Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
14 ŞUBAT 2009 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7
GEÇMİŞTEN
GELECEĞE
ORHAN ERİNÇ
İbrikçibaşı
Bu da nereden çıktı demeyin lütfen.
Delikli taş ile delikli para arasındaki ilişkiyi dile
getiren siyasal nutuk nedeniyle anımsadım.
Size özetle anlatayım.
Evlerin su ihtiyacının, mahalledeki çeşmelerden
sakalar aracılığı ile karşılandığı yıllar...
Bu nedenle umumi tuvaletlerde de, ihtiyaç gi-
derildikten sonra sıra sıra dizilmiş ibriklerdeki su-
lar kullanılıyor.
Bağırsakları bozulduğu için yolda tuvalete gir-
mek zorunda kalan efendiden biri, fırtına gibi umu-
mi tuvalete yetişmeye çalışıyor.
Tam sıralanmış ibriklerden birini kapıp kapalı bö-
lüme girecekmiş ki arkadan bir ses gürlemiş:
- Onu bırak kulpu kırığı al!
Efendi “Lahavle” çekip, sese uymuş. Çünkü za-
man geçirecek durumda değilmiş.
Rahatlayıp çıkınca merakını gidermek için ken-
disine emir veren kişiye nedenini sormuş.
Aldığı yanıt da şu olmuş: “Sessiz kalırsak bizim
burada ibrikçibaşı olduğumuzu kim bilecek!”
Küçük öykücükte efendinin kaç para ödediği be-
lirtilmiyor. Ama o dönemde delikli kuruş ya da 100
para (2.5 kuruş) olmadığını biliyorum.
Çocukluğumuzda kullandığımız delikli parala-
rın da ömrü uzun olmadı.
Madeni eşya tamirinde, cıvataların daha geniş
başlı olmasını sağlayan rondelalardan ucuza
geldiği için kullanılmaya başlandığından hırda-
vatçıların itirazları üzerine kaldırıldı.
Lafı fazla uzatıp ibrikçibaşı olmaktan korkuyo-
rum. Lüzumundan fazla ibrikçibaşı varken bir de
ben aynı işe soyunmayayım.
Namuslu olmanın ve namuslu kalmanın, in-
sanlığın olmazsa olmazlarından biri olduğunu söy-
lerlerse de inanmayın.
Daha doğrusu inanın ama, o görüşün günü-
müzde geçerli olmadığını da unutmayın.
1970’li yılların ortalarına kadar, ülkemizde ge-
çerli sayılanlar aynı zamanda da doğru olanlardı.
Aradaki fark gitgide açılmaya başladı.
Ve doğrunun başka, geçerlinin başka olduğu bu-
günlere geldik.
Eskiden, devletin üst görevlerine yükselmiş ki-
şilerin doğruluğundan, dürüstlüğünden söz edil-
mesine gerek duyulmadığını biliyorum.
Sadece kendileri değil, çoluk çocukları da ay-
nı durumdaydılar. Adları bile hemen hemen du-
yulmazdı.
Bugünkü bazı büyüklerimiz ile çocuklarının
yaptıkları ve büyük becerileri, neredeyse geçmiş
dönemlerin pehlivan tefrikalarına döndü.
Hemen her gün bir gazetede kendilerine yönelik
iftiraları (?) okuyoruz.
Yazılanlardan iftiharla göğüsleri kabaranlar da
var, kulaklarının üzerine oturmuşlar da...
En tehlikelisi ise yolsuzluk ve güçlerin kişisel çı-
karlar için kötüye kullanılmasına kıllarını kıpır-
datmayanların çokluğu.
Hürriyet gazetesindeki muhabir ve yazar arka-
daşlarımın, çarşamba günü toprağa verdiğimiz
Türkiye Büyük Millet Meclisi önceki başkanların-
dan Sabit Osman Avcı’nın geçinme sıkıntısı ile
ilgili olarak yazdıklarından etkilenmedim desem
yalan olur.
Avcı’yı yıllar önce, Kadıköy’ün Dr. Cemil Topuzlu
Caddesi’nin Selamiçeşme civarındaki bir durak-
ta otobüs beklerken gördüğümü hiç unutmadım.
Görüntü fazla umut vermiyor ama, aramızdan
ayrıldıklarında başka Sabit Osman Avcı’ların var-
lığını da öğreneceğimizi umuyorum.
oerinc@cumhuriyet.com.tr
Ergenekon’da3tahliyedahaHATİCE TUNCER
HİLAL KÖSE
Ergenekon davasõnda dün üç tahli-
ye kararõ birden geldi. Davaya bakan
İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi
Susurluk davasõ hükümlüsü Sami
Hoştan, Aydõnlõk Dergisi Genel Ya-
yõn Yönetmeni Serhan Bolluk ve ör-
güt üyeliğinden yargõlanan eski PKK
itirafçõsõ Abdulmuttalip Tonçer’in
tahliyesine karar verdi. Dosya kap-
samõ, suç vasõflarõnõn değişme ihti-
mali, tutuklulukta geçen süreleri dik-
kate alan mahkeme sanõklar için yurt-
dõşõna çõkma yasağõ koydu. Ergenekon
davasõnda daha önce Mahmut Öz-
türk, Gazi Güder, Muammer Ka-
rabulut, Vedat Yenerer ve Orhan
Tunç tahliye edilmişti.
Ergenekon davasõnõn 53. duruş-
masõnda tutuklu sanõk Ulusal Kanal
İzmir Temsilcisi Hayati Özcan sa-
vunmasõnõ yaptõ, çapraz sorguda so-
rularõ yanõtladõ. Mahkeme heyetine,
“Bırakın vatan için çalışmalara
katılalım” diyen Özcan, NATO’ya
saldõrõ planõ iddialarõnõ reddederek
“Cumhuriyeti seven böyle bir şey
yapmaz” dedi.
Hayati Özcan, önceki gün başladõ-
ğõ savunmasõnõ dün sürdürürken İzmir
Şirinyer’deki NATO tesislerine sal-
dõrõ planlarõ iddialarõnõ yanõtladõ. Öz-
can, şöyle devam etti:
“NATO tesislerini inceleme altı-
na almışım, yabancı imzaların bu-
lunduğu evraklar, bunlar emniyet
planı. ‘Bu evrak sizin mi’ diye so-
rulmadı. Bunlar arama tutanakla-
rında da yok. Soruşturma yapıl-
mamış. Ev tutmuşum. Ben emekli
maaşıyla geçiniyorum, ev tutsam
hayatımı devam ettiremem. Böyle
bir saldırı planı hem İşçi Partisi’ne
hem benim kişiliğime ters. Cum-
huriyeti, milletini seven böyle bir
şey yapmaz. Zaten NATO’ya böy-
le karşı gelinmez.”
Çapraz sorguda Cumhuriyet Sav-
cõsõ Mehmet Ali Pekgüzel’in sorularõ
üzerine Özcan, Binbaşõ Coşkun Baş-
buğ’u tanõmadõğõnõ söyledi. Ulusal
Kanal’a haberlerini kargo ile gön-
derdiğini anlatan Özcan, uzun süredir
Ulusal Kanal’õn Ankara temsilciliği-
ne gitmediğini belirtti.
Savcõ Pekgüzel, NATO’ya sabotaj
planõna ilişkin aynõ CD’lerin Öz-
can’õn evinde ve işyerinde ele geçti-
ğine, müzik CD’si görünümünde ol-
duğuna, ancak özel bir programla
açõlabildiğine dikkat çekti. Özcan bu
iddialarõ “Siz iddia ediyorsunuz.
Arama tutanağında CD yok. 55
adet CD’yi bir çuvala doldurmuş-
lar” diye yanõtladõ. Ulusal Kanal’õn İs-
tanbul’daki merkezinde Doğu Pe-
rinçek’e suikast yapõlacağõnõ söyle-
yen Yunus Emre Uyar’õn kanun dõ-
şõ sorgulanmasõna ilişkin görüntüle-
rin aynõsõnõn işyerinde de bulundu-
ğuna ilişkin sorulara karşõlõk Özcan,
“CD’ler bende bulunmuş. Uyar
İzmirliymiş. CD’yi açmadım, haber
maksatlı, açabilirdim de. CD ne ka-
dar önemli bir şeymiş, ben de ye-
ni fark ediyorum” dedi.
Dink tavsiyesi
Hrant Dink’in öldürülmesi dava-
sõnda Yasin Hayal’in avukatlõğõnõ ya-
pan, Ergenekon davasõnõn tutuksuz sa-
nõğõ Fuat Turgut ile telefon kayõtla-
rõnõn sorulmasõ üzerine Özcan, Hrant
Dink’in Diyarbakõr’da bir paneldeki
konuşmalarõnõn görüntülerinden söz
ettiğini söyledi.
Özcan, Dink’in Birinci Dünya Sa-
vaşõ’nda Ermenilerin dõş güçlerin
oyununa geldiğini anlatarak Kürtle-
re böyle oyunlara gelmemeleri için
uyarõda bulunduğunu, bu görüntüle-
rin Ulusal Kanal’da yayõmlandõğõnõ,
Avukat Turgut’a bu görüntüleri sey-
retmesini tavsiye ettiğini söyledi.
Söz alan İP Genel Başkanõ Doğu
Perinçek, Abdullah Öcalan ile
2000’e Doğru dergisi için röportajõ-
na ilişkin fotoğraflardaki şahõslar
arasõnda Hayati Özcan olmadõğõnõ
söyledi. Perinçek, Hayati Özcan’da
bulunan bir notun kendisine ait ko-
nuşma olduğunu ifade etti.
Müdahillik taleplerine kabul
Duruşmanõn öğleden sonraki bö-
lümünde İP’lilerin avukatõ Mehmet
Cengiz, Tuncay Güney ile yapõlan
mülakatõn orijinal çözümlerini isteyen
mahkemeye Emniyet Genel Müdür-
lüğü’nün “kayıtlarda yok” yanõtõ
verdiğini anõmsatarak, tutuklu sa-
nõklardan eski Organize Suçlar Şube
Müdürü Adil Serdar Saçan’õn mah-
kemeye gönderdiği dilekçeye dikkat
çekti. Mahkeme heyeti, Saçan’õn di-
lekçesinde 2001’deki soruşturmanõn
“Veli Küçük ve grubu” koduyla İs-
tanbul İstihbarat Şubesi ve Organize
Suçlar Şubesi’nin arşivine girdiğini
belirttiği dosyanõn bu adla Emniyet
Genel Müdürlüğü’ne sorulmasõna
karar verdi. Müdahil olma isteminde
bulunan Prof. Dr. Hüsamettin Er-
dem, Prof. Dr. Tacettin Uzun ve Yrd.
Doç. Dr. Hidayet Işık’õn taleplerini
kabul eden mahkeme heyeti davayõ 23
Şubat Pazartesi gününe erteledi.
İstanbul Haber Servisi - Ergenekon so-
ruşturmasõ kapsamõnda Silivri Cezaevi’nde
tutuklu bulunan eski Özel Harekât Daire
Başkanvekili İbrahim Şahin, cezaevinden
el yazõsõyla yazõp imzaladõğõ basõn açõklama-
sõnda, “Genelkurmay Başkanlığı’nın 12
Şubat 2009 tarihli açıklamaları doğru-
dur” dedi.
İbrahim Şahin, Ergenekon davasõnda yar-
gõlanan bir tutuklu sanõk aracõlõğõyla gönder-
diği ve avukatlarõnõn basõna dağõttõğõ açõkla-
masõnda, Genelkurmay Başkanlõğõ ve Genel-
kurmay Başkanõ ile hiçbir görüşmesi olmadõ-
ğõnõ belirtti. Şahin, açõklamasõnda şunlarõ
kaydetti:
“Savcılık makamında ifade verirken
böyle bir soruyla da karşılaşmadım. 70-80
soru ise bana hiç sorulmadı. Fakat Türk
Silahlı Kuvvetleri’ni hedef alan bu soru-
lar, sanki sorulmuş gibi ifade tutanağında
cevap haneleri boş olarak yazılmış. Soru-
ların yüzde 70’i emekli Yüzbaşı
Muzaffer Tekin üzerine hazır-
lanmış. Cezaevinde tanıma
şerefine eriştiğim emekli
Tuğgeneral Veli Küçük ile İş-
çi Partisi Genel Başkanı Doğu
Perinçek ile bu partinin diğer
mensupları üzerine yoğunlaş-
mıştı. Sorgulama tamamen
Türk Silahlı Kuvvetleri’ni he-
def aldığından, birçok soruda
susma hakkımı kullandım.”
Şahin, açõklamasõnõ,
“TSK’nin benim gibi hasta
ve eski bir mahkûma da
ihtiyacı yoktur. Tüm ger-
çekler mahkeme safaha-
tında ortaya çıkacaktır.
Türk milletinin ilelebet
payidar olması dileğiy-
le” sözleriyle tamamladõ.
Ş A H İ N G E N E L K U R M A Y ’ I N A Ç I K L A M A S I N I D O Ğ R U L A D I
İstanbul Haber Servisi - Bir
grup gazeteci, sendikacõ ve hu-
kukçu, Güçlükonak katliamõnõn
sorumlularõnõn ortaya çõkarõla-
rak yargõlanmasõ için suç duyu-
rusunda bulundu. Avukat Ercan
Kanar, sendikacõ Münir Cey-
lan, Düşünce Suçuna Karşõ Gi-
rişim aktivisti Şanar Yurdata-
pan, gazeteciler Celal Başlan-
gıç ve Hakan Tahmaz, Güçlü-
konak katliamõnõn sorumlularõ
hakkõnda suç duyurusunda bulu-
narak, sorumlularõn, “Nitelikli
kasten öldürme”, “Görevi kö-
tüye kullanma”, “Kamu gö-
revlisinin suçu bildirmemesi”,
“Suç delillerini yok etme, giz-
leme veya değiştirme” suçla-
rõndan yargõlanmasõnõ talep etti.
İstanbul Adliyesi’nin Beşik-
taş’taki yerleşkesinde suç duyu-
rusunu savcõlõğa sunmasõnõn ar-
dõndan gazetecilere açõklama
yapan Yurdatapan, Güçlükonak
katliamõyla ilgili dördüncü suç
duyurusunu yaptõklarõnõ belirtti.
Yurdatapan, “İlki 1996’da,
ikincisi 2000’de, üçüncüsü
2002’deydi. Şimdi eski bakan
Adnan Ekmen’in anlattıkların-
dan sonra yeniden olayı yargı-
ya taşıyoruz, sorumluların bu-
lunup yargılanmasını istiyo-
ruz” dedi.
Güçlükonakkatliamınasuçduyurusu
VKGB GENEL BAŞKANI
Taner
Ünal’a bir
dava daha
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - “Suç
işlemek amacıyla örgüt kurduğu” iddia-
sõyla Ankara ve Diyarbakõr’da 3 davada
yargõlanan Vatansever Kuvvetler Güç Birli-
ği (VKGB) Hareketi Genel Başkanõ Taner
Ünal’a, “Ergenekon örgütü içindeki hiye-
rarşik yapıya dahil olmamakla birlikte,
örgüt üyelerine bilerek ve isteyerek yar-
dım etmek” suçundan bir dava daha açõldõ.
Halen Diyarbakõr’da tutuklu bulunan
Ünal’õn, 7 yõl 6 aydan 15 yõla kadar hapsi
isteniyor.
VKGB Hareketi’nin yapõlanma ve uygu-
lamalarõnõn temel hareket noktasõnõ oluştu-
racak 9 sayfalõk “master planı” dokümanõ-
na ilişkin bilgi bulunan iddianamede, belge-
nin, Ergenekon soruşturmasõnda ele geçiri-
len Ergenekon, Devletin Yeniden Yapõlan-
masõ başlõklõ dokümanlarla içerik olarak
benzerlik gösterdiğine dikkat çekildi. İddia-
namede, “Girdap Operasyonu” kapsamõn-
da Ankara’da açõlan davada Ünal ile birlikte
yargõlanan Ahmet Cinali’nin işyerinde ele
geçirilen bir evrakla ilgili şu ifadelere yer
verildi:
“17 Ağustos 2002’de İstanbul’da yapıl-
dığı belirtilen bir toplantıya ilişkin olarak
düzenlendiği anlaşılan A4 ebadında el ya-
zısı ile şematik bir biçimde düzenlenmiş
evrak içeriğinde ‘Askeri Personel Kazım
Banat, İsrailli General Gabriel Libraider
(MOSSAD), Ali Erkan, Batmanlõ Ömer
isimli şahõslarõn bir toplantõ yaptõklarõ, bu
toplantõ içeriğinden, Şahinbey kod adlõ Ah-
met Cinali, emekli General Veli Küçük,
Sedat Peker, Hoca kod adlõ Kemal Şahin
ve Tacikistan Genelkurmay Başkanõ ile Ti-
caret Bakanõ Mehmet Eminof’a suikast ve-
ya eylem planõ yaptõklarõ’ belirtilmiş. Top-
lantıya katılan şahıslardan askeri perso-
nel Kazım Banat’ın ve Hizbullah’ın E.
Orgeneral Çevik Bir’in kontrolünde oldu-
ğu belirtilen bir işaretleme yapılmış, Er-
genekon’un Org. Murat Hoca ile görüştü-
ğü, BOTAŞ’ta görevli Refik Nuhoğlu’nun
Şahinbey’in (Ahmet Cinali) nerede oldu-
ğunu araştırdığına ilişkin notlar, ayrıca
Murat Hoca ve Refik Nuhoğlu’nun kul-
landığı telefonlara ilişkin bilgiler yer alan
belge elde edildiği, Ergenekon sanığı Veli
Küçük’te de yukarıda belirtilen belgenin
bulunduğu, bu belgenin altına Küçük ta-
rafından ‘Ahmet Cinali getirdi, Gire-
sun’dan bu bilgileri verenin arkadaşõymõş,
benimle görüşecekler, Ahmet Cinali’ye te-
lefon edeceğim’ şeklinde ibarenin de ek-
lenmiş olduğu tespit edilmiştir.”
İddianamede, Taner Ünal’õn, İstanbul 13.
Ağõr Ceza Mahkemesi’nde yargõlanan “Er-
genekon terör örgütünün kurucu ve üye-
leri ile organik olarak bir bağının tespit
edilemediği” kaydedildi. Buna karşõn, Er-
genekon sanõklarõndan elde edilen VKGB
Hareketi’nin Master Planõ ve Ergenekon sa-
nõk ve tanõklarõnõn beyanlarõ da göz önüne
alõndõğõnda, Ünal’õn, Ergenekon örgütü
içindeki hiyerarşik yapõya dahil olmamakla
birlikte, örgüt üyelerine bilerek ve isteyerek
yardõm ettiğinin anlaşõldõğõ kaydedildi.
Ünal’õn, 7 yõl 6 aydan 15 yõla kadar hapisle
cezalandõrõlmasõ talep edildi.
Yaşar Öz, Mehmet Ağar’õn kendisi hakkõnda ‘İnsan simsarõ’ demesine tepki gösterdi
‘Kirli işleri açıklarım’ mektubu
İstanbul Haber Servisi - Te-
kirdağ F Tipi Cezaevi’nde tu-
tuklu bulunan Yaşar Öz, çete
oluşturduğu iddiasõyla geçen
günlerde Ankara 11. Ağõr Ceza
Mahkemesi’ne ifade veren eski
İçişleri Bakanõ Mehmet Ağar’õn
kendisi hakkõnda, “İnsan sim-
sarı” ve “muhbirimizdi” nite-
lemelerine sert tepki göstererek
“Benden sağladıkları bir tek
bilgiyi açıklasın. Yok açıkla-
yamazsa, 16 yıl süren suskun-
luğumu bozup benden ricayla
ağırlıklı çıkara dayalı hangi
kirli taleplerde bulundukları-
nı, benden devlet destekli nasıl
bir eli kanlı taşeron yaratmak
istediklerini açıklayacağım”
dedi. Öz, “Ağar’ı hiç tanımamış
olmayı isterdim” ifadelerini
kullandõ.
‘Suskunluğu bozarım’
Ağar’õn ifadelerinin ardõndan
dün avukatõ aracõlõğõyla tutuklu
bulunduğu cezaevinden 6 sayfa-
lõk açõklama gönderen Öz, “muh-
birliği” terörle mücadele adõna
bile olsa “şerefsizlik” saydõğõnõ
belirterek Ağar’õn “muhbiri-
mizdi” sözlerini ispatlamasõnõ
istedi. Aksi halde 16 yõllõk sus-
kunluğunu bozacağõnõ belirten
Öz, “Amaçlarını birer ikişer
hayata geçirdikten sonra bu
kez de taşeronlarını nasıl bir
bir ortadan kaldırdıklarını
açıklayacağım” dedi.
Yeşil pasaport ve silah
Ağar’õn kendisiyle olan tanõ-
şõklõğõnõ, “şu an hayatta olma-
yanlarla olduğu gibi inkâr et-
mek yerine legal zemine oturt-
mak istediğini” ileri süren Öz,
açõklamasõnda Ağar’a sorular
da yöneltti. Öz’ün Ağar’a yö-
nelttiği sorulardan bazõlarõ şöy-
le: “Sayın Ağar, ‘insan simsarõ’
olarak nitelendirdiği kişileri
makamının kapısında hatta
merdivenlerin başında karşı-
layıp aynı şekilde mi uğur-
lar? Onlara ‘kahraman’ diye mi
hitap eder? Hayatlarını ko-
laylaştırmak için kendisine ve
yakınlarına yeşil ve hususi pa-
saportlar, her çapta ve mar-
kada silahlar taşıyabilmesini
sağlayan izin belgesi kullan-
ması için emniyete ait sayısız
araç plakası ve bu durumu
açıklayan belgeler mi verir?”
Öz, Susurluk kazasõndan bir-
kaç ay sonra Tekstilciler Birliği
Başkanõ Cahit Karakaş’la bu-
luşup strateji belirlediklerini, göz-
altõna alõndõğõnda talimatla İs-
tanbul’dan Ankara’ya getirtilerek
Ağar tarafõndan kendisine sila-
hõnõn teslim edildiğini ileri sürdü.
DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) -
Çocuklara Adalet Girişimi Sözcüsü Arif Ak-
kaya, Diyarbakõr’da haklarõnda 23’er yõl ha-
pis istemiyle dava açõlan çocuklarõn özel gö-
revlendirilmiş ağõr ceza mahkemelerinde de-
ğil, çocuk mahkemelerinde yargõlanmalarõ
gerektiğini belirtti.
Diyarbakõr’da 4 Temmuz ve 20 Ekim
2008’de çõkan olaylara karõştõklarõ gerekçe-
siyle haklarõnda 23’er yõl hapis istemiyle da-
va açõlan 4’ü tutuklu 5 çocuğun aileleri basõn
açõklamasõ yaptõ. Diyarbakõr Adliyesi önünde
yapõlan açõklamada, ailelere Diyarbakõr Ba-
rosu, İHD, TTB ve Mazlum-Der Diyarbakõr
Şube yöneticileri de destek verdi. Grup adõna
açõklama yapan Çocuklara Adalet Girişimi
Sözcüsü Arif Akkaya, aileler, sivil toplum
örgütleri ve çocuklarõn avukatlarõyla birlikte
kurduklarõ komisyonun ilk olarak Şõrnak’õn
Cizre ilçesinde çalõşmalara başladõğõnõ belirt-
ti. Komisyonun Cizre’de ailelerle gö-rüştü-
ğünü anlatan Akkaya, yapõlan çalõşmalarõn
kõsa bir dönem içerisinde rapor haline getiri-
lerek kamuoyuna açõklanacağõnõ söyledi.
Çocuk Koruma Kanunu ve BM Çocuk Hak-
larõ Sözleşmesi’nde 18 yaşõn altõndaki tüm
bireyleri çocuk olarak kabul ettiğini vurgula-
yan Akkaya, çocuklarõn özel görevlendiril-
miş ağõr ceza mahkemelerinde değil, çocuk
mahkemelerinde yargõlanmalarõ gerektiğini
vurguladõ. Akkaya şöyle konuştu:“Gazzeli
çocuklar için gözyaşı dökenler ve İsrail iş-
galine karşı direnen çocukları alkışlayan
vicdan sahipleri, ailesinin yanında, okulda
olması gereken yüzlerce çocuğumuz, biz
onlara yıllarca ceza çektirmeyi düşünür-
ken, hapishane hücrelerinde hâlâ doktor,
öğretmen olma hayalleri kuruyor.”
‘Çocuklar, çocuk
mahkemesinde
yargılanmalı’
6 kişi serbest bırakıldı
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Hava Kuvvetleri Komu-
tanlõğõ Askeri Savcõlõğõ’nõn yü-
rüttüğü “Karargâh Evleri” so-
ruşturmasõ kapsamõnda gözaltõna
alõnan 6 kişi serbest bõrakõldõ.
Soruşturma kapsamõnda Anka-
ra, İstanbul ve Balõkesir’de 10 Şu-
bat’ta gözaltõna alõnan 6 kişinin ilk
sorgusu Ankara Jandarma Alay
Komutanlõğõ’nda yapõldõ. Jandar-
ma sorgusunun önceki gün ak-
şam saatlerinde tamamlanmasõnõn
ardõndan zanlõlar Hava Kuvvetle-
ri Komutanlõğõ Askeri Savcõlõ-
ğõ’na çõkarõldõ.
Askeri savcõnõn ifadelerini al-
masõnõn ardõndan İP Genel Baş-
kanvekili Mehmet Bedri Gülte-
kin, Bekir Çakmak ve Ozan
Ezik gece saat 23.00 sõralarõnda
serbest bõrakõldõ. İfadeleri tamam-
lanan Zeki Alkan, İbrahim Ars-
lan ve Mümine Öztürk de dün
serbest bõrakõldõ.
İP Genel Başkanvekili Gültekin,
serbest bõrakõlmasõnõn ardõndan
dün parti genel merkezinde basõn
toplantõsõ düzenledi. Gültekin, Par-
ti genel merkezindeki aramalar
sõrasõnda “Karargâh Evleri” bel-
gesinin bulunduğu iddiasõnõ red-
dederek şunlarõ kaydetti:
“Karargâh Evleri belgesi,
‘Yargõtay krokisi’, ‘İzmir NATO
üssü krokisi’ ve Genelkurmay
Başkanı Sayın Büyükanıt’ın ‘Ba-
lõkesir gezi programõ’ gibi belge ve
CD’ler kesinlikle parti binaları-
mızda aramadan önce yoktu.
Bunları gören ve bilen tek bir ar-
kadaşımız yok. Açıktır ki arama
yapan güvenlik görevlileri içine
sızmış F tipi örgüt mensupları bu
‘suç’ kanıtlarını imal etmişler,
bazılarını arama sırasında par-
ti binasına, bazılarını ise daha
sonra götürülen evrak çuvalla-
rının içine yerleştirmişlerdir. İP
polis ve ordu içinde örgütlenmez.
Ordu, polis ve MİT’in parti için-
de örgütlenmesine izin vermez.”
DİYARBAKIR OLAYLARI
KARARGÂH EVLERİ SORUŞTURMASI
Susurluk hükümlüsü Hoştan, Aydõnlõk Genel Yayõn Yönetmeni Bolluk ve eski PKK itirafçõsõ Tonçer serbest
STK temsilcileri ve bir grup aydın dün İstanbul Adliyesi’ndeydiler.