28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Oysa kimi değerlendirmeler, saptamalar AKP iktidarı sayesinde Türkiye’nin onarımı giderek güçleşen ulaştığı noktayı özetliyor. Toplumsal bellek zafiyeti, bunları hafıza-ı beşer nisyan ile maluldür deyip geçecek miyiz? Yeni bir haftaya girerken; bir hafta geride kalan, ne ki bugün de yarın da değerini yitirmeyecek kimi söz ve değerlendirmeleri anımsamak, anımsatmak yararlı olacak. Örneğin şu değerlendirme; Başbakan’a ders olacak nitelik ve içerikte: “…Türkiye bugün huzursuz, sıkıntılı. Hiç de bu huzursuzluğu hak etmedi. Kurumlar birbirine girmiş, halkı her gün taciz ediliyor. Bugünkü huzursuzluğun sebebi Cumhuriyet ve demokrasi değil. Ne noksan Türkiye’de, kanun noksan ise yaparsınız. Eksik, noksan ne varsa bu insanları birbirine düşürmeden tamamlayalım. Gelin bu memleketin, milletin insanlarını rahat bırakalım, sorunlarının çözümüne yardımcı olalım… …Ulus devletinin kökündeki ulusu parçalamayalım. Kutuplaşmaktan kaçınalım. Daha iyi sağlık, daha iyi eğitim, daha iyi sosyal güvenlik, her şeyin daha iyisi için mücadele edelim… Hatırası sönmez bir meşale olan Atatürk’e sahip çıktıkça, onun yolundan ayrılmadıkça, her türlü sorunu aşalım…” (Süleyman Demirel - MHP’deki konferansından) Bir ekonomist Başbakan’ı analiz ediyor: “…Başbakan ve politikacılar halkın arasına neden karışır? Halk ile konuşmak, halkın derdini ve beğenisini öğrenmek için karışır. Halk beğenisini alkışlayarak ‘Yaşa… var ol… Allah başımızdan eksik etmesin…’ diye ifade ederse ‘halk iyi’ de… Neden ‘açım’ dediğinde kötü? Ben beklerdim ki Başbakan (hele cami çıkışında-Rize’de) kendisine aç olduğunu duyurmaya çalışan hemşerisiyle ilgilensin… Hiç olmazsa gönlünü alsın. Devletin rakamlarına göre ülkede 3.4 milyon kayıtlı (resmi) işsiz var. Her 4 gencin 1’i işsiz… Ne yazık ki bu konularla ilgilenen yok. Ne yazık ki bu konuları ciddiye alan yok. Toklar açın halinden anlamadıkları gibi açım diyenlerin (dertlerini ne kadar nazik biçimde anlatmaya çalışalar da) ağzını kapatıyorlar, açım diyene dayak attırıyorlar…” (Prof. Güngör Uras) Hak arayan, aylık ücretleri bir milyardan 500 milyona inen, açlığa, sefalete mahkûm olduklarını haykıran Tekel işçilerinin başkentteki eylemlerine AKP yönetimi yetkililerinin verdiği biber gazlı karşılık; Prof. Güngör Uras’ı doğruluyor. TBMM tutanaklarını izleyelim: “- İçişleri bütçesinin görüşüldüğü sırada kürsüde; Tekel işçilerini desteklemek için gittiği mitingde biber gazı ile karşılanıp uğurlanan CHP Milletvekili Çetin Soysal: ‘İçişleri Bakanı’na baktığımda şiddeti görüyorum, biber gazı görüyorum.’ Mehmet Nil Hıdır (AKP): Bakma, bakma, sen bu tarafa bak ağabeyciğim. Ç. Soysal (CHP): ...ve gerçekten suya (Sağlık Meydanı’ndaki havuza) atlamak zorunda kalan işçi kardeşlerimi görüyorum. Bu yaklaşım kabul edilemez. Bu bir devlet terörüdür, bu bir faşizan yaklaşımdır. Abdullah Çalışkan: (AKP): Ne işin vardı senin orada? Soysal: Bu yaklaşım kabul edilemez. Düşününüz ki… Çalışkan (AKP): Orada ne işin vardı senin? Burada yasa çıkartıyoruz. Soysal: Neden oradaydım biliyor musunuz? Oradaki feryadı duymak için oradaydım. Oradaki işçinin sesini duymak için oradaydım. Sen neredesin? Sırça köşklerinde oturuyorsun. Çalışkan (AKP): Seni niye seçti millet? Orada dolaşın diye mi seçti? Soysal: …Buralarda oturmak kolay. Esas sokağa kulağınızı verin, caddelere… Oralarda neler oluyor?... Gelin de eksi 10 derecede mücadele edin… Halil Mazıcıoğlu (AKP): Sen kendini tarif et. Soysal: Size Ahmed Arif’in dediği bir şeyi söyleyeyim, madem öyle dediniz. ‘Sen doğdun üç gün aç tuttuk / Üç gün meme vermedik sana Adiloş Bebe / Hasta düşmeyesin diye, töremiz böyle diye / Saldır şimdi memeye saldır da büyü / Bunlar engerektir, bunlar çıyandır / Bunlar ekmeğimize göz koyanlardır / Tanı bunları tanı da büyü’. Ve diyorum ki 19 tane maden işçimiz öldü. Çocukları, tanı bunları, tanı da büyü. Karayolu, demiryolu, Tekel işçilerimizin çocukları, tanı bunları, tanı da büyü… Bekir Bozdağ (AKP): Sayın Başkan, hatip konuşurken şiir içerisinde grubumuza dönük olarak ‘yılandır, çıyandır’ ifadelerini kullanıp grubumuza hakaret etmiştir. Başkan: Sayın Soysal… Ahmed Arif’in şiirinde yılan çıyan diye AKP grubuna böyle bir ithafta bulundunuz mu? Soysal: Hayır bulunmadım….” “…Böyle bir devlet yönetimi, demokrasi olur mu? Geçmişin tecrübeleri ışığında bir ağabey olarak sesleniyorum: Bu gidiş iyi gidiş değil…” (DP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk) Başbakan dışında gidişe iyi diyen varsa parmağını kaldırsın! SAYFA 22 ARALIK 2009 SALICUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 22 Aralık Oslo K -7 Helsinki K 0 Stockholm K -1 Londra K -1 AmsterdamK 2 Brüksel K 0 Paris K 1 Bonn K 3 Münih K 2 Berlin K 5 Budapeşte K 4 Madrid Y 12 Viyana K 4 Belgrad K 3 Sofya B 4 Roma Y 14 Atina Y 16 Zürih K 2 Moskova K -12 Aşkabat PB 16 Taşkent Y 13 Bakû Y 8 Bişkek Y 8 Tiflis Y 10 Kahire B 18 Şam Y 16 İstanbul S 9 Edirne S 8 Kocaeli S 11 Çanakkale S 11 İzmir PB 13 Manisa PB 11 Denizli S 14 Zonguldak B 10 Sinop B 10 Samsun B 10 Trabzon Y 12 Giresun Y 12 Ankara S 5 Eskişehir S 5 Konya S 5 Sıvas B 2 Antalya PB 17 Adana B 17 Mersin B 17 Diyarbakır Y 13 Şanlıurfa Y 15 Mardin B 12 Siirt B 13 Hakkâri B 4 Van B 5 Kars K 2 Yurdun kuzey ve iç kesimleri parçalı çok bu- lutlu, Güneydoğu Ana- dolu’nun batısı, Doğu Anadolu’nun kuzey ve batısı, Doğu Karadeniz ile sabah saatlerinde Osmaniye, Hatay ve Kahramanmaraş çevre- leri yağışlı, diğer yerler az bulutlu geçecek. Ya- ğışlar genellikle yağmur ve sağanak, Doğu Ana- dolu ile Doğu Karade- niz’in iç kesimlerinin yükseklerinde karla ka- rışık yağmur ve kar şek- linde olacak. Hava sı- caklığı batı bölgelerinde 4 ila 6 derece artacak. GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada geleneği uygulamış, davanın bir no’lu sanığının adını söyleyip “ve arkadaşları” demiş. Daha sözünü bitirmeden sanıkların arasından uğultu yükselmiş. Kimi, “O nereden benim arkadaşım oluyormuş” diye bağırmış, kimi “Ben bu salonda kimsenin arkadaşı değilim” diye haykırıyormuş... Çareyi şu seslenişte bulmuşlar: “Tutuklu - tutuksuz sanıklar ve müdafileri.” İkinci davada da benzer bir olumsuzluk yaşanmaması için aynı tutum izlendi. Salt bu durum bile Silivri davalarının sanık yelpazesi hakkında fikir edinmeye yetiyor. Çok sanıklı davalar, ceza hukukunun sanırım en karmaşık, en çok özen isteyen, her türlü haksızlığa açık, gerçek suçluyu bulmanın en zor olduğu alanlarından biri... Silivri davaları ise çok sanıklılığın ötesinde çok soruşturmalı, çok kovuşturmalı, çok iddianameli, çok “delilli”, çok sayfalı, çok medyalı, çok taraflı... Bu kadar çokluktan ne çıkar, gerçekten kestirmek zor. Sanıkların kendi aralarında hemen hemen hiç hukuk olmadığı için, hukuktan bir şey beklerken ortak bir hukuk da geliştiremiyorlar. Bu durum da kimsenin davayı bir bütün olarak üstüne almamasını beraberinde getiriyor. Benim de bu dava ile birlikte ister istemez öğrenmek durumunda kaldığım hukuk alanlarından biri şu oldu: Delil hukuku... Ceza davalarının temeli, kapısı... Bu konuda özel çalışma yapmak isteyen hukuk bilimcilerine Silivri’de çok veri olduğunu düşünüyorum. Delillerin toplanması, değerlendirilmesi, davada kullanılabilir olup olmadığının netleştirilmesi, bir sanığın aleyhindeki delillerin yanında, lehinde olanların da dikkatte tutulması... Bütün bunlar ceza davasının özü. Hukuk biliminin “delil hukuku” aşamasına gelmesi, kolay olmadı. Ortaçağ hukukunda, örneğin 100 kişinin içinde bir suçlu varsa, 100 kişiye birden ceza veriliyordu ki, suç cezasız kalmasın. Çağdaş hukuk anlayışında ise 100 kişiden 99’u suçluysa, bir suçsuz varsa kimsenin ceza almaması esas... Silivri, bütün bunların dışında seyrediyor. Silivri davalarında “delillerin” temelini “iletişim” oluşturuyor. İletişim bu kadar gelişmeden önce sanıklar arasındaki bağlantıyı ortaya koyan bir temel unsur vardı. Ortak eylem, buluşma, yazışma... Telefon da öylesine yaygın değildi. Silivri’de bütün bunlardan öte, cep telefonundaki kayıtlar, isteğin dışında ya da içinde gelen mesajlar, bilgisayarındaki elektronik postalar, katıldığın bir e- mail ağındaki listeler... Her şey delil... Bilgisayar teknolojilerinden anlayanların söylediği o ki, bilgisayar programlarıyla her türlü sanal bağlantıyı kurmak da olası! 12 Mart günleri için anlatılır... Sendikal çalışmaları olan bir öğretmenin ev telefonu dinlenmektedir. Öğretmen bunu fark eder, telefon faturasını ödemez. Hattın kapatılması gerekir, ama yapamazlar. Birkaç ay sonra malum görevliler öğretmenden rica eder: “Şu faturayı ödeseniz...” Geldik bugüne... Teknoloji gelişti, delil toplamak kolaylaştı... Hukuk mu? O teknolojinin arkasından gelsin! ankcum@cumhuriyet.com.tr AB’deAnkara’nõnönünükesenAlmanya,TürkiyeüzerindenIrak’agirmearayõşõnda Merkel işbirliği istedi BAHADIR SELİM DİLEK ANKARA - AB’ye tam üyelik konusunda Türkiye’nin önünü kesen Almanya, Orta- doğu’da Ankara ile işbirliği yapmak için zemin aramaya başladõ. Almanya, ilk aşama- da Türkiye üzerinden Irak pa- zarõna girmek için kollarõ sõ- varken AKP hükümeti, Al- manya Başbakanõ Angela Merkel’in AB konusundaki olumsuz tutumuna karşõn bu işbirliğine sõcak bakõyor. Saddam Hüseyin dönemin- de ve özellikle 1991 yõlõndaki Körfez Savaşõ öncesinde Irak’a bugünün para birimiyle yakla- şõk 4 milyar Avro’luk ihracat yapan Almanya, Baas rejiminin devrilmesinden sonra bu ülke- ye yönelik ihracatõ 500 milyon Avro’ya gerileyince harekete geçti. Almanya’nõn Türkiye ile Irak’ta özellikle ekonomik iliş- kileri kapsayan işbirliğinin ay- rõntõlarõ 10 Aralõk’ta yapõlan Dõş Ekonomik İlişkiler Kurulu’nun (DEİK) “Irak’ta Türk-Alman İşbirliği” konulu toplantõsõnda ele alõndõ. Toplantõnõn ayrõntõ- larõ, Almanya’nõn Türkiye’nin Irak’ta oluşturduğu ve enerjiden sanayiye, ulaştõrmadan ticare- te kadar geniş bir yelpazeyi kapsayan “stratejik işbirliği” üzerinden bu ülkenin pazarõna girmek istediğini gösterdi. Edinilen bilgilere göre, Tür- kiye ile Almanya özellikle Irak’õn altyapõsõnõn geliştiril- mesi için bir dizi projede or- taklõk yürütecek. Ortadoğu’ya açılma Bu projeler arasõnda ulaşõm, elektrik altyapõsõnõn düzeltil- mesi, içme ve atõk su sisteminin onarõmõ, gereken bölgelerde yeniden yapõmõ, Irak’ta kara, demiryolu ve liman inşasõ gibi büyük yatõrõm gerektiren alan- lar bulunuyor. Ayrõca Alman- ya Irak’ta Türkiye üzerinden yürütülecek işbirliğinin deva- mõnda, yine Türkiye üzerin- den Körfez ülkelerine de açõl- mayõ hedefliyor. Bunun yanõ sõra Irak ile kör- fez ülkelerinin petrol ve do- ğalgazõnõn Irak ve Türkiye gü- zergâhõnõ izleyerek Avrupa ül- kelerine ulaştõrõlmasõ da düşü- nülüyor. Bunun için de Avrupa ülkelerinin doğalgazda Rus- ya’ya olan bağõmlõlõğõnõ ortadan kaldõracak Nabucco temel bir proje olarak düşünüyorlar. Bu toplantõda alõnan karalar üze- rinde gerekli çalõşmalarõn ya- põlmasõ ve uygulama alanlarõ- nõn saptanmasõnõn ardõndan, ikinci toplantõ gelecek yõl Bağ- dat’ta yapõlacak. Alman şir- ketleri Irak’ta halen enerji, has- tane inşaatõ ve telekomünikas- yon alanlarõnda faaliyet göste- riyor. Türkiye’nin Irak’la olan ticaret hacmi ise 5 milyar ABD Dolarõ civarõnda bulunuyor. İSVEÇLİ BAKAN: Türkiye önemli hamle yaptõ LEYLA TAVŞANOĞLU BRÜKSEL - “Yugoslavya hem kuruluş hem de dağılış aşamasın- da tam anlamıyla bir başarısızlık örneğidir. Ülkenin dağılmasında ekonomik zorluklar önemli rol oy- nadı.” Bu sözler İsveç Dõşişleri Ba- kanõ Carl Bildt’e ait. Bildt, Brük- sel’de AB Genişleme Direktörü Michael Leigh ve İsveç’in AB nez- dindeki daimi temsilcisi Büyükelçi Christian Danielsson tarafõndan dü- zenlenen “Batı Balkanlar: Bölgesel İşbirliğinden AB Üyeliğine Doğru Ekonomik Krizin Üstesinden Gel- mek” konulu konferansõn açõlõşõnda konuşuyor. Bildt diyor ki: “Yirmi yıl önce Batı Balkan ülkeleri, Do- ğu Bloku’nun öbür ülkelerine kı- yasla kişi başına gelir itibarıyla iyi durumdaydılar. Ama bugün Po- lonya’nın kişi başına geliri Sırbis- tan’ınkinden yüzde 50 daha yük- sek. Bütün bölgenin AB’ye enteg- rasyonu önemli, ama bu bölge ül- kelerinin tümünün AB’ye hemen üye alınmaları zor.” Esas olarak Batõ Balkanlar’dan parçalanan Yugoslavya’nõn yerine kurulan yedi yeni devletin kastedil- diği konferasta ikinci konuşmacõ AB’nin bir önceki genişleme sorum- lusu Finlandõyalõ Ollie Rehn oluyor. Rehn özellikle Makedonya’nõn da artõk AB bünyesine alõnmasõ gerekti- ğinin altõnõ çizerken Atina ve Üs- küp’ün aralarõnda süren anlaşmazlõğõ aşmalarõ gerektiğine işaret ediyor. Sorularõ yanõtlayan Bildt, AB’nin genişleme sürecinin üye ülkelerin zõmni anlaşmalarõyla ileri bir tarihe atõlacağõ duyumlarõ alõndõğõ sorusuna şu yanõtõ veriyor: “Ben bu görüşlere katılmıyorum. Ama kimi aday ül- keler kriterleri hızla yerine getiri- yor, kimileri de ağırdan alıyor. Örneğin, Türkiye çok önemli hamleler yaptı. Evet, kimi zaman zorlukları aşması gecikiyor. Dışiş- leri Bakanı Ahmet Davutoğlu, an- cak 2023 yılında tam üyeliğin ger- çekleşebileceğini söyledi. Ben buna katılmıyorum. Davutoğlu’nu ka- ramsar olmamakla tanırım. Bu sözlerine doğrusu şaşırdım.” Rehn ise bu noktada hafif bir gü- lümsemeyle, genişleme sorumlusu olduğu dönemde muhtemelen çekti- ği baş ağrõlarõnõ kastederek, “Türki- ye’nin müzakerelerinde yeni ge- nişleme sorumlusu Stefan Füle’ye kolaylıklar diliyorum” diyor. Almanya, ilk aşamada Türkiye üzerinden Irak pazarõna girmek için kollarõ sõvarken AKP hükümeti, Almanya Başbakanõ Angela Merkel’in AB konusundaki olumsuz tutumuna karşõn bu işbirliğine sõcak bakõyor. Türkiye ile Almanya özellikle Irak’õn altyapõsõnõn geliştirilmesi için bir dizi projede ortaklõk yürütecek. IŞIL ÖZGENTÜRK Sinemanın Kadim Dostu: Zeki Ökten Sonunda “At”ın montajı bitti, seslendirmesi için Ye- şilçam kuyruk oldu ve filmin sonuna gelindi. Tam o sı- rada Ali Özgentürk serbest bırakıldı ve ben o iki yönet- menin Ali Özgentürk ve Zeki Ökten’in birbirlerine sarı- lıp ağlamalarını hiç unutamam. Koskoca adamlar çocuklar gibi hüngür hüngür ağlıyorlardı... Ağlama Işıl, yazını yazmak zorundasın, çünkü sırada “Düşman” filmi var. Yılmaz Güney’in senaryosunu yazdığı bu film kıymeti bilinmemiş bir filmdir ve bana gö- re Türk sinemasının ilk üç filminden biridir. Ekonomik nedenlerin aile kurumunu nasıl parçaladı- ğını anlatan “Düşman”, konusu gereği sert bir filmdir. Ancak bu sertlik Zeki Ökten’in elinde müthiş bir şiirsel gerçekliğe ulaşır. Zeki Ökten’in en güzel filmidir. Ne yazık, “Düşman”ın ve daha pek çok dürüst ve gü- zel filmin yönetmeni ve sinemanın kadim dostu Zeki Ök- ten’i cumartesi günü yitirdik. Onun en yakın dostu, ha- yat arkadaşı Güler’in (Ökten) acısını azaltmak için ne söy- lenebilir bilmiyorum. Sözcüklerin bittiği bir an bu. Güle güle Zeki Ökten, sen sadece sevdiğin filmleri yap- tın. Setlerin en sevilen yönetmeniydin; senin setlerinde yetişen insanlar hayata daha derin ve dostça bakmayı öğrendiler. Sıradan insanların küçük hikâyelerini bize öy- le sevgi dolu bir yürekle sundun ki, onlar hepimizin kah- ramanları oldular. Şimdi bu yazıyı okusaydın, bana kızardın, hafifçe boy- nunu eğer, “çok abartmışsın” derdin. Hayır hiçbir şe- yi abartmıyorum, Türk ve dünya sineması çok değerli bir yönetmenini yitirdi. Bu böyle! Hoşça kal sinemanın kadim dostu, Zeki Ökten… isilozgenturk gmail.com Baştarafı Arka Sayfada Eski DİSK ve Ge- nel-İş Sendikası başkanlarından Abdullah Baştürk, ölümünün 18. yıldönümünde Zincirlikuyu’daki mezarı ba- şında anıldı. Baştürk’ün anma töreni, dün soğuk havaya karşın işçilerin geniş katılımıyla yapıldı. Nakliyat-İş Sendikası üyeleri, “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek”, “Cezaevleri yıldıramaz bizleri”, “Tutuklanan 10 işçi sınıfı önderi serbest bırakılsın” dövizleri taşıyıp tutuklamaları protesto etti. Törende konu- şan DİSK Başkanı Süleyman Çelebi, “Abdullah Baştürk bugün hayatta olsay- dı, işçileri birleştirir ve mücadele ederdi. Biz de sözde kalmayıp, mücadeleyi işçilerin yanında her şartta yapmalıyız” dedi. Törende Genel-İş Sendikası Ge- nel Başkanı Erol Ekici de bir konuşma yaptı. (Fotoğraf: CİHAN ORUÇOĞLU) İşçiler Baştürk’ü unutmadõ MEB’den yeni düzenleme Okullarda ‘engel’ kalmayacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Milli Eğitim Bakanõ Nimet Çubukçu, bakanlõğa bağlõ bütün eğitim yapõla- rõnda fiziksel engelli öğrenciler için yapõlmasõna ihtiyaç duyulan düzenle- meleri genelgeyle açõkladõ. “Fiziksel Engelliler İçin Okul Bina- larında Yapılması Gereken Düzenle- meler” konulu genelgeye göre bina girişlerine rampalar inşa edilecek. Her 6 metrede bir dinlenme amaçlõ sahanlõk yapõlacak. Giriş kapõlarõ menteşeli ve normal açõlõr kanat olacak. Merdiven ve rampalarda tutunma küpeşteleri ve ko- ruma bordürü yapõlacak. Merdivenlerin basamak yükseklikleri engelliler için uygun seviyede olacak. Özel donanõm- lõ fiziksel engelli asansörü yapõlacak. Derslikler tekerlekli sandalyelerin hareketlerine uygun inşa edilecek, derslik kapõlarõ eşiksiz, dõşarõya açõ- lõr ve 100 santimetre boşluklu ola- cak. Kapõ kollarõ yerden belli yük- seklikte, tek elle kavranabilecek ve kullanõlabilecek biçimde olacak. Ya- zõ tahtalarõ yerden 70 santimetre yükseklikten itibaren monte edile- cek. Fiziksel engelli tuvaletleri yapõ- lacak ve iki yanõnda tutunma bantlarõ bulunacak, özel lavabolar takõlacak. İmamlar, baz istasyonuna karşı: 900’lü hat aranıyor camiye kurulmasın! DİYARBAKIR (Cumhuriyet) - Diyanet ve Vakõf Emekçileri Sendi- kasõ (DİVES) Genel Başkanõ Lok- man Özdemir, cami minarelerinde kurulan baz istasyonlarõnõn 900’lü hatlara da hizmet vermesinden ra- hatsõz olduklarõnõ söyledi. Özdemir, sendika binasõnda dü- zenlediği basõn toplantõsõnda, haber- leşme şirketlerinin kâr hõrslarõ, apart- man yönetimlerinin 3-5 kuruş karşõ- lõğõnda izin vermesi ve yerel merke- zi yönetimlerin umursamazlõklarõ ne- deniyle baz istasyonlarõnõn hiçbir ku- ral ve standarda bağlõ olmadõğõnõ söy- ledi. Baz istasyonlarõnõn neredeyse her 10 metre aralõkla sõnõrsõzca yerleşti- rildiğini belirten Özdemir, şöyle ko- nuştu: “Baz istasyonları sağlığın ya- nı sıra inanç yönünden zararlı ve sa- kıncalıdır. Cami minarelerinde ku- rulan baz istasyonu 900’lü hatlara da hizmet vermektedir. Kötü niyetli insanlar bu hatları arayarak cinsel içerikli sohbet etmektedir. Cami minarelerinde baz istasyonu aracı- lığıyla 900’lü hattı kullanarak kötü amaçlara hizmet etmiş bulunmak- tadır. İstasyonlar iptal edilmediği takdirde işin takipçisi olacağız.”
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear