Catalog

23 KASIM 2007 CUMA CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Bugün ikisi bizden (‘Suna’ ve ‘Saklı Yüzler’), üçü İngiliz Amerikalılardan (‘Elizabeth’, ‘Avukat’ ve ‘Angel’), toplam beş film gösterime giriyor 15 ULUSLARARASI PERA FESTİVALİ ‘Rüzgârın Çocukları’ geliyor Film de bakire kraliçenin sevdalandığı denizci Sir Walter Raleigh’yle süregelen ilişkisi de işleniyor. Beş yeni film Kültür Servisi Giderek her nabza ve zevke göre şerbet veren çeşit çeşit filmle kıvamını tutturmaya başladığı söylenebilecek yeni mevsimin zengin haftalarından biri daha başlıyor bugün. Cate Blanchett’in bir kez daha oturduğu tahtı hak eden güçlü İngiltere Kraliçesi 1. Elizabeth olduğu ve kraliçenin gönül ilişkilerini ele alan ‘Elizabeth: Altın Çağ’ Antalya’dan sonra İstanbullu sinemaseverlerle buluşacak, göz alıcı bir tarihsel dönem filmi. Nedense basın gösterimi iptal edilen ‘Avukat’sa George Clooney’nin yine karizmasını konuşturduğu, adı şimdiden Oscar söylentilerine karıştırılan bir hukuk hikâyesi. Fransız yönetmen François Ozon’un tamamını İngilizce çektiği Angel, bir roman uyarlaması. ‘Bez Bebek’le ‘Soğuktu ve Yağmur Çiseliyordu’nun yönetmeni Engin Ayça’nın senaryosunu yazıp yıllar sonra yine Türkan Şoray’la işbirliği yaptığı Suna ve ‘Büyük Adam Küçük Aşk’la tanınan Handan İpekçi’nin yazıp yönettiği, namus cinayetlerini konu edinen ‘Saklı Yüzler’se haftanın iki yeni Türk filmi. LTIN ÇAĞ’INDA ‘ELIZABETH’ 16. yüzyıl sonunda KatolikProtestan isyanları ve din kavgalarıyla bölünüp parçalanmasını engellediği İngiltere’nin bütünlüğünü sağlamış Kraliçe 1. Elizabeth, kuşkusuz İngiliz tarihinin en önemli figürlerinden biriydi. Hiç evlenmemiş, özel hayatı hep merak edilmiş bu ‘Bakire Kraliçe’, gelmiş geçmiş en başarılı yöneticilerinden biri olduğu ülkesiyle evliydi aslında. Şimdiye kadar malum o renkli cinemascope Hollywood sineması yaklaşımıyla yaşamı defalarca ele alınmış, Bette Davis, Flora Robson, Jean Simmons, Glenda Jackson, Miranda Richardson, Judi Dench, Helen Mirren gibi oyuncular tarafından canlandırılmıştı Kraliçe Elizabeth, beyaz perdede ve cam ekranda. ‘Robin Hood’ gi ‘A bi zenginden alıp yoksula vererek namı tüm Hindistan’a yayılmış, anlı şanlı kadın haydut üstüne çektiği ‘Bandit Queen’le ünlenen yönetmen Shekar Kapur, başrolde Cate Blanchett’ı yönettiği Elizabeth’te din ve iktidar ilişkilerini öne çıkarmıştı,1998’de. Yönetmen Kapur, Elizabeth’ten on yıl kadar sonra çektiği, ‘Elizabeth: The Golden AgeElizabeth: Altın Çağ’ adlı devam filminde artık tanrısal güçlere sahip olduğunu düşünen kraliçenin duygusal yaşamına yönelerek gönül defterinin yapraklarını çevirmeye girişiyor şimdi. Denizde İspanyol donanmasıyla kapışmayı planlayan Elizabeth’e yapılacak suikastın, kraliçenin danışmanı ve akıl hocasınca (Geoffrey Rush) ortaya çıkarıldığı filmde, İngiltere tahtında nerdeyse yarım yüzyıl süresince saltanat süren bakire kraliçenin sevdalandığı denizci Sir Walter Raleigh’yle (Clive Owen) süregelen ilişkisi de işleniyor. Kültür Servisi 6. Uluslararası PERA FEST, dünyanın farklı köşelerinden Çingene gelenekleri üzerine görkemli bir gösteriyle başlıyor. 317 Aralık tarihleri arasında düzenlenecek olan festivalin açılışı, 3 Aralık Pazartesi akşamı Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda, “Rüzgârın Çocukları” (La Route des Fils du Vent) adlı gösteriyle yapılacak. Festival, İstanbul Büyükşehir Belediyesi desteğinde Pi Production tarafından düzenleniyor. Bir Fransız yapımı olan gösteri, Çingenelerin Rajastan’dan başlayıp Endülüs’e kadar uzanan binlerce yıllık yolculuğunu müzik ve dansla yansıtıyor. Rajastan’ın büyüsünden, Romen Çingenelerinin kemanlarından gelen hüzünlü yakarışa ve Endülüs Çingenelerinin danslarına uzanan bu büyüleyici gösteride, müzisyenler tablalarına, gitarlarına, kemanlarına dokundukça müziğin kendisi olacaklar, az görülecek bir güç ve cömertlikle yaşadıklarını müziğe, müziklerini yaşadıklarına dönüştürecekler. Gösterinin ilk bölümünde İspanya, Hindistan ve Romanya’dan gelen Çingene müzisyenler ayrı ayrı sahneye çıkarken çingenelerin yolculuğuyla müziklerinin etkileşimi de aktarılacak. Gösterinin ikinci bölümünde ise, tüm sanatçılar bir araya gelecek ve yarattıkları evrensel Çingene müziği ile danslarını sunacaklar. “La Route des Fils du Vent”ı izlerken farklı coğrafyalardan gelmelerine karşın ortak bir tutkunun, müzik tutkusunun dünya Çingenelerini nasıl bir araya getirebildiğine tanık olacaksınız. Romanya’dan “Tchaas Gypsy Music From Eastern Europe”, İspanya’dan “Calle Cerezo Flamenco” ve Hindistan’dan “The Dhoad Gypsies From Rajastan” adlı toplulukları bir araya getiren “La Route des Fils du Vent” gösterisi, sizi bin yıllık bir yolculuğa davet ediyor. (www.biletix.com) Sorun çözücü bir ‘Avukat’ enarist Tony Gilroy’un ilk kez yönetmenliğe soyunduğu ‘Michael ClaytonAvukat,’ öncelikle parlak oyuncu kadrosuyla göz alan, Altın Aslan yarışına katıldığı bu yılın Venedik Festival’inde Amerikan sinemasını temsil etmiş, suç ve kuşku öğelerinin ağır bastığı, kirli avukat becerilerinin sergilendiği bir hukuk filmi. George Clooney’nin oynadığı, polis bir babanın oğlu ve eski bir savcı olup çalıştığı New York’un en güçlü ve saygın hu Bu ‘Angel’, melek değil yazar ugün gösterime giren filmlerden ‘Angel’, kendi yoksul hayatıyla taban tabana zıt bir zengin yaşam süren, çok varlıklı bir kadının hikâyesini kaleme alarak sonunda saygın, ünlü bir kadın yazara dönüşen, hayal ettiklerini gerçekleştirip başarıya ve aşka kavuşan ‘Angel’in (Romola Garai) mutlu bir sonla bitmeyen peri masalını perdeye taşıyor. İngiliz romancı Elizabeth Taylor’un tipik İngiliz bakış açısına sahip, 1957’de yayımlanmış, aynı adlı eserinden tanınmış Fransız yönetmen François Ozon eliyle sinemaya uyarlanmış ve ilk kez 2007 Berlin Festivali’nde seyirci karşısına çıkmış ‘Angel’de başrolü, meraklısının bir ay kadar önce bizde de gösterilmiş ‘AtonementKefaret’te keşfettiği Romola Garai üstleniyor. Charlotte Rampling, Sam Neill, Lucy Russell, Jacqueline Tong, Janine Duvitski ve Jemma Powell filmin öteki oyuncuları. Ünlü Fransız yönetmenin bütünüyle İngilizce çektiği Angel, İngiliz usulü bir dönem filmi ve şatafatlı, kostümlü bir dramanın tüm bildik albenisini kuşanmış, meraklısının pek ilgisiz kalamayacağı türden, melez bir epik sayılabilir. Tabii her zamanki gibi yönetmenin fetiş oyuncusu (ve yaşıtı olmakla da öğündüğümüz) Charlotte Rampling’in de rol aldığı bu son François Ozon filmi öncelikle bu ‘incelikli’ yönetmenin hayranlarına hitap ediyor. B S kuk şirketlerinden birinin bütün kirli işlerini halletmekle görevli Michael Clayton’ın, her türlü müşteri pisliğini temizleyip tüm sorunlu davaların hakkından gelirken nasıl bir adama dönüştüğü gerçeğiyle yüzleşmesini hikâye eden ‘Avukat’ı, başarılı performansıyla Clooney hazretleri sürüklüyor iki saat boyunca. Canlandırdığı Michael Clayton karakteriyle şimdiden Oscar adayları arasında adı edilmeye başlanan Clooney’nin yanı sıra Tilda Winton, Tim Wilkinson, Ken Howard, Sean Cullen, Michael O’Keefe gibi oyuncuları da bir araya getiren bu ilk filmiyle, şimdiye kadar ‘Şeytanın Avukatı’yla Bourne serisinin senaristi olarak adını duyurmuş Tony Gilroy’un ilk yönetmenlik sınavından geçtiği belirtiliyor yabancı eleştirmenlerce. ‘Avukat’, örtbas ediliveren birtakım yolsuzlukları, kirli ilişkileri ve hukuksal entrikaları konu edinen filmlerden hoşlananlara ve George Clooney hayranlarına salık verilebilir. 68 rüzgârının savurduğu Suna’lar... Ü ‘Saklı Yüzler’... 12 Eylül’e ilişkin ‘Babam Askerde’ ile nicedir yaşadığımız Kürt sorununa alışılmıştan farklı, sevecen gözlerle ‘bakan’ ‘Büyük Adam Küçük Aşk’ın yönetmeni Handan İpekçi’, bugün gösterime giren yeni filmi ‘Saklı Yüzler’de, sık sık üçüncü sayfa haberlerine konu olan namus cinayetlerini ele alıyor. Sevdiği adamdan hamile kalınca ailesi tarafından öldürülmesine karar verilen Zühre’nin (Şenay Aydın) dramını hikâye ederek nicedir kanayan toplumsal bir yaramıza parmak basan bu film, seyircisinden katılım ve dikkatli bir seyir istiyor. İpekçi’nin zor koşullarda çekip tamamlayabildiği ‘Saklı Yüzler’, doğu ve güneydoğu bölgelerimizdeki feodal ilişkilerle geleneksel namustöre kavramı değişmedikçe, yeni üretim ilişkileri oluşturulmadıkça bu cinayetlerin süreceğini de düşündürüyor. niversite öğrencisiyken 12 Mart darbesinden nasiplerini alarak dağılan ve savrulan 4 yakın arkadaşın, Suna (Türkan Şoray), Erhan (Demir Karahan), Sevgi (Gülsen Tuncer) ve Selim’in (Erol Mütercimler), ıssız taşra atmosferinde yeniden bir araya geldiği, buruk bir anılar toplamı ‘Suna’. ‘Bez Bebek’ (1987) ve ‘Soğuktu ve Yağmur Çiseliyordu’dan (1991) yıllar sonra yazıp yönettiği üçüncü filmi ‘Suna’da, 68 düşleri ve ideallerinin eriyip gittiği, gelecek tasarılarının gerçekleşmediği, aşkların küllendiği, hüzünlü bir hikâye anlatıyor Engin Ayça. Antalya ön jürisi tarafından beklenmedik bir şekilde elenerek Altın Portakal yarışmasına katılamayan ‘Suna’, kuşkusuz haftanın ilgiye ve seyre değer filmlerinden biri. Kırık aynalarda görülenler Kültür Servisi Mesut Tufan’ın “Kırık Aynalar” adlı sergisi Tophane’deki Tütün Deposu’nda yarın 18.00’de açılıyor. “Avrupa’nın Müslümanları ve Ortadoğu’nun Hıristiyanları” başlığı altında topladığı fotoğraflarıyla eşya ve video yerleştirmesinden oluşan sergiyi sanatçı “Balkanlar’dan Ortadoğu’ya, Saray Bosna’dan Kudüs’e Bir Görsel Seyahatname” olarak tanımlıyor. Küratörlüğünü Ali Akay’ın üstlendiği sergi 15 Aralık’a dek gezilebilir. (Tel.:2122915540 ve 2122314939) 21 sanatçının eskizleri Kültür Servisi 21 sanatçının ‘düşünülenin biçime ilk dönüşümü’ olarak değişik tekniklerle yaptıkları ‘eskiz’leri 6 Aralık’a dek Caddebostan Kültür Merkezi Sanat Galerisi’nde. Sergide Mehmet Güleryüz, Oktay Anılanmert, Mustafa Pilevneli, Süleyman Saim Tekcan, Beril Anılanmert, Meriç Hızal, Ergin İnan, Hale Sontaş, Berna Türemen, Zahit Büyükişliyen, Fevzi Karakoç, Bihrat Mavitan, Fuat Acaroğlu, Habip Aydoğdu, Aydın Ayan, Gürbüz Doğan Ekşioğlu, Bedri Baykam yapıtları yer alıyor. (0 216 386 26 81) CUMHURİYET 15 K