26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 16 KASIM 2009 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART musakart yahoo.com DRIVEN BY THE FUTURE Güneşli ve serin bir pazar sabahı İlhan Selçuk’un hastanedeki odasındayım... İlhan Ağabey koltuğuna oturmuş, günlük gazeteleri okuyor... Karşısındaki koltuğa oturdum, konuşmaya başladık. Konuşmayı çok özlemiş İlhan Ağabey. O konuştu, ben dinledim... Eski yıllara gittim, yaşamın derin vadisinde yolculuk yaptık 35 dakika... İlhan Ağabey, üç aydır Koç Vakfı’nın hastanesinde fizik tedavi görüyor. Son bir aydır günlük gazeteleri okuyor, televizyon izliyor, Türkiye’de, dünyada olup bitenleri yakından izliyor. Bana ilk sözü şu oldu: “Gazete çok iyi çıkıyor, arkadaşları benim adıma kutla, İbrahim Yıldız ve ekibi çok iyi gazete hazırlıyorlar. Satışı da arttırırsak keyfim daha da iyi olacak.” Önceleri “Kürt açılımı”, tepkiler yoğunlaşınca, “Demokratik açılım”, o da kesmeyince “Milli Birlik Projesi” denilen yedi saatlik Meclis oturumunu televizyondan izlemiş İlhan Selçuk... İlhan Ağabey’e söz buraya gelince sordum: “İlhan Ağabey, Meclis’teki oturumu nasıl buldunuz?” Selçuk: “İktidar partisi hiçbir öneri getirmedi. 12 Eylül’ün getirdiği Seçim Yasası ve Partiler Yasası değişmeden, açılım-maçılım olmaz. Havanda su dövüldü. Ancak, CHP lideri Deniz Baykal’la, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin konuşmalarını beğendim.” İlhan Ağabey konuşmamız sırasında, demokrasinin, birey bilinci üstüne yükselen bir yaşam biçimi olduğuna değinip ekledi: “Aydınlanma işte böyle gerçekleşti... Milliyetçilik, çıkış noktasında ‘ilerici’ bir akımdır; kapitalist toplumun yükseliş sürecinde demokratik fikir ve amaçlara bağlıdır; feodalizme karşıdır, ümmetçiliği tasfiye eden bir içeriğe sahiptir.” Konuşmamız sırasında İlhan Selçuk önemli bir saptama yaptı: “Ümmet olmaktan sıyrılan her toplumda ulusal kimlik arayışı doğaldır, bilimseldir; marifet, bu aşamada şoven ve ırkçı sapkınlıktan korunarak barış içinde yaşamaya öncelik tanımaktır.” İlhan Ağabey, milliyetçiliğin Türkiye’nin gündeminde en sıcak sorunlardan birine dönüştüğünün altını çizip devam etti: “İnsan aklının serüveni deyince, işin içine felsefe ister istemez girer. Felsefe tarihini dışlayarak, yalnız siyasal tarih bilgisi kapsamında geçmişimize bakarsak yanılgıya düşeriz. Kimileri, Atatürk dönemine, yalnız siyasal tarih açısından yaklaşmaya çabalıyor ki bu yüzeysizlikle 1923 devriminin algılanması olanaksızdır.” İlhan Selçuk, Aydınlama’nın tek boyutlu olmadığını, Batı’da bu aşamanın toplumu taşıdığını da anlattı uzun uzun... Feodal siyasi yapıların yıkıldığını, ümmetten millete geçişle uluslaşmanın gerçekleştiğini, burjuvazinin kendi siyasal kurumlarını devlet yönetimine yerleştirdiğini anlattı. Söyledikleri İlhan Selçuk’un, yıllardır yazdığı görüşleriydi... İlhan Ağabey, dönüp dolaşıp felsefeye geldi ve şöyle dedi: “Felsefenin dinsellikten kurtulup salt aklın bağımsızlığına kavuştuğu çağa ‘Aydınlanma’ deniyor; insanlık tarihinin dönüm noktası bu çağda vurgulanıyor. Eğer 18. yüzyılı Aydınlanma’nın içeriğinden soyutlarsak, anlamını kavramaktan yoksun kalır, yüzeysel siyasal tarihin yalıtkanlığında olayların görüntüsüne takılırız.” İlhan Selçuk, Türkiye’nin daha çok demokrasiye, daha çok özgürlüklere gereksinimi olduğunu sık sık yineledi konuşmamız süresince. Laiklik topluma tam olarak yerleşmeden demokrasinin ve özgürlüklerin genişletilemeyeceğini, insan hakları ve temel özgürlüklerin benimsenemeyeceğini, AKP iktidarının halkı bu nedenle kandırdığını söyledi. Cumhuriyet’in aydınlanmacı ışığı İlhan Selçuk’un tüm okurlarına ve dostlarına selamları var... Ben odadan çıkacağım sırada kız kardeşi Ülfet Ertel girdi... Ağabey ve kız kardeş... İkisinin de gözleri birbirine benziyor... Hüzün, umut, sevinç iç içe... İlhan Ağabey’e “Sohbeti yazabilir miyim?” diye sordum. Yanıtı “Yazabilirsin”oldu... Ardından da ekledi: “Gazetedeki çocuklarımı çok özledim. Tümünün gözlerinden öperim... Türkiye’nin önünde başka bir dönem var. Demokrasi ve temel hak ve özgürlükler mücadelesi. Onun için Deniz Baykal’ı eleştirin ama vurmayın! Bu dönemde yol haritamız demokrasi, temel hak ve özgürlükler olacaktır. Atatürk milliyetçiliği de budur zaten.” POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA İlhan Ağabey’le Sohbet... hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212 343 72 69 Yolsuzluk dosyalarõndan korkan Erdoğan’õn dokunulmazlõğa sõğõndõğõnõ söyledi AKIN BODUR İSKENDERUN - Türkiye Partisi Ge- nel Başkanõ Abdüllatif Şener, AKP ik- tidarõnõ sert dille eleştirdi. Başbakan Tayyip Erdoğan’õn yolsuzluk dosyala- rõndan korktuğu için milletvekili doku- nulmazlõğõnõ kaldõrmadõğõnõ belirten Şe- ner, “Arkamızda holdingler ve okya- nusötesi dış güçler de yok. Ama biz inançlarımıza güvendik. Bu milleti tanıyoruz. Ülkeyi dış güçlerle değil mil- letle birlikte yöneteceğiz” dedi. Partisinin İskenderun İlçe Başkanlõ- ğõ’nõn açõlõşõna katõlan Şener, 16 yõl parlamentoda bulunduğunu ve hakkõnda hiç dokunulmazlõk dosyasõ olmadõğõnõ be- lirtti. Şener, “Meclis’te 500 dokunul- mazlık dosyası var. Rüşvet, ihaleye fe- sat karıştırma, her türlü suçtan, bakan ve milletvekillerinin dosyası var. Baş- bakan, dokunulmazlık dosyaları gö- rüşülmeye başlanırsa, sıranın kendi- sine geleceğini biliyor. Bunu bildiği için tozlu raflarda bırakıyor o dosyaları. Partimizin iktidarı döneminde doku- nulmazlıklar kalkacak” diye konuştu. Galataport görüşmeleri Özelleştirmeye değil yabancõlaştõrma- ya karşõ olduklarõnõ anlatan Şener, “Ga- lataport olayında Cumhuriyet tarihi- mizin en büyük rantını oluşturdular. Ben bunu iade ettim. Başbakan ‘Ga- lataport’u engelleyenleri tarih affetme- yecek’ dedi. Önce Galataport için kaç kez, nerede, kimlerle görüştüğün, Ofer’e, başka neleri verdin? Önce bun- ları açıkla Sayın Başbakan” dedi. Ülkede sanayi ve tarõm, tarihin en de- rin çöküş sürecini yaşarken hükümetin “kriz yok” açõklamasõ yaptõğõnõ belirten Şener, “Bu ülkede yabancı sermaye ile yatan, sabah şaşı kalkar. Dünyada sa- nayi en çok Türkiye’de çöküyor. Kriz var mı yok mu? Başbakan’ın kendisi kriz. Kriz sizsiniz” diye konuştu. Türkiye Partisi lideri Şener “Baş- bakan, dokunulmazlõk dosyalarõ gö- rüşülmeye başlanõrsa, sõranõn kendi- sine geleceğini bildiği için tozlu raf- larda bõrakõyor o dosyalarõ” dedi. TELEKULAK VE BASINA BASKIYA TEPKİ Son günlerde yaşanan yasadõşõ dinle- me tartõşmalarõna da değinen Şener, sözlerini şöyle sürdürdü: “Başba- kan’ın atadığı, çalışanları özel seçi- len Telekomünikasyon İletişim Baş- kanlığı bir taraftan herkesi dinliyor, bir taraftan da dinleyenleri dinleme yetkisine sahip. Nasıl iş bu? Bu ülke- de demokrasi sorunu var.” AKP ikti- darõnda basõnõn da baskõ altõnda oldu- ğuna dikkat çeken Şener, “Türkiye’de basın özgürlüğü yok. Türkiye’de ba- sın, hükümetin sopası altındadır. Basın susmaya devam ederse biz de halkla buluşmayı sürdürüp, bildikle- rimizi halkımıza anlatırız” dedi. Şener AKP’yi topa tuttu
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear