26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 1 KASIM 2007 PERŞEMBE 4 HABERLER Erdoğan’ın Bush ile görüşmesinde ‘ekonomik yaptırımlara destek’ konusunun masaya getirilmesi bekleniyor DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN İsmet ve Erdal İnönü ile Türkiye Cumhuriyeti Türkiye Cumhuriyeti 84. yaşını bitirip 85’ine girdikten bir gün sonra hemen hemen onunla yaşıt olan Erdal İnönü, tedavi görmekte olduğu ABD’de vefat etti. Erdal Bey değerli bir bilim adamı, aynı zamanda geç yaşta biraz da zoraki girdiği politik yaşamdaki edimleriyle, tarihimizde yer alacak bir siyasetçi idi. Tabii ki, babaoğul İnönüler’in yaşamına baktığımızda, oğlun tarihteki yeri babanınkinden çok değişiktir. Neden? Bu olgunun nedenini incelerken, Türkiye’de baba İnönü’nün de kurucuları ve yöneticilerinin ikincisi olduğu Cumhuriyetin neleri başarıp neleri başaramadığı konusuyla karşı karşıya kalıyoruz. Cumhuriyetin en büyük başarı ve kazanımlarından biri ve belki de birincisi olan büyük eğitim seferberliği sırasında Türkiye’nin Başbakanı, Mustafa Kemal’in büyük atılımlarını yaşama geçiren kadronun başı olan İsmet Paşa, Cumhuriyetin tüm devrimlerine olduğu gibi milli eğitim seferberliğine de inanıyordu. Nitekim başbakan olarak kendi çocuklarını da Türk milli eğitiminin okullarına (ilkortalise ve üniversite) göndermişti. Erdal İnönü, Türkiye’de okuduktan sonra mezun olduğu fizik dalında doktora yapmak için yurtdışında eğitime gitmiş, hem o sırada, hem de sonraları bilim adamı olarak Cumhuriyetin milli eğitim alanındaki başarılarının canlı ve parlak bir örneği olmuştur. ??? Evet oğul İnönü, alçakgönüllü kişiliği, sadeliği ile baba İnönü’nün reisi olduğu ailenin müstesna değerlerinin ailenin genç bireylerine de yansıdığını göstermiş, seçkin bilim adamı ve aydın, daha sonraları da ilkeli bir siyasetçi olarak, babanın mimarı olduğu Cumhuriyet milli eğitimi ve aydınlanmasının başarısını kendi kişiliğiyle kanıtlamıştı. Erdal Bey, babasının başarıyla yürütüp sonuç vermesinde birinci derecede etkili olduğu Türkiye’nin çok partili siyaset yaşamına, geç yaşta biraz da zoraki olarak girmiştir. Orada da, kişisel olarak, sanki bir devlet kurucusunun, başbakanın, cumhurbaşkanının oğlu olarak, önce Pembe Köşk’ten, sonra Çankaya’dan gelmiş değil de, halkın içinden çıkmışçasına alçakgönüllü, halka kendini sevdiren, ister yandaşı olsun, ister karşıtı herkeste sevgi ve saygı uyandıran, siyaseti daha bilimsel bir tabana oturtmaya çalışan, demokrasiyi içine sindirmiş, demokratlığı sanki doğumundan gelen doğal bir davranış biçimi olarak, üzerine cuk oturmuş biçimde taşımış bir siyasi lider örneği olmuştur Erdal Bey. Yukarıda da belirttiğim gibi, bu yalnızca aldığı aile terbiyesinin değil, milli eğitimimizin ürünü olan Cumhuriyet terbiyesinin de sonucudur. ??? Ama Türk milli eğitiminin başarısının parlak bir örneği olan Erdal İnönü, siyaset sahnesinde, babası gibi “milletin makus talihini yenmek” hünerini gösterememişse, bunu onun kişisel niteliklerinden çok, siyasetimizin çarpık yapısında aramak daha doğru olmaz mı diye düşünürüm hep. Gerçekten de, İnönü bu müstesna vasıflarıyla “aslan sosyal demokratların” (deyim kendisinindir) derleyip toparlayıcısı olarak girdiği siyaset dünyamıza damgasını basabilmiş olsaydı, bugün Cumhuriyetin temel kurucu felsefesini ve çoğulculuğun onsuz olmazlarını yadsımadan, demokrasi ve insan haklarını öne çıkaran bir iktidarın işbaşında olduğu, tehlikelere değil, daha parlak yarınlara doğru yönelen bir ülkede yaşıyor olmaz mıydık? Bu damgayı yalnızca sosyal demokrat cephede vurmuş olsaydı, Cumhuriyeti kuran parti bugünkü ataletinin, etkisizliğinin, kişi sultasının çok ötesinde bir umut oluşturmaz mıydı? Acaba bu alandaki başarı eksikliğinin ardında da, birinci başarının ardında duran babanın politikasına mı bakmak gerek? Ama, Cumhuriyetin kurucularından ve 1950 yılında içine sindirerek yaptığı iktidar değişikliğinin, yani çok partili rejimin mimarı olan İnönü o tarihten sonra, kısa bir koalisyon dönemi dışında hiç iktidar olmamıştı ki, çok partili rejimin bir türlü çağdaş demokrasiye dönüşememiş olmasının faturasını ona çıkarabilelim. Ama fatura ona çıkarılamasa bile, baba İnönü’nün milli eğitim alanında elde ettiği başarılı sonuçları ikinci alanda elde edememiştir Türkiye. Belki bu yüzden de, Türkiye şimdi en başarılı olduğu kazanımları da yitirme sürecine girmiş bulunmaktadır. Tarihte, az babaoğul ilişkisi bu denli girift bir etkitepki öyküsünün örneğini sunar. Erdal İnönü’yü büyük saygı, hayranlık ve en içten sevgi duygularıyla uğurluyoruz. PKK’ye karşı İran kozu ? Erdoğan ile ABD Başkanı Bush arasındaki görüşmede “PKK’nin etkisizleştirilmesine karşılık Türkiye’nin İran’a yaptırımlar konusunda Washington yönetimine koşulsuz desteği” pazarlığının yapılması bekleniyor. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın, Irak’a komşu ülkeler zirvesi için Türkiye’ye geliyor olmasına karşın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın PKK konusunu ABD Başkanı George W. Bush ile görüşme ısrarı, Ankara ile Washington arasındaki pazarlıkların “siyasi düzeyde” yapılacağını gösterdi. Başkent kulislerine sızan bilgilere göre, siyasi düzeyde yapılacak pazarlığın odak noktasında ise İran olacak. Ziyaret öncesinde Ankara, Washington yönetiminin tepkisini çekmemek için doğalgaz anlaşmasını imzalamak üzere Türkiye’ye gelmesi planlanan İran Enerji Bakanı Perviz Fettah’ın ziyaretini 8 Kasım’a erteletti. Erdoğan ile ABD Başkanı Bush’un, 5 Kasım Pazartesi günü Beyaz Saray’da ağırlıkla terör örgütü PKK’ye karşı mücadele konusunda görüşme yapacakları resmen duyurulmasına karşın görüşmede “PKK’nin etkisizleş Erdoğan’la birlikte Saygun da gidiyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, 5 Kasım’da ABD Başkanı George W. Bush’un davetlisi olarak ABD’ye yapacağı ziyarete Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Ergin Saygun da katılacak. Orgeneral Saygun’un yanı sıra ziyarette Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan ile Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül de bulunacak. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Ya şar Büyükanıt, sınır ötesi operasyon konusunda Erdoğan’ın Bush ile yapacağı görüşmenin bekleneceğini söylemişti. Büyükanıt geçen hafta yaptığı bir açıklamada, “Tabii, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ABD Başkanı George Bush ile görüşmesini beklemek lazım. Çok önemli bir görüşme” demişti. Bu açıklamanın ardından Orgeneral Saygun’un heyete dahil edilmesi dikkat çekti. Barzani’ye telkinleri sonucu, Erdoğan’ın ABD ziyareti öncesi bilinçli olarak yapıldığına işaret ettiler. Böylece, Bush’un yapması beklenen “Kuzey Irak yönetimi ile temas kurun” önerisi de zemin kazanmış olacak. Kulislerde, AKP’nin gerek Tahran yönetimi gerekse Şam yönetimi ile yakın ilişki içinde olmasının ve sınır ötesi operasyon konusunda adım atmamasının, ABD’nin PKK konusunu her iki ülkeye karşı “siyasi pazarlık” unsuru yapmasına zemin hazırladığı yorumları öne çıktı. Böylece, AKP hükümetinin yanlış diplomatik manevrası sonucu, ABD yönetimi gerek İran gerekse Suriye ile ilişkiler konusunda Türkiye’yi köşeye sıkıştırmış olacak. Eğer Türkiye, Washington yönetiminin Ankara’yı siyasi pazarlık masasına çekmesinden önce sınır ötesi ope tirilmesine karşılık Türkiye’nin İran’a yaptırımlar konusunda Washington yönetimine koşulsuz desteği” pazarlığının yapılması büyük ölçüde kesinlik kazandı. Eğer, konu Türkiye’nin sınır ötesi operasyon yapması ve PKK’nin etkisizleştirilmesi yönündeki kararlılığının üst düzeyde ABD yönetimine bildirilmesinden ibaret olsaydı, Rice’ın Türkiye’deki temasları sırasında bu konu kendisine güçlü biçimde aktarılabilirdi. Ancak Erdoğan, Bush’un “siyasi pazarlık” tuzağına düşmeyi tercih etti. Ziyaretin yaklaşık üç haftadan bu yana Türkiye gündeminde tartışılıyor olmasına karşın Beyaz Saray Sözcüsü Dana Perino’nun, “Erdoğan ile Bush PKK’ye karşı mücadelede ortak çabaları ele alacaklar. PKK’nin ortadan kaldırılmasının, durdurulma sının sağlanması yönünde ortak bir isteğimiz, ortak bir ihtiyacımız var” yönündeki resmi açıklaması ilk kez önceki gün yapıldı. Bu durum, “ABD, Türkiye’nin sınır ötesi operasyon yapıp yapmayacağını son ana kadar bekledi. Siyasi pazarlık için de tavrını, Türkiye’nin sınır ötesi operasyon yapıp yapmadığına göre belirleyecek” değerlendirmelerinin öne çıkmasına neden oldu. Başkent kulislerinde, Erdoğan’ın, “İran konusunda bizim yanımızda yer alın, Kuzey Irak yönetimiyle diyalog kurun” önerisiyle karşı karşıya kalma olasılığının yüksek olduğu değerlendirmeleri yapılıyor. Konuya ilişkin bilgi veren kaynaklar, Kürt lider Mesud Barzani’nin Ankara’ya yaptığı “Türkiye, PKK konusunu bizimle görüşmeli” çağrısının, Washington’ın rasyon yapma kararı alıp bunu uygulasaydı, sürecin belirleyiciliği de Türkiye’nin eline geçecekti. Öte yandan Ankara, İran Enerji Bakanı Fettah’ın dün gerçekleştirmeyi planladığı ziyareti Erdoğan’ın ABD ziyareti sonrasına aldı. Fettah’ın ABD’nin gerçekleştirilmemesi için sık sık uyarılarda bulunduğu doğalgaz anlaşmasını imzalamak üzere Ankara’ya gelmesi planlanıyordu. Ziyaret tarihi de 31 Ekim1 Kasım olarak belinlenmişti. Ancak, Erdoğan’ın Bush ile görüşme tarihinin kesinleşmesinden sonra Ankara, Tahran yönetimine Enerji Bakanı Hilmi Güler’in programının uygun olmadığını bildirdi ve ziyaret tarihinin 8 Kasım’a ertelenmesini önerdi. Bu durum, Tahran’ın tepkisine neden oldu. İran, 7 Kasım’da Ankara’ya alt düzey de bir heyet gönderecek. Irak’tan İran atağı Öte yandan Irak Başbakanı Nuri el Maliki, İran’dan, Türkiye’yle aralarındaki krizi çözmesini istedi. İran Dışişleri Bakanı Manuçehr Mutteki’nin Bağdat ziyareti dolayısıyla Maliki imzasıyla yayımanan yazılı açıklamada, Tahran’ın IrakTürkiye sınırındaki sorunun çözümü için devreye girmesi istendi. Maliki, Tahran hükümetinin İstanbul’da yapılacak Irak konferansına destek olmasını da talep etti. H ALKOYLAMASI U ZMANLARDAN YANIT 14 milyon seçmen oy vermedi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yüksek Seçim Kurulu (YSK), anayasa değişikliğinin halkoyuna sunulmasına ilişkin 21 Ekim 2007’de yapılan halkoylamasının kesin sonuçlarını açıkladı. Kayıtlı toplam 42 milyon 665 bin seçmenden 28 milyon 794 bini oy kullandı. Seçmenin 14 milyonu sandığa gitmedi. Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yayımlanan resmi sonuçlara göre, gümrük kapılarında oy kullananlar dışında seçmen listelerindeki toplam kayıtlı 42 milyon 690 bin 252 seçmenden 28 milyon 794 bin 216’sı 135 bin 75 sandıkta oy kullandı. Gümrük kapılarında 25 bin 103 oyun kullanıldığı halkoylamasında toplam kullanılan oy 28 milyon 819 bin 319 olarak tespit edildi. Kullanılan oyların 651 bin 658’i geçersiz sayıldı. Türkiye geneli geçerli oyların 19 milyon 422 bin 714’ünün “evet” oyu, 8 milyon 744 bin 947’sinin ise “hayır” oyu olduğu açıklandı. Buna göre halk oylamasına katılım oranı yüzde 67.51, “Evet” oylarının geçerli oylara oranı yüzde 68.95, “Hayır” oylarının geçerli oylara oranı yüzde 31.05 oldu. Halkoylamasında en yüksek evet oyu yüzde 95.81 ile Bingöl’den, en yüksek hayır ise yüzde 64.98 ile Tunceli’den çıktı. Halkoylaması sonucu kabul edilen 5678 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, cumhurbaşkanının halk tarafından 5 yıllığına ve en fazla iki defa seçilebilmesini, milletvekili seçimlerinin 5 yıl yerine 4 yılda bir yapılmasını ve TBMM toplantı yeter sayısının 184 olmasını öngörüyor. ‘Yaptığımız tahrik değil, doğruları anlatmaktır’ ? Baştarafı 1. Sayfada Hükümet Sözcüsü Çiçek, yaklaşık 6 saat üren Bakanlar Kurulu toplantısının ardından açıklama yaptı. (AA) Bakanlar Kurulu, Kuzey Irak’a yönelik yaptırımları görüştü Ses var, görüntü yok ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Bakanlar Kurulu, Kuzey Irak’a yönelik ekonomik yaptırımları masaya yatırdı. Hükümet Sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, “Alınabilcek ne tedbir varsa bunu alıyoruz, almaya da devam edeceğiz” dedi, ancak herhangi bir somut adım açıklamadı. Bakanlar Kurulu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında toplandı. Yaklaşık 6 saat süren toplantı sonrasında açıklama yapan Çiçek, Türkiye’nin çok yönlü bir terör mücadelesi yürüttüğünü söyledi. Bu çerçevede her türlü askeri, siyasi, diplomatik ve ekonomik önlemlerin masada olduğunu vurgulayan Çiçek, “Bu tedbirlerin hedefi doğrudan doğruya terör örgütüdür. Onunla işbirliği yapan, yardım ve yataklık yapanlardır. Çünkü konuyu başka türlü saptırmak isteyenler var” dedi. Emekli Korgeneral Dumanlı, konunun uzmanlarının değerlendirme yapmasından daha doğal bir şey olamayacağını vurgularken, “Deprem oluyor, deprem ile ilgili hocalar konuşuyor, anayasa çalışması yapılıyor, anayasa profesörleri konuşuyor. Sınır ötesi operasyon konusunda da tabii ki asker ve stratejistler konuşacak” değerlendirmesini yaptı. Televizyona çıkan birçok uzmanın fikirlerini spekülasyon yapmadan açıkladığına vurgu yapan Dumanlı, “Başbakan demokrat bir insan olduğunu iddia ediyor ama onun söylediklerinin tersinin söylenmesine karşı. Harekât emniyetini bozmadığı sürece yorumların bir zararı olmaz. Bu olay tahrik falan değildir” dedi. Kuloğlu: Hükümet zorlanıyor Emekli Tümgeneral Kuloğlu, Erdoğan’ın bu tür suçlamaları daha önce de yaptığını vurguladı. Başbakan’ın sınır ötesi operasyon istemediğinin artık herkes tarafından bilindiğini kaydeden Kuloğlu, “Hükümetin tezkereyi bir mecburiyet ile çıkardığını herkes biliyor. Sınır ötesi operasyonu zorlayan demeçler ise hükümeti de zorluyor” dedi. Kuloğlu şunları söyledi: “Başbakanı hep methedip iyi yaptığını söyleyeceksin. Tenkit ettiğinde hoşuna gitmiyor. Ben yaptığım analizlerin doğru olduğuna inanıyorum. Eğer toplumda bunlar tepki yaratıyorsa, bundan da son derece memnunum. Çünkü hükümetin ancak toplumsal baskı ile önlem aldığını görüyoruz. Biz de bu ülkenin sahibiyiz. Tahrik etmiyoruz, toplumun düşüncelerini oluşturmasına ve hükümetin toplumu duymasına yardımcı oluyoruz.” ‘Kararları açıklayamam’ Kurulda bu noktada alınabilecek önlemlerin gündeme geldiğini ve çeşitli kararların alındığını belirten Çiçek, ancak bu kararları açıklayamayacağını ifade etti. Çiçek, yurttaşların somut bazı önlemler beklediğinin anımsatılması üzerine, her önlemin ayrıntılarıyla hesaplanması ve alınacak önlemlerin bölgede yaşayan yurttaşları mağdur etmemesi gerektiğini söyledi. Alınacak önlemlerin bazılarının hemen, bazılarının da zaman içerisinde sonuç vereceğini ifade eden Çiçek, “Terörle mücadele konusunda imkânlar çerçevesinde alınabilecek tedbirler neyse, bunların hepsini alıyoruz, almakta kararlılığımız var” diye konuştu. Önlemlerin ABD ve Irak’ı kapsayıp kapsamayacağı yönündeki soru üzerine Çiçek, bunun Milli Güvenlik Kurulu bildirisinde açıkça ifade edildiğini belirterek temel hedefin yardım ve yataklık yapan unsurlar ve gruplar olduğunu söyledi. asirmen?cumhuriyet.com.tr SONUÇ 5. TURDA ALINDI Okay, CHP grup başkanvekili oldu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP’nin boş bulunan üçüncü grup başkanvekilliğine, Ankara Milletvekili Hakkı Süha Okay seçildi. CHP grubunda geçen hafta yapılan grup başkanvekilliği seçimlerinde iki aday yarışmış, Genel Sekreter Önder Sav’ın desteklediği Hakkı Süha Okay ile Genel Başkan Yardımcısı Eşref Erdem’in desteklediği Tacidar Seyhan eşit oy almıştı. CHP grubunda dün yapılan oylamada ise Hakkı Süha Okay 53 oy alarak grup başkanvekili seçildi. Adana Milletvekili Tacidar Seyhan 36 oy alırken 7 oy boş çıktı. Okay, demokratik bir yarış olduğunu vurguladı. Okay, grup başkanvekilliği seçimi için 5 tur oylama yapıldığının anımsatılması üzerine, “Arkadaşların demokratik tercihiydi. Parti grubu içinde uyumlu çalışacağız. Onurlu bir görev” diye konuştu. Kuzu: Görev süresi değişmez TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı, referandum sonucunun Cumhurbaşkanı Gül ve AKP hükümetinin görev süresini etkileyemeyeceğini öne sürdü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP’de halkoylamasında kabul edilen anayasa paketiyle Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün görev süresinin 7 yıl olup olmayacağı, genel seçimlerin ne zaman yapılacağına ilişkin tartışma sürüyor. TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, halkoylamasında kabul edilen anayasa paketinin Gül’ü ve genel seçim süresini etkilemeyeceğini belirterek bunun için anayasaya geçici hüküm konması gerektiğini söyledi. Kuzu, dün yaptığı yazılı açıklamada, halkoylamasında kabul edilen anayasa paketi üzerindeki tartışmaları değerlendirdi. Kuzu, kazanılmış hak kavramı kamu alanında çok katı uygulanmasa bile seçilmiş kişi ve organların haklarının korunmasının hukuk güvenliği ve kararlılık açısından son derece önemli olduğunu söyledi. Bu durumun statü hakkının korunması bakımından gerekli olduğunu kaydeden Kuzu şu görüşleri dile getirdi: “Anayasa, TBMM seçimlerinin beş yılda bir yapılacağını, Cumhurbaşkanı’nın 7 yıllık bir süre için seçileceğini belirlediğine göre, bu hükümler çerçevesinde yapılan seçimle kazanılan statünün korunması hukuka güvenin vazgeçilmez şartıdır. Bu durumda yapılan seçimle kazanılan süre değişikliklerine ilişkin düzenlemeler, ancak bu sürelerin dolmasından sonra uygulanacaktır. Şayet bu yapılan değişikliklerin mevcut Cumhurbaşkanı ve milletvekillerinin süresini kapsaması isteniyor ise o zaman anayasaya bu yönde geçici bir maddenin konulması gerekir.” CHP’nin anayasa paketinin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurmasını eleştiren Kuzu, dünyanın hiçbir anayasasında halkoylamasında kabul edilmiş bir yasanın yargı organlarının denetimine götürülmesi gibi bir uygulamanın görülmediğini söyledi. Kuzu, “Anayasa Mahkemesi’ne açılan bu dava görüşülemez, dosyanın esasına geçilemez, usul yönünden derhal reddi gerekir. Anayasanın içermediği bir yetkiyi hiçbir organ kullanamaz” dedi. ‘Genelleme yapmak küçültür’ Bahçeşehir Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Dr. Ercan Çitlioğlu da operasyonlar ile ilgili ayrıntılı bilgi vermenin olumsuz olduğunu, ancak bunun başbakanın sözlerini haklı çıkarmayacağını söyledi. Çitlioğlu, genelleme yapmanın küçültücü bir tavır olduğuna da dikkat çekerek “Hükümetin söylenenleri olgunluk ve serinkanlılık ile karşılaması gerektiğini düşünüyorum” değerlendirmesini yaptı. Türkiye Emekli Subaylar Derneği Genel Başkanı emekli Tümgeneral Rıza Küçükoğlu da Türk ulusu ve ulusunun bir parçası olan emekli subayların, fevkalade duyarlı olduğu terörle mücadelede daima devletini ve tüm güvenlik güçlerini yürekten desteklediğini ve bunu milli bir görev addettiğini vurguladı. Küçükoğlu, “Ülkenin bütünlüğü ve vatanın bekası tehlikede iken, emekli subayların sessiz kalıp ortamı, ‘teröristi kardeş, İmralı’daki terörist başını sosyal lider’ sayan söylevlere bırakmaları aslında vatana sadakatle örtüşmez” dedi. Burhan Kuzu. CUMHURİYET 04 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear