22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
6 MAYIS 2008 SALI CUMHURİYET SAYFA ML M\\_JN \J 1VJ.J. ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13 TOBB Yönetim Kurulu üyesi Coşkuntuncel, hükümeti ithalat değil, üretim kozunu kullanmaya çağırdı 'Bu fiyadam bfle ararız• TOBB Yönetim Kurulu üyesi Coşkuntuncel, "Çözüm, ithalattan değil çiftçiye ucuz girdi temin etmekten geçiyor. Stokun önlenmesi zor. 4 ay sonra ramazan başladığında bu fiyatlan arayacağız" dedi. Ekonomi Servisi - Türkiye Oda- lar Borsalar Birliği (TOBB) Yöne- tim Kurulu üyesi ve Adana Ticaret Borsası Başkanı Fethi Coşkuntun- cel, bakliyatta hüküınetin "stokçu- lara karşı ithalat değil, üretim ko- zunu kullanması" gerektiğini be- lirtti. Anadolu Ajansı'nın sorulannı ya- mtlayan Coşkuntuncel, Kanada'nın BUSH HİNDİSTAN'I SUÇLADI, HİNDİSTAN 'KÖTÜ ŞAKAr DEDİ Ekonomi Servisi - ABD Başkanı George Bush, gıda fiyatlarının artışından Hindistan'ı sorumlu tuttu. Bush, "düıvyada artan gıda fiyatlarının kısmen sorumlusunun Hindistan olduğunu" söyledi. Bu açıklama Hintlileri öfkelendirdi. Hindistan Savunma Bakaru A.K. Antony, Bush'un açıklamasını "kötü bir şaka" şeklinde değerlcndirdi. Bakan Antony, Amerikan siyasetinin de gıda krizinden sorumlu olduğunu söyledi. Ticaret Bakanı Yardımcısı Jairam Rameş de Bush'un ekonomik bilgisiyle tanınmadığını belirterek Bush'un Hindistan'daki gıda talebinin küresel fiyatlarda artışa neden olduğu" yolundaki sözlcrinin tamamen yanlış olduğunu söyledi. Bu arada Malezya, pirinç fiyatlarında yaşanan artişın önüne geçmek için bu ürünün ihracatını durdurmayı düşündüğünü açıkladı. mcrcimek tüketmemesine rağmen mercimek iiretip ithal ettiğine dik- kati çekerek "Bizde ise tam tersi du- rum söz konusu. Gelinen noktada stokçuların stok yapmasını önle- yemeyiz. 4 ay sonra eylülde rama- zan başlayacak, bakliyatta talep patlaması olacak, bugünkü fiyat- ları bile arar duruma geleceğiz" dedi. Coşkuntuncel, stokçulara kar- şı ithalat silahının fayda etmediğini, ürctime yönlcndirme halinde piya- sada oluşacak arz fazlasının fiyatla- rı kcndiliğinden aşağıya çekeccğini savunarak şunlan kaydetti: "Çözüm, çiftçiye ucuz girdi temin etmekten geçiyor. Hükümet, üretimi teşvik etmekle kalmayıp piyasadaki den- geleri de en iyi şekilde sağlamak zorunda. Bu dengenin silahı ise TMO. TMO'ya bu izni vermek yerine bu kurumun hasat döne- minde alım yaparak depolarını doldurması, ihtiyaç duyulduğun- da piyasaya sürmesi gcrekir." Coşkuntuncel, "Lisanslı Depo- culuk" yasasının uygulanmasının da öneminc işarct ctti. Somali'de asker tüccan korudu; 2 ölü MOGADİŞU (AA) - Somali'de askerler, tüccarlann eski kâğıt paralarla alışvcriş yapmak isteyenlere gıda ürünleri satmaması üzerine öfkelenerek gösteri düzenleyen ve tüccarlara taşlarla saldıran göstericilerin üzerine ateş açtı. Görgü tanıklan, askerlerin açtığı ateşte 2 göstericinin öldüğünü, olaylar sırasında yaralananlar da olduğunu bildirdi. Başkent Mogadişu'da, aralannda kadın ve çocuklann da bulunduğu göstericiler, Bakara pazannda dükkân sahiplerine taşlarla saldırmış, civardaki otobüs ve diğer araçlann canılaruıı kınnışlardı. Kentin güneyinde yüzlerce dükkân ve restoranın kapatıldığı belirtilmişti. Gıda fiyatlarının yüksekliği nedeniyle aç kalmaktan yakınan göstericiler, eylemlerine, rüccarlar bu paralan kabul edinceye kadar devam edeceklerini söylemişlerdi. DPT VE MERKEZ BANKASI Enflasyon yüksekseyrini koruyacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Dev- let Planlama Teşkilatı (DPT) "son dö- nemde aşağı yönlü seyir izleyen hiz- met enflasyonunun, tekrar arüş tren- dine girebileceğini" öngördü. Mer- kez Bankası ise "enflasyonun son çey- reğe kadar yüksek seyrini koruyaca- ğını" tahmin etti. DPT değerlendirmesindc "Nisan 2008 Ekonomik Gelişmeler Raporu"na göre, "hizmet enflasyonunun tekrar artış trendine girebileceğine" işaret ederken "Üretici fiyat endeksinde (ÜFE) gerçekleşen yüksek oranlı ar- tışlar da enflasyona ilişkin endişele- ri arttırdı" denildi. Merkez Bankası tarafindan yapılan "Nisan Ayı Fiyat Ge- lişmeleri" başlıklı açıklamada ise Mer- kez Bankası, enflasyonun kısa vadede yüksek seyrini korumasi, yılın son çey- reğinden itibaren ise kademeli olarak düşüş eğilimine girmesinin beklendi- ğini bildirdi. 2008-2012 Orta Vadeli Mali Çerçeve, hükümetin geçen yıl açıkladığı öngörüleri değiştirdi Ekonomik program lıedefleri altüst ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Maliyc Bakanı Kemal Unakıtan ile Devlet Bakanı Meh- met Şimşek'in hafta so- nunda birlikte açıkladığı 2008-2012 yılları Orta Vadeli Mali Çerçeve, dış piyasalann büyük önem verdiği mali disipline son vcrirkcn hükümetin gc- cen yıl açıkladığı 2008- 2010 Orta Vadeli Progra- mı hedctlcrini dağıttı. lki bakanın "yeni bir çıpa" olarak sunduğu çer- çevede önceki hedeflerle çelişen noktalar şöyle: Faiz dışı la/.la: Yüzde 6.5 olarak sürdürülen fa- iz dışı fazla (FDF) hede- fini önce 2008 için yüz- de 5.5 olarak belirlenmiş- ti. Hcdef yüzde 3.5'e in- dirildi. Enflasyon: Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz geçen hafta icin- dc yıl sonu cnflasyonunu yüzde 9.3 olarak tahmin etmiş ve hesapların yüz- de 4'lük hedefe değil, bu tahmine göre yapılması- nı istemişti. Orta Vadeli Program'da ise "kamu kesimindeki ücret ve maaşların 2008-2020 dö- neminde de hedeflenen enflasyon dikkate alına- rak belirlenmesi" öngö- rülmüştü. Denk bütçe: Maliye Bakanı merkezi yönetim bütçesinde 2008-2012 yıl- lan arasında açık verile- ccği ve 2010 yılı açığınm gayri safi yurtiçi hası- la'nın yüzde 1.3'üolaca- ğını bildirdi. Orta vadeli programda ise bütçenın 2008 'dcn sonra fazla ve- reccği vc 2010'da vcrc- ceği fazlanın yüzde 2.1 olacağı ifade edilmişti. ALIŞVERİŞ HEVESİ KRİZ GETİRECEK İSTANBUL (AA) - Ernst & Young Türkiye Ge- nel Müdürü Osman Dinç- baş, Istanbul'dayeni yapı- lacaklarla birlikte alışveriş merkezi sayısınm 100'ün üzerine çıkacağını belirte- rek "Şu anda Batı dünya- smda olmayan bir krizi biz orada yaşayacağız" dedi. Dinçbaş, "enteresan bir hal" alan perakendede bir- leşme ve satın almalar ba- kımından 2009 yılında bir hareketlilik yaşanmasını beklcdiğini kaydetti. Dinç- baş, şu görüşleri dile getir- di: "Şehir bu kadar mer- kezi kaldırır mı? Bence l)i/iııı ülkemizde kriz ora- dan çıkacak. Alışveriş merkezlerinin, büyük şe- hirlerde doyum noktasını geçtiğini görüyorum. Pe- rakendeciler, özellikle merkezi konumdaki in- şaat halinde merkezlerde bulunmak durumunda- lar. Bir perakendeci ken- di başına kalsa yılda 10 mağaza açacakken 25 ma- ğaza açmak durumunda kalıyor. Bir şirketin ken- dine göre gücü var. Mec- buren banka kredisi kııl- landılar, borçlandılar. Bankalardan borç söz ko- nusu, etkileşim olacaktır." M A L İ Y E Y A Ş A M I N D A N / M U S T A F A P A M U K O Ğ L U Nâzım Hikmet 1962 yılında bu şi- iri ile işçi sınıfına bakın nasıl selam gön- dermişti. "Türkiye işçi sınıfına selam!/Selam yaratanal/Tohumlann tohumuna, ser- pilip gelişene selaml/Bütün yemişler dallannızdadır./Beklenen günler, gü- zel günlerimiz ellerinizdedir,/haklı gün- ler, büyük günler,/gündüzlerinde sö- mürülmeyen, gecelerinde aç yatılma- yanjekmek, gül ve hürhyet günleri. Türkiye işçi sınıfına selam!/Mey- danlarda hasretimizi haykranlarajtop- rağa, kitaba, işe hasretimizi./hasreti- mizi, ayyıldız esir bayrağımıza/ Düşmanı yenecek işçi sınıfımıza se- lam! Paranın padişahlığını, karanlığı- nı yobazın/ ve yabancının roketini ye- necek işçi sınıfına selam! Türkiye işçi sınıfına selaml/selam yaratanaV 1 Mayıs 2008'de biz ne yaptık? Kaynakların dağılımından daha adil bir paylaşım, sosyal haklar, ülkesine sahip çıkma isteğini haykırmak ve dostlarıyla şenlik yapmak isteyen üretimin en önemli parçası olan emeğin sahibi- ne selam yerine dayak attık. - Vergiyi görmeden ödeyen, - Üretiminin yarattığı artıktan en az pay alan, - Kayıt dışına itilen, - Sigortası tam gösterilmeyen, hak- ları azaltılan, - Kanaatkâr olan, küçük geliri ile ye- tinen, şükür diyen ve çocuklarını ül- kesine yararlı olacak şekilde yetiştir- me gayretinde çırpınan, - Dünya nimetlerinden en azyarar- lanan, - Haklarını istediği zaman ve biraz konuşmaya başladı mı tehlikeli var- lık olarak görünen, - Ülkesinin korunmasına ve sömü- rülmemesine en iyi refleksi koyan, o.. ama dayak yiyen de, ayaktakımı gö- rülen de o. Emekçi hem üreten, hem tüketen hem de yaşamın en önemli unsuru Türk İşçi Sınıfına Selam olan bir insan. Baş tacı edilmesi ge- rekirken yerlerde sürünmesi iktisadi bir çelişki de. Her şey insan içinse emekçi, insan olarak evrenin nimet- lerinden herkesgibi payını almak zo- runda. Üretim içinde makine ve tek- noloji kadar önemli bir faktör ise üre- timden hakkı olan payı almak duru- munda. Üretilenleri tüketen en önem- li kesimi oluşturuyorsa yani arzı su- nanların talebi ise üretim faktörlerine sahip devlet ve özel sektör için aynı zamanda altın yumurtlayan tavuk da. Peki bu kadar değerli varlığa bu muamele neden? Bunların sebeplerini hepimiz biliyo- ruz. Burada malumu tekrariamaktaya- rar yok. Esas sorun çoğu emekçinin bu- nun farkında olup olmaması. Bizce de- ğil. Çünkü aşağıda belirttiğimiz vicdan rahatlatıcı yardımlar emek- çinin uslu durmasına ne- den oluyor. Merhamet ve din odaklı yardım- lar Burada emekçiye iş ve ücret veren işveren kandillerde, ramazanlarda, bayramlarda zekât adıyla işçisini, emekçisini mutlu etmeye çalışır. Çe- şitli yardımlarda bulunur. Bunu içten yapanlar da vardır, aman işçinin se- si çıkmasın, başıma iş açmasın diye- rek yapanlar da. Bu tür yardımlarla mutlu olan emekçi sendikayı bu iş- yerine sokmaz. İhtiyaç hissetmez ve- ya öyle inanır. Sadaka demokrasisinden medet umanların yardımları Burada emekçi bir oy deposudur. Se- çimlerde iktidar ısınma, gıda gibi yar- dımlar ile oyları satın alır, seçimlereya- kın bazı göstermelik destekler verir. Örgütsüz ve kandırılmaya hazır emek- çi buna razı olur. Bunlara bir de bah- şiş ve rüşvet gibi sosyal transfer fon- pamukm(n superonline.com larını(!) eklersek milli gelirin dağılımın- da gerekli adaleti temin etmiş olur ve vicdanen rahatlarız. Artık işçi, memur, bütün emekçiler oturup birdüşünmeli; merhamete maz- har olmak mı, örgütlü dayanışma için- de demokratik hakkını aramak ve ül- kesine sahip çıkmak mı daha iyi, bu- nu sorgulamalı... Çünkü emekçilerden çok şey bekliyoruz. Öte yandan emekçinin hak arayı- şından, demokrasi ve laiklik talebinden kapital sahipleri korkmamalı. Onların girişimcinin kârında ve işletmesinde gözü yok. Sömürülmesin, milli gelirden adil bir pay alsın onun için yeter. Ama her şeyden önemlisi ülkesi bağımsız, güçlü, zengin ve medeni olsun.lnanç- larla değil akılla yönetilsin. Önüne ge- lenin nasihat verdiği bir ülke olmasın. Ülkenin kaynakları küreselleşme gere- ği yalanı ile talan edilmesin. Bunu sağlayacağına inandığımız emekçi sınıfına bizden de selam ol- sun... İŞÇİNİN EYREMNDEN ŞÜKRAN SONER Amerikan İslamı New York Times'ın manşetine çıkınca, çarpıçı ye düşündürücü oluyor; gazetenin Türkiye temsilcisi Sabrina Tavernise'nin yere göğe koyamadığı Pa- kistan'daki Fethullah Gülen okulları dünyanın her yerinde, örneği olmayan bir biçimde çoğalıyor. Aslın- da kimi eski Doğu Bloku ülkelerinde, Rusya'da rejim üzerine, toplumsal yapıdaki etkileri görülerek, "ABD emperyalizmiadına İslamı kullanarak rejimi tehditetik- leri, iç siyasette tehlikeli bir kargaşaya yol açtıkları" gerekçeleriyle yasaklanıyor, kapatılıyorlar. New-York Times Türkiye'deki Fethullahçıların sa- yılarının 3-5 milyona ulaşmış olduğunu savlıyor. Gü- len'in Türkiye sözcüleri ülkemizde birkaç yüz, dün- yada 1000 okullarının olduğunu açıklıyorlar. Sahi bu değirmenin suyu nereden geliyor? Her ülkenin özgün koşullannı ayrıntılan ile bilme şansımızyok. AncakTür- kiye'de özel okullarözel desteksiz, öğrencilerden alı- nan paralarla ayakta duramıyorlar. Vakıfları güçlü olan- ları bile ancak birkaç okulu yaşatabiliyor. New York Times'ın övgülerine bakılırsa, bilim ile di- ni kaynaştırmada, ılımlı Islam tarzındaki bu eğitim sis- temi çok yararlı oluyor(!). Türkiye temsilcisi gazeteci Sabrina'yla yine aynı gazetede yayımlanmış, özgürlük, hak olarak şiddet- le savunduğu türban üzerine yazısını hazırlarken kar- şılıklı görüşmüştük. AKP iktidarı, türbanın siyasal sim- ge yapılıp kullanılması olgusu karşısında yüz binler- ce, milyonlarca kadının, heryaştan kızçocuğunundi- ni günah, aile baskısı ile türbana sokulduğu, hatta yok- sullaşma bağlantılı asıl patlamanın çarşafa kapanma- da yaşandığını vurgulamama karşı, "Oyle bile olsa, özgür iradesi ile türban takmış kadın sayısı bin- lerde de kalsa, üniversitelerde türbanın serbest bı- rakılmasını savunmak zorunda değil misiniz" so- rusunu yöneltmişti. Sürekli ılımlı Islam Türkiye vurgulamasını yaptığı için de, ABD desteğinde AKP, onların istediği gibi ılımlı Islam projesi ile iktidar olmuş olsa da, ülkemiz- deki rejimin henüz değişmediğini, anayasal hukuk düzeninin hâlâ laik Cumhuriyet olduğu anımsatma- sını yapmak zorunda kalmıştım.. ••• Şimdilerde Fethullah Gülen Hoca okulları, ılımlı Is- lam projesinin Pakistan'da prtrak gibi çoğalması, ABD projesi olarak gündeme gelmesi ne kadar ilginç de- ğil mi? Haydi eski Sovyetler Birliği eksenindeki ülke- lerde hızla yayılırken parasal kaynağı konusunda ki- mi inandırıcı projeler vardı. Yani Türkiye kökenli Fet- hullahçıların bu ülkelerle ırk ve din bağları bağlantılı parlakticari ilişkiler içine girmiş olmaları, çok para ka- zanıp, kazandıklarından bu okullar için pay vermele- ri.. türünden öyküler... Yetmez ya, Pakistan'daki ya- tırımlar için bu türden bir ilişki ağı da kurulabilecek gi- bi değil? Parayı kimler veriyor, hangi kaynaklar bes- liyor? YıllardırTürkiyedahil, dünyanın heryerinde Fethul- lah projeleri ile Soros fonlu projelerin kardeş kardeş, birlikte çalışmaları yeterince anlamlı, dikkat çekici; Soros dünyanın en büyük bankeri, tamam. Şan ol- sun diye sosyal projeler geliştirmesi, hastaneler, kül- tür etkinliklerine destek vermesinin marka yaratma anlamında açıklaması da olabilirdi. Ancak dünyanın bu en büyük bankerinin, sadece ve sadece kırmızı, turuncu karanfil darbeleri eksenli ülkelerde, gazete- ciler sendikaları aracılığı ile, sözde gazeteci sendika- cı militan yetiştirilmesi eksenli bir büyük organizas- yonun içinde olmasının akılcı, mantıklı bir açıklama- sı olabilir mi? Merkezi Budapeşte'deki bu organizas- yonun uluslararası gazeteci-sendikal örgütleri kulla- narak darbe yapılan ülkeler gazetecilerine para akıt- masını, Soros için "Bizim patron solu, muhalefeti se- ver" açıklaması yeterli olmanın ötesinde, alay eder gi- bi bir içerik taşıyor. Elbette Fethullah Gülen için, en son Ingiltere ek- senli, üniversitelere uzanan etkinlikler, "Islamdareform hareketinin lideri, ılımlı Islamın yaratıcısı.." vurgula- maları dikkat çekici olduğu kadar düşündürücü ol- malı. Daha önceleri şeriata göre örtünme modelleri, yorumlan arasında yeri olmayan türbanın yaratılışı, ılım- lı Islam projesine bayrak yapılışı da rastlantı olamaz. Modernite, Islamda reform hareketi, İslamı dünyaya yayarken güçlenmek için "asılyeri evi olan kadını, ça- lışma yaşamına, Islam savaşımına katmak üzere keş- fedilen türban", ılımlı Islam projeleri günümüzde ABD başta, zengin kuzey dünyasının pek bir sanldıklan kav- ramlar oldu. Zengin kuzeyin dünyasında, Batı medyasında sü- rekli savunulan tez, emperyal çıkarların artık sorunu, baş belası olan radikal Islama ılımlı Islamla karşı çık- mak değil mi? Sahi Pakistan, ABD ve Ingittere'nin ömür boyu stratejik ortağı değil mi? Eski Sovyetler Birliği'ne karşı radikal Islamın üretiminde, Pakistan medrese- leri başrol oynamamışlar mıydı? Şimdilerde El Kaide, Taliban öncelikle petrol bölgeleri yönetiminde, zen- gin kuzey dünyasının ülkelerinin iç güvenliğinde de sorun olmaktalar. Yeni Amerikan İslamı, bunlara kar- şı durabilmeli değil mi? Kendi elleri ile kurdukları, şim- dilerde başa bela radikal Islamın medreselerinin kar- şısında Fethullah okullanna destek vermek gerekiyor.. soner@cumhuriyet.com.tr Zeytin çekirdeği enerjiye dönüşecek DUYGUATAHAN MALATYA - Türkiye'nin enerjide dışa bağımlılığını azaltmak amacıyla yola çucan Mimsan Grup, sanayinin çöpe dökülen üretim atıklannı enerjiye dönüştüren projeler üretiyor. Bu projelerle, ayçiçeği kabuğundan zeytin çekirdeğine, çay çöpünden zımpara tozuna kadar bitkısel sanayi atıkları değerlendirilerek enerji ediliyor. "Biomas" adı verilen bu yöntem gelişmiş ülkelerde uygulansa da Türkiye'dc pek bilinmiyor. Her gün artan enerji maliyetleri yüzünden fabrikaların kapandığını dile getiren Mimsan Grup Genel Müdürü Ahmet İllıaıı "Türkiye, çöpe atılan atıklannı değerlendirebilse, enerjiye her yıl ödediği 50 milyar doların 10 milyar dolarını tasarruf eder" dedi. îlhan, Türkiye'nin bitkisel atıkla çalışan ilk enerji santralı olan OYKA Kâğıt Fabrikası'nı 5 milyon dolarlık yatınmla kurduklarını belirtti.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear