Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 24 MAYIS 2008 CUMARTESİ
20
Sınırlar
arasında
Bir program niye
yayından kaldırılır?
Yetersizdir. Düzeysizdir.
Bilgi vermez.
Banu Avar'ın TRT'de
yayından kaldırılan
"Sınırlar Arasında"
programı için
"Yetersizdir"
diyemezsiniz,
"Düzeysizdir"
diyemezsiniz, "Bilisizdir"
diyemezsiniz.
Deseniz deseniz
"Taraflıdır" diyebilirsiniz.
Izlediğimiz programlar
açısından baktığımızda
"Sınırlar Arasında "
kimden yana taraftı?
Türkiye
Cumhuriyeti'nden...
Banu Avar, en büyük
yanlışı orada yapmıştır
işte...
Heyet
raporu
Recep Tayyip
Erdoğan'ın göz
rahatsızlığı gerekçesiyle
19 Mayıs törenlerine
Katılamadığı gündü.
Tiyatro sanatçımız
Macide Tanır aradı.
Devlet Tiyatrosu'nda
görevden kaçtıklarında
heyet raporu getirmek
zorunda kaldıklarını
anımsattı:
"Sayın Başbakan'a
geçmiş olsun der,
milletçe heyet
raporunu bekleriz..."
IŞIK KANSU
:umhuriyet.com.tr
Suçlu Kim?
Hem suçlu hem de güçlü...
Sanık olan AKP değil sanki.
Cumhuriyeti yıkım ekibinin mız-
mızlanmadığı gün, yargıyı suç-
lamadığı saat yok neredey-
se... Avrupa'ya gidiyor ağlaşı-
yor, büyük biraderinin omzuna
yaslanıp sızlanıyor...
Enseye şaplağı yiyince de
efeleniyor: Vay efendim, yargı
konuşur muymuş...
Konuşur...
Emekli Anayasa Mahkeme-
si Başkanı Yekta Güngör Öz-
den de konuşabileceğinin ana-
yasal temellerini sıralıyor zaten:
"Anayasanm başlangıcının
4. paragrafı kuvvetler arasında
astlık-üstlük savının olmadığını
söylüyor. Bu, bir. Anayasanm 6.
maddesi, egemenliğin yetkili
organlar eliyle kullanılacağını
söylüyor. Yani 1961 Anayasa-
sı'ndan önce olduğu gibi
TBMM tek başına milli ege-
menliği temsil etmiyor, iki. Ana-
yasanm 9. maddesi yargı or-
ganlarının ulus adına egemen-
lik yetkisini kullanmakla dona-
tıldığını söylüyor. Bu da etii
üç..."
Yargıtay Cumhuriyet Baş-
savcısı'nın iddianamesi ile suç-
lanan Başbakan, bakanlar, AKP
önde gidenleri açacaklar ağız-
larını, yargı ise yumacak gözü-
nü, öyle mi?
Yıkım, yağma yok artık...
Yekta Güngör özden'in dedi-
ği gibi:
"Yargı ulus adına konuşur.
Kendisini ilgilendiren bir ko-
nuda sataşma olursa yanıt ver-
mesi en doğal hakkıdır. Yargı-
ya saldınlann giderek azgınlaşan
boyutu, içerideki işbirlikçilerle,
dışanda sözde dost görünen
Türkiye karşıtlarının dayanış-
ması, yargıyı suçlu gibi göster-
me çabalan giderek ölçüyü ka-
çırdı. Bu saygısızlıklar karşısın-
da Yargıtay çok haklı olarak
duygulannı, düşüncelerini bir
uyan niteliğinde dile getirmiştir.
Hükümet tarafmdan buna kar-
şı verilen tepkilerin ise hukukla,
gerçekle ve de terbiyeyle hiç il-
gisi yoktur..."
Neden?
Yazar Ergün Poyraz
yaklaşık on aydır, gazeteci
Hacı Boğatekin de bir ayı
aşkın süredir tutuklu...
Ankara Aydınlığı Girişimi,
"Neden" diye soruyor:
"Gerek hükümet yandaşı
'aydınlarca' gerekse AB ve
ABD komiserierince, 'ifade
özgürlüğü' ve 301. madde
konulannda gösterilen
duyarlılık, yukarıda anılan
tutuklamalar ve haksız
süreçler için
gösterilmemekte; aksine,
tutuklamalar pervasızca
desteklenmekte, adeta
buyurulmaktadır.
Cezaevindeki yazarian
dayanaksız savlaha
suçlayan kitaplann ve
yazılann yayımlanmasına
göz yumulmaktadır.
Ergün Poyraz ve Hacı
Boğatekin başta olmak
üzere, iktidara karşı
düşüncelerini açıkladıklan
için tutuklanan tüm aydınlar
hemen serbest
bırakılmalıdır."
Geçmişte Eğitim-lş Sendikası, kamu
çalışanlarının sendikalaşması önündeki
tüm engelleri kaldırabilmek için zorlu
bir hukuk savaşımı yürütmüştü. Bugün
memurlar örgütlenebilmiş,
konfederasyonlar kurabilmişlerse eğer,
bunun temelinde Eğitim-lş
kurucularının artığı sağlam harç yatar.
Geçen hafta Üzüm-Sen, Tütün-Sen,
Fındık-Sen, Ayçiçek-Sen, Hububat-
Sen, Zeytin-Sen ve Çay-Sen'in bir
araya gelerek kurdukları Çiftçi
Sendikaları Konfederasyonu (Çiftçi-
Sen) da tarım üreticilerinin ve
emekçilerinin sendikalaşma
uğraşısında önemli bir kaldıraç
olacağa benzer.
Çiftçi-Sen kuruldu
Konfederasyon Başkanı Abdullah
Aysu'nun "Son 20 yılda çiftçilere
yönelik uygulanan politikalar sonucu
çiftçilerin uğradıklan hak
yoksunluklannı giderme, haklannı
koruma ve geliştirme açısından
yeniden düzenlenecek Sendikalar
Yasası'nda çiftçi sendikalanna yönelik
iç hukuk düzenlemesinin de yapılması
bir hakkın teslimi açısından gerekliliktir"
demesi de bir yeni mücadelenin
başladığının göstergesi...
Konfederasyon, "sözleşmeli tanm"
uygulamaları ile üreticinin bırakınız
"bağımsız çalışan" olmayı, kendi
tarlasında bir firmanın "sigortasız
elemanı" haline geldiğinden hareketle
çiftçilerin haklannı savunabilmeleri için
sendika kurmalarının zorunluluğunu
savunuyor:
"Anayasamızın sendika kurma hakkını
tüm çalışanlara tanımış olmasına ve
anayasamızın 90. maddesi gereği esas
alınması gereken uluslararası
anlaşmalarda sendika kurma hakkının
herkese tanınmış olmasına rağmen
Dünyada ve Türkiye'de
Margarin
SADIK ÇELİK *
Ülkemizde 1960'a kadar in-
sanlarımız dengesiz, yetersiz
beslenme ve zor yaşam koşul-
larından dolayı daha çok ve-
remden hayatlarını yitirirlermiş.
1960'tan sonra ise sağlıksız ve
endüstriyel gıdalann kullanımının
yaygınlaşması, toplumun mar-
garin ile tanıştırılmasıyla (daha
ucuz ve daha kolay ulaşılabilir-
liklerinden dolayı) ve sigara tü-
ketiminin de artmasıyla kanser
vakalarının çığ gibi büyüdüğü,
kanserin vurmadığı Türk ailesinin
kalmadığı bir gerçektir. Yatıp
kalkıp, haklı olarak, fiziksel ve
görsel, çağdışı, ilkel gıda terö-
rünü ağızlarından düşürmeyen-
ler, genetiği değiştirilmiş, doğal
yapısıyla oynanmış gıdalardaki
insan hayatına kastetmiş, sabı-
kalı endüstriyel ürünlere sıra gel-
diğinde ne hikmetse ya gör-
mezlikten geliyorlar, ya farkında
değiller ya da işlerine gelme-
mektedir. Meseleye bu pers-
pektiften bakarak açıklık getir-
meye çalışacağız.
Margarin, gliserol ve yağ asit-
lerinden oluşan trigliseritlerin
hâkim olduğu bileşikler grubu-
dur. Bu bileşikler suda çözün-
mediği halde pek çok organik
çözücüde çözünür. Sudan daha
düşük yoğunluğa (dansidite) sa-
hiptirler. Oda sıcaklığında katı
formda iseler katı yağlar, sıvı
formda iseler sıvı yağlar olarak
tanımlanırlar. 1 gr. yağ vücuda 9
kalori verir. Günlük yağ tüketi-
minin, günlük tüketilen toplu ka-
lorinin yüzde 35-40'ı civannda ol-
duğu bilinmektedir. Yetişkin bir
insanın günlük faaliyetlerini sür-
dürebilmesi için en az 2 bin ka-
loriye ihtiyacı vardır. Bu miktarın
ise 650-700 kalorilik kısmı yağ-
lardan karşılanmaktadır. Bir in-
sanın günde ortalama 75 gr.
yağa ihtiyacı vardır. Bu yağın
1/3'ü sıvı olarak yemeklerie alın-
makta, geri kalan 1/3'ü katı yağ
olarak kahvaltılarda ve 1/3'ü de
peynir, süt, fındık gibi çeşitli gı-
dalardan karşılanmaktadır. Ye-
meklerie ve kahvaltıda alınması
gereken toplam yağ miktan yak-
laşık 48 gr'dir. Bu ise kişi başı-
na yılda 17.5 kg'dir.
Evet, yağlar bu kadar önem-
li; hayatımızı bu kadar çok ya-
kından ilgilendiriyor. O zaman
özellikle margarin üreticilerinin,
satışlarını daha çok arttırmak
için gazete, TV'lere verdikleri
ilanlar vesilesiyle biz de marga-
rin gerçeğine ışık tutmak istedik;
margarin teknolojik olarak, ho-
mojen bir karışım oluşturmayan
su veya süt fazı ile yağ fazının
meydana getirdiği emülsiyondur.
Margarinde su fazı, sürekli olan
yağ fazı içerisinde dağılmış hal-
de bulunur. Margarinde esas
olarak iki faz mevcuttur. Yağ fa-
zı, çeşitli sıvı ve katı yağların ka-
rışımı olup, margarin, tüketildiği
sıcaklıkta, uygun katıhğı sağla-
yabilecek katı yağ oranına sahip
olmalıdır.
Margarinler için en önemli ka-
lite faktörleri, kristal yapı, kı-
vamlılık ve plastiklik gibi fiziksel
özelliklerdir. Bu faktörler, verilen
herhangi bir sıcaklıkta bileşimde
bulunan gliseritlerin erime nok-
talarına, toplam katı veya kristal
gliserit miktarına, bu katı kısım-
ların belirli sıcaklık değerleri ara-
sındaki dağılımlarına ve marga-
rinin üretildiği çalışma şartlarına
ve kullanılan hammadde cinsine,
kalitesine, depolanmasına ve
üretim teknolojisine bağlıdır.
Margarin kelimesi Yunanca
"inci" anlamındaki "margo-
ron"dan gelmektedir. 1869 yı-
lında 3. Napoleon, askerlerine
yedirecek yeterli tereyağı bula-
madığı için açtığı yarışmada te-
reyağı benzeri ve emülsiyon ha-
linde bir ürün üretilmesini iste-
miştir. 1870 yılında Hippotyte
Mege-Mouries tarafmdan mar-
garinin formülü bulunmuştur.
Mouries, formülünde hammad-
de olarak hayvansal yağlardan
elde edilen "oleomargarin" kul-
lanılmıştır. Oleomargarin emül-
siyonu yapılmıştır. Dünyada ve
Türkiye'de daha çok bitkisel
margarin üretilmektedir. Böyle-
ce margarinler şöyle gruplana-
bilir: 1. Bitkisel kökenli bitkisel
margarinler, 2. Hayvansal ve
bitkisel kökenli hayvansal mar-
garinler (kasaplık hayvan yağla-
rı, balık yağları). Sonuç olarak,
margarinler kimyasal işlemler
sonucu suni olarak elde edilir.
Bunun için hayvansal iç yağlar,
bitkisel yağlar ve balık yağlan te-
reyağına benzer görünüm ve
tat elde etmek için çeşitli kim-
yasal işlemlerden geçirilir. Bir di-
ğer ifade ile, margarinler bitkisel
ya da hayvansal yağların hidro-
jen yapısının, doğasının değişti-
rilmesi ile elde edilir. Sonuçta, ül-
kemizde margarinin "merdiven-
altı" olarak üretiminin var oldu-
ğu gerçeğine rağmen hangi ile-
ri teknolojik yöntemler kullanıldığı
konusu belli değildir.
Günümüzde tıp adamlannın ve
dünyaca ünlü beslenme uz-
manlarının görüş birliği içinde ol-
duğu temel görüş, belli bir yaş
sonrasında sağlık sorunu olan bi-
reylerin günlük beslenmelerinde
yağ kullanım miktarını kalp-da-
mar sağlığı açısından azaltmaları,
başta zeytinyağı ya da bitkisel sı-
vı yağ tüketimini tercih etmele-
ri yönündedir. Dünyada bilinçli ve
bilgili, ekonomik durumu uygun
tüketicilerin yağ tüketimi ile bil-
diği gerçekleri bir kenara bıra-
karak margarin kullanımını teş-
vik edici hiçbir bilimsel veriye da-
yanmaksızın söylenilen sözleri
kabul etmek mümkün değil. Yi-
ne "Margarin gönül rahatlığı ile
tüketilebilecek birbesindir, yağ-
larA, E.DveK vitaminleri içerir,
mideye doygunluk hissi verir,
margarini tavsiye ederiz" şeklin-
deki reklam ve açıklamalar ise bi-
limsellikten uzak, talihsiz bir ifa-
dedir. Ülkemizde, içinde hidro-
jenize yağ bulunan gıdalann pa-
ketinde bu "nebati yağ" olarak
ifade ediliyor. Buna bile çok az
ambalajda rastlanıyor. Yapılma-
sı gereken, tüketicinin daha da
bilinçlenmesi, sorgulamasıdır.
* KEYVENİ Yönetim Kurulu Başkanı
Yargıtay, karariannda 'üreticilerin
sendika kurma haklarının iç hukukta
düzenlenmemiş olduğu' gerekçesi ile
tanmsal üretim yapan üreticilerin
kurmuş olğu sendikalan kapatma
yönünde verilen kararlan
onaylamaktadır. Böylece büyük kısmı
sözleşmeli üretim yapmakta olan
ülkemiz üreticileri, serbest piyasa
kurallannca düzenlenen birpazarda,
örgütlü tanm şirketlerine karşı öz
savunma örgütlerini kuramayacak bir
hale getirilmektedir."
Çiftçi-Sen taşlı, dikenli bir yolda
koşmayı yeğledi. Yara, bere alsa da
sonunda hedefe varmayı amaçlıyor,
tıpkı Eğitim-lş gibi...
- - •
KİM KİME DUM DUMA BEUIÇAK
rcUT*AYA
BTMİS o£üfiL o
ÇtZGİLİK KÂMİL MASARACJ kamllmasaracl@mynet.com
;
' •
HARBİ SEMİH POIÎOY
(ÇÖPLÜK ÇOCDKLARI) TAYYARÖZKAN www.junkfdz.com
BIZIM DUNYA
ŞAPŞAL!
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 2-4 Mavts www.mumtaz-arlkan.com
MÎTfNG UABERriASVİR-/EFMUfDA
19İ9'I>A eUGÜKI, BÜYÜK SULTAMAHMET MİTİNGİYLE
İLGİLI HABER, İSrAMSUL'PA yAYIMLAMAkJ İ
EFtCÂ/Z GAZETESİNDE ÇltCTI. (SAgDA)
İS MAYISTA rVNASILILAR'lM IZMİS'e Ç A
YAPABAK. £GE SĞLGESM /ŞGALE BAÇLAMA -
LAKINA TEPKİ OIA/BAK P>aZ£NLEMEN MİTJNSOE
AZOhlUŞAAACllAR, OLAYI NEFBeTLe
M/Ç, MİU-ET/N BUMU ONAYLAMAYACAĞINl SÖY-
LBMİŞLERJ>!. KOMUÇK*AClLAIZf>AN SİKİ OE UALİ-
OS BOİP 'rİ(APIVAR) . t/ALKA ATSŞLİ S/R SÖY-
L£V re/Z/P, /MSANLIH VS ADALETE SA6LI KAL~
M/3K ISE KOşrtJL+Aje Aie OLU/ZSZ4 OLSUN
KUS/USTB BOYLIM EĞMEMBtC /ÇIN ANr 'Ç.HZ-
M/<rr/..
SAGNAK
NtLGÜN CERRAHOĞLU
Sivas '93
"llkelerime ters düşen bir insan ve kötü bir ör-
nek...."
Sivas'ın üçüncü, Nesin'in ölümünün birinci yıldö-
nümünde kendisine yönelttiğim bir soruyu Erdoğan, Is-
tanbul Belediye Başkanlığı döneminde böyle yanıtla-
mıştı...
Soru şuydu:
"Aziz Nesin 'in adını cadde, meydan adı olarak bu şeh-
re sokmam demişsiniz. Neden?"
"Tasanyfum altında olan herhangi biryerde Aziz Ne-
sin ismini vermem. llkelerime ters düşen bir insan ve kö-
tü bir ömek. Istanbul halkmın yüzde 51' isarhoş olmak
istiyor diye, sarhoş olmak için imkân hazırlamam
ben..."
"Sarhoşlukla Aziz Nesin'e itibaraynı şey mi?"
"Aynı şey. Ben onu inanç itibanyla halkımı sarhoş edip
farklı yöne getirme durumunda bir insan olarak görü-
yorum..."
"Oğlu babasmın Taksim Meydanı'ndan geçerken al-
kışlandığını söylüyor. Nesin'ialkışlayan Istanbullulan hi-
çe mi sayacağız?"
"Bunu siz söylüyorsunuz. Aziz Nesin' i alkışlayanla-
ra inanmıyorum..."(Bknz. "Demokrasi Amaç Değil,
Araçtır..." Annem Batıya Gidin Dedi, s. 138)
33 kişinin yaşamını yitirmesiyle son bulan o yobaz kat-
liamdan kurtuluşundan iki yıl arayla yitirdiğimiz yaza-
rın ardından, Erdoğan'ın seçtiği bu akıl almaz sözler;
sergilediği ısrarlı hınç ve öfke karşısında donup kal-
mıştım.
"Şiddeti lanetlemek" adına bir fırsat olur umuduyla
tekrartekraryinelediğim sorulara Erdoğan inatla "Kö-
tü ömekti!" karşılığını vermişti...
İşte bir "değişim kanıtlama" fırsatı...
Istanbul Tiyatro Festivali vesilesiyle nihayet görmek
fırsat elde ettiğim "Sivas '93"ü izlerken, yıllarca aklımdan
çıkmayan bu sözleri düşündüm.
RTE bugün Başbakan.
Erdoğan, o günden bu yana geliştirdiği "Değiştim. De-
ğiştik. O gömleği çıkardık, bu gömleği giydik. Demok-
rasiyi bugün en çok savunan, sahip çıkan parti biziz!"
söylemi adına; acaba gidip bu belgesel oyunu görmeyi
düşünür mü?
Dillere perseng olan o "değiştik" söylemine temel oluş-
turacak somut bir tavır almayı, sergilemeyi -kırk yılın ba-
şı- göze alır mı? Sivas katliamının 15. yılında Genco Er-
kal ve DostlarTiyatrosu'nun sahneye koyduğu bu et-
kileyici oyun, işte şimdi altın bir fırsat.
Başbakan bu temsili izlesin. Ve gazetecilere dönüp:
"Bu korkunç Talibanlığı lanetliyoruz. Türkiye' de bir da-
ha asla böyle bir şey olmayacak!" desin...
1996 Temmuz'unda yaptığımız o meşhur "Demok-
rasi Amaç Değil Araçtır" söyleşisinde kullandığı ifade-
lerie arasına bugün Sayın Başbakan elle tutulur bir me-
safe koyabiliyor mu? Dünden farklı şeyler söyleyebi-
liyor mu? Böylesine korkunç bir insanlık trajedisi kar-
şısında farklı tavır alabiliyor mu?
Tek "değişim kriteri" budur.
"Bellek ödevi "ni yalnız sanatçı mı yapacak?
Sıvas'tan bu yana dünya değişti. Araya "11 Eylül" gir-
di. Türkiye New York'taki Talibanlığı yüksek sesle la-
netledi.
Niye kendi içindeki Talibanlığı lanetlemiyor? Ikiz Ku-
leler'i yıkan Talibanizmle, ozanları Sivas' ta ateşe ve-
ren Talibanizm arasında herhangi bir fark var mı? Ni-
ye kendi Talibanizmi ile yüzleşmiyor?
"Allah ileAldatmak" isimli son kıtabında bu çanalıcı
konuya döne döne parmak basan Yaşar Nuri Öztürk:
"Sivas'ta sergilenen Neronik ve histerik dincizulüm, 11
Eylül'de New York kulelerinin vuruluşundan, anlamı ve
önemi bakımından daha önde ve daha dikkat çekicidir.
Türkiye o tarihizulümden sonra... düşüşe geçti. Hep
aşağı yuvarianıyor. Yuvarianma sürecektir. Ta, toplu bir
tövbe yapılıncaya dek" diyerek şu saptamayı yapıyor:
"Diyanet Işleri Başkanlığı böyle bir çağrıyı kurumsal
anlamda yapabilir; gündemine alabilir; bu çağrının an-
lam ve önemini anlatabilirdi. Ne yazık ki bugüne değin
sesi sedası çıkmamıştır."
Siyasi sınıfımızın, kunımlarımızın bu gözü dönmüş
vahşet karşısında senelerdir başını kuma gömdüğü ül-
kede, bu "föVbe" ve "yüzleşme çağrısını" sanatçı du-
yariılığı ile Genco Erkal yapıyor.
Izleyicilerin yaşlı gözlerle dakikalarca ayakta alkışla-
dığı oyunun anahtar cümlesi şu:
"Hiçbirşey eyleme geçen cehalet kadarkorkutucu ola-
mazl"
Baştan sona mahkeme tutanakları ve o cehennem
gününü yaşayanların tanıklıkları üzerine oyunu kuran
Genco Erkal'a; böylesine zorlu ve zorunlu "bir bellek
görevine" bizi davet ettiği için ne kadar teşekkür et-
sek azdır.
Sivas '93'ü mutlaka görmelisiniz.
nilgun@cumhuriyet.com.tr
5 6 7 8 9
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SAĞA:
1/ Adıyaman ilin-
de, Roma döne-
minden kalma ün-
lüköprü. 2/Yunan
abecesinde bir
harf... Yağlı gü-
reşte pehlivanla-
rın aynldığı beş
derecenin en alt
basamağı. 3/ Ban-
kacılıkta bir he-
saptan başka bir
hesaba para akta-
nmı... Tümör. 4/ Zaman,
çağ... Dört Halife'nin so-
nuncusu. 5/ Cinsiyet... Is-
kambilde koz. 6/ Savaşta
ölen yeniçerilerin erkek
çocukJanna verilen ad...
Italya'nın en uzun ırmağı.
II Bir yerde oturma. 8/
Eski dilde su... Isa Pey-
gamber'in doğum yeri olan
köy. 9/ Malzeme... Sat-
rançta özel bir hareket.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Müslümanlıkta bazı kişilerin kaza ve belaya karşı bo-
vunlannda taşıdıklan, içinde dua bulunan deri kılıf... Gü-
müş elementinin simgesı. 2/ Hitit... Bir şeyden kalan kötü
iz. 3/ Nar, erik, kızılcık gibi yemişlerden yapılan pekmez.
4/" — mukassi görünür taşradan aınma / Bir başka feralı
başka letafet var içinde" (Ncdim). 5/ Üzerı kımıızı parafınlc
kaplanan bir rür peynir... Maksat. 6/ Evcıl bir geyik... Yu-
nan mitolojisinde savaş tannsı. II Notada durak işareti... Bey-
gir... Uluslararası alanda karayoluyla yapılan mal taşıma-
cılığında kullanılan büyük kamyon. 8/ Atılmış, cğrilmeye
hazırlanmış top biçiminde yün ya da pamuk... Romany'nın
plaka imi. 9/ Ccviz büyüklügündc bir domates cinsi... Do-
nuk renkli otomobil boyalan için kullanılan sözcük.
R
1
N
0
L
0
J
i
•
1
M
A
R
E
r•T
A
1
A
V
•3
A
H
T
T
A
J
A
N
|
R
A
h
K
1
L
•R
A
D
i
K
A
L
1
B
1
Z
A
|
U
r
A
N
U
N
IV
A
R
|
Y
•C
•M
F-
L
A
S
•
P
A
R
A
r0
N
E
R