25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET OLAYLAR VE GORUŞLER 5JHAZİRAN2008 PERŞEMBE EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Kendini Gözlemlemek! "Insanlarta iç içe olmak, insanı kendini gözlemlemeye götürür." Franz Kafka'n\n Aforizma'\arından biri... Deniz ke- narında otururken bu sözün gerçek anlamını düşün- düm. Çevremde insanlar vardı. Denize girip çıkanlar, birbirlerine seslenenler, onlara su, kola, bira taşıyan otel görevlileri... İnsanlar, insanlar, insanlar... Kimi zaman istenir, kimi zaman hiç istenmez. In- sanlarla yakın olmak, birlikte olmak, hele hele iç içe olmak!.. Bakmayın bir yazann gençliğinde "Yalnızlık Bana Ya- sak" dediğine!.. Çoğu yalan gibi şeylerdir yazarların yazdıklan... Ama onlann yalanlan gerçeklerin saklanmış yüzüdür. "Yalan dünya" demez miyiz arada, sıkıntılı, dertli anlanmızda! Kişi uzaklarda olmayı ne denli düşle- se de, kopamaz çevreden... Bu yüzden kaçmak, sak- lanmak, bir kıyıda, bir dağ başında, bir ıssızlıkta olmak, olabilmek, bir masala dönüşür. ••• "Kendini gözlemlemek" kolay rnıdır? Ömeğin sorumlu bir görevdesindir, yığınların yönetimi, mutluluğu ya da felaketi senin elindedir. Tanımak gerekir yığınları oluşturan tek tek bireyleri, tanımazsan, tanımaya ça- lışmazsan, boşa gider çabalann. Giderek hem ken- dine hem de topluma zararlı bir yaratık oluverirsin... Zaman zaman tek başına bir köşede düşünmek, elindeki kitabı bir yana bırakıp, kendini, eylemlerini, düşlerini ayrıştırarak bir sonuca varmak... Yılları ge- ride bırakmışsındır, kaç çeşit insan olmuşsundur bil- meden, istemeden... Bir hesap yapmak yaşantın için. Kafka'nın dediği gibi, kendini gözlemlemek!.. Kendi- ni bir başkası gibi de dıştan gözlemeye çalışarak... Bakıyorsun, görüyorsun, konuşuyorsun, bildiğini ta- nıdığını sanıyorsun, oysa o başka biri, ilk kez karşına çıkmış! Oysa yıllardır dost, arkadaş diye bildin, sonra bir gün bambaşka biri olup çıktı karşına!... Bir de bak- tın ki bir yabancı, bir el, bir kendini hiçbir zaman göz- lemlememiş, böyle bir şeye gerek duymamış biri... ••• Birkaç gün önce Istanbul'daydın, derken Akya- ka'dasın! Yetmedi Bodrum'un Kadıkale'sinde, o da olmadı Bitez'de... Insanın durup kendini çö- zümlemeye, gözlemeye çalışmasına zaman kaldı mı? Mayıs havası derken fıaziran!.. Sen denize, ha- vaya, insanlara, gazetelere, kitaplara bakadur, ülke- nin hangi sert dalgalarla boğuştuğunu, bu çıkmazla gidişin nerede sonuçlanacağını düşün!.. Kendini bı- rak bir yana, varsın o, ya da sen, otur koltuğa, dal uf- ka, yelkenlilere, suya dalıp çıkan kadınlara, kızlara, şişman göbeklilere... Kafka istediği kadar, "Insanlarla iç içe olmak in- sanı kendini gözlemlemeye götürür" dese de, boş ver, yalan sözdür yazarların dedikleri, kendilerini al- datmadır de... Franz Kafka'yı düşün, yazdıklarını, "Değişim"\, "Amerika"y\, "Dava"y\ yazması, sonra da "Benden sonraya kalmasın hiçbiri, yakın hepsi- ni" diye vasiyet edişini... O da kendini gözlemlemiş jstel.. Vardığı şonuç kendini de, yazdıklarını da ybk saymak, ardında yaşatmamak... Bir kedi yaklaştı. Baktibaktı, iş yok bu adamda dedi, çekti gitti. Bırakfı' benr "kendimi göz- " lemlemeye olabildiğince"... Hukuk Devleti, 'Ceberut' Devlet Kemalist rejimin kuruluş ilkelerini bozmaya, sömürü ve yararlanmaya dayalı oy avcılığı yapmaya, emperyalizme kul köle olmaya çabalayan baskıcı iktidarların tutumları ülke ve ulus zaranna olmuştur. Demokratik hak ve özgürlükleri askıya alarak "ceberut devlet" biçimini uygulamaya yeltenmek ise toplumsal bunalımlar getirmiştir. Ertuğrul KAZANCI Egitimci-Hukukçu sonrası, rejimin yeni bir demokratik aşa- masıdır. O dönem aynı zamanda ABD ve Britanya kaynaklı yeraltı servislerinin, Türkiye'yi belli bir yöne eğdinnenin ça- balannı yansıtır. Antiemperyalist kalkış- mada iyi ilişkiler kuran Türkiye ile Sov- yetler'in bozuşması, içeride kıpırdanmaya başlayan eskinin mandacı ve himayecileriyle birlikte kotanlmıştır. ICanıtlanmayan, res- mi belgelere orurmayan toprak ve üs istek senaryolan, 1946'dan ileriye doğru Türki- ye'de Batı hegemonyasmın yolunu ustaca açmıştır. Soğuk savaşta taraf olunmuştur. Esas "ceberut devlet" anlayışı 1950 son- rası dönemin ayrıksı niteliğidir. Emperya- list yardakçılıkta dışa "piyon" oluııur- ken, bir parti çoğunluğunun; "Vatan Cep- hesi-Şer Cephesi" aynmı gözeterek, "Tah- kikat Komisyonları" kurarak, "Kendimize sabık dedirtmeyeceğiz" diyerek iktidarı- nı sürdünncsine Türkiye tanıklık etnıiştir. Polis devleti, TBMM'deki çoğunluğa da- yalı yasalarla desteklenmiştir. İnönü'nün o yıllardaki sözii gelecek için de ders verici- dir: "Çok partili ortanıın koşullarından yararlanarak iktidarı cle geçirınek, son- ra da gitmemek için elden geleni yapmak artık bir beceridir." Gerçekten de ömeğin; 1922'de îtalya'da, 1926'da Portekiz'de, 1933 yılmda Almanya'da yer eden fa^ist ik- tidarlar, İnönü'nün tanımlanna uygun şe- kilde işbaşına gelmişler ama gitmeyi bile- memişlerdir. Günümüzde ise böylesine anıların belleklerde tekrar canlanması bo- şuna değildir. Yakın tarih T oplumsal yaşamda; baskıcı an- layışın etkin oldıığu, tüm insa- ni değerlerin hak ve özgürlük- lerle birlikte göz ardı edildiği si- yasal iktidarların tutumu, "ce- berut" devleti yaratır. "Zora dayalı" tavır, iç yapıda olabildiği gibi dış ilişkilere de yan- sıyabilir. Ülke yönetimlerinde halka göz aç- tınlmazken, dış dünyanın belli kutuplanııın boyunduruğuna girildiği dc görülebilir. Kemalist rejim, Cumhuriyet'in kaynağı olan halkçılık esasından güç aldığını ön- celikli ilke sayar. Devlet erkinin cebenıt ze- mine otıınnasına karşı çıkarak, "demok- ratik hukuk devleti" gerçeğini amaç edi- nir. Çok partili sisteme yönelişin önderli- ğini yapar. Dış siyasette ise emperyalizmin; "cebren ve hileyle" saldırganlık sergiledi- ğini teşhir eder. Ülke ve ulus düşmanları- nın, şiddet dolu bir eylemsellikle aldatma ve yanıltma tuzakları izlcycrek emcllerine ulaşabileceklerini kaydcder. Türkiye ve ötesi "Tek parti, tek şef' dönemi olarak ta- nımJanan süreç; Türk devriminin yerleşme devresidir. Devrimin, kendi kurduğu esas- lardan sapmalara karşı aldığı ödünsüz tavır ise doğal bir davranıştır. Rejim olağanüs- tü koşullarda bile, hukukun üstünlüğü il- kesini tüm uygulamalannda özenle yerine getirmcye çalışmıştır. 1925 vc 1930 yılla- rındaki demokratik sistem öncülükleri, to- taliterliğe karşıtlığın tarihsel ömekleridir. Ne yazıktır ki, "Şark isyanı" ve "Serbest Fırka"yoluyla oluşturulan karşıdevrim başkaldınlan iç kargaşalar getirmiştir. Dev- rimci Cumhuriyet, hukuksal önlemleri al- makta elbette gecikmemiştir. 1945 yılı 20. yüzyıl, uluslararası ilişkiler ve Türkiye açısmdan ilginç siyasal saptamalar içerir. Emperyalizme odaklanmış bir şovenizmi mistik öğelerle bezedikten sonra ortaya çı- kan faşist devlet modelleri, Avrupa'daki Rö- nesans ve Refonn süreciniıı aydmlanma aşa- malanna zamanla son verir. 1789'daki Ja- kobenist devrim, ilke ve toplumsal etkile- riyle dünyayı sarsar. Ama Avrupa ülkele- rinin çoğu, hanedanhk sisteminin keyfı- liklerinden kendilerini kurtaramaz. Avrupa, ceberut devlet despotizmini iç ve dış yö- netsel boyutlarda sürdürür. Kapitalizmin fantastik totaliter niteliğine bürünmüş fa- şiznı, Birinci ve lkinci Dünya savaşlannda yaman insanlık suçları sergiler. Polis bas- kılı, parlamentolanndan hukuka aykın ya- salar çıkaran, hak ve özgürlüklerden eser bı- rakmayan davramşlar dizisi, faşiznı mih- verinde kıvammı bulur. Ama 50 milyon in- sanın kanına giren lkinci Dünya Sava- şı'nın sonuçlarından kendisi de ürken ka- pitalizm, strateji değiştirerek şimdilerdeki emperyalist modele dönüşür. Sonuç: Kemalist rejimin kuruluş ilkelerini boz- maya, sömürü ve yararlanmaya dayalı oy avcılığı yapmaya, emperyalizme kul köle olmaya çabalayan baskıcı iktidarların tu- tumları ülke ve ulus zaranna olmuştur. De- mokratik hak ve özgürlükleri askıya alarak "ceberut devlet" biçimini uygulamaya yeltenmek ise toplumsal bunalımlar getir- miştir. "Takıyye" üzerine kurulu hilecili- ğiıı son aşamada cebenıt davranışlara yol aç- ması da sakınılmaz yöntem sayılmıştır. Ama hukuk devleti, lıer şeye karşın; "ga- lebe" çalmıştır. "Ceberut" devlet; alaca- karanlıktaki gözaltılardan, emeğin coşku- lu kutlamalanna kadar baskılar kuran ve in- sanca yaşama doğallığına doğrudan saldı- ran "orantısız" kaba güçtür. Hukuk devleti ise; güven ve mutluluğu yurttaşlanna çağcıl boyut ve koşullarda su- nabilen bir yönetselliktir. Ulusların onurla hak etriği yaşamsal ortam ancak, demokratik hukuk devleti anlayışınm yurttaşlan olmakla özdeştir. Oi sraaııh kurulduktan Ibir süre sonra ken- di kurucusuna ve kuruluş özüne ters diiş- müştü. Ona yaşam veren Türk/Türkmen toplunıunu Etrak-ı Bi-idrak (jdraksiz Türkjdiyehepdışlamışlı. Digtt" j>mıdnn da ^ıa- bistan da, Ishını Pcygam- berinin ölümünden sonra, tüm ailesini soykmmdıJh Halkın Çığlığı Nurettİn KARSU (15.-16. Dönem CHPErzincan Milletvekili) geçirip geridc kalmış tek to- runu Hz. Hüseyin'in de kcljtyııi mızrağa tâkarak 'Şam sokaklarıhda gezdf- renler de "Peygathber sünnoti, vârisi foiziz" diye çıktıkları Orta Asya sefe- rinde, bu k& de Türk/Türk- , menlere soykınnı uygııla- yarak teba yapmaya ve şe- riah yaymaya çahşmış ama başarılı olamamışlardı. Kredi Şenligi 70. yıl coşkumuzu tüm halkımızla paylaşıyoruz. Halkbank'a gelin çok ııygun koşultarta tüketici kredinizi kullanın bu coşkuya siz de ortak olun... Komisyonsuz %0,70 -12 aya kadar - Komisyonlu %1,70 - 2U aya kadar - Komisyonsuz 20.000 YTL'ye kadar Kefilsiz** Masrafsız HALKBANK Ürelen Türkiye'nın Bankası ûT 'Komisyonsuz kredi seçeneği 24 aya kadar vade ve % 1,70 faiz oranı için geçerlidir. "Halkbank, gerektiği durumlarda kefil isteme hakkını saklı tutar. Peygambere soykırım ya- pan ama sünnetine de sahip çıkmaya çalışan bu "sün- nef'çilerin Anadolu'daki ardılları, sonra, yozlaşmış Osmanlı yönetiminin uy- gun ortamında amaçlarına ulaşmış ve Türkmenis- taıı'da teba yapamadıkla- rının çocuklannı, Anado- lu'da kolayca "ümmet" yapma olanağıru elde et- mişler ve şeriatın tüm ku- rallannı, Anadolu'ya gel- miş olan Türk/Türkmen- lere katı bir tarzda uygula- mışlardır. Osmanlı, Müslünıan ol- mayan devşirme çocukları Eııderun okulunda eğitip tebasını yönetmek, asker vc vergi toplamak için Ana- dolu ya göndcriyordu. Türk halkına işkence yaparak ölüme gönderen Hırvat asıl- lı Kuyucu Murat Paşa bunlann başında gelenler- dendir. Türk ulusu, Atatürk ge- linceye değin, Osmanlı ve şeriat ümmeti çilesini çe- kerek yaşamıştır. Atatürk'ün getirdiği çağ- daş Türkiye Cumhuriyeti ile Türk ulusu uygarlığın ha- vasına ve insanlık onuruna yeniden kavuşmuş, demo- kratik, laik, sosyal ve hukuk öğelerini içeren çağdaş bir Cumhuriyet yurttaşı ol- muştu. Atatürk ilke ve devrim- leri, Türkiye'yi, lslam ül- keleri içinde tek uygar ülke yapmıştı. Kurtancının ölümünden sonra, sinmiş olan devrim karşıtlan, gün geçtikçe plan- lannı sinsice uygulayarak dini kurallan çağnştırırken kimse geleceği fark edemi- yordu. 1950'den başlayarak dü- zen değiştirmeye çalışan devrim karşıtlan, önce eza- nı Arapçaya çevirdiler, öz Türkçe terk edildi, ama önemseyen, ileriyi gören olmadıİlalk için birer çağ- daş eğitim araçları olan Halkevleri ve Köy Ensti- tüleri kapatıldı; sonunun nereye varacağını, pek kim- se göremediği için ses çı- karan da olmadı. Ölülerimizi kaldıran yok deyip imam hatip okullan sayısını lise sayısına ulaş- tıran iktidarlara karşı, "bu inançla ilgilidir karşı ge- linnıez" diye kinısenin gı- kı çıkmadı. Ölüler için ye- tiştirilen imamlar, ölü kal- dınnayı bırakıp Atatürk il- ke ve devrimlerini kaldır- maya başladılar. Toplıunsal birlik tarikat vc cemaatlere havale edilmiş, din ege- men hale gelmişti. Iş işten geçmiş ve ülkede karşıdevrim devlet erkini ele almiştı. Cumhuriyetin tepesinde ve yürütmehin başında ar- tık imam hatipliler otunı- yordu. Birçok uygarlığın beşiği ve Atatürk ilke ve devrimlerinin hayat buldu- ğu Anadolu toprağına, ye- niden bir kez daha, şeriatı aşılama sürecine başlandı. Bir ülkede, ünivereite tür- ban sonınunıı çözüm için Başbakan, "Bunu uleıııa çözer" diyorsa, bu ülkede okuldan çok cami ve 90 bin imam varsa, Diyanet lşleri Başkanı cemevlerini ıba- det yeri saymıyorsa, din eksenli yönetim cgemense, laik demokrasiden söz cdi- lebilir mi? Demokratik, la- ik Cumhuriyet katarının makası, bu iktidarca değiş- tirildi, tren ılımlı lslam çe- keri ile Suudilere doğru hızla yol almaktadır. Zaten yüzde 47 oy, orayı göster- miyor mu? Kenan Evren de halk tarafından sevildi- ği için(!) yüzde 92 oyu hal- kımızdan almamış mıydı? Ülke zor bir dönemden gc- çiyor, bölücü ve şeriat öz- lemcileri çekinmeden yol almaktalar; Anadolu topra- ğına bölücü tohumu ekilip yeniden şeriat mayalanı- yor. Hazırlanan tezgâhlar, Türkiye Humeyni'sinin gelme gününün yaklaştığı işaretini vennektedir. Bunu gören demokratik, laik, öz- gürlüğü özümsemiş yurt- taşlar umutsuz ve çaresiz- likten çığlık atınakta haklı değil mi? Medya içinde bu çığlığa yanıt veren, Atatürk ilke ve devrimlerinin yılmayan, ödünsüz savunucusu İlhan , Selçuk ve Cumhuriyet ga- zetesinin de sesi kısılmak is- teniyor. Buna karşın ülkenin içi- ne düştüğü bu acı ve ürkü- tücü manzara karşısında, umutsuzluğa düşmeden ül- ke bütünlüğünü ve ulus bir- liğini demokratik kurallar- la birlikte, yılmadan savu- nacağız. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın! Daha önce, TBMM kür- süsünde söylediğim bir tümceyi, Atatürk devrim ve ilkeleri karşıtlanna anım- satmak istiyorum: "Ata- türk'ün ölüsü, dirisindcn daha güçlü ve daha tchli- kelidir." Herkes bunu iyi değerlendinnelidir. Ben- den söylemesi. ORHAN ÇEKIÇ İnıparatorluklan tumhuriyele 1 MONDROS'TAN İSTANBÜL'A Nondros Ateşkes AıUlaşması'nın neden imzalandığı eleşt risl,"... Osmanlı ordularınm yenik diîşmesi, silahlarm ve cephanelerinin duşmana teslim edilmiş olması..." gerekçesiyle cevaplandı. Serinin ilk kitabı ingttiz ve Osmanlı belgeleriyle gerçeği ortaya koyuyor. ORHAN ÇEKIÇ Imparatorluklan Cumhurlyete 2 SANSUNJDAN ERZÜRPTA i Serinin fkinci kit Erzurum'a, Sulta Kemal Paşa'yı Sa savaşı yapsm diy Osmanlı devlet a ortaya çıkarıyor. ıbı olan Samsun'dan Vahdettin'in Nustaia ısun'a bir kurtuluş ğönderdiği yalanını ivlerlnin ışığında ORHAN ÇEKIÇ hnparatorluktan Cumhuriyete 3 SİVAS'TAN ANKARA'YA Nustaia Kemal önce TBMM'yi, sonra da ordularım kurdu. Bu ordu, Afyon Ovası'm sel gibi aşıp, siingusiinün ucunda Yunan, Ege sularuıda durdu. Vatan kurtufnıuştu. Hem de kimlere rağmen, hem de nelere rağmen! Sivas'tan Ankara'ya, bu olayların izini sürliyor... Auı ALFA DAOITIM Mertez: Prol Nurettİn U.ı/k «nkara Şube: Atatürk Bulvarı No: hmltŞuba: H. Ziya Bulvarı 135Î (X Cumhuriyet Kitapları t Öklel Sokak No: 2 Şişli Tel: 0 212 343 72 74 25 Kat. 4 Bakanlıklar Fel: 0 312 419 50 20 Sokak No: 2/3 Pasaport Tel: 0 232 441 12 20
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear