25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
30 MAYIS 2008 CUMA CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr 15 Iyi-Güzel-Doğru'yu, gelecek kuşaklara aktaran öncü bir düşünür: Mazhar Şevket İpşiroğlu M eğer Türkiye'de Müslü- manlar dinini özgürcc ya- şayamıyormuş... înanamıyorum: Bu, 'sokaktaki adamın', Sıvas katliamını yapanla- rın, fanatik köktendinci bir köşe ya- zannın düşüncesi değil, Türkdye Cuın- huriyeti Devleti'nin Dışişleri Baka- nı'nın düşüncesi: Meğer Türkiye'de Müslümanlar dinini özgürce yaşa- yamıyormuş. Bu nasıl sakat, hastalıklı bir dü- şüncedir. Imam hatiplerde mi öğre- tiyorlar böylesi çarpık düşünce üretmeyi. Tarihi yok saymayı, yakın tarihe gözleri kapamayı... Camiye gittiği, namazını kıldığı, oraç tuttuğu, hacca gittiği için baskı gören tek in- san tanıdınız mı siz? Ama bunlan yap- madığı için baskı ve şiddete maruz ka- lan binlercesini büiyorum. Toplu hal- de ya da tek tek öldürülenleri biliyo- rum. Bu yolda cinayet işleyenlerin, katliam yapanlann nasıl korundukla- nnı biliyorum! Yakın tarihimiz bun- larla dolu! Bizlere düşünmeyi öğreten bir ön- cüden söz edecektım bugün size... Ancak kendimi tutamadım... Baştan başhyorum: BlZE DÜŞÜNMEYİ ÖĞRETTİ 'Oluşum Süreci Içinde Sanatın Tarihi' adlı kitap (Cem Yayınevi) bir zamanlar gençlerin elinden düş- mezdi. Sanata en ufak ilgi duyanın mutlak arayıp bulduğu, yeniden ye- niden okuduğu, altını çize çize oku- duğu bir kitap... Yalnız bakraayı de- ğil, görmeyi öğretirdi insana. Birbi- rinden kopukmuş gibi duran olaylar, farklı alanlar arasında köprüler kuran, aklınızdaki sorulan çoğaltmaya ve ya- nıt aramaya zorlayan, düşünmeye iten bir eser. Hayat üzerine, sanat üze- rine düşünmeye... Üzerinde iki insanın imzası vardı: Nazan tpşiroğlu ve Mazhar Şevket İpşiroğlu... Ben Tann'nınsevilenkullanndan ZEYNEP ORAL biri, mesleğin önünde kapılar açtığı şanslı insanlardan biriydim. Bu isim- leri, o kitaptan da önce tanıdım. Se- ne yanılmıyorsam 1973. Evlerineilk gittiğim günkü heyecanımı çok iyi anımsıyorum. Mazhar ipşiroğlu ba- na belgesel film çahşmalannı anlatı- yordu. Içimden hiç susmasa, hep an- latsa diyordum. 0 konuştukça önüm- de yeni kapılar yeni pencereler açı- lıyordu. Sanat Dergisi için çırpınan bir avuç gençtik ve Nazan Hanım'la Mazhar Bey, ilk günden bizleri des- tekleyen en 'genç'lerdi... Sonra 'Oluşum Süreci Içinde Sanatın Ta- rihi', ardından 'Sanatta Devrim' (Ada Yayınlan), derken 'Düşünme- ye Çağn' (Cem Yayınevi) ve bütün Siyah Kalem resimlerin tıpkıbası- mıyla 'Bozkır Rüzgârı' (Ada Ya- yınlan) gibi kitaplan yaşamımı zen- ginleştirecekti... tstanbul'da Yapı Kredi Kül- tür Merkezi'nde, Mazhar Şevket lp- şiroğlu'nun 100. doğum yıldönü- münde, Necmi Sönmez'in düzenle- diği sergiye giderken, geçmişteki o günleri sanki yeniden yaşıyordum. DüŞÜNCENİN KALIPLAŞ- MASINI ÖNLEMEK Rastlantı bu ya: Ünlü hoca, sos- yolog, Profesör Şerif Mardin'in konuşmalarını basından izlediğim gün gittim gördüm 'Öncü Bir Dü- şünür: Mazhar Şevket İpşiroğlu' başlıklı sergiyi... Hani Şerif Mardin, öğretmenle imamı karşı karşıya getirip birinin ye- nilgisine, ötekinin galibiyetine işaret ediyor ve 'Cumhuriyette iyi, güzel, doğru arayışı olmadığını' belirti- yorduya... Sergiyi gezerken, Cumhuriyet dev- rimlerinin açtığı çığırla yetişen o ku- şağın en mükemmel temsilcisi Maz- har Şevket Ipşiroğlu'nun afacan gü- lümsemesini görür gibi oluyordum. Tüm yaşamını düşüncenin kalıp- laşmasını önlemeye adamış bu insan bugünleri görseydi kahrolurdu her- halde... Cumhuriyet ilkelerini yok say, bi- limi, ilimi geri plana it, sadece inan- cı baş tacı et... Sorgulamayı, eleşti- riyi, hesaplaşmayı yasakla... Eğitim öğrenimbirliğiniyoket... tnıamha- tipleri doldur... Okullardan felsefe dersini, sanat eğitimini kaldır... Mü- zik eğitimini yok et. Müzikle beyin, müzikle düşünme arasındaki ilişki- yi yok say... Sergilerden, müzelerden 'Nü' resimleri kaldır ya da peçeyle ört... Ondan sonra imam karşısında öğretmenin yenilgisinden söz et! Ülkemi ve kendimi öyle kuşatılmış hissediyorum ve öyle özlüyorum ki Cumhuriyet ilkeleriyle yetişmiş de- ğerleri, sergi izlenimlerime isyan ve öfke kanşıyor! • • URETME GÜCÜ Sergiye eşlik eden katalog kitap Necmi Sönmez, Ferit Edgü ve eşi, yoldaşı, çalışma arkadaşı Nazan Ip- şiroğlu'nun öğretici açıklayıcı yazı- lannı içeriyor. Sergiyi onlarsız gez- meyin... Yine vakit ayırıp Ipşiroğlu'yla Sa- bahattin Eyuboğlu'nun ortak üre- timlerini, Anadolu uygarlıklanna iliş- kin belgesel filmleri izleyin. Ana- dolu'yu yalnız top tüfekle savunmak değil, tüm değerîerine (ırkına, kö- kenine, dinine, diline ayırımcıhk yapmadan, tümüne) sahip çıkarak yüceltmenin yoluydu bu filmler ... Necmi Sönmez'in bir saptaması içimi okşadı: "Cumhuriyet Döne- ıııi'nin ilk yıllarında entelektüelle- rimiz arasındaki ortak çalışma arzusu, temelinde imece olgusuna kadar ilerleyen, kişisel dostİuklar- la gelişip egonun bastırıldığı bir alandı" diyor. Anadolu'ya yayılan tüm aydmlat- nıacı öğretmenlerin egolan bastınl- mıştı. Şimdiki imamlann egosu yok- tu onlarda! Necmi Sönmez her iki sanatçı dü- şünür hocanın farkh kişiliklerini ve farklı birikimlerini vurgulayıp, bu or- tak düşünme, ortak çahşmanın her iki aydında da kendini gösteren 'üretme gücü'ne dikkatleri çekiyor. Üretme gücü... Ah işte en baştan beri söylemek istediğim de bu! Cum- huriyet ilkeleri, bu topraklann insanına üretme gücü sağladı. Aklı, bilimi, emeği, düşünceyi, çağdaş eğitimi yü- celtmeye çalıştı. O sayededir ki gü- cünü üretime dönüştürdü. Cumhuriyet ilkelerinden ödün ver- diğimiz, çıkar uğruna, oy avcılığına yönelikbu ilkeleri kemirttiğimiz için- dir ki bugün böyle hastalıklı düşün- celer üretiyoruz: Meğer Türkiye'de Müslümanlar dinini özgürce yaşaya- mıyormuş gibi düşünceler! Keşke bugün de birkaç Mazhar Şevket Ipşiroğlu'muz olsa... zeynep@zeyneporal.com KEDİ GOZU VECDİ SAYAR Nâzım'dan Ceylan'a Önümüzdeki hafta ölümünün 45. yıldönü- münde, saygıyla, sevgiyle anacağımız büyük şair Nâzım Hikmet, "Memleketimden İnsan Manzaraları"nda bu ülkenin güzel, dirençli ve çok acılar çekmiş insanlarını anlatmıştı. Nuri Bilge Ceylan da, bu yıl Cannes'da ödüllen- dirilen "Üç Maymun"unda aynı duyarlıkla yak- laşıyor bu "yalnız ve güzel ülkenin" insanları- na... Bir farkla, umutsuzluk ve yenilmişlik duygusu ağır basıyor. Karagümrük'teki o da- racık evin içinde, dört biryandan kuşatılmış bir ailenin yaşadığı dram, toplumsal yapıdaki derin çatlağın izlerini taşıyor. Ceylan, politik film- ler yapmaya soyunmadı hiçbir zaman. Ama, 'gerçek'in peşinden gitmekten de hiç vaz- geçmedi. "Kasaba"da, "Mayıs Sıkıntısı"r\da, çocuklu- ğunu geçirdiği Yenice'yi izlerken, sinemamı- zın, Yılmaz Güney'in ardından yeni ve farklı bir damara kavuştuğunu görüyor, bu damann Gü- ney'in sinemasını aratmayacak denli 'ger- çekçi' olduğunu düşünüyordum. Sakin kişili- ği, filmlerine yansıyordu. Ama, bu sessizliğin gerisindeki fırtınaları sezmemek mümkün de- ğildi. Kasabayı ne denli gerçekçi anlattı ise, in- san ilişkilerini de öyle anlattı. Klişelere hiç yüz vermeden, çelişkileri tüm doğallığı içinde ser- gileyerek. Ailesi ile yola çıktı; "Uzak'Xa yakın ar- kadaşlannı oynattı, "lktimler"de kadın-erkek iliş- kisini anlatırken kendisi geçti kameranın önü- ne, hayat arkadaşı (Ebru) ile. "Üç Maymun"da ise profesyonel oyuncularla çalıştı. Hepsinde de çok başanlıydı. Çünkü, herşeyden önce bir gözlemciydi. İlk tutkusu fotoğraftan sinema- ya geçerken ona yol arkadaşlığı eden ger- çekçiliği, eşsiz bir estetik duygu ile buluştur- muştu. "Koza"dan "Oç/Waymun"asineması- nın görsel değerterini giderek zenginleştirdi. Son iki filminde, kamerayı Gökhan Tiryaki'ye bı- raktı. O da Nuri Bilge Ceylan estetiğini sürdürdü büyük birsadakatle. Yalnızca güzel değil, her zaman en doğru kadrajları, renkleri seçerek. Hep inandığı sinemayı yaptı. Bir sinema mis- yoneri gibi yoluna devam etti kararlılıkla. Yal- nız kalmayı seçmedi, başkaları ile de paylaş- tı yaratma serüvenini. Eşi Ebru ile birlikte se- naryo çalıştı (bu ikiliye yakın dostlan Ercan Ke- sal da katıldı), son filminde çeyre tasanmını ona emanet etti (filmin gerçekçiliğinde Ebru'nun tl- tiz çalışmasının büyük payı var). "Uzak'\a, taş- ra-kent ikilemini, sıradan orta sınıf insanı ile ay- dınlar arasındaki çelişkileri, Doğu ile Batı ara- sında kalmış bir ülkenin insanlarını anlattı. Bu kez, gene büyük kentin küçük insanlannın dün- yasını anlatıyor. Sınıf atlama özlemleri, hayal- teri, hayaj kınklıklan ile... İlk önce "Hayaller" koy- mayı düşünmüşler filmin adını, sonra "Uç Maymun"da karar kılmışlar. Duymama, gör- meme, konuşmama üstüne temellenmiş, ya- lanlarla örülü bir dünyayı tanımlamak adına. "Üç Maymun"dak\ kadın karaktere sempa- tiyle yaklaşmadığından söz eden, filmi 'kadın düşmanı' bulan kadın eleştirmenleri, "Kadını suçlu olarak değil, âşık olarak gösterdim" di- ye yanıtlarken, Ebru Ceylan da "Senaryoda ki- min cellat, kimin kurban olduğundan emin de- ğilim. Kimse tam olarak masum ya da suçlu de- ğil" diye ekliyordu. Bana kalırsa da, filmin kah- ramanlan arasında aynm yapmıyor, hepsine ay- nı empati ile yaklaşıyordu. En olumsuz kah- raman -patron- bile 'kötü' insan değildi, her- kes kadar, belki biraz daha fazla 'sahte- kâr'd\... ••• Cannes dönüşü, havaalanından şehre ge- lirken 'bilboard'\arda biryazı karşıladı: "Özle- diniz m/?.."özlemiştim elbette. Bu olağanüs- tü kent özlenmez mi? Bahar giysileri içinde öy- lesine güzeldi ki... Ama, özlemediklerim de vardı... Bu kenüe birlikte yaşadığım insanların çoğunu özleme- miştim. Çıkarcıları, komisyoncuları, 'kifayetsiz muAıferis'leri, kaypaklan, güçlüden yana saf tu- tanları, seygisizleri... özlememiştim. özlediğim insanlar da vardı elbet. Hâlâ ba- zı değerleri korumaya çalışan, yaşamlarını sanata adamış, menfaatlerini ideallerinin önü- ne koymayan insanlar vardı... O insanlara yol gösteren bir büyük ustayı bu yıl her zaman- kinden daha büyük bir özlemle anacağız. Nâzım Hikmet Kültür Merkezi'nin çağrısı ile bi- tirelim buyazıyı... ••• 3 Haziran 2008, sevgili Nâzım Hikmet'in ölü- münün 45. yılı. Bu tarih, onun yeni şiirieryazmasının son bul- duğu tarih yalnızca. Onu sonsuzluğa uğurlayışımızın 45. yılında, bütün Türkiye'de, Nâzım'ın hâlâ bizimle oldu- ğunu, Nâzım'ı unutmadığımızı, unutturmaya- cağımızı dosta düşmana göstermeye çağırı- yoruz herkesi. Türk'üyle Kürt'üyle, Ermenisiyle, Rumuyla, Arap'ıyla, Çerkesiyle, Çingenesiyle, Lazıyla, bu topraklann "su katılmamış, çahşkan, ağırbaş- //, yiğitama dehşetli fakir" bütün emekçilerini; aydınlığa, bilime, okula, kitaba susamış halkı- mızı; kardeşliğe, banşa özlem duyan bütün in- sanlarımızı Nâzım'la kucaklaşmaya çağırıyo- ruz.... Köy köy, mahalle mahalle, sokak sokak, meydan meydan, atölye atölye, tüm Türkiye'de Nâzım Hikmet'le yeniden buluşmaya davet edi- yoruz herkesi. 3 Haziran günü 11.30'da, atöl- yelerimizde, okullanmızda, ofislerimizde, va- purda, trende, otobüste, her neredeysek, Nâ- zım'la seslenelim yanı başımızdakilere, ister iki satır, ister upuzun bir Nâzım şiiriyle, Nâzım'ın kim olduğunu anlatan ister üç cümleyle, ister seminerle... Gelin, yazalım bu ülkenin herye- rine, rengârenk haykıran kocaman puntolarla: Nâzım Hikmet, eşitlik, özgürlük, barış ve kar- deşlik için bizimle birlikte mücadele etmeye de- vam ediyor, hâlâ! vecdisayar@yahoo.com 1923 Devrîmi'nin Devrim Yasaları'nı Anıyoruz • Açılış Konuşması Birnur özümert - Dernek Başkanı • Saydam Gösteri DEVRİM MÜHÜRLERİ Hazırlayan: Meriç Velidedeoğlu Anlatan: Ali Düşenkalkar (Dev. Tiyatrosu Sanatçısı) Teknik Destek: Zeynep Alkaya (Tiyatro Sanatçısı) • Açık Oturum DEVRİM YASALARInın DÜNÜ BUGÜNÜ Oturum Başkanı: Dr. Erdal Atabek (Cumhuriyet Yazarı) Konuşmacılar: Dr. Alev Coşkun (Cumhuriyet Yazarı) Dr. Barış Doster (Mar. Ünv. Öğ. Üyesi) Tarih: 31 Mayıs 2008 - Şâât: 14.00 Yer: İTÜ Yerleşkesi M. Kemal Amfisi, Maçka Istanbul Kız Lisesi Mezun ve Mensupları Derneği Ctttfttt Mrt* 1 Denize sıfır, özel plaj 1 Açık ve Kapalı Restaurant • Alakart Restaurant (Deniz Urünleri, balık ve et çeşitleri) 1 Snack Bar • Klimalı Odalar • Yarım Pansiyon Açık Büfe ' Haziran Ayı günlük kişi başi 50YTL • Temmuz-Ağustos Ayları günlük kişi başı 70 YTL ' Kredi Kartı ile ödeme yapılır ' Oemokratik kitle örgutu üyelerine ve Cumhuriyet okurlarına özel indirim Rezervasyon: Te!: 0252 387 90 45 Fax: 0252 387 71 30 www.gundogancennetrnotel.com sF STİ 1 1 3 m tSIİSTANISLARAR/ —* _ l CD" • 11 0 z 2 i a HPH ÎTiîıîîl istanbul Kültür Sanat Vakfı, Festival'in Cösteri Sponsorlan'na teşekkür eder. M 0 tmım INSTIIUI H1HNM VSSM'İİİİİÎİ- TOYOTA©© iENKA VAKFI MnvMf.iuw.orQ »—***** u.rv-u^^ (ğEczactbası TURKCELL AYGAZ V) 2 2 ENKA VAKFI Istanbul Kültür Sanat Vakfı, 16. Uluslararası Istanbul Tiyatro Festivali'nin gerçekleştirilmesindeki değerli katkıları için Cösteri Sponsoru ENKA VAKFI'na teşekkür eder. OPERATION: ORFEO Hotel Pro Forma 30,31 Mayıs, 10.30 AtatUrk KUltür Mcrkczi, Büyük Salon Biletler Biletixve İKSV'de. uvww.iksv.org M.M«««f MfMup Qtczaabas< TURKCELL D^STLAR TİYATRvSU www.dostlartiyatrosu.com sıvas93Ya/an-Vonı.ien GENCO ERKAL Mûzlk FAZIL SAY aiyıl ÖZLEM KAYA SON 2 OYUN 31 Mayıs Ctesi 20:30 K Muammer Karaca Tiyatrosu (0212)2525935 f E F E S 1 6 Haziran Cuma 20:30 Caddebostan Kültür Merkezi (0216) 467 25 68 www.efeskeyfi.com E F E S Pilsen'in kültür ve sanata katkıları artarak sürecek. İSTANBUL ÜNtVERSİTESl MEZUNLARI DERNEĞİ DEMOKRATİK DAYANIŞMA DERNEĞİ AYDINLANMA SÖYLEŞİLERİ Yü: 9, No: 12 Konu Cumhuriyetten Günümüze İMAR PLANLARI VE KENTLEŞME Yönetmen Prof. Dr. BÜLENT BERKARDA Konuşmacı Prof. Dr. ZEKÂ1GÖRGÜLÜ Y.T.Ü. Mimarhk Fakültesi Dekanı Tarih: 31 Mayıs 2008 Cumartesi saat 10.30 -13.00 arası. Yer: Lcvent Kültür Merkezi Levent Çarşı içi. Çalıkuşu Sok. No: 2 1. Levent - Istanbul Iletişim: I.Ü. Mezunlan Derneği (Fatoş Taştan) 0212 238 03 21 Aydınlık Yarınlar Özlemi İçindeki Tüm Yurttaşlai'imı/ Davetlidir. Giriş Serbest ve Ücretsizdir. Ülkemizde her yıl 5 yaşına kadar 2000 bebek ve çocuk yanlarında sigara içiidiği için ölmektedir. Sigarayı bırakmanız için daha kaç bin bebek ve çocuk ölmeli? Türklye Sigarayla Savaş Derneği Tel: 0212.212 50 60
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear