Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
3 NİSAN 2007 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Roman Abramoviç, Halis Toprak’ın Londra’daki malikânesini de satın satın almıştı. 13 İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Toprak’ın Yeniköy’deki arsası bugün satışta Boğaz’ın tek satılık arazisinin 9 taliplisi arasında Rus Abramoviç, Ahmet Nazif Zorlu ve Şeyh Maktum yer alıyor Ekonomi Servisi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF), Halis Toprak’a ait Carlton Otel arsasını bugün satıyor. Halis Toprak’a ait Carlton Otel arsası olarak bilinen arazi, Yeniköy’deki Sait Halimpaşa Yalısı’nın bitişiğinde yer alıyor. 49 milyon YTL muhammen bedelli arazi, dünyanın en pahalı evlerinden biri olarak gösterilen Erbilgin Yalısı’na da çok yakın. Arazinin talipleri arasında Halis Toprak’ın Londra’daki malikânesini satın alan Rus milyarder Roman Abramoviç ile İstanbul’daki arazi satışlarıyla adları gündeme gelen Ahmet Nazif Zorlu ve Şeyh Maktum yer alıyor. İhaleye katılacak diğer isimler, Antalya Kundu’da 200 milyon dolarlık yatırımla Türkiye’nin en lüks otelini yapacak olan Lukoil’in ortağı Rus milyarder Telman İsmailov, KutmanOfer Grubu, İstanbul’da butik otel yapmak isteyen Versace Grubu’nun patronu Santo Versace, İngiliz Ottoman Fund, Sevil Sabancı ve Ömer Sabancı. İETT arazisini satın alan Şeyh Maktum’un şirketi Emaar, araziye Armani Otel yapmayı planlıyor. Boğaz kenarındaki araziye yapılacak otelin en fazla 56 katlı olabileceği belirtiliyor. Rus milyarder Abramoviç ise kendine konut yaptırmak istiyor. İhale sonrası, arazinin metrekare fiyatının en az 20 bin dolara ulaşması bekleniyor. Eğer bu gerçekleşirse, Carlton Otel arsası metrekare fiyatı açısından Türkiye’nin en pahalı arazisi olacak. Daha önce ihaleleri yapılan Karayolları arazisinde metrekare fiyatı 8 bin 290 dolar, İETT Garajı’nda ise yaklaşık 18 bin dolar olmuştu. Şeytan... Boşuna “Şeytan ayrıntıda gizlidir” dememişler. Yaşamımızı en çok etkileyecek gelişmeler ya da olup bitenlerin en can alıcı noktaları nedense en çok gözden kaçan haberler arasında kalıyor. Dün sabah CNN ekonomi haberlerinde yapılmış söyleşi yeniden verilince ayrımına ancak vardım. Başkan, TMSF’nin halk arasında Ciner Grubu olarak bilinen, medyamızın yaklaşık üçte birine ulaştığı bildirilen televizyon, gazete ve diğer yayınlarına el koyacaklarını, ortaklık, yönetim, denetim haklarını geri alacaklarını bir hafta öncesinden açıklamış. Daha doğrusu bir ad vermediği kalmış, el koyma gerekçesindeki durumları nerede ise aynı cümlelerle sayarak “gerekirse, söz konusu durumlar varsa, gerçekse...” demiş. Söyleşiyi yapan gazeteci arkadaşlarımızın bu kadar açık karar ve adres gösterilmesinden olacakları çıkarmamış olabileceklerine aklım ermiyor... Bu söyleşinin TMSF’nin nerede ise kesinleşmiş kararı için önceden bir kamuoyu oluşturma niteliği var gibi. En azından Doğan Grubu’nun olacaklardan önceden haberli olduklarının, TMSF’nin kararını pekiştirdiğinin belgesi gibi bir şey. Ciner Grubu’nun da bu kadar açık adres, hedef gösterilirlerken habersiz kalmış olacaklarını pek sanmıyorum. Şimdi düşünüyorum da, olup bitenlerin ayrıntıları hakkında en ilgisiz okur kadar bilgisizim. Buna rağmen büyük olasılıkla karşı grubun yayınlarından Ciner Bilgin ortaklığı savlarının kamuoyunda yıllar öncesinden bilindiğinin ayırdındayım. Şimdi nasıl olup da TMSF’nin bu kadar geç bilgi sahibi olduğuna akıl sır erdiremiyorum. Medyada, siyasetin de tam içinde olduğu tekel çıkar savaşlarında, gerçekleri hiçbir zaman öğrenemeyeceğimin bilincinde olarak ayrıntılarla hiç ilgilenmemek, yargıç olmaya kalkışmamakla birlikte, bizim, hem medya çalışanlarının gelecekleri, hem de çok daha önemli olarak toplumun bilgi edinme hakları üzerinde ne kadar etkin olduğunu görmemezlikten gelme lüksümüz yok. Bu nedenle olup bitenlerde, bu kavgada iki medya tekeli, siyasi iktidar erkinden hangileri daha haklı, daha haksız yargısına varmaktan çok, pratik sonuçlarına bakma eğilimindeyim. TMSF hukuken yüzde yüz haklı, el konulan medya grubu patronajı yüzde yüz haksız olsa dahi bu olayda hak ve hukuk algılamamı yaralayan bir şeylerin ötesinde olup biteceklere ilişkin kaygılarım var. ??? Bir medya çalışanı olarak, siyasi iktidarın medyayı ele geçirme savaşlarında ne kadar acımasız olduğunun sayısız örneğini bilerek TMSF’nin daha önce elinde olan medya araçlarının nasıl kullanıldığını bilerek kaygılanmamak olanaksız. Ele geçirilen medya organlarında gazeteci arkadaşlarımız işlerinden olmakla kalmadılar, her kademeden yönetime, yayınlara birinci elden, iktidar adına müdahaleler oldu. Şimdi Cumhurbaşkanlığı seçimleri, arkasından genel seçim; çok kritik bir dönemeç, zaman diliminde, hepimizin bildiği, bir biçimde belleğine kazılmış bir bilginin, yasal belgelerinin bulunduğu gerekçesi ile çok büyük, çok etkin bir medya grubunun birinci elden AKP yönetiminin doğurdan denetleyebileceği bir kuruma, TMSF’ye geçmesi kaygı uyandırıyor. En son Star’da yaşananlar belleklerde taptaze dururken, TMSF’nin yıllardır tartışılan bir durumda, operasyonunun zamanlamasına takılmamak, “Neden şimdi” sorusunu sormak hakkımız değil mi? Yine CNN’nin ekonomistleri altını çizdiler, Ciner Grubu’na çok ucuza gittiği vurgulanan, el konan medya organlarının bugünkü değerleri, o zamanki TMSF satış fiyatlarını dudak uçuklatacak boyutlarda katlamış bulunuyor. Özetle bu işten kamu çok kazançlı çıkacak denmek isteniyor. Ucuza kaptırma, kapatmada TMSF yönetimi, AKP iktidarının hiç mi suçu yok?.. Şimdilerde bu çok önemli medya yayınlarına yabancıların alıcı olmaları olasılığı da yüksekmiş. Medyamıza yabancıların bu boyutlarda alıcı olmaları, fiyat yükseltmeleri gerçeğini sorgulamamız, hatta bundan gerçekten kaygı duymamız gerektiği bir yana, TMSF yönetimi, zamanında yapılmış satış gerçekten hem çok ucuz, hem de hukuk dışı ise, suçlu değil mi? TMSF’den sorumlu AKP Hükümeti masum mu? Hesap sorulmayacak mı? Dahası son operasyonun kaygı verici seçim öncesi zamanlaması yanında, başka gelişmeler de var mı? Örneğin kimi medyasiyasetsermaye kirli çıkar ağları, rekabetinde, çatışmaya yönelik yapılmış kimi yayınların da payı var mı? Uzaktan iki medya grubunun da iktidara yakın görünme genel tablolarının dışında, ayrıntıda kalmış, tekel çıkar çatışmaları ile bağlantılı, iktidarı da zorlayan gelişmeler söz konusu mu? Haydi daha açık söyleyelim; Ciner Grubu’nun yayınlarında hakka, hukuka aykırı, yasadışılık suçlamalarının yer aldığı, AKP’li belediyelerin de içinde oldukları yayınlar üzerine durdurulduğu söylenen inşaat projeleri türünden yani... Çok daha önemlisi, Erdoğan Hükümeti’nin seçimler öncesi doğrudan denetimine geçen medya gruplarının medyamızın bütünü içinde bu kadar büyük bir paya ulaşmasının tehdit boyutuna karşı nasıl önlem alınacak? Hele de yarış içinde diğer tekel grubunun Erdoğan Hükümeti ile nasıl içli dışlı olduğu gerçeği ortada dururken? Artık Türkiye’de çok etkin dinci medyanın, Fethullah Gülen büyük tekelinin de tam destek Erdoğan Hükümeti’nin arkasında durdukları gerçeği söz konusu iken...Yoksa siz hâlâ AKP iktidarının Cumhurbaşkanlığı seçimi stratejik adım, devleti ele geçirme operasyonunu, ülkemiz, geleceğimiz için tehdit olarak algılamayanlardan mısınız? AKP yönetim kadroları, danışmanları, kendi kamuoylarına dönük, yine satır arası kalan haberlerde, Cumhurbaşkanlığı’nın da kazanılmasından sonra, iktidarları için her şeyin nasıl da çok daha kolay olacağını ballandıra ballandıra anlatıyor, müjdesini verip duruyorlar... Dolar enflasyon hızında yükselmeyince, 2006’da Türkiye’nin milli geliri yüzde 6 arttı Yatırım az, büyüme hormonlu ? Milli gelirde 2006’da yüzde 6’lık büyüme ile beklentiler aşılırken, özel sektör yatırımları düşük kaldı. Sinan Aygün geçen yılki büyümenin YTL ’nin değerlenmesinden kaynaklandığını belirtti. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2006 büyüme hızını gayri safi milli hasılada (GSMH) yüzde 6, gayri safi yurtiçi hasılada (GSYH) ise yüzde 6.1 olarak açıkladı. Açıklanan rakamlar, 2006 için belirlenen yüzde 5’lik büyüme hedefini ve piyasada oluşan yüzde 5.35.6 arasındaki beklentiyi de aştı ancak geçen yılki büyümede YTL’nin aşırı değerlenmesi de rol oynadı. Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün, dün yaptığı açıklamada, 2006’da GSMH’nin dolar cinsinden yüzde 10.8 artarak 400 milyara, kişi başına gelirin ise yüzde 9.4 artarak 5 bin 477 dolara yükseldiğinin hesaplandığını anımsattı. Dolar cinsinden bu büyümenin önemli bir kısmının ekonominin gerçekten büyümesinden değil, YTL’nin değerlenmesinden kaynaklandığını belirten Aygün, “Eğer 2002’de 1.5205 YTL olan dolar kuru izleyen yıllarda enflasyon oranı kadar artsaydı, 2006’da ortalama dolar kuru 1.4406 YTL değil, 2.3999 YTL olacaktı ve Türkiye’nin milli geliri de 400 milyar değil 240 milyar dolarda kalacaktı. Bugünkü dolar bazında GSMH’nin yarısı, kişi başına düşen gelirin de 2 bin 880 doları, Türk parasının değerlenmesinden kaynaklandı” dedi. Büyüme rakamlarındaki en çarpıcı göstergenin özel sektör yatırım harcamaları olduğuna işaret eden Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Zafer Çağlayan da özel sektörün 2006 yılında 67 milyar dolar yatırım yaptığını vurguladı. Çağlayan, sürdürülebilir bir büyüme trendini yakalamak için özel sektör yatırımlarında yüzde 25’lerin üzerine çıkılması gerektiğinin altını çizdi. Babacan “makroekonomik gelişmeler ve 2006 yıl sonu kamu borç stokuna’’ ilişkin basın toplantısı düzenledi. Geçen yıl, son çeyrekte GSMH artışı yüzde 4.6, GSYİH artışı da yüzde 5.2 oldu. 2006’da Türkiye’nin GSMH’si cari fiyatlarla 399 milyar 673 milyon doları, GSYH’si de 400 milyar doları buldu. Kişi başına GSMH 469 dolar artışla 5 bin 477 dolara, cari fiyatlarla kişi başına GSYH ise 466 dolar artışla 5 bin 482 dolara çıktı. Sabit fiyatlarla, 2006 yılında devletin harcamaları yüzde 9.6, özel tüketim harcamaları da yüzde 5.2 oranında arttı. Geçen yıl sektörel bazda en yüksek büyüme, sabit fiyatlarla yüzde 19.4 ile inşaatta yaşandı. Yılın tamamında tarım yüzde 2.9, sanayi yüzde 7.4, ticaret sektörü de yüzde 5.9 büyüdü. Büyüme, ulaştırmahaberleşmede yüzde 3.1, konut sahipliği ve mali kuruluşlarda yüzde 2.2’şer, serbest meslek ve hizmetlerde yüzde 5.2, devlet hizmetlerinde yüzde 2, ithalat vergisinde yüzde 9 oldu. Geçen yılın son çeyreğinde ise sektörel bazda en yüksek artış yüzde 16.1 ile yine inşaat sektöründe oldu. Son çeyrekte tarım yüzde 9.7, sanayi yüzde 6.5, ticaret sektöründe de yüzde 4 oranında büyüme yaşandı. Babacan’a göre sadece zenginler fakirleşmiş! Devlet Bakanı, en düşükten en yüksek gelir dilimine kadar tüm kesimlerde iyileşme olduğunu savundu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Devlet Bakanı Ali Babacan, Türkiye’de, nüfusun her yıl 1 milyon kişi arttığını ve işgücüne 500700 bin kişinin katıldığını anımsatarak “Buna rağmen işsizlik oranında küçük oranda da olsa düşüş görülmeye başlandı ve 2006’da yüzde 9.9 rakamına geldik’’ dedi. Babacan, “Gelir dağılımında reel anlamda gerileyen tek kesim, en zengin yüzde 5’lik kesim’’ diye konuştu. Babacan “makroekonomik gelişmeler ve 2006 yıl sonu kamu borç stokuna’’ ilişkin düzenlediği basın toplantısında, gelir dağılımı ve işsizlik konularına da değinerek Türkiye’de günlük geliri 1 doların altında bulunan yaklaşık 10 bin kişi bulunduğunu ileri sürdü. Babacan, “En düşük gelir diliminden başlayın, en yüksek 19. dilime kadar reel anlamda artış var. Reel anlamda gerileyen tek kesim var, en zengin yüzde 5’lik kesim. Türkiye’nin büyüme trendi, toplumun çok geniş tabanına yayılmış bir refahı da getirdi’’ dedi. 2006 sonu itibarıyla toplam kamu net borç stokunun 183.4 milyar dolar, toplam dış borç stokunun ise 206.5 milyar dolar olduğunu ifade eden Babacan, ilk defa açıklandığını vurguladığı AB tanımlı borç stokunun ise Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın (GSYH) yüzde 60.7’si olarak gerçekleştiğini söyledi. Babacan, dün açıklanan büyüme rakamlarının en temel kaynağının özel sektör yatırımları olduğunu ileri sürdü. İzmir’de üretici tefecinin elinde! EMRE DÖKER Dışsatım yüzde 19.3 artışla 8.9 milyar dolar oldu İhracat rekor kırdı MURAT GÜLDEREN İZMİR Son dönemde tarım politikaları nedeniyle üretim yapamaz duruma gelen köylülere, elektrik borçlarını ödeyemedikleri için TEDAŞ tarafından haciz işlemlerinin başlatıldığı bildirildi. İzmir’de 250 köyde yaşayan yurttaşların, haciz kıskacında olduğu vurgulandı. Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin yaptığı araştırmaya göre, son iki yılda 1 milyon 312 bin kişinin yoksulluk nedeniyle terk ettiği tarım sektöründe, köylüler artık borçlarını ödemek için inek ve traktörlerini satıyor. İzmir’de çiftçiler sulama ve içme suyu için kullandıkları elektriğin borçlarını ödeyemeyince, muhtarlıklarca taksitlendirme yapıldı. Kişisel olarak borçlandıklarının farkına varamayan muhtarlar köylünün ödeyemediği borçlar nedeniyle haciz şoku yaşamaya başladı. KOCAELİ Türkiye ihracatta yeni bir rekora imza attı. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre, mart ayında ihracat yüzde 19.3 artışla 8.9 milyar dolara çıktı ve aylık bazda rekor kırdı. Ocakmart döneminde ihracat yüzde 25.4 artarak 23.1 milyar dolara yükseldi. 12 aylık ihracat rakamı ise yüzde 21.18 artış kaydederek 90.4 milyar dolara ulaştı. Martta en fazla ihracatı 1.8 milyar dolarla, taşıt araçları ve yan sanayii sektörü ger çekleştirdi. Otomotiv sektörünün ihracatı, yılın ilk çeyreğinde yüzde 33.7 oranında artarak 4 milyar 316 milyon dolara ulaştı. TİM Başkanı Oğuz Satıcı, Türkiye’nin üretim stratejisini küresel bir oyuncu ve bölgesel bir güç olmak üzere oluşturması gerektiğini belirterek “Biz arazilerimizi, bankalarımızı ve şirketlerimizi yiyerek mi denkleştireceğiz bütçemizi? Biz hep ağustosböceği mi olacağız? Karakış hiç gelmeyecek mi? Karıncanın kapısı çalmak zorunda hiç kalmayacak mıyız?” şeklinde konuştu. TİM Başkanı Oğuz Satıcı, Gölcük’te ihracat rakamlarını açıkladı. M A L İ Y E Y A Ş A M I N D A N / M U S T A F A P A M U K O Ğ L U Ford, 1000 kişi alacak KOCAELİ(ANKA) Ford Otosan Genel Müdürü Turgay Durak, 2007’de üretim kapasitelerini 315 bine çıkaracaklarını belirterek “Bunun için ilave eleman alarak toplamda 9 binden fazla çalışan sayısına ulaşacağız. Bir başka deyişle 2007’de 1000’in üzerinde yeni eleman almış olacağız” dedi. Ford Otosan olarak 4.6 milyar dolarlık cirolarının 2450 milyar dolarını ihracat gelirlerinden elde ettiklerini vurgulayan Durak, son dört yılda iç pazarda 420 binden fazla araç sattıklarını ve sadece 2006’da 1.4 milyon kez yetkili servislere gelen araçlara hizmet verdiklerini ifade etti. TMSF yine gündeme oturdu. Sabah ve atv’nin hisselerini devraldı, yönetim ve denetimine el koydu. TMSF nasıl bir kurumdur, görev ve yetkileri nedir, hatırlamakta yarar var. TMSF özerk bir kamu tüzel kişisidir. 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 111. maddesi uyarınca kurulan kamu tüzelkişiliğini haiz, idari ve mali özerkliğe sahip bir kurum olan TMSF, mevduat sahiplerinin hak ve menfaatlerini korumak amacıyla mevduat ve katılım fonlarını sigorta eder, fona geçmiş bankalar üzerinde her türlü tasarrufta bulunur. Fon görevini yaparken bağımsız hareket eder. Hiçbir makam, organ veya kişi Fon kararlarını etkilemek için emir ve talimat veremez. Fon kararlarının yerinde olup olmadığı, denetime tabi tutulamaz. Yani Fon’un tüm kararları yerinde ve her şeye uygun olduğu kabul edilir. TMSF çok etkili, bağımsız ve güçlü bir kurumdur. Alacağının tahsili bakımından yararlı görmesi halinde, Fon bankalarının, yönetim ve denetimine sahip olduğu iştiraklerinin, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu hâkim ortağı olduğu tüzelkişilerin, gerçek ve tüzelkişi hâkim ortaklarının hâkim olduğu şirketlerinin, yukarıda sayılan kişiler adına hareket eden veya onlar hesabına kendi adına para, mal veya hak edinen şirketlerin ortaklarının, Fon’a borçlu olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu şirketlerde sahip oldukları hisselerin tamamını veya bir kısmını temettü hakları hariç olmak üzere devralmaya, yönetim ve denetimine el koymaya yetkilidir. Görüldüğü gibi bu yetkiler bir zincir etkisi yaratarak Fon’a geçmiş bankalarla ilgili, ilişkili tüm gerçek ve tüzelkişileri etkilemektedir. Eğer Fon’un devraldığı şirketlerde ortak sayısı yasal sayının altına düşerse bu şirketlerin tüzelkişiliklerine halel gelmez, yani münfesih olmazlar. Fon, yönetim ve denetimine el koyduğu şirketlerin tüm hak ve varlıklarını satışa çıkarıp satar. Elde ettiği paraları Fon borçlarına mahsup eder, kamu borçlarını, SSK borçlarını ve sair borçlarının ödenmesinde kullanabilir. Bunun için karar alabilir. Bu işlemler nedeniyle şirketler Türk Ticaret Kanunu’nun 324. maddesi kapsamına girmeleri, yani özvarlıklarını yitirmeleri halinde herhangi bir işlem yapılmaz. Yani Fon 324. maddeye bağlı hareket etmez. TMSF, varlık ve hakları yabancı gerçek ve tüzelkişilere de satabilir. Fon, alacaklarının tahsilini 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun hükümleri uyarınca yapar. Fonun el koyduğu şirketlerin imtiyaz sözleşmeleri, lisans, ruhsat, işletme izni, ön izin, yayın izni, geçici frekans, kanal kullanımı ve benzeri izinler yeni alıcılar adına Fon’un talebi üzerine ilgili kurumca bir ay içinde tescil edilir. TMSF Ticaret Kanunu’na tabi değildir. Fon, yaptığı bu işlemlerde TTK hükümlerine tabi değildir. Bu işlemler her türlü, vergi, harç ve resimden istisnadır. Fon Kurulu’nun karar alması dışında Fon’un yetki kullanması için başka bir işleme ve karara gerek yoktur. İşlemler Fon Kurulu’nun kararı ile geçerlilik kazanır. Fonun malları devlet malı gibidir. Fon’un malları devlet malı hükmündedir. Bu nedenle Fon’un mal, hak ve alacakları haczedilemez ve rehnedilemez. Fon’da karar organı Fon Kurulu’dur. Fon 7 kişiden oluşur. Biri başkan, diğeri ikinci başkandır. Kurul’un başkanı Fon’un da başkanıdır. Kurul’da en az bir üyenin hukukçu olması, bir üyesinin de Fon içinden gelmesi şarttır. Fon başkanı ve üyeleri Bakanlar Kurulu’nca atanır. Başkan ve üyeler göreve başlamadan önce Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu huzurunda yemin ederler. Başkan ve üyeler 6 yıllığına atanır. Görev süresi dolmadan kimsenin görevine son verilemez. Ancak mahkumiyetlerinin kesinleşmesi, ağır hastalık veya sakatlık nedeniyle işgöremez duruma düşmeleri nedeniyle görevleri başbakan onayı ile sona erdirilir. ? pamukm?superonline.com BÜYÜME SONUÇLARI soner@cumhuriyet.com.tr Merhum İzzet Paşa’nın torunu, Melahat Halkacı’nın oğlu, Mukadder Halkacı’nın sevgili eşi, Pelin Halkacı Akın’ın sevgili babası ve Zeynep Akın’ın sevgili dedesi Avukat YILMAZ HALKACI vefat etmiştir. Cenazesi 3 Nisan 2007 tarihinde (Bugün) ikindi namazını müteakiben Teşvikiye Camii’nden son yolculuğuna uğurlanacaktır. CUMHURİYET 13 K