Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
6 MAYIS 2008 SALI CUMHURİYET SAYFA
ML M\\_JN \J 1VJ.J. ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13
TOBB Yönetim Kurulu üyesi Coşkuntuncel, hükümeti ithalat değil, üretim kozunu kullanmaya çağırdı
'Bu fiyadam bfle ararız• TOBB Yönetim Kurulu
üyesi Coşkuntuncel, "Çözüm,
ithalattan değil çiftçiye ucuz
girdi temin etmekten geçiyor.
Stokun önlenmesi zor. 4 ay
sonra ramazan başladığında bu
fiyatlan arayacağız" dedi.
Ekonomi Servisi - Türkiye Oda-
lar Borsalar Birliği (TOBB) Yöne-
tim Kurulu üyesi ve Adana Ticaret
Borsası Başkanı Fethi Coşkuntun-
cel, bakliyatta hüküınetin "stokçu-
lara karşı ithalat değil, üretim ko-
zunu kullanması" gerektiğini be-
lirtti.
Anadolu Ajansı'nın sorulannı ya-
mtlayan Coşkuntuncel, Kanada'nın
BUSH HİNDİSTAN'I SUÇLADI, HİNDİSTAN 'KÖTÜ ŞAKAr
DEDİ
Ekonomi Servisi - ABD Başkanı George Bush,
gıda fiyatlarının artışından Hindistan'ı sorumlu
tuttu. Bush, "düıvyada artan gıda fiyatlarının
kısmen sorumlusunun Hindistan olduğunu"
söyledi. Bu açıklama Hintlileri öfkelendirdi.
Hindistan Savunma Bakaru A.K. Antony,
Bush'un açıklamasını "kötü bir şaka" şeklinde
değerlcndirdi. Bakan Antony, Amerikan
siyasetinin de gıda krizinden sorumlu olduğunu
söyledi. Ticaret Bakanı Yardımcısı Jairam
Rameş de Bush'un ekonomik bilgisiyle
tanınmadığını belirterek Bush'un
Hindistan'daki gıda talebinin küresel
fiyatlarda artışa neden olduğu" yolundaki
sözlcrinin tamamen yanlış olduğunu söyledi.
Bu arada Malezya, pirinç fiyatlarında yaşanan
artişın önüne geçmek için bu ürünün ihracatını
durdurmayı düşündüğünü açıkladı.
mcrcimek tüketmemesine rağmen
mercimek iiretip ithal ettiğine dik-
kati çekerek "Bizde ise tam tersi du-
rum söz konusu. Gelinen noktada
stokçuların stok yapmasını önle-
yemeyiz. 4 ay sonra eylülde rama-
zan başlayacak, bakliyatta talep
patlaması olacak, bugünkü fiyat-
ları bile arar duruma geleceğiz"
dedi. Coşkuntuncel, stokçulara kar-
şı ithalat silahının fayda etmediğini,
ürctime yönlcndirme halinde piya-
sada oluşacak arz fazlasının fiyatla-
rı kcndiliğinden aşağıya çekeccğini
savunarak şunlan kaydetti: "Çözüm,
çiftçiye ucuz girdi temin etmekten
geçiyor. Hükümet, üretimi teşvik
etmekle kalmayıp piyasadaki den-
geleri de en iyi şekilde sağlamak
zorunda. Bu dengenin silahı ise
TMO. TMO'ya bu izni vermek
yerine bu kurumun hasat döne-
minde alım yaparak depolarını
doldurması, ihtiyaç duyulduğun-
da piyasaya sürmesi gcrekir."
Coşkuntuncel, "Lisanslı Depo-
culuk" yasasının uygulanmasının
da öneminc işarct ctti.
Somali'de
asker tüccan
korudu; 2 ölü
MOGADİŞU (AA) - Somali'de askerler,
tüccarlann eski kâğıt paralarla alışvcriş
yapmak isteyenlere gıda ürünleri satmaması
üzerine öfkelenerek gösteri düzenleyen ve
tüccarlara taşlarla saldıran göstericilerin
üzerine ateş açtı. Görgü tanıklan, askerlerin
açtığı ateşte 2 göstericinin öldüğünü, olaylar
sırasında yaralananlar da olduğunu bildirdi.
Başkent Mogadişu'da, aralannda kadın ve
çocuklann da bulunduğu göstericiler,
Bakara pazannda dükkân sahiplerine taşlarla
saldırmış, civardaki otobüs ve diğer
araçlann canılaruıı kınnışlardı. Kentin
güneyinde yüzlerce dükkân ve restoranın
kapatıldığı belirtilmişti. Gıda fiyatlarının
yüksekliği nedeniyle aç kalmaktan yakınan
göstericiler, eylemlerine, rüccarlar bu
paralan kabul edinceye kadar devam
edeceklerini söylemişlerdi.
DPT VE MERKEZ BANKASI
Enflasyon
yüksekseyrini
koruyacak
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Dev-
let Planlama Teşkilatı (DPT) "son dö-
nemde aşağı yönlü seyir izleyen hiz-
met enflasyonunun, tekrar arüş tren-
dine girebileceğini" öngördü. Mer-
kez Bankası ise "enflasyonun son çey-
reğe kadar yüksek seyrini koruyaca-
ğını" tahmin etti.
DPT değerlendirmesindc "Nisan 2008
Ekonomik Gelişmeler Raporu"na
göre, "hizmet enflasyonunun tekrar
artış trendine girebileceğine" işaret
ederken "Üretici fiyat endeksinde
(ÜFE) gerçekleşen yüksek oranlı ar-
tışlar da enflasyona ilişkin endişele-
ri arttırdı" denildi. Merkez Bankası
tarafindan yapılan "Nisan Ayı Fiyat Ge-
lişmeleri" başlıklı açıklamada ise Mer-
kez Bankası, enflasyonun kısa vadede
yüksek seyrini korumasi, yılın son çey-
reğinden itibaren ise kademeli olarak
düşüş eğilimine girmesinin beklendi-
ğini bildirdi.
2008-2012 Orta Vadeli Mali Çerçeve, hükümetin geçen yıl açıkladığı öngörüleri değiştirdi
Ekonomik program lıedefleri altüst
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - Maliyc
Bakanı Kemal Unakıtan
ile Devlet Bakanı Meh-
met Şimşek'in hafta so-
nunda birlikte açıkladığı
2008-2012 yılları Orta
Vadeli Mali Çerçeve, dış
piyasalann büyük önem
verdiği mali disipline son
vcrirkcn hükümetin gc-
cen yıl açıkladığı 2008-
2010 Orta Vadeli Progra-
mı hedctlcrini dağıttı.
lki bakanın "yeni bir
çıpa" olarak sunduğu çer-
çevede önceki hedeflerle
çelişen noktalar şöyle:
Faiz dışı la/.la: Yüzde
6.5 olarak sürdürülen fa-
iz dışı fazla (FDF) hede-
fini önce 2008 için yüz-
de 5.5 olarak belirlenmiş-
ti. Hcdef yüzde 3.5'e in-
dirildi.
Enflasyon: Merkez
Bankası Başkanı Durmuş
Yılmaz geçen hafta icin-
dc yıl sonu cnflasyonunu
yüzde 9.3 olarak tahmin
etmiş ve hesapların yüz-
de 4'lük hedefe değil, bu
tahmine göre yapılması-
nı istemişti. Orta Vadeli
Program'da ise "kamu
kesimindeki ücret ve
maaşların 2008-2020 dö-
neminde de hedeflenen
enflasyon dikkate alına-
rak belirlenmesi" öngö-
rülmüştü.
Denk bütçe: Maliye
Bakanı merkezi yönetim
bütçesinde 2008-2012 yıl-
lan arasında açık verile-
ccği ve 2010 yılı açığınm
gayri safi yurtiçi hası-
la'nın yüzde 1.3'üolaca-
ğını bildirdi. Orta vadeli
programda ise bütçenın
2008 'dcn sonra fazla ve-
reccği vc 2010'da vcrc-
ceği fazlanın yüzde 2.1
olacağı ifade edilmişti.
ALIŞVERİŞ
HEVESİ
KRİZ
GETİRECEK
İSTANBUL (AA) -
Ernst & Young Türkiye Ge-
nel Müdürü Osman Dinç-
baş, Istanbul'dayeni yapı-
lacaklarla birlikte alışveriş
merkezi sayısınm 100'ün
üzerine çıkacağını belirte-
rek "Şu anda Batı dünya-
smda olmayan bir krizi
biz orada yaşayacağız"
dedi.
Dinçbaş, "enteresan bir
hal" alan perakendede bir-
leşme ve satın almalar ba-
kımından 2009 yılında bir
hareketlilik yaşanmasını
beklcdiğini kaydetti. Dinç-
baş, şu görüşleri dile getir-
di: "Şehir bu kadar mer-
kezi kaldırır mı? Bence
l)i/iııı ülkemizde kriz ora-
dan çıkacak. Alışveriş
merkezlerinin, büyük şe-
hirlerde doyum noktasını
geçtiğini görüyorum. Pe-
rakendeciler, özellikle
merkezi konumdaki in-
şaat halinde merkezlerde
bulunmak durumunda-
lar. Bir perakendeci ken-
di başına kalsa yılda 10
mağaza açacakken 25 ma-
ğaza açmak durumunda
kalıyor. Bir şirketin ken-
dine göre gücü var. Mec-
buren banka kredisi kııl-
landılar, borçlandılar.
Bankalardan borç söz ko-
nusu, etkileşim olacaktır."
M A L İ Y E Y A Ş A M I N D A N / M U S T A F A P A M U K O Ğ L U
Nâzım Hikmet 1962 yılında bu şi-
iri ile işçi sınıfına bakın nasıl selam gön-
dermişti.
"Türkiye işçi sınıfına selam!/Selam
yaratanal/Tohumlann tohumuna, ser-
pilip gelişene selaml/Bütün yemişler
dallannızdadır./Beklenen günler, gü-
zel günlerimiz ellerinizdedir,/haklı gün-
ler, büyük günler,/gündüzlerinde sö-
mürülmeyen, gecelerinde aç yatılma-
yanjekmek, gül ve hürhyet günleri.
Türkiye işçi sınıfına selam!/Mey-
danlarda hasretimizi haykranlarajtop-
rağa, kitaba, işe hasretimizi./hasreti-
mizi, ayyıldız esir bayrağımıza/
Düşmanı yenecek işçi sınıfımıza se-
lam! Paranın padişahlığını, karanlığı-
nı yobazın/ ve yabancının roketini ye-
necek işçi sınıfına selam!
Türkiye işçi sınıfına selaml/selam
yaratanaV
1 Mayıs 2008'de biz ne yaptık?
Kaynakların dağılımından daha adil
bir paylaşım, sosyal haklar, ülkesine
sahip çıkma isteğini haykırmak ve
dostlarıyla şenlik yapmak
isteyen üretimin en önemli
parçası olan emeğin sahibi-
ne selam yerine dayak attık.
- Vergiyi görmeden ödeyen,
- Üretiminin yarattığı artıktan en az
pay alan,
- Kayıt dışına itilen,
- Sigortası tam gösterilmeyen, hak-
ları azaltılan,
- Kanaatkâr olan, küçük geliri ile ye-
tinen, şükür diyen ve çocuklarını ül-
kesine yararlı olacak şekilde yetiştir-
me gayretinde çırpınan,
- Dünya nimetlerinden en azyarar-
lanan,
- Haklarını istediği zaman ve biraz
konuşmaya başladı mı tehlikeli var-
lık olarak görünen,
- Ülkesinin korunmasına ve sömü-
rülmemesine en iyi refleksi koyan, o..
ama dayak yiyen de, ayaktakımı gö-
rülen de o.
Emekçi hem üreten, hem tüketen
hem de yaşamın en önemli unsuru
Türk İşçi Sınıfına Selam
olan bir insan. Baş tacı edilmesi ge-
rekirken yerlerde sürünmesi iktisadi
bir çelişki de. Her şey insan içinse
emekçi, insan olarak evrenin nimet-
lerinden herkesgibi payını almak zo-
runda. Üretim içinde makine ve tek-
noloji kadar önemli bir faktör ise üre-
timden hakkı olan payı almak duru-
munda. Üretilenleri tüketen en önem-
li kesimi oluşturuyorsa yani arzı su-
nanların talebi ise üretim faktörlerine
sahip devlet ve özel sektör için aynı
zamanda altın yumurtlayan tavuk da.
Peki bu kadar değerli varlığa bu
muamele neden?
Bunların sebeplerini hepimiz biliyo-
ruz. Burada malumu tekrariamaktaya-
rar yok.
Esas sorun çoğu emekçinin bu-
nun farkında olup olmaması. Bizce de-
ğil.
Çünkü aşağıda belirttiğimiz vicdan
rahatlatıcı yardımlar emek-
çinin uslu durmasına ne-
den oluyor.
Merhamet ve din odaklı yardım-
lar
Burada emekçiye iş ve ücret veren
işveren kandillerde, ramazanlarda,
bayramlarda zekât adıyla işçisini,
emekçisini mutlu etmeye çalışır. Çe-
şitli yardımlarda bulunur. Bunu içten
yapanlar da vardır, aman işçinin se-
si çıkmasın, başıma iş açmasın diye-
rek yapanlar da. Bu tür yardımlarla
mutlu olan emekçi sendikayı bu iş-
yerine sokmaz. İhtiyaç hissetmez ve-
ya öyle inanır.
Sadaka demokrasisinden medet
umanların yardımları
Burada emekçi bir oy deposudur. Se-
çimlerde iktidar ısınma, gıda gibi yar-
dımlar ile oyları satın alır, seçimlereya-
kın bazı göstermelik destekler verir.
Örgütsüz ve kandırılmaya hazır emek-
çi buna razı olur. Bunlara bir de bah-
şiş ve rüşvet gibi sosyal transfer fon-
pamukm(n superonline.com
larını(!) eklersek milli gelirin dağılımın-
da gerekli adaleti temin etmiş olur ve
vicdanen rahatlarız.
Artık işçi, memur, bütün emekçiler
oturup birdüşünmeli; merhamete maz-
har olmak mı, örgütlü dayanışma için-
de demokratik hakkını aramak ve ül-
kesine sahip çıkmak mı daha iyi, bu-
nu sorgulamalı... Çünkü emekçilerden
çok şey bekliyoruz.
Öte yandan emekçinin hak arayı-
şından, demokrasi ve laiklik talebinden
kapital sahipleri korkmamalı. Onların
girişimcinin kârında ve işletmesinde
gözü yok. Sömürülmesin, milli gelirden
adil bir pay alsın onun için yeter. Ama
her şeyden önemlisi ülkesi bağımsız,
güçlü, zengin ve medeni olsun.lnanç-
larla değil akılla yönetilsin. Önüne ge-
lenin nasihat verdiği bir ülke olmasın.
Ülkenin kaynakları küreselleşme gere-
ği yalanı ile talan edilmesin.
Bunu sağlayacağına inandığımız
emekçi sınıfına bizden de selam ol-
sun...
İŞÇİNİN EYREMNDEN
ŞÜKRAN SONER
Amerikan İslamı
New York Times'ın manşetine çıkınca, çarpıçı ye
düşündürücü oluyor; gazetenin Türkiye temsilcisi
Sabrina Tavernise'nin yere göğe koyamadığı Pa-
kistan'daki Fethullah Gülen okulları dünyanın her
yerinde, örneği olmayan bir biçimde çoğalıyor. Aslın-
da kimi eski Doğu Bloku ülkelerinde, Rusya'da rejim
üzerine, toplumsal yapıdaki etkileri görülerek, "ABD
emperyalizmiadına İslamı kullanarak rejimi tehditetik-
leri, iç siyasette tehlikeli bir kargaşaya yol açtıkları"
gerekçeleriyle yasaklanıyor, kapatılıyorlar.
New-York Times Türkiye'deki Fethullahçıların sa-
yılarının 3-5 milyona ulaşmış olduğunu savlıyor. Gü-
len'in Türkiye sözcüleri ülkemizde birkaç yüz, dün-
yada 1000 okullarının olduğunu açıklıyorlar. Sahi bu
değirmenin suyu nereden geliyor? Her ülkenin özgün
koşullannı ayrıntılan ile bilme şansımızyok. AncakTür-
kiye'de özel okullarözel desteksiz, öğrencilerden alı-
nan paralarla ayakta duramıyorlar. Vakıfları güçlü olan-
ları bile ancak birkaç okulu yaşatabiliyor.
New York Times'ın övgülerine bakılırsa, bilim ile di-
ni kaynaştırmada, ılımlı Islam tarzındaki bu eğitim sis-
temi çok yararlı oluyor(!).
Türkiye temsilcisi gazeteci Sabrina'yla yine aynı
gazetede yayımlanmış, özgürlük, hak olarak şiddet-
le savunduğu türban üzerine yazısını hazırlarken kar-
şılıklı görüşmüştük. AKP iktidarı, türbanın siyasal sim-
ge yapılıp kullanılması olgusu karşısında yüz binler-
ce, milyonlarca kadının, heryaştan kızçocuğunundi-
ni günah, aile baskısı ile türbana sokulduğu, hatta yok-
sullaşma bağlantılı asıl patlamanın çarşafa kapanma-
da yaşandığını vurgulamama karşı, "Oyle bile olsa,
özgür iradesi ile türban takmış kadın sayısı bin-
lerde de kalsa, üniversitelerde türbanın serbest bı-
rakılmasını savunmak zorunda değil misiniz" so-
rusunu yöneltmişti.
Sürekli ılımlı Islam Türkiye vurgulamasını yaptığı
için de, ABD desteğinde AKP, onların istediği gibi
ılımlı Islam projesi ile iktidar olmuş olsa da, ülkemiz-
deki rejimin henüz değişmediğini, anayasal hukuk
düzeninin hâlâ laik Cumhuriyet olduğu anımsatma-
sını yapmak zorunda kalmıştım..
•••
Şimdilerde Fethullah Gülen Hoca okulları, ılımlı Is-
lam projesinin Pakistan'da prtrak gibi çoğalması, ABD
projesi olarak gündeme gelmesi ne kadar ilginç de-
ğil mi? Haydi eski Sovyetler Birliği eksenindeki ülke-
lerde hızla yayılırken parasal kaynağı konusunda ki-
mi inandırıcı projeler vardı. Yani Türkiye kökenli Fet-
hullahçıların bu ülkelerle ırk ve din bağları bağlantılı
parlakticari ilişkiler içine girmiş olmaları, çok para ka-
zanıp, kazandıklarından bu okullar için pay vermele-
ri.. türünden öyküler... Yetmez ya, Pakistan'daki ya-
tırımlar için bu türden bir ilişki ağı da kurulabilecek gi-
bi değil? Parayı kimler veriyor, hangi kaynaklar bes-
liyor?
YıllardırTürkiyedahil, dünyanın heryerinde Fethul-
lah projeleri ile Soros fonlu projelerin kardeş kardeş,
birlikte çalışmaları yeterince anlamlı, dikkat çekici;
Soros dünyanın en büyük bankeri, tamam. Şan ol-
sun diye sosyal projeler geliştirmesi, hastaneler, kül-
tür etkinliklerine destek vermesinin marka yaratma
anlamında açıklaması da olabilirdi. Ancak dünyanın
bu en büyük bankerinin, sadece ve sadece kırmızı,
turuncu karanfil darbeleri eksenli ülkelerde, gazete-
ciler sendikaları aracılığı ile, sözde gazeteci sendika-
cı militan yetiştirilmesi eksenli bir büyük organizas-
yonun içinde olmasının akılcı, mantıklı bir açıklama-
sı olabilir mi? Merkezi Budapeşte'deki bu organizas-
yonun uluslararası gazeteci-sendikal örgütleri kulla-
narak darbe yapılan ülkeler gazetecilerine para akıt-
masını, Soros için "Bizim patron solu, muhalefeti se-
ver" açıklaması yeterli olmanın ötesinde, alay eder gi-
bi bir içerik taşıyor.
Elbette Fethullah Gülen için, en son Ingiltere ek-
senli, üniversitelere uzanan etkinlikler, "Islamdareform
hareketinin lideri, ılımlı Islamın yaratıcısı.." vurgula-
maları dikkat çekici olduğu kadar düşündürücü ol-
malı. Daha önceleri şeriata göre örtünme modelleri,
yorumlan arasında yeri olmayan türbanın yaratılışı, ılım-
lı Islam projesine bayrak yapılışı da rastlantı olamaz.
Modernite, Islamda reform hareketi, İslamı dünyaya
yayarken güçlenmek için "asılyeri evi olan kadını, ça-
lışma yaşamına, Islam savaşımına katmak üzere keş-
fedilen türban", ılımlı Islam projeleri günümüzde ABD
başta, zengin kuzey dünyasının pek bir sanldıklan kav-
ramlar oldu.
Zengin kuzeyin dünyasında, Batı medyasında sü-
rekli savunulan tez, emperyal çıkarların artık sorunu,
baş belası olan radikal Islama ılımlı Islamla karşı çık-
mak değil mi? Sahi Pakistan, ABD ve Ingittere'nin ömür
boyu stratejik ortağı değil mi? Eski Sovyetler Birliği'ne
karşı radikal Islamın üretiminde, Pakistan medrese-
leri başrol oynamamışlar mıydı? Şimdilerde El Kaide,
Taliban öncelikle petrol bölgeleri yönetiminde, zen-
gin kuzey dünyasının ülkelerinin iç güvenliğinde de
sorun olmaktalar. Yeni Amerikan İslamı, bunlara kar-
şı durabilmeli değil mi? Kendi elleri ile kurdukları, şim-
dilerde başa bela radikal Islamın medreselerinin kar-
şısında Fethullah okullanna destek vermek gerekiyor..
soner@cumhuriyet.com.tr
Zeytin çekirdeği
enerjiye dönüşecek
DUYGUATAHAN
MALATYA - Türkiye'nin enerjide dışa
bağımlılığını azaltmak amacıyla yola çucan
Mimsan Grup, sanayinin çöpe dökülen
üretim atıklannı enerjiye dönüştüren
projeler üretiyor. Bu projelerle, ayçiçeği
kabuğundan zeytin çekirdeğine, çay
çöpünden zımpara tozuna kadar bitkısel
sanayi atıkları değerlendirilerek enerji
ediliyor. "Biomas" adı verilen bu yöntem
gelişmiş ülkelerde uygulansa da Türkiye'dc
pek bilinmiyor. Her gün artan enerji
maliyetleri yüzünden fabrikaların
kapandığını dile getiren Mimsan Grup
Genel Müdürü Ahmet İllıaıı "Türkiye,
çöpe atılan atıklannı değerlendirebilse,
enerjiye her yıl ödediği 50 milyar doların
10 milyar dolarını tasarruf eder" dedi.
îlhan, Türkiye'nin bitkisel atıkla çalışan ilk
enerji santralı olan OYKA Kâğıt
Fabrikası'nı 5 milyon dolarlık yatınmla
kurduklarını belirtti.