23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 16 EKİM 2008 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 15 Yeni moda: Zenginler komünist oldu! Fark Davet Nami Tepe: “Dağlıca baskını oldu, bizimki davet etti. Aktütün baskını oldu, Barzani davet etti. Baskın bahane, davet şahane!” Ağız Erol Barutçugil: “Ağzı olan konuşmasına konuşuyor da aklı olmayan sadece küfrediyor!” YağmurDeniz - RTE, muhalefeti muhatap almıyormuş... “Sultanlar önden gider!” TOKAD kısa adıyla Tokat’ta kurulan ve öğretmenlerin de üye olduğu Toplumsal Dayanışma Kültür Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği’nin son basın açıklamasından bazı bölümleri birlikte okuyalım: “Allah’a kulluk çabalarına, topluma vahyin mesajının taşınmasına, iyiliğin emredilip kötülüğün engellenmesine ve Müslümanların siyasal duruş ve hareketine bir katkı sağlamak için Tokat’ta kurulan TOKAD’ın güz dönemi seminer programı başladı. Her pazar saat 12.00’de Behzat Camii karşısındaki yeni dernek binasında düzenlenecek seminerlerle ilgili genel bir konuşma yapan A.Ö. eğitim seminerlerinin içeriği hakkında katılımcıları bilgilendirdi. Kuran çalışmalarının on beş günlük periyotlar halinde ilk dönem inen sureler çerçevesinde yapılacağını söyleyen Ö., Kuran’ın yaşanan hayata müdahalesini anlamak bakımından Kuran okumalarının önemli olduğunun altını çizdi. Küresel ve yerel gündemle alakalı değerlendirmeler yapan Ö., kapitalizmin küresel bir kriz içine yuvarlandığını, sahte cennet idealinin büyük bir yara aldığını söyledikten sonra Türkiye’de de başta Kürt meselesi olmak üzere birçok toplumsal sorunda önemli bir sürecin içine girildiğini ve bu gidişatın daha önce olmadığı kadar sorgulandığını sözlerine ekledi. Yaşanan gelişmelerin daha tutarlı bir şekilde değerlendirilmesine katkıda bulunmaları gerektiğine işaret eden Ö., küresel kapitalist çözümsüzlüğün ve yerel karmaşanın tek çıkış yolunun İslam düşüncesi olduğunu, dolayısıyla Müslümanların büyük bir sorumluluk altında olduğunu vurguladı. Resmi ideolojinin eğitim politikalarının da ciddi bir şekilde sorgulanması gerektiğini, yeni dönemde bu konuya değineceklerini söyleyen A.Ö., İslami kimliği ve fıtratı, kapitalist ve modern ulus değerler çerçevesinde tahrip eden anlayışlarla yüzleşilmesi gerektiğini vurguladı. Yeni süreçte kendi ayakları üzerinde durabilen Müslümanların yeni, sağlıklı istişari süreçler oluşturmaları gerektiğini ifade eden Ö., gelecek haftalardaki seminerlerin Müslümanların düşünce ve duruşlarına önemli katkılar sağlaması dileğiyle konuşmasını sona erdirdi.” Evet, memlekette demokrasi var; zaten bu sayede Milli Eğitim’in Tokat’taki 23 Nisan Okul Öncesi Eğitim Kurumu’nda çocuklara dua ezberlettiriliyor! Tokat’ta DÜZ ÇİZGİ ÜMİT ZİLELİ Yazarımızın rahatsızlığından dolayı bugünkü ya- zısını yayımlayamıyoruz. GÖRÜŞ SADIK ÇELİK* Çevre Bilinci ve Katı Atıklarımız... ERCAN YEŞİLYURT Artık konuşulamayanları ko- nuşmamız gerekiyor. Bağırıp çağırarak, sürekli başkalarını suçlayarak bu akan kanı dur- durmak mümkün değil. Her- kesin ezberini bozup soğuk- kanlılıkla düşünmesi gerek- mektedir. İlk ve doğru çıkışı Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ yaptı. Hiçbir siyasi bunu değerlendiremedi. Ata- ması yapılınca kalktı Diyarba- kır’a gitti ve halkın arasına ka- rıştı, halka sıcak mesajlar ver- di, sorunlarına sahip çıktı. İn- sanların taleplerini dinledi, bu savaşta 35 bin insanımızı kay- bettik diyerek herkese sahip çıktı. Dağlarda ölen askerin de PKK’linin de bizim ülkemi- zin kaybı olduğunu belirtti. Bu bir anlamda askeri tedbirlerle bu işin çözülemeyeceğinin me- sajı idi. Askerlik uzlaşma işi de- ğildir ya da asker uzlaşmaz. Asker ya kendisi tespit eder ve- ya siyasi iradenin belirlediği düşmanı imha eder. Zaten onun için adı ‘Silahlı Kuvvet- lerdir’. Dünyanın her tarafında bu böyledir. Silaha sarılmış, da- ğa çıkmış olanları yok etmek bütün dünyada silahlı olan gü- venlik güçlerinin işidir. O insanların silaha sarılma- larını önleyecek ortamı yara- tacak düzeni kurmak da siya- silerin görevidir. Genelkurmay Başkanlığı’nın yaptığını ve dil- lendirdiği sözleri hiçbir siyasi söyleyemedi. Eğer herhangi bir siyasi bunu söyleseydi gök- kubbeyi başına yıkarlardı. Kı- yameti koparırlardı. Aslında asker siyasilere kıyak yaptı ve önünü açtı. Keşke daha önce söylenebilseydi bu laflar. Bu çı- kış her şeyin konuşulabilmesi gerektiğini, çözümün önünü açacak çıkışların suçlama ko- nusu yapılmaması gerektiğini açıklığa kavuşturdu. Bu ülkenin bölünebilmesi fii- len imkânsızdır. Tamam, yetti artık dese de birileri, fiziki ve coğrafi olarak kimse yapamaz bunu. Bu ülkenin Kürt olmayan ya da Türk olmayan hiçbir ye- ri yoktur. Milyonlarca evlilik olmuş bin yıldır. Kimin Türk ya da Kürt olduğunu tespit etmek de mümkün değildir. Hepi- mizde biraz Kürtlük ya da Türklük olabilir. 12 Eylül’den önce bu ülkenin solcuları devrim yapıp sosya- lizmi kurmak için yola çıkmış- tı. Kürt ya da Türk sosyalisti yoktu. Ama şimdi ben Kürt sosyalistiyim diyen insanlar türedi. Ülkenin başında olan, ülke- yi bölme ve şeriatı getirme projelerinin ikisinin de Ameri- kan projesi olduğunu artık her- kes görmelidir. Bu işin içinden ancak ayakları bu ülke top- raklarına basan, toplumun ge- leceğini bu ülkede planlayabi- len solcular çıkabilecektir. Ülkemiz o hale geldi ki Ame- rika’nın istemediği hiçbir şey ol- muyor. Amerika kimi istiyorsa o iktidara geliyor. Seçimde biz gidip oy kullanıyoruz ama san- dıktan hep onların istedikleri çı- kıyor. Irak’ı işgal edip komşu- muz olan Amerika ülkemizi bölmek istiyor, Kuzey Irak’ta fii- li Kürt devleti kuruyor ve bi- zimkiler stratejik müttefikimiz- dir, dostumuzdur diyor Ame- rika’ya. Gencecik insanlarımız ölüyor, ülke kaynakları yok ediliyor, bunu planlayan Ame- rika’dan istihbarat filan diye yardım isteniyor. Amerika’nın enerji ve petrol kaynaklarına el koymak için Irak’ı işgal ettiği- ni görmek istemeyenlerin bu iş- ten ciddi çıkarları olması ge- rekir. Kürtlerin bölgedeki tek destekçisi ve hamisi artık Ame- rika’dır. Amerika istemiyor diye biz hiçbir şey yapamayacak mıyız? Bir şeyler yapabilmek için Amerikalıların solcu olmasını beklemeyeceğiz herhalde? Bir kere daha ortaya çıktı; bağım- sızlık çok önemli imiş. Ülke kaynaklarını seferber edip do- ğudaki yaşam koşullarını de- ğiştirecek programı yapmalıdır siyasiler. PKK’yi yaratan sosyal, siya- sal, kültürel ve ekonomik ko- şulları değiştirecek bir mode- li ve programı ancak bugüne kadar hep Bağımsız Türkiye demiş olan solcular yapabilir. PKK’nin bir sonuç olduğunu göremeyenlerin yapacağı bir şey yoktur. Bu problemi as- kerler değil siyasiler çözebilir. Ülkemizde bir sürü aklı başın- da, soğukkanlı düşünen, bir an önce silahların susmasını iste- yen Kürt kökenli sosyalist var. Bunlar değerlendirilmelidir. Mevcut parlamentodaki siya- siler halkla ilişkiye girmelidir. Buralarda nutuk atmak yerine insanlarımızın öldürüldüğü yer- lere gitmelidirler. Anadolu’dan bir söz: “Ço- banın gönlü olsa tekeden süt çıkarır.” Pisi pisi İstenirse Çözülür Erbil Tuşalp: “Ürkütmemek için bundan böyle her gördüğümüz yerde ‘gel pisi pisi, var mı senin gibisi’ desek...” Yavuz Kırkalı: “İpsiz Recep ile Sapsız Recep arasındaki en önemli farkı bir çırpıda söyleyebilir misiniz?” Yüksek Yerilim Hattı erdincutku@yahoo.com “Yer”el seçimler, belediyelerden ihale kapma seçimleri olmasın abiler! Yaşasın; Adalet Bakanı özür dilemiş KARAKOLDA ve cezaevinde gördüğü işkence sonucu yaşamını yitiren Engin Çeber için Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin “Devletim ve hükümetim adına özür diliyorum” deyince iktidar yalakaları “İşte bu, insan haklarında devrim yapılıyor” diye alkışa başladı. Eski köy imamı Mehmet Ali Şahin, suçu dergi satmak olan Çeber’in ardından bir Fatiha okusun öteki dünya için de devrim yapmış olsunlar! Yozlaşmanın doruklarındayız! Engin Çeber’in cezaevinde gördüğü işkence nedeniyle Adalet Bakanı’nın, karakolda gördüğü işkence nedeniyle de İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın görevlerinden derhal istifa etmesi gerekirken ve karakoldaki işkence için İçişleri Bakanı’nın bırakın özür dilemeyi kılı kıpırdamazken şu hale bakın; Adalet Bakanı insan haklarında devrim yapmış oluyor! Üstelik o Adalet Bakanı daha dün, Deniz Feneri hırsızlığına “Bana ne ya” demişken... Yalakalığın doruklarındayız! SESSİZ SEDASIZ (!) KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci mynet.com HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 16 Ekim www.mumtaz-arikan.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Ayçiçeğine veri- len bir başka ad. 2/ Sakarya iline özgü bir tür tatlõ... Os- manlõ devletinin Müslüman olmayan uyruklarõna verilen ad. 3/ Alevi-Bek- taşi şairlerinin tari- kat konularõnõ dile getirdikleri şiir tü- rüne verilen ad... Turizm acentele- rinde görevli tanõtõm ele- manlarõna verilen ad. 4/ Bir kimsenin dinin buy- ruklarõnõ yerine getirmek için yaptõklarõ... Uzaklõk işareti. 5/ Pehlivan kispe- tinin paçasõ... Tümör. 6/ Kadõn hapishanesi. 7/ Yaz yağmuru.... “İşe yaramaz, bozuk, kötü” anlamõnda argo sözcük. 8/ Himala- yalar’da yaşadõğõna inanõlan “Kar Adamı”na verilen ad... Asya’da bir õrmak. 9/ Radyum elementinin simgesi... Dün- ya işlerinden vazgeçip bir yere kapanma. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Ayçiçeğine verilen bir başka ad. 2/ Ürenin kanda bi- rikmesi sonucu ortaya çõkan hastalõk... Avuç içi. 3/ Bir çe- şit küçük salkõmlõ üzüm. 4/ Mezopotamya’da kurulmuş es- ki bir krallõk... Boru sesi. 5/ Üzerine çivi çakõlacak ayak- kabõ geçirilen kunduracõ aracõ... “ --- bizi tân eyleme / Hak ismin okur dilimiz” (Muhyi). 6/ Bir soru sözü... Bir sanat yapõtõnda işlenen ana konu. 7/ Mardin ilinde ünlü bir ören yeri... Kapõ boşluğunun alt yanõnda bulunan alçak basa- mak. 8/ Bir topluluğu oluşturan bireylerden her biri... Dü- denden daha geniş olan çukurluklara verilen ad. 9/ İştahõ açmak için yemekten önce içilen içki. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 N E M R U T S A E T A Z A M İ R M A N D A A N A R D Ü M E N L U Z A M K İ N T A E K E E M M A N İ E F E S İ N N E F E S A R A L M E S T 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Çevre ve insan için geri kazanım ya da yeniden de- ğerlendirme, gömme, yakma, yerleşim yerlerinden uzaklaştırma yöntemleriyle her gün ürettiğimiz bin- lerce ton katı atık, sözüm ona insan sağlığına, çev- reye, doğaya zarar vermeden bertaraf edilmeye, yok edilmeye çalışılıyor. İnsanların kararıyla bir nesne atık olmakta; yani dünkü çöplerimiz bugünkü anlatımıy- la atıklarımız. Bale Sözleşmesi’ne göre atık; “evrensel hukuk hükümlerine göre elden çıkarılan ya da elden çıkarılması arzu edilen ya da elden çıkarılması zorunlu olan nesne ya da madde” şeklinde tanımlanmakta- dır. Elden çıkarmak ve nesneden kurtulmak ifade- lerinin tanımlamada zorluğa neden olmasının sebe- bi atığın göreceli bir kavram olmasından kaynak- lanmaktadır. Atık kişiye, zamana, kültüre göre değişir. Burada meselenin insanlık tarihi kadar eski olduğunu bilmek gerekir; özellikle tek tanrılı dinlerin “tüm evrenin in- san soyunun yararlanması için oluşturulduğu” inan- cı doğal kaynakların bilinçsizce kullanılmasına, talan edilmesine, tahrip edilmesine maalesef destek ol- muştur, neden olmuştur, gerekçe oluşturmuştur. Da- ha sonraları, sanayi devrimi ve sonrasında bilimde ve teknolojideki gelişmeler, plansız ve kontrolsüz nü- fus artışı ile birlikte hammadde ve enerjiye daha faz- la ihtiyaç duyulması ve özellikle son 50 yılda uygu- lanan neoliberal politikalar ve doğal kaynakların acı- masızca talan edilerek kullanılması ve yok edilme- si yerkürede ve atmosferde olağanüstü olumsuz- luklara, doğal felaketlere, iklim değişikliklerine yol aç- mıştır. Görüldüğü gibi ve yaşadığımız üzere yaşamın her alanında olumsuz etkisini hissettiren çevre sorunla- rı ve doğal felaketler ancak ve ancak bilimin yol gös- tericiliği ile çözümlenebilecektir. Yani ilimsiz yolun so- nu karanlık gözükmektedir. Şayet bu evrende kalı- cı olmak istiyorsak, doğayla uyum içinde doğa ya- salarına saygılı davranarak, doğayla dost kalarak ya- şamak zorundayız. Aksi takdirde, bu evrende ya- şadığımız kadar yaşayacağımızın da garantisi maa- lesef gözükmemektedir. Ülkemizde ortalama günlük kişi başı 1.38 kg. ka- tı atık üretilmektedir, yani yılda kişi başı ortalama 500 kg. atık ortaya çıkmaktadır. Bu da ortalama yılda 36 milyon ton katı atık üretildiğini göstermektedir. Bu- nun da yaklaşık 20 milyon tonunun evsel atık oldu- ğu tahmin edilmektedir. Bir ürünü almadan önce ger- çekten ihtiyacımız olup olmadığını düşünmek ya da ürünü kullandıktan sonra farklı amaçlarla da olsa tek- rar tekrar kullanmak çöp miktarının hem azalması- nı hem de o ürünü üretmek için tüketilen kaynakla- rın azaltılmasını, belki de yok edilmesini sağlayacaktır. Avrupa Birliği ülkelerinde her vatandaş yılda or- talama 3.8 ton katı atık üretmekte. Toplam katı atık üretimi ise dudak uçuklatacak miktarda tam 1.8 mil- yar ton. Görüldüğü gibi sorun devasa büyüklükte önemlidir ve Avrupa Birliği için hayatiyet arz et- mektedir. Tam da bu noktada, ülkemizdeki katı atık üretimi ile Avrupa’daki katı atık üretimini karşılaştırdığımız- da ülkemizin bu konuda yolun başında olduğu ve şanslı olduğu bariz bir şekilde gözükmektedir. Bu avantajı sürdürülebilir bir duruma dönüştürmek zo- rundayız. Çünkü her geçen gün, kentleşme ve sa- nayileşme oranımız hızla artmaktadır. Bunun için de özellikle kent yönetimlerinin ve sanayi çevre yöne- tim sistemlerinin AB’nin altıncı çevresel eylem prog- ramından yararlanarak, hatta daha ötesinde modern, çağdaş projeleri hayata geçirerek ve uygulayarak 2050’li, 2100’lü yıllara ilişkin atık yönetim planları yap- maya da mecburuz. Özellikle dört mevsimi yaşadı- ğımız cennet Anadolu coğrafyasına ve insanımıza sür- dürülebilir yaşam hakkı için bu gereklidir. * Keyveni Catering Yönetim Kurulu Başkanı İZMİR 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN Esas No: 2008/276 Esas Davacõ GÜLHAN URGUCU tarafõndan mahkememizde görülmek- te olan Gaipliğe karar verilmesi davasõnda verilen ara karar gereğince; İzmir ili, Konak ilçesi, Barbaros Mahallesi, cilt 17/2, sõra no 66, Ai- le sõra no 187, nüfusa kayõtlõ İsmail ve Mürşide’den olma 1948 doğ. TURHAN URGUCU’nun tüm aramalara rağmen bulunamadõğõndan ölü veya sağ olduğunu, nerde bulunduğuna ilişkin bilgileri olan kim- selerin mahkememizin yukarõda esas sayõlõ dava dosyasõnda adõ geçen hakkõndaki bilgilerini 6 ay içinde mahkememize gelerek bilgi verme- leri rica olunur. 23/09/2008 Basõn: 52719
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear