22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 10 MART 2008 PAZARTESİ 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI Y Y PB PB Y PB PB PB PB 13 16 20 15 18 20 22 23 18 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya Y Y Y Y Y Y B Y PB 19 14 15 14 15 16 16 12 22 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B B B B B B Y K 27 26 22 24 21 21 7 6 4 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Tüm yurt parçalı ve çok bulutlu, Marmara, Kuzey Ege, İç Anadolu’nun kuzey ve doğusu, Karadeniz, Doğu Anadolu ile Güneydoğu Anadolu’nun kuzeyi ve K.Maraş çevreleri yağışlı geçecek. Hava sıcaklığı; kuzey ve batı kesimlerde 3 ila 5 derece azalacak, diğer kesimlerde önemli bir değişiklik olmayacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih K 4 K 2 K 8 Y 11 Y 12 Y 9 Y 10 Y 6 Y 8 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y Y B Y Y Y Y PB Y 11 11 17 8 11 14 14 17 10 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı K B B B B B B A A 3 17 5 23 10 17 12 27 28 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu AÇI MÜMTAZ SOYSAL TSK’nin gerçekleştirdiği kara harekâtının hedeflerine ulaştığı bildirildi GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Çoraplar ve Sorular FETHULLAH, Güneydoğu, Kuzey Irak, Afganistan yetmiyormuş gibi bir başka çorap daha örülüyor Türkiye’nin başına. Daha doğrusu, artık kokuşmuş olan eskisinin yerine yeni bir Kıbrıs çorabı. Cumhuriyet’te geçen gün yayımlanan ve büyük medyada nedense hiç yankı bulmayan bir habere göre, Talat’ın hukuk danışmanı ile Hristofyas’ın iki adamı Zürich’te oturmuşlar, bir “konvansiyon” hazırlıyorlarmış. Soru: Niçin Zürich’te? Herhalde 1959’un Zürich ve Londra anlaşmaları yerine yeni bir belgenin hazırlanmakta olduğunu belirtmek için. Soru: Peki, konvansiyon ne demek? O anlaşmalar gibi, adadaki yeni düzeni belirleyecek bir anasözleşme. Demek ki, Türkiye’nin garantisini içeren o anlaşmaların ve 1960 tarihli Kıbrıs Anayasası’nın yerine taze bir uzlaşma metni çıkarma niyeti dolaşıyor havada. itekim, önceki gün Brüksel’de konuşan Talat, “Yeni bir devlet istiyoruz” demiş. Oraya gitmeden, Talabani’den önce o da ağırlanmıştı Çankaya’da. Sorular: Talat gibi Ankara da mı istiyor Kıbrıs’ta yeni devleti? İki ayrı devlet ya da hiç değilse konfederasyon yahut federasyon çözümlerinden başka bir çözüm konusunda Ankara’da Kıbrıs’a ilişkin olarak yeni bir “devlet politikası” mı oluşturulmuştur? Daha önceki devlet politikası, cumhurbaşkanı ve başbakandan başka, Dışişleri’nin ve Genelkurmay’ın katılımıyla oluşturulduğuna göre, şimdikinde de askerin katkısı var mı? “Askerin Kıbrıs’tan çekilmesine ve Türkiye’nin müdahale hakkının kaldırılmasına Silahlı Kuvvetler de razı oldu” diyerek ordunun saygınlığını örseleme çabalarına bir yenisi mi eklenmektedir? ütün bunlar yan yana konduğunda ortaya çıkan görüntü, içten ve dıştan tam bir çullanış manzarasıdır. Durup dururken, sanki Türkiye’nin başına yeni bir Sevr çorabı örülüyormuş gibi bir teslimiyet ve çaresizlik seziliyor her yanda. Sorular: Bu ülke bir büyük savaşta yenildi de mi böyle olmakta? Hiç mi umut ışığı yok? Kim bilir, belki de çullanışın çok yanlı ve çok boyutlu olmasındandır bu “Mondros sonrası”na benzeyiş. En büyük müttefik ABD ve içine girmek için can atılan AB’den yanı başımızdaki küçücük Kıbrıs Rum devletine kadar bütün akbaba sürüleri ülkenin başına üşüşmüş durumda. Demek ki, çevreye yayılan bir ürüme kokusu var. İçte, çeşitli yolsuzluk, soygun ve talan söylentileriyle bizim de burnumuza gelen bir koku. Ayrıca, ülkeyi yönetenlerin beceriksizliği ve yetenek eksikliği her olay vesilesiyle her gün yaşanmakta. Tek teselli, 1919’un perişan “manzarai umumiye”sinden bir Türkiye Cumhuriyeti’nin doğmuş olduğunu biliyor olmamızdır. Kürtler bölündü MUSTAFA BALBAY N ANKARA Irak’a düzenlenen askeri operasyonun sonuçlarıyla ilgili bölgeden gelen bilgilerle birleştirilerek hazırlanan istihbaratdeğerlendirme raporunda, operasyonun temel hedeflerine ulaşıldığı, örgütün kendi içinde tartışmaya sürüklendiği, K. Irak yönetiminin Türkiye’de taraftar bulma umudunu yitirdiği, bölgede yerleşmeye başlayan “Türkiye, ABD yönetimindeki Irak’a operasyon düzenleyemez” düşüncesinin kırıldığı vurgulandı. Cumhuriyet’in ulaştığı söz konusu raporda, terör örgütünün önümüzdeki bahar aylarında silahlı güç sayısını iki katına çıkarıp 10 bine ulaşmayı ve yeni eylemler yapmayı hedeflediği belirtildi. Operasyonun bu süreci kırmayı da amaçladığına dikkat çekildi. Rapor ana hatlarıyla şöyle: ? Operasyon bir hafta sürecek şekilde, 1.5 ay öncesinden planlandı. Bölgeye lojistik ikmal de bu zamanlamaya dayalı yapıldı. Hedef, terör örgütünün barınma ve ikmal kaynaklarını zayıflatmak ve operasyon bölgesindeki teröristleri etkisiz hale getirmekti. Bu başarıldı. ? Gerek bölgeden gelen istihbarat bilgileri ve gerekse çeşitli kaynaklardan birleştirilen haberler, örgütün bahar aylarında mevcudunu 810 bine çıkarmayı hedeflediğini gösteriyordu. Bu güçle birlikte kanlı eylemler planlanmaktaydı. Operasyon bu bakımdan önleyici bir nitelik taşıdı. Ancak örgütün hedeflerini tümüyle ortadan kaldırmak için yeni operasyonlar gerekli. di güvensizlik ve karşılıklı suçlama başladı. Terör örgütü, Irak operasyonunun, içerideki uzantıları tarafından daha etkili protesto edilmesini istedi, kapatılmaktan korkmaması uyarısında bulundu. Örgüt, operasyondan sonra halkın yeterince hareketlenmemesinin sorumluluğunu siyasi uzantısına yıktı. ‘Samimiyet’ sorgulaması ? Operasyon süresince ve operasyon sonrasında terör örgütüyle yerel güçler arasında güven bunalımı ortaya çıktı. Birbirlerine kuşkuyla yaklaşmaya başladılar. Karşılıklı “samimiyet” sorgulamasına giriştiler. Yerel güçlerin, Türkiye’deki uzantılarını kendi hedeflerine ortak etme umudu büyük ölçüde zayıfladı. Kim tarafından desteklenirlerse desteklensinler, Türkiye’ye rağmen adım atamayacaklarını gördüler. Irak’ın kuzeyindeki güçler, Türkiye’de konuşulan kimi yerel dilleri dahi yasaklamaya başladılar. ? 198899 arasında bölgedeki örgüt üyelerinin yüzde 52’si Tür kiye Cumhuriyeti vatandaşıydı. Kalanı yabancı uyrukluydu. Bugün yüzde 60’ı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı. Yabancı uyrukludaki azalış, örgütün hedeflerine ulaşacağına ilişkin güvenin zayıflamasından kaynaklanıyor. ? Örgütün genel hedefleri dikkate alındığında; 80’li yıllarda, 1992’de ordulaşmaya geçilecekti. Oysa bugün değil ordulaşma, genellikle 78 kişilik gruplarla dolaşmayı ve mayın, pusu gibi sıfır riskli eylemleri ancak yapabiliyorlar. Operasyon mevcut durumdan da geriye gidiş sağladı. Suçlamalar başladı ? PKK, gerek yurtiçinde, gerekse yurtdışında sürekli “Türk Silahlı Kuvvetleri Irak’ın kuzeyine kara harekâtı yapamaz. ABD kontrolünde bu mümkün değil” propagandası sürdürüyordu. Operasyon, örgütün yerleştirmeye çalıştığı bu düşünceyi kırdı. Örgütün moralmotivasyonunda büyük sıkıntı yarattı. ? Örgütün kendi içinde ve Türkiye’deki siyasi uzantılarında cid ‘Örgüte hâkim değiller’ ? PKK fiili olarak Cemil Bayık ve Murat Karayılan’ın yönetiminde. Mustafa Karasu, Duran Kalkan ve Rıza Altun’un etkisi giderek zayıflıyor. Örgüt terörist Abdullah Öcalan’a bağlı kalmayı “dağılmama” koşulu olarak görüyor. Ancak belirtilen tüm isimlerin ve lider kadrosunun yaşı, bu konumlara göre ilerledi. Lider kadrosunun yaş ortalaması 40’ın çok üzerinde. Buna sağlık sorunları da eklendiği için tümü çatışma bölgelerinden çok uzakta. Bu, örgüte hâkim olmada sıkıntılar yaratıyor. Operasyonda bu da görüldü. ? İran’ın izlediği tutum, örgütün bu ülkeye güvensizliğini yeniden gündeme getirdi. İran’ın tek ve net bir tavır içinde olmaması, merkezi yönetimle devrim muhafızlarının farklı yaklaşması güvensizliği derinleştirdi. ? Örgüt maddi destek bulmakta, ihtiyaçları ölçüsünde çok fazla sıkıntı çekmiyor. Maddi desteğinin yüzde 90’ını Avrupa’dan sağlıyor. B Subaylar 46 yıl arazide Raporda bölgedeki operasyon koşullarına da dikkat çekiliyor ve şu noktaların altı çiziliyor: ? Dünyada böyle bir operasyonu başarabilecek ordu sayısı 8’dir. ? Mevcut arazi ve iklim koşulları dikkate alındığında Türk Silahlı Kuvvetleri dışında hiçbir askeri güç bunu yapmak istemeyecektir. ? Hava destekli kara operasyonlarının çok büyük bir bölümünde yanlış hedef sorunu yaşanır. Bu yüzden doğan sivil kaybı ciddi sonuçlar doğurur, operasyonun gerçek hedefini gölgeler. Bu operasyonda hata payı yüzde 0’dır. Hedefe vuruş yüzde 100’dür. Bu küçümsenmemesi gereken bir sonuçtur. ? Bölgedeki subaylar güç koşullar altında ve nöbet anlayışıyla görev yapmaktadır. Ülkemizin son yıllarda yaşadığı güvenlik sorunları nedeniyle bir subay 31 yıllık meslek yaşamında 46 yılı evinden uzak arazi koşullarında geçirmektedir. Bu zamana günlük 89 saatlik mesai dahil değildir. Bugün için dünyanın hiçbir ordusunda bu durum yoktur. mumtazsoysal@gmail.com ANKARA’DA SEMPOZYUM meden olmaz” yaklaşımını görevinin sonuna kadar korudu. Ziyaret, bir bakıma Sezer’in haklılığını da ortaya koymuş oldu! Kediden başlayalım... Talabani, Türkiye’nin “Irak’ta barınan teröristleri bize verin” çağrısına şu yanıtı vermişti: “Türkiye’ye değil terörist, kedi bile vermeyiz...” O günlerde tepki çeken bu söze Talabani, Ankara ziyaretinde açıklık getirdi: “Efendim ben Kürt kedisi demedim, Irak kedisi dedim...” Ne kedisi olursa olsun; siz terörist vermem demiyor musunuz? İsterseniz külkedisinden söz edin... Belki de Bağdat’ta da şunu söyler: “Ben Türkiye’de Irak kedisi demedim, Van kedisi dedim...” PKK ile devam edelim... Ankara, Talabani’nin şu sözü kullanmasını bekliyordu: “PKK ortak beladır!” Demedi... Bunun yerine iki ülke arasındaki güvenlik sorunları, gibi dağınık tümceler kurmakla yetindi! Aslanla kedi arasında gitti geldi... ??? Gül’ün geziye mantıklı ve zemin hazırlamak için bulduğu iki gerekçe şuydu: 1 Atatürk’ün dış politika anlayışı çerçevesinde komşularımızla iyi ilişkiler kurmalıyız. 2 Suriye’de olduğu gibi yakın geçmişte yaşananlara takılmadan yeni bir dönem başlatmalıyız. İkisi de birbirinden güzel gerekçeler ama, ikisi de Talabani’nin ziyaretine uymadı. Talabani, ilişkilerin gelişmesini istiyoruz derken, Irak’taki bütün bölgelerin Türkiye’den yatırıma sıcak baktığını söyledi, içine “Kürdistan” tanımını da koydu. Komşu size tam güven vermeden ne yapabilirsiniz? Suriye ile gerçekten köklü bir “yeni dönem” başlamıştı. Eylül 1998’de yapılan uyarıyla birlikte terör örgütü başı Suriye’den çıkarıldı. Suriye makamları ile 31 Ekim 1998’de Adana Mutabakatı yapıldı. Tıkır tıkır işledi. Irak’la öyle mi? Adam daha ne kedisi vereceğini bile bilmiyor... Irak’la güvenlikle ilgili tek bir anlaşma dahi yapılabilmiş değil. ??? Talabani, adını terör sorunu olarak koymasa bile ilişkilerin iyileşmesi için Kuzey Irak yönetimiyle diyalogdan söz etti. Bunun devamında ekonomik ilişkilerin de gelişeceğini anlattı. Bu, özünde ABD’nin söylemi... Üstelik ABD’nin Talabani’nin gelişi öncesi sürekli diyalogdan söz etmesi de manidardı. ABD’den gelen mesajlarla Talabani’nin sözleri birleştirilince şu yorum öne çıkıyor: ABD, Gül’e ve Erdoğan’a Talabani’yi “tam teşekküllü” tanımaları için bastırdı, kabul ettirdi. Askerler bu mutabakatın dışında kaldı. Terörle mücadelede en kritik ülke Irak... Onun devlet başkanı Ankara’ya geliyor... Ziyarette Ankara’nın beklediği mesajları vermiyor... Asker, bu kişiye güven duymadığı için ziyareti tanımıyor... Ve siz terörle mücadelenizi tümüyle askerin gücüne yıkmış durumdasınız! Bu, Ankara’nın orasında burasında kara kedilerin dolaştığını gösteriyor. Bütün gerilimler bir yana geçen haftanın en ciddi çelişkisi budur! ankcum?cumhuriyet.com.tr Açılışı Orgeneral Büyükanıt yapacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Terorizmle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi (TMMM) Komutanlığı’nın düzenlediği “Küresel Terorizm ve Uluslararası İş Birliği2” Sempozyumu, bugün Ankara’da başlıyor. Bilkent Oteli Konferans Salonu’nda düzenlenecek uluslararası sempozyumun açılış konuşmasını Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt yapacak. İki gün sürecek sempozyumda, “Terorizmle Mücadelede Mevcut Konsept Doktrin ve Yöntemler’’, “Terorizmle Uluslararası Mücadelede İhtiyaçlar ve Karşılaşılan Problemler’’, “Terorizmin SosyoPsikolojik Boyutu’’, “Terorizmle Mücadelede Uluslararası Örgütlerin Rolü’’, “Terorizmle Uluslararası Mücadelenin Hukuki Boyutları’’ başlıklı oturumların yanı sıra “Terorizmle Uluslararası Mücadelede Diğer İşbirliği Alanları’’ da iki ayrı oturumda ele alınacak. İlki 2 yıl önce gerçekleştirilen sempozyumun kapanış konuşmasını da Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Ergin Saygun yapacak. Gazi olaylarının yıldönümü Özgür Demokratik Alevi Hareketi, 12 Mart 1995’te Gazi Mahallesi ve Ümraniye’de meydana gelen, 22 kişinin hayatını yitirdiği olayların yıldönümü nedeniyle Gazi Cemevi önünde protesto gösterisi yaptı.Türkçe ve Kürtçe “Gazi ve Ümraniye katliamlarını unutmadık, unutturmayacağız” pankartı taşıyan grup adına açıklama yapan Özgür Demokratik Alevi Hareketi Sözcüsü Ergün Doğru, Gazi olayları ile ilgili davanın yeniden görülmesini istedi. 12 Mart 1995 günü Gazi Mahallesi’nde bir kahvenin tarandığını ve bir Alevi Dedesi’nin burada hayatını kaybettiğini savunan Doğru, “Olayı protesto etmek için toplanan halkın üzerine güvenlik güçlerinin ateş açmasıyla Gazi Mahallesi’nde 17, olayların sıçradığı Ümraniye’de 5 kişi öldü. Sonrasında yaşanan adli süreç ise tam bir skandaldır” dedi. Doğru, yargılanan 22 güvenlik görevlisinden ikisine “komik cezalar” verilerek adeta ödüllendirildiklerini vurguladı. Gazi Mahallesi’de bu akşam “Gazi 12 Mart Platformu” meşaleli yürüyüş düzenleyecek. 12 Mart Çarşamba günü saat 10.00’da Eski Karakol durağında toplanıldıktan sonra olaylarda yaşamlarını yitirenler mezarları başında anılacak. (Fotoğraf: UĞUR DEMİR) Dörtlü mekanizma ısıtılıyor Bölgesel Kürt Yönetimi Başbakanı Neçirvan Barzani’nin Ankara’ya davet edilmesi olasılığı güç kazandı.Türkiye’den gidecek bir heyetin Barzani’yle görüşmesi bekleniyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin ziyaretinin ardından ortaya çıkan tablo, terör örgütü PKK ile mücadelede yeni bir döneme zemin hazırlanmakta olunduğunu gösterdi. Bu tablo, Talabani’nin de telkiniyle Bölgesel Kürt Yönetimi’ni de kapsayacak AnkaraWashingtonBağdat ve Erbil ekseninde dörtlü bir mekanizma kurulacağının ilk işaretlerini verdi. Bu durum, Türkiye’nin, Mesud Barzani’yi muhatap alması ve Bölgesel Kürt Yönetimi’nin meşrulaştırılmasını da beraberinde getirecek. Talabani gerek Çankaya Köşkü’nde yapılan görüşmelerde gerekse diğer temaslarında Türkiye’nin Bölgesel Kürt Yönetimi ile temas düzeyini yükseltmesini istedi. Türkiye ise bu telkine karşı “hayır” yanıtını vermedi. Ancak terör örgütünün Bölgesel Kürt Yönetimi tarafından korunduğu yönündeki değerlendirmeleri aktardı. Talabani de mutlaka Bölgesel Kürt Yönetimi’nin Başbakanı Neçirvan Barzani’nin Ankara’ya davet edilmesi gerektiği, bunun bölgesel istikrar açısından büyük önem taşıdığı konusunda Türk yetkilileri ikna etmeye çalıştı. Talabani’nin ziyaretinin ardından “bundan sonraki adım” olarak Bölgesel Kürt Yönetimi Başbakanı Neçirvan Barzani’nin Ankara’ya davet edilmesi olasılığı güç kazandı. Talabani’nin “Mesud Barzani de hep aynı şeyi tekrarlıyor. PKK ya silah bırakır ya da Irak topraklarını terk eder gider” yönündeki sözleri ve PKK’nin ya direkt ateşkes ilan etmesi ya da sessizce silah bırakmasına ilişkin yorumu ise terör örgütünün siyasallaşması konusunda yürütülen çabalara yönelik bir ima olarak değerlendirildi. Irak Devlet Başkanı Talabani, Türkiye ile Kürt yönetiminin temas kurmasıyla petrol ve doğalgaz gibi enerji alanında da ilişkilerin çok ileriye gideceğini belirtti. Talabani, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın (TPAO) Irak’ta iş yapması gerektiğine işaret ederek bunun diyalog ile olabileceğini kaydetti. gidecek bir Türk heyetinin başkent Bağdat’ta Bölgesel Kürt Yönetimi’nin Başbakanı Neçirvan Barzani ile görüşeceği açıkladı. Cundiyani, görüşmenin büyük olasılıkla 1113 Mart tarihleri arasında Erbil’de düzenlenen Arap Parlamenterler Zirvesi’nden sonra yapılacağını belirtti. Cundiyani, bu görüşmenin Türkiye ile bölge sorunlarının çözümüne katkı sağlayacağını düşündüklerini dile getirdi. Görüşmenin, Talabani’nin Ankara ziyaretinin ardından yapılmasına dikkat çekiliyor. Talabani’nin Ankara ziyaretinde iki ülkenin PKK’ye karşı ortak eylem planı hazırlaması ve karşılıklı diyalog süreci başlatılması kararlaştırılmıştı. Erdoğan İzmir’de protesto edildi HAKAN DİRİK İZMİR İzmir’de partisinin kadın kolları kongresine katılan ve ziyaretlerde bulunan Başbakan Tayyip Erdoğan, balkonlarına Türk bayrağı açan İzmirliler tarafından protesto edildi. Partisinin İzmir İl Kadın Kolları 2. Olağan Kongresi için İzmir’de bulunan Erdoğan, Narlıdere ve Göztepe’de yaşayan iki yaşlı kadını ziyaret etti. Erdoğan’ın sokaklarına geldiğini gören İzmirliler, evlerinin balkonlarına, camlarına Türk bayrakları ve “kalpaklı Atatürk” posterleri astı. Bir evin balkonundan da Erdoğan’ın “gâvur İzmir” sözü anımsatılarak “İzmirliyiz, gâvuruz, böyle mutluyuz” yazılı bir döviz ve yanında Atatürk posteri sallandı. Erdoğan’ın kendisini eden bir yurttaşa, “hadi yürü” anlamında el işareti yaptığı görüldü. Erdoğan’ın korumalarının ise bu yurttaşa küfrettiği duyuldu. Erdoğan, kongrede yaptığı konuşmada, sınır ötesi operasyonun bitirilmesini eleştiren muhalefete sert yanıtlar verdi. Herhangi bir ülkenin emriyle hareket eden iktidar olmadıklarını savunan Erdoğan, “Eğer Genelkurmay Başkanımız ‘Üniformamı çıkarırım’ diyorsa, eğer Başbakan ‘siyasi elbiseyi çıkarırım’ diyorsa ya delil gösterirsiniz iftiranızı ispatlarsınız ya da susarsınız. Susmazsanız vakti gelir millet sandıkta sizi susturur” dedi. Uluslararası katılımcılar Sempozyumda, Çin Milli Savunma Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi Direktörü Tuğamiral Yang Yi, Mısır ElAhram Politik ve Stratejik Çalışmalar Merkezi Direktörü emekli Orgeneral Mohammed Kadry Said, Pakistan Savunma Bakanlığı eski müsteşarı emekli Korgeneral Talat Masood, emekli Orgeneral Kemal Yavuz, Keşmir Jammu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Amitabh Mattoo, İspanya Compultense Üniversitesi PsikoBiyoloji Bölümü Saldırganlık Araştırma Grubu Başkanı, Biyoİşlevsel Çalışmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Jesus Martin Ramirez, Meksika Asya ve Afrika Çalışmaları Merkezi Akademik Koordinatörü Prof. Dr. Luis Mesa Delmonte, ABD Potomac Politika Çalışmaları Enstitüsü’nden Prof. Dr. Yonah Alexander, Afrika Barış Forumu’ndan Kenyalı Büyükelçi Achieng Adala, Japonya Keio Üniversitesi’nden Prof. Dr. Motohiro Tsuchiya, Rusya Moskova Devlet Enstitüsü Uluslararası İlişkiler öğretim üyesi Prof. Dr. Alexander Nikitin, Tufts Üniversitesi Fletcher Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr. Alfred Rubin gibi birçok isim bildiri sunacak. İlk görüşme bu ay içinde... Celal Talabani’nin danışmanlarından Azad Cundiyani, gelecek hafta içinde Irak’a CUMHURİYET 08 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear