24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 25 ARALIK 2007 SALI 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI S S S PB PB PB PB PB PB 8 4 10 10 13 11 13 12 7 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya PB 9 PB 8 PB 10 PB 11 S 5 S 5 S 4 S 2 PB 17 Parçalı bulutlu Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB PB S S S B S S S 15 17 11 12 7 9 2 2 5 Trabzon Ankara Erzurum Hakkari İzmir Antalya Ş.Urfa Adana Yurtta yağış beklenmiyor. Yurdun batı kesimleri parçalı ve çok bulutlu, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Marmara ile yurdun iç ve doğu kesimlerinde buzlanma ve don olayı ile birlikte gece ve sabah saatlerinde sis görülecek. Hava sıcaklığında önemli bir değişiklik olamayacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih K 5 K 4 K 4 Y 10 Y 6 K 4 K 3 B 4 B 2 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih PB B PB B K K Y Y PB 2 2 12 1 0 2 14 16 2 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı PB 2 B 6 K 18 B 3 K 8 B 4 K 1 Y 18 B 14 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada öyle önemli olaylar veya davranışlar var ki; içerikleri ne zaman ve resmen açıklanacak ya da doğrulanacak veya yalanlanacak bilmek olanaksız. Aydınlık dergisinin 16 Aralık tarihli sayısında yayımlanan iki olay bu hükümetin pek çok sırrına bir örnek. Dergi, Osmanlı’nın Sadrazamı Damat Ferit Paşa ile AKP iktidarının uzun soluklu (Çankaya’daki AKP’li) Dışişleri Bakanı Gül Abdullah’ın imzaladığı iki belge ile ilgili bilgi verirken; “Benzerliğin bu kadarı olmaz” diyor. Olur olur. Bal gibi olur! ??? Önce başlık: “Damat Ferit’in İngiltere ile, Abdullah Gül’ün ABD ile gizli söyleşmesi!” Ve sonra, “teslimiyetin belgeleri”: Kaynak Yayınları’ndan ‘Atatürk’ün Bütün Eserleri’nin 5’inci cildinde, 360 ve 361’inci sayfalarda ayrıntılı anlatılan olay kısaca şöyle: 1) Tarih,12 Eylül 1919. Damat Ferit, İngiliz kuvvetlerinin Meclis Mebusan’ı dağıtmasından 67 ay önce İngiltere ile 2 sayfa 7 maddelik gizli bir anlaşma imzalar. Bu anlaşmaya göre Damat Ferit, İngiliz mandasını kabul eder. Bağımsız Kürdistan’ın kurulmasına onay verir. Türkiye, Mısır ve Kıbrıs’taki haklarından feragat eder. Mustafa Kemal olmasa bu anlaşma işleyecektir. 2) Tarih 2 Nisan 2003: Dönemin Dışişleri Bakanı Gül Abdullah, ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell ile 2 sayfa 9 maddelik gizli bir anlaşma imzalar. Bu anlaşmaya göre Türk askeri Irak’ın kuzeyinden çekilecektir; PKK’ye karşı operasyonlarda ABD’ye bilgi verilecektir. Irak’ın kuzeyinde kurulacak Kukla Devlet, savaş nedeni sayılmayacaktır. Kıbrıs’ta Rauf Denktaş devre dışı bırakılacaktır, Ermenistan’la ilişkiler geliştirilecektir. GülPowell anlaşmasından 3 ay sonra Süleymaniye’de Türk askerinin başına Amerikan çuvalı geçirilir. Denktaş, RTETalat anlaşmasıyla cumhurbaşkanlığından indirilir, devre dışı bırakılır. Hükümet, ABD izni olmadığı için (bugün de öyle) PKK’ye karşı parmağının ucunu oynatamaz. Yıllarca TBMM’ye sınır dışı operasyon için tezkere gönderemez. PKK’nin yönetim kadrosuna af çıkarmaya heveslenir. RTE, “dağdakileri parlamentoda göreve çağırır”. Kamuoyunda tepki ile karşılanır. Dağdaki teröristin siyaset yapmasını sağlayacak affı gerçekleştiremez. Milletvekilleri 2007 yılında ABD ile imzalanan gizli belge konusunu birkaç kez TBMM gündemine taşırlar. Lakin olumlu olumsuz yanıt alamazlar. Hükümet “konu” ile ilgili bilgi vermekten özenle kaçar. 10 Aralık 2007: Komisyonunda Dışişleri Bakanlığı bütçesi görüşülürken Bakan Ali Babacan’a Gül’ün imzaladığı gizli anlaşma sorulur. Bakan yazılı yanıt vereceğini söyleyerek yan çizer, açıklama yapmaz. Üstelik yeni Dışişleri Bakanı, Devlet Bakanı iken 1 milyar dolar karşılığında Türk askerinin K.Irak’a girmeyeceğini taahhüt eden anlaşmayı imzalamaktan sorumludur. Ortada yalanlanamayan bir gerçek vardır: Ulusal yararlarımızı veya sorunlarımızı doğrudan ilgilendiren gizli kapaklı işler, gizli kapaklı yöntemlerle yürütülmekte ve gizli kapaklı dolaplarda gizlenmektedir. ??? Ulusal bir diğer sorun ise RTE’nin AKP Anayasası taslağı üzerinde son düzeltmeleri yapma görevini: Özel danışmanı, laiklikle ilgili düşünce ve önerileri bilinen.. son olarak cumaları Meclis’te namaz saatinde oturumların tatil edilmesini öneren, kamuoyunun yakından tanıdığı eski TBMM Başkanı Bülent Arınç’a vermesi! RTE’nin laiklikle ilgili görüşlerinin örtüştüğü Arınç’a bu görevi vermesinin anlamı şu: Al anayasa taslağını, laiklik kavramını “bildiğin, bildiğimiz gibi” düzelt! Anayasadaki laiklik tanımının yenilenmesi için ömür boyu savaşım veren Arınç’a yeni anayasada düzeltmeler yapmak görevini vermek: Kediye ciğer teslim etmek gibi bir şey! Önce yardım sonra haciz ? Baştarafı 1. Sayfada GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY madığını beyan eden engelliler bu maaşı aldılar” dedi. Belli bir süre sonra işe giren ve “sakatlık yardımı” almaya devam ettiğini devlete beyan etmeyen engellilerin şimdilerde yüzde 300 faizli cezalarla karşı karşıya kaldığını belirtti. “Devlet haksızdır demiyoruz.Ancak istediğimiz ya faizlerin alınmaması ya da bu ce zaların affedilmesi” diyen Boyraz, 58 bine yakın engelli hakkında soruşturma açıldığını ve haciz işlemi başlatıldığını söyledi. Engelli nüfusunun yüzde 4’ünün okuma yazma bildiğini ve kendi haklarını bilmediğini dile getiren Boyraz, “Bugün eğitimini görmüş çok sayıda insan kendi haklarını bilmezken eğitim oranı düşük engellilerin bunları bilmemesi nor maldir. Yetkililerden istediğimiz bugüne kadar banka hortumlayanları, vergi kaçakçılarını affetmiştir. Biz engellileri de affetmesini bekliyoruz” çağrısında bulundu. Altı Nokta Körler Derneği İstanbul Şubesi Başkanı Murat Demirok da var olan yasayı uygulayanların denetim hatalarının engellilere kesildiğini belirterek, “Engelliler bu maaşı alırken raporlayarak bunu beyan ediyorlar. O halde işe başladıkları da maaşı verenler tarafından takip edilmelidir. Sorumlu devlettir” görüşünü kaydetti. “Türkiye’de kara para aklayanlar affediliyor, ama engelliler affedilmiyor” diyen Demirok, engellilere yeteri kadar istihdam olanaklarının sunulması halinde devletten yardım almak istemeyeceklerini de vurguladı. İstanbul’da facia kıl payı önlendi Mecidiyeköy Metro İstasyonu’na saldırı düzenleyeceği iddia edilen bir kişi yakalandı. Çantasında 3.5 kg. patlayıcı, cep telefonu düzeneği ve bol miktarda çelik bilye bulundu İstanbul Haber Servisi Mecidiyeköy Metro İstasyonu’na bombalı saldırı düzenleyeceği iddia edilen bir kişi yakalandı. “Mehmet Demirkaya” adına düzenlenmiş sahte kimlikle ele geçirilen şüphelinin “Hayri” kod adlı Şahabettin Demir olduğu belirlendi. Demir’in çantasından 3.5 kilogram A4 tipi patlayıcı, cep telefonu düzeneği, çok sayıda çelik bilye ve açma kapama butonları çıktı. Şüphelinin Yenibosna’daki evine düzenlenen baskında da patlayıcı madde ele geçirildi. Demir’le işbirliği yaptığı tahmin edilen 1 kişi daha gözaltına alındı. Şişli İlçe Emniyet Müdürlüğü karşısındaki İETT gişesinin arkasında bulunan şüpheli çantayı dün saat 12.00’de gören yurttaşlar, polise haber verdi. Olay yerine gelen bomba imha ekipleri, çantada 3.5 kg. ağırlığında A4 tipi bomba buldu. Bölgeyi güvenlik kordonuna alan emniyet güçleri, bombayı etkisiz hale getirdi. Polis, bombalı çantayı Akbil dolum gişesinin yanına bıraktığı şüphesiyle 1975 doğumlu Mehmet Demirkaya adına düzenlenmiş sahte kimlik taşıyan bir kişiyi gözaltına aldı. Bombalı çantanın Mecidiyeköy Metro İstasyonu’nda patlatılmasının planlandığı iddia edildi. Olayın, terör örgütünün, sınır ötesi operasyonlara karşı kentlerde sansasyonel eylemlerle panik yaratmaya yönelik olduğu değerlendirmesi yapılıyor. Görgü tanığı Sami Çaylak isimli Akbil dolum gişesi memuru, 30 yaşlarında bir kişinin Akbil doldurmak için gişeye geldiğini söyledi. Çaylak, olayı “56 sivil polis yakaladı. Üzerine çullandılar. Hemen alıp götürdüler. Çanta şahsın üzerindeydi. Polisler şahsı alınca çantayı gişenin yanına bıraktılar” şeklinde aktardı. Şişli Belediyesi temizlik işçisi Hüseyin Bektaş ise “Yolu süpürüyordum. Polisler geldi. ‘Bomba var!’ diyerek bizi uzaklaştırdılar. Poşetin içinde iki kutu vardı” diye konuştu. Yenibosna’daki bir apartmanın en üst katında oturan “Hayri” kod adlı Şahabettin Demir’in evinde yapılan aramada bir miktar patlayıcı, patlayıcı düzenekleri ve fünyeler ele geçirildi. (Fotoğraf: AA) Takip operasyonu İstanbul Valisi Muammer Güler, eylem hazırlığında olan kişinin kaldığı Yenibosna’daki hücre evinde operasyon yapıldığını ve bir miktar patlayıcı, patlayıcı düzenekleri ve fünyeler ele geçirildiğini bildirdi. Eylem hedefini bilmediklerini ifade eden Güler, “Ama önemli bir eylem hazırlığında olduğu belli” dedi. “Şüphelinin üzerinde bomba olduğu halde takip edilmesi risk değil miydi” sorusuna Güler, “Bombanın kimseye zarar verilmeden ele geçirilmiş olması çok önemliydi” yanıtını verdi. Yenibosna’daki evde bulunan bir kadın ve 2 çocuk ifadeleri alınmak üzere emniyete götürüldü. Sokaktaki marketin sahibi Sabri Karataş, binanın üst katında Batmanlı ailenin oturduğunu ve M.A. adlı kiracının 2 kardeşi olduğunu söyledi. Bu kişilerin tekstilde çalıştıklarını anlatan Karataş, Almanya’daki ev sahibinin kirasını kendisinin aracılığıyla aldığını kaydetti. Havalimanında alarm ÖZCAN YAŞAR gücün olmamasını... Irak’ta bunu büyük ölçüde başardı. Amerikan güçleri 9 Nisan 2003’te Bağdat’a girip yönetimi ele geçirdiğinde ilk yaptığı şuydu: Irak Ordusu’nu dağıtmak... Ortada zaten ordu kalmamıştı, dağılmıştı. Saddam’ın çevresindeki askerleri çok önceden tek tek satın alan ABD, işgalden sonra onları kullanarak kendi kontrolünde bir ordu oluşturabilirdi. Yapmadı... O günlerin hemen sonrasında Irak’ta iç karışıklık başlayınca ABD yönetimini Batı’da eleştirenler çıkmış, “Muhatap olunacak bir ordu kursaydı, daha iyi kontrol edebilirdi” yorumları yapılmıştı. Görünen o ki ABD şunu hesapladı: “Eğer Irak Ordusu’nu ayakta tutarsam, gün gelir içinden ulusal refleksler sergileyenler çıkar. İşgale hayır diyen bir komuta katı halkla da bütünleşebilir... Bu durumda kontrolüm güçleşir!” ??? Dün Irak Cumhurbaşkanı Talabani, yardımcısı Haşimi, yerel yönetim lideri Barzani Süleymaniye’de ortak basın toplantısı düzenlediler. Daha doğru anlatımla, bundan sonra ne yapacaklarını kararlaştırmak üzere bir araya geldiler. Gazetecilere de Türkiye’nin operasyonlarına karşı “ortak duruş” göstermek istediler! Ama olmadı... Talabani, “Türkiye’nin kendisini koruma hakkı var” dedi... Barzani, “Bu operasyon kesinlikle kabul edilemez” dedi... İkisinin de yaklaşımı doğruydu! Talabani, Bağdat’taki yerini korumak için böyle demeliydi... Barzani, Irak’ın kuzeyindeki iktidarını korumak için böyle demeliydi... Tek ortak kaygıları vardı: Koltuklarını ve tabii ki kendilerini korumak! Irak’ın bütünlüğüydü, geleceğiydi... Geçiniz! ABD’nin dün toplanan üçlüden tek isteği var: Petrol Yasası’nı bir an önce çıkarın! Anlaşabildiler mi? Anlaşmak durumundalar! ??? Irak laboratuvarının son dönemdeki deney sonuçları şöyle özetlenebilir: Bir ülkenin ortak reflekslerini çökerttiğinizde istediğiniz gibi yönetebilir, yönlendirebilirsiniz! ABD önümüzdeki dönem Irak dengelerini şöyle kurmuş görünüyor: 1 Kürtlerle ilişkiyi bu düzeyde ya da biraz daha altta tutmak. 2 BarzaniTalabani sesini yükseltecek olursa, “Bugünkü durumunuzu da yitirirsizin” sopasını göstermek. 3 Terörle mücadelesinde sınırlı destekler vererek Türkiye’yi hoş tutmak. 4 PKK militanlarını şu aşamada Türkiye ekseninden çıkarıp, ilerideki olası planlar için uyumaya bırakmak. Bush’la Erdoğan dün telefonla konuştu! Anlaşılan anlaşmaları fena gitmiyor... ankcum?cumhuriyet.com.tr Terör olaylarının kırsal kesimden kent içine kaydırılması olasılığını göz önünde bulunduran polis, Atatürk Havalimanı’nda güvenlik önlemlerini “turuncu” olarak tabir edilen (yüksek) seviyeye çıkardı. Havalimanı ve terminal girişi ile katlı otoparktaki denetimler arttırılırken özel güvenlik elemanları MP5 otomatik silahlarla nöbet tutuyor. İstanbul’da olası bir eyleme karşı alınan önlemler çerçevesinde Atatürk Havalimanı’nda da güvenlik tu runcu seviyeye çıkarılırken, havalimanına metro ile gelen şüpheli yolcular GBT’ye (Genel Bilgi Toplama) tabi tutulacak. Havalimanına metroyla ulaşılan noktada özel bir bölüm oluşturulurken, birçok alanda da yeni güvenlik tedbirleri uygulamaya sokuldu. Havalimanındaki emniyet ve diğer özel güvenlik birimleri, uygulamayla ilgili çalışanlarına eğitim verirken “Silahlı güvenlik kimliğine” sahip özel güvenlik elemanları, iç ve dış hat terminalleri çıkış kapısı önünde 24 saat süreyle nöbet tutmaya başladı. DTP’den Öcalan için kampanya ? HAKKÂRİ (Cumhuriyet) DTP Hakkâri İl Teşkilatı, Abdullah Öcalan’ın sağlığının, İmralı Adası’nın nemli iklimi ve tutulduğu cezaevi koşulları nedeniyle zamana yayılı olarak her geçen gün bozulduğunu ileri sürerek başka cezaevine nakledilmesi için mektuplu kampanya başlattı. 3 ayrı metin halinde yazılan 300’e yakın mektup, TBMM İnsan Hakları Komisyonu, Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiserliği ve Avrupa Konseyi İşkenceyi İzleme ve Önleme Komitesi’ne gönderildi. Emniyet: 12 aktif örgüt var ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Terörle Mücadele Daire Başkanlığı’nın yaptığı araştırmaya göre Türkiye’de 4’ü yasadışı sol, 3’ü bölücü, 5’i dinci “aktif durumda” 12 terör örgütü bulunuyor. Bunlar, DHKP/C, MKP, TKP/ML, MLKP adlı yasadışı sol örgütler; PKK, PŞK, PDK bölücü örgütler; Hizbullah, Hilafet Devleti, İBDA/C, TevhidSelam ve El Kaide Terör Örgütü Türkiye Yapılanması adlı dinci örgütlerden oluşuyor. Araştırmaya göre, PKK üyeleri eğitim seviyesi en düşük kişilerden oluşurken dinci terör örgütleri üyeleri arasında yaşları 10 ila 14 olan çocuklar bile var. İstanbul’da 1 haftada 20 saldırı İnönü Meydanı’ndaki kıvılcım ERTUĞRUL KAZANCI * Her gün araç yakılıyor İstanbul Haber Servisi İstanbul’da son bir haftada park halindeki 20’yi aşkın araç kundaklandı. Şişli ve Gaziosmanpaşa’da dün iki araca yapılan molotofkokteyli saldırılar sonucu araçlarda maddi hasar meydana geldi. Polis, soruşturmanın devam ettiğini belirtti. Okmeydanı Mahmut Şevket Paşa Mahallesi Baran Sokak’ta park halindeki 34 UZB 11 plakalı pikap, kimliği belirlenemeyen kişilerce molotofkokteyli atılarak yakıldı. Alev alan otomobile Şişli itfaiye ekipleri müdahale etti. Olayda araç kullanılamaz hale geldi. Gaziosmanpaşa Karadeniz Mahallesi 1144. Sokak üzerindeki bir minibüse de kimliği belirlenemeyen kişilerce molotofkokteyli atıldı. İtfaiyenin müdahale ettiği olayda da maddi hasar meydana geldi. Beşiktaş, Hüsrev Gerede Caddesi, Muradiye Bayırı Sokak’ta bulunan biri lüks jeep olmak üzere 3 araç, 21 Aralık’ta kundaklandı. Saldırganların 1516 yaşlarında çocuklar olduğu belirtildi. 9 Aralık’ta İstanbul Kağıthane’de Ortabayır Mahallesi Talatpaşa Caddesi ve Çevik Caddesi’ni birbirine bağlanan Harman, Şair Çelebi, Menekşe, Aba ve Destan sokaklarda, 12 otomobil, üzerlerine yanıcı madde dökülerek kundaklandı. Yanan otomobillerin birçoğu kullanılamaz hale gelirken olaylara ilişkin 3 kişi gözaltına alındı. Ümraniye’de aralarında 100 metre mesafe bulunan iki sokakta park halindeki toplam 7 araç 22 Aralık’ta kundaklandı. Kundaklanan araçların ithal lüks arabalar olması dikkat çekti. Maskeli saldırganlar arabayla kaçtılar. Anadolu İhtilali’nin kan ve ateşle yoğrulmuş çetin günlerinden; “Türk’ün makus talihini yenerek’’ geçtikten sonra devrim ve demokrasi tarihimizde önemle yer eden İsmet İnönü olgusu, özenle değerlendirilmelidir. “Olaylara ve gerçeklere; hayalsiz, yaldızsız ve çırılçıplak göz dikmek cesaretine malik sorumlu bir adam” tanımlaması İnönü’nün kendisine ilişkin yargısıdır. Alman tarihçi Von Bischoff, İnönü için; “Olaylar mantığını sistem mantığına karıştırmamış, yaşamla duygusallığı ayrı tutarak devlet yönetiminde gerçekçi olmuş değerdir” der. Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı ordusu kötüleyince önce Genelkurmay Başkanlığı’na düşünülen, sonra “Harbiye Nezareti” Müsteşarı yapılan kişi alt rütbeli Mustafa İsmet’tir. Anadolu’daki ölüm kalım mücadelesinde rütbesi, emrindekilerden küçük olmasına karşın bu kez, Genelkurmay Başkanı’dır. İnönü Savaşları için yabancı basının saptama ve değerlendirmeleri ise iyi bilinmelidir. “İkinci İnönü Savaşı’ndaki başarıyla birlikte yeni bir devlet doğmuştur” yorumu İngiliz tarihçi Sherill’indir. İnönü Savaşlarını küçümseyip yok sayan, oradan da “Büyük Taarruz”u silmeye kalkışanlar, sadece o tarihlerin yabancı basın ve yayın organlarını çıkarıp bulsunlar o yeter. Nâzım Hikmet’in; “İnönü meydanı yavrum” dizesiyle başlayan ve “İnönü karanlığı sesler ve kıvılcımlarla doluydu” şeklinde sonlanan Kuvayı Milliye Destanı’ndaki bölümü okusunlar da tüyleri ürpersin. Mustafa Kemal bir ulusun ve bir ülkenin alınyazısını sadece sevdiği arkadaşı olduğu için mi İnönü’ye bırakmıştır? Nâzım Hikmet gibi sözünü esirgemez bir ozan, İnönü Savaşlarına hatır için mi olağanüstü anlatımla yer vermiştir? Bu satırların yazarının babası, İnönü Savaşlarının yapıldığı İlçe’nin Zafer Okulu Müdürlüğünü yapmıştır. Dağ sırtlarında sıralı 1493 şehit için yıllarca çok anlamlı törenler düzenlemiştir. O şehitler ve 2740 gazi, daha birincisinde emperyalist saldırganlardan 16 bin tanesini İnegöl’e doğru tüm varlıklarıyla silip atmıştır. “Mudanya Mütarekesi” ve “Lozan” Antlaşması belgelerinin anlamları ve yapıcısı tarih sahnesinde iyi tahlil edilmelidir. Fransız siyasal bilimci Maurice Duverger: “Tek parti, tek şef Türkiye’sindeki demokratik yapı diktatörlükten uzaktır” derken, İngiliz tarihçi Dankert Rostow; “Elindeki diktatöral kudretten, demokrasi adına vazgeçebilen dünyadaki tek devlet adamı olmanın onuru İnönü’nündür” demektedir. İrdeleme: Planlı kalkınma, halkçıdevletçi sosyal siyaset, tam bağımsızlığı ve uluslararası eşitliği öngören bir tavır içinde, eğitimden; sanayi, sağlık, ulaşım ve yeraltı zenginlikleri değerlendirilmesine giden ve “Toprak işleyene aittir” görüşüne uzanan uygulamalar, İnönü’nün devlet yönetim politikalarıdır. İnönü; liberalizme, faşizme ve teokrasiye karşı çıkan bir kişiliktir. Cumhuriyetin devrimci önderleri Atatürk ve İnönü daima demokrasi yanlısıdırlar. 1925’teki “Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası”, nifak çıkarıcılıktan İstiklal Mahkemesi’nce kapatılmıştır. 1930’daki “Serbest Cumhuriyet Fırkası” da ülkesel kargaşanın sorumlusu olarak kendini dağıtmıştır. Her ikisi de rejim düşmanlarının siyasal karargâhlarıdır.1945 sonlarında İnönü zorlama olmadan çok partili yaşama birdenbire geçer. “Bir devrim için ölüm darbesi, her şeyin kazanılmış ve her şeyden emin bulunulduğunun sanıldığı andır” sözü kendisinin olmasına karşın ülkedeki fesadı ve dış yardakçıların karşıdevrim gücünü sezememiştir. Geçiş erkendir. Cumhuriyet ve devrim oturmamıştır. Önceki denemelerin izleri ortadadır. Üstüne üstlük; “SSCB’nin boğazlarda üs, doğudan toprak istediğini” savlayan gerçek dışı söylemlerle Türkiye tertipli şekilde Batı blokuna itilmiştir. İşte o zaman ABD, alanı boş bulmuştur. İnönü yanılgılara düşürülmüştür. O’nun yanılgıları da ulusu ve ülkeyi olumsuz etkilemiştir. 1963 tarihli ve önceleri siyasal nitelikli olmayan “Ankara” Antlaşması’nın “AB” kulluğuna ve yeniden “Sevr” işbirlikçiliğine uzanan serüveni, Lozan kahramanının hesaplayamadığı bir başka sonuç olsa gerektir. Şurası bir gerçektir ki, 1945 sonlarında girilen çok partili siyasal yaşamın 2007 yılında vardığı son nokta, bir felakettir. İlkin İnönü Savaşlarında kıvılcımlanan sonra da Dumlupınar’da alevlenen; siyasal, sosyoekonomik ve kültürel nitelikli kurtuluş ve kuruluş destanındaki süreç, karşıdevrimin karanlığında son bulmuştur. Bilinçsiz bir demokrasi kaosu, yaşananların başlıca nedenidir. Sonuç: Gerçekçi yaklaşım odur ki, bu ülke tarihinde Atatürk öncülüğünde başlayan büyük devlet adamları dizisinin ikinci ve sonuncusu, yine Atatürk’ün deyişiyle: “Her büyük işin ehli ve faili İnönü’dür.” İsmet İnönü’nün aramızdan ayrılışının yıldönümünde ulus ve ülkenin kendisine şükran borcu olduğunu bir kez daha anımsıyoruz. * Eğitimci Hukukçu YSK’den Genç’e oyçokluğuyla ret ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) YSK, Kamer Genç’in “referandumdan sonra Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün görevini sürdüremeyeceği” gerekçesiyle cumhurbaşkanını halkın seçmesi sürecinin başlatılması için yaptığı başvuruyu oyçokluğuyla reddetti. Başkanvekili Ahmet Başpınar karşıoy yazısında “Anayasa değişikliğinin yürürlüğe girmesiyle cumhurbaşkanlığına aday gösterilme, görev süresi ve seçilme şeklinin değişmiş ve anayasa değişikliğinde de aksinin öngörülmemiş olması nedeniyle, Cumhurbaşkanlığı sıfatı sona ermiş olacağından, yeni usule göre Cumhurbaşkanı seçiminin yapılması gerekir” görüşünü dile getirdi. Bilet için Ülkü Ocağı’na gitmiş ? İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir’de Saint Antoine Kilisesi’nde yapılan ayinin ardından Rahip Adriano Franchini’yi yaralayan Ramazan Bay’ın Altıntepe Cami’nin imamıyla görüştükten sonra Ülkü Ocağı lokaline gittiği ortaya çıktı. Bay’ın, ülkücü olduğunu söylediği ve Balıkesir’deki evine gitmek için 15 YTL istediği öğrenildi. Olumsuz yanıt alması üzerine Bay’ın karşısına çıkan polis ekibine teslim olduğu bildirildi. Rusya’dan silah satışı rekoru ? MOSKOVA (AA) Rusya’nın bu yıl 7 milyar dolardan fazla silah sattığı bildirildi. Başbakan Yardımcısı Sergey İvanov, “Silah ihracatımız 2000 yılından bu yana iki kat artarak 2006’da 6.5 milyar dolarla rekor kırmıştı. Bu yıl da 7 milyar doları aşarak yeni rekor kırdı” dedi. İvanov, Rus şirketlerinin 32 milyar dolarlık sipariş aldığını söyledi . CUMHURİYET 08 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear