü 2002’deydi. Şimdi eski bakan Adnan Ekmen’in anlattıkların- dan sonra yeniden olayı yargı- ya taşıyoruz, sorumluların bu- lunup yargılanmasını istiyo- ruz” dedi. Güçlükonakkatliamınasuçduyurusu VKGB GENEL BAŞKANI Taner Ünal’a bir dava daha ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - “Suç işlemek amacıyla örgüt kurduğu” iddia- sõyla Ankara ve Diyarbakõr’da 3 davada yargõlanan Vatansever Kuvvetler Güç Birli- ği (VKGB) Hareketi Genel Başkanõ Taner Ünal’a, “Ergenekon örgütü içindeki hiye- rarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüt üyelerine bilerek ve isteyerek yar- dım etmek” suçundan bir dava daha açõldõ. Halen Diyarbakõr’da tutuklu bulunan Ünal’õn, 7 yõl 6 aydan 15 yõla kadar hapsi isteniyor. VKGB Hareketi’nin yapõlanma ve uygu- lamalarõnõn temel hareket noktasõnõ oluştu- racak 9 sayfalõk “master planı” dokümanõ- na ilişkin bilgi bulunan iddianamede, belge- nin, Ergenekon soruşturmasõnda ele geçiri- len Ergenekon, Devletin Yeniden Yapõlan- masõ başlõklõ dokümanlarla içerik olarak benzerlik gösterdiğine dikkat çekildi. İddia- namede, “Girdap Operasyonu” kapsamõn- da Ankara’da açõlan davada Ünal ile birlikte yargõlanan Ahmet Cinali’nin işyerinde ele geçirilen bir evrakla ilgili şu ifadelere yer verildi: “17 Ağustos 2002’de İstanbul’da yapıl- dığı belirtilen bir toplantıya ilişkin olarak düzenlendiği anlaşılan A4 ebadında el ya- zısı ile şematik bir biçimde düzenlenmiş evrak içeriğinde ‘Askeri Personel Kazım Banat, İsrailli General Gabriel Libraider (MOSSAD), Ali Erkan, Batmanlõ Ömer isimli şahõslarõn bir toplantõ yaptõklarõ, bu toplantõ içeriğinden, Şahinbey kod adlõ Ah- met Cinali, emekli General Veli Küçük, Sedat Peker, Hoca kod adlõ Kemal Şahin ve Tacikistan Genelkurmay Başkanõ ile Ti- caret Bakanõ Mehmet Eminof’a suikast ve- ya eylem planõ yaptõklarõ’ belirtilmiş. Top- lantıya katılan şahıslardan askeri perso- nel Kazım Banat’ın ve Hizbullah’ın E. Orgeneral Çevik Bir’in kontrolünde oldu- ğu belirtilen bir işaretleme yapılmış, Er- genekon’un Org. Murat Hoca ile görüştü- ğü, BOTAŞ’ta görevli Refik Nuhoğlu’nun Şahinbey’in (Ahmet Cinali) nerede oldu- ğunu araştırdığına ilişkin notlar, ayrıca Murat Hoca ve Refik Nuhoğlu’nun kul- landığı telefonlara ilişkin bilgiler yer alan belge elde edildiği, Ergenekon sanığı Veli Küçük’te de yukarıda belirtilen belgenin bulunduğu, bu belgenin altına Küçük ta- rafından ‘Ahmet Cinali getirdi, Gire- sun’dan bu bilgileri verenin arkadaşõymõş, benimle görüşecekler, Ahmet Cinali’ye te- lefon edeceğim’ şeklinde ibarenin de ek- lenmiş olduğu tespit edilmiştir.” İddianamede, Taner Ünal’õn, İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi’nde yargõlanan “Er- genekon terör örgütünün kurucu ve üye- leri ile organik olarak bir bağının tespit edilemediği” kaydedildi. Buna karşõn, Er- genekon sanõklarõndan elde edilen VKGB Hareketi’nin Master Planõ ve Ergenekon sa- nõk ve tanõklarõnõn beyanlarõ da göz önüne alõndõğõnda, Ünal’õn, Ergenekon örgütü içindeki hiyerarşik yapõya dahil olmamakla birlikte, örgüt üyelerine bilerek ve isteyerek yardõm ettiğinin anlaşõldõğõ kaydedildi. Ünal’õn, 7 yõl 6 aydan 15 yõla kadar hapisle cezalandõrõlmasõ talep edildi. Yaşar Öz, Mehmet Ağar’õn kendisi hakkõnda ‘İnsan simsarõ’ demesine tepki gösterdi ‘Kirli işleri açıklarım’ mektubu İstanbul Haber Servisi - Te- kirdağ F Tipi Cezaevi’nde tu- tuklu bulunan Yaşar Öz, çete oluşturduğu iddiasõyla geçen günlerde Ankara 11. Ağõr Ceza Mahkemesi’ne ifade veren eski İçişleri Bakanõ Mehmet Ağar’õn kendisi hakkõnda, “İnsan sim- sarı” ve “muhbirimizdi” nite- lemelerine sert tepki göstererek “Benden sağladıkları bir tek bilgiyi açıklasın. Yok açıkla- yamazsa, 16 yıl süren suskun- luğumu bozup benden ricayla ağırlıklı çıkara dayalı hangi kirli taleplerde bulundukları- nı, benden devlet destekli nasıl bir eli kanlı taşeron yaratmak istediklerini açıklayacağım” dedi. Öz, “Ağar’ı hiç tanımamış olmayı isterdim” ifadelerini kullandõ. ‘Suskunluğu bozarım’ Ağar’õn ifadelerinin ardõndan dün avukatõ aracõlõğõyla tutuklu bulunduğu cezaevinden 6 sayfa- lõk açõklama gönderen Öz, “muh- birliği” terörle mücadele adõna bile olsa “şerefsizlik” saydõğõnõ belirterek Ağar’õn “muhbiri- mizdi” sözlerini ispatlamasõnõ istedi. Aksi halde 16 yõllõk sus- kunluğunu bozacağõnõ belirten Öz, “Amaçlarını birer ikişer hayata geçirdikten sonra bu kez de taşeronlarını nasıl bir bir ortadan kaldırdıklarını açıklayacağım” dedi. Yeşil pasaport ve silah Ağar’õn kendisiyle olan tanõ- şõklõğõnõ, “şu an hayatta olma- yanlarla olduğu gibi inkâr et- mek yerine legal zemine oturt- mak istediğini” ileri süren Öz, açõklamasõnda Ağar’a sorular da yöneltti. Öz’ün Ağar’a yö- nelttiği sorulardan bazõlarõ şöy- le: “Sayın Ağar, ‘insan simsarõ’ olarak nitelendirdiği kişileri makamının kapısında hatta merdivenlerin başında karşı- layıp aynı şekilde mi uğur- lar? Onlara ‘kahraman’ diye mi hitap eder? Hayatlarını ko- laylaştırmak için kendisine ve yakınlarına yeşil ve hususi pa- saportlar, her çapta ve mar- kada silahlar taşıyabilmesini sağlayan izin belgesi kullan- ması için emniyete ait sayısız araç plakası ve bu durumu açıklayan belgeler mi verir?” Öz, Susurluk kazasõndan bir- kaç ay sonra Tekstilciler Birliği Başkanõ Cahit Karakaş’la bu- luşup strateji belirlediklerini, göz- altõna alõndõğõnda talimatla İs- tanbul’dan Ankara’ya getirtilerek Ağar tarafõndan kendisine sila- hõnõn teslim edildiğini ileri sürdü. DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Çocuklara Adalet Girişimi Sözcüsü Arif Ak- kaya, Diyarbakõr’da haklarõnda 23’er yõl ha- pis istemiyle dava açõlan çocuklarõn özel gö- revlendirilmiş ağõr ceza mahkemelerinde de- ğil, çocuk mahkemelerinde yargõlanmalarõ gerektiğini belirtti. Diyarbakõr’da 4 Temmuz ve 20 Ekim 2008’de çõkan olaylara karõştõklarõ gerekçe- siyle haklarõnda 23’er yõl hapis istemiyle da- va açõlan 4’ü tutuklu 5 çocuğun aileleri basõn açõklamasõ yaptõ. Diyarbakõr Adliyesi önünde yapõlan açõklamada, ailelere Diyarbakõr Ba- rosu, İHD, TTB ve Mazlum-Der Diyarbakõr Şube yöneticileri de destek verdi. Grup adõna açõklama yapan Çocuklara Adalet Girişimi Sözcüsü Arif Akkaya, aileler, sivil toplum örgütleri ve çocuklarõn avukatlarõyla birlikte kurduklarõ komisyonun ilk olarak Şõrnak’õn Cizre ilçesinde çalõşmalara başladõğõnõ belirt- ti. Komisyonun Cizre’de ailelerle gö-rüştü- ğünü anlatan Akkaya, yapõlan çalõşmalarõn kõsa bir dönem içerisinde rapor haline getiri- lerek kamuoyuna açõklanacağõnõ söyledi. Çocuk Koruma Kanunu ve BM Çocuk Hak- larõ Sözleşmesi’nde 18 yaşõn altõndaki tüm bireyleri çocuk olarak kabul ettiğini vurgula- yan Akkaya, çocuklarõn özel görevlendiril- miş ağõr ceza mahkemelerinde değil, çocuk mahkemelerinde yargõlanmalarõ gerektiğini vurguladõ. Akkaya şöyle konuştu:“Gazzeli çocuklar için gözyaşı dökenler ve İsrail iş- galine karşı direnen çocukları alkışlayan vicdan sahipleri, ailesinin yanında, okulda olması gereken yüzlerce çocuğumuz, biz onlara yıllarca ceza çektirmeyi düşünür- ken, hapishane hücrelerinde hâlâ doktor, öğretmen olma hayalleri kuruyor.” ‘Çocuklar, çocuk mahkemesinde yargılanmalı’ 6 kişi serbest bırakıldı ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Hava Kuvvetleri Komu- tanlõğõ Askeri Savcõlõğõ’nõn yü- rüttüğü “Karargâh Evleri” so- ruşturmasõ kapsamõnda gözaltõna alõnan 6 kişi serbest bõrakõldõ. Soruşturma kapsamõnda Anka- ra, İstanbul ve Balõkesir’de 10 Şu- bat’ta gözaltõna alõnan 6 kişinin ilk sorgusu Ankara Jandarma Alay Komutanlõğõ’nda yapõldõ. Jandar- ma sorgusunun önceki gün ak- şam saatlerinde tamamlanmasõnõn ardõndan zanlõlar Hava Kuvvetle- ri Komutanlõğõ Askeri Savcõlõ- ğõ’na çõkarõldõ. Askeri savcõnõn ifadelerini al- masõnõn ardõndan İP Genel Baş- kanvekili Mehmet Bedri Gülte- kin, Bekir Çakmak ve Ozan Ezik gece saat 23.00 sõralarõnda serbest bõrakõldõ. İfadeleri tamam- lanan Zeki Alkan, İbrahim Ars- lan ve Mümine Öztürk de dün serbest bõrakõldõ. İP Genel Başkanvekili Gültekin, serbest bõrakõlmasõnõn ardõndan dün parti genel merkezinde basõn toplantõsõ düzenledi. Gültekin, Par- ti genel merkezindeki aramalar sõrasõnda “Karargâh Evleri” bel- gesinin bulunduğu iddiasõnõ red- dederek şunlarõ kaydetti: “Karargâh Evleri belgesi, ‘Yargõtay krokisi’, ‘İzmir NATO üssü krokisi’ ve Genelkurmay Başkanı Sayın Büyükanıt’ın ‘Ba- lõkesir gezi programõ’ gibi belge ve CD’ler kesinlikle parti binaları- mızda aramadan önce yoktu. Bunları gören ve bilen tek bir ar- kadaşımız yok. Açıktır ki arama yapan güvenlik görevlileri içine sızmış F tipi örgüt mensupları bu ‘suç’ kanıtlarını imal etmişler, bazılarını arama sırasında par- ti binasına, bazılarını ise daha sonra götürülen evrak çuvalla- rının içine yerleştirmişlerdir. İP polis ve ordu içinde örgütlenmez. Ordu, polis ve MİT’in parti için- de örgütlenmesine izin vermez.” DİYARBAKIR OLAYLARI KARARGÂH EVLERİ SORUŞTURMASI Susurluk hükümlüsü Hoştan, Aydõnlõk Genel Yayõn Yönetmeni Bolluk ve eski PKK itirafçõsõ Tonçer serbest STK temsilcileri ve bir grup aydın dün İstanbul Adliyesi’ndeydiler.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear