25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 18 TEMMUZ 2008 CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER MUMTAZ SOYSAL Kaosta Saydamalık MARK PARRIS, gelip geçmiş Ame- rikan büyükelçileri arasında Türkiye'ye en sıcak bakan, bu ülkeyi en iyi tanıyan ve elbette kendi devletinin çıkarları ile buranınkileri en doğru biçimde bağ- daştırmaya çalışanlann başında gelen emekli bir diplomattır. Ankara ve daha çok da Istanbul'la maddi manevi ilişki- lerini hâlâ sürdürür. Geçenlerde yine buralardaydı. Vaşington'a dönünce Uluslararası Stratejik Araştırmalar Merkezi'ndeki bir toplantıda yaptığı açıklamalar ilginç. Bel- ki, uzaktan çekilmiş en net fotoğraf. Ekselans Parris, 22 Temmuz seçim- lerinden sonra AKP'nin herkesce ma- lûm hataları yüzünden girilen bunalım- daki "aktörlen şöyle sıralıyor: AKP; Liberal elit (Bununla Istanbul iş çev- relerini ve biraz da Ikinci Cumhuriyet- çileri kastediyor herhalde); Kemalist derin devlet (Demek ki, ne pahasına ve nasıl olursa olsun Musta- fa Kemal'in kurduğu cumhuriyeti sür- dürmeye azmetmiş bir çekirdeğin var- lığını o da kabul etmekte); Asker devlet adamları (Belki onun ka- fasında iki ayrı kategori, yani muvazzaf ve emekli askerler ile yüksek bürokra- si ve Demirel gibi emekli siyasiler dev- leti sahiplenme açısından bir bütün oluşturuyor); "Ergenekon"un gerisindeki güçler; Merkez sağ arayışı. Büyükelçi, "CHP ile MHP'nin bu sis- temde tazelenip güçlenerek var olup olmayacağının önümüzdeki altı ay- da ortaya çıkacağını düşünmekte. Son süreçte en sağlıklı açıklamaların yüksek rütbeli askerlerden geldiğini belirttikten sonra, "Yine de ordunun te- kil biryapı içinde bulunduğunu söyle- yemeyiz; ama emekli generallehn bu sü- reçte daha önemli roller üstlenebilece- ğini görebiliriz" demeyi ihmal etmiyor. Ergenekon soruşturmasının arkasın- daki gücün ne olduğunu bilmemekle bir- likte, şunları eklemiş: "Ama görünen o ki, poliste, polis istihbaratında kaynak- ları ve bu davayı açmayı üstlenen sav- cılan var. Başbakan'ın adına mı harekete ediyorlar, yaptıklanndan Başbakan'ın ha- behvarmı, bilemiyorum. Ama, Erdoğan'ı indirmeye çalışan cepheyi engellemek için birleşmiş ve kararlı görünüyorlar". Sayın diplomatın açıklamalarındaki bu gizemli güç Fethullahçılık mıdıracaba? Bunu bilse bilse bir Amerikah bilebi- lirdi; o da bilmediğini söylüyor. Bu kaostaki tek saydamlık, gerçek cumhuriyetçi güçlerin derlenip to- parlanarak kargaşa aktörlerine karşı tek siyasal güç olarak çıkmalarına du- yulan gereksinimin ve kaçınılmaz ulu- sal ödevin açıklığıdır. AvrupaPanikte... Prof. Dr. Necdet ADABAG B ir süredir bu topraklarda toplumlann lıer katmamn- dan insanlarla birebir gö- riişmc olanağı bulnıuş ol- maktan mutluluk duyuyorum. özel- likle ltalyan insanıyla kırk yıllık ta- nışıklığımın getirdiği rahathkla in- sanlara yaklaşabilmiş olmam, insan- larııı söyleşilerinde kendi lerinden bi- ri olarak beni görmeleri ve benim dc ezeli bir dostluk ilişkisıyle bu görüş- meleri algılamam konuşmalanmızın daha içtcnlikli geçmesıni sağlamıştır. Böylcsi içtenlikli bir yaklaşım karşı- lıklı olarak içimızı döknıck anlamına da gelebilir. Ama salt karşılıklı ko- nuşmalarda dcğil, verdiğimiz ders- lerde ya da konferanslarda üstii kapalı olsa da anıştın ve satır aralarına yük- lenerek aydınlann, genç öğrencilerin ya da sokaktaki adamın bir şeyler an- İatmak istedıği açık ve net. Size an- latmak istediği, içinde gizli tuttıığu vc rasgele açığa vuramadığı huzursuz- luğudur. İçinde yaşadığı barışın bo- zulacağı kaygısıdır. Bugün Avrupa'nın karşısındaki te- ıııel sorım göç sorunudur. Bu- gün baş- larına bcla olacağını düşündükleri Afrikalı ve Asyalı aç bu insanlarla bir tabak nıakarnalarını paylaşmamak gibi bir kıskançhkları olamaz ama.. güııüıı birinde hangi yöne kayacaklan kaygısını taşımalan, Avrupalının hu- zursuzluğunun temel nedeni olduğu kuşku görürnıeyecek kadar açık. Bu huzursuzluklarının da temcl öğesi şimdilık Müslüman toplumlann genç insanlannın aşın dinciliğin sarmalına kapılacakları kuşkulandır. Şimdilik Hıristiyan gençlerin böyle bir iki- lemde kalmayacaklannı düşündükle- rini, ya da şiındilik bunu perde arka- sında tutmak istediklerini görmemek olanaklı değil. Bize öyle gelebilir ama.. bunu gören ve açığa vuran ki- şilerle konuşmalarımızda insanlann işin bu yönünü sakladıklanııa ilişkin sözlerı unutulacak gibi değil. Laikliği kazanmak llk bakışta sağlam bir yapı üzerine kurulu Avrupa'daki laiklık anlayışı- nın, özellikle Italya'da konıünist par- tisinin devre dışı bııakılnıası ve Mac- lıiavelli'nin deyışiyle, "Ruhban Hii- kiinıdarlıkları' iHİaıı binnın yürek- lerinin başında bulunmasıyla çok ça- buk bozulacak bir kâğıt oyununa dö- nüşebileccğini düşünüyorum. La Sa- pienza Üniversitcsi olayı, ardından Prodi hükümctinin devrilmcsi, se- çimler ve Berlusconi'nin yüzde 46'larla iktidara gelnıcsi bir şeyleri göstermiyor mu acaba? Elli yıl bo- yıınca ülkeyi yönetnıiş Hıristiyan de- mokratlann faşizm dönemindc Vati- kan'la imzalanmış olan Konkorda- TESLİMAT İÇİN GÜNÜ SİZ SEÇİN! Tercîhlî Gönderi YURTİÇİ to'ya el sürnıek ve devlctin laikliğı- ni ilan etmek yürekliliğini göstere- memiş olmaları ve I978'cle kısa bir süre iktidar olan sosyalist Craxi'nin ancak dcvletc laiklik kazandırdığını bilmek bclki de bugün D'Alenıa'nııı "Devlctin laikliğini savunuyorunı" çığlığmı atmasına nedendir, dıye dü- şünüyorum. Geçenlerde lstanbul'da birtoplan- tı yapıldı.Türkiye'de yazıldı mı, bil- miyorum. Ben ttalyan gazetesi la Repubblica'da Marco Ansaldo ım- zasıyla okudum. tlginç bir toplantı ba- na göre. Toplanhya katılan kişiler açı- sından olduğu gibi, konuşulan konu- lar açısından da... 3 Haziran'da yapı- lan yuvarlak masaya katılanlar: Jiir- gcn Habermas, lan Buıuına, Giu- liaııo Amato, Mıııat Hcl«c, Abdou Filali Ansary. Konu başlığı: "Avru- pa'da İslanı: Göç, entegrasyon, de- mokrasi." Giancarlo Bossetti, otu- rumu yöneten biri olarak göçün be- raberinde getirdiği sorunlan açıyor ve yalnızca Lombardia bölgesınde 600 biıı göçmenden söz ederek, entegras- yonıuı kolay kolay gerçekleşmcyeceği yönünde insanlann kaygısını dile ge- tıriyor. Amato (Prodi'nin Içişlen Ba- kanı / N.A.) Avnıpa'da Müslüman ka- dınların haklannın olması, evdcn çı- kabilmeleri, cğitim alabilmeleri ve al- dıklan bu cğitimi çocuklanna yansı- tabilmeleri çok önemlidir. Aynca la- iklik fikrinin iyice benimsenmesi ge- rekmektedir. Yapılacak şey, Amato'ya göre, bir çizgi çekmek ve bu çizgi- nin de her ülkenin yasala- rıyla belırlenmiş olması ardından vc yasalara saygılı olunmasıdır. Habermas, toplumsal en- tegrasyonun önemli oldu- ğıınım altını çizerken lslam düşünürlerinin kendisinc ne yapılması gerektiğini sorarlarken, ötekilerin, Ku- ran'ın ilkelerinin devreye sokulması gerektiğini salık verdiklerini, söyler. Bar- ber, yapılması gerekcnin "ifade özgürlüğü'niin" Riyad'da sağlanması ola- yıdır. Amato, şeriat ka- nunlannın, buna karşı olan ülkelerde kullanılamaya- cağı gerçcğinin herkesce bilinmesi önemlidiri vuı- gıılar. Bu açıkoturuma son noktayı Habemıas koyu- yor: "Türkiye'nin işlevi ha- yatidir. Bu 70 milyon de- mokrat (laik / N.A.) Müs- lümanı topluluğumuza almalı ııııyı/.? Kendimize soracağınıız soru bu ol- ınalı? Bcniın yanıtım, evettir." Gönderinizi*, haftanın hangi günü ulaşmasını istiyorsanız o gün teslim edelim. Hediyeniz tam seçtiğiniz gün yerine ulaşsın, alıcı henüz adresinde değilken gönderiniz kapısını çalmasın! "Gönderiniz için tercih edeceğini? teslim günü, normal teslim gününden sonraki 5 iş günü içerisinde olmalıdır. Göııderimler 2 adet ve max. 50 kg/ds ile sınırlıdır. alo y( www.yurticikargo.com uurliçi Söz verdiğimiz gibi Radikal İslam korkusu Habennas da "laik" ta- nımını kullannıamış: Nasıl olacaksa laik olmadan de- mokratik olmak! Ancak "denize düşen yılana sa- rılırmış" örneği, Avrapa başına sarılan ve özellikle laik kesimin gerek başta la- iklik, ardından din ve ge- rekse demokrasinin elden gideceği bir döneme ginl- diği konusunda derin kuş- kuları olduğunun; daha da Batı'dan, Amerika'dan ve Doğu'dan gelen bu iki çap- raz ateşin önünde dunnanuı olanaklı olamayacağı fık- nnde birleşmeleridir. Dahası, Türkiye'ye ra- dikal Islamın gelip gelme- yeceği sorularının sıkça sorulmasınm ardında, ora- ya gelirse bize de gelir korkusunun gızlı gızlı ya- şanmasıdır. Türkiye'nin la- iklik süngüsünü, tıpkı NA- TO süngüsünü takmış ol- duğu gibi takmasıdır. Bugün Italya'da çoğu insanın, gazctelere yansı- yanlar ve bizzat tanık ol- duklarımdan kalkarak (en son 06.06.2008'de bir dev- let dairesınde halka açık verdiğim bir konferansta) gerek Ti'ırkiye'yi izlemek anlamında çok dikkatli ve Anayasa Mahkemcsi'nin almış olduğu karardan da çok ınutlu olduklannı gör- düm. Sayın Demirerin kalkıp "Geriye bir tek şe- riat kaldı" demesinin ben- ce bir anlamı yok. Ülkeyi yönetmiş bir dev- let adamının, ülkenin ya- şadığı süreçten Babacan'ın son sözlerinin günün bi- rinde çıkacağını zamanın- da kestirmesi gerekirdi. Bıuıu bana, Italya'da bir emekli askeri paşa dostum söyledi ve arkasından şunu ekledi: "Keşke Türkiye Atatürk'ü izlemeyi siir- dürsevdi." PENCERE Tesettür?.. Kadında tesettür, demokrasinin amentüsü olan kadın-erkek eşitliğine aykırıdır... Tesettürü kadın 'bizzat' istese bile bu temel ku- ral değişmez; çünkü kadının dinci talebi akla, bi- lime, özgürlüğe, Insan Hakları Bildirisi'ne ters düş- mektedir... Dünyanın çoğu ülkesinde tesettürlü yaşayan milyonlarca kadın, demokratik kişilikten yoksun olarak hayatlarını sürdürüyorlar demektir... • Faiza Hanımın Fransa'da yaşadığı olay bu ol- gunun çarpıcı bir örneğini oluşturuyor... Faslı bayan Faiza bir Fransız vatandaşıyla ev- lenmiş, Fransızca konuşan, Fransa'ya yerleşmiş bir hanım, ancak tesettürün kölesi... Neden?.. Çünkü burka giyiyor... Fransız Danıştayı bu nedenle Bayan Faiza'nın vatandaşlık başvurusunu reddediyor... Fransa'nın Müslüman kadın bakanı Fadela Amara bu konuda diyor ki: - Kadın-erkek eşitliğine ters düşen karanlık bur- kaya karşı mücadele gereklidir; tesettür kadına yö- nelik baskının göstergesidir... • Kadınlarımızın çoğu bu göstergenin farkında bi- le değillerdir... Türkiye'nin en acı gerçeklerinden biridir bu... Ancak zaman içinde kadın eğitim ve öğretim- le özgürleştikçe, erkek bu süreci içine sindirdik- çe tesettür elbette kalkacak... Peki, milyonlarca kadının rahatça içine sindir- diği tesettüre karşı çıkan erkeğin durumuna ne demeli?.. • Amerika'nın ünlü iç savaşı tarihe yazıldı, Holi- vut filmlerinde bile sergilendi... Avrupa'dan yeni kıtaya göçmüş, zamanına gö- re uygar ve beyaz Amerikalılar neden birbirleri- nin gırtlağına sarılıp kan döktüler?.. Amerikan iç savaşı beyazla beyaz arasındadır... Karaderililer için geçerii köleliğin kaldırılması da- vasında beyazlar birbirlerine girmişlerdir... Zenciler neden başkaldırıp öne çıkmadılar?.. Hiç kuşkusuz iç savaşın itici gücü ekonomik ne- denlerdi, Kuzeyliler Güneylilerin bedava köle kullanmasına karşı çıkmışlardı... Ama sonuçta zenci köleliğine karşı bir savaş- tır bu... • Bugün Türkiye'de kadın tesettürüne karşı bir sa- vaşım veriliyor... Kadınlar ne ölçüde bu savaşa katılıyorlar?.. Çoğu kadınımız Amerikah zenciler gibi kendi öz- gürlüklerini ilgilendiren kavgaya seyircidir... Ama kimi kadındaki edilginlik ve kölelik ruhu ta- rihsel kavganın yazgısını belirleyemeyecek... Insan özgürlüğü kolay kazanılmadı... Burka, çarşaf ya da türban bir kişinin çağdaş ve demokrat kimliğe sahip olmasını ve bu nedenle de yurttaşlık bilincini engeller... Fransa bu gerçeğin farkında... Türkiye de gerçeğin farkına elbette varacak... Tekin SonMez 4O.Sanat Yılı Kitapları "Yazınsal metinler olmadan uygarlık olmaf SorfMez Ss SonMez ferada % <Ben?Lras İstanBıd | Değerli Kitaplar NIS Media Önemli S t Yayınları Kİtapçilarda (212)512 2158 dagitim@saykitap.com seval@saykitap.com, www.saykitap.com (X) Tatilinizi ZehirEtmeyin Kalbinizi Kontrol Ettirin TÜRK KALP VAKFI 19 Mayıs Cad. No:8 Şişli/İSTANBUL Tel: (212).212 07 07 (pbx) Faks: (212).212 68 35
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear