26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 OCAK 2007 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr 13 İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Sektörler 2006 büyümelerini ve 2007 öngörülerini Cumhuriyet’e değerlendirdi Bu yıl ekonomi küçülecek ? 2006 yılında istenilen büyüme rakamlarını yakalayamayan ekonominin lokomotifi konumundaki sektörler 2007’ye de umutlu girmiyor. ŞEHRİBAN KIRAÇ Helen Uygarlığı(!) Tabii ki insanlık, uygarlık tarihinde önemli bir yeri olduğunu biliyorum. Çok büyük sanatçıları, felsefecileri, matematikçileri, bilim insanlarını yetiştiren ortama, ilk demokrasi deneyimlerine saygı duymamak olanaksız. Yine de odağında Atina uygarlığı olmak üzere her şeyin kentliler için söz konusu olduğu, varlığını köleleri sömürmeye borçlu olan örnek devletlerin bugünkü Batı uygarlığının dayanağı yapılması içime sinmemiştir. Çocukluk yaşlarımda tarih kitaplarından öğrendiğimiz kadarı ile her şeyin ayrıcalıklı kentsoylular için hak olduğu bir düzenin bugünün uygarlığının temel taşı yapılması bir biçimde yanlış gelmiştir. Hele de demokrasi, insan hakları standartlarının evrenselleşmesinde öncü rol oynamaya soyunmuş AB ülkelerinin, söz konusu uygarlıkların devamı oldukları yaklaşımlarını, dahası sadece söz konusu hayranlığın abartılması ile Yunanistan’a kimi ayrıcalıkların yapılmasını anlayamamışımdır. Evrensel, tüm insanlar için geçerli olmasına çalışılan kriterlerde, model oluşturmuş olsa da, varlığını kölelerin sömürülmesine, ayrımcılığa borçlu uygarlıkların, başlangıç model alınmasının, gerçek uygarlık, eşitlik algılamasına zarar verebileceğini düşünmüşümdür. ??? Son yılların gelişmeleri, küreselleşme adı altında yeni dünya sömürü düzeni çarklarının işletilmesi, emperyal sermaye, ülkeler, çıkarlar için uygarlık, demokrasi adına yapılanlara baktıkça, bu işte bir terslik, yanlışlık olduğu duygumu bir yana atıp, bilinçli bir seçim, özdeşleşmenin söz konusu olduğunu düşünüyorum. Kurban Bayramı’nda Saddam’ın idam edilişi, uygar dünyanın bu olaydaki rolü, yaklaşım biçimleri, tek başına bugünkü uygar dünyanın, dünya nimetlerini, gücünü ellerinde tutanların dünyaya, insanlığa bakışlarında aslında Helen uygarlıklarını yaratan, ayrıcalıklı olanlardan bir gömlek daha ilerde olmadıklarını ortaya koyuyor; dünya nimetlerinden yararlanmayı, demokrasiyi, insan haklarını sadece kendileri için hak olarak gören, sahip olduklarını köleleri sömürmeye borçlu olan, bundan gocunmak şöyle dursun, paylaşımı aklının ucundan geçirmeyen, Helen uygarlığını yaratanlardan ne farkları var ki? Hele bir ayrıcalıklılar için yaratılmış cennetin düzeni bozulsun, işler zorlaşsın, evrensel, tüm insanlar için savunuluyormuş gibi görünen değerlerde çifte standartlar nasıl da sırıtıyor? AB’nin ayıp olmasın ölçeğinde Saddam’ın idamını eleştirmesinin sizce bir anlamı var mı? ABDİsrailİngiltere üçlüsü, en temel insan hakkı olan yaşam hakkı çerçevesinde, dünya ölçeğinde kaldırılması için savaşım verilen idamın, hem de siyasi bir olayda infazını alkışlıyorlar. Tabii ki Apo bize teslim edilirken, idam edilmemesinin koşul olarak konulması, evrensel insan hakları ölçüsünde doğru bir tavırdı. Elbette AB üyeliği yolunda Türkiye’de idamın kaldırılması doğru bir istemdi. Ancak suçları ne kadar ağır, ne kadar gaddar diktatörlük icraatları ortada olursa olsun, ABD’nin tüm insan hakları suçlarını işlediği Irak işgalinin üstüne, gülünç bir yargılama, Iraklıları daha beter çıkmaz bir iç savaşın içine atacak, idam infazına aracı olmanın açıklanır yanı yok. Her tür evrensel insan hakkı kavramı, ilkesi, standardı ayaklar altında. Adalet, hak duyguları ile alay ediliyor. Sonuçta bal gibi de kölelere her şey yapılabilir, Iraklılar da ilkel köleler gibi, layık oldukları düzene sürüklenir, İslam dünyası içinde, bu çağda akla gelmeyecek ilkellikte mezhepler çatışmasından başını kaldırmaması yolunda oyunlara, tuzaklara düşürülebilirler. ABD askerlerinin elinde esir konumunda Saddam’ın sözde Irak yönetimi, yargısı ile idamına karar verilmesi; Şiileri odak almış bir tek suç yargılaması eylemi ile yetinilmesi; başta İranIrak savaşı, ABD ile ortaklaşa sayısız suç iktidar icraatının gündemden düşürülmesi; infazı Şiiler eliyle gerçekleştirilerek.. Irak’ın parçalanması projesi, uzun süreli kanlı iç savaşın sürmesi sağlama bağlanmış oluyor. İdam gününün Müslümanların Kurban Bayramı’na getirilmesi büyük oyunun küçücük bir sahnesi. Baştan sona hak, hukuk algılamasının ayaklar altına alındığı olay tek başına evrensel tüm değerlere ilişkin uygar Batı’nın bugünkü standartlarının sorgulanmasını gündeme getiriyor... ??? Bugünkü icraatları ile uygar Batı insan hakları, demokrasi standartlarında sınıfta kalıyor. Öncelikle kendi halklarını evrensellik konusunda hem aldatıyor, hem de ayrıcalıklılığın hak olarak görüldüğü bir çizgiye doğru yönlendiriyorlar. Aslında çoğunluk hem kendi ülkeleri, hem de dünya, insanlık için evrensel insan hakları, demokrasinin savunulduğu inancı ve yanılgısı içinde, giderek ayrıcalıklılığı benimsiyor. İşte emperyalizmin vahşi yüzünü saklama oyunu bu noktadan hareketle sahneye konuluyor. Dünya ölçeğinde işlenen vahşet, insanlık suçlarının sorumlusu olarak emperyal çıkarlar değil de, kültürler, dinler, ırklar çatışmaları rol oynuyormuş gibi bir görüntü yaratılıyor. Dahası yoksulluk ve yoksunluk içinde, çaresizlikle her tür alt kimliğe, ilkel dayanışma araçlarına sarılanları dışlamak, hor görmek, ötekiler olarak ayrı yaratıklar gözüyle bakmak gittikçe kolaylaşıyor. Bazen “denize donla giren”, “iyi ücret almayı hak etmeyen niteliksiz eleman”,” kaliteli eğitim ve sağlık herkes için çok pahalı olduğuna göre, sadece gerekli olanlar için, sınırlı sunulacak kaliteli, paralı hizmet” türünden çok masum gibi görülen ayırımcı hak alışkanlıkları kolayca ırklar, dinler, mezhepler ölçeğinde çok vahşi boyutlarda kanlı savaşları getiriyor... 2007’nin bu türden daha büyük oyunlar yılı olmasını sınırlamanın, gerçekten evrensel insan hakları, demokrasi standartlarında buluşmanın tek yolu, bizim açımızdan öncelikle kendi ülkemizde, elbette dünya insanları, örgütlenmeleri ile dayanışma içinde, cephemizi seçmek zorundayız. Kölelerin sırtında, ayrıcalıklı, küçücük bir insan grubu, ülke, emperyal şirket çıkarı adına insan hakları, demokrasi, uygarlık modeli mi, yoksa eşitlik, insanlık için açılım mı? 21. yüzyılın uygarlığı, Helen uygarlığı(!) ölçütlerinde kalamaz, kalmamalı... soner@cumhuriyet.com.tr ? Sektör temsilcileri, 2007’de gündemin seçimler olacağına işaret ederek “İktidar maalesef 2007’de ekonomiyi göz ardı edecek” dedi. kriz çıkmaması halinde sektörün 2007’de büyümesini sürdüreceğini öngörüyor. 2006’yı toplam pazarda haziran ayından sonra gerileyen talep nedeni ile yaklaşık yüzde 10’luk daralma ile kapatan otomotiv, 2007’de de daralma bekleyen sektörler içinde yer alıyor. Bilişim ise 2007’de öncelikli sektör olarak belirlenmeyi bekliyor. Garanti Bankası Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü Koordinatörü Ali İhsan Gelberi, AB ile gerilen ilişkiler sonrasında, 2007 yılında IMF ile ilişkilerin daha önemli hale geleceğine dikkat çekerek, “2007’de Cumhurbaşkanlığı seçimi ve genel seçimlerin olması, iç politikada yaşanması muhtemel gerginlikler ve yapısal reformlardaki yavaşlamaların iç ve dış yatırımcıları tedirgin etmesi ekonomi için bir risktir” diye konuştu. Ernst & Young Türkiye Genel Müdürü Osman Dinçbaş, yabancıların, 2007 yılında özellikle iki seçimin getireceği senaryolar konusunda Türkler kadar tedirgin olmadıklarını, daha serinkanlı baktıklarını kaydetti. Otomotiv: Daralma bekliyor Otomotiv sektörünün, 2006’yı toplam pazarda haziran ayından sonra gerileyen talep nedeni ile yüzde 10’luk daralma ile kapatması bekleniyor. Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) Genel Sekreteri Prof. Dr. Ercan Tezer, pazarda izlenen bu gerileme nedeni ile ihracat pazarında sağlanan artışlarla üretimin artarak devamının sağlandığını söyledi. Tezer, 2006’da üretilen yeni ürünlerle otomobil ihracatında yüzde 30 ve toplam ihracatta yüzde 25 artış öngörüldüğünü kaydederek toplam ihracatın 750 bin adet araca yaklaşacağını ve sanayinin toplam ihracatının 14.5 milyar dolar olacağını bildirdi. 2007’de pazarda bir miktar gerileme beklendiğine işaret eden Tezer, “İç ve dış politik dinamiklere bağlı olarak bu gelişme şekillenecektir” dedi. Türkiye’de 2007 yılının cumhurbaşkanı seçimi ve erken genel seçimler nedeniyle ekonomiyi de sıkıntılı bir dönem olması bekliyor. 2005 yılında yüksek büyüme rakamları yakalayan inşaat sektörü, 2006’da IMF direktifleri ile kamu yatırımlarını kısması nedeniyle küçülme yaşayan sektörlerin başında geldi. Turizm sektörü de 2006’yı kötü geçiren sektörler arasında yer alırken 2007’de de tanıtım yapılmaması halinde seneyi kayıpla kapatacak. 2006’da yaklaşık yüzde 7’lik büyüme gerçekleştiren gıda sektörü ise 2007’de siyasi belirsizliklerin olması halinde küçülme bekliyor. Tekstil ve hazır giyim sektörü de 2007’de büyümenin istihdama yaratmaya dönük olmasını istiyor. 4 milyar dolarlık büyüklüğe ulaşan nakliye ise 2007’ye AB ülkeleri ile yaşadığı vize sorunları ile giriyor. 2006’da yaklaşık yüzde 5’lik bir büyüme gerçekleştiren beyaz eşya 2007’de önemli bir siyasi Turizm: Tanıtıma ağırlık verilmeli 2006 yılına kötü başlayan Türk turizm sektörü yılı yaklaşık yüzde 78’lik kayıpla kapattı. 1999 yılından bu yana sektör ilk kez, önceki yıla göre geride kaldı. Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği (TTYD) Başkanı Oktay Varlıer, Türkiye’nin tanıtım konusunda ciddi bir atılım yapmaması halinde 2007 yılının kaybedilebileceğini vurguladı. Varlıer, Yüksek KDV , ÖTV ve istihdam vergilerinin yüksekliğinin kâr marjlarını aşağı çektiğini, kısılan maliyetlerin ise hizmet kalitesinden ödün vermeyi zorunlu hale getirdiğini kaydetti. Tekstil: Büyüme istihdama yansımalı Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Aynur Bektaş, 2007 yılında hazır giyim ihracatının 16 milyar dolara çıkacağını ve ihracatta yüzde 20 artış sağlanacağını söyledi. 2007’ye hazır giyim sektörü olarak moralli başladıklarını anlatan Bektaş, istikrar sağlanamadığı takdirde bütün sektörlerin bundan zarar göreceğini, hükümetin politikalarında istihdamı, üretimi ön planda tutmasını istedi. Bektaş, 2007 yılında geri dönüşün hızlanacağını ve Türkiye’ye daha çok sipariş geleceğini açıkladı. İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçı Birlikleri (İTKİB) Başkanı Süleyman Orakçıoğlu, 2007’de ciddi bir kur baskısı olmaması halinde tekstilin yüzde 10 büyüyeceğini söyledi. Şahinler Holding Yönetim kurulu Başkanı Kemal Şahin, Türkiye’de tekstilin yıldızının artık parlamadığını vurguladı. Nakliye: AB ile vize sorunu var Nakliye sektörü, komşu ülkelerle yapılan ticaretin artmasıyla birlikte yılı başarılı geçirmesine rağmen özellikle AB ülkeleri ile vize sorunları yaşadı. 2006’da yüzde 20’lik bir büyüme gerçekleştiren sektör yaklaşık 4 milyar dolarlık büyüklüğe ulaştı. Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) Başkanı Çetin Nuhoğlu, özellikle AB ülkelerinin uyguladığı kotalar nedeniyle maliyetlerinde yüzde 15’lik artış yaşandığına işaret etti. 2007’de Irak ve Orta Asya ülkelerine yapılan taşımalarda sıkıntı yaşamaya devam edeceklerini kaydeden Nuhoğlu, dünyada çok büyük bir kriz çıkmaması halinde sektörün büyümesini sürdüreceğini ifade etti. İnşaat: 2007 çok zor olacak 2006 konut sektöründe, 2004 ve 2005’in başlayan projelerinin devam ettiği yıl olarak görüldü. Ekonomideki daralma nedeniyle yeni projelerin başlaması 2005’teki kadar hızlı olmadı. Türkiye Müteahhitler Birliği Başkanı Erdal Eren, TÜİK’in yüzde 20’lik bir büyüme açıklamasına rağmen sektördeki gerçek büyümenin yüzde 10’lar seviyesinde kaldığına işaret etti. Eren, “2006 yılının karayolu yatırım ödeneği 2.7 milyar YTL idi. Şu anda 2.5 milyar YTL borcu var. Bu 2007’ye de yansırsa çok büyük bir sıkıntı ile karşılaşılabilir. 2007 zor bir yıl olacak. Siyasetin ekonomiyi çok etkilediği bir yıl olacak. 2007 kamu yatırımları açısından çok zor bir yıl olacak. İnşaatın yüzde 50’si kamu yatırımları ile hareket ediyor. Bu bizi çok ciddi etkileyecek ve sektörümüzde bir daralma olacak” dedi. B E YA Z E Ş YA : K R İ Z OLMAZSA BÜYÜRÜZ 2006’da beyaz eşya iç pazar büyümesinin yüzde 5 civarında sonuçlanması, ihracattaki büyümenin yüzde 34, üretimdeki toplam büyümenin ise yüzde 20’yi aşması bekleniyor. Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği (TÜRKBESD) Başkanı Dilek Temel, 2007’de herhangi önemli bir siyasi ve ekonomik kriz çıkmazsa, iç pazarın 2006’daki gibi büyüyeceğini, ihracattaki gelişmenin ise yüzde 20 mertebesinde olacağını söyledi GIDA: DALGALANMA ETKİLER Gıda sektörü 2006’da yaklaşık 14 milyar dolarlık dış ticaret yaptı. İç pazarda ise 65 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaştı. Türkiye Gıda Dernekleri Federasyonu (TGFD) Başkanı Şemsi Kopuz, gıdanın da her sektör gibi dalgalanmalardan etkilendiğini kaydederek siyasi istikrarın bozulması ile sektörün olumsuz etkileneceğini söyledi. Gıda sektörünün 2006 sonu itibarıyla yaklaşık yüzde 7’lik bir büyüme gerçekleştirdiğini anlatan Kopuz, bunun 2007’de de sürmesini beklediklerini aktardı. BİLİŞİM: ÖNCELİKLİ SEKTÖR OLMAK İSTİYORUZ Türkiye Bilişim Sanayicileri ve İşadamları Derneği Başkanı Tuğrul Tekbulut, sektörün 2006 sonu itibarıyla yaklaşık 23 milyar dolar büyüklüğe ulaştığını, 2007’de de 27 milyar dolara ulaşmasının beklendiğini açıkladı. Tekbulut, Bilgi Toplumu Strateji Belgesi’nde, bu yıl 1.7 milyar YTL harcama yapılmasının öngörüldüğünü, ancak bu yatırımların bilişimde bir sıçrama sağlamak için yeterli olmadığını vurguladı. Tekbulut, bilişim öncelikli sektör olarak belirlenip bu konuya stratejik önem verilmesi gerektiğine işaret etti. 2.7 MİLYAR YTL ’LİK BORÇ Türkiye, gelişmiş ülkelerle arasındaki mesafeyi kapatamıyor BOTAŞ’tan sonra EÜAŞ de ödeyemiyor MURAT KIŞLALI Bu büyüme bile yetmiyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Ticaret Odası’nın (ATO) hazırladığı “Büyüme Raporu”nda Türkiye’nin 36 yılda ortalama yüzde 4.25 düzeyinde büyüdüğü belirtilirken, bu oranın yüzde 5 olması durumunda Türkiye ekonomisinin 2006’da 530 milyar dolar, büyümenin yüzde 7 olması durumunda ise 1.2 trilyon dolar olacağı belirtildi. ATO’nun hesaplamalarına göre Türkiye’nin gelişmiş ülkelere bir adım yaklaşabilmesi için yılda ortalama en az yüzde 7.5 oranında büyümesi gerekiyor. Türkiye ekonomisi bu yılın ikinci yarısından itibaren yeni bir durgunluk dönemine girmeye başladı. Üçüncü çeyrekte büyüme oranı yüzde 3’e kadar geriledi. Bu eğilimin bu yılın son çeyreğinde ve gelecek yıl da devam etme olasılığının yüksek bulunduğu belirtilen raporda, 2007 yılına özgü belirsizlikler ve siyasi koşulların bu yıl yüzde 5 civarında kalması beklenen büyüme oranının gelecek yıl yüzde 5’in altına inme olasılığını güçlendirdiği ifade edildi. Rapora göre eğer Türkiye ekonomisi, zaman zaman yüzde 10’a yaklaşan büyümeler ve zaman zaman yüzde 10’a varan küçülmeler şeklindeki istikrarsız büyüme süreci yerine, 1970’ten başlayarak her yıl yüzde 7.5 gibi bir büyüme hızı gösterseydi GSMH 1 trilyon 180 milyar dolara kadar çıkabilecekti. Bu da kişi başına milli gelir rakamlarında önemli sıçramalara yol açacaktı. ATO Başkanı Sinan Aygün, Türkiye’nin gelişmiş dünya ülkeleriyle arasındaki mesafeyi kapatabilmesi için yüzde 5’lik büyümenin yetmeyeceğini, Türkiye’nin diğer ülkelere yaklaşabilmesi için yıllık ortalama büyüme hızını yüzde 77.5 olarak hedeflenmesi gerektiğini belirtti. Enflasyonun düşük tutulmasının temel hedef olması gerektiğini kaydeden Aygün, hükümetin cari açık gibi Türkiye ekonomisinin yumuşak karnını oluşturan konularda dikkatli olması gerektiğini söyledi. ANKARA Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu (BYDK) Elektrik Üretim AŞ’nin (EÜAŞ) ticari alacaklarının yüzde 44 artarak 3.1 milyar YTL ’ye ulaştığını bildirdi. Şirketin alacaklarını tahsil edememesi nedeniyle ödeme güçlüğü çektiği, özellikle doğalgaz ve kömür gibi hammadde temin edilen Kamu İktisadi Teşebbüslerine (KİT) borçlarının sürekli arttığı tespit edildi. EÜAŞ’ın borçları da yüzde 41 artarak 2.7 milyar YTL ’ye ulaştı. BYDK tarafından hazırlanan “EÜAŞ Genel Müdürlüğü 2005 Yılı Raporu”nda şu değerlendirmeler yapıldı: “Şirketin 2005 yılı ticari alacakları geçen döneme göre yüzde 43.6 oranında artarak 3.1 milyar YTL ’ye ulaşmıştır. Büyük oran da Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt AŞ’ye (TETAŞ) satılan elektrik alacaklarından kaynaklanmaktadır. Süresinde tahsil edilemeyen alacakları için faiz veya gecikme zammı uygulanmamaktadır. Şirket, alacaklarını tahsil edememesi sebebiyle ödeme güçlüğü çekmekte, özellikle doğalgaz ve kömür gibi hammadde temin edilen KİT’lere borçları sürekli artmaktadır. Kuruluşun 2005 yılı sonu itibarıyla satıcılara borçları yüzde 40.9 oranında artarak 2.7 milyar YTL ’ye ulaşmıştır. Şirketin verimlilik ve kârlılık yönünden iyileştirilmesi, mali yapısının güçlendirilmesi ile mümkün görülmektedir.” Raporda EÜAŞ’ın borçlarının 1 milyar 752 milyon 228 bin YTL ’sinin BOTAŞ’a, 454 milyon 69 bin YTL ’sinin Türkiye Elektrik İletim AŞ’ye (TEİAŞ), 233 milyon 216 bin YTL ’sinin ise TETAŞ’a olduğu belirtildi. Özür 1 Ocak 2007 tarihli Cumhuriyet gazetesi 13. sayfasındaki Ergin Yıldızoğlu’nun Feda ve Kâr başlıklı yazısı, teknik bir hatadan dolayı ikinci kez yayımlanmıştır. Özür dileriz. ATO Başkanı Sinan Aygün. CUMHURİYET 13 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear