23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
30 OCAK 2008 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Baykal, AKP ve MHP’nin girişiminin laik Türkiye Cumhuriyeti’ni hedef aldığını söyledi 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA ‘Türban ithal üniforma’ Arıtman’dan soru önergesi ? ANKARA (ANKA) CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a “Biz Batı’nın ahlaksızlıklarını aldık” sözleriyle hangi “ahlaksızlıkları” kastettiğini sordu. CHP’li Arıtman, Erdoğan’ın yazılı yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na verdiği soru önergesinde, Erdoğan’ın “Biz Batı’nın ilmini, sanatını almadık. Maalesef değerlerimize ters düşen ahlaksızlıklarını aldık” şeklindeki sözlerini hatırlattı. Arıtman, Erdoğan’a “Batı’nın değerlerimize ters düşen ahlaksızlıklarını aldık derken kastettiğiniz ahlaksızlıklar nelerdir?” diye sordu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, türbanın serbest bırakılması girişimlerinin hedefinin “laik Türkiye Cumhuriyeti” olduğunu vurgularken “Gelen başörtüsü değil; dışarıdan dayatılan yabancı, ithal bir üniformadır” dedi. CHP lideri Baykal, grup konuşmasında AKP ile MHP’nin türban uzlaşması konusunda değerlendirmeler yaptı. Baykal, “İlk kez Cumhuriyet tarihimizde Türkiye’nin içine girdiği doğrultuyu tehdit eden, ona özünde ters düşen bir anlayış, zihniyet yaşama geçirilmek isteniyor” dedi. İktidarın “başörtüsünün arkasına saklanarak türbanı meşrulaştırmak, anayasallaştırmak” istediğini vurgulayan Baykal, “50 yıl önce türban yoktu, şimdi türban neredeyse İslamiyetin önşartı haline getirildi. Bu Türkiye’nin içinden değil, dışından kaynaklanan, teşvik edilen bir olaydır” görüşünü dile getirdi. İsim vermeden AKP’nin ana Ergenekon’un Halkaları... Hepsini yakından tanıyorduk... “Ergenekon”un en büyüğü Veli Küçük’ü 3 Kasım 1996’da yakın tarihimize “Susurluk kazası” diye geçen “devlet içindeki silahlı çete” ortaya çıktığında tanıdık... Hakkında haberler, yazılar çıktı, TBMM Araştırma Komisyonu’na ifade vermeye gitmedi Veli Küçük... Çok güçlüydü o yıllar emekli Tuğgeneral Veli Küçük!.. Şimdi o gücü var mı, yok mu bilmiyorum... Veli Küçük Kartal E Tipi Cezaevi’nde... Yakalanan ve tutuklanan öteki isimlerden birine şöyle bir bakalım... Bir avukat... Kemal Kerinçsiz!.. Adliye koridorlarından tanıyoruz... Duruşma salonlarına “ekibi”yle girip TCK’nin 301. maddesinden yargılananlara bozuk para, çakmak, kalem atılmasına sebep olmakla ünlendi... Bir de!.. Orhan Pamuk’u, Perihan Mağden’i yuhalıyor, gözdağı veriyordu... Korkusuz ve yiğit bir vatan evladıydı Kerinçsiz!.. Sevenleri çoktu!.. Halkı isyana yönlendirecek, darbe yapacak güçleri var mıydı? Sanmıyorum!.. Ben başrol oyuncusu üzerinde durmak istiyorum... Veli Küçük, adı çok büyük!.. Hakkında çok şey yazıldı, çizildi bugüne dek. Çok sayıda olayda adı geçti; Yeşil’le ilişkisi olduğu öne sürüldü... Henüz yargı süreci başlamadı, savcının iddianamesini bilmiyorum, bilsem de yazamam, suç öğesi oluşur. Bildiğim, istediğim şu: “İlişkiler yumağı ortaya çıkarılmalı, devlet içindeki çetenin ipliği pazara çıkarılmalı, tarihin derinliğine gömülen Yüksekova çetesi, Hrant Dink, Necip Hablemitoğlu cinayetleri çözülmeli...” Kimdir büyük patron? Beni ilgilendiren bu!.. Önemli olan tutuklanan kişilerin bağlantıları, ilişkileri, destekçileri... Gerisi fasa fiso!.. ??? Şimdi buraya bir nokta koyalım, Rahip Santoro cinayetine bakalım... Rahip Santoro’yu kim öldürmüştü? 16 yaşında bir çocuk!.. Peki Trabzon Emniyet Müdürü kimdi? Ramazan Akyürek!.. Akyürek Rahip Santoro cinayetinden sonra ödüllendirilip Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı’na atandı... Aynen böyle oldu!.. Hrant Dink’i öldüren çete Trabzon’da örgütlenip toplantılar yaparken de Fethullahsever Ramazan Akyürek Trabzon Emniyet Müdürü değil miydi? Öyle!.. Yaşam hakkı nedir? Yasin Hayal tek başına mı İstanbul’a gelmişti? Önce polisin, ardından jandarmanın “elemanı” olan Erhan Tuncel cinayetin planlandığı bilgisini ne zaman vermişti? Sabah akşam “demokrasi”, “insan hakları”, “özgürlük” ve “yaşam hakkı” diyenlere bir soru daha: “Hrant Dink ve Necip Hablemitoğlu cinayetlerinin arkasındaki büyük patron aynı kişi midir?” İkinci noktayı koyuyorum... Bazı meslektaşlarımız Cumhuriyet’e yönelik bir saldırı kampanyası başlattı... Dedikleri şu: “Niye Cumhuriyet’e atılan bombaların peşine düşmüyorsunuz?” Ben de peşindeyim, Cumhuriyet de peşinde... Olay yargı aşamasında... Cumhuriyet’e atılan bombalardan ikisi NATO standardı MKE yapımı, üçüncüsü de salt MKE yapımıdır... Biz ucu ister askere, ister Veli Küçük’e, ister bir başka yere dokunsun peşindeyiz!.. ??? Bakıyorum, “Ergenekon çetesi”nin üstüne giden medyanın dinci ve Sorosçu kalemleri, polis içindeki “F tipi” yani Fethullahçı yapılanmadan, Hrant Dink cinayetini perdelemeye çalışan Fethullahçı polisjandarma işbirliğinden, aynı güçlerin Trabzon’da, Malatya’da “Işık Evleri”ni mesken tuttuğundan söz etmiyor, Cumhuriyet gazetesine saldırıyor... Hrant Dink ve Necip Hablemitoğlu cinayetlerinin arkasındaki “büyük patron” ortaya çıkarılacak mı? Özellikle polis ve jandarmadaki “tarikatçı” yapının “Ergenekon”la bağları aydınlatılacak mı? Işık Evleri’ndeki “ağabeylerin” polisteki ilişkileri çözülebilecek mi? Sorun bu!.. Biz aynı fotoğrafı Susurluk’ta gördük, Yüksekova çetesi ortaya çıkınca da!.. Ne diyorsunuz?.. ? CHP lideri Baykal, iktidarın “başörtüsü arkasına saklanarak türbanı meşrulaştırmak, anayasallaştırmak” istediğini vurguladı. İsim vermeden MHP ve Prof. Erbudun’un AKP’ye alet olduğunu belirten Baykal, türban dayatmasının Türkiye’nin içinden değil, dışından kaynaklanan, teşvik edilen bir olay olduğunu savundu. yasa taslağını hazırlayan komisyonun başkanlığını yapan Prof. Dr. Özbudun’u hedef alan Baykal sözlerini şöyle sürdürdü: “Dışarıdan dayatılmış olan siyasal içerikli bir yaşam biçimi zorlamasını Türkiye’nin anayasasına sokma yolunu açarak hoş geldin diyoruz. Şimdi, ‘Ben onu istedim, bunu istemedim’ diyerek sorumluluğunu ayırmaya çalışanlar var. ‘Sadece üniversite’ demek kimseyi inandırmaya yetmez. Başlatılan iş, biliniz ki küçük küçük bentlerle sınırlanabilecek bir iş değildir. Bir din anlayışına dayalı bir yarış devlet düzeni içinde yer almaya yönelik olarak harekete geçirilmiştir. Hiçbir hukuki atraksiyon; AKP’yi bu istikamette destekleyen hiçbir hukukçu arkadaşımızın zekâsıyla, teknik becerisiyle başlatılan işin çok daha geniş bir kapsama ulaşmasını engellemeye muktedir değildir. Şimdi ağlaşmanın da hiçbir anlamı yoktur. O formül, bu formül derler seni kullanırlar, sen de buna alet olmuş olursun. Bu formül, tüm resmi eğitim sistemi içinde ithal, dışarıdan dayatılmış bir kıyafetin Türkiye’de devlet sisteminin içine doğru genişlemesinin önünü açmıştır. Gelen yaşmak, başörtüsü değildir; gelen Arap, Vahhabi, Abbasi, Emevi İslam yorumunun Türkiye’ye yönelik projesinin bir simgesi olarak Türkiye’deki işbirlikçileriyle birlikte dayatmaya çalıştığı bir yabancı üniformadır.” Baykal, “Hedef Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’dir. Ne yaptığını bilerek bunu yapanlar var, kullanılanlar, alet olanlar var. Meydanı boş bırakmayacaklarmış da, o meydanda yarışacaklarmış da... Mesele senin onunla bununla yarışman değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin ebediyen devam edip etmeyeceği” sözleriyle MHP’yi hedef aldı. Baykal, türbanın liselere, ortaokullara kadar yaygınlaşacağını vurgularken “Onu, inancın gereği diye tarif etmişseniz milyonlarca Müslüman kadına dini inancının gereği kamuda yaşayamazsın diyebilir misiniz? Anayasaya girdikten sonra bunlar mı önleyecek, yoksa bunların işbirlikçileri mi tutup hesap soracak? Hedef laiklik ilkesidir, arkadaşlar laiklikten sıkıldı” dedi. ‘Atatürk’e saldıranlar terfi etti’ AKP’nin “hedefimiz kamuda türban” mesajı veren bir milletvekilini disipline verdiğine dikkat çeken Baykal, “Daha önce de Atatürk’e saldırmış bir milletvekilini vermişlerdi, ne oldu sonra, şimdi idare amiri, liste başı oldu, terfi etti. Aman ha partimizin hakkında delil oluşturmayalım tertibi bunlar” görüşünü dile getirdi. Baykal, Başbakan Erdoğan’ın “Batı’nın ahlaksızlığını aldık” sözlerini de “Ahlak, ilke diyorsanız orada biraz durunuz sayın Başbakan. Siz daha kendi hesabınızı vermemişsiniz. Akbil yolsuzluğundan hesabını verememiş bir başbakanını çıkıp da Batı’daki ahlak yoksunluğundan söz etmeye hakkı var mı?” diyerek eleştirdi. 1 TBMM Dikmen Kapısı önünde toplanarak AKP ve MHP’yi protesto eden grup, “Türkiye laiktir laik kalacak” sloganı attı. CKD Başkanı Şenal Sarıhan’ın konuşmasının ardından TBMM’ye giren protestocular hazırladıkları dilekçeyi TBMM Başkanlığı’na sundu. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) ŞUBAT CUMA Demirtaş’a 2 ayrı dava ? DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, “Sahte çürük raporu aldığı’’ iddiasıyla tutuklu bulunan DTP Genel Başkanı Nurettin Demirtaş’ın Brüksel ve Diyarbakır’da yaptığı konuşmalarla ilgili yürüttüğü soruşturmayı tamamladı. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, DTP Genel Başkanı Demirtaş hakkında, terör örgütünün propagandasını yaptığı gerekçesiyle 2 ayrı dava açtı. Demirtaş hakkında hazırlanan iddianamede her iki dava için toplam 10 yıl hapis cezası istendi. Rektörler türban için toplanacak ? Üniversitelerarası Kurul Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın “Konu laik Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı yürütülen en ciddi, en tehlikeli işlem. Bir karşıdevrim olarak görüyorum” dedi. ANKARA/ANTALYA (Cumhuriyet) Akdeniz Üniversitesi Rektörü ve Üniversitelerarası Kurul (ÜAK) Başkanı Prof. Mustafa Akaydın, türbanlı ilgili düzenlemeyi “bir karşıdevrim” olarak değerlendirdiğini söyledi. Prof. Dr. Mustafa Akaydın, ÜAK’nin 1 Şubat Cuma günü ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi’nde toplanacağını bildirdi. Toplantıya ilişkin gündem maddelerinin kurul temsilcilerine iletildiğini söyleyen Akaydın, “Bir iki ufak tefek rutin konu var, ama asıl olarak üniversitelerde kılık kıyafetle ilgili son çalışmaları ele alacağız’’ dedi. Toplantı sonrası bir bildiri yayımlanıp yayınlanmayacağı sorusuna ise Akaydın, “Kuvvetle muhtemel’’ yanıtını verdi. Prof. Akaydın, “Konu laik Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı yürütülen en ciddi, en tehlikeli işlem. Bir karşıdevrim olarak görüyorum. 10 Kasım 1938’de başlatıldığını düşündüğüm karşıdevrimin kırılma noktasındayız. Tehlike giderek büyüyor. Türkiye, Arap, Ortadoğu gibi İslam ülkelerine dönüştürülmek isteniyor. Avrupa ideallerinden de giderek uzaklaşıyor. Kadınlarının kafasını kapatan bir Türkiye’yi, Avrupa da istemeyecektir” dedi. Kadınlar AKP ve MHP’yi ‘rejimi türban altına almakla’ suçladı BBP lideri yeni madde istedi ? ANKARA (AA) BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, “Başörtüsünde serbestlik tartışmaları, anayasaya kılık, kıyafetle ilgili bağımsız yeni bir madde eklenerek çözülebilir’’ dedi. Yazıcıoğlu, yaptığı yazılı açıklamada, anayasanın 42. maddesine eklenecek bir maddeyle tartışmaya meydan verilmeyecek bir düzenlemeye gidilebileceğini ifade etti. Yazıcıoğlu, “Hiçbir tartışmaya meydan vermemek ve ileride yeni sorunlar oluşturmayacak şekilde başörtüsü sorununu çözmek istiyorsak, anayasada bazı maddelere ekleme çıkarma yapmak yerine, somut bir anayasa maddesi oluşturarak başörtüsü sorununu daha net ve anlaşılabilir bir şekilde çözmemiz mümkün’’ dedi. TBMM önünde protesto ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Çoğunluğunu kadınların oluşturduğu yaklaşık bin kişi AKP ile MHP’nin türban önerisini dün TBMM Dikmen Kapısı önünde protesto etti. Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) Başkanı Şenal Sarıhan, katılımcılar adına yaptığı açıklamada, “rejim tartışması” haline getirilen türban konusunda AKP ve MHP’nin sergilediği tavrı şiddetle kınadıklarını, tepkilerini göstermek için ortak bir dilekçe hazırladıklarını ve ayrı ayrı Meclis’e sunacaklarını bildirdi. Sarıhan’ın konuşmasının ardından katılımcılar, “Türkiye laiktir laik kalacak” sloganları attı ve TBMM’ye girdi. Meclis Başkanlığı’na sunulan dilekçede şunlar kaydedildi: “Başbakan’ın ‘türbanın siyasi simge olduğu’ itirafının ardından, MHP’nin bu simgeyi anayasa ile meşrulaştırma girişimi, anayasamızın değiştirilemeyecek temel ilkelerinden olan laikliğin yok edilmesi demektir. Bu girişim tümü ile anayasaya karşı işlenmiş bir suçtur. İki partinin Cumhuriyet devrimlerini geriye çekmek isteyen ‘mutabakatı’, halkın mutabakatı değildir. Yapılmak istenen, salt kadınlarımızı değil, tüm rejimi türban altına almaktır. Bu girişim, laiklik ilkesinin çiğnenmesi, anayasanın ihlal edilmesi ve rejimin iki partinin siyasi emellerine kurban edilmesi demektir. Sizi, geniş halk kesimlerinin sesine kulak vermeye, halkla mutabakata ve hukuka uygun davranmaya, bunun gereği olarak söz konusu anayasa değişikliği önerisini geri çevirmeye davet ediyoruz.” Protestoya katılanlar, TBMM’de CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nu da ziyaret etti. Kılıçdaroğlu, AKP ve MHP’nin Türkiye’nin siyasal rejimine yönelik bir çaba içinde olduklarını söyleyerek “AKP ve MHP, üniversitelere gidecek kadın ve erkeği ayrı konuma indirgeyen, onları üniversitede öğrenci değil, kadın ve erkek olarak görmek isteyen bir zihniyeti Meclis’te sergiliyor. AKP ve MHP, devletin başına türbanı örtmek istiyor. Anlaştıkları metnin oluşmasında acaba hangi ulemanın görüşlerini aldılar? Bu ulemanın görüşleri, onları ne ölçüde bağlıyor? Cumhuriyetten intikam almak isteyenler, bugün bayram yapıyorlar. AKP ve MHP’nin sayesinde’’ diye konuştu. Temsilciler, Kılıçdaroğlu’nun ardından TBMM Başkanvekili Güldal Mumcu’yu da ziyaret ederek dilekçelerini sundu. Mumcu da “Türban çağdışı, ortaçağ karanlığına doğru Türkiye’yi götüren bir simgedir. Dini, vicdan ve Tanrı’yla olan bölümü, dinsel simgelerle baskıcı bir unsur haline getirmek çağdışılıktır. Türkiye Cumhuriyeti’ni geriye götürmektir. Buna hiçbir şekilde şahsım ve partimiz izin vermeyecektir’’ dedi. Ülke: Belirsizliğe sürüklenir hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 343 72 69 Saylan ve Moroğlu, AKP ve MHP’nin dini kullanma yarışında olduğunu belirtti ‘İmamın yaptığı tam bir cehalet’ ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Diyanet’ten sorumlu Devlet Bakanı Said Yazıcıoğlu, Erzurum’da öğle namazı sırasında kalp krizi geçiren vatandaşa yardım etmek için namazın bitmesini bekleyen imam ve cemaate tepki gösterdi. Yazıcıoğlu, “Tam bir cehalet. Din konusunda doğru bilgi maalesef her zaman herkeste olmayabiliyor. Dini vecibeye devam ediliyor, onu her zaman yapabilirsiniz. Yani insan sağlığına bu kadar önem veriyor din, bakıyorsunuz insanlar bigâne kalıyor” dedi. ‘Kazanımlar tehlikede’ İstanbul Haber Servisi Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Genel Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan, başörtüsü ve türbanın üniversitelerde olmasının yasalara aykırı olduğunu vurgulayarak “Cumhuriyetin bireyi olan başı örtülü veya açık hiçbir kadın, ‘ılımlı İslam’ resmi altında bir devletin kulu olmayı kabul etmeyecektir” değerlendirmesi yaptı. İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği (İKKB) Koordinatörü avukat Nazan Moroğlu ise ülkedeki asıl sorunun türban sorunu olmadığına dikkat çekti. ÇYDD Genel Merkezi ve tüm şubeleri adına açıklama ? ÇYDD Başkanı Prof. Saylan, Türk halkının, bir grup egemen erkeğin, kadınların başörtüleri üzerinden yandaş kazanma yarışlarını hayret ve ibretle seyrettiğini belirtti. İKKB Koordinatörü Nazan Moroğlu da “Sorun, türban sorunu değil, Türkiye’de dinin siyasete alet edilip edilmemesi sorunudur’’ dedi. yapan Saylan, Türk halkının bir grup egemen erkeğin, kadınların başörtüleri üzerinden yandaş kazanma yarışlarını ve Cumhuriyet kazanımlarını kaybetme tehlikesini göremeyen sözde demokratları hayret ve ibretle seyrettiğini belirterek “AKP hükümeti, yasalara uymayan, çocuk yaşta başları örtülerek militanlaştırılmış bir grup için anayasayı değiştirmek hak ve cesaretini, ‘çoğunluğum, her istediğimi yaparım’ diyerek ve koltuğuna aynı pastadan pay almayı uman MHP’yi de alarak nasıl gerçekleştirmeye kalkar?” diye sordu. Moroğlu ise kadınerkek herkesin “Sözde türban serbestliğini sağlayacak anayasa değişikliğine” tepki vermesi gerektiğini kaydetti. Ya pılmak istenenlerin yalnızca kadınlar üzerinden yürütülen siyasetin aracı olan “türban”la ilgili olduğunu söyleyen Moroğlu, son günlerde türbanla ilgili tartışmaların bir din devleti görünümü vermeye yol açacak şekilde türbanla kamu sektöründe hizmet vermeye odaklandığını vurgulayarak şöyle devam etti: “Görüldüğü gibi sorun, türban sorunu değil, Türkiye’de dinin siyasete alet edilip edilmemesi sorunudur. Bu nedenle, Cumhuriyetimizin din devletine dönüşmesine kadın erkek herkesin bütün gücüyle karşı çıkması gerekir.” Marmara Üniversitesi Senatosu da türban düzenlemesine “Hiçbir ülke kendi kuruluş felsefesi ile çelişen kuşaklar yetiştiremez” ifadesini kullanarak tepki gösterdi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Üniversiteler sorunlara çözüm ararken olması gerekeni ortaya koyarlar. Bu çözümleri değerlendirip hayata geçirecek olanların başarısı da büyük ölçüde üniversitelerle yapacakları işbirliğine bağlıdır. Bu işbirliği, toplumu ileriye götürecek çağdaş insanları yetiştirme konusunda da gereklidir. Hiçbir ülke, kendi kuruluş felsefesi ile çelişen kuşaklar yetiştiremez. Bu nedenle, anayasamızda belirlenen esaslar çerçevesinde, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu, Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı çağdaş kuşakları yetiştirme görevini üniversitelere vermiştir. Buna aykırı her tür davranış geleceğimizi tehlikeye atacak, ülkeyi belirsizliklere ve karanlığa sürükleyecektir.” CUMHURİYET 05 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear