Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
22 NİSAN 2007 PAZAR CUMHURİYET SAYFA ÇANKAYA’YI TEMİZ TUT, TÜRKİYE’Yİ KİRLETME! 17 Başbakan, şok karar alacakmış... “Oğlunun gemisine binip gidecek!” SEVGİLİ Atatürk. Yarın, Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı başlatmak üzere açtığın Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 87. yılını ve bizlere armağan ettiğin Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutlayacağız. Bizleri sorar isen... Demokrasi, demokrasiyi amaç değil araç olarak gördüğünü söyleyen bir kişinin iki dudağının arasında. Meclis’te halkın yüzde 60’ı temsil edilmiyor. Seçmenin dörtte birinin oyunu alan İslamcı bir parti, Meclis’in üçte ikisini ele geçirdi; kendi kendine Cumhurbaşkanı seçmeye karar vermiş. Cumhurbaşkanlığı seçim süreci başladı ama ortada aday yok; kimin aday olacağını bir tek kişi biliyor o da Başbakanlık koltuğunda oturan iktidardaki İslamcı partinin genel başkanı. Kendi adamlarına kendisini mi Cumhurbaşkanı seçtirecek yoksa kendisi gibi birini mi Çankaya’ya gönderecek diye herkese çelikçomak oynatıyor. Çelikçomak PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Adaylar Savaş Ünlü: “14 Nisan’da meydanlara çıkamayan ‘solcu’lar seçimde AKP’den milletvekili adayı olur mu dersiniz?” Ya ğ m u r E k i m Bu gidişin sonu oynattığını açıkça söylüyor ve demokrasi budalaları da bu Başbakanın soytarısı olmuş halkı kandırmak için yazıyor, çiziyor, konuşuyor. Cumhuriyet tehlikede. Laik cumhuriyetin tehlikede olduğunu geçen hafta senin manevi huzurunda toplanan milyonlarca insan hep bir ağızdan haykırdı ama iktidar ve iktidarın yalakaları duymazdan ve görmezden geldi. Yarınki bayramımızın bir adı Ulusal Egemenlik. “Ulus” sözcüğünü duyunca bunların tüyleri diken diken oluyor; “egemenlik” dediğin zaman da Amerika birleşik Devletleri’nin ağzının içine bakıyorlar! Deliğe süpürülmemek için çokuluslu sermayenin kuklası, maşası, işbirlikçisi oldular. Samsun’da AKP yöneticileri yolsuzluğa bulaşmış. Ee, AKP Samsun’a böyle çıkar! Bindirik Ayşe Meral: “AKP’liler, Tandoğan’daki kalabalığın 10 katını toplar çünkü bindirilmiş kıtaları ve devlet kesesinden hovardalığı onlardan daha iyi bilen yok!” Tersanelerimiz satıldı, kalelerimiz ihaleye çıkartıldı, ordumuza çamur atıldı; gaflet, dalalet ve hatta hıyanet tüm yurdu sardı. Bayramımızın öteki adı Çocuk Bayramı. Bunlar çocuk diye öğrenci kılığına soktukları kazık kadar, sakallı imam hatip liselileri, 23 Nisan’da devletin her koltuğuna oturtuyor, milletle resmen alay ediyorlar. 23 Nisan’da Kuran okuma yarışmaları yapıyorlar, Çocuklara seslenirken senin adını anmıyorlar. Çocuk yaştaki gençleri katil yapıyor; din adına insanların boğazlarını kestiriyorlar. Bunlar Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra yeni bir Türkiye kuracaklarını “tebliğ” ediyorlar. Sevgili Atatürk; yarın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı... Bu gidişin sonu iyi değil. Belki 23 Nisan’ı son kez kutluyor olabiliriz. Sana layık olamadık. Bizi affet. Kimse Katil Doğmuyor Tüm Türkiye Malatya’daki, “Din elden gidiyor!” vahşetiyle sarsıldı. Malatya’da yaşları 1920 arasında değişen beş üniversite öğrenci adayı Müslüman gencin bir yayınevine girerek orada bulunan ikisi Türk, biri Alman üç Hıristiyanı domuz bağıyla bağlayıp 156 yerlerinden bıçaklayarak öldürmeleri herkesi dehşet içinde bıraktı. Politikacılar, din bilginleri, araştırmacılar, yazılı basının köşe yazarları ile televizyonların yayıncı ve programcıları beyanatlar verdiler, böyle şeylerin İslamiyette yerinin olmadığını söyleyerek katil gençleri kınadılar. Olayla birlikte medyada “misyonerlik faaliyetleri” ile o güne kadar yer alan düşüncelerde 180 derecelik bir “dönüş” gözlemlenir oldu. Herkes bir anda Müslümanlık dışında kalan dinsel inançların da propagandalarının yapılmasının bir “yasal hak”, insanın inançlarını açıklayıp açıklamamalarını, kendi iradesine bağlı temel hak ve özgürlüğü olduğunu hatırlayıverdi. Din bilginleri öne çıkarak, “İncil dağıtmanın suç olamayacağını”, çünkü Kuran’da Hz. İsa’nın peygamber olarak anıldığını, İncil’in de yine Allah’ın kelamı olan Kuran’da yazılı kutsal kitaplardan biri olduğunu söylediler. Dolayısıyla, o beş Müslüman gencin, “Din elden gidiyor!” diye bıçağa sarılıp Hıristiyan misyonerlerin gırtlaklarını kesmeleri için ortada hiçbir neden yoktu. Aynen bir süre önce Trabzon’da Katolik papazını öldüren o 16 yaşındaki çocuk ya da Hrant Dink’i öldüren 17 yaşındaki katil gibi bunlar da ya doğuştan katil ya da psikopat olmalıydılar! Kısacası bu ülkede herkes suçsuz, bir tek onlar suçluydular. ??? Oysa bu ülkede yıllardır politikacılar, din bilginleri, medya el ele vermiş, misyonerliğin ülkemiz ve milletimiz için ne büyük tehlikeler içerdiğine dair uyarılarda bulunuyorlardı. Birkaçını anımsayalım: Musa Uzunkaya (AKP milletvekili, Meclis Genel Kurulu, Nisan 2005): “Bugün, belki, bizim, misyonerlik ve diğer olumsuz propagandalara karşı en etkin gücümüz, din ve millî tarih şuurumuz.” Mehmet Aydın: (Devlet Bakanı, bir soru önergesi yanıtlıyor) “Bakanlığımız misyonerlik faaliyetlerinin toplumumuzun değerler bütününün en temelinde yatan dini inancında bir farklılaşma meydana getirerek, onun tarihi, dini, milli ve kültürel birlikteliğini ve bütünlüğünü bozup, parçalamayı amaçladığını düşünmektedir. Misyonerliğin masum bir din tebliği veya din hürriyetini kullanımı hadisesi olmadığı, aksine siyasi amaçları olan son derece planlı bir hareket olduğu görülmektedir.” Muharrem Kılıç (CHP milletvekili, TBMM’de Kasım 2006): “Yani, ‘dinlerini tanıtsınlar’ derken ne demek istiyorlar: Misyonerlik faaliyetlerinde devam etsinler. Oysa, değerli arkadaşlar, bu misyonerlik faaliyetleri nedeniyle ülkemiz az mı sıkıntı çekti? O zaman, Anadolu’nun her tarafında yer alan azınlık okullarında, manastırlarda, kiliselerde, oralarda örgütlenip Türk halkına saldırmadılar mı?” Rahşan Ecevit (Ocak 2005): “Ülkemizde kiliseler yer yer apartman katlarına kadar yayıldı. Kimi vatandaşlarımız kâh ikna yoluyla, kâh çıkar sağlanarak Hıristiyan yapılıyor. Takkenin üzerine haç geliyor. Ben ülkemi geri istiyorum.” Prof. Dr. Ali Bardakoğlu (Diyanet İşleri Başkanı, NTV’de canlı yayında, 5 Mayıs 2006): “Türkiye’de insanlarımızı sadece İslamın hak din olduğunda değil, misyonerlik hakkında toplumu tehdit eden diğer cereyanlar hakkında da insanlarımızı elbette uyarırız.” Prof. Dr. Zekeriya Beyaz: (Takvim, Mayıs 2005) “Geçtiğimiz günlerde, Isparta Eğridir, Isparta Merkez ve Burdur’da ‘Türkiye’yi Kuşatan Tehlikeler ve Misyonerlik’ konulu konferans verdik. (...) AB ülkelerinin bizim hükümete çıkarttığı kanunlar sayesinde, Türkiye’ye misyonerler doldu. Halkımızın ve gençlerimizin dinini ve imanını çalıyorlar. Silah yoluyla Türkiye’yi bin yıldan beri ele geçiremeyen Avrupa ülkeleri, şimdi Türkiye’yi demokratik yollarla ele geçiriyorlar.” ??? Bir de başta Hulki Cevizoğlu’nun hazırlayıp sunduğu Ceviz Kabuğu olmak üzere bu türden “uyarı” programlarını anımsayalım… Okuduklarımızdan, duyduklarımızdan, gördüklerimizden anlıyoruz ki, yalnızca dinimiz değil, vatanımız da elden gidiyor! Fakat dinimiz de, vatanımız da elden giderken, kimse bir şey yapmıyor. O halde? Kimse katil doğmuyor yani… (eposta: dkavukcuoglu@superonline.com) SESSİZ SEDASIZ (!) Türkiye’nin yetiştirdiği en önemli lider! GAZİ Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. M. Çağatay Özdemir, 2006’da ÖSS sınavını kazanan öğrencilerin değer yönelimlerini saptamak için bir anket çalışması yapıyor. Üniversitelere gönderdiği anket formunda öğrencilere bir dizi soru soruyor. Anketin 58. sorusu şöyle: “Sizce, Türkiye’nin son yüzyılda yetiştirdiği en önemli lider kimdir?” Bu sorunun abece sırasıyla 23 seçeneği var: “Adnan Menderes, Ahmet Türk, Alpaslan Türkeş, Atatürk, Saidi Nursi, Besim Tibuk, Bülent Ecevit, Celal Bayar, Deniz Baykal, Devlet Bahçeli, Fethullah Gülen, İsmet İnönü, İ. Doğan, Mehmet Kutlular, Mehmet Zahit Kotku, Mesut Yılmaz, Muhsin Yazıcıoğlu, Necmettin Erbakan, Recep Tayyip Erdoğan, Süleyman Demirel, Şerafettin Elçi, Tansu Çiller, Turgut Özal.” Gördüğünüz gibi Atatürk’ün adı tescilli cumhuriyet düşmanlarının, sümüklü tarikatçıların, sıradan politikacıların adıyla birlikte anılıyor. Hatta tescilli cumhuriyet düşmanı “Kürt Sait”in adı (Saidi Nursi), abece sırasına uyulmadan Atatürk’ün adının yanına yerleştiriyor. Bunun adına, “bilimsel çalışma” deniyor ve üstelik bu çalışma adını Atatürk’ten alan bir üniversitede tezgahlanıyor. Yoksa buna da şükür mü demeliyiz; “Sayın Abdullah Öcalan” da seçenek olabilirdi! Yılan Akif Kökçe: “Kenan Evren, ‘Köşk’te başörtüsü serbest’ demiş. Netekim kendisinden sonra gelen iktidarlara karşı tek ilkesi oldu: Kendisine dokunulmaması...” ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com Teşekkürler Sezer, Teşekkürler Nehrozoğlu ise, bu yüce makama karşı saygı ve sevgi dolu bağlılığımıza, tanımlanamaz katkılarda bulunmuştur. Örneğin Sezer, Tarihi Kentler Birliği’nin (TKB) ulusal buluşmalarını onurlandırdığında, “kimlikli kentleşme hareketi”nin, geleceğimizin “kişilikli esenliği” açısından ne denli “yaşamsal” değer taşıdığını da anlatarak eşsiz bir “öğretmen”lik de yaptı... Edirne buluşmasındaki şu söz‘Zeugma’yla başlamıştık lerini, TKB’li belediyeler yayınlaCumhurbaşkanımızla ilk görüş rına aldılar: “Kendi öz değerlerimemiz, göreve başladığı 16 Mayıs ne sahip çıkmayan ve kültür 2000’den birkaç hafta sonra “Ze zenginliklerini kimlik kaynakugma” içindi... ları olarak yaşatmayan toplumBirecik Barajı’nda su tutulmak ların, evrensel oluşumlarda yerüzereydi. Fırat’a gömülmeyi bek lerini almaları da mümkün deleyen antik kentimiz için “kurtar ğildir...” (13 Eylül 2002) ma kazıları”na bile fırsat tanınNehrozoğlu’nun da “yüreklenmıyordu. DSİ ve ilgili kurumlar, dirici” tutumu o kadar etkiliydi ki “Durun; hiç değilse arkeolojik örneğin; Kars’ın “bütün”üyle koçalışmaların tamamlanmasını runmaya alındığı 2002 yılındaki bekleyin...” feryatlarımıza kulak “SİT” kararından ötürü resmi yalarını tıkamışlardı... zı ile belediyeyi kutlayarak, imar Son çare olarak “yeni cumhur rantçılarına karşı “Çankaya desbaşkanımız”a başvurduğumuz teği”ni belgelemesi, ne kadar günün akşam saatlerinde, inanıl önemliydi? maz bir telefonla sarsıldık. AraBu anlamlı destek, Mimarlar Odası’nın “toplum çıkarları”nı gözeten duruşundan da esirgenmedi. Sezer, Ulusal Mimarlık Ödülleri’ni kutlarken diyordu ki: “İmar afları, çevreyi gözetmeyen kaÇankaya’nın bilgeleri... rarnameler, yaşam yan Sezer’di ve hem teşekkür edi alanımızda kapanması zor yayor, hem de “müdahale” edece ralar açmıştır…” (01 Temmuz ğini söylüyordu... 2000) Bu unutulmaz görüşmenin yüİktidar da bunu savunabilseydi, reklerimize su serpen sonucu, er ormanlardaki 2B talanını tapuya tesi gün “Sezer’den Tarihi İcra bağlamak uğruna anayasayı bile at” başlığıyla Sabah gazetesinin değiştirmeye niyetlenir miydi? sürmanşetindeydi: “CumhurbaşYa “Mimarlık ve Eğitim Kukanı Sezer, Fırat’ın suları altın rultayı” için söyledikleri? “Kentda kalacak Belkıs antik kenti sel tasarımı ve planlamayı biiçin ‘kurtarın’ dedi. Gelişmeler, limsellikten kopartmak, bizleri Mimarlar Odası Başkanı Oktay yaşanabilir kentlerde barınEkinci’nin başvurusu ile başla maktan yoksun bırakmaktadı. Talebi haklı bulan Sezer, dır…” (04 Aralık 2001) Enerji Bakanı Cumhur ErsüPlanlamayı “parsel pazarlamer’e konuyu iletti. Böylelikle ması”na dönüştüren bir “yatırım 18 Haziran günü Birecik Bara şehirciliği”nin tahribatı, başka najı’nın suları altında kalacak Ze sıl anlatılabilirdi ki? Önceki yıl ugma kentindeki kazılara, 28 Dünya Şehircilik Günü bildirisinHaziran’a kadar devam kararı de vurguladığı “kentleşme apartalındı...” (05 Haziran 2000) manlaşma değildir” sözü de Nitekim ilk 10 günlük süre, ka kimliksiz yapı yığılmalarını yaramuoyunun baskısı ve yine Se tan rantçı imar politikalarının en zer’in uyarılarıyla aylarca uzatıl özlü eleştirisiydi... dı... Zeugma’dan kurtarılabilen Sezer’in tüm bu derslerini Mimozaikler ve birçok antik değer marlar Odası’nın “belleği”ni Gaziantep Müzesi’ne taşınabildi... oluşturan çalışma raporlarındaki ilk sayfalara “esin kaynağı”mız Kültür ve çevre dostu olarak aldık. Nehrozoğlu’nun Sezer’in, özellikle çevre ve kül gönlümüzdeki yeri de “Mimarlıtür zenginliklerimizin korunması ğa Katkı Ödülü”müzle sonsuza na verdiği önem ve desteği “özet dek yaşayacak... Teşekkürler cumhurbaşkanılemek” bile bir kitaba zor sığar. Nehrozoğlu’nun da gösterdiği mız; teşekkürler genel sekreteriyakınlık ve katıldığı etkinlikleri miz... mizdeki “içten birliktelik”leri ekinci?cumhuriyet.com.tr Bugün “Dünya Günü”... İnsanlık her 22 Nisan’da dünyamızın “yaş günü”nü kutluyor; “yaşam kaynakları”mızı savunanlara teşekkür ediliyor... Biz de “ulusal teşekkür”ümüzü, çevre ve kültür mirasımıza devletin en üst düzeydeki ilgisini “armağan” eden Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile zarif Genel Sekreteri Kemal Nehrozoğlu’na sunuyoruz... HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu?mynet.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 22 Nisan www.mumtazarikan.com ACI KAYBIMIZ 1990 Büyük Grevi ve 48 Ocak 1991 ZonguldakAnkara Yürüyüşü’nde büyük katkıları bulunan, Sendikamız eski Başkan Danışmanlarından MARMARİS SULH HUKUK MAHKEMESİ’NDEN ESAS NO: 2005/120 Esas 2007/19 Karar Davacı Aslan Levi vekili Av. Caner Sayar ve Av. Birol Solak tarafından davalı Salim Alkalay aleyhine mahkememizde yürütülmekte olan tapu iptali ve tescili davasının yapılan açık yargılaması sonucunda 16.01.2007 tarihinde mahkememizin görevsizliğine ve dosyanın Nöbetçi Marmaris Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine dair karar verilmiş olup davalı Salim Alkalay’ın adresi zabıta aracılığıyla tespit edilemediğinden işbu ilanın gazetede yayımlandığı tarihten itibaren 7 gün sonra tebliğ edilmiş sayılacağı hususu ilanen tebliğ olunur. 26.03.2007 Basın: 21419 ÖNDER AKER’in vefatı nedeniyle derin üzüntü içindeyiz. Cenazesi 22 Nisan 2007 Pazar günü (bugün), Ankara Karşıyaka Mezarlığı Camii’nde kılınacak öğle namazını müteakiben toprağa verilecektir. Tüm dostlarının acısını paylaşıyor, ailesine ve yakınlarına başsağlığı diliyoruz. SAKARYA 1. SULH HUKUK MAHKEMESİ’NDEN Dosya No:2005/942 Esas 2006/866 Karar Davacı Tay İnşaat ve Tic. A.Ş. vekili Av. Musa Adıyaman tarafından davalılar Ahmet Durduran vs. aleyhlerine mahkememizde açılan ortaklığın giderilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda: Davanın kabulü ile Adapazarı Cumhuriyet Mahallesi, Kolağası Sokak 78 ada, 186 parsel sayılı taşınmazın paydaşları arasında payları oranında aynen taksimi mümkün olmadığından İİK hükümlerine göre açık arttırma ile satılarak ortaklığın giderilmesine, kararın tebliğinden itibaren 8 gün içinde kanun yolu açık olduğuna dair verilen hüküm, davalı Sinan Birinci’nin adresi tespit edilemediğinden ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiş olmakla kararın Sinan Birinci’ye ilanen tebliğ olunur. 19.04.2007 Basın: 21372 GENEL MADEN İŞÇİLERİ SENDİKASI YÖNETİM KURULU 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Genellikle 1 29 Temmuz’da mey 2 dana gelen 3 bir fırtına. 2/ 4 Eski Mısır’da ölülerin ko 5 6 ruyucusu olan tanrı... 7 Yapısına gir8 diği sözcüğe “iki, çift” an 9 lamı katan yabancı 1 2 3 4 5 6 7 8 9 önek. 3/ Yerleşim 1 K I Z I L E R İ K alanları dışında ka2 D İ lan yerler... Küçük O S İ R İ S 3 K I R F E R D E denk. 4/ Haberci... 4 U L A K N E V Konut. 5/ Açı ölç5 L A L İ D A T meye yarayan, dönK me hareketli bir çe 6 Y A T A L A K S İ L O P İ şit cetvel. 6/ Hasta 7 A T E S İ K V A N ya da sakat olup ha 8 9 İ L E K D A NG yatını yatakta geçiren kimse. 7/ “Yiğit yiğidin yoldaşı / yiğidin öz kardaşı” (Karacaoğlan)... Şırnak’ın bir ilçesi. 8/ Çukur yer... Atların taşınması için yapılmış kapalı taşıma aracı. 9/ İncir ağaçlarında döllenmeyi sağlayan sinek... Başta, kaslarda, eklemlerde ağrılar yapan, vücutta kızıl lekeler gösteren, ateşli ve salgın bir hastalık. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Genellikle 20 Mayıs’ta meydana gelen bir fırtına. 2/ Isıyla ilgili, termik... Kırık kemikleri bir arada tutmaya yarayan nesne. 3/ Tarım... Tavlada “üç” sayısı. 4/ Şarkı, türkü... Alışılmış olan, yenilik getirmeyen. 5/ Siirt ilinde bir kaplıca... Düğme deliği. 6/ “Memduh Şevket ”: Öykücümüz. 7/ Adapazarı Ovası’na verilen bir başka ad. 8/ Kocası ölen ya da kocasından boşanan bir kadının yeniden evlenmesi için beklemesi gereken süre... Sinemacılıkta, kamerayla geniş bir alanın taranmasına verilen ad. 9/ Ukrayna’nın başkenti... Bir iskambil oyunu. CUMHURİYET 17 K