22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 10 MART 2008 PAZARTESİ 6 HABERLER 9. Cumhurbaşkanı Demirel, türbanın masum bir simge olmadığına dikkat çekti SABİH KANADOĞLU ‘Türban şeriatın aracı’ Uras: Hedef solda yeni merkez ? İstanbul Haber Servisi ÖDP Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, Petrolİş Sendikası Genel Merkezi’nde İstanbul 1. bölgedeki bazı seçmenlerle bir araya geldi. Uras konuşmasında toplantının, milletvekili ve seçmen ilişkisi açısından bir model olacağını düşündüğünü söyledi. Uras “Hedefimiz, solda yeni bir merkez oluşturmak ve bir iradenin buralardan çıkmasına zemin oluşturmak. Yerel seçimler için bir ortak irade belirlemek’’ dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, türbanın “şeriat devleti arayan İslami akımların kullandığı araçlardan biri” olduğunu vurgulayarak, Türkiye’de böyle bir tartışmanın alevlenmesinin talihsizlik olduğunu söyledi. Toplumda bu konuda bölünmüşlük yaşandığını kaydeden Demirel, türbanın İslamın bir şartı olmadığına da dikkat çekti. 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Eko Enerji Dergisi’ne yaptığı açıklamada, türban için yapılan anayasa değişikliğini eleştirdi. Türban konusunun Türkiye’ye has ve yeni bir konu olmadığını belirten Demirel, “Türban şeriat devleti arayan İslami cereyanların kullandığı araçlardan biridir. Aslında göründüğü kadar masum, ‘Ne var bunda canım, işte özgürlüktür’ denecek cinsten bir şey değildir. Bizim ülkemizde de başka ülkelerde de tartışılmıştır. Bu zamanda böyle bir me ? Süleyman Demirel, Türkiye’de türban tartışmasının alevlenmesinin talihsizlik olduğunu söyleyerek toplumda bu konuda bölünmüşlük yaşandığını kaydetti. Demirel, türbanın İslamın bir şartı olmadığına da dikkat çekti. selenin yeniden Türkiye gündemine gelmesi ve alevlenmesi Türkiye için talihsizliktir” dedi. Anayasa değişikliğinin türban konusundaki tartışmaları bitirmeyeceğini ve tartışmaların devam edeceğine dikkat çeken Demirel, örtünme denen olayın “birtakım İslami cereyanların amacına göre kadının dört duvar arasında muhafazasının koşullarından” olduğunu kaydetti . Bu tartışmanın aslında “kadın toplum içinde olmalı mı, olmamalı mı noktasına gidecek bir tartışma” olduğuna dikkat çeken Demirel, “Ben Türkiye’de okulların okunamadığı günleri gördüm. Ülkemin şu ya da bu biçimde sağsol diye bölündüğü günleri gördüm. Öyle günlerin tekrar gelmesini istemiyorum. Vatandaşlarımın durup dururken birbirlerine karşı, ne ona ne de öbürüne faydası olmayan tavırlar takınmasını istemiyorum” diye konuştu. ‘Bölünmüşlükten şikâyetçiyim’ Toplumun türbanı destekleyenler ve karşı olanlar şeklinde ikiye bölündüğünü belirten Demirel, “Velhasıl durup durduğumuz yerde, ben buna karşıydım şeklinde bölünmüştür. Toplumun her kesimi bölünmüştür. Hatta aileler bölünmüştür, evler bölünmüştür. Buna gerek yoktu. Bölünmüşlükten şikâyetim var” dedi. 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demi rel, türbanın İslamın şartı olmadığını, ancak bazı Müslümanların uyduğu hususlardan biri olduğunu belirterek, şu görüşleri dile getirdi: “Türbanı İslamın şartı haline getirirseniz bugün uyulmayan o kadar çok husus var ki, onları da teker teker istemek durumunda kalacaksınız. Uyulmayan hususlardan bir tanesi din ile devletin ayrılmış olmasıdır. Yine bu şeriat arayan İslami cereyanlara göre, din ile devlet ayrılamaz. Dinin kuralları aynen uygulanmak durumundadır. Halbuki dinin birtakım kuralları uygulanmamakta, onun yerine çağdaş hukuk uygulanmaktadır. Yarın siz, bu uygulanan çağdaş hukukun kurallarına, ‘Biz İslamı yaşamak istiyoruz, İslama uygun değildir’ deyip onlara da itiraz edebileceksiniz. Netice itibarıyla bu, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin üstüne oturduğu devrime itiraza varabilecek hususları bünyesinde taşır.” ‘Oy getirdiği sürece, türban sorunu çözülmez’ Haber Merkezi Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Türkiye’de gerek siyasi iktidarın, gerekse diğer siyasi partilerin dini siyasete alet ederek siyasi çıkar sağlama peşinde olduğunu söyledi. Kanadoğlu, “Aslında türban sorununun çözümü, bunu bir istismar sorunu yapan siyasi partilerin işine gelmez. Bu nedenle zaten bu sorun çözülemez” dedi. Kanadoğlu, Habertürk televizyonunda katıldığı programda “türban” değişikliğine ilişkin açıklamalarda bulundu. Anayasanın 10. maddesine eklenen “kamu hizmetlerinden yararlanılması” ibaresinin, maddede hiçbir değişiklik yaratmayacağını vurgulayan Kanadoğlu, “Bununla çözüm yaratılmayacağını onlar da biliyorlar. Aksini düşünmek mümkün mü? Aralarında anayasa hukuku uzmanları var, hukukçular var. Bunu devamlı gündemde tutarak bundan bir oy bekleme düşüncesi var. Bundan hiç kuşkum yok” diye konuştu. ‘İstismar edenlerin işine gelmez’ Kanadoğlu, AKP’nin türban konusunda topluma vermek istediği imaj konusunda başarılı olduğunu dile getirirken bugün herhangi bir vatandaşın yapılan anayasa değişikliğiyle türbana özgürlük sağlandığını düşündüğünü belirtti. “Aslında türban sorununun çözümü, bunu bir istismar sorunu yapan siyasi partilerin işine gelmez” diyen Kanadoğlu, Türkiye’de bugün gerek siyasi iktidarın, gerekse diğer siyasi partilerin dini siyasete alet etme yoluyla siyasi çıkar sağlama peşinde olduğunu vurguladı. Kanadoğlu, önceki gün İstanbul Barosu Staj Eğitim Merkezi’nin düzenlediği Cumartesi Forumları’nda verdiği, “Hukuk Devleti ve Yargı Bağımsızlığı’’ konulu konferansta türban tartışmalarına değindi. Kanadoğlu, “Anayasa değişikliği türbanı serbest bırakmaz. Anayasa değişikliği, 10. ve 42. maddelerde mevcut olan hükümlerin tekrarından ibarettir” dedi. DANIŞTAY BAŞSAVCISI ÇÖLAŞAN Kışanak’a inceleme ? DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Demokratik Özgür Kadın Hareketi’nce önceki gün İstasyon Meydanı’ndaki Dünya Kadınlar Günü etkinliğinde yasadışı sloganlar atıldığı ve buradaki konuşmasında terör örgütü PKK’nin elebaşısı Abdullah Öcalan için “sayın” ifadesini kullanarak Öcalan’ın serbest bırakılmasını savunan DTP Diyarbakır Milletvekili Gültan Kışanak hakkında inceleme başlattı. Savcılık, inceleme için emniyetten ses ve görüntü kayıtlarını istedi. ‘1960 ihtilali bir devrimdir’ ANKARA (AA) Danıştay Başsavcısı Tansel Çölaşan, 27 Mayıs’ı ihtilal olarak görmenin hata olacağını belirterek “1960 ihtilali aslında bir devrimdir” dedi. Ankara Barosu tarafından 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla “Kadın Olmak” konulu sempozyumun, “Hukukta Kadın” başlıklı oturumunda konuşan Çölaşan, kadınlara yönelik en ağır baskının din adına yapılan baskı olduğunu söyledi. Çölaşan, “Hem özgürlük diyorsunuz hem de kapanmak istiyorsunuz. Kapanmanın özgürlüğü olur mu?” dedi. Çölaşan, kapanmanın Kuranıkerim’de yer almadığını, Kuranıkerim’de kadın ve erkeğe iffetli olmanın öğütlendiğini, avret yerlerinin kapatılması gerektiğinin emredildiğini söyledi. ku vardı. 27 Mayıs’ı burada ihtilal olarak görmek hata olur. 1960 ihtilali aslında bir devrimdir” diye konuştu. Çölaşan, her ihtilalin, darbenin mutlaka kötü sonuçlar doğurmayacağını savundu. Tansel Çölaşan, Türk kadınının modern yaşam olanaklarına Atatürk ile kavuştuğuna işaret ederek ancak Atatürk’ün devrimlerinin günümüzde yeterince savunulmadığını ve ilkelerinden taviz verildiğini söyledi. Atatürk’ün ölümünün ardından devrimleri yaşatacak “düzgün kadroların” yetişmediğini savunan Çölaşan, “Demokrat Parti’nin başa gelmesiyle ne olduysa oldu. Din adamları kaşındı. Ancak Atatürk’ün getirdiği temel kavramları, medeni devleti, milleti içine sindiremeyenler kazandı. O kazanımları içine sindirememiş kişiler, Atatürk’ün ölümüyle birlikte bugünün altyapısını oluşturmaya başladılar. Toplum o dönemde orduya, ‘Yap artık bir şeyler’ demeye başladı. Tek kurtarıcı olarak ordu görüldü. Siyasiler orduyu Türk toplumundan soğutmak isteyebilirler ama Türk toplumu o oyunlara gelmez. O dönemde toplum tarafından görev verildi ve 27 Mayıs oldu. Toplumsal dönüşüm oldu. O günkü anayasa bir daha geri gelmemek üzere değiştirildi. En özgürlükçü anayasa geldi” dedi. ‘Maddenin anlamı değişmedi’ Kanadoğlu, anayasanın 10. maddesinin 4. fıkrasında yapılan değişiklikle “Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır” ibaresine, “Bütün işlemlerinde” ibaresinden sonra “her türlü kamu hizmetlerinden yararlanılmasında” ibaresinin eklendiğini söyledi. Bunun, maddenin anlamında hiçbir değişiklik yapmayacağını ifade eden Kanadoğlu devlet organları ve idare makamlarının bütün işlemlerinin zaten kamu hizmeti görevi olduğunu belirtti. Sabih Kanadoğlu, 42. maddede yapılan değişiklikteyse, maddenin 6. fıkrasından sonra gelmek üzere, “Kanunda yazılı olmayan hiçbir sebeple kimse yükseköğrenim hakkından mahrum edilemez. Bu hakkın kullanımının sınırları kanunla belirlenir” ibaresinin eklendiğini kaydetti. Kanadoğlu, bunu anlayabilmek için 42. maddenin değiştirilemeyen 1. fıkrasında yer alan “Kimse eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz” ibaresinin iyi okunması gerektiğini söyledi. Yükseköğrenim hakkının da eğitim ve öğrenim hakkı içinde yer aldığına dikkati çeken Sabih Kanadoğlu, “kimse eğitim ve öğrenim hakkından mahrum edilemez” sözlerinin, “kanunda yazılı olmayan hiçbir sebeple kimse eğitim ve öğrenim hakkından mahrum edilemez” sözlerinden farklı olmadığını ve türbanı serbest bırakmadığını ifade etti. TGB’nin imza kampanyası ? İstanbul Haber Servisi Türkiye Gençlik Birliği (TGB), YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan’ın “görevinden istifa etmesi için imza kampanyası’’ başlattı. Atillâ İlhan Kültür Merkezi’nde düzenlenen basın toplantısında konuşan TGB Genel Başkanı Adnan Türkkan, “Özcan’ın Türkiye’deki üniversitelerin temel değerleriyle zıtlaştığını, türban konusunda rektörlere gönderdiği genelgeyle kanuna aykırı hareket etmeleri yönünde hukuk dışı baskı uyguladığını’’ söyledi. Kadıköy’de düzenlenen mitinge her kesimden büyük destek vardı. (Fotoğraf: SERKAN YILDIZ) Gericiliğe karşı birleştiler ‘Kadınlar Örgütlü Mücadeleye’ mitinginde emperyalizm, sömürü, ayrımcılık ve yıkıma karşı mücadele çağrısı yapıldı İstanbul Haber Servisi 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle dün Kadıköy’de Bağımsız Demokratik Sınıf Platformu, Türkiye Komünist Partisi, Haklar ve Özgürlükler Cephesi, Pir Sultan Abdal Derneği İstanbul Şubeleri’nin de aralarında bulunduğu çok sayıda demokratik kitle örgütü tarafından “Kadınlar Örgütlü Mücadeleye” mitingi düzenlendi. Kadınlara “emperyalizme, şovenizme, sömürüye, ayrımcılığa, gericiliğe, sosyal yıkıma karşı” mücadele çağrısı yapılan mitingde “Türban erkeğin ve iktidarın isteğidir” pankartları açıldı. Önceki gün erkeklerin dışarda kaldığı kutlama gerçekleştirilirken dünkü miting “kadınerkek el ele” anlayışını taşıyan kurumlar tarafından düzenlendi. Mitinge bazı kadınlar yöresel kıyafetleriyle katılırken bazı kadınlar da çocuklarıyla geldiler. Kadıköy İskele Meydanı’na kurulan platformda, katılımcı örgütler adına bir konuşma yapan Çağdaş Hukukçular Derneği’nden (ÇHD) avukat Zeycan Balcı, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü tarihteki önemini vurgulayarak, “AKP eliyle yayılan gericilik dalgasını kırmak için buradayız. Bizler bu kürsüden bir kez daha tüm kadınları emperyalizme, şovenizme, gericiliğe, sosyal yıkıma ve ayrımcılığa karşı örgütlü mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz” dedi. Açıklamanın ardından şair Ruhan Mayruk’un şiir okuduğu miting, Yasemin Göksu’nun ve Grup Yorum konserleriyle sona erdi. Öte yandan, Taksim Tramvay Durağı’nda önceki akşam “Milliyetçiliğe, patriyarkaya, militarizme, kapitalizme karşı feminist mücadele” pankartı açarak bir araya gelen Feminist Kadınlar Galatasaray Lisesi’ne kadar yürüdüler. Kadıköy Belediyesi önceki gün Caddebostan Kültür Merkezi’nde “2008 Türkiyesinde Kadının Yeri” başlıklı bir panel gerçekleştirdi. Panelistler dinin siyasete alet edildiği, laikliğin çiğnendiği, yargının siyasete alet edildiği bir süreçte kadın haklarının da korunamayacağının altını çizdiler. ‘Toplumsal öfke’ 1960 ihtilalini konu alan bir belgesel izlediğini ve belgeselde ihtilalin bugünün üniversite öğrencilerince değerlendirildiğini anlatan Çölaşan, öğrencilerin o dönemde bir başbakanın idam edilmesini vahşice bulduklarını dile getirdiklerini kaydetti. Çölaşan, büyük özverilerle kurulan Cumhuriyetin belirsizliğe gittiğini gören halkın, ihtilal öncesi toplumsal bir öfkeye kapıldığını anımsatarak “Kimse ölüm cezasını istemez ama o dönemde bunlar idam edildiğinde toplumsal bir coş ‘Köy Enstitüleri canlandırılmalı’ ? İstanbul Haber Servisi Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği İstanbul Şubesi tarafından, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinlikleri kapsamında, Köy Enstitülü Kadın Öğretmenleri Anma Günü düzenlendi. Etkinlikte konuşan İstanbul Şube Başkanı Prof. Seçkin Dindar, “Atatürk’ün gösterdiği çağdaş eğitim sisteminin korunması için Köy Enstitüleri ruhunun yeniden canlandırılması için çalışacağız” dedi. Başbakan’ın açıklamalarını ‘masum dindarlara karşı bir suikast’ şeklinde değerlendirdi İlahili kutlama MEHMET MENEKŞE Filiz: Türban bir Truva atıdır İstanbul Haber Servisi Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Felsefesi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Şahin Filiz, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın türban açıklamalarının dine zarar verdiği ve toplumu böldüğü uyarısında bulunarak “Masum dindarlara karşı bir suikast. Türban dinin harakiri yapmasıdır. Türban söylemi hem dini hem de Cumhuriyet’i öldürmek amaçlıdır” dedi. Türkiye Gençlik Birliği ve Tüm Öğretim Üyeleri Derneği tarafından düzenlenen “Cumhuriyet Üniversiteleri ve Türban Tartışmaları” konulu panel dün Attilâ İlhan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Panelde konuşan Filiz, türbanın, inanç gereği değil, gösteriş amaçlı kullanıldığını ve bu yönüyle de dinin ahlaki derinliğini bozarak, mistik yapısına ciddi zarar verdiğini söyledi. Başbakan’ın Madrid’de türban için “siyasi simge”, Türkiye’de ise “inanç simgesi” dediğini, bu iki söylemin de yanlış olduğunu belirten Filiz, “Örtünen insana dindar denirse, örtünmeyen dışlanmış olur. Dinin böyle bir ayrımı yoktur, olamaz da” dedi. cıların girmesine neden olacağını söyleyen Filiz, “İşte bugün İslam ile birey arasına aracılar, cemaatler girmiştir. Buna en güzel örnek de, İngiliz gazetelerinin Fethullah Gülen’in peygamber olduğunu yazmaya başlamasıdır. Türban bu açıdan bakıldığından aslında bir ‘koçbaşı’, ‘Truva atı’dır. Ardından karanlık işler ortaya çıkacaktır. Bugün bu kişileri savunanların da dinle ilgileri yoktur, onların derdi alacakları komisyondur. Türban söyleminin ardında çok karanlık, gayri milli, bölücü, sinsi girişimler yatmaktadır” diye konuştu. Batının haçlı seferini bu kez, silahla değil, türbanla yaptığına dikkat çeken Filiz, bu kansız işgalin adının “dinler arası diyalog” olduğunu söyledi. Türkiye’de içi “emperyalist Hristiyanlıkla” doldurulmuş bir İslam dini yaratılmak istendiğini belirten Filiz, “Türkiye’yi işgale hazırlamanın önadımları oluşturuluyor” dedi. Kundakçılar DTP’li çıktı ? KUŞADASI (Cumhuriyet) Aydın’ın Kuşadası ilçesinde iki aracın kundaklanarak yakılması olayına karışan 6 kişiden 4’ünün DTP üyesi olduğu ve terör örgütü PKK ile bağlantıları bulunduğu belirlendi. Kundaklamayla ilgili dosyanın, DTP’nin kapatılması davasına delil oluşturması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderileceği belirtildi. ‘Din dili Türkçeleşmeli’ Filiz, din dilinin Türkçeleşmesinin pek çok soruna çözüm getireceğini söyledi. Çok okunan Risalei Nur kitaplarının dili sadeleştirildiği takdirde, içeriğinin “boş” olduğunun görüleceğini belirten Filiz, “Hatta Türkçeleşince bu kitapları okuyanlar dine küfür mü ediyor diye bile düşünebilir” diye konuştu. ‘Bölünme yaratır’ Filiz, Başbakan Erdoğan’ın türban söyleminin toplumda ciddi bölünmelere neden olduğu uyarısında bulundu. Türban söyleminin, Tanrı ile birey arasına ara AMASYA Amasya Müftülüğü, dün İl Özel İdaresi Salonu’nda düzenlediği etkinlikle 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü ilahilerle kutladı. Etkinlikte tamamı türbanlı olan Diyanet İşleri Başkanlığı Türk Tasavvuf Musikisi Kadınlar Korosu’na, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın saz ekibi eşlik etti. TRT sanatçılarından Filiz Bayraktar da tasavvuf musikisinden örnekler okudu. Etkinliğe RTÜK Başkanı Zahid Akman’ın eşi Ayşe Akman, Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu’nun eşi Emine Bardakoğlu, Amasya Valisi Celalettin Lekesiz’in eşi Zehra Lekesiz, Belediye Başkanı İsmet Özarsalan’ın eşi Gülşen Özarslan, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı Nadir Alparslan’ın eşi Semra Alparslan, TBMM Genel Sekreteri Ali Osman Koca’nın eşi Necla Koca, Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala’nın eşi Gülseren Ala, Vakıflar Genel Müdürü Yusuf Beyazıt’ın eşi Emine Beyazıt, AKP Amasya Milletvekilleri Akif Gülle ve Avni Erdemir’in eşleri Songül Gülle ve Tekmile Erdemir katıldı. Protokolde yer alan üst düzey bürokat eşlerinden Zehra Lekesiz ve Gülşen Özarslan dışındakilerin tamamının türbanlı olması dikkat çekti. CUMHURİYET 06 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear