28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
25 EYLÜL 2006 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Kültür küçülürken Kültür ve Turizm Bakanı uyanık kaldığı süreler içinde bakanlığın kültür yanını ufaktan ufaktan küçültüyor... Bakanlığın Anadolu’da sanatsal etkinliklere ayrılan salonları ‘‘yerel’’leştiriliyor. Yerelleşme de, çoraklaştırma getiriyor. Örneğin, Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne devredilen Bursa Senfoni Orkestrası binasının prova salonları belediye tarafından yıkılıyor. Orkestra elemanları durumu Kültür Bakanlığı’na iletiyorlar. Bakanlığın yanıtı kısaca ‘‘Belediye ile iyi geçinin!’’ oluyor. Buna karşılık bakanlık, kendi orkestraları ile hiç de iyi geçinemiyor. Orkestralar yönetim kurulu üyelerini seçip aralarından müdür öneriyorlar. Bakanlık, kulak asmıyor, aklına eseni atıyor. Canı çekiyor, bütçelerini kesiyor. En son örnek Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası. Orkestranın yönetim kurulu üyeleri ve müdürü, ödeneklerinin kesildiği, AKP iktidara geldi geleli maddi ve manevi hiç katkı görmedikleri gerekçesiyle görevlerinden istifa ettiler. Eski Kültür Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Hasan Hüseyin Akbulut işin ciddiyetine varılması için herkesi uyarıyor: ‘‘Niyet derin. Adeta bir savaş açıldı. Cumhuriyetin getirdiği çok sesli sanat kurumları, bütçeleri daraltılarak, çalışanları yıldırılarak yavaş yavaş yok edilmek üzere.’’ Türkiye Cumhuriyeti, Ulusal Kurtuluş Savaşı ile birlikte yürütülen bir devrimin adıdır. O devrim; çürümüş, halkına sırtını dönmüş, ülkesini işgal eden düşmanla işbirliği yapmış Osmanlı hanedanlığını yıkmış, yerine halk yönetimini getirmiştir. Şimdi o Türkiye Cumhuriyeti’nin yüreği ve beyni olan TBMM’ye bağlı Milli Saraylar Daire Başkanlığı ile Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet televizyonu olan TRT el ele vermişler; şeyhzadelikleri, sultanlıkları, beyzadelikleri, efendilikleri, prenslikleri ve prenseslikleri kendinden menkul 120 kişiyi İstanbul’a çağırmışlar, bir otelde ağırlamışlar, ‘‘Anavatanınıza hoş geldiniz’’ diye karşılamışlar. Türkiye Cumhuriyeti’nin İstanbul Valisi de, tutmuş ‘‘hanedan’’a padişah tuğralı armağanlar sunmuş... Bütün bu cafcaflı törenler, bir Ankara’ya şube SAĞNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU XVI. Benedictus’un İslam üzerindeki ‘‘mütalaaları’’; Regensburg manifestosunun ayrıntılarını perdeledi. Papa Hazretleri’ni yakında ağırlayacağımızdan, ‘‘manifestosunun’’ bütününe bakmakta yarar var. Önce ‘‘Paleologos nereden çıktı’’ sorusuyla başlayabiliriz. Öyle ya, tarihte hiçbir iz bırakmayan bu Bizans imparatorunu Papa durduk yerde neden dolaşıma soktu? II. Paleologos’un, ‘‘Regensburg’’ metninde boy göstermesini, kimse tabii basit bir entelektüel egzersiz olarak görmüyor. Papa’nın Almanya çıkarmasını, Türkiye ziyaretinin bir ‘‘ön hazırlığı’’ ya da ‘‘girizgâhı’’ olarak değerlendiren gözlemciler; bunu Patrik Bartholomeos’a gönderilen bir ‘‘selam’’ olarak yorumluyorlar. Neticede Papa Türkiye’ye bir ‘‘dinler ve kültürler arası diyalog’’ ziyareti yapmıyor. Ziyaretin odağında asıl Bartholomeos görüşmesi var. Bu görüşmenin ekseninde ‘‘Katolik ve Ortodoks Kiliselerinin Birleştirilmesi’’ gibi iddialı bir hedef bulunuyor. Papa’nın ‘‘Paleologos’’ muhabetini, ilk planda Bartholomeos nezdinde yapılan bir ‘‘piar’’ girişimi olarak okumak mümkün. Hanedan Övgüsüne Son Verilmeli! Cumhuriyet kurumu olan TRT’nin hazırladığı ve özellikle de Cumhuriyet Bayramı’nın kutlanacağı ekim ayında yayıma sokulması kararlaştırılan ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kaynaklarıyla hazırlanan ‘‘Osmanoğlu’nun Sürgünü’’ belgeseli içinmiş. Cumhuriyet devrimi ile yıkılmış, tarihe gömülmüş bir hanedanlığı övmek, pohpohlamak, baş tacı etmek, acındırıcı duygularla yeniden gündeme taşımak Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli kurumlarının üstüne vazife midir? Ne oluyoruz? Isıtılıp ısıtılıp Türkiye Cumhuriyeti’nin önüne itilen sinsi Osmanlı millet modeli tasarımının yeni bir aşamasına daha mı girdik? Türkiye Cumhuriyeti kurumları içinde çalışıp Cumhuriyete karşı aymazlık içinde olan memurlara ve onların destekçilerine dur diyen olmayacak mı? Elde kitap Yazar Necati Tosuner’in deneme kitabı ‘‘Elde Kitap’’ta iki yerin altını kalın kalemle çizmişiz... Biri, şu: ‘‘Necati Tosuner’e sormuşlar: ‘Sen Avrupa’nın neresindensin?..’ ‘İçinden.’ ‘Peki, Cennet’in neresindensin?..’ Demiş ki: Aman, dışından.. dışından...’’ Diğer alıntı, yalnızca tek satır: ‘‘Kim olursan ol, sevilen biri ol!’’ Necati Tosuner, Elde Kitap ile kazandığı Dil Derneği Ömer Asım Aksoy Ödülü’nü yarın Gazi Üniversitesi’nde düzenlenecek 74. Dil Bayramı’nda alacak. Sevilen biri olarak... Üç aylar Kıbrıs’ta hicri takvim şaştı: Önce Recep ile Şaban; sonra Ahmet ile Talat İzmir’de kurulan Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği (YKKED) üyeleri, Atatürk’ün deyimiyle kısa zamanda çok büyük işler başardılar. Hem de gelir geçer, sıradan değil, çok nitelikli işlerdi bunlar. Yeniden İmece dergisini çıkardılar, açık oturumlar, anmalar düzenlediler. Tüm eğitim fakülteleri, fenedebiyat fakültelerinin tarih, edebiyat, sosyoloji, felfese öğrencileri için 1 Mart 2007 tarihine değin sürecek olan ‘‘Aydınlık ve demokrat bir eğitim sistemi için okul öncesinden yükseköğretime nasıl eğitim reformu?’’ başlıklı proje yarışmasını açtılar. YKKED, İzmir’den sonra İstanbul’a ulaşmıştı. Şimdi sıra Ankara’da. Varlık Özmenek, İlhan Alkan, İbrahim Ethem Başaran, İlknur Muhafız, Kifayet Altun, Fügen Çetiner ve Barış Özdemir’in öncülüğünde Ankara şubesini kurma çalışmaları hızlandı. Ankara Şubesi, Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı ile birlikte ‘‘yeniden demokratik, üretici, bilimsel, halkçı eğitim’’ rüzgârlarını Ankara ve ülke gündemine sokmayı hedefliyor. Ankara’daki tüm Köy Enstitüsü dostları bu güzel imeceye çağrılı... İletişim için: ‘‘ykkedernegi@yahoo.com.tr’’ ‘Paleologos’ Şifresi... Paleologos ya da ‘Eski Söz’ Ancak ‘‘Paleologos’’ hatırlatmasının önemli başka sembolizmleri var... İsmin açılışı, eski Yunancada ‘‘paleologos’’ yani ‘‘eski söz/eski akıl’’ anlamına geliyor ki, Papa konuşmasının tamamını işte bu ‘‘eski söz’’ ve ‘‘akıl’’ üzerine kuruyor. İncil’in ‘‘Önce söz vardı!’’ sözleriyle başladığını hatırlatan XVI. Benedictus, sonra bunu şöyle açıyor: ‘‘Logos (eski Yunancada) hem akıl, hem söz demektir!’’ Hemen ardından da şu mesajı işliyor: Hıristiyanlık ile Eski Yunan düşüncesi arasında güçlü ve organik bir bağ vardır. Bu organik bağ, Eski Yunan’ın ‘‘insan’’ ve ‘‘akıl’’ı öne çıkaran özelliği yani ‘‘logos’’ üzerine kurulmuştur. Hıristiyanlığın ilk mesajı da görüyorsunuz ‘‘logos’’la başlıyor. Hıristiyan Avrupa ile Eski Yunan ayrılmaz bir bütündür. ‘‘Bilge Bizans İmparatoru Paleologos’’ bu durumda tüm Avrupa tarihini, kültürünü ve düşüncesini bir araya getiren ‘‘bağlayıcı ipliği’’ oluşturuyor. Bu ‘‘iplik’’ son derecede simgesel bir gönderme olan ‘‘Paleologos’’un bizzat adında gizli. ‘‘Paleologos’’ ismi sonuçta hem bu ‘‘ortak ipliğe’’, hem de İncil’in girişindeki o cümleye (‘‘Önce söz vardı!’’) gönderme yapıyor. ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr Paleologos = Avrupa Lafın kısası, Paleologos = Avrupa, ‘‘Paleologos’’; ‘‘Avrupa’nın Hıristiyan kökenleri’’ ve ‘‘Avrupa kimliğinin’’ birebir simgesi... ‘‘Paleologos’’ adını Papa XVI. Benedictus bir tür ‘‘şifre’’ gibi kullanıyor. ‘‘Da Vinci’’ şifresi gibi bir şey bu... Bunların yanına, Türk kuşatması altında yaşayan Paleologos’un başına gelenleri ve de Benedictus’un ‘‘Ratzinger’’ evresindeyken gene ‘‘Türk tehdidi’’ hakkında söylemiş olduklarını yazarsanız (Türkiye tarih boyunca Avrupa’ya zıt ve farklı başka bir kıtayı temsil etmiştir. Bizans İmparatorluğu ile savaşlar oldu. Ayrıca Konstantinopolis’in düşüşünü, Balkan Savaşları’nı, Viyana ve Avusturya’ya yönelik tedidi anımsayınız, vs.) ‘‘şifrenin’’ içerdiği tüm diğer ‘‘göndermelere’’, ‘‘tehdit altındaki Avrupa kimliğini’’ de ekleyebilirsiniz. Avrupa kimliğini temsil eden ‘‘Paleologos’’; dün olduğu gibi bugün de ‘‘tehdit altında’’. Dün Türk tehdidi altındaydı. Bugün, göçmenleriyle Avrupa’ya nüfuz eden İslamın ve de AB kapısını zorlayan Türklerin tehdidi altında... ‘‘Paleologos’’ çağrışımıyla bu mesajı veriyor Papa. ‘‘Bizans İmparatoru’’nun vaktiyle İranlı muhatabına söylediği sözlerden daha kapsamlı bir gönderme bu. TC Emekli Sandığı’nda Geçen 11 Yıl SORU: TC Emekli Sandığı’na bağlı Emniyet Hizmetleri Sınıfı’nda polis memuru olarak 11 yıl 6 ay çalıştıktan sonra kendi isteğimle ayrılarak yurtdışına çalışmaya gittim. 1945 doğumlu olup 61 yaşını doldurmuş bulunmaktayım. Sorularım: Eğer TC Emekli Sandığı’nda geçen çalışma sürem emekli olmama yetmiyorsa, emekli olmama yetecek süreyi tamamlamak için SSK isteğe bağlı sigortaya girip bu sigorta kolundan eksik olan primlerimi yatırabilir miyim? Emekli olabilmek için kaç günlük prim eksiğim vardır? Prim günlerimi tamamladıktan sonra aranan yaş sınırlaması nedir? (ET.) YANIT: Sosyal Sigortalar Kurumu’nun ‘‘İsteğe Bağlı Sigorta’’ kolundan yararlanabilme koşulları 506 sayılı yasanın 85. maddesinde açıklanmaktadır. a) İsteğe bağlı sigorta kolundan yararlanabilmek için öncelikle Sosyal Sigortalar Kurumu’na; ‘‘En az 1080 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olma’’, b) Herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna zorunlu ya da isteğe bağlı sigortalı olmamak ve buralardan kendi sigortalılığından dolayı aylık bağlanmamış olmak, c) İsteğe bağlı olarak her ay kesintisiz otuz gün üzerinden malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemek gerekmektedir. 8 Eylül 1999 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan 4447 sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden önceki uygulamada, TC Emekli Sandığı’na on tam yıl kesenek ödeyen iştirakçiler 60 yaşını doldurduklarında, 5434 sayılı TC Emekli Sandığı Yasası’nın 39. maddesine göre, emekli aylığı almaya hak kazanmaktaydı. 4447 sayılı yasa ile, ‘‘Emekli Aylığı Bağlanacak Haller’’ başlıklı, 39. madde değiştirildi. Yeni uygulamaya göre, ‘‘fiili hizmet müddetleri 10 yıl ve daha fazla’’ olduğu için ‘‘emekli kesenekleri geri verilmemiş olanların 61 yaşını doldurduklarında istekleri üzerine’’ emekli aylığı bağlanması öngörüldü. Eski uygulamada 60 olan yaş sınırı, böylece 61 yaşa çıkarıldı. Ayrıca, 4447 sayılı yasa ile Geçici Madde 206 eklendi. Bu madde ile 8 Eylül 1999’da, ‘‘fiili hizmet süreleri 8 yıl ve daha fazla olan iştirakçiler, 61 yaşını doldurmaları nedeniyle istekleri üzerine veya kurumlarınca yaş haddinden resen emekliye ayrıldıklarında fiili hizmet süreleri 10 yılı doldurmuş olmak şartıyla emekli aylığına hak kazanırlar’’ hükmü getirildi. Ancak, 4447 sayılı yasanın bazı maddelerinin anayasaya aykırı olduğu ileri sürülerek dava açıldı. Bu dava sonuçlandı ve Anayasa Mahkemesi 4447 sayılı yasanın bazı maddelerini anayasaya aykırı bularak iptal etti. İptal edilen bu maddeler arasında Geçici Madde 206 da vardır. Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği maddeler, yeniden düzenlenmiş ve 4759 sayılı yasa olarak, 23 Mayıs 2002 günlü Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Yeniden düzenlenen Geçici Madde 206’ya göre: ‘‘8.9.1999 tarihinde Sandık iştirakçisi olanlardan 50 ve daha yukarı yaşlarda bulunanlar, yaş haddi nedeniyle istekleri üzerine veya resen emekliye ayrıldıklarında fiili hizmet sürelerinin 10 yılını doldurmuş olmak şartıyla emekli aylığına hak kazanırlar.’’ Özet olarak, 5434 sayılı TC Emekli Sandığı Yasası’nın 88. maddesi uyarınca TC Emekli Sandığı’na bağlı görevlerinden istifa edenlerden ‘‘fili hizmet müddetleri 10 (on) yıl ve daha fazla bulunanların ayrılışlarında kesenekleri geri verilmez’’. Yasanın ‘‘Emekli Aylığı Bağlanacak Haller’’ başlıklı 39. maddesi uyarınca da: ‘‘d) (Değişik: 25/8/1999 4447/23 md.) 88’inci madde gereğince emekli kesenekleri geri verilememiş olanların 61 yaşını doldurmalarında istekleri üzerine’’ emekli aylığı bağlanır. TC Emekli Sandığı’na 10 tam yıl (3.600 gün) kesenek ödediğinize ve 61 (altmış bir) yaşını da doldurmuş bulunduğunuza göre, keseneklerini geri almamış bir Sandık iştirakçisi olarak 5434 sayılı TC Emekli Sandığı Yasası’nın 39/d maddesine göre emekli aylığı almaya hak kazandığınız anlaşılmaktadır. ‘‘Akılcılık’’ da hedef ‘‘Paleologos şifresini’’ Papa ayrıca ‘‘Hıristiyan Avrupa kimliğini tehdit eden ‘öteki’ni dışlamak’’ için kullanıyor. Niçin böyle bir şeye ihtiyaç duyuyor? Çünkü bu ‘‘dinci söylemlere’’ rağmen, Avrupa’da Hıristiyanlık geriliyor. İslam Avrupa’nın içlerine sızarken, Eski Kıta her geçen gün biraz daha seküllerleşiyor ve kiliseler boşalıyor. Papa’nın ziyaret ettiği Almanya’da, örneğin düzenli olarak kiliseye gidenlerin oranı yüzde 15’e düşmüş. Papa’nın asıl derdi bu. Avrupa’yı yeniden Hıristiyanlaştırmak amacıyla ortak tehdidi ‘‘öteki’’ üzerinden kurarak Hıristiyan Batı’ya ‘‘Paleologos’un sonunu unutmayın!’’ demek istiyor. Papa’nın işaret ettiği ‘‘ortak tehdit’’, yalnız ‘‘İslam’’dan da ibaret değil. Topun ucunda Avrupa’nın ‘‘Hıristiyan kimliğini’’ bulandıran ve kimlik kargaşası yaratan ‘‘aydınlanmacılar’’ da var. Regensburg manifestosunda Papa, ‘‘Hıristiyanlık ‘logos’u da kapsar!’’ derken, din dışında kalan ‘‘pozitif düşünceyi’’ de hedef alıyor. ‘‘Akıl şalı’’ altında ‘‘akılcılara’’ da bayrak açıyor. Tam gaz ortaçağ yani! HARBİ SEMİH POROY OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc?yahoo.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu?mynet.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 25 Eylül www.mumtazarikan.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Kuzeye dönük, bu ne 1 denle çok az 2 güneş gören 3 ve hep serin olan dağ ya 4 macı.2/ Güzel 5 kadın... Yer 6 den sıçrayan 7 çamur. 3/ Güneşten ya da 8 yağmurdan 9 korunmak için 1 2 3 4 5 6 7 8 9 bir şeyin üzerine çekilen örtü... Boru se 1 K A R A T A V U K R E D E si. 4/ Kirpik boyası. 5/ 2 A B U S Cinsiyet... Mısır, buğ 3 L A M K A R U M S Ö B E day, pirinç gibi bitki 4 A R lerin tohumu. 6/ Sad 5 K A R A K A V U K Ö R E N V E razamların ya da dev 6 let adamlarının padi 7 K U T A N K A L şaha verdikleri arma 8 A R A K M A L İ ğan. 7/ Hayvanlara 9 K A R A B A T A K vurulan damga... Bir zaman birimi. 8/ Eşya üzerindeki mikrop ya da ufak böcekleri basınçlı buharla öldürmeye yarayan büyük kazan... Liste başı olmuş hafif müzik parçası. 9/ İncir ağaçlarında döllenmeyi sağlayan sinek... At üretilen çiftlik. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ ‘‘Kitre’’ de denilen ve geven adlı bitkiden çıkarılan bir tür zamk. 2/ Kuyruksokumu kemiği... Yakası kürklü ve kolsuz kaput. 3/ Keten tohumu... Bir cetvel türü. 4/ Bir vadi ya da ırmak üstüne kurulan yüksek ve uzun köprü. 5/ Pek büyük, ulu... Hayvanı avcılığa alıştırma işi. 6/ Devinim olaylarını inceleyen bilim dalı. 7/ Bağışlama... Herhangi bir konuda bir görüş ve düşünceyi bildiren yazı. 8/ Bilgisiz, kültürsüz kimse... İslam inancına göre ölüleri mezarında sorguya çekecek olan iki melekten biri. 9/ Un, et ve bamya ile yapılan bir yemek.. Soyundan gelinen kimse. CUMHURİYET 17 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear