23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SA- ĞA: 1/ Hasattan sonra tarla ya da bahçelerde kalan ürünleri toplama. 2/ İçe doğmayla akla gelen yaratõcõ duygu... Ku- ran’õn her tüm- cesi. 3/ Orta- d o ğ u ’ d a , “Ölüdeniz” de denilen bir göl... Telefonun sesi kula- ğa veren bölümü. 4/ Rütbesiz asker... Ge- lenek. 5/ Kötü bir iş- teki yardõmcõlar. 6/ Kapalõ bir yerin õsõ- sõnõ ayarlayan aygõt... Hayvanlara vurulan damga. 7/ Ücret kar- şõlõğõ yolcu taşõyan otomobil... Telefon sözü. 8/ Abide... Yapõlmõş, ger- çekleşmiş iş. 9/ Bir organ ya da organizma kesitinin röntgenle filmini çekme yöntemi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Antalya’nõn Serik ilçesine bağlõ turistik bir belde... Kekeme ya da dilsiz kimse. 2/ Mezopotamya’da ku- rulmuş eski bir krallõk... Kürekle yürütülen dar, uzun ve hafif bir tekne. 3/ Âdem ile Havva’nõn üçüncü oğ- lu... Gökkuşağõ. 4/ Tarla sõnõrõ... Gösterildikçe öden- mesi gereken poliçelere yazõlan terim. 5/ Kansõzlõk. 6/ Bir kõş sebzesi... Erbiyum elementinin simgesi. 7/ “Zinhar eline --- vermen o kâfirin/Zira görünce su- retini put-perest olur” (Baki)... Kadastro haritalarõnda parseller topluluğu. 8/ İçkiyle birlikte yenen yiyecek... “ --- kaşlarõnõ çatar/Gamzesi sineme batar” (Kara- caoğlan). 9/ Tanrõtanõmaz... Toplumda ya da birey- de, ölçü ve değerlerin çökmesi sonucunda oluşan den- gesizlik durumu. CMYB C M Y B 10 AĞUSTOS 2008 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 17 Uğur Pamuk: “Pire için yorgan yakılıyorsa kene için de orman yakılır!” Gençliği Edibe Sözen’den koruma yasası çıkarılsın! Yakında Zekai Buluç: “YÖK, bakalım ne zaman El- Ezher’den öğretim üyesi getirip rektör yapacak.” Kral Ertan Somunkıran: “Tarihi Tophane Meydanı’nda, koskocaman bir pankart; ‘Başbakanların kralı, Kasımpaşalı’ yazıyor. Yazan da ‘yağcılar kralı’ olmalı!” Kıbrıs Mehmet Antar: “Bizim aklıevveller Kıbrıs’ta üç yıl Rum, bir yıl Türk yönetimi formülü için çalışıyormuş. Aldık mı üçün birini!” YağmurDeniz Yüksek Yerilim Hattı erdincutku@yahoo.com Sağlıkta AKP dönüşümü: Hasta çok, doktor yok; uzman hastaları “doctor” yapalım! Ali Birinci ve şerefli bir yurttaş LAİKLİK karşıtı eylemlerin odağı olduğu yüce mahkeme kararıyla tescillenen İslamcı AKP iktidarının Türk Tarih Kurumu Başkanı yaptığı Ali Birinci adındaki şahıs, Mustafa Kemal Atatürk’ün yazdığı Türkiye’nin kurtuluş ve kuruluş belgeseli Nutuk’un kurumca yayımını anlamsız buluyormuş. Bu vesileyle Aziz Naci Doğan da Birinci’ye anlamlı bir anımsatma yapmak istiyor: “Söylev’de Ulu Önder Atatürk ‘Sırası gelmişken saygıdeğer ulusuma şunu öğütlerim ki: Bağrında yetiştirerek başının üzerine kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki öz mayayı çok iyi incelemeye dikkat etmek çabalamasından bir an bile geri durmasın’ der. Yüce Atatürk’ümüzün görüşlerinde ne kadar haklı olduğuna ve ne kadar ileri görüşlü olduğuna her fırsatta tanık oluyoruz. Işıklar içinde yat Sevgili Atam. Türk ulusu size gönül borcuyla doludur ve şerefli emanetinize sahip çıkmak, her kendini bilen yurttaş için vazgeçilemez bir namus borcudur!” - YB’nin arabası tartışılıyormuş... “Bastı mı gaza, gider mi gider!” DEMOKRASİ maskesi takarak İslamcı faşizmi beslemek pahasına emperyalizmin hizmetine giren döneklerden biri “taraf”ından döktürülen engin ve ulvi düşünceler üzerine Dr. Hüsnü Bozkurt’un bir çift sözü var: “Kaçın kurasıdır o. Bilmez olur mu hiç, Kuran kursundan demokrat yetişmeyeceğini. Çeyrek yüzyıldır sülale boyu çanağını yaladıkları ABD mamulatı tarikatçı iktidarların dinselleştirip tüm kurumları ile imam hatipleştirdiği Milli Eğitim sisteminin birey değil kul üreteceğini, o kulların da Allah’a değil emperyalizme hizmet edeceklerini bilmez mi hiç. Bilmez mi, ‘Bizim kızlarımız köpük banyosunda gebermedi, onlar şehit, zaten birinin yüzünde Arapça lailaheillallah yazısı belirdi’ diyebilen zavallının da, ardında ‘Ahret Havayolları ile seyahate çıkacağız, pilotumuz Azrail olacak’ diye şizofren mektuplar bırakan kızcağızın da gerçek katillerinin cumhuriyetin laik eğitim sistemini yok eden soysuz siyasetçilerle o siyasetçileri pazarlayan haysiyetsiz yalakalar olduğunu? İyi bilir, tüm BOP coğrafyasına güya İslam ve demokrasinin bağdaşabilirliğini(!) göstermek için imal edilmiş bir projenin sahiplerinin ‘taraf’ında yer almanın en kestirme yoldan Ali Kemal’leşmek olduğunu. BOP denen kökü dışarıda projenin figüranlığına soyunanların, sözü edilen coğrafyaya 85 yıldır İslam ve demokrasinin laiklik temelinde bağdaştığını göstermiş Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetme ehliyetine sahip olmadıklarını da bilir de, ah işte, kör olası hanede evlad-ü ayal vardır. ‘Cahilim’ dediğine bakıp bütün bunları bilmediğine inanmak mümkün mü? Mümkün mü dindar olmak istediğine inanmak? Dini bildiği için dindar olmadığını, inançsızlığının bilmekten geldiğini söyleyemeyecek kadar da korkak üstelik. Ama kendi gettosuna satır aralarında gerekli mesajı fısıldama uyanıklığına da diyecek yok. Hani ‘şu kahrolası ceberut Kemalist devlet seksen şu kadar yıldır halka bir türlü güvenmediği için demokrasiden hep korktu’ ya, halka güvenen, haddinden fazla demokrat nevzuhur aydın da bunlar oluyor işte. Memleketi bir çift kadın memesine satacağını ilan eden ‘tip’lerin Allah ve din konusunda bu denli pervasız olmaları hayırlara vesile olur inşallah! Eskiler böylelerine ‘Afferim oğlum Ahmet, sen bu yolda devam et’ derlerdi sanırım!” Oğlum Ahmet ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ Dünya ‘Su Sömürüsü’ Forumu Dünya devlerinin dünya sula- rõ üzerindeki egemenlik pazar- lõklarõnõ yaptõklarõ “Dünya Su Forumu”na 2009’un Mart ayõn- da Türkiye ev sahipliği yapacak. İnsanlõğõn suyuna bile göz koyan küresel güçler, yakõn geçmişin “su kenti” olan, ancak kaynak- larõnõ “imar sömürgeciliği”ne kurban eden İstanbul’da buluşa- caklar... Yaklaşõk 8 ay sonraki bu ev sa- hipliğine hazõrlanan Devlet Su İş- leri (DSİ), İTÜ, ODTÜ, KTÜ gi- bi üniversitelerden temsilcilerin de katõldõklarõ bir konferansõ ge- çenlerde Samsun’da gerçekleş- tirdi... Benzer toplantõlarõn Dün- ya Su Forumu’na kadar Trab- zon, Van, Bursa, Konya ve Artvin’de de yapõlacağõ bildiril- di... DSİ yetkilileri, bu konferans- lardan çõkacak sonuçlarõn 2009 Dünya Su Forumu’na sunulaca- ğõnõ belirtiyorlar. Ne var ki hem Samsun’da, hem de gelecek bu- luşmalarõn programlarõnda, İs- tanbul’da “dünya gündemi” olacağõ bilinen “suyun pazar- lanması”na pek yer verilmediği gözleniyor. Öyle görünüyor ki DSİ hazõr- lõklarõ sadece “sel”, “taşkın” vb. gibi “su afetleri”nin konu- şulmasõyla geçecek. Asõl “fela- ket” olan ve insanlõğõn su ge- reksinmesini “şişe”leyerek sat- mayõ hedefleyen “su pazarı” gündemine hazõrlõklarõ ise “si- yasilerimiz” yapõyor olmalõlar... Demokratik Direniş Su Forumu’nun resmi hazõr- lõklarõ süredursun, ülkenin aka- demik ve mesleki kurumlarõ ile DİSK, KESK gibi yurt değerle- rine duyarlõ demokratik toplum- sal örgütleri 15 Temmuz 2008’de İstanbul’da Taksim’de bir araya gelerek kamuoyuna bir açõklama yaptõlar. TMMOB adõna mimar Torez Dinçöz’ün okuduğu bildirgede bakõn neler anõmsatõlõyor; “Emperyalizmin pazar kav- gasõ-arayõşõ, yeryüzünün tüm do- ğal değerlerini metalaştõrma- ya başlamõştõr. Canlõ hayatõn te- mel kaynağõ su bile alõnõp satõlan bir piyasa malõ haline getiril- miştir. Daha şimdiden dünyanõn pek çok yerinde içme sularõnõn da- ğõtõmõ özelleşmiş ve yoksul halk- larõn ciddi tepkileriyle karşõlaş- mõştõr. Ülkemizde de birkaç ilin su dağõtõm şebekeleri özelleşti- rilmiş, Edirne örneğinde olduğu gibi paylaşõm kavgalarõ artõk gizlenemez hale gelmiş, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanõ õrmak- larõn bile kullanõmõnõn özel şir- ketlere devredileceğini açõkla- makta sakõnca görmemiştir. Öte yandan suyun ticarileşti- rilmesi, özelleştirilmesi, meta- laştõrõlmasõ çabalarõ yalnõzca yoksullarõn temiz suya erişim hakkõnõ tehdit etmekle de kalmõ- yor. Yeni baraj ve santral inşa- atlarõ mevcut su havzalarõnõn tümüyle kaybedilmesi, havzalar- daki canlõ yaşamõn ve gen kay- naklarõnõn tahrip edilerek eko- sistemlerin sona ermesi, tarihi ve kültürel mirasõn yok edilmesi gi- bi telafisi mümkün olmayan teh- likeler yaratmaktadõr. Bugün petrol yüzünden savaş- lar yapõlmaktadõr, yarõn su savaş sebebi olacaktõr. Dünya halkla- rõnõn ortak malõ olan su ve su kaynaklarõ- nõn talan edilmesine ve sermayeye peşkeş çekilmesine izin ve- rilemez. Su kaynak- larõ halkõn malõdõr. Alõnõp satõlamaz, ti- carileştirilemez, hal- kõn su kullanõm hak- kõ engellenemez. Dünya Su Konse- yi’nin gerçekleştirdiği Dünya Su forumlarõnõn hepsinde dünya su- larõnõn özelleştirilmesini amaç- lamaktadõr. Biz, aşağõda imzasõ bulunan kuruluşlar, suyun özel- leştirilmesine ve Dünya Su Fo- rumu’nun Mart 2009’da İstan- bul’da bu süreci daha da hõz- landõrmak amacõyla düzenleye- ceği toplantõlara karşõ birlikte mücadele etmek için bir araya geldiğimizi duyuruyoruz...” Ve İmar Dosyası Kanal B’deki “İmar Dosya- sı”nda da bu gece irdelenecek olan “Metropollerimizde Su- suzluk” konusunu işte bu bir- likteliğin temsilcileri değerlen- direcekler. Mimarlar Odasõ İzmir Şb. Bşk. Hasan Topal, İz- mir’deki su gündeminin şehirci- lik ve planlama ilişkilerini anla- tõyor. Ziraat Müh. Odasõ İstanbul Şb. Bşk. Ahmet Atalık, bir yan- dan suyun azalmasõ ve kirlen- mesinden yakõnõp bir yandan da havzalardaki imar yoğunluğunu daha da arttõranlarõn “suç”larõnõ sergiliyor. TMMOB’nin Su Politikalarõ Kongresi Yön. Kur. üyesi, inşa- at mühendisi Ahmet Göksoy da 2009 Mart’õnda İstanbul’da toplanacak “dünya su pazarı üleşimi zirvesi”ni ele alõyor... ekinci@cumhuriyet.com.tr KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci mynet.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com (ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com HARBİ SEMİH POROY 10 Ağustos Keneci SESSİZ SEDASIZ (!) PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU YakınTarihtenNotlar– ‘Tahkikat Encümeni’ 18 Nisan 1960 akşamı Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kurulan Tahkikat Encümeni, De- mokrat Parti’yi siyaset sahnesinden silinmeye gö- türen yolda önemli bir kilometre taşıdır. ‘Tahki- kat’ bugünkü TBMM diliyle ‘soruşturma ve araş- tırma’ anlamına geliyordu. O dönem yürürlükte olan 1924 Anayasası’na göre Meclis soruşturması başbakan ve bakanlarla ilgili olarak ileri sürülen ‘yolsuzluk/usulsüzlük’ savlarını incelemek, Mec- lis araştırması da TBMM’nin herhangi bir konu- da ‘bilgi edinmesi’ için yapılırdı. Tahkikat ise iki- sini birden kapsıyordu ve bunun karşılığı anaya- sada olmadığından Encümen, TBMM İçtüzü- ğü’nün 177. maddesine göre kurulmuştu, fakat amacı çok başkaydı. Bu ‘başkalığı’ anlayabilmek için DP Bursa Milletvekili Mazlum Kayalar ile DP Denizli Mil- letvekili Baha Akşit’in ‘Bir Tahkikat Encümeni ku- rulması için’ TBMM Başkanlığı’na verdikleri önergenin son bölümünü okuyalım: “Bu itibarla, CHP’nin: A) Meşru iktidarımızı, alelumum devlet vazife- lerini, Türk kadınlarını, dost ve müttefiklerimizi en iğrenç isnatlarla kötüleme usulleri de dâhil olmak üzere, çeşitli gayrimeşru ve kanun dışı yollarla, hal- kı kanunları ihlâle, kanuni tedbirlere karşı muka- vemete, hükümete, idari ve adli mercilere karşı ga- leyana ve fiili tecavüzlere teşvik ve tahrik etmek, B) Müsait telâkki ettikleri mahallerde kendi par- tilerine mensup bazı şahısları silahlandırmak su- retiyle, iktidar partisinin mensup ve taraftarları aley- hine münferit veya toplu şekilde baskı yapmaya ve suç işlemeye teşvik suretiyle, memlekette kan- lı kardeş kavgalarına müncer olan tertiplere baş- vurmak, C) Orduyu siyasete karıştırmak teşebbüsleri de dâhil olmak üzere, memleketin emniyet ve asa- yişini korumakla vazifeli olanları çeşitli propaganda, baskı ve vaatler yoluyla vazifelerini ifadan alıkoy- maya cüret ve teşebbüs etmek, Ç) ‘Bizim Radyo’ namındaki komünist radyo- sunu Halk Partisine ait bir radyo olarak göstermek suretiyle, halkı bu yayınları dinlemeye sevk etmek ve umumi efkârı bu vahim neşriyatın zararlı te- sirlerine maruz bırakmak, D) Bütün bu kanun dışı faaliyetlerini umumi ef- kâra karşı haklı gösterebilmek için T.B.M. Mec- lisi’nin, onun itimadına mazhar hükümetin meş- ruiyetinden halkı şüpheye düşürecek ve bundan da ileri olarak, gelecek seçimlerin de meşruiye- tini şimdiden muallel imiş gibi göstererek kurul- muş ve kurulacak iktidarlar aleyhine vatandaşla- rı gayrimeşru yollarla tahrik etmek suretiyle, iti- matsızlığa ve huzursuzluğa sevk etmek, E) Hücre teşkilatı ile işleyen gizli kollar kurma- ya çalışarak, yukarıda maruz faaliyetleri daha mü- essir bir hale getirmek suretleriyle giriştiği yıkıcı kanun dışı ve gayrimeşru faaliyetleriyle; F) Aynı gayelerle ve neşir yolu ile faaliyette bu- lunarak, Cumhuriyetimizin ve genç demokrasimizin fikri ve manevi temellerini tahrip eden, devletin ve cemiyetin ana müesseselerini şantaj, baskı ve teh- dit suretiyle işlemez bir hale getirmek, hakikatle- ri tahrif etmek, yalan neşriyatta bulunmak suretiyle memleketin siyasi, iktisadi, mali, içtimai hayatını tehlikeye maruz bırakan BİR KISIM BASININ;bün- yesini; çalışma tarz ve metotlarını ve kanunlar mu- vacehesindeki tutumunu ve bu kanunları işlemez hale getirmek hususundaki gayrimeşru faaliyet- lerinin ve yukarıdan beri tafsilatı ile arz edilen ah- valin önlenmesini gayrimümkün kılmakta olan se- beplerin mahiyetini tetkik ederek elde edeceği ne- ticeleri T.B.M. Meclisi’ne bildirmek üzere, Dâhili Nizamnamenin 177’inci maddesi hü- kümlerine göre 15 kişilik bir tahkikat encümeni ku- rulmasını...” Ve bu önergede talep edilen Tahkikat Encü- men’i kurulup hemen çalışmalarına başladı. Görüldüğü gibi bugünkü ‘vahim durum’a ak- şamdan sabaha gelinmedi. www.denizkavukcuoglukitaplari.blogspot.com dkavukcuoglu@superonline.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 A Ş E R M E K G L U L U F İ Y U B U M K E O R A R A B E S K K S V A N I R A T O L T A T İ L I R A K S A N A A K A B E G R A N A V A S Y A 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Dünya Su Forumu’nun “alternatif”i de yapılacak.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear