24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
25 ŞUBAT 2007 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLERİN DEVAMI TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul 9 Stockholm PB PB PB PB PB PB PB PB PB 7 7 8 8 12 11 16 16 8 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya PB 7 K 6 K 6 K 5 PB 5 PB 5 PB 6 PB 3 PB 17 Parçalı bulutlu Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB PB PB PB PB Y K K PB 19 19 11 13 10 11 4 4 5 Trabzon Ankara Erzurum Hakkari İzmir Antalya Ş.Urfa Adana Yurt geneli parçalı az bulutlu, Orta ve Doğu Karadeniz kıyıları, Doğu Anadolu’nun güneydoğusu ile Siirt çevreleri karla karışık yağmur ve kar yağışlı geçecek. Yurdun iç ve doğu kesimlerinde kuvvetli buzlanma ve don olayı görülecek. Hava sıcaklığı yurdun iç ve doğu kesimlerinde 4 ila 6 derece azalacak, diğer yerlerde önemli bir değişikilk olmayacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo K 3 Helsinki K 8 Stockholm K 0 Londra Y 11 Amsterdam PB 9 Brüksel Y 9 Paris Y 8 Bonn Y 7 Münih Y 12 Yağmurlu Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y Y Y Y Y Y Y Y Y 8 5 14 10 10 9 17 13 13 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı K 10 PB 7 K 12 Y 17 K 2 PB 12 K 5 B 22 A 14 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Sisli Bulutlu Kıbrıs’ta Çözüm ? Baştarafı 2. Sayfada Türk bölgelerine olanak veren ABD (Acheson) planı Rumlarca kabul görmedi. 1967’de Türk köyleri yeniden saldırıya uğradı. Türkiye’nin müdahale kararı ABD arabuluculuğuyla askıya alındı. Grivas komutasındaki 15.000 kişilik Yunan Birliği Kıbrıs’tan geri çekildi. 1967 1974 sürecinde bağımsız Kıbrıs’ı ENOSİS’e tercih eden Makarios’la Yunan yönetimi arası açıldı. Yunan subayları komutasındaki Rum Ulusal Muhafız Gücü, hükümet darbesi yaparak Makarios’u devirdi. Türk Hükümeti (Başbakan B. Ecevit idi.) garantörlerden destek görmeyince, mükemmel bir politik ve askeri zamanlama ile 20 Temmuz ve 14 Ağustos 1974 askeri müdahaleleriyle Kıbrıs’ın kuzeyini (takriben yüzde 33) kurtararak soydaşlarımızın can güvenliğini koruma altına aldı. Onlara bağımsız bir vatan armağan etti. Kalıcı bir barış için gösterilen tüm çabalara karşın Rumların, adanın tümüne egemen olmadan anlaşmaya yanaşmayacakları anlaşıldığından 23 Kasım 1983 tarihinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kuruldu. KKTC kurucu Bşk. Sn. R. Denktaş ve Türkiye barış için defalarca girişimler yaptılar. Geçmişten alınan derslerin ışığında, barış; iki bölgeli, iki toplumlu, iki bağımsız devletin eşitlik koşullarında uzlaşarak kurulacaktı. Rumlar buna yanaşmadılar. Olayı adım adım uluslararası arenalara taşıdılar. Yakın tarihte kazanımlarını Batı emperyal güçlerinin desteğiyle masa başında elde ettiklerini biliyorlardı. Kıbrısta bazılarınca ifade edildiği gibi çözümsüzlüğün nedeni Türk yönetimleri ve Sn. Denktaş değildir. Türkleri azınlık görme eğilimindeki Rumlardır. 3 Kasım 2002 sonrası Kıbrıs müzakerelerinde bir dönüm noktasıdır. Türkiye yönetiminin AB sevdası ve ABD telkinleriyle ulusal çıkarlarımızı savunma direnci azalmış, saptanan ulusal politikalar kırılmaya uğramıştır. Annan Planı gibi, kabulü ve yürürlüğe girmesi durumunda orta erimde Kıbrıs’ın tümünde Rum hâkimiyetini sağlayabilecek bir planın gündeme getirilişine destek verilmesi, uluslararası hukukun amir hükümlerine karşın Rumların AB’ye girişinin engellenilememesi, GKRY Kıbrıs Cumhuriyeti olarak (belirli koşullarla) tanıma protokolünün imzalanması, liman ve havaalanları açılma teklifinin görüşülebilir bulunması bu kırılganlıkların örneklerindendir. Bu arada Kıbrıs’ın vatansever lideri, tüm bu girişimlere direnç gösteren R. Denktaş ve oğlu, Kıbrıs yönetiminden dışlanmış, Rumlara müzahir, Türkiye yönetimi ile uyumlu bir kadro Kıbrıs’ta yönetim olmuştur. Rumlar Batı desteğinde Kıbrıs’ın tümüne hemen egemen olmak istediklerinden Annan Planı’nı kabullenmemiş, şu ana değin statüko korunabilmiştir. Bu arada soydaşlarımız AB fonlarıyla örgütlenen; AB üyeliğinin getireceği olanak vaatleriyle kendilerini aldatan bir kısım aymaz ve sapkınların niyetlerini anlamış; onlara bağımsız, özgür ve eşit yaşam imkânı sağlayan devletlerine ve Türkiye’ye dört elle sarılmaya başlamışlardır. Türkiye’nin Kıbrıs’ta yeni çözüm politikalarını ortaya koyması zamanıdır. Rumlardan bir adım önde olma görüşünün anlamsızlığı aşikâr olmuştur. Rumlar yarım asırdır yerlerinde kımıldamadan duruyorlar. Atılan her adım onlara yeni bir ödün olmaktadır. Kuzeyde 33 yıldır süregelen Kıbrıs Türkü egemenliği, Türkiye için Doğu Akdeniz’de jeostratejik açıdan büyük önem taşır. Soydaşlarımız, Türkiye’nin himayesinde kendi devletleri ve bayrakları altında bağımsız yaşamalı, kendilerini ve vatanlarını özgürce geliştirmelidirler. Türkiye KKTC’nin var oluşunun haklılığını ve tanıtımını uluslararası alanda sabırla, inatla yapmalıdır. Referandum sonuçları Rumların Türklerle birlikte yaşamak istemediklerini, Türkleri azınlık statüsünde gördüklerini göstermiştir. Bu durumda yakın geçmişte katliamlar yapmış, anlaşmalara saygı göstermemiş, aralarında bir ulusun müşterek unsurları bulunmayan Rumlarla soydaşlarımız aynı devlet çatısı altında neden beraber yaşamaya mecbur olsunlar ki? Bu, yeni buhran ve çatışmaların nedeni olmayacak mıdır? İleride iki Kıbrıs toplumu ve devleti, giderek karşılıklı güven sağlayarak ve tam bir eşitlik içinde ilişkilerini özgür iradeleriyle geliştirebilirler. Adada bugün TSK’nin sağladığı barış ve huzur ortamı kalıcı bir barışa dönüşebilir. Türkiye’yi AB’ye bağlı görmek isteyen AB ve ABD’ye gösterilecek kişilikli, akılcı, direnen kararlı çözüm politikalarının onları ülkemiz yararını gözetebilecek uzlaşma arayışlarına sevk edeceğinden şüphe edilmesin. ABD’li barış eylemcisi Sheehan, ülkesinde faşizmin iktidarda olduğunu söyledi GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Bush’un her sözü yalan SİNAN DİNÇER Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu’nun düzenlediği “Savaşsız Bir Dünya İçin 4. Uluslararası Buluşma’’ başlıklı sempozyum ve söyleşiler dizisine katılmak için ilk kez Türkiye’ye gelen ABD’li barış eylemcisi Cindy Sheehan, ABD’deki emperyalist düzenin savaşsız yapamayacağını söyledi. İstanbul’da Irak, Lübnan ve Filistin’den gelen konuklarla birlikte katıldığı sempozyumdan önce sorularımızı yanıtlayan Sheehan, kendisini “süper yurtsever’’ olarak tanımlıyor. Asker olan oğlu Casey Sheehan’ın Irak’ta öldürülmesinin ardından başlattığı eylemlerle barış hareketinin önderi, Bush yönetiminin kâbusu haline gelen Sheehan, oğlunu öldürmüş olmalarına karşın Iraklı direnişçileri haklı buluyor. Sizce Demokratlar seçimi kazanırsa savaş sona erer mi? CINDY SHEEHAN Savaş seçimlerde Demokratlar için en önemli başlık olacak. Demokrat Parti’den askerlerimizin derhal geri çekilmesini savunan bir aday çıkmazsa savaş sona ermez. 2008 savaşın sona ermesi için çok geç bir tarih. Biz o kadar beklemek istemiyoruz. Ben bugüne bakıyorum. Çünkü ABD’liler, Iraklılar ve Afganlar bugün ölüyorlar. ABD’lilerin bugün net bir çizgi etrafında örgütlenmeleri gerekiyor. Senato’daki Demokratlar isterlerse Başkan George Bush’un savaş bütçesini keserek savaşı şimdiden sona erdirebilirler; ama yapmıyorlar. Demokratlar savaş bütçesini neden reddetmiyorlar? Bush yönetiminin savaş için istediği bütçe onaylanmazsa, ABD savaşı devam ettiremez. Ancak Demokratlar Irak’taki askerler için ayrılan bütçeyi onaylamazlarsa askerlerimizi desteklemedikleri gibi bir görüntü ortaya çıkacağından kaygılanıyorlar. Sizce İran’a saldırı ne kadar olası? Bush “İran’a saldırmak gibi bir planımız yok’’ dedi. Demek ki saldırmayı planlıyorlar. Çünkü Bush’un her sözü yalan. Sizce ABD savaşsız yapabilir mi? Düzen böyleyken mümkün değil. ABD’de düzen savaş üzerine kurulu. Savaş sanayii sistemin temel itici gücü haline gelmiş. İtalyan diktatör Benito Mussolini’nin dediği gibi, “Faşizm devlet ve şirket gücünün birleşmesidir.” ABD’de bugün faşizm iktidarda. ABD’de sağcıların size karşı en sık dile getirdikleri suçlamalardan biri yurtsever olmadığınız. ABD’de yurtseverlik iki şekilde algılanıyor. Birincisi hükümet ne yaparsa yapsın desteklemek. Ben insanın ülkesini bu şekilde sevebileceğini düşünmüyorum. Yurtseverlik ülkeni daha iyi hale getirmek için mücadele etmek demektir. Ülkemin faşizme doğru gittiğini düşünüyorum. Bush halka yalan söyleyerek ülkeyi savaşa soktu, başka insanların toprağını işgal etti. Bu yurtseverlik değildir. Gerçek yurtseverlik, kendi ülkenin sınırları dışındaki insanlara da saygı göstermektir. Siz kendinizi yurtsever olarak mı görüyorsunuz? Elbette. Hatta ben süper yurt severim. Ülkem için oğlumu, ailemi, evliliğimi feda ettim. Haftanın 7 günü, 20 saat ülkemin iyiye gitmesi için mücadele ediyorum. Çünkü ülkemi seviyorum. Eğer sevmeseydim başka yere giderdim. ABD’de sağcılar savaş karşıtlarına “ya sev ya terk et’’ diyorlar. Benim ülkem dünyanın en iyi ülkesi değil ama daha iyi olması için mücadele ediyorum. Oğlu direnişçiler tarafından öldürülmüş biri olarak, Irak direnişi konusunda ne düşünüyorsunuz? Irak direnişi olmasaydı oğlum hayatta olurdu. Ama ABD Irak’a girmeseydi direniş de olmazdı. Direnişin haklı olduğunu düşünüyorum. Sonuçta insanların işgalci bir güce karşı direnmeleri, ülkelerini savunmaları en doğal hakları ve sorumluluklarıdır. Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu tarafından dün Taksim Square Otel’de ‘Savaşsız Bir Dünya İçin Uluslararası Buluşma 4’sempozyumu düzenlendi. Sempozyuma Cindy Sheehan, oyuncu Mehmet Ali Alabora’nın yanı sıra çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi katıldı. (HÜLYA KESKİN) YÜRÜYÜŞE İZİN VERİLMEDİ ŞANLIURFA’DA 7 GÖZALTI Başkentte gergin eylem ANKARA/İSTANBUL (Cumhuriyet) Bazı siyasi parti ve sivil toplum örgütleri tarafından düzenlenen “Halkların Kardeşliği, Barış ve Demokrasi Yürüyüşü”ne katılanların Ziya Gökalp Caddesi’ne yürüyüp açıklama yapmalarına izin verilmemesi gerginliğe neden oldu. Kurtuluş Parkı’ndaki bekleyiş sırasında polisin “Yapmak istediğiniz gösteri yürüyüşü suçtur. Basın açıklamasını yasal çerçevede yaparak dağılın” şeklindeki anonslarına, gruptakiler de megafonla “Emniyet güçleri sizlere sesleniyoruz: Yaptığınız suçtur. Halkların kardeşliğinin önüne kurduğunuz barikat yasal değildir” diye karşılık verdiler. Grup basın açıklaması yaptıktan sonra dağıldı. Hakların Kardeşlik İnisiyatifi’nin Taksim’de yaptığı gösteride de Kürt sorununun Türkiye’nin en temel demokrasi sorunlarından biri olduğu belirtildi. Dizi ekibine saldırı ŞANLIURFA (Cumhuriyet) Şanlıurfa’da ağanın tecavüzüne uğrayan bir genç kız hakkında ölüm kararı verilmesinin anlatıldığı “Yaralı Yürek” adlı dizinin ekibine yaklaşık 50 kişilik bir grup saldırdı. Kızlar köyünde çekimlerini sürdüren ekibe “Urfa’nın namusu bizden sorulur. Sizi burada istemiyoruz. Urfa’yı kötü tanıtıyorsunuz” diye bağıran silahlı bir grup, yönetmenler Özer Kızıltan ve Celal Çimen’i yaraladı, kameralara ve teknik ekipmana zarar verdi. Jandarmanın olay yerine gelmesiyle saldırganlar kaçarken, 7 kişinin gözaltına alındığı öğrenildi. Yaralı yönetmenler Şanlıurfa Devlet Hastanesi’nde tedavi altına alınırken, İl İnsan Hakları Kurulu da dizi ekibini ziyaret ederek bilgi aldı. Şanlıurfa’daki çeşitli dernek ve meslek örgütleri ilk bölümün yayımlanmasının ardından diziye tepki göstermişlerdi. Bugün Yasin el Kadı ile ilgili gelişmeleri, Başbakan, Maliye Bakanlığı, Danıştay ve BM dörtgeninde işleyelim... Öteden beri nerede Kadı’nın adı geçse, Erdoğan’ın ilk tepkisi şu oluyor: “Kefilim... Çok güvenirim... Kendime ne kadar inanıyorsam, ona da o kadar inanıyorum!” Önceki akşam da aynısını yaptı. Gazeteciler kendisine El Kadı’yı sorunca şu yanıtı verdi: “Tayyip Erdoğan’ın ağzından çıkan laf bir kere çıkar, ikinci defa çıkmaz. Ben ikircikli konuşmayı sevmem. Yasin El Kadı bir defa, teröre destek veren zanlı değildir. Listenin başlığından bile haberiniz yok... Dün ne dediysem bugün de aynı şeyi söylüyorum.” Erdoğan’ı İstanbul Belediye Başkanlığı döneminden beri tanıyan çevresi şöyle diyor: “O, babasına bile kefil olmaz... Ama El Kadı’ya neden bu kadar kefil, anlayabilmiş değiliz...” Yurttaş Erdoğan, her türlü kefilliği kabul edebilir. Ancak Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı olarak kime, neden kefil olduğunu iyi bilmek durumunda... Kim bilir, belki de çok iyi biliyor! ??? Yasin El Kadı kimdir? 1. Suudi Arabistan kökenli, zengin bir işadamı. Dünyanın pek çok ülkesinde yatırımı var. 2. Türkiye’de de yakın geçmişte Başbakan’ın danışmanı Cüneyd Zapsu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’la ortaklıklar kurmuş. 3. ABD’ye yapılan 11 Eylül saldırısının ardından BM Güvenlik Konseyi teröre, terör örgütlerine destek veren kişileri listeledi. Bu listede Yasin El Kadı da, Taliban’la El Kaide’ye yardım eden kişiler arasında olduğu iddisıyla yer aldı. 4. BM’nin bu kararı üzerine dönemin Ecevit hükümeti de BM listesini onaylayan ve El Kadı’nın Türkiye’deki malvarlığını donduran bir Bakanlar Kurulu kararı aldı. 5. Bu kararın ardından Maliye Bakanlığı bir müfettiş görevlendirerek El Kadı’nın Türkiye’deki ticari işlerini denetim altına aldı. Görev geçen günlerde meslekten ihraç edilen başmüfettiş Hamza Kaçar’a verildi. 6. Erdoğan hükümeti Ecevit hükümetinin kararını ne iptal edebildi ne de uygundur kararı verebildi. Kadı kendisine kefil olanlardan aldığı güçle mahkemeye gitti. Son kararı geçen perşembe günü Danıştay verdi. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu; El Kadı’nın halen BM listesinde olduğunu, bu bağlamda Türkiye’deki malvarlığı üzerindeki dondurma kararının devam etmesi gerektiğini hükme bağladı. Bir bakıma son kararı verdi. ??? Başbakan bütün bunlardan sonra hâlâ El Kadı’ya kefil olmaya devam ettiğini söylüyor. Yeniden vurgulayalım; yurttaş Erdoğan’ın kime kefil olduğu bizi zerre kadar ilgilendirmiyor... Hikmetyar’a da kefil olabilir... Halil Meşal’e de kefil olabilir... Ancak, bu ülkeyi yönetme sorumluluğunda olan bir kişi ise, Başbakan Erdoğan’ın kime kefil olduğu, bizi ilgilendiriyor! Yarın bir başka ülkenin başbakanı çıksa, şunu söylese: “Ben Öcalan’a kefilim... Türkiye’de terörist başı diyorlar ama, bence değil. O, özgürlük savaşçısıdır. Şu anda cezaevinde olduğu için içim yanıyor...” Başbakan ne diyecek? Türkiye’nin terör sorunu beni ilgilendirmez mi diyecek? Herkes her türlü görüşü ortaya koyabilir, o görüşlere de kefilim mi diyecek? Türkiye’yi; BM listesine girmiş bir kişiyi kollayan, o kişiyle ilgili araştırma yapan memurunu meslekten ihraç eden bir anlayış yönetiyor! Halkımız sefilleri, Başbakan kefilleri oynuyor... Vay halimize! ankcum?cumhuriyet.com.tr GÜNÜN PROGRAMI FUTBOL 19.00: AntalyaF.Bahçe, 14.00: SıvasKonya, Ç.RizeAnkara, SakaryaBursa. 15.00: G.BirliğiKayseri. 13.30: KarşıyakaA.Sebat, EskişehirMardin, Uşakİstanbul Bld., ElazığOrdu, MalatyaT.Telekom, G.Antep Bld.Altay, KocaeliKasımpaşa. BASKETBOL 15.00: F.Bahçe ÜlkerEfes Pilsen. 18.00: BeykozCasa Ted Kolej. 16.00: As AkyazıG.Saray, 18.00: F.Bahçeİstanbul Üniv. VOLEYBOL 12.00: Ted KolejYalova, 14.00: İller BankasıP.Değirmendere, 16.00: Emlak TOKİYeşilyurt, 12.30: Dicle Ünv.Beşiktaş, 16.00: V.Güneş SigortaT.Telekom, 18.00: F.BahçeEczacıbaşı, 16.00: KarşıyakaŞahinbey Bld. ? Baştarafı Arka Sayfada larla olmuyor işte, kan durmuyor, neşeli şarkılar söylenmiyor, koskoca Türk devleti diyalogdan kaçınamaz, kaçınmamalı. Bu iktidar savaşları, ülkeyi daha da çok geriyor. Al bir haber daha, Türkiye’nin en kapsamlı çocuk pornografisi “Sanal Tuzak 1” operasyonlarından sonra yakalanan ve savcılık tarafından 94 yıla kadar hapis cezası istenilen 5 kişi altı ay içinde serbest bırakılmış. Buna söylenecek söz yok.. en hassas olmamız gereken bir gerçeklik karşısında ne kadar da aciziz. Hani çocuklarımızı çok seviyorduk, hani onlar bizim geleceğimizdi. Palavra, şöyle aynaya geçip bir bakalım, neyin peşinden ne kadar gidiyoruz. İki yaşındaki çocuğa tecavüz edildiğinde pek çok kişi hop oturup hop kalkmıştı.. peki o zaman bu durum ne? Hukuk bizi bu kadar mı terk etti?.. Şimdi aynı suçu işleyen ABD’lı Thomas Reedy’e ne ceza verilmiş onu görelim. Reedy, çocuk pornografisi bulundurmak ve yaymaktan yargı önüne çıkmış / IŞIL ÖZGENTÜRK Gerginim, Gerginsin, Gerginler ve 1335 yıl hapis cezasına çarptırılmış. Daha sonra cezası 135 yıla indirilmiş ve tüm malvarlığına ve banka hesaplarına el konulmuş. Serveti, istismar edilen çocuklarla ilgili devlet kurumları arasında paylaştırılmış. Ben daha ne konuşayım.. gene bünye sağlam, yoksa bu gerginlik hepimizi şizofren yapabilir. Bu arada bizi bölmek isteyen dış mihraklar kolaycılığından da daral geldi. Bizi kimsenin bölmesine gerek yok, biz bu işi en güzel kendimiz beceriyoruz. isilozgenturk@gmail.com BAŞSAĞLIĞI Şirketimiz ortağı Mustafa Devrim Yalçın’ın değerli annesi, müstesna insan 1. KOŞU: F: Aklımda (12), P: Enginsoy (3), PP: Sadonunoğlu (9), S: Sağlamer (10). 2. KOŞU: F: Özhaber (2), P: Anka (3), PP: Gökbulut (1), S: Kanhanman (4). 3. KOŞU: F: Cahide Sultan (2), P: Bahtınur (1), PP: Uçanyüz (4), S: Gülsultan (3). 4. KOŞU: F: Yurttay (10), P: Moon Khan (7), PP: Lovely Doyoun (15), S: Ekspres (3). 5. KOŞU: F: Harputlu Gagkoş (1), P: Impetus (5), PP: Muradiyeli (6), S: Real One (8). 6. KOŞU: F: KorkutALTILI GANYAN bey (7), P: Kıvançcan (4), PP: Arbatur (8), S: 2 2 10 1 7 4 Sezginhan (10). 7 5 4 7. KOŞU: F: Sagaris 3 1 (4), P: Baba Bull (3), 1 4 15 8 PP: Hisarım (14), S: 4 3 3 Recepağa (1). Günün İkilisi: 5. Ko15 şu: 1/5. 92 Çifte Bahis: 4. Çifte: 7/4. HİLAL YALÇIN’ı kaybettik. Merhumeye Tanrı’dan rahmet, kederli ailesine ve tüm sevenlerine başsağlığı dileriz. Universal Turizm ve Tic. A.Ş. CUMHURİYET 09 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear