Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
ÖZLEM YÜZAK
Emeklilik zamanõ gelince profes-
yonel yaşamõn kapõsõnõ kapayõp uç-
suz bucaksõz bir başka kapõyõ arala-
dõ. Kendi işini kurdu. Girişimcilik
ruhu onu kendi elleriyle kurduğu
tekstil şirketini büyütmek, fabrika
sayõsõnõ 4’e çõkarmakla yetinmedi,
içinde bulunduğu sektörün yön veri-
cilerinden biri haline geldi. O da
yetmedi, şimdi Türkiye’nin kadõnla-
rõnõ girişimci yapmaya soyundu.
Bahsettiğimiz iş kadõnõ Aynur Bek-
taş. Her yõl 4-5 farklõ yerden “Yılın
Girişimci Kadını” seçiliyor. Eski
Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği
Başkanõ, Hey Tekstil Yönetim Gru-
bu başkanõ ve Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliği (TOBB) Kadõn Gi-
rişimci Kurulu Başkanõ....
- İsterseniz söyleşiye kadınlarla
başlayalım. 2 yıl kadar önce ku-
ruldunuz ve hemen hemen bütün
illerde örgütlendiniz. Kaç girişim-
ci kadına ulaştınız ve hiç gireme-
diğiniz iller hangileri?
Aynur Bektaş - TOBB’un 81 ilde
yapõlanmasõ var. Biz ise henüz 71
ilde örgütlüyüz. Türkiyede 1 milyon
300 bin girişimci erkeğe karşõlõk 80
girişimci kadõn olduğu için ilçelere
giremiyoruz. Ayrõca 7 ilde hiiç ka-
yõt gerçekleştiremedik.
- Hangi iller bunlar?
- Ağrõ, Bitlis, Kars, Muş ve Os-
maniye odalarõ hiç kadõn üyeleri ol-
madõğõnõ bildirdi. Bayburt ve Iğdõr
ise ilgilenmedi. Ermenistan sõnõrõ
açõldõğõ zaman ben Kars’ta hayli kõ-
põrdanma olacağõnõ düşünüyorum.
Resmi hiçbir şey yok, henüz söy-
lemde, ağõzlarda dolaşan bir laf ama
ABD’nin sõnõr açõldõktan sonra,
Kars’ta “Nitelikli Sanayi Bölgesi”
diye tanõmlanan Ürdün ve Mõsõr’da
bulunan QUIZ’lerden bir tanesini
açma olasõlõğõ var. Bu gerçekleşirse
bölgeye ciddi olumlu katkõsõ olur.
‘Kadın kıskanmıyor,
imreniyor’
- Kadın girişimcileri nasıl ta-
nımlıyorsunuz? Size göre erkek-
lerden hangi özellikleri ile farklı-
lar?
- Biz Kadõn Girişimci Kurulu’nu
üye kadõnlarõmõz
Türkiye’nin her
yerinde diğer ka-
dõnlara örnek ol-
sun, rol model
oluştursun, yap-
tõklarõnõ birbirleri
ile paylaşsõn ve
bir dayanõşma ya-
şanabilsin diye
kurduk. 1277
üyemiz var. Bir-
kaç istisna dõşõn-
da hepsi de koca-
sõnõn ya da işinin
ortağõ değil, ken-
di iş sahibi ve is-
tihdam sağlayan
kadõnlar. Ve bü-
tün kadõnlarõn bi-
rer hikâyesi var.
Sabah kuafördey-
dim. Arda-
han’dan bir üye-
miz aradõ. İş ge-
liştirme merkez-
leri, KOSGEB
kredileri kadõn
çalõşanõn istihda-
mõ gibi konular-
dan konuştuk ya-
rõm saat boyunca.
Demeye çalõştõ-
ğõm şu: Kadõnlar kurduklarõ işte ba-
şarõlõ olabilmek için her yeri tõrma-
lõyor, araştõrõyorlar. Bir de şu var:
“Kadınlar birbirini kıskanır” de-
nir ya, kesinlikle katõlmõyorum bu
söyleme. Kadõn kõskanmõyor imre-
niyor, imrenince de iş çõkõyor. Onun
gibi olmaya çalõşõyor. Bir de kadõn-
larõn erkeklerden farklõ olarak yap-
tõklarõnõ anlatma özellikleri var; bu
da olumlu. Kadõnlar ders alõyor, bir-
likte olmak dayanõşma getiriyor...
‘Erkek işine karış ve fark
yarat’
Bizim toplumda yaygõn bir söy-
lem olan “Elinin hamuru ile erkek
işine karışma” ya da tamamen ay-
kõrõ bunlar ama hepsi de gerçek. Biz
şunu diyoruz “Hayır, sen elinin
hamuru ile erkek işine karış ve
fark yarat..”
Siyasi değiliz öyle olmadõğõ için de
kimseden tepki görmüyor ve herkesi
kucaklõyoruz. Siyaset konuşmuyor,
ama siyasete giren bütün kadõnlarõ
partisine bakmadan kucaklõyoruz.
- Kadın hangi haklarını bilmi-
yor?
- Yasalarda kadõnlarõn lehine artõk
daha fazla imkânlar var. Örneğin işe
yeni alõnan bir kadõn işçinin yaşõna
bakõlmaksõzõn primlerini devlet
ödüyor. Erkeklerde ise yaş sõnõrõ
var. Devlet 19-29 yaş arasõnõ ödü-
yor. Kadõn işçi çalõştõrmak bu du-
rumda işverenin daha lehine.
Kadõnõn bu iş başvurusuna gider-
ken bunu bilmesi ve bilmeyen işve-
renin dikkatine getirmesi gerek.
İki çok önemli yasanõn çõkmasõn-
da ciddi bir rolümüz olduğunu dü-
şünüyorum. Bunlardan biri evde
oturan kadõnlarõ esnaf yaptõk. Bu bi-
zim tekstilde büyük bir sorunumuz-
du; evlere iş veremiyorduk. Aracõlar
işleri dağõtõyordu ve biz o şirketlerle
muhatap oluyorduk. Çünkü el işini
verdiğimiz kadõnlar şirket kurama-
dõklarõ için faturalandõrmada sorun
çõkõyordu. Bu sorunu bir yasal dü-
zeltme ile çözdük.
İşçi çalõştõrmadan, sanayi makinesi
kullanmadan kendi yaptõğõ her türlü
işi yemek, oya, dantel, el halõsõ her iş-
te, evde yaptõğõ her ürünü istediği ka-
dar, istediği yere satabilir, sadece
yüzde 2 stopaj öder. Onu da satõşõ
yaptõğõ kurum ödüyor. Hiçbir sorum-
luluğu hiçbir vergi yükümlülüğü yok,
sadece bir gider makbuzu doldurmasõ
yetiyor. Ben TGSD Başkanlõğõ döne-
minde bu yasanõn çõkmasõ için çok
uğraştõm hâlâ Aynur Yasasõ olarak ta-
nõmlanõyor.
İkinci önemli düzenleme de kadõn-
larõn krediye erişiminde oldu. KO-
Bİ’lere kredi veren KOSGEB’in kre-
dilerinden yararlanmak için daha önce
sadece imalat sektörü ile kõsõtlõ olan
alana hizmet sektörü de katõldõ. Bili-
yorsunuz kadõnlar daha çok hizmet
sektöründe. Bu şekilde de kadõnlara
bir ölçüde kolaylõk sağlanmõş oluyor.
Başvurular daha kasõm ayõnõn 4’ün-
de başladõ. Şimdi bütün kadõnlarõ bil-
gilendirme sürecindeyiz.
- Yine de KOBİ’lerin kredi al-
malarının önündeki engellerden bi-
ri de borçları...
- Tabii kadõnlarõn da bir sürü Bağ-
Kur borcu çõkõyor. TOBB Kadõn Giri-
şimci Kurulu olarak bankalarla bir
görüşme yapõp, Bağ-Kur borcunu ge-
çici bir süre askõya almaya çalõşõyo-
ruz. KOSGEB kredisi çõktõktan sonra,
krediyi kullandõrõrken bu borcu için-
den kesmek gibi çalõşmamõz var, hâlâ
sürüyor...
16 KASIM 2009 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
SÖYLEŞİ 9
CMYB
C M Y B
TOBB Kadõn Girişimciler Kurulu ve Hey Tekstil Yönetim Kurulu Başkanõ Bektaş,
sadeceişlerinibüyütmedi,içindebulunduğusektörünyönvericilerindenbirihalinegeldi
- Hey Tekstil’in sürekli büyüyen bir
yapısı var. Kriz döneminde nasıl bir
strateji izlediniz?
- Aslõnda belki işin özü “Doğru gele-
cek stratejisi yapabilmemizde’’ yatõ-
yor.
Bizim Anadolu’daki 4 fabrikamõz ve
yurtdõşõndaki 4 tasarõm ofisimizle kriz dö-
neminde sipariş problemimiz olmadõ.
- Fabrikalar nerede?
- Benim memleketim olan Çerkeş’te,
Nevşehir Hacõbektaş’ta, Kastamonu Tos-
ya’da ve Batman’da fabrikalarõmõz.
2 bini aşkõn çalõşanõmõz var. Daha yeni
Hacõbektaş’taki fabrikamõza İŞKUR ile or-
tak bir proje kapsamõnda 50 kişi işe aldõk,
eğitimlerini tamamladõlar. 150 kişi daha
alacağõz.
- Neden istihdamı sürekli arttırıyor-
sunuz?
- Çünkü artõk kimse dõşarõya ürettirmek
istemiyor, merdiven altõ belki daha ucuz,
ama kaliteyi tutturamõyorsunuz ve sürek-
li eleman değişimi oluyor. Yabancõ müş-
teri entegre tesis olmasõnõ daha tercih
ediyor. Şunu iddia ediyorum Anadolu
gerçekten para kazandõrõyor. Gerek benim
Umut Oran döneminde, gerek benim baş-
kanlõğõm sõrasõnda, gerekse sonrasõnda
Anadolu’ya “İş Aş” projesini TGSD ola-
rak hep sürdürdük, şimdi de meyvelerini
alõyoruz. Hem benim şirketim hem de ih-
racat ağõrlõklõ çalõşan ve diğer hazõr giyim
ve konfeksiyon şirketleri. Dokumayõ bu-
nun dõşõnda tutuyorum; çünkü krizde en
büyük darbeyi dokuma sektörü yedi.
Uzakdoğu rekabetiyle baş etmek mümkün
değil bu konuda.
Biz krizde Hey Tekstil olarak yüzde 10
büyüdük.
Yurtdõşõ 4 ofisimizde hem kendi kreas-
yonlarõmõzõ çõkartõyoruz hem de pazarla-
ma yapõyoruz.
- Yurtdışı ofisleriniz nerede?
- Londra’daki en büyük. Hatta Lon-
dra’nõn en büyük tasarõm ofisleri arasõn-
da. Biri Barselona, biri Paris ve sonuncusu
da Milano’da. Burada model üretiyoruz.
Toplam yurtdõşõ istihdamõmõz 50 kişi.
Burada da ayrõca bir tasarõm bölümümüz
var. Bize gelen müşteri sadece imalat
için gelmiyor. Biz her şeyi yapõyoruz. Müş-
terinin önüne kumaşõ koyuyoruz, modeli
koyuyoruz, aksesuvarõ sunuyoruz... En bü-
yük özelliklerimizden biri de krizde kõsa
terminli üretimlere geçişimiz oldu. 3-4 haf-
talõk yüklemeler yapmaya başladõk.
Çankırı/Çerkeş’te
doğdu. İlk ve
ortaöğrenimini Çerkeş’te
tamamladıktan sonra
Ankara Kız Lisesi’ni,
daha sonra Ankara İktisadi Ticari İlimler
Akademisi’ni bitirdi. Üniversiteyi okurken Töbank’ta
memuriyete başladı. 20 yıl aynı bankada eğitmenlik,
genel müdürlükte krediler müdür muavini olarak
çalıştı. 6 yıl da şube müdürü olarak görev yaptı.
Emekli olduktan sonra Hey Tekstil AŞ’yi kurdu.
Hey Grubu’na bağlı Hey Örme AŞ’de yönetim
kurulu başkanlığı, Hey Travel Trends’te yönetim
kurulu eşbaşkanı, CBS Ltd. Şti’de yönetim kurulu
eşbaşkanı ve Hey Dış Ticaret AŞ’de yönetim kurulu
başkanı olarak görev yapıyor. Hey Tekstil Türkiye’nin
en büyük 50 ihracatçı firması arasında; kendi
sektörünün ise en büyük 5. ihracatçı firması.
İstihdam olaraksa ilk 20 firması arasında yer alıyor.
2005-2007 yıllarında Türkiye Giyim Sanayicileri
Derneği Başkanlığı yapmış olan Aynur Bektaş halen
TOBB Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı. Evli, 2
çocuğu ve bir torunu var.
PORTRE
‘ANADOLU PARA KAZANDIRIYOR’
- Krizin çalışan
ve girişimci kadın-
lar üzerinde nasıl
bir etkisi oldu?
Ben lehte etkisi
olduğunu düşünüyo-
rum. İş bulamayan
kadõn girişimci ol-
maya çalõşõyor. Ka-
dõn kocasõna oğluna destek olmak için çalõşma
hayatõna giriyor. Bu 2001 krizinde de böyle ol-
muş. Bu kriz girişimcilik adõna biraz daha fay-
dalõ oldu. Gençler üzerinde de bu böyle.
Artõk üniversite öğrencileri olsun, evde çalõ-
şan kadõnlar olsun, bir iş geliştirme ve girişim-
cilik harekâtõ başladõ. Bunda İŞGEM ve AB kay-
naklõ fon ve eğitimlerin çok payõ var.
- Ancak genele baktığımızda ve diğer ülke-
lerle kıyasladığımda Türkiye’de kadının gi-
rişimciliği ve istihdamı hâlâ yaygın değil.
Cam tavanlar hâlâ kadının üzerinde. Bunun
aşılması için nelerin yapılması lazım?
- Sendikalar karşõ çõkõyor, ama ben özellikle
kadõnlara esnek çalõşma modelinin uygulanma-
sõnõn önemli olduğu-
nu düşünüyorum.
Bakõn şöyle bir örnek
vereyim: Türkiye’de
çalõşan bir kadõn ya-
şamõ boyunca ortala-
ma toplam 8 yõl çalõ-
şõr. Öyle Avrupa’da
ve diğer birçok ülke-
de olduğu gibi 20-30 yõl değil. Milli Prodüktivite
Merkezi’nin hazõrladõğõ araştõrmanõn sonucu
bu.
- Nasıl oluyor?
- Gençken çalõşõyor, çocuk doğunca biraz ara
veriyor; 30-35’lerde çocuklar biraz büyüyüp oku-
la başlayõnca yeniden çalõşmaya başlõyor. Son-
ra yaşlõ bakõmõ başlõyor ve yeniden eve çekiliyor.
Bizde esnek çalõşma olmadõğõ için böyle ve Av-
rupa’dan bu yüzden farklõyõz. Kadõnlara esnek ça-
lõşmanõn getirilmesi gerek.
Özellikle kadõn istihdamõnõn yoğun olduğu
tekstil sektörü için önemli.
Önemli bir sorun da kadõnlarõn var olan hak-
larõndan bihaber olmalarõ.
Herkadõnõnbiröyküsüvar
‘Krizinkadınlarüzerindekietkisiolumluoldu’
İş bulamayan kadõn girişimci olmaya
çalõşõyor. Kadõn kocasõna, oğluna destek
olmak için çalõşma hayatõna giriyor. Bu
2001 krizinde de böyle olmuş. Bu kriz
girişimcilik adõna biraz daha faydalõ oldu.
‘
‘Ali Okut, Oyla’,
‘Mehmet, Dışarı At’!
TBMM Genel Kurulu’nda 10 Kasım
günü yaşanan tartışmalar sırasında
CHP’lilerin pankart açmasına
öfkelenen Başbakan Tayyip
Erdoğan’ın TBMM Başkanı Mehmet
Ali Şahin’i “O kartonları attırsana
dışarı. Burası bir partinin miting alanı
değil, bu nasıl bir meclis yönetimi”
diye azarlaması geçen haftaya
damgasını vuran olaylardan oldu.
AKP’lilere göre “sitem”, CHP’lilere
göre “azar” olarak nitelendirilen bu
uygulama, 2001 yılında bir
milletvekilinin ölümü ile sonuçlanan
içtüzük tartışmalarında yaşananları
anımsattı. Son derece gergin bir
ortamda geçen bu görüşmeler
sırasında Milli Eğitim Bakanı Metin
Bostancıoğlu, birleşimi yöneten
TBMM Başkanvekili Ali Ilıksoy’a “Ali,
okut, oyla” yazılı bir pusula
göndermişti.
Bu not, o günlerde büyük gürültü
koparırken Bostancıoğlu , “DYP ve
FP’li milletvekilleri, oturumun kaldığı
yerden devamını engellemek için
kürsünün önünü kapadılar.
Çoğunlukla Meclis’te bu tip
tartışmalar çıktığında, başkan
konuşmaya başlayıp önergeleri
okuyup oylamaya başlayınca, ortalık
sakinleşir. İnsanlar, yerlerine
otururlar. Ben de Meclis açıldığında,
Ali Bey de biraz duraksayınca hemen
bir not gönderdim. ‘Ali devam et,
okut ve oyla’ dedim. Bu not,
tansiyonu düşürmeye yönelikti.
‘Okutursan, yerlerine otururlar’,
ümidiyle gönderilmiş bir yazıydı” diye
savunmuştu...
Atatürkçülük nedir?
TBMM Genel Kurulu’nda, Kürt
açılımıyla ilgili genel görüşmenin ön
görüşmesi sert tartışmalara,
kavgalara neden oldu. Görüşmede
belki de en akıllarda kalan tartışma,
AKP ve muhalefet milletvekilleri
arasında yaşanan “Atatürkçülük
nedir” atışmasıydı. Kürsüdeki AKP’li
Avni Doğan ile muhalefet
milletvekillerinin bu konudaki karşılıklı
“atışması”nı tutanaklardan yorumsuz
aktaralım:
AVNİ DOĞAN (AKP -
Kahramanmaraş) - Atatürkçülük yas
tutmak falan değildir.
CANAN ARITMAN (CHP - İzmir) –
Teröristleri affederek mi?
AVNİ DOĞAN (Devamla) –
Atatürkçülük bir paradigmanın
arkasına sığınıp çözümsüzlüğü
desteklemek değildir.
BİLGİN PAÇARIZ (CHP - Edirne) –
Demokratik açılımı anlatsana.
Demokratik açılım neymiş, bilmek
hakkımız.
AVNİ DOĞAN (Devamla) –
Atatürkçülük, bu ülke medeniyete
doğru yürüsün diye yol yapmaktır.
S. NEVZAT KORKMAZ (MHP -
Isparta) – Demokratik açılımı
anlatsana? Demokratik açılım
neymiş, anlatsana?
AVNİ DOĞAN (Devamla) -
Atatürkçülük Türk milletinin iyi eğitim
almasını, iyi sağlık imkânı almasını
sağlamaktır.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) –
Atatürkçülük ölmek değildir!
Atatürkçülük ayrımcılık yapmak
değildir!
AVNİ DOĞAN (Devamla) –
Atatürkçülük enflasyonu düşürmektir.
ŞENOL BAL (MHP - İzmir) –
Yakışmıyor ağzınıza!
AVNİ DOĞAN (Devamla) –
Atatürkçülük teröristi dağdan
indirmektir. Tamam mı? (AKP
sıralarından alkışlar, MHP
sıralarından gürültüler.)
ŞENOL BAL (İzmir) – Atatürkçülük
teslim olmak değildir!
S. NEVZAT KORKMAZ (MHP -
Isparta) – Atatürkçülük yıkmak
değildir!
AVNİ DOĞAN (Devamla) –
Atatürkçülük yolsuz köylere yol
yapmaktır, susuz köylere su
getirmektir. Biliyoruz, bu ülkede iki
tür siyaset yapılıyor.
ŞENOL BAL (İzmir) – Teröristle
anlaşmak değildir Atatürkçülük!
AVNİ DOĞAN (Devamla) – Biri
istikrarı arayanların siyaseti, biri “Kurt
buhranlı havayı sever” misali kaos
siyaseti yapanların siyaseti. (AKP
sıralarından alkışlar; CHP ve MHP
sıralarından gürültüler.)
AVNİ DOĞAN (Devamla) – Ama
istikrar kazanacaktır, mutlaka istikrar
kazanacaktır. Gerçeklerin bir kötü
huyu var, sonunda anlaşılır.
Gerçeklerin böyle bir kötü huyu var,
sonunda mutlaka anlaşılır. Değerli
arkadaşlar, Atatürkçülük
çözümsüzlüğü besleyen
paradigmaları ortadan kaldırmaktır.
GÜROL ERGİN (CHP - Muğla) –
Atatürkçülük PKK hamiliği yapmak
değildir!
AVNİ DOĞAN (Devamla) – AK Parti
bunu yapmaya çalışıyor.
CANAN ARITMAN (İzmir) – Türk
milletine saygısızlık yaparak değil
ama!
Demokrasi Müzesi’nin
obje önerileri...
TBMM Plan ve Bütçe
Komisyonu’nda, Kültür ve Turizm
Bakanlığı bütçesi görüşülürken,
CHP İzmir Milletvekili Bülent
Baratalı, Bakan Ertuğrul Günay’a,
Türkiye’de bir “demokrasi müzesi”
kurulması düşüncesini anımsattı.
Baratalı, ulusal ölçekte bir
demokrasi müzesi kurulacaksa, bu
müzeye Atatürk, İsmet İnönü,
Bülent Ecevit, Süleyman Demirel
ve Deniz Baykal’ın fotoğraflarının,
uluslararası nitelikte bir müze
olacaksa da Allende, Zapata,
Marquez, Ernesto Che Guevara,
Mandela, İspanyol iç savaşında
direnişi yansıtan ‘Guernica’ tablosu
nedeniyle de Picasso’nun
resimlerinin yer alması gerektiğine
işaret etti.
Ancak Baratalı, “sınıf arkadaşı”
olan Günay’ın, demokrasi müzesi
düşüncesini açıklarken söylediği
“1908’den başlayan demokrasi
hareketi AKP hükümeti döneminde
en yüksek notkasına ulaştı”
sözlerini ironik bir üslupla
eleştirerek, müze için bir dizi “obje”
önerisinde bulundu. İşte
Baratalı’nın demokrasi için önerdiği
“objeler”:
“Polis copu ve kalkanı konulmalı.
Cumhuriyet gazetesine atılan
bombalarla DİSK’e atılan
bombaların aynısı. 1 Mayıs’ta
savunmasız yatan genç kızı
tekmeleyen polis maketi, yine
eylemlerde polisi döven polis
fotoğrafı, şehit analarını ve gazileri
coplayan polis maketleri. Denizli’de
yere düşen Atatürkçü Düşünce
Derneği üyesini tekmeleyen polis
fotoğrafı. Habur çadır
mahkemesinin maketi, Silivri
mahkemelerinin maketi,
iddianameleri. Telekulak CD’leri,
mağdurların fotoğrafları, dinleme
kayıtları... Telefonları dinlenen
Yargıtay 1. Mahkeme Başkanı’nın
maketi olabilir... Eğer daha çok
obje isterseniz, ben size istediğiniz
kadar yardımcı olabilirim...”
Koltuklardan koltuk beğenin!
TBMM’nin, “herkesin bildiği”
gündeminde malum “açılım”
tartışmaları vardı. Ancak Meclis
kulislerinde, sessiz sedasız ve
hummalı bir başka gündem,
iktidar ve muhalefet kulislerindeki
koltukların değiştirilmesiydi.
Ancak, AKP’lilerin “demokratik
açılım” ruhuna uygun olarak,
koltuklar önce milletvekillerinin
“beğenisi”ne sunuldu. İktidar
kulisinde biri kırmızı, diğeri beyaz
iki ayrı deri oturma grubu “vitrine”
çıkarılırken, muhalefet kulisinde
kahverengi ve beyaz oturma
grubu beğeniye sunuldu.
Milletvekilleri sırayla oturup, rahat
olup olmadığını kontrol edip,
sonuçları “koltuk değişimi” işini
üstlenen AKP’li TBMM İdare Amiri
Hüsrev Kutlu’ya bildirdiler.
Meclis yönetimi bununla da
yetinmedi, milletvekillerinin koltuk
beğenileriyle ilgili “mini anket” bile
yaptılar. Koltuk takımları
milletvekillerinin beğenilerine göre
belirlenip alınacak.
Ancak iktidar kulisinde beğeniye
sunulan oturma grubunun daha
“torpilli” olması dikkatten
kaçmadı. İktidar koltukları daha
rahat ve sehpaları daha genişken,
muhalefet kulisindeki grupta
küçücük, ama “oturmaya
dayanıklı” sehpalar konuldu.
Yapılan anket sonucuna göre
beğenilen oturma grupları
önümüzdeki günlerde kulislere
yerleştirilecek, ancak iktidarın
“torpilli” koltukları yeni bir
tartışma konusu olacağa
benziyor...
Türey Köse, Ayşe Sayın, Emine Kaplan
parlamentokulisi@gmail.com
Emekli olup kendi işimi
kurmaya karar verin-
ce inanõlmaz bir süreç
başladõ benim için. 37
yaşõndaydõm. Biri 7, öte-
ki 17 yaşõnda 2 çocuk
sahibiydim. Beyaz Şahin
bir arabam vardõ. İlk bir
buçuk yõl arabamla her
şeyi taşõdõm. Bir girisim-
cinin 3 özelliğe sahip ol-
masõ gerektiğine inanõ-
yorum: Cesaret, kendine
güven ve pes etme-
mek...” Aynur Bektaş
yaşamöyküsünü anlatõr-
ken geçmişte yaşadõğõ
zorluklarõ asla unutma-
dõğõnõ söylüyor. Bugünse
krizde bile yüzde 10 bü-
yüyen bir şirketler gru-
bunun başõnda....