25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 3 TEMMUZ 2008 PERŞEMBE 8 HABERLERIN DEVAMI T U R K I Y E Istanbul PB 29 Sinop Edirne 25 Adana PB 33 PB 31 Samsun 26 Kocaeli PB 30 Trabzon 24 Çanakkale B 30 Giresun Izmir 24 34 Ankara B 30 Manisa _A 35^ Eskişehir B 29 Aydın 37 Konya PB 29 Denizli B 36 Sıvas B 23 Zonguldak Y 26 Antalya 36 Kars Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van B B B B B B B 31 37 37 35 37 27 29 20 Yurdun kuzey ve iç ke- simleri ile Doğu Akde- niz'in doğusu parçalı ve çok bulutlu, Orta ve Doğu Karadeniz ile Kars, Ardahan, Sıvas, Yozgat çevreleri ve sa- bah saatlerinde olmak üzere Batı Karadeniz kıyıları sağanak ve gök gürültülü sağanak ya- ğışlı, diğer yerler az bu- lutlu ve açık geçecek. D I S M E R K E Z L E R Oslo Y 27 Berlin 34 Moskova 23 Helsinki Stockholm B 26 Madrid 20 Budapeşte PB 32 PB Londra 20 Viyana 31 30 Amsterdam Y 18 Belgrad B 32 Brüksel Y Paris 18 Soyfa 30 21 Roma B 27 Bonn 23 Atina Y 30 Münih Y 23 Zürih Y 27 Şam Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bişkek Tiilis Kahire B Y B Y Y Y A 35 24 39 27 35 20 33 34 0 Açık î Parçalı bulutlu Bulutlu t Çok bulutlu • Yağmurlu GUNCEL CÜNEYT ARCAYÜREk • Baştarafı 1. Sayfada RTE ne dedi? Yargı görevini yapıyor. Uygulamalar soruşturma süreci içinde! Adaleti temsil eden bakan açıklama yapamaya- cağın, söylüyor, "Yargı bağımsızdır" diyor. Ya, kapatma davasında AKP'nin sözlü savun- masını yapması beklenen Çiçek Cemil? Çok ko- nuşan, bir iki cümleyle ifade edilebilecek bir görü- şü tumturaklı yüz cümlede anlatmaya çalışan, yar- gı deyince mangalda kül bırakmayan Çiçek ise, yo- rum yapmak istemedi. Hele parti büyüğü Mir Bey, yargının bağımsızlı- ğına saygılı olunmaktan söz ediyordu. Yargıyla ilgili kanılarını ne zaman söylediler? AP haber ajansının dünyaya duyurduğu gibi, "ik- tidar partisi AKP'nin ateşli muhalifleri olarak bilinen /s/m/er/n "gözaltına alındığı saatlerde. • • • Içlerinden geçenleri yüzlerine ve sözlerine yan- sıtmıyorlar. Son gözaltı olaylarından duydukları memnuniyeti içlerinde hapsediyor ve RTE güya ta- rafsız yargıya boyunları kıldan ince bir devlet ada- mı rolü sergiliyor. Oysa başta RTE ve kadrosu, bir iki aydır kapat- ma davasını görmekte olan Anayasa Mahkemesi'ne ve genelde yargı organlarına ağızlarına gelen ağır hakaretleri iletişim organlarında, grup toplantılarında siraladılar. Yargının bağımsızlığını, saygınlığını unuttular; bugün kerhen övdükleri yargıya dün olmadık ha- karetlerle saldırmayı sanat haline getirdiler. Bu iktidar ikiyüzlü davranmayı meslek haline ge- tirdi. İki örnek verelim: Avrupa Birliği yıllardır TSK'yi he- def alan resmi açıklamalar yapar. RTE ve kadrosu dış kaynaklı bu saldırılara tek bir gün yanıt vermek gereğini duymaz. Kapatma davasının ortaya çıkmasından bu yana geçen sürede Avrupa Birliği sözcüleri yargı darbesi gibi yakıştırmalarla Anayasa Mahkemesi'ne saldı- rır. RTE ve kadrosu tek bir gün olsun, dış kaynaklı saldırıları yanıtlamaz; yargının bağımsızlığını sa- vunmayt aklını ucundan bile geçirmez. Bu mudur, bunlar mıdır ulusalcılık, ülke severlik! Ve RTE; soruşturma sonucu "kananlıktann aydınlığa çıkacağını" söylüyor. Sevsinler; oysa, gözaltına aldıkları, ülkeyi karan- lıklardan aydınlığa çıkarma savaşımı veren insanlar! ••* Medyamızdaki, ilim sanat âlemindeki isim ve fi- kir sahibi olduğuna toplumu inandıranlar nerede? Ara ki bulasın! Gözaltına alınanlar üzerinde onca oyundan söz edildiği şu günlerde demokrasi, özgürlük, istikrarfa- lan filan diye durmadan bildiriler yayımlayıp, hatta şuna buna ama herkese yol gösteren TUSİAD gi- bi, sivil toplum örgütleri gibi kuruluşlar nerede? Büyük gazetelerde köşeleri tutmuş, eli ağzı bal- da olan yazarlar ise Türkiye'de durmadan yargı dar- besinden söz ederler. Orduyu karalamak için elle- rinden geleni artlarına koyarak bağrışır dururlar. Lakin bir sabah gazeteler "Fransa'dan orduya la- iklik övgüsü - 'bizden onay almadan onaylanamaz' dayatması üzerine AB için kader belgesi Lizbon An- laşması Alman Anayasa Mahkemesi engeline takıl- dı" haberleri üzerine bizim her vesile Batı'dan ör- nekler vererek, Batı dayatmalanna sahip çıkarak ya- zan, yorum yapan Batı yalakaları dut yemiş bülbül gibi. Orduya içten dıştan saldırılara karşı çıkma- yanlar, Alman Anayasa Mahkemesi'nin kararını yar- gı darbesi diye nitelemeyenler sus pus! Döneklik, ikiyüzlülük, satılmışlık, din ticareti, mu- haliflerini yargı yoluyla susturmak, karşıtlarına her olanağı kullanarak gözdağı vermek... AKP iktida- rı ile geldi yerleşti. Tıpkı bir kene gibi... Anmak... • Baştarafı 2. Sayfada Dönemin cumhurbaşkanı; '1yi ki askerle halk kar- şı karşıya gelmedi" dedi... Dönemin başbakanı; 'lyi ki halktan ölen olmadı" dedi... Dönemin belediye başkanı katillere; "Gazanız mübarek olsun " dedi... Devletin Adalet Bakanı katillerin savunmanlığına ta- lip oldu. Yarasalan yüreklendiren bu söylem, daha da çirkinleşerek günümüze kadar sürdü geldi. Devletin bugünkü valisi Madımak'm sahiplerini "Burayı satmayın, sizin için iyi olıııaz " diye tehdit ederek ote- lin müze yapılmasına karşı çıkıyor. Yakan yaktığıyla kaldığı içindir ki 2 Temmuz'un yıldönümleri insan ola- nı hüzünlendiriyor. Ancak 2 Temmuz'ları ağıt gün- leri olarak değil, aydınlanma yolunda savaşım gün- leri olarak algılamak ve yaşamak gerekir. 35 güzel in- sanın savaşımı bize ışık tutmalı. Gülen'inplatformu 'Kürt sorununuf tartışacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Fethullah Gülen'e yakınlığıyla bilinen "Abant Platfor- mu"nun 13. toplantısı, 4 Temmuz'da Abant'ta başlayacak ve "Kürt sorunu" ele aluıacak. "13. Abant Platformu Toplanüsı", 4-6 Temmuz tarihleri arasında, Bolu Abant Palace Otel'de yapı- lacak. "Kürt Sorunu: Barışı ve Geleceği Birlik- te Aramak" konulu üç gün sürecek toplantının Dü- zenlenıc Kurulu, sosyolog - yazar Ali Bulaç, siya- set bilimci - yazar Prof. Dr. Mümtazer Türköne, emekli hâkim - albay Dr. Ümit Kardaş, araştınnacı - yazar Altan Tan ve Abant Platformu Genel Sek- reteri Salih Yaylacı'dan oluşuyor. Toplantı, Prof. Dr. Mete Tunçay'ın açılış konuşmasıyla başlaya- cak. Türkiye'de 1998'den bu yana toplanan Abant Platformu, Nisan 2004'te Washington D.C'de, "ls- lam, Demokrasi ve Laiklik: Türkiye Deneyimi", Aralık 2004'te Avrupa Parlamentosu'nda, "Tür- kiye'nin Avrupa Birliği'ne Giriş Sürecinde Kül- tür, Kimlik ve Din" konulu toplantılar yapmıştı. Kaılı ulukar , Gök gürültülü 'Türban, yeşil devrimin sancağı' Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, Anayasa Mahkemesi 'ne sundu sözlü mütalaada AKP'nin şeriat devleti için beş aşamalı birplan uyguladığını belirtti EMİNE KAPLAN ANKARA - Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçın- kaya, Anayasa Mahkemesi'ne sun- duğu sözlü mütalaada, AKP'nin reji- mi dine dayah bir sisteme dönüştürmek için 5 aşamalı bir plan uyguladığı, bu plan sonucunda da toplumun geriye doğru cvrildiğini vurguladı. Türbanm yeşil devrimin sancağı olduğunu kay- deden Yalçınkaya, Anayasa Mahke- mesi'nin türban karannın AKP'nin la- iklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu- nun en somut delili olduğunu belirtti. Yalçınkaya, AKP'nin yeni tanım ge- tirerek laikliğin içini boşaltmaya ve nıensup olduğu tarikatlara göre dev- leti ve toplumu yeniden şekillendir- mcyi amaçladığına dikkat çekti. Yal- çınkaya, sözlü mütalaasında, şu gö- rüşleri dile getirdi: • Dünya işlerinin laik hukukla, din işlerinin de (inanç ve ibadet çerçeve- sinde) kendi kurallarıyla yürütülme- si, çağdaş demokrasilerin dayandığı te- mellerden birisidir. Halbuki davalı par- ti, laikliği toplum içindeki inançlara göre tayin edip her inanca hak ve öz- gürlükler tanınması biçiminde yo- ruınlamıştır. Bu düşüncenin, ülkeyi, devleti yönetmek için iktidara gelen- lere, mcnsup olduklan tarikatlara gö- re devleti, toplumu şekillendirme ser- bestisi vermeyi amaçladığı açıktır. • Anayasa Mahkemesi'nin üniversi- telerde türban yasağının kaldınlmasma ilişkin anayasa değişikliğini iptal et- nıesiyle iddianamede laikJiğe aykın- lığıti'cn somut delili olarak sunduğu- muz eylem sübut bulmuş, kesinleş- miştir. Kaldı ki, davalı siyasi partinin amacı, yalnızca türbanın yükseköğ- renimde serbest bırakılması değildir. Başta genel başkan olmak üzere da- valı parti üyelerinin açıklamalan, asıl amacın anayasal sistemin din kural- lanna dayah bir rejime dönüştürmek olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. • Anayasal rejimi dönüştürme bir plan dahilinde ve birkaç aşamalı ola- rak yürürlüğe konmuş ve uygulan- mıştır. Bu planm birinci aşaması, partinin bütün söyleınlerinde ağır- lıklı olarak dini söylem ve referansları kullanmasıdır. Ikinci husus, laikliğe aykın bu söylcmlerin düzeyinin par- tinin kuruluşundan kapatma davasının açıldığı tarihe kadar yükselen bir iv- me izlemiş olmasıdır. Planın dikkati ATO Başkanı Aygün'ün gözaltına alınmasına Hisarcıklıoğlu sert tepki gösterdi îş dünyasından sert çıkışANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklı- oğlu, "Ergenekon Soruşturması" kapsamında Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün'ün önceki gün "herhangi bir açıklama veya suçlama belirtmeksizin" göz- altına alınmasının "darbe dönem- lerini anımsattığım" belirterek, bu uygulamayı türn iş dünyasıııa yapıl- mış kabul ettikJerini vurguladı. Hi- sarcıkloğlu "Bu muamele, geleceğe matuf kaygı ve endişelerimizi ar- tırmaktadır. Akşam yatağa yatar- ken, sabah nasıl bir Türkiye ile karşılaşacağımız endişesi içinde olmak istemiyonız. Yaşadığunız bu ortam, toplumsal kutuplaşmayı daha da derinleştirmekte, iktisadi hayatı olumsuz etkilemektedir" diye konuştu. ATO Meclisi Başkanı Nuri Gürgür de somşturmanuı bir an önce sonuçlandınlmasını istedi. ATO Meclisi, genişletilmiş olarak olağanüstü toplandı. Toplantının ar- dından açıklama yapan TOBB Baş- kam Hisarcıklıoğlu şunlan söyledi: Selçuk'a gönderme: Dün (ön- ceki gün) sabah yaşanan bir olay, he- pimizin yüreğini yaktı ve başta An- karalı müteşebbislerimiz olmak üze- re, ülkemizdeki iş dünyasının tama- mını derinden yaraladı. Sayın tlhan Selçuk'un gözaltına ahnması süre- cinde de TOBB olarak benzer tep- kimizi kamuoyuna duyurmuştuk. Darbe dönemlerini hatırlatı- yor: TOBB Türkiye'dcki cn büyük ve yaygin meslek örgütlenmesidir. Demokratik, laik, sosyal, hukuk dev- leti yapımızın, ifade, din ve vicdan ve teşebbüs hürriyetinin savunucusu- dur. Işte dün, böyle bir camianın çok saygın bir mensubu, ancak darbe dönemlerini anımsatan bir şekilde, hepimizi derinden yaralayan bir uy- gulamaya tabi tutulmuştur. Hâlâ suçlama belirtilmedi: Birliğimiz çatısı altmda yer alan ve iş dünyamızın 120 bini aşan seçkin üyesinin hakkıyla temsil edildiği Ankara Ticaret Odası'nın Yönetim Kurulu Başkanı ve TOBB Ticaret Odalan Konscy Başkanı Sayın Ay- gün'ün, hâlâ kamuoyuna açıklan- mamış olan birtakım gayrimeşru faaliyetler içinde anılmasını, her- hangi bir açıklama veya suçlama belirtilmeksizin böyle bir muamele- ye tabi tutulmasını kınıyoruz. Davet edilseydi ifade verirdi: Sayın Aygün'ün meşrıüyet dışı dav- raııış içerisrne girmeyeceğini biliyo- ruz. Sayın Aygün davet edilseydi, adalete yardımcı olmak için ıfade ver- meye gitmeyecek miydi? Darbe sadece hükümete ol- maz: Demokıatik hukuk devleti- nin varlık nedeni, bireyin sahip ol- duğu temel hak ve özgürlükleri ko- rumaktır. Darbeler sadece hükümet- lere karşı olmaz. Işte dün vuku bulan olay, kişilik onuruna darbedir. Uygulama iş dünyasına yö- nelik: Demokı^tik yollarla bu göreve seçilen ve ülkemizin menfaatleri için mücadele veren mensubumuza reva görülen bu uygulamayı, hepimize karşı yapılmış kabul ediyonız. Yargı sürecinde şeffaflık kay- gisi: Türkiye hukuk devletidir, hu- kııkun üstünlüğüne, Türk yargısına olan inancımız tamdır. Ama yargı sü- reci mutlaka şcffaf ve açık olmalıdır. Zira süreç şeffaf olmadığında şahıs- lann mağdui' olması kaçınılmazdır. Gelecek endişemiz artıyor: Aygün'e yapılan muamele, geleceğe matuf kaygı ve endişelerimizi artır- maktadu-. Akşam yatağa yatarken, sa- bah nasıl bir Türkiye ile karşılaşa- cağımız endişesi içinde olmak iste- miyoruz. Hukuk, keyfi yönetimlere karşı büeyin son sığınağıdır. Huku- kun olmadığı yerde özgürlük yoktur. Ekonomi olumsuz etkileni- yor: Adalete güvenin zedelendiği bir yerde toplumsal ve siyasal bağlann çözülmesi kolaylaşır. Yaşadığımız bu ortam, toplumsal kutuplaşmayı daha da derinleştinnekte, iktisadi hayatı olumsuz etkilemektedir. Ergenekon fazlasıyla uzadı: Fazlasıyla uzayan bu soruşturma- AYAKTA ALKIŞLANDI Hisarcıklıoğlu 'nun yaptığı ko- nuşma, sık sık üyelerin al- kışlarıyla kesildi. Hisarcıklı- oğlu sö'zlerini tamamladığın- da ise tiim meclis üyeleri ve salonda bulunanlar, konuş- mayı dakikalarca ayakta al- kışladılar. Gürgür de konuş- masında duygusal anlarya- şarken, konuşımtnın ardın- dan bir esnaf, Aygün 'ün gözaltına alınmasını protes- to ederek "Abimin kime ne zararı var? Kurtarabiliyor- sanız kurtarın " diye bağırdı. nın artık bir an önce sonuçlandınl- masını bekliyor ve Türk adaletine olan inancımızı bir kez daha vurgu- lamak istiyoruz. A T O MECLİSİ'NİN BİLDİRİSİ ATO Meclis Başkanı da hazırlanan bildiriyi okudu. Bildiride şu ifadeler yer aldı: "Uygulama gerekçesinin belirsizliği, suçlama hıısusunda somut açıklamanın yapılmamış, olması, endişeyi artırmıştır. On yıldan beri yönetim kurulu baş- kanlığı görevinde bulunan Aygün, görevi gereği pek çok insanla ve de- ğişik çevrelerle yoğun ilişkisi olan, her kesimle konuşan bir insan- dır. Bu özclliğini kamuoyu yakın- dan görüyor. Somut verilere da- yanmadan, aşırı bir yorumlamay- la bunda yasalara aykın bir şeyler aramak fevkalade yanhştır. Gözaltı sürednin ve sorgulamanın bir an evvel tamamlanmasını diliyoruz." T Ü S İ A D : H U K U K A D U Y U L A N C Ü V E N Z E D E L E N M E M E L İ Istanbul Haber Servisi - Türk Sanayicileri ve Işadamları Derneği'nden (TÜSİAD), "Ergenekon" soruşturmasına ilişkin yapılan açıklamada, "De- mokrasiye ve hukuka duyulan güven zedelen- memeli" denildi. Açıklamada, "Türkiye'de bir yı- lı aşkın süredir yürütülen ve son dört aydır yo- ğunluğu artan "Ergenekon soruşturnıası", çok sa- yıda gözaltı ve tutuklama işlcmine neden olmuş, ancak iddianame henüz sonuçlanmamıştır. Sü- reç, yasalar çerçevesinde adil, lıızlı ve kamuoyu- nu aydınlatacak şekilde sonuna kadar sürdürül- meli; öte yandan, toplumdaki endişe ve kutup- laşmayı arttırmamalı ve demokrasi ve hukuka duyulan güvenin zedelenmesine yol açmamalı- dır. Olaylara yalnızca demokrasinin ve huku- kun iyi işlemesi açısından yaklaşılmalı, hiçbir ki- şi ve kurum gelişmelerden herhangi bir çıkar bcklcntisi içerisindc olmamalıdır" denildi. çeken üçüncü aşaması ise, laikliğe ay- kın söylemlerle toplumun ve kurum- lann tepkisini ölçme ve bunlara göre tavır alma biçiminde gerçekleşen ger- ginlik politikasının sıklıkla kullanıl- masıdır. Bu yöntem ile demokratik ve laik cumhuriyetin kazanımlanna iliş- kin bir konu, bilhassa partinin genel başkanı tarafından tartışmaya açıl- makta, eğer güçlü bir muhalefet ile karşılaşılmaz ise partinin diğer ileri ge- lenleri tarafından da işlenerek top- lumda genel bir kabul oluşturularak yasal bir düzenleme ile sonuçlandı- nlmaktadır. Eğer yoğun bir tepki alı- nırsa konu beklemeyc alınmakta, ile- ride uygun bir zamanda tekrar gün- deme taşınmaktadır. 4. yöntem, ikti- dar gücünü kullanarak temin ettiği medya gücünün desteği ile yürüttüğü çarpıtmadır. HerfirsattaTürkiye Cum- huriyeti'nin kuruluşundan bu yana uygulanan laiklik anlayışının sözüm ona demokratik eleştirisi yapılarak bu ilkenin içeriğinin boşaltılmasına özel bir gayret sarf edilmektedir. Esas hakkında savunmalannda yer alan "laikliğin bir yaşam biçimi olma- dığına" ilişkin savunmalan da bu gayretin bir sonucudur. Planın beşin- ci ayağı, laik cumhuriyetin vc de- mokrasinin güvencesi olan kurumla- ra yönelik sistemli hukuk dışı saldın- lardan oluşmaktadır. Bu bağlamda başta yargı olmak üzere cumhuriyet değerlerinin koruyucusu bütün ku- rumlar darbeci, slatükocu gibi sıfatlarla karalanarak işlem ve etkinlikleri yok edilmeye çalışılmaktadır. Yaşanan süreci değerlendirdiğimizde bu 5 baş- lık altında uygulamaya konulan yön- tem, ne yazık ki sonuç vermiş ve top- lumun geriye doğru evrilmesinde önemli bir rol oynanmıştır. • lşsizlik, ekonomik kıiz, kuraklık, çevre sorunlan, katlanan dış borçlar ve büyüyen cari açık, tıkanan AB süre- ci gibi çözüm bekleyen onlarca temel sorun artarak büyürken, türban son 6 yılın en önemli sorunu olarak sunul- muş, bu uğurda anayasa değiştiril- miştir. Davalı partinin türban için bu kadar mücadeleyi göze almasınm ne- deni, türbanın siyasi simge, cumhuri- yete karşı açılmış yeşil devrimin san- cağı olmasıdır. Şüphesiz bu yolla üniversitelere nüniz edildikten sonra, ortaöğretim, ilköğretim ve kamu ku- rumlanna giden yol açılacak, hedef- ledikleri siyasi îslamın şekilsel gö- rüntüsü tamamlanmış olacaktır. FIRAT VE BABACAN'IN AÇIKLAMALARI Sözlü mütalaada, AKP Genel Baş- kan Yardımcısı Dengir Fırat'ın "Di- ni her alanda kovan bir felsefi laik- çi anlayışın temsilcisi değiliz" diye- rek dini kuralları yaşamın her alanına yaymakta ısrarh ve kararlı olduklan- nı gösterdiği vurgulandı. TBMM Ada- let Komisyonu Başkanı Ahmet lyi- maya'nın Anayasa Mahkemesi'nin kararlarının askıya ahnması önerisi ile AKP'nin demokratik ve laik rejimin güvencesi olan kurumlar için neyi planladığı, rejimi ortadan kaldırmak için neleri göze aldığmın açıkça anla- şıldığına dikkat çekildi. Son dönemde yaşanan bazı olaylardan da önıek ve- ren Yalçınkaya, Sıvas'ta biçki dikiş kursunda öğrencilere üniforma biçi- minde türban taktınldığı, bazı ilköğ- retim ve ortaöğretim kurumlanhda öğrencilerin türbanla okula giımelcraıe izin verildiğinc dikkat çekti. AKP'nin laikliğin yeniden tanımını yaparak dini sinıgcleri hak ve özgür- lük olarak göstererek, toplumu laik- antilaik diye saflara ayırarak vatan- daşlar üzerinde gerginlik, kaygı, panik yaratılmasuıa ve saflar arasında nefret duygulannın oluşturulmasına neden ol- duğuna işaret edilen sözlü mütalaada, böylcce şiddetin teşvik edildiği kay- dedildi. Buna Danıştay saldınsını ör- nek gösteren Yalçınkaya, sanık Al- parslan Arslan'ın sözlerine yer ver- di. Bülent Arınç'ın, kendisini hedef alarak "Ölüm en büyük gerçek, bu- nu başsavcı da görmeli, tünı siya- setçiler de görmeli" biçimindeki söz- lcrinin Danıştay saldınsı da gözetil- diğinde AKP'nin şiddet çağnsı niteli- ğindeki beyanlannı sürdürdüğünü gös- terdiğine dikkat çekti.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear