14 Haziran 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10 OCAK 2007 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Ünlü bestecimiz doğumunun 100. yılında pek çok yapıtı seslendirilerek anılacak BERTAN ONARAN 15 GÜZELİN ARDINDA Saygun yılı başlarken Eylül 1907’de İzmir’de dünyaya gelen Ahmed Adnan Saygun, 6 Ocak 1991’de, İstanbul’da yaşama veda etmişti. Onu yalnız bir besteci değil, etnomüzikolog, eğitimci, düşünce adamı ve yazar olarak da tanımlıyoruz. Atatürk’e ve müzik devrimine olan saygısını her ortamda dile getiren besteci, seksen dört yıllık yaşamının son günlerine dek kendini çoksesli Türk müziğine bir “misyoner” gibi adamıştı. Saygun’u yalnız müzik alanında anmak, bence onu kısıtlamaktır. Çünkü o, Cumhuriyet tarihimizin en önemli kültür ve sanat adamlarından biri olarak yurtiçinde ve dışında kendini kanıtlamış bir aydındır. Onun 100. yıl kutlamaları, yalnız müzik çevrelerinde kalmamalı, kültür ve sanat dünyamızın her kesiminde yankılanmalıdır. Saygun’un müzik alanında hiç ara vermeden, belli bir mantık silsilesi içinde ürettiği yapıtların opus (eser) sayısı yetmiş beşe varır. Müziğin tüm biçim ve türlerine örnekler vermiş, çok sayıda kitap ve makale yazmış, çeviriler yapmıştır. Felsefe tutkusu, kantatlarında “gerçeği arayan insanın çilesi”ni yansıtması; halk masalları, destanlar ve İslam ilahilerine ilgisinin yanı sıra, şiirleri de vardır. Bütün kantatlarının, operalarının, liedlerinin metnini kendisi yazmıştır. ER EVE BİR SAYGUN CD’Sİ Bela Bartok ile yaptığı çalışmalar, dünya müzikçilerinin gözünde ayrıca önem kazanmasına yol açmıştır. Saygun, 1930’dan ölüm döşeğine kadar, eşit aralıklarla ve inanılmaz bir disiplin içinde yapıt üretmiştir. Kerem, Köroğlu, Gılgamış gibi başyapıt sayılabilecek operaları; Yunus Emre, Atatürk’e ve Anadolu’ya Destan ve İnsan Üzerine Deyişler dizilerindeki vokal çalışmaları; büyük orkestra için beş senfonisi; Ayin Raksı, Oda Konçertosu, Çeşitlemeler gibi orkestra yapıtları; iki piyano konçertosu, keman, viyola ve çello için konçertoları; dört yaylı çalgılar kuvarteti ve oda müziği çalışmalarının yanısıra, başta Aksak Tartılar Üzerine Prelüdler ve Etüdler olmak üzere piyano için yazdığı pek çok çalışma, yapıt listesinin belkemiğini oluşturur. Milliyet Sanat dergisinin ocak sayısında Ufuk Çakmak tarafından derlenmiş Saygun yazısı, aslında bu bestecimizin diğerlerine göre ne kadar şanslı olduğunu bir Onurlu, Soylu Toplumculuk Gözü doymaz, çıldırmış anamalcı kürede yaşadıklarınızı biliyorsunuz; gelin şimdi öbür kürede, onurlu, soylu bir toplumculuğu yürürlüğe koymaya çalışanların küresinde olup bitenlere göz atalım. ABD’nin ve kuyruğuna takılmış sömürücülerin baskısıyla kırk yıl Küba’da Fidel ve yoldaşlarının başlattıkları denemeye sırt çevirmiş, hatta başarısızlığa uğraması için ellerinden geleni yapmış ülkelerin başına, çekilenlerden ders almış, gerçekten ulusunu düşünen önderler geçmeye başlayalı beri, Güney Amerika’da, insanlık tarihinde ilk kez bir umut yeli esiyor. Güzel Küba halkıyla 50 yıldır anamalcı soyguncuların bütün oyunlarını boşa çıkaran, hepimize onurlu, soylu, sevecen toplumculuğun ne olduğunu, nasıl olması gerektiğini gösteren Fidel Dede’lerine sımsıkı sarılan yeni önderler, daha önceki düşünsel kılavuzlarının, Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden giderek “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesi uyarınca, binlerce yılın alışkanlığını bozdular, kimseye saldırmıyor, kimseyle silahlanma yarışına girmiyor, tersine ülkelerini, yurttaşlarını bir an önce eve, okula, bakımevine kavuşturmaya çalışıyorlar. Elbette bu işin öncüsü de Küba. Gerek çok yerinde bir kararla oluşturdukları ortak haber kurumu Prensa Latina’dan, gerek buradaki José Marti Küba Dostluk Derneği’nden gelen bilgilere göre şu umut verici işleri yürütüyorlar elbirliğiyle: ??? Biliyorsunuzdur, Chavez’in işbaşına geçişinden sonra, Kübalı gönüllü öğretmenler, devrimin ilk yılında kendi ülkelerinde yaptıkları gibi, Venezüella’ya koşup yoksul halka okumayazma öğrettiler; Kübalı hekimler onların gecekondu mahallelerindeki halka parasız baktılar, ilaç dağıttılar, Venezüellalı hekimlerin yetişmesine yardım ettiler. Şimdi aynı okumayazma atılımını, tam 500 yıl kendilerini ve bütün Güney Amerika’yı amansızca sömürmüş İspanya’da gerçekleştireceklermiş. Banu Avar’ın çarpıcı “Küba” belgeselini görmüş olanlar bilecek, nicedir dünyanın dört bir yanından başarılı, yoksul öğrencilere parasız tıp eğitimi veriliyor Küba’da; önümüzdeki dönemde tam 100 bin yabancı hekimi eğitmeyi tasarlıyorlarmış. Bunun için de Küba bütçesinin yüzde 26’sı eğitim ve sağlığa ayrılmış – gözünüzü iyice açıp bir daha okuyun: papaz beslenmesine, kilise açılmasına değil, isteyen herkese son sınırına dek parasız eğitim sağlamaya, en uzak köydeki insana bile Fidel’le eşit, yalansız dolansız, etkili, donanımlı bakım sunmaya! Timor Leste gibi küçücük, talihsiz bir eski sömürge ülkesine karşılıksız tıbbi yardım yapılacakmış. İstanbul’a gelen sinirbilim uzmanı Prof. Dr. Pedro A. ValdesSosa’nın verdiği bilgilere göre, doğuştan göremeyen, konuşamayan insanlara bu yetenekleri kazandırmak üzere çok ciddi çalışmalar yapılıyordu; nitekim şimdiye dek, yerliyabancı, 458 bin 476 kişinin yalın bir işlemle görmesi sağlanmış; şimdi aynı kurtarıcı işlemi 1 milyon kişiye ulaştırmayı tasarlıyorlarmış. ??? Yine Sosa, isteyen ülkeye temel aşıların yapımını öğretmeyi, dahası üretimlik açmasına yardım etmeyi sürdürdüklerini anlatmıştı; bu alanda bir adımı daha Cezayir’le birlikte atmışlar: eğitim, üretim, her alanda yakın işbirliği yapacaklarmış. Hey ulu Tanrım! Biz de o günü görebilir miyiz acaba? Birer birer işbaşına gelen gerçekten ulusçu önderlerin, Chavez’in, Morales’in, Ortega’nın halklarının çıkarlarını korumak üzere attıkları adımları, kamuşlaştırmaları, yabancı anamalı ya kendi haklarını gözeten sözleşmelere uymaya ya da çekip gitmeye zorlamalarını gözlerine at gözlüğü çekilmemiş olanlar okuyordur bizim basında bile. Sevgili Ahmet Necdet Sezer’in, tutuma kendi ceplerinden başladıklarını, aylıklarını düşürdüklerini, halkları gibi giyinip yaşadıklarını okuyup seviniyoruz. En son, Ortega, artık öyle allı pullu bir sarayda değil, alçakgönüllü bir yapıda oturup çalışmak istediğini bildirmiş. Kısacası toplumculuk, kaç yüzyıldır dünyayı kasıp kavuran anamalcı soygunun yerine, gerçekten canlı cansız bütün varlıkları gözeten, evrenin özünde zaten var olan dayanışıp yardımlaşmayı toplumsal yapıya yeniden kazandırmak olmalıydı, olmalıdır. İran’ın çekirdek enerjisi elde etme girişimlerinden dolayı cezalandırılmasını amaçlayan son BM (?) kararına ABD’yle birlikte olumlu oy veren Çin’le Rusya, insanlığa böyle bir sevinç tattırabilir mi dersiniz? [email protected] 7 H kez daha ortaya koyuyor. Bilkent’te adına kurulan Araştırma ve Eğitim Merkezi bütün dünyadaki müzik araştırmacılarının ilgisini çekmekte. Gülper Refiğ, Emre Aracı, Şefik Kahramankaptan, Selim Giray gibi araştırmacıların yayınları; Gülsin Onay, Gürer Aykal, Rengim Gökmen, Ruşen Güneş başta olmak üzere nice yorumcumuzun seslendirdiği CD’ler ve halen yurtdışında yabancı etiketlerle yayımlanmakta olan yapıtları, Saygun’u ölümsüzleştirecek çalışmalar. Onun CD’lerine ulaşmak çok kolay. Her müzikseverin evinde bu yıl bir Saygun CD’si bulunmalı. ERELERDE SAYGUN DİNLEYEBİLİRSİNİZ? Dün akşamdan başlayarak İstanbul’da bu hafta Saygun’un müziği dalgalanıyor. N TürkYunan Dostluk Haftası kapsamında çellist Rahşan Güvençer, dün akşam Selman Ada yönetimindeki İstanbul Devlet Opera ve Bale Orkestrası’yla Saygun’un Çello Konçertosu’nu çaldı. Bu konser 12 Ocak’ta Atina’daki Megharon Konser Salonu’nda yineleniyor. Aynı kapsamda 11 Ocak’ta Byron Fidetzis yönetimindeki Atina Devlet Senfoni Orkestrası’na Gülsin Onay, Saygun’un 1. Piyano Konçertosu’yla katılıyor. Gülsin Onay Teksas’tan Tokyo’ya kadar dünyanın dört bir yanında Saygun dinletmeyi kendine görev edinmiş bir piyanistimiz. İDSO yeni yıldaki ilk konserini Saygun’un 100. yılına adamış: Rahbari yönetiminde, Ruşen Güneş, bestecinin Viyola Konçertosu’nu çalacak ve 3. Senfonisi seslendirilecek. Ayrıca 23 Mart’ta Pirolli yönetiminde Yunus Emre Oratoryosu da kaçırılmaması gereken bir konser. Borusan Filarmoni Orkestrası, 14/15 Mart’ta Saygun’un Keman Konçertosu’nu Aykal yönetiminde ve Domenico Nordio solistliğinde çalacak. Bilkent Senfoni Orkestrası “Saygun Sezonu” adı altında dizi konserler yapıyor: 31 Mart’ta Aykal yönetimindeki Keman Konçertosu bu kez Mirjam Tschopp solistliğinde çalınacak. Ve Bilkent Orkestrası 30 Nisan’da MEB Şura Salonu’nda yine Aykal yönetiminde Saygun’un dev olgunluk yapıtı Atatürk’e ve Anadolu’ya Destan’ı seslendirecek. CSO, 8/9 Mart konserinde Bir Orman Masalı (bale müziği), 1. Senfoni ve Hande Dalkılıç solistliğinde 1. Piyano Konçertosu’nu seslendirecek; 29 Mart’ta ise Gökmen yönetiminde Yunus Emre Oratoryosu’nu. Gökmen, Yunus Emre’yi 12 Mart’ta İzmir Devlet Senfoni ile seslendiriyor. İZDSO, 56 Nisan konserinde ise Aykal yönetiminde, Ruşen Güneş solistliğinde Viyola Konçertosu’nu çalacak. İzmir Devlet Opera ve Balesi mart ayında Saygun’un “Bir Kumru Masalı” (Kumru Efsanesi) başlıklı balesininin dünya prömiyerini yapıyor. Bunlar şimdilik ulaşabildiğim etkinlikler. Umarız Saygun yılı süresince onun hiç çalınmayan ya da az çalınan yapıtları da gün yüzüne çıkar. Örneğin diziler halindeki konserlerde İnsan Üzerine Deyişler; oda müziği yapıtları ve piyano müziği seslendirilir. www.evinilyasoglu.com Rengim Gökmen Cumhurbaşkanlığı Senfoni’nin yeni şefi Kültür Servisi İzmir Devlet Senfoni Orkestrası’nın sürekli şefi Rengim Gökmen, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın müzik direktörü ve sürekli şefi oldu. Üçlü kararname ile yeni görevine getirilen Gökmen’in atama haberi 30 Aralık 2006’da yayımlanan Resmi Gazete’de çıktı. İlk müzik derslerini annesinden alan Rengim Gökmen, 1965 yılında Ankara Devlet Konservatuvarı piyano bölümüne girdi. Ferhunde Erkin ile Nimet Karatekin’in öğrencisi olan sanatçı, daha sonra kompozisyon bölümüne geçerek İlhan Baran ve Adnan Saygun’la çalıştı, 1975 yılında bu kurumdan mezun olduktan sonra devlet bursuyla İtalya’ya orkestra şefliği öğrenimine gönderildi. 1977’de Santa Cecilia Konservatuvarı’nı, 1978’de Chigiana Akademisi Şeflik Bölümü’nü bitiren sanatçı, 1979’da Santa Cecilia Müzik Akademisi’nin olgunlaşma döneminden Franco Ferrara’nın öğrencisi olarak birincilikle diplomasını aldı, 1980’de de San Remo’da yapılan uluslararası Gino Marinuzzi Şeflik Yarışması’nı kazanarak yurda döndü. Genç bir orkestra şefi olarak Türkiye’deki ilk konserinde yönettiği Beethoven 9. Senfoni ile dikkatleri çeken Gökmen, 1982’de Madrid’de Mahler’in 1. Senfoni yönetimiyle büyük başarı kazandı, daha sonra Avrupa’nın birçok kentinde konserler yönetti. 1984’te Ankara Devlet Operası genel müzik direktörlüğüne atanan sanatçımız, 1987’de Cumhurbaşkanlığı Senfoni’nin yurtdışı turnesinde görev aldı. 1989’da İtalyan hükümetinin “Cavalleria” nişanı ile onurlandırılan Gökmen; konser programlarında Türk bestecilerin yapıtlarına da yer vermesi ve Türkiye’yi yurtdışında tanıtma çalışmaları nedeniyle de Türk Tanıtma Vakfı tarafından ödüllendirildi. 1992 yılında ise Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü’ne atandı. 1995’da ise bu görevinden, şefliğe yoğunlaşmak amacıyla, İzmir Devlet Senfoni Orkestrası’na geçti. CKM’de Nail Yavuzoğlu Quartet… Kültür Servisi Caddebostan Kültür Merkezi bu akşam 20.30’da Dr. Nail Yavuzoğlu Quartet Konseri’ne ev sahipliği yapacak. Caz müziği konusunda kuramsal çalışmalar da yapan besteciyazar ve orkestra şefi Dr. Nail Yavuzoğlu konserde, flüt sanatçısı olarak özgün beste ve düzenlemelerini, Baki Duyarlar (piyano), Erdal Akyol (kontrbas), Cengiz Baysal (davul) ile birlikte seslendirecek. Müzisyen ve bestecilerimizin caz ve orkestra müziği içinde yerlerini alabilmeleri için dünya müziğine, geleneksel müziğimize ve kültürel birikimlerimize çağdaş, akademik ve araştırmacı bir gözle bakmaları gerektiğine inanan Yavuzoğlu’nun, piyano ve senfonik orkestra için de eserleri var. Halkımızın benimseyeceği tarda caz yapmak ve müziğimizi dünya ile bütünleştirmek ise Nail Yavuzoğlu ve topluluk üyelerinin genel görüşünü oluşturmakta. Dr. Nail Yavuzoğlu aynı zamanda İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı’nda öğretim görevlisi olarak; “Yüksek Solfej”, “Armoni”, “EnstrümantasyonOrkestrasyon, KontrpuanFüg”, “Türk Müziğinde Polifoni” dersleri veriyor. Kadıköy Belediyesi’nin katkılarıyla, Caddebostan Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek konserin sponsorluğunu Digi Medya Ltd., yapımını da aynı şirketin yöneticisi Neşe Hersek üstlendi. (CKM gişesi: 0216 467 25 68) CUMHURİYET 15 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear