26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10 NİSAN 2007 SALI CUMHURİYET SAYFA ÇANKAYA’YI TEMİZ TUT, TÜRKİYE’Yİ KİRLETME! 17 Türkçede ‘hı’ harfi yokmuş... “Oha!” GÖRÜŞ BEDRİ BAYKAM Kurban Işık İşgüden: “RTE’nin damadı Berat Albayrak, iki milyar dolarlık şirketi yönetecekmiş. Bu, ayına yıldızına kurban olduğu al bayrak mı?” HELAL olsun Barzani’ye. Adamı alnının ortasından öpmek gerek; gerçekten helal olsun! Barzani kim? Bir aşiret reisi. Irak’ta yaşayan Kürtlerin bir kısmının ağası. Aynı zamanda ABD Başkanı George W. Bush’un “kanka”sı, ABD’nin Irak’ın kuzeyinde kurduğu yönetim bölgesinin başkanı, siz isterseniz “Kürdistan Başbakanı” da diyebilirsiniz. Barzani ne diyor? Mealen “Türkiye Kerkük’e müdahale eder de kafamızı kızdırırsa, biz de Diyarbakır’a müdahale ederiz. Kerkük’te birkaç bin Türkmen varsa, Türkiye’de 30 milyon Kürt var. Türkiye Irak’taki Türkmenler için bir şey yaparsa biz de Türkiye’deki Kürtler için harekete geçeriz. Güneydoğu Anadolu’daki Kürtleri kışkırtırız, Türkiye’yi karıştırırız” diyor. ABD, Türkiye’yi “Barzani’yi sev” diye sıkıştırıyor. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, ayrılıkçı terörü besleyen Barzani’yi ve Çark dahi öteki Kürt aşiret reisi Talabani’yi muhatap alamayacağını bildiriyor, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ha keza... Ama Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Barzani’ye de Talabani’ye de her fırsatta “sayın” muamelesi yapıyor; işadamları ihale için Barzani’nin peşinde koşuyor; medya Kuzey Irak’taki iş potansiyelini yere göğe sığdıramıyor. Bu işte bir yanlışlık yok mu? Var... Hele ki bir aşiret reisi, koskoca Türkiye Cumhuriyeti devletini tehdit edebilme gücünü kendinde görüyorsa Türkiye’nin “devlet çarkı”nda çok büyük bir yanlışlık var demektir! Zaten atasözündeki gibi söyleyene değil söyletene İngiliz esir askerler para karşılığı anılarını satacakmış. Demek ki, paranın da esiri oldular! Sadık Doğan Kapkıner: “RTE kendisine sonuna kadar sadakat sözü veren milletvekillerine niye ‘Cumhurbaşkanı kim olsun’ diye soruyor?” bakınca “çark”ın nasıl döndüğü ya da dönmediği anlaşılıyor! Türkiye’deki Kürtlerin 30 milyon olduğunu söyleyip anketçi Tarhan Erdem’in kulaklarını çınlatarak Türkiye’yi karıştırabileceğini resmen açıklayan Barzani’ye bir kez daha “helal olsun” dedikten sonra Kürt ağasına kulak verip “çark”ı düzeltmenin zamanı geldiği anlaşılıyor. “Çark”ı düzeltmenin yolu Cumhurbaşkanlığı seçiminden geçiyor. Bu Başbakan AKP’lilerin oyu, ABD’nin güvencesi ve Allah’ın izni ile Cumhurbaşkanı seçildiği anda Türkiye’de “devlet çarkı” Barzani’nin de, Talabani’nin de, Bush’un da, ulusötesi sermayenin de, işbirlikçi işadamları ve iş kadınlarının da, mütareke medyasının da yüzünde güller açtıracak şekilde dönmeye başlayacaktır. İnanmıyorsanız bu başbakanın yalakalarına sorun! İşadamlarımızın da Hedefi Tandoğan Meydanı Olsun! Sayın işadamlarımız! Genç, yaşlı, tecrübeli yöneticilerimiz! Size bir teklifim var: Kendinizin, çocuklarınızın ve torunlarınızın yaşamını toptan değiştirecek bir büyük adım atın: Bu Cumartesi, 14 Nisan 2007 saat 11.00’te siz de Ankara Tandoğan Meydanı’na koşun! O gün “shopping”e gitmeyin, golf veya briç oynamayın, ailenizle ormanlarda gezmeyin! O günü, hayatınızda kurduğunuz tüm düzenin kökeninde yatan büyük Cumhuriyet’i kuran Atatürk’e ayırın! O gün, işyerlerinizde çalışan onlarca, yüzlerce insanla birlikte otobüslere binerek bu muhteşem güne katılın! Hani büyük(!) gazetelerin birinci sayfalarına koymaya cesaret edemedikleri DSP’nin onurlu ve coşkulu mitingi oldu ya, işte, her parti ve gönül vermiş vatandaşların katılımıyla onun da çok daha büyüğü olacak… Lütfen artık yaşamı kısaorta vade çıkar kollama yarışı olarak görmeyin. Başka rejimlerin totaliter düzenlere geçiş anlarında sessiz kalanlar, tarihte bunu hangi ağır faturalarla ödediler, hatırlayın. “Böyle şeyler Türkiye’de yaşanmaz” gibi hiçbir elle tutulur dayanağı olmayan teskin edici sözlerle beşiğinizde sallanmaya devam ediyorsanız, artık buzlu suda şok duşu yapıp gerçeklerle yüzleşme anınız geldi: KOSKOCA ATATÜRK CUMHURİYETİNİ ÇATIRDATMAYA ÇALIŞIYORLAR, BU GİRİŞİMLER GÜLE OYNAYA BARIŞ İÇİNDE Mİ YAŞANACAK SANDINIZ? İçinizi okuyorum: “Katılmak, otobüs kaldırmak isterim ama ya çıkarlarıma zarar gelirse? Ya Uzan’ların durumuna düşersem? Ya pişman olursam?” Kendinize soracağınız soru ve yanıtı şu: Demokrasi ve laikliğin altının oyulduğu bu ortamda, şu anda gösterdiğim veya göstermediğim tepkilerle Atatürk benimle gurur duyar mıydı, yoksa benden utanır mıydı? Aynaya bakın ve bunu sorun. Yanıt sizi tatmin ediyor mu, kendiniz karar verin! ??? Şu gerçeği unutmayın: Nimetlerinden faydalandığınız bu Cumhuriyet cesur, özverili ve kendi çıkarını düşünmeyen insanlar tarafından kuruldu. Kendi altınlarını, çıkarlarını düşünen korkaklar tarafından değil. “Ben Mustafa Kemal’e katılırsam, İstanbul’da Osmanlılar bana ne der? İngilizler ne yapar?” Bu sorularla kendilerini durdurmadılar. Tüm yaşamlarını riske ederek bu mücadeleye girdiler ve sonunda inançla kazandılar. Onlar, sizler adına, özgür, laik, bağımsız bir Cumhuriyet için yaptılar. Şimdi tüm sorumluluklar döndü, size geldi. O yabancı dostlarınıza fotoğraflarını gururla gösterip anlata anlata bitiremediğiniz Mustafa Kemal’in size “emanet ettiği”ni bildiğiniz Cumhuriyeti korumak için harekete geçme zamanı… Yarın olmaz, şimdi… Tüm kredileriniz tükendi ve şu ana kadarki aymazlıklar sonucu iş geldi, “son an” kadar kritik bir konuma dayanan 2007’nin iki seçimine sıkıştı kaldı. Artık Ayağa Kalkın, Cesur Olun, Gereğini Yapın! Mustafa Kemal’in Gözleri Hep Üzerinizde! Üstelik bunu her şeyden önce kendi çıkarlarınız için yaptığınızı da düşününce anlarsınız. Suudi Arabistan ya da İran gibi bir ülkede mi yaşamak istiyorsunuz? Bu size yakışıyor mu? “Ama ben şirketimin ve kendi yaşamımın çatırdamasını istemiyorum” diyorsanız, onun da yanıtı şu: Koskoca Cumhuriyet çatırdarken sizin, bizim geleceğimizin zaten sağlıklı olabilmesi mümkün mü? ÇEV Başkanı Gülseven Yaşer’in Güler Sabancı’ya yazdığı açık mektubu okudunuz. Tabii, internette, Kanaltürk’te veya Cumhuriyet’te rastladıysanız! Sevgili renkli gazetelerimiz, o uyarı yazıları yerine hâlâ Erdoğan’a zemin hazırlayıcı oportünist manşetler atmakla meşguller!! Hani bir çocuk huzur içinde uykuya dalarken annesi, “her şey çok iyi, sen uyu da büyü, tatlı rüyalara dal” diye masallar anlatır ya... İşte medyanız tarafından aynen o şekilde uyutuluyorsunuz. Cumhuriyet’i, Kanaltürk’ü veya interneti izleyip ciddiye almıyorsanız, nasıl bir girdaba sürüklendiğinize dair en ufak bir bilginiz yok. Tatlı masallar anlatanların esasında o anda sizi şiddetle sarsıp, evin içine giren tehlikeli ateşi işaret ederek yangını söndürmeye koşması gerek. Ama sivil toplum liderlerinin, rektörlerin, aydınların ve hatta askerlerin görüşlerini birinci sayfa göbekten yansıtması gereken medya, sizi pasifliğe, egoizme, yalan dolu hayallere, vurdumduymazlığa itiyor. Hem de bu tarihi hatasıyla kedi bindiği dalı da kestiğinin farkına varmayarak: Bre gafiller! Laiklik, demokrasi ve özgürlüğün yok olduğu bir ortamda medya mı kalır? Hükümetin reklam ajansına dönmek üzeresiniz. Vefat ettiniz, meydanı terk ettiniz, bir de toplumun tüm direnç ve bağımsızlık sistemini yok etmeye mi çalışıyorsunuz? Nerede kaldı 28 Şubat öncesi tepkileriniz? Durumun, Erbakan döneminde yaşananlardan çok daha kötü olduğunu bilmiyor musunuz? Sevgili iş dünyası, gelin kendinizi şaşırtın. Medyanın sizi uyutmasına olanak tanımayın. Üniversiteliemekli ve işçiyle kol kola Tandoğan’a, yurtseverlerin yanına gelin ve Atatürk’e layık olun… O gün masanın altından çıkmış olun, kendinizle gurur duyun! Yağmur Ekim SESSİZ SEDASIZ (!) 367’yi inkâr edenlerin formülü! ANAYASANIN ilgili maddesi Cumhurbaşkanlığı seçiminde toplantı yeter sayısının, üye tam sayısının üçte ikisi olması gerektiğini söylüyor. “Söylemiyor” diyenlere gereken yanıtı Turgut Özal’ın Cumhurbaşkanı seçiminden sonra Meclis İçtüzüğü’nde yapılan değişiklik veriyor. Ama iktidar, bu gerçeği bir yandan görmezden geliyor, bir yandan da kaçacak delik arıyor! Nasıl mı? Siyaset kulislerine yansıyan haberlere göre AKP’liler, kendilerince bir formül bulmuş bile. AKP’nin milletvekili sayısı 354; oturumu yönetecek Meclis Başkanı’nı çıkardığınız zaman AKP’liler tam kadro 353 kişi oluyor. Anayasanın aradığı sayı 367. Arada 14 eksik var. CHP oturuma katılmayacak. DYP ve ANAP’lılar katılırsa sorun yok. Fakat katılmazlarsa işte o zaman AKP’nin formülü devreye girecek. Meclis Başkanı, koltuklara bakıp “Toplantı yeter sayısı vardır” diyerek oturumu açacak. Ama yeter sayı yok. Buna itiraz etmek için CHP’nin Meclis Başkanlığı’na 20 imzalı dilekçe vermesi gerekecek. 20 CHP milletvekili yoklama yaptırmak için dilekçe verdiğinde ister istemez genel kurul salonunda bulunacak ve böylece anayasanın aradığı üye tam sayısının üçte ikisi olan 367’nin de üstüne çıkılmış olacak. AKP bunu yapar mı? Yapar, hem öyle bir yapar ki üstüne bir de demokrasi kondurur! Sülale İlker Çamkır: “Derdini anlatmaya çalışan yurttaşa ‘ananı da al git’ diyen başbakan, cumhurbaşkanı olursa acaba ne der!” Gülhan Elmas: “RTE adaylığını açıklamayarak ne yapmak istiyor? Ofsayttan gol atmaya çalışıyor!” Ofsayt Tehlikenin Farkındayız SUAY KARAMAN Tüm Öğretim Üyeleri Derneği (TÜMÖD) Genel Sekreteri Ülkemizin bağımsızlığı, bütünlüğü ile laik, demokratik, sosyal ve hukuk devleti olan Cumhuriyetimiz tehlikededir. AKP, seçime katılanların yüzde 25’inin oyuyla ve sandığa gidenlerin yüzde 33’ünün oyuyla, Meclis’in yüzde 66 çoğunluğunu ele geçiren bir azınlık hükümetidir. Bu iktidar, Türkiye’yi uçurumun kenarına getirmiştir ve ülkemiz için karanlık günler an meselesidir. Bu iktidarın başı Başbakan, öfkeli, sinirli ve kızgın tavırlarıyla, ülkeyi büyük bir gerginliğe ve çıkmaza doğru sürüklemektedir. Ne yaptığını ve ne söylediğini bilmez durumdaki Başbakan, “şirazesinden çıkmış vaziyettedir”. Başbakan nasıl öfkeli olmasın; amacı cumhurbaşkanı olmak. Ancak toplumun büyük çoğunluğu bu fikre karşı çıkıyor. Çünkü bu toplum, Başbakan’ın İslamcı terörist Hikmetyar’ın dizinin dibinde çekilen resimlerini biliyor. Çünkü bu toplum, “referansımız İslamdır” diyenlerin, din hortumcusu olduğunu biliyor. ??? Çünkü bu toplum, Atatürk’ü özümseyemeyen, “Anıtkabir’de sap gibi ayakta duruyorlar” diyenlerin gerçek niyetini anlamıştır. Çünkü bu toplum, “Türklük bir alt kimliktir” diyerek, Türkiye’ye eyaletler sistemi önerenlerin ülkeyi parçalamak istediğini bilmektedir. Çünkü bu toplum, Cumhuriyeti kuran Mustafa Kemal’in partisine “cibiliyetsiz” diyen bir insanın seviyesini anlamıştır. Çünkü bu toplum, Birleşmiş Milletler tarafından teröre destek vermekle suçlanan Yasin El Kadı’ya kefil olanların gerçek yüzünü görmüştür. Çünkü bu toplum, villa yapmak için orman arazisini işgal ettiğinden on bir ay hapis cezasına mahkum olmuş bir insanı ülkenin tepesinde görmek istememektedir. Çünkü bu toplum, halkını kin ve düşmanlığa tahrik etmekten dolayı hapis cezasına mahkum olmuş sabıkalı bir insanı, Cumhurbaşkanlığı’na yakıştıramamaktadır. Çünkü bu toplum, hakkındaki yolsuzluk dosyaları Meclis raflarında bekletilen, hesabını veremeyen, aklanamamaktan korkan bir insanı o yüce makama yakıştıramamaktadır. Çünkü bu toplum, Arap tüccarların talimatıyla kanun çıkartılmasına destek verenlerin, ülkeyi pazarlamakla övünenlerin gerçek niyetini anlamıştır. Çünkü bu toplum, “onu kullanın, delikten aşağıya süpürmeyin” denen bir insanın, pislikler üzerinde oturduğunun bilincindedir. Çünkü bu toplum, halkıyla ilişkisini, Silahlı Kuvvetleriyle ilişkisini, yargısıyla, üniversitesiyle ilişkisini ayarlayamayan birinin, ülkeyi yönetemeyeceğini bilmektedir. Çünkü bu toplum, çocuklarına işadamlarının parasıyla yurtdışında okuma olanağı veren bir insanı, inandırıcı bulmamaktadır. Çünkü bu toplum, genç yaşta çocuklarının gemi almasını, kısa sürede zenginleşmelerini içlerine sindirememektedir. Çünkü bu toplum, Atatürk’ün “laiklik, adam olmak demektir” söyleminde olduğu gibi, Cumhurbaşkanlığı makamında “bir adam”in oturmasını istemektedir. ??? Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanlığı gibi bu en yüce makamına başbakan, ya da başbakanın zihniyetinden birinin çıkması, toplumu her yönüyle gerecek, içinden çıkılamayacak büyük sorunlara neden olacaktır. Türk toplumu, bütün bu olanlar karşısında endişelidir, kaygılıdır, tedirgindir. Toplumda büyük ve sancılı bir bekleyiş egemendir. Birçok kuruluş bu bunalımdan çıkış yollarını aramak için planlar geliştirmektedir. Tehlikenin farkına varan Demokratik Kitle Örgütleri, bu tehlikeden çıkış yollarını bulmak için sürekli çalışmaktadırlar. Bütün toplum, Çankaya’nın temiz tutulması, Türkiye’nin kirlenmemesi için ellerinden geleni yaparak, güç birliği oluşturmaktadır. Yurdun çeşitli yerlerinde toplantılar, mitingler düzenlenmektedir. Amaç Cumhuriyetimizi korumak ve Cumhurbaşkanlığı makamına saygın birinin getirilmesini sağlamaktır. Bu amaçla, 14 Nisan Cumartesi günü Ankara’da “Cumhuriyet Mitingi” düzenlenmiştir. Her geçen gün laiklik karşıtı oluşumların ülkeyi tehdit ettiği tehlikeli bir ortamda, herkesin Ankara’ya gelerek, kararlı tavırlarını tüm ülkeye göstermeleri son derece önemlidir. Düzenlenen bu mitinglerle toplum, Başbakan ve aynı zihniyette olanlara gereken yanıtı verecektir. Mustafa Kemal Atatürk’ün çocukları olarak, tehlikenin farkındayız, 14 Nisan’da Ankara’dayız... ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu?mynet.com email: bedbay?tnn.net Faks: 0212 227 34 65 BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc?yahoo.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 10 Nisan www.mumtazarikan.com 5 Nisan 2007’de ışık oldun, sevgi dolu yüreklerle, sonsuza uğurlandın. Canım, aşkım, her şeyim 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Kıbrıs Adası’nın eski adı. 1 2/ “Çamaşırcı 2 ayı” da denilen 3 ve Amerika’da yaşayan kürkü 4 değerli bir hay 5 van... Sinema 6 da, kamerayla geniş bir mekâ 7 nın taranması 8 na verilen ad. 9 3/ Ege Denizi’ndeki İstanköy 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Adası’nın Yunanca 1 M A H V İ Y E T A adı... Köydeki işlerin 2 A T A A M A L A K elbirliğiyle bitirilmesi. 3 K U Y M A K A T E 4/ Yöntem... Dövül 4 R A M A R U Z A T müş et, bulgur ve so5 A B A T A Z İ R A ğanla yapılan ızgara köfte. 5/ Kısa yazı... 6 M U T A T A N A Ç İran’ın plaka imi. 6/ 7 E K L E R A A T İ Demiryollarına ve top 8 A L O D O S A A Ç rak yollara döşenen taş 9 K E S İ K S U Y U kırıkları. 7/ Bir nota... Dilekçe. 8/ Doğanın neden olduğu yıkım... İzmir’in Selçuk ilçesindeki ünlü antik kent. 9/ Antalya yakınlarında ünlü bir arkeolojik mağara... Fas’ın plaka imi. TANJU’m, BARLAS’ım Biricik hayat arkadaşım benim. KAYIP İLANI Tasfiye Halinde Medya Tanıtım, Dağıtım, Geliştirme A.Ş. unvanlı şirkete ait Latif İş Basım Evi Latife Başbuğ firmasına 25.07.1995 tarihinde bastırılan A14551A15550 sıra numaralı 20 cilt gider pusulası A53901A54900 sıra numaralı 20 cilt sevk irsaliyesi A13901A14900 sıra numaralı 20 cilt fatura kullanılmamış olarak kaybolmuş olup hükümsüzdür. Bu konuyla ilgili herhangi bir hususta aşağıdaki adrese başvurulması rica olunur. Başvuru adresi: Tasfiye Halinde Medya Tanıtım, Dağıtım, Geliştirme A.Ş. Tasfiye Memuru Erol Erkut Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 Şişli İstanbul Tasfiye Memuru SENİ SEVİYORUM Ayşenur Barlas YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bolu’nun Gerede ilçesinde, kayak merkezi olan bir dağ... Tuzak, kapan. 2/Asya’da bir ülke... Ege Bölgesi’nin en büyük gölü. 3/ Vurgun yiyen bir dalgıcın iyileşebilmesi için tekrar indirilmesi gereken aynı su derinliği... Rütbesiz asker. 4/ Pasta hamuru... Vladimir Nabokov’un, filme de aktarılan ünlü romanı. 5/ Kayınbirader... İçine sulu şeyler koymaya yarayan kap. 6/ Molibden elementinin simgesi... Kullanışı kolay bir tür makineli tüfek. 7/ İştah açmak için yemekten önce alınan içki.. 8/ İri bir hıyar türü... “Gözümüze kara toprak/ Dolmadan bir sürelim” (Karacaoğlan). 9/ Yanağın alt kısmı... Hamurun, fırına verilmeden önce dinlenmesi için üzerinde bekletildiği tahta. CUMHURİYET 17 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear