25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
leyla.tavsanoglu@cumhuriyet.com.tr SAYFA CUMHURİYET 5 EKİM 2008 PAZAR 12 PAZAR KONUĞU CMYB C M Y B Bulgaristan’õn ilk cumhurbaşkanõ Jelyu Jelev ile Türkiye ve dünya politikasõ üzerine konuştuk ‘Türkiye’de şeriata doğru eğilim var’ Sovyetler Birliği’nin yõkõlmasõyla birlikte demokrasiye geçen Bulgaristan’õn ilk cumhurbaşkanõ olan Jelyu Jelev’le konuşuyoruz. Jelev’in Sofya’da Aleksander Jendov Sokağõ üzerindeki Balkan Politikalar Kulübü bürosundayõz. Karşõda ormanlar ve Vitoşa Dağõ uzanõyor. Ülkesindeki sosyalist rejime muhalefetiyle ismi ön plana çõkan Jelev, hiçbir zaman mükemmel olmasa da demokrasinin ülkeler için en iyi rejim olduğunu savunuyor. Rusya’nõn bugün yeniden güçlendiğine dikkat çekiyor. ABD’nin dünyada kendi kendini giderek yalnõzlõğa itmesinden duyduğu kaygõlarõ dile getiriyor. Türkiye’nin geleceğinin şeriatla yönetilen Arap dünyasõnda değil uygar Batõ’da ve AB’de olduğunu söylüyor. Türkiye’yle ilgili kaygõ verici şu değerlendirmesi de çarpõcõ: “Türkiye’de şeriat tehlikesine doğru bir eğilim var.” Bugünün Bulgaristan’ını bir zamanlar bir Demir Perde ülkesi olan Bulgaristan’la kıyasladığınızda ne görüyorsunuz? J.J. - Arada dağlar kadar fark var. Bugün Bulgaristan AB’ye tam üye olmuş bir ülke. Ayrõca NATO içinde. AB, ekonomik, siyasi, kültürel bir birlik. NATO ise Bulgaristan’a savunma şemsiyesi sağlõyor. Bunlar çok önemli. Komünizm döneminde Bulgaristan Sovyetler Birliği’nin bir uydusuydu. Komünizmle yönetiliyordu. Bu biz Bulgarlarõn isteğiyle değil, Yalta Antlaşmasõ’nda Stalin, Churchill ve Roosevelt’in uzlaşõlarõyla hayata geçirilmişti. Yani bu üç lider dünyanõn bu bölgesini, Batõ ve Doğu Avrupa’yõ aralarõnda paylaşmõşlardõ. Bugün artõk Batõ dünyasõnõn, değerlerinin bir parçasõyõz. Durum komünizm dönemine kõyasla çok değişik. Çünkü Batõ dünyasõnõn bir parçasõ olmayõ kendimiz istedik; bunun için de çok çalõştõk. AB ve NATO’ya tam üye olabilmek için 20 yõlõmõzõ verdik. Bulgaristan bir zamanlar Varşova Paktı üyesiydi. Varşova Paktı NATO’ya hasım bir askeri pakttı. Bugün Bulgaristan NATO üyesi. Sizce bu kadar kısa zamanda bu hızlı dönüşe nasıl uyum sağladınız? J.J. - Evet. Bu, komünist sistemin çöküşünden sonra Avrupa’da bağõmsõzlõklarõnõ kazanan ülkelerimiz için çok gerekli, yapõlmasõ gereken bir işti. Bizim için bu çok büyük bir gelişmedir. Ayrõca da yine bizim için ortada çelişkili bir durum yok. Sovyetler Birliği dağılırken Varşova Paktı da lağvedilmiş, bunun karşılığında NATO’dan kesinlikle bir genişlemeye gidilmeyeceği sözü alınmıştı. Ama beklenen gerçekleşmedi. NATO sözünde durmayarak Doğu Avrupa ve Kuzey doğu Avrupa’ya doğru genişleme ve yayılma siyasetini uyguladı. Bu durum sizce Rusya’yı rahatsız etmiyor mu? J.J. - Bütün bunlar bu ülkelerin halklarõnõn iradesiyle yapõldõ. Bugünle dün arasõndaki fark Sovyetler Birliği’nin komünist bir imparatorluk olmasõndaydõ. Sovyetler Birliği dünyada ilk totaliter imparatorluktu. Demokrasinin “d”sinden bile söz edilemezdi. Tabii ki insanlarõn özgürlükleri yok varsayõlõyordu. Bugün ise önümüzde pek çok fõrsat var. Özgürüz, demokratik sistemlerimiz var. Burada şunu da itiraf etmeliyim ki bizim demokrasimiz mükemmel değil. Bu da toplumdaki gelişmenin sorunlarõndan kaynaklanõyor. Henüz demokrasimiz ne yazõk ki kurumsallaşmadõ. Acaba Rusya bugün Hazinesindeki neredeyse bir trilyon doları bulan parayla yeniden küresel stratejik bir aktör konumuna gelebilir mi? J.J. - Rusya bunu büyük bir hevesle istiyor. Sovyetler Birliği dağõldõktan sonra bile Rusya’da çok zengin kaynaklar kaldõ. Bugün Rusya’da çok zengin petrol ve doğalgaz yataklarõ var. Bundan sağladõklarõ para muazzam. Rusya son yõllarda yeniden çok zengin bir ülke haline geldi. Ama orada bir tehlike var. Çünkü ABD’nin de elinde Alaska petrolleri potansiyeli bulunuyor. Norveç deseniz Kuzey Denizi’nden, Danimarka da Grönland’dan petrol çõkarõyor. Kim bilir? Belki de ülkelerin gelecekteki gelişmişlik düzeyleri kaynaklarõnõ nasõl kullanacaklarõna bağlõdõr. Bundan neyi kastettiğinizi ayrıntısıyla anlatır mısınız? J.J. - Demek istediğim şu: Bu kaynaklar sadece gezegenimizdeki bilinen enerji kaynaklarõ değil, yeni bulunacak kaynaklar olacaktõr. Örneğin su, güneş böyle kaynaklar olabilir. Bizler bu kaynaklarõ işleyemedik. Bu kaynaklar akõllõca işlenip kullanõldõğõ takdirde ABD, Rusya’nõn enerji kaynaklarõ üzerindeki tekelini yok edebilir. Hatta Arap ülkeleri bile bu yeni enerji kaynaklarõnõn kullanõma girmesinden ciddi biçimde etkileneceklerdir. Yani, daha açõk söylemem gerekirse yeni enerji kaynaklarõnõn kullanõma girmesiyle kimilerinin enerji kaynaklarõ üzerindeki tekeli kõrõlacak, böyle bir tekel kurmak olanaksõz hale gelecektir. Ama bugün Rusya’nõn elinde enerji kaynaklarõ üzerindeki tekelini öbür ülkelere dayatma olanağõ bulunmaktadõr. Güney Osetya’da olanlardan sonra Güney Osetya ve Abhazya bağımsızlıklarını ilan ettiler. Kafkasya’da ortaya çıkan bu yeni durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? J.J. - Kafkasya’da olanlar Kosova’nõn bağõmsõzlõğõnõ ilan etmesine karşõ alõnan bir rövanştõr. Rusya’nõn tepkisi Avrupa’nõn Kosova’ya bağõmsõzlõk ilan etmesine neden izin verdiğinedir. Rusya buna fena halde içerlemiştir. Bizim bölgemizde yeni oluşumlar, yeni durumlar ortaya çõkabilecektir. Balkanlar’õ ele alalõm. Balkanlar’daki bütün ülkelerde sõnõra yakõn bölgelerde azõnlõk toplumlarõ yaşõyor. Bu toplumlar bağõmsõzlõklarõnõ kazanmak istiyorlar. Türkiye’de de doğu ve güneydoğu sõnõrõndaki bölgelerde Kürtler yaşõyor. Yunanistan’da Arnavutlar, Romanya’da 1.5 milyon etnik Macar yaşõyor. Bütün bunlar ya özerklik ya da bağõmsõzlõk peşinde. Ama şunu da belirtmeliyim ki özerklik bağõmsõzlõğa giden yolda atõlmõş bir adõmdõr. Bulgaristan’da Müslüman bir Türk azõnlõk var. Gerçi hiçbir zaman böyle bir sorun yaratmadõlar ama gelecekte ne olacağõnõ kim bilebilir? Sõrbistan’da bir Bulgar azõnlõğõ yaşõyor. Onlar da günün birinde bağõmsõzlõk peşine düşebilirler. Burada en önemli nokta bütün bu gelecek gelişmelerin AB’nin stratejisine bağlõ olacağõdõr. AB’nin stratejisi şuydu: Yeni sõnõrlar oluşmasõn, bütün sõnõrlar kaldõrõlsõn. Yugoslavya’nõn dağõlmasõna yol açan savaşlardan sonra ortaya çõkan devletlerde daha fazla insan haklarõ, özgürlükler, demokrasilerin ortaya çõkmasõ doğaldõ. Ancak son olarak Kosova Devlet Başkanõ Taçi’nin bağõmsõzlõk ilanõ doğrusu beni çok şaşõrttõ. Yani sizce Kosova’nın bağımsızlığını ilan etmesi yanlış bir adım mıydı? J.J. - Benim fikrime göre evet. Bakõn, sakõn yanlõş anlaşõlmasõn. Ben hiçbir zaman Kosova halkõna karşõ değilim. Tabii ki Kosova halkõnõn daha fazla demokrasi, bağõmsõzlõk, insan haklarõ güvenceleri için mücadele etmeye yerden göğe kadar hakkõ vardõr. Ama büyük bir hõzla bağõmsõzlõk ilan edip devlet kurarak ve kendi sõnõrlarõnõ çizerek attõğõ bu adõmõ hiç beğenmedim. Bu gelişme çok tehlikelidir. ABD’nin bugün dünyada oynadığı rolü nasıl değerlendiriyorsunuz? J.J. - Ne yazõk ki ABD dünyada demokrasinin gelişmesi için önemli bir rol oynayamadõ. ABD, benim görüşüme göre, dünya halklarõnõ demokrasi, insan haklarõ ve özgürlükler için birleştirici ve güvence sağlayõcõ bir unsur olmalõdõr. Öte yandan AB de küçük politikacõlar ve ekonomik sõkõntõlar arasõnda sõkõşõp kaldõ. Siz ABD için bu dilekleri dile getiriyorsunuz ama insan hakları, demokrasi ve özgürlükler için güvence olması gerekirken Afganistan ve Irak’ı işgal edip bütün bu unsurları yok etmedi mi? J.J. - Bu da büyük bir hataydõ. Irak’ta neler olup bittiğini herkes açõk bir biçimde görüyor. Bu durumda dünyadaki bütün demokratik ülkelerin destek vermesi gerekiyordu. Ama hiçbir demokratik ülkenin desteğini istemediler. Sorun da burada. ABD’nin dünyada demokrasi için çok çalõşmasõ gerekiyor. Bakõn, komünist sistem dağõldõktan sonra bizim gibi eski Demir Perde ülkelerine nasõl manevi ve ekonomik destek verdiğini biliyoruz. Bizim için bunlar çok önemliydi. Sadece Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra mı? Ondan önce de Demir Perde ülkelerindeki muhalif akımlara ABD’nin nasıl destek verdiği açıkça biliniyordu… J.J. - Evet, muhalif akõmlara bu ülkelerde ABD çok destek oldu. Bu bir başlangõçtõ. Adõm adõm gidildi. Ancak bugün ABD kendi kendini izole etme yolunda. Bu da bizim gibi ülkeler için hiç de yüreklendirici bir durum değil. ABD özellikle 20. yüzyõlõn ikinci yarõsõnda demokrasinin simgesi haline gelmişti. Bugün ise ABD’nin dünyadaki demokrasi rolü hõzla aşağõ doğru iniyor. Biz ABD’nin güçlü olmasõnõ, daha fazla fõrsatlarõ elinde bulundurmasõnõ isteriz. ABD’nin kendini izole etmesi bizlerin çõkarõna hiç değildir. ABD, bütün demokratik ülkelerin desteğiyle güçlü hale gelmelidir. Türkiye’nin günün birinde AB’ye tam üye olabileceğini düşünüyor musunuz? J.J. - Tabii ki düşünüyorum. Günün birinde Türkiye AB’ye tam üye olacaktõr. Bundan hiç kuşkum yok. Bu konuda Avrupalõ siyasetçilerle konuşmalarõm oldu. Bu konuştuğum kişiler bana, “Türkiye kesinlikle AB üyesi olamaz” dediler. Ben de, “Neden” diye sordum. Bana şunu söylediler: “Coğrafyaya bakın. Türkiye Avrupa’da değil, Asya’da.” Benim onlara sözlerim şöyleydi: “Bakın, Türkiye’nin AB üyeliği coğrafi bir mesele değildir. Bu jeostratejik ve jeopolitik bir konudur. Türk toplumunun çoğunluğu Müslümandır. Ama aynı zamanda Türkiye İslam fanatizmine karşı duran, laik bir devlettir. Bu da çok önemlidir. Türkiye İslam fanatizmi ve terorizmine karşı bizim için bir bariyer oluşturmaktadır. Biz ise Türkiye’den sonra ikinci bariyeriz. Türkiye Ortadoğu’daki Arap ülkeleri için bir örnektir. Yani Türkiye halkının çoğunluğu Müslümanken laik de olunabileceğini ispat etmiş bölgedeki tek ülkedir.” Ayrõca şunlarõ da ekledim: “AB üyesi olmanın kriteri o ülke toplumunun hangi dinden olduğuna bağlı değil. AB bir Hıristiyan birliği değildir. AB, demokrasi ve ciddi biçimde çalışan serbest piyasa ekonomisi kriterleri temeli üzerine kurulmuştur. Türkiye’nin demokratik sisteminde bazı aksaklıklar olabilir. Bu sadece Türkiye’de değil, öteki demokratik ülkelerde sorun olarak var. Bütün demokrasilerde aksayan yanlar vardır. Dünyada hiçbir ülkede demokrasi mükemmel değil.” ‘Türkiye Batõlõ ve çağdaş olmalõdõr’ Şu anda Türkiye’de İslamcı AKP tek başına iktidar. Siz Türkiye’yi buradan bakınca nasıl görüyorsunuz? Türkiye’nin günün birinde şeriata teslim olma tehlikesi var mı? J.J. - Böyle bir eğilim görüyorum. Ama Türkiye’nin geleceği terorizmi, şeriatõ, İslami hayat tarzõnõ var güçleriyle destekleyen Arap ülkelerinin yanõnda olamaz. Türkiye AB üyesi, ABD’nin sağlam dostu, Batõlõ, çağdaş, uygar değerlere sahip bir ülke olarak geleceğini bulacaktõr. AB üyesi olmak sadece Türkiye’nin çõkarõna hizmet etmeyecektir. Türkiye’nin üyeliği AB’ye tam üye olan ülkelerin de çõkarõna hizmet edecektir. Bu bizim ortak çõkarõmõzdõr. Başka yolu da yoktur. Türkiye’yle Bulgaristan arasındaki ilişkileri nasıl görüyorsunuz? Türkiye’yle Bulgaristan arasõndaki ilişkilerin çok iyi yönde geliştiğini düşünüyorum. Bulgaristan’da Türk toplumuna kültürel soykõrõm uygulamak isteyen Todor Jivkov’un komünist rejimi yõkõldõktan sonra demokrasi geldi. Jivkov dönemi tarihe gömüldü. Bugün ilişkilerimiz çok iyi. Biliyorsunuz ben sivil toplum kuruluşlarõ olan hem Jelyu Jelev Vakfõ hem de Balkan Politikalar Kulübü Başkanõyõm. Balkan Politikalar Kulübü Türkiye’de Marmara Grubu Vakfõ’yla çok yakõn bir işbirliği içinde. Ayrõca Türkiye Cumhuriyeti’nin dokuzuncu Cumhurbaşkanõ Sayõn Süleyman Demirel’in de yakõn dostuyum. Demirel bana göre Türkiye’de Mustafa Kemal Atatürk’ten sonra gelen ikinci büyük cumhurbaşkanõdõr. Marmara Grubu Vakfõ Türkiye’de çok önemli bir sivil toplum kuruluşu. Marmara Grubu Batõ Avrupalõ aydõnlar, siyasetçilerle Avrasya arasõnda bir bağ oluşturuyor. Bu nedenle Marmara Grubu’nun hemen hemen bütün etkinliklerine katõlõyorum. Vakfõn Başkanõ Dr. Akkan Suver’le de yakõn dost olmaktan çok mutluyum. P O R T R E JELYU JELEV Veselinovo, Bulgaristan, 1935 doğumlu. Yükseköğrenimini Sofya Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde yaptõ. Aynõ üniversiteden felsefe doktorasõnõ aldõ. Bulgaristan Komünist Partisi üyesiyken muhalif fikirleri nedeniyle 1965’te partiden ihraç edildi. Altõ yõl işsiz kaldõ. 1989’da Glasnost ve Yeniden Yapõlanmayõ Destekleme Kulübü’nün kurucu üyesi ve başkanõ oldu. İleriki tarihlerde Demokratik Güçler Birliği Koordinasyon Konseyi Başkanlõğõ’na getirildi. Todor Jivkov rejimi devrildikten sonra Ağustos 1990’da Bulgaristan Cumhurbaşkanlõğõ’na seçildi. 1996 sonunda yapõlan seçimlerde Petar Stoyanov’un karşõsõnda yenilerek Ocak 1997’de görevi devretti. Yine de siyasetle ilişkisini kesmedi. Liberal Demokrasi Birliği ve Liberal Enternasyonal’in fahri başkanlarõ oldu. 1997’de Jelyu Jelev Vakfõ’nõ, bunun ardõndan da Güneydoğu Avrupalõ siyasi liderleri bir araya getiren Balkan Politikalar Kulübü’nü kurarak başkanõ oldu. Birçok kitap yazdõ. Bunlarõn en ünlüsü 1982’de basõldõktan üç hafta sonra yasaklanan, faşist diktatörlüklerle sosyalist rejimler arasõndaki benzerliklere dikkat çektiği “Faşizm” adlõ kitabõydõ. SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU 15 ASKERİMİZİN ŞEHİT OLDUĞU HAİN SALDIRIYI NEFRETLE KINIYOR, YURTTAŞLARIMIZA VE ŞEHİTLERİMİZİN AİLELERİNE BAŞSAĞLIĞI DİLİYORUZ. İSTANBUL'UN EMPERYALİST İŞGALDEN VE HALİFE PADİŞAHTAN KURTARILIŞININ 85. YILDÖNÜMÜNDE DOLMABAHÇE RIHTIMI’NDA BULUŞUYORUZ. Toplanma Tarihi: 6 Ekim 2008 Pazartesi Saat: 11.30 Toplantı Yeri: Dolmabahçe Rıhtımı YAŞASIN TÜRKİYE CUMHURİYETİ YAŞASIN TAM BAĞIMSIZ, AYDINLIK, DEMOKRATİK TÜRKİYE İletişim: 0542.652 15 00 CUMOK TAZİYE VE ÇAĞRISI www.cumok.org T.C. GÜLNAR İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN TAŞINMAZ AÇIK ARTIRMA İLANI Dosya No: 2008 / 39 Tal. Satõlmasõna karar verilen taşõnmazlarõn cinsi, niteliği, kõymeti, adedi, önemli özellikleri: TAPU KAYDI: Mersin ili, Gülnar İlçesi, Hacõpõnar Mahallesi, Hacõpõnar Caddesi Mevkii, 127 ada 46 parseldeki B Blok 3. Kat 5 no'lu MESKEN vasõflõ taşõnmaz. İMAR DURUMU: Gülnar Belediyesi'nin 13.03.2008 tarih ve 421/196 sayõlõ yazõsõ ekinde gönderilen imar planõ örneğinde oldu- ğu gibidir. ÖZELLİKLERİ: Gülnar İlçesi, Hacõpõnar Mahallesi, Hacõpõnar Caddesi Mevkii, 127 ada 46 parsel sayõlõ taşõnmaz 1520,00 m2 yüz- ölçümlü olup içerisinde zemin + beş toplam altõ katlõ bir binanõn kaba inşaatõ devam etmektedir. Satõlacak yer bu binanõn 3. Katõnda bulunan 5 bağõmsõz bölüm numaralõ meskendir. Bu meskenin betonarme karkasõ (kolon-kiriş-asmolen döşeme) yapõlmõş fakat du- varlarõ örülmemiş ve diğer işlemleri tamamlanmamõştõr. Mesken inşaatõnõn tamamlanma oranõ % 20 civarõndadõr. KIYMETİ: Tam merkezi bir mevkide bulunan taşõnmazõn MUHAMMEN DEĞERİ = 14.000,00-YTL.'dir. SATIŞ ŞARTLARI: 1- Satõş Gülnar İcra Müdürlüğü’nde 18.11.2008 Salõ günü 14.20 - 14.30 saatleri arasõnda açõk arttõrma sure- tiyle yapõlacaktõr. Bu artõrmada, tahmin edilen değerin % 60'õnõ ve rüçhanlõ alacaklõlar varsa alacaklarõ toplamõnõ ve satõş giderlerini geçmek şartõ ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alõcõ çõkmazsa en çok artõranõn taahhüdü saklõ kalmak şartõyla 28.11.2008 Cuma gü- nü Gülnar İcra Müdürlüğü’nde 14.20 - 14.30 saatleri arasõnda ikinci arttõrmaya çõkarõlacaktõr. Bu artõrmada da tahmin edilen bede- lin % 40'õnõ ve satõş isteyenin alacağõna rüçhanõ olan diğer alacaklõlar varsa alacaklarõ toplamõnõ ve ayrõca satõş ve paylaştõrma mas- raflarõnõ geçmek şartõyla en çok artõrana ihale olunur. 2- Artõrmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20'si oranõnda pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lâzõmdõr. Satõş peşin para iledir, alõcõ istediğinde (10) günü geçme- mek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, tapu harç ve masraflarõ, satõş bedeli üzerinden yasal oranda katma değer vergisi alõcõya ait- tir. Birikmiş vergiler satõş bedelinden ödenir. 3- İpotek sahibi alacaklõlarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarõnõ özel- likle faiz ve giderlere dair olan iddialarõnõ dayanağõ belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazõmdõr; aksi takdirde hakla- rõ tapu sicil ile sabit olmadõkça paylaşmadan hariç bõrakõlacaktõr. 4- Satõş bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanunu’nun 133 üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İki ihale arasõndaki farktan ve %10 faizden alõcõ ve kefilleri me- sul tutulacak ve hiçbir hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edilecektir. 5- Şartname, ilân tarihinden itibaren herkesin göre- bilmesi için dairede açõk olup gideri verildiği takdirde isteyen alõcõya bir örneği gönderilebilir. 6- Satõşõ iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatõnõ kabul etmiş sayõlacaklarõ, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2008/39 Tal. sayõlõ dosya numarasõyla müdür- lüğümüze başvurmalarõ ilân olunur. (*) İlgililer tabirine irtifak hakkõ sahipleri de dahildir. Basõn: 53239
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear