23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 30 EKİM 2008 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Sancı... Benim ülkemin yüzü aydınlıktır, ne denli ka- rartsalar da... Benim ülkemin insanı sevecendir, sevgisi yu- mak yumaktır... Benim ülkemin dağlarında çiçekler açar dört mevsim... Benim ülkemin kadınları yaşamın ağır yükü al- tındadır... Benim ülkemin delikanlıları merttir, civandır! Benim ülkemin kızları gökkuşağıdır! Karl Kolow’un ağıtlarını dinler benim ülkemin gençleri, bozuk düzen çarkında ezilen işçileri, emekçileri. Fırat kıyısından bir kuş havalandığında, Me- riç’te bulur kendisini... Gediz nazlı mı nazlı akar onca kirlenmişliğe karşın... Karadeniz lacivertin o çılgın coşkusundadır, Ci- de kıyılarında batan güneş Ege’de binlerce yıllık tarihin ve uygarlığın yiten aydınlığını ışıklandırır. Benim ülkemin şairleri dalgalanır genç kızla- rın, delikanlıların gözlerinde... Benim ülkemin öykücüleri bir balıkçı kahvesinde denizlerin kir- liliğinden etkilenip kahrolur... Akdeniz’den sesini duyar gibi olurum, güneşin bat- tığı saatlerde... O ses Metin Demirtaş’ındır bilirim... En güzel dizeleriyle soluk soluğadır, devrimci yüreği her zaman genç. Bir şeyler yazar kâğıtların üzerine... Biraz tut- ku ve biraz da aşk: “Kararsız nereye dursa şimdi Hüzne eğik dallar Mutluluklar ya bilinmez şimdi Öğretir sonra gelen acılar” Kuşatılmış sokaklarda dolaşırız, umut toplarız her sabah. Bir haber yüreklerimize ucu sivri bir bı- çak saplanırken... Sıkmabaşa destek veren rektörlere yapılan kı- yak... Bakarsınız, üniversite bütçeleri yüzde 42.3 arttırılmış... Küresel ekonomi tüm dünyayı kuşatırken, be- nim halkım pek umursamaz! Kızlar okula gönderilmez!.. Kızlar hiç umur- sanmaz! Dicle’nin ve Fırat’ın ötesinde bir başka türlü- dür yaşam! Hakkâri’de çöp yığınlarında artık yemek top- lar çocuklarımız... Bir bomba patlar! Kimi ölür, kiminin kolları ve bacakları kopar. Güneş batıp hava kararmaya başlayınca Şan- lıurfa’da tezgâhlar açılır. Kaçak sigara ve viski satılır... O sırada akşam ezanı okunurken Tanrı’ya dua edilir! Yılgınlık suyudur içtiğimiz bu bereketli toprak- larda. Kavunlar, karpuzlar tarlada çürürken Suriye, Lübnan ve İran’dan kavun ve karpuz ithal ederiz. Bazen Fethiye’de bazen Demre’de üreticilerin çığlıklarını duyarız... Kirazın en iyisi Ödemiş Allahdiyen’dedir, biz Brezilya’dan ithal edileni yeriz... Niğde elmasını sevmeyiz, Hollanda’dan geleni yeğleriz. Yüzlerce çeşit peynirimiz vardır beğenmeyiz, Hol- landa ve Fransız peynirine bayılıp havamızı atarız. Güleç yüzlüdür benim yurdum, ne denli so- murtsa da... Dağları, ovaları çokuluslu “altın avcıları”na sa- tılsa da... Sömürülse de yıllardır, işçi sınıfı uyanmasa da; solcular, sosyalistler birbirlerini yese de. Tuzla Tersaneleri’nde ölümler bile vız gelir bi- ze... Üç dört gün oyalanıp unutup gideriz... Ah benim güzel yurdum, toprağına kurban ol- duğum! İşçim, köylüm, kentlim! Sanayicim, işadamım, medya patronum! Siyasetçim, sanatçım, bilim insanım! Ülkü Tamer, “Gökyüzü ayaklarımın ucundan baş- lıyor” dese de, serinlik vuran korularda serçeleri can- lansa da hüzün ve acı bizim yaşam biçimimizdir. Günün ışıltılı bir sonbarında vazgeçilmez tutku- ların ucun ucun tükendiği zamanındayız şimdi. Biraz kırılgan ve biraz da ağlamaklı... Tarihsel bilincin aydınlığı, yaşadığım bu top- raklarda boy verdi... Laiklik sürecine geçmeden demokrasi ve öz- gürlükler olmayacağını anlatırken anlatamaz olduk! Kadın haklarını yok sayan bir düşünceyi san- dıktan çıktığı için demokrasinin ve özgürlüklerin simgesi yaptık! 1923’ü dışlayarak, küçümseyerek şeriatçı dü- zenin savunucularına çanak tuttuk! Ortaçağ karanlığını yırtan laikliği hafife aldık! Sömürüye karşı direnmeyi, işçi sınıfının gücü- nü, sendikal hak ve özgürlükleri unuttuk... Tarçın kokularının sardığı odaların içinde kendi hüzünlerimizi ve acılarımızı yaşamaya başladık! Bir başkadır benim ülkem!.. Bunca ölümlere, acıya, hüzne karşın yüzü ay- dınlıktır ne denli karartılsa da... Ah benim ülkem, güzel yurdum! Tarihine, kül- türüne kurban olduğum!.. hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212 343 72 69 ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART musakart yahoo.com Tanilli um:ag’da konuşacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Gazetemiz yazarõ Server Tanilli bugün Uğur Mumcu Araştõrmacõ Gazetecilik Vakfõ’nda (um:ag), düzenlenen söyleşiye katõlacak. “Türkiye Nereye Gidiyor?” konulu söyleşi um:ag Toplantõ Salonu’nda saat 18.30’da başlayacak. Söyleşiyle ilgili ayrõntõlõ bilgi 0 312 417 77 20 numaralõ telefondan alõnabilir. CHP’den yalanlama ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Sekreter Yardõmcõsõ Mehmet Sevigen, “Genel Sekreter Önder Sav’õ pasifize etmek için Fransa’da yaşayan oğlu Özgür Sav’a ait bir kasetle şantaj yaptõğõ haberini nefretle kõnarken, şantajcõ yakõştõrmasõnõn hesabõnõ yargõda soracağõnõ” bildirdi. Yeni Şafak gazetesinin “CHP’de kasetle Sav’ma operasyonu” başlõklõ dünkü manşet haberinde “Sevigen’in başõnõ çektiği ekibin Sav’a karşõ kirli savaş başlattõğõ” öne sürülüyordu. Öz’ün itirazı reddedildi TRABZON (Cumhuriyet) - Agos Gazetesi Genel Yayõn Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesinde ihmali olduğu iddiasõyla hakkõnda soruşturma açõlmasõna karar verilen eski Trabzon Jandarma Alay Komutanõ Albay Ali Öz’ün Trabzon Bölge İdare Mahkemesi’ne yaptõğõ itiraz reddedildi. Trabzon İl İdare Kurulu, Öz hakkõnda “istihbaratõ gizlemek” ve “işlem yapmamak” gerekçesiyle soruşturma açõlmasõna izin vermişti. İHD’den ‘işkence’ mektubu ANKARA (ANKA) - İnsan Haklarõ Derneği (İHD), Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül, Adalet ve İçişleri Bakanlõğõ, TBMM İnsan Haklarõ Komisyonu ve Başbakanlõk İnsan Haklarõ Başkanlõğõ’na işkencelerin önlenmesi amacõyla birer mektup gönderdi. Mektuplarda, “İşkenceye cezasõzlõk politikasõna son verilmeli. İşkence failleri korunmamalõ” denildi. İHD Genel Sekreteri Sevim Salihoğlu, son on gün içinde çok sayõda il ve ilçede özellikle çocuklara yönelik şiddetin arttõğõnõ belirterek, “İşkencecilerin korunmasõ ve cezasõz kalmalarõnõn sonuçlarõ olan bu durum demokratik hukuk devleti görüntüsünden çok uzaktõr” dedi. İki ilde 24 tutuklama GAZİANTEP / MERSİN (Cumhuriyet) - Abdullah Öcalan’õn İmralõ’da fiziki saldõrõya maruz kaldõğõ iddiasõyla Gaziantep’te düzenlenen eylemlerde gözaltõna alõnan aralarõnda DTP İl Başkanõ Ali Şimşek’in de bulunduğu 15 kişi tutuklandõ. Mersin’in Tarsus ilçesinde de yasadõşõ gösterilere katõlan 9 kişi “terör örgütü adõna korsan gösteri düzenlemek” ve “kamu malõna zarar vermek” suçlarõndan tutuklandõ. RTÜK Başkanõ Akman’õn yolu, yeşil sermayenin bütün ünlü isimleriyle kesişiyor Uyar’la da ortakAYKUT KÜÇÜKKAYA Deniz Feneri e.V davasõn- da Alman Mahkemesi tara- fõndan “Türkiye’deki asıl failler arasında gösterilen” RTÜK Başkanõ Zahid Ak- man’õn, bir süre önce ha- pisten çõkan YİMPAŞYöne- tim Kurulu Başkanõ Dursun Uyar’la şirket kurduğu orta- ya çõktõ. Zahid Akman’õn 1998 yõlõnda İçişleri Bakanõ Beşir Atalay ve Kanal 7 Yö- netim Kurulu Başkanõ Ze- keriya Karaman’la birlikte kurduğu Nehir Medya şirke- tinin kurucularõ arasõnda Dur- sun Uyar’õn yönetim kurulu başkanlõğõnõ yaptõğõ YİM- PAŞşirketi Atlas&Nehir İle- tişim de yer alõyor. İçişleri Bakanõ Atalay ise hem 1998 yõlõnda Akman ve Karaman’la kurulan şirketin kurucularõ arasõnda yer alõyor hem de bu şirketin kurucula- rõ arasõnda yer alan YİM- PAŞ şirketinde yönetici ko- numunda bulunuyor. Almanya’daki Deniz Fe- neri e.V davasõ sonrasõ orta- ya çõkan ilişkiler zincirinde bir halka daha ortaya çõktõ. Halkadaki en önemli isimler İçişleri Bakanõ Atalay, RTÜK Başkanõ Akman ile YİM- PAŞ’õn patronu Dursun Uyar. Atalay, AKP’li Kõrõkkale Belediye Başkanõ Veli Kork- maz (2004 yõlõnda Dursun Uyar’la Almanya’nõn dolan- dõrõcõlõk suçlamasõyla aradõ- ğõ isim), RTÜK Başkanõ Ak- man ve Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanõ Karaman’la birlikte Nehir Medya Yayõn- cõlõk Filmcilik Tanõtõm Sa- nayi ve Ticaret AŞ’yi kurmak için 1 Aralõk 1998 tarihinde İstanbul Ticaret Sicili Me- murluğu’na başvurdu. Bu başvuruda Atalay ve arkadaşlarõnõn kurmak istediği şirketin kurucularõ arasõnda bir de şirket ismi yer aldõ. Başvuru belgesinde Ata- lay’õn isminden önce birinci sõrada yer alan şirket kuru- cusu Atlas&Nehir İletişim AŞ’ydi. İşte Atalay ve Akman’õn kurduğu şirkete destek veren Atlas&Nehir İletişim’in Yö- netim Kurulu Başkanõ Dur- sun Uyar’dõ. Uyar, 31 Aralõk 1997 tari- hinde bu şirketin yönetim kurulu başkanlõğõna seçil- mişti. Atlas&Nehir İleti- şim’in yüzde 99.4 oranõnda sahibi olduğu ANAR Sosyal Araştõrmalar Merkezi Limi- ted Şirketi’nin başõndaki isim ise Beşir Atalay’dõ. Atalay, AKP için kamuoyu araştõrmalarõ yapan şirkette hem yönetici hem de pay sa- hibiydi. Atalay, ANAR’da- ki 200 milyon liralõk, yüzde 0.4’lük hissesini 3 Kasõm 2002 seçimlerinde AKP tek başõna iktidar olduktan son- ra kurulan 58. Hükümet’te Devlet Bakanõ olduktan tam 12 gün sonra sattõ. Atalay, 2008 yõlõnda ise İçişleri Bakanõ olarak Uyar’õn isminin geçtiği YİMPAŞ so- ruşturmasõnda Akman’õn adõ- nõn geçtiği Deniz Feneri so- ruşturmasõnda hõzlõ hareket etmemekle eleştiriliyor. Almanya’daki Deniz Feneri e.V. davasõ sonrasõ ortaya çõkan ilişkiler zincirinde bir halka daha ortaya çõktõ. Şirketteki yolsuzluklar nedeniyle girdiği cezaevinden bir süre önce tahliye olan YİMPAŞ Yönetim Kurulu Başkanõ Dursun Uyar, İçişleri Bakanõ Atalay, RTÜK Başkanõ Akman ve Kanal 7’nin sahibi Karaman’la aynõ şirketin kurucularõ arasõnda yer alõyor. D-SMART’A BÜYÜK DARBE Akman’dan ‘Fener’ intikamı RTÜK, Aydõn Doğan’a ait olan D- Smart’taki 11 TV kanalõnõ izinsiz yayõn yaptõklarõ gerekçesiyle kapattõ. Doğan grubu temsilcileri ve RTÜK Üyesi Şaban Sevinç, kapatma kararõnõ, ‘Zahid Akman’õn Deniz Feneri haberlerine misillemesi’ olarak yorumladõ. ANKARA (Cum- huriyet Bürosu) - Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) Aydın Do- ğan’a ait D-Smart’ta bulunan 11 TV kanalõ- nõ kapatmasõ, Zahid Akman’õn Deniz Fe- neri intikamõ olarak yorumlandõ. Hürriyet Gazetesi Genel Yayõn Yönetmeni Ertuğrul Özkök, “RTÜK ba- banın malı mı” baş- lõklõ köşe yazõsõnda Akman’õ sert bir dille eleştirdi. RTÜK, önceki gün yapõlan üst kurul top- lantõsõnda aldõğõ sürpriz bir kararla Aydõn Do- ğan’a ciddi bir darbe vurdu. Üst kurul, Ay- dõn Doğan’õn D- Smart’ta bulunan 11 TV kanalõnõ kapattõ. Toplantõda toplam 28 TV kanalõnõn yayõnõna durdurma kararõ alõnõr- ken bunlardan 11’ini D-Smart’ta yer alan TV kanallarõ oluşturdu. Kapatõlan 11 kanal şunlardan oluşuyor: Moviesmart, D Çocuk, Comedy Smart, Passi- on TV, Fanstasy, Loca 2, Luli, D Spor, HD TV Smart, Coolsmart, D Shopping, Beyazper- de, Pembesmart, T.A.Y TV, Cartoon Network ve Yeşilçam TV. RTÜK, ayrõca kara- sal yayõn lisansõ bu- lunmadõğõ halde, bazõ illerde yayõn yaptõğõ belirlenen TV 5, Kanal 1, TV 8, Net TV, Tem- po, Tatlõses, Kon TV, Marmara FM ve Ses TV’nin de vericileri- nin kapatõlmasõna ve yöneticileri hakkõnda da suç duyurusunda bulunulmasõ yönünde karar aldõ. Özkök’ten sert tepki Üst kurulun aldõğõ bu karara Doğan Gru- bu sert tepki gösterdi. Hürriyet Gazetesi Ge- nel Yayõn Yönetmeni Ertuğrul Özkök, dünkü “RTÜK Babanın Ma- lı mı” başlõklõ köşe ya- zõsõnda RTÜK Başka- nõ Akman’õ eleştirdi. ‘Misilleme yapılıyor’ Ertuğrul Özkök, Do- ğan Grubu’nun başvu- rusuna 2 yõldõr yanõt vermeyen Üst Ku- rul’un Deniz Feneri haberlerine “misille- me” yaptõğõnõ savun- du. Özkök, köşesinde “Böylece, Deniz Fe- neri hırsızlığının ‘kur- yesi’ olduğu Alman mahkemesi tarafın- dan açıklanan RTÜK Başkanı Zahid Ak- man’ın intikamı da alınmış oluyor. Mesaj açık: ‘Sen, Deniz Fe- neri skandalõnõ haber mi yaparsõn, al işte ce- vabõnõ.’ Sizce bu te- sadüf olabilir mi” ifa- delerine yer verdi. ‘Deniz Feneri’nin intikamı’ Radyo ve Televiz- yon Üst Kurulu’nun CHP’li üyesi Şaban Sevinç de kararõn De- niz Feneri davasõnõn intikamõ olarak yo- rumlanabileceğini be- lirtti. Şaban Sevinç, “Bu Zahid Akman’ın Deniz Feneri’ne kar- şı misillemesidir. Bu başvuruları adamlar 2 yıldır yapmışlar ve başvurular sumen al- tında bekliyor. Maa- lesef RTÜK Deniz Feneri ile Zahid Ak- man arasında sıkıştı. Devletin anayasal bir kurumu olan RTÜK bugün Zahid Ak- man’ın kişisel çıkar- larına göre konum- lanmış bir pozisyon- dadır. Bunu üzüle- rek ifade ediyorum” diye konuştu. Üzmez raporuna itiraz CHP’li Arõtman, Nimet Çubukçu’yu davaya ‘müdahil olmaya’ çağõrdõ. Bakanlõk Adli Tõp raporuna itiraz edeceklerini bildirdi ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - CHP milletvekili Canan Arıt- man, Devlet Bakanõ Nimet Çu- bukçu’ya, 14 yaşõnda kõz çocuğu- na tacizden yargõlanan, ancak adli tõp raporuna dayanõlarak serbest bõra- kõlan dinci Vakit gazetesi yazarõ Hü- seyin Üzmez davasõna “müdahil ol- ması” çağrõsõnda bulundu. Arõt- man, “Aksine davranış, toplumda devlete olan güve- nin sarsılmasına yol açacaktır. Milyon- larca ana-baba ço- cuklarını cinsel ta- cizci ve tecavüzcüle- re karşı yasal koru- masız hissedecek- lerdir” dedi. Çubuk- çu, Adli Tõp Kurumu raporuna itiraz ede- ceklerini bildirdi. CHP’li Arõtman, yaptõğõ yazõlõ açõklamada, Üzmez’in taciz ettiği 14 yaşõndaki kõz çocuğu hakkõnda “be- den ve ruh sağlığının bozulmadı- ğı” yönündeki rapor hazõrlayan Ad- li Tõp’a tepki gösterirken davayla il- gili gelişmelerin toplumda “infiale yol açtığını ve mağdur çocuğun haklarının korunmadığı” izlenimi verdiğini bildirdi. Çocuğun annesi- nin de tutuklu yargõlandõğõ davada önce ailenin şikâyeti geri çektiğini anõmsatan Arõtman, daha sonra, ge- nelde 3-6 aylõk incelemeyle hazõr- lanan Adli Tõp raporunun 40 günde verilerek “çocuğun bedensel ve ruhsal zarar görmemesi” gerek- çesiyle, Üzmez’in tahliye edildiği- ne dikkat çekti. Mağdur çocuğun nü- fus kayõtlarõnõn bulunamamasõ ge- rekçesiyle “kemik yaşı tespitine” gidilmesi kararõnõn da son derece çarpõcõ olduğunu belirten Arõtman, “Sürece bakılırsa, herhalde ço- cuğun yaşının 14’ten büyük ol- duğu ileri sürülecek ve davanın zanlıların beraatı ile sonuçlandı- ğını da göreceğiz. Zaten zanlı Hüseyin Üzmez TV’lerde beraat edeceğini şimdiden beyan etmek- tedir” diye konuştu. 15 yaşõndan küçüklere yönelik ta- ciz suçlarõnda kamu davasõ açõldõ- ğõna işaret eden Arõtman, bu dava- da herkesin adeta “zanlıları kur- tarma telaşına” düştüğünü ve mağ- dur çocuğun haklarõnõn korunmasõ- nõn ihmal edildiğini belirtti. Arõtman, bu konuda devlete, dolayõsõyla Sos- yal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’ndan da sorumlu olan Dev- let Bakanõ Çubukçu’ya büyük görev düştüğünü ifade etti. Mağdur çocu- ğun “devlet koruması altında” ol- duğunu vurgulayan Arõtman, “Da- vaya müdahil olma yetkisi bulu- nan sayın bakanı göreve davet edi- yorum. Derhal bir üniversite ad- li tıp anabilim dalında mağdur ço- cuğun yeni bir sağlık kontrolünü talep etmelidir. Ve derhal zanlı- ların tutukluluk halinin sona er- dirilmesine itiraz etmelidir. Ak- sine davranış toplumda devlete olan güvenin sar- sılmasına yol aça- caktır” dedi. Canan Arõtman bu olayõn bir kez daha cinsel taciz ve teca- vüz suçlarõnda cay- dõrõcõlõğõ amaçlayan ceza arttõrõmõ sağla- yacak yasal düzen- lemelerin acil ge- reksinim olduğunu ortaya koyduğunu söyledi. Çubukçu: Çocuk bize geldiğinde yaralıydı CHP’nin çağrõsõnõn ardõndan açõk- lama yapan Çubukçu, Üzmez’in “çocuğun cinsel istismarı” suçun- dan yargõlandõğõ davadaki Adli Tõp Kurumu raporuna itiraz edecekleri- ni bildirdi. Çubukçu, “Adli Tıp raporuna itiraz hakkımız var ve bunu kullanacağız. İtiraz sonu- cunda mahkeme yeniden bilirki- şiye havale ederse durumun de- ğişeceğine inanıyorum. Çünkü bu çocuk bize geldiğinde ruhsal açıdan yaralı bir çocuktu” dedi. Arıtman, Bakan Nimet Çu- bukçu’nun taciz davasının mağduru kız çocuğu için yeni sağlık raporu ve taciz zanlısı Hüseyin Üzmez’in serbest bı- rakılmasına itiraz etmesini is- tedi. Çubukçu harekete geçti. ‘Silah, Kürtlere zarar veriyor’ ANKARA (AA) - Abdullah Öcalan’õn kar- deşi terörist Osman Öcalan, “silahlõ mücadelenin Kürtlere büyük zarar verdiğini, PKK’nin silahlõ mü- cadeleye son vermesi gerektiğini” belirtti. PKK’ye alternatif olarak PWD’yi (Yurtsever Demokrat Parti) kuran, iki kez PKK tetikçileri tarafõndan öl- dürülmek istenen Osman Öcalan, “PKK ve siyasi partiler Kürtleri kucaklayamazlar. Çünkü partisel şo- venizme düşmüş durumdalar” dedi. ‘İtalya’ya ya uyum sağla ya da git’ VATİKAN (AA) - Roma Katolik Kilisesi’nin lideri Papa 16. Benediktus’un İslam danõşmanla- rõndan Prof. Semir Halil, İtalya’yla entegrasyon sağ- layamayan Müslümanlarõn başka ülkelere “çekip git- meleri” gerektiğini savundu. Mõsõr kökenli Cizvit rahip olan Halil, “İtalyanlar, kendi geleneklerine sa- hip çõkmalõdõr” dedi. Halil, Müslümanlarõn İtalya’da mescit ya da cami açmalarõ konusundaki kaygõla- rõnõ dile getirirken “Mescitler, toplumsal, siyasal, as- keri amaçlõ buluşma mekânõ olmamalõ” dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear