24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 11 EKİM 2009 PAZAR CUMHURİYET SAYFA DİZİ 15 -SÜRECEK- Ü rdün Komünist Partisi Ge- nel Sekreteri, Ürdün Üni- versitesi Öğretim Üyesi, ekonomist Doç. Dr. Münir Ha- marna, radikal İslamõn gitgide bü- yüyen, dünya çapõnda bir tehlike ol- duğuna dikkat çekerek ünlü “Mani- festo”da işçilere yapõlan çağrõyõ anõm- satõrcasõna dünyanõn bütün laiklerini güç birliği yapmaya çağõrdõ: ‘Dünyanın bütün laikleri birle- şiniz!’ Türkiye’de laikliğin askeri dikta- törlük gibi halka sunulduğunu ya da öyle algõlandõğõnõ, laiklik konusunda halkla uzlaşõlmadõğõnõ söyleyen Ha- marna, FKÖ ile Hamas arasõndaki ay- rõlõğõn da Arap ülkeleri tarafõndan bes- lendiğini öne sürdü. Sorularõmõz ve Hamarna’nõn ya- nõtlarõ şöyle: ‘Ürdün’de değişim 1950’den sonra başladı’ Ürdün’ün ekonomik yapısını özetler misiniz? Doç. Dr. HAMARNA - Son 35 yõl öncesine kadar Ürdünlüler daha çok köylerde, küçük kentlerde yaşõyor, sa- dece tarõmla uğraşõyorlardõ. Başka hiçbir şeyleri yoktu. Eğitim çok dü- şüktü. İngiltere’den, ABD’den gelen yardõmlarla bütçe denkleştiriliyordu. 1950’den sonra Ürdün’de bir de- ğişim ve büyüme süreci başladõ. Bunda Ürdün’ün siyasi önemi büyük rol oynadõ. Bu dönemde Filistin’den çok sayõda göçmen geldi. Bu göç- menler Ürdün’ün önemini arttõrdõ. Bu kadar çok insanõn yedirilip içirilme- si için Ürdün’e Batõlõ devletler tara- fõndan büyük yardõm kampanyalarõ başlatõldõ. BM’nin dünyadaki en bü- yük ofisi böylece Ürdün’de kuruldu. Bu yardõmlar sayesinde Ürdün kal- kõnmaya başladõ. ‘Eğitime önem verdiler’ Gelenlerin ne malõ, ne mülkü var- dõ. Bu nedenle eğitime daha çok önem verdiler. Eğitimini tamamlayan bu insanlar çevredeki ülkelere gide- rek çalõşmaya başladõlar. Onlarõn gönderdiği dövizlerle ülke daha da bü- yümeye başladõ. Yanõ sõra tarõmda modern teknolojiler yaşama girdi. Büyük çiftlikler kuruldu. Sanayileşme de o dönemde başla- dõ. Özellikle 1967’den sonra yar- dõmlar askeri ve ekonomik olmak üze- re iki biçimde gelmeye başladõ. 1970- 80 arasõnda Körfez ülkelerinden de büyük paralar geldi. Bu durum top- lumda ekonomik patlamaya yol açtõ. Şu anda işçi gelirleri, ihracat gelirle- rinden daha fazla. Gelen paralarla okullar, hastaneler, fabrikalar yaptõrõldõ. Ancak çok ge- reksiz harcamalar da yapõldõ. O har- camalar ve istismarlar olmasaydõ, Ürdün’ün bugünkü durumu çok da- ha iyi olurdu. Ürdün’ün hâlâ dõş yar- dõma muhtaç durumu bizi haklõ çõ- karõyor. ‘Plansız harcamalar yapıldı’ Eleştirileriniz ne yönde? - O paralar plansõz harcandõ, dahasõ tüketim çõlgõnlõğõna yol açtõ. Köyden kente göçü hõzlandõrdõ. Böylece tarõm topraklarõ azalmaya başladõ. Bunun da etkisiyle işsizlik sorunu çõğ gibi bü- yüdü. Şu anda işsizliğin oranõ yüzde 14 civarõnda. İşsizler 18-35 yaş ara- sõnõ oluşturuyor; yani hepsi genç, üstelik eğitimli de. Ülke büyük borçlar içinde. İç ve dõş borç almõş başõnõ gidiyor. Kaç milyar dolar borç var? - İç borç 5 milyar dolar, 3.5-4 mil- yar dolar da dõş borç var. Nedenlerini açar mısınız bu borç- ların? - Ürdün ekonomisindeki bozukluk yapõsaldõr. Bunun nedenleri var. Ön- celikle dõş yardõmlar azaldõ. Buna bağ- lõ olarak iç harcamalar düştü. Böyle- ce, birçok önemli proje uygulamadan kaldõrõldõ. Ürdün’le öbür Ortadoğu ülkele- ri arasındaki ilişkiler açısından fo- toğrafta ne görünüyor? - Öbür ülkelere göre Ürdün’ün si- yasi sorunlarõ çok farklõ. 1951’de Batõ Şeria Ürdün’e bağlanõnca zan- nedildi ki Filistin sorunu çözüldü. Bu yüzden Batõ tarafõndan çok yardõm ya- põldõ. Şimdi yapõlmõyor, nedeni ise Fi- listinliler hareketin inisiyatifini ken- di ellerine aldõlar. Kendi haklarõnõ, kendi hukuklarõnõ kendileri savunu- yorlar. Bu da Ürdün’ü zor durumda bõraktõ. Ürdün açõsõndan zorluklardan biri Filistinlilerin Ürdün’deki nüfu- sudur. Hem Filistin İsrail, hem Arap İsrail sorunu açõsõndan Ürdün’ün yü- kü çok fazla, işi de o ölçüde zor. İsrail, hem istediği gibi yerleşim yapsõn, Araplara karşõ kötü tutumu de- netlenmesin, kendi sistemini kurup yaysõn, buna da karõşõlmasõn istiyor; bir gün bir şey söylüyor, ertesi gün ca- yõyor, bunu da Araplarõn kabullen- mesini istiyor. İsrail size göre nasıl bir politika izliyor? - Saygõsõz bir tutum sergiliyor. İs- rail’in alõnan kararlara saygõ duyma- masõnõn nedeni, her zaman arkasõn- da ABD’yle AB’nin olmasõdõr. İsra- il, tam bir şõmarõk çocuk gibi davra- nõyor. Biliyor arkasõnda iki büyük in- san, anne baba var, bu nedenle alõnan hiçbir karara saygõ göstermiyor. Böylece sorun çözümsüz kalõyor. Bugüne dek BM tarihinde ABD en çok veto kullanan ülke olmuştur İs- rail’in lehinde. Ayrõca, İsrail, bugü- ne kadar gerek askeri, gerekse eko- nomik en büyük desteği hep ABD’den aldõ. İşte, şõmarõklõğõn ne- deni bu... Bakalõm bu yeni dönemde, Obama döneminde İsrail hükümeti gerçekten bir değişiklik yapmak istiyor mu gö- receğiz. Obama’dan sonra ABD, İs- rail’e dur diyecek mi? Şimdi herkes bunu bekliyor. Bu nedenle durumu- muz çok nazik. İsrail son zamanlarda tam bir sağ- cõ, radikal Musevi çizgiye geldi. Ür- dün’e karşõ da ipleri gerdi. Eskiden ilişkiler dostçaydõ, ama şimdi gergin. Son günlerde ABD’nin İsrail’i frenlemeye çalõştõğõnõ duyuyoruz. Ama biz biliyoruz ki aralarõnda öyle köklü ilişki ve geçmiş var ki, ABD’nin yapõyor göründüğü baskõ inandõrõcõ gelmiyor. İsrail şimdilerde barõş söylemiyle, artõk bu savaşõ durduralõm diyor, ama öte yandan daha çok arsa, tarla alõmõ yapõyor. Örneğin, Ölü Deniz civarõnda çok miktarda toprak alõyor. Bu süreçte en kötü duruma düşen Ürdün oldu. İsrail ise artõk sadece Filistinliler- le uğraşmõyor, bütünüyle Arap dün- yasõnõ denetim altõna almak istiyor. Ben inanõyorum ki, dünyada şu an- da yaşanan değişim sürecinde Arap- lar bastõrõrsa istediklerini alabilirler. BM ikna edilirse sadece Filistin da- vasõnõn çözümü değil, bütünüyle Arap dünyasõ esenliğe kavuşur. BİR ARAP AYDININDAN ÇAĞRI: HAMARNA: AKP hükümeti hazõra kondu R adikal İslamın bu faaliyetlerinin dı- şında, laik kesime karşı taktik sal- dırılar oluyor mu? Görüş ayrılığı tarafları çatışmaya itme eğiliminde mi? - Ürdün’deki çatõşma en alt düzeyde. Ra- dikal İslamcõlar laiklere karşõ baskõ ve sindirme politikalarõnõ kültürel düzeyde yürütüyorlar. Laikler eli kalem tutan şair, yazar, aydõn in- sanlar. Bunlarõn yazõlarõ, şiirleri, makaleleri radikal İslam için hedef durumunda oluyor. Bir şiir dizesi saldõrõ için gerekçe yapõlarak in- sanlar hapishanelere gönderilebiliyor. Radi- kal İslamõn şikâyeti üzerine yönetim zaaf gös- teriyor ve insanlarõ hapse atõyor. ‘İslamcıların kendi içlerinde çelişkileri var’ Abir Zaki - Kral Hüseyin çok zeki bir in- sandõ. Eskiden zekice yöntemlerle bunlarõn önünde set olabiliyordu. Şimdiki yönetim da- ha zayõf davranõyor. Bu nedenle şimdi ‘kül- tür davaları’ çoğaldõ. Biz ‘kültür davaları’ diyoruz bu baskõ yön- temine. - İslamcõlarõn kendi içlerinde bölünmeye başladõklarõnõ da unutmamak gerekiyor. Ken- di içlerinde de çelişkileri var. Kendi içlerin- de muhalefet oluşmaya başladõ. Bazõlarõ da- ha õlõmlõ, bazõlarõ daha radikal çünkü. İslamcılar, gerek Ortadoğu’da, gerekse dünyada nereye yürüyorlar sizce? - Bana göre gidebilecekleri yer yok. Kõsa bir süre sonra birbirlerine düşecekler. Eğer Fi- listin sorunu çözülürse, İsrail, Suriye ve Lüb- nan’dan çekilirse o zaman İslami hareketler de çok zayõflar. Eğer çözülmezse daha da ra- dikalleşir. Türkiye’deki İslamcı gelişmeleri nasıl de- ğerlendiriyorsunuz? - Türkiye’de laik sistem ne yazõk ki halka tam anlatõlamadõ, benimsetilemedi. Bu nedenle Arap aydõnlarõnõn hep söylediği gibi Türki- ye’deki laiklik askeri diktatörlük gibi sunul- du halka, öyle algõlandõ. Tepeden inme bir şe- kilde sunuldu laiklik. Laiklik konusunda halkla uzlaşõlmadõ. Anadolu’da köylerde ta- rõmla geçinen halk öyle zorluk içinde yaşõ- yordu ki merkezi otorite bunlarla pek ilgi- lenmedi, böylece bu noktaya gelindi. Bu son İslamcõ hükümet (AKP) gelmeden bile Türkiye’nin bu noktaya geleceği belliydi. ‘AKP hazır yiyor’ AKP’yi, Başbakan Erdoğan’ı nasıl de- ğerlendiriyorsunuz? - Aslõnda AKP programõ bana göre zekice hazõrlanmõş görünüyor. Hazõr bir sistemin üze- rine gelip oturdular. Hazõrõ yediler, yiyorlar. Bütün siyasi hareketlerde olduğu gibi, insanlar bunlarõn vaat ettikleri şeyleri yerine getir- mediklerini görecekler. Son seçimlerde düşük oy almalarõ bunun göstergesi. Gelecek se- çimlerde AKP’nin oylarõ daha da düşecek. Yeter ki laikler daha sõkõ çalõşsõn, artõk as- kere güvenmesin. Atatürk Cumhuriyeti kurdu, ama öldü. Cumhuriyetinizi geliştirmek size bağlõ. Ben inanõyorum ki demokrasi ve özgür- lükler gelişirse İslamcõ hareketler gelişmez. Dünyada 60-65 İslam ülkesi var. Hiçbir za- man dini öven politikalarla ne sanayide, ne ekonomide gelişme sağlayabildiler. Bu nedenle en önemli şey eğitim, eğitim, eğitim ve bilimdir. İsrail’le Filistin sorununun çözümünde su sorununun etkisi ne olur? - İsrail, en önemli su bölgelerini denetimi altõnda tutuyor. Bu nedenle sorunun çözümü zor görünüyor. İsrail’le barışta su sorunu da Filistin so- runu gibi çözümü zor bir sorun mu? - Evet, en büyük sorunlardan biri. Ürdün açõ- sõndan durum böyle. Filistin sorunu çözülür- se Batõ Şeria, dolayõsõyla Ürdün’ün su soru- nu da çözülür. Cumhuriyet okurlarına bir mesajınız var mı? - Sadece Cumhuriyet okurlarõna değil, dünyadaki bütün laiklere bir sözüm var. Geç olmadan, dünyanõn bütün laikleri birleşiniz! ‘TÜRKİYE İÇİN CANIMI VERİRİM’ Ö nce “mavi mavi masmavi, gözleri boncuk mavi”yi söyledi. Söyledik- çe õsõndõ, õsõndõkça açõldõ; “Bana doktor dedi ki rakı iç”in Arapçasõnõ söyledi, “Beyaz gül, kırmızı gül”ü de... Gezinin ikinci gününde, sõradan bir öğle sonrasõ kenti gezerken grup fotoğraf çekilme- ye çalõşõrken tanõdõk onu... Bakmõş, birimiz dõşõnda kalõyoruz karenin, Türk olduğumuzu da anlayõnca oldukça sõcak bir dille, “Ben çekeyim isterseniz” dedi Türk- çe... Hepimiz şaşõrdõk, hemen tanõştõk. Daha son- ra hõzla sõcak bir dostluk kurulacak bu genç adam Ürdün’ün bir Türk göçmeniydi. Annesi Türk, babasõ Kürt, Diyarbakõrlõ Şeyhmuz’du. Şeyh- muz Onen... Ürdün’de, Karak’ta sanatçõ mah- lasõ “Musa Al- Krdi” ismiyle tanõnõyor. Akşam, yemekte bir çõrpõda anlatacağõ ya- şamöyküsü, kelimenin tam anlamõyla, sözcük- lerin anlamõnõ tamõ tamõna verircesine sõradõşõydõ. Ne işi vardõ Ürdün’de? Üstelik Karak gibi uzak bir kentte. Öyküsünü kõsaca dinlemek is- temiştik. O da hiç sakõnmadan, üstelesek ya- şamõnõn bütün gizlerini önümüze serecek denli bir içtenlikle anlattõ. Yıllar sonra annesini bulur’ Tam bir Güneydoğu klasiğiydi yaşamöyküsü- nün başlangõcõ. Kendisi 9, kõz kardeşi 7 yaşõndayken baba ölür. Bunun üzerine amca, onu ve kõz karde- şini anneden kopararak Suriye’nin Kamõşlõ ken- tine getirir. Anneleri on- larõn, onlar annelerinin izlerini yitirirler. Yõllar sonra, artõk yetişkin bir in- san olup ayaklarõ üzerin- de durmaya başlayõnca Türkiye’deki bir televiz- yon programõ sayesinde annesini bulur. Buluşma çok hüzünlü olur, anne Yıldız Hanõm düşer ba- yõlõr... Artõk mutludur Şeyhmuz. Annesi de... İlk eşinden çocuklarõn- dan umudunu kesince ev- lenerek yaşamõnõ yeni- den kurduğu ikinci eşinden de çocuklarõ olmuş. Büyük aile buluşmuş sonunda. Kõzlarõ Ceylan (15), Roksan (12) ile oğlu Ömer (5)’i baba- anneleriyle tanõştõrmõş. İki ülkede, Ürdün ve Suriye’de yaşõyor Şeyh- muz. Karak eşinin memleketi. Biri Karak’ta, öbürü Suriye’de iki evi var. Geceleri düğünlerde, eğlencelerde şarkõ söyleyerek gündüzleri de Ka- rak’taki işyerinde takõ ticaretiyle geçimliğini sağ- lõyor. Onunla iki akşam birlikte olduk. Birinci gün söyleştik, daha doğrusu biz sorduk, o açõk yü- reklilikle yanõtladõ... Konseri ertesi gece verdi. O gece adeta soru bombardõmanõna tuttuk onu. Her birimiz bir yerden peşi peşine sorular sor- duk. Amcan, seni ve kız kardeşini annenizden ayırmanın dışında kötü davranıyor muydu size? ŞEYHMUZ- Dövüyorlardõ bizi. Benden sa- dece para istiyorlardõ. Eve para getirirsem me- sele yoktu. Para yoksa dayak vardõ. Kendi çocuklarına nasıl davranıyorlardı? ŞEYHMUZ- Onlarõ dövmüyorlardõ. Amcanın çocukları nasıl davranıyorlardı? ŞEYHMUZ- Onlar da kötü davranõyorlardõ. Baban öleli 31 yıl olmuş. Amcanla görü- şüyor musun? ŞEYHMUZ- Kesinlikle görüşmek istemi- yorum onunla. Çocuklarıyla? ŞEYHMUZ- Onlarla da... Amcaoğlu Meh- met “Bizi affet” dedi. Ama yüreğim doğrul- madõ. Kız kardeşin görüşüyor mu? ŞEYHMUZ- Hayõr. Türkçe ve Arapça konuşuyorsun, iki dil arasında sorun yaşıyor musun? ŞEYHMUZ- Hayõr, anadilimi unutmadõm. Peki Kürtçe biliyor musun? ŞEYHMUZ- O benim baba dilim, onu da bi- liyorum. Nüfus kaydın nerde? ŞEYHMUZ- Suriye’de. Askerlik yaptın mı Suriye’de? ŞEYHMUZ- Hayõr. Türkiye’de yapar mısın? ŞEYHMUZ- Seve seve. Canõmõ bile ve- ririm. Mustafa Kemal’i tanıyor musun? ŞEYHMUZ- Nasõl tanõmam, canõm be- nim o. Ben Türkiye’de 2. sõnõfa kadar oku- dum. Türkçeyi hem annemden, hem okul- dan öğrendim. Türkiye’de müzik alanındaki gelişme- leri takip ediyor mu- sun? ŞEYHMUZ- Nasõl etmem, ediyorum. Şeyhmuz, ertesi gün yapacağõ Suriye gezi- sini bizim için iptal ederek, akşam Karak Kale restoranda onu- rumuza orguyla ver- diği konsere şu parça- larla başladõ: “Dergâh seni...”, Sarhoşum oy oy oy...”, “Ada Sahil- leri”nin Arapçasõ... Barıştan umutlu musunuz? - Filistin sorunu çözülmezse Ürdün’e daha çok baskõ yapõlacak. İkincisi Hamas’la FKÖ’nün ayrõşmasõ önlenemezse çok daha bü- yük tehlikelere gebe kalacak bölge. Bu du- rumda da en kötü duruma Ürdün düşecek yi- ne. Çünkü her şey Ürdün’e yansõyor Ortado- ğu’da. Hamas’la FKÖ uzlaşmaz noktalarda de- ğiller mi? - Dõştan öyle görünüyor, ama içten bakõldõ- ğõnda böyle bir şey yok. Arap ülkeleri besliyor FKÖ ile Hamas arasõndaki ayrõlõğõ, çelişkiyi. Hamas-FKÖ çatışmasını Araplar neden kışkırtıyor? - Daha çok Körfez ülkeleri kõşkõrtõyor. ABD öyle istiyor diye. Hangi örgüt birleşmeye daha yakın? - FKÖ. Hamas, ABD’yle İsrail’le görüşüyor ama FKÖ’yle görüşmüyor. Hamas, radikal İslama yakın görünüyor... - Evet. Sol görüşlü biri olarak Ortadoğu’daki ra- dikal İslamla ilgili saptamalarınızı öğrene- bilir miyiz? - Radikal İslam o kadar güçlendi ki bunun tek sorumlusu ABD’dir. ABD’nin soğuk savaş döneminde Sovyetler’e karşõ uyguladõğõ Yeşil Kuşak projesinin ürünüdür. ABD’nin özen- dirmesiyle birçok Arap ülkesinden insanlar Af- ganistan’a, Rusya’ya karşõ savaşmaya gittiler. ABD bu sürede bunlarõ gerek para, gerek gü- venlik, gerekse silah yönünden destekledi. Suu- di Arabistan radikal İslamõn merkezi durumuna getirildi. ABD, soğuk savaş sona erince bun- larõn da işlevi sona erdi sanarak İslamõ bõrak- tõ, ama bu kez İslam ABD’yi bõrakmadõ. ABD’yle işbirliği yaptõ. Daha sonra da bağõmsõz hareket etmeye başladõ. Büyük aşiretler radikal İslama yönelince bu gelişmeler kontrol edilemez oldu. İşte Usame bin Ladin örneğinde olduğu gibi. Peki şimdi ne olacak? - ABD bu kez İslamõ bütün bölgelere yayõp küçülterek denetim altõna almaya çalõşõyor. Bu süreçte de Pakistan merkez üs konumuna gel- di. ABD, Pakistan’da radikal İslamı tasfiye mi edecek, yoksa ondan yararlanarak böl- geye yerleşmeye mi çalışacak? - Radikal İslam bugün o kadar büyüdü ki, bü- tün Arap dünyasõna yayõldõ. Böylece denetimi olanaksõz duruma geldi. Bankalarda büyük he- saplara sahip olurken birçok alanda işyeri sa- hibi de oldu. Radikal İslamõn ekonomi ala- nõndaki açõlõmõ üzerine her Arap ülkesinde ra- dikal İslamcõ büyük bir hareket başladõ. ‘Radikal İslam çok güçlendi’ KARAK’IN “KÜRT MUSA”SI DİYARBAKIRLI ŞEYHMUZ’UN (ORTADA OTURAN GÖZLÜKLÜ) YAŞAMÖYKÜSÜ TAM BİR GÜNEYDOĞU KLASİĞİ ‘Dünyanõn bütün laikleri birleşiniz’
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear