Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
25 EYLÜL 2006 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr TMO’nun alım açıklamasını geciktirmesi nedeniyle üretici fiyatı sürekli düşerken, tüccar stoka yöneldi 13 ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Fındıktan sonra pirinçte de oyun ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Uzunköprü Çeltik Üreticileri Birliği Başkanı Ali Öner, geçen yıl 700 bin ton olan çeltik üretiminin bu yıl 800 bin ton dolayında beklendiğini bildirdi. Öner, ‘‘Yeni hasat sezonu başlamasına karşın Toprak Mahsulleri Ofisi alım fiyatlarını açıklamadı. Hem üretimdeki artış hem de ithalatta tarife kontenjanı uygulamasının olmaması nedeniyle piyasadaki fiyatlar sürekli düşüyor. Üretici, ürettiği için cezalandırılıyor’’ dedi. Piyasada halen üretici ve değirmen Eğitimin Çöküşü Geçen hafta TBMM’de ‘‘Özel Öğretim Kurumları Kanun Tasarısı’’ görüşüldü. Ancak görüşmeler tamamlanamadı; ne zaman ele alınacağı belli olmayacak biçimde ertelendi. Gerek yasa yapma sürecindeki çok büyük eksiklikleri, gerekse içeriği yönünden tasarı, eğitimin gerçekten çöküşünü belirleyen yeni bir ‘‘örnek olaydır’’. Tasarı ile 1965’te çıkarılmış olan Özel Öğretim Kurumları Kanunu yürürlükten kaldırılıyor. Eğer yasalaşırsa ‘‘anaokulundan ortaöğretimin sonuna kadar’’ tüm eğitim basamaklarını içeriyor. Gerçekte yapılmak istenen, üniversite öncesi eğitimin tümünü yabancı sermayeye açmaktır. Tasarının görüşülmesine Milli Eğitim Bakanı katılmadı. İlgili bakanın bulunmayışı; tasarının ‘‘temel yasa’’ sayılarak hızla yasalaştırılmak istenmesi; görüşmelere katılan dört bakanın, yapılan öneriler ve sorulan sorular karşısında kararsız kalmaları; bakanlardan gelen kimi değişiklik önerilerinin belirsizliği ve bunlar nedeniyle görüşmeler sırasında yaşanan kargaşa, aslında şu noktayı kanıtlıyor: Yasa tasarılarının, yeterli özen ve dikkat gösterilerek hazırlanmadığıdır. Tasarıda yer alan ‘‘azınlık okulları’’ ile ilgili düzenleme, Lozan Antlaşması’na uygunluğu açısından kamuoyunda tartışılıyor. Hükümetin de bu konuda kararsız olduğu anlaşılıyor. Nasıl bir düzenleme yapılacağı önümüzdeki günlerde açıklık kazanacaktır. Azınlık okulları tartışmaları bir yana, tasarı, eğitimi özel yabancı sermayeye açıyor. Ancak, eğitim yatırımı yapacak gerçek kişilerle tüzelkişi temsilcilerinde aranan tek özellik şudur: ‘‘Affa uğramış olsalar bile yüz kızartıcı bir suçtan yahut kasdi bir suçtan dolayı altı ay veya daha fazla hapis cezası’’ almamış olmak (m.4). Eğitim yatırımı yapacak olanların, bu konudaki geçmiş deneyimleri; eğitimle ilgileri, katkıları sorulmuyor. Eğitim yatırımı yapacak yabancı özel sermaye, iki amaçla gelir; birincisi, daha çok kazanç, yani, kâr etmektir. İkincisi de, kendisince bir görevi ya da misyonu yerine getirmektir. Ekonomisinin yarısı resmen kayıt dışı olan Türkiye’nin özel eğitim sermayesi yoluyla, bir kara para aklama cenneti olmasının nasıl önleneceği; eğer hükümetin böyle bir düşüncesi varsa; belli değildir. Daha da önemlisi, son yıllarda, dünyada, özellikle de ülkemizde, tarikat ilişkili sermayesinin çok hızla güçlendiği görülüyor. Tasarı ile, ülke eğitiminin tümüyle tarikat sermayesinin eline geçmesi, eğer önlenmek isteniyorsa, nasıl sağlanacaktır? Bu tasarı bağlamında asıl tartışılması gereken noktalar bunlardır. KİT’in özelleştirilmesinde, ‘‘alıcının’’ belli bir özellik taşıması aranıyor. Ancak çocukların ve gençlerin yetiştirilmesi ve ‘‘toplumun geleceği’’ olan eğitim konusunda özel sermaye sahibinde belli bir ‘‘nitelik’’ aranmıyor. Tasarı, asıl bu yönüyle, çok büyük olumsuzluklara gebedir. ??? Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, yaptıkları ile ülke eğitimini, bilimsellikten ve akıldan hızla uzaklaştırmakta ve böylelikle yıkıma sürüklemektedir. Aylar önce, Meclis kürsüsünden Bakan Çelik’i, iki kez istifaya çağırdım. AKP’li milletvekillerinin pek çoğu özel görüşmelerimizde beni doğruladı. O günlerde geçerli olan gerekçeleri sıralayarak, 1 Mart 2006 tarihinde CHP Grubu’na, Çelik hakkında ‘‘gensoru açılması’’ başvurusu yaptım. O tarihten bu yana bakanın yıkıcı tutumu katlanarak arttı. Son günlerin şu olayı gerçekten ‘‘dehşet’’ vericidir. Bakan, hakkında çıkan eleştirileri tümüyle duymazlıktan geliyor. Ücretsiz dağıtılan lise ders kitabında yer alan kimi bilgiler hakkında Bakanlık yetkilileri de Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’nun ‘‘Hurafedir’’, Diyanet İşleri Başkanlığı da yapmış olan Meclis Milli Eğitim Komisyonu Başkanı Dr. Tayyar Altıkulaç’ın ‘‘Bu konuyu bilim adamı bilir’’ ve milletvekili Prof. Dr. Said Yazıcıoğlu’nun ‘‘bilimsellikten uzak, uçuk’’ saydığı bilgilerin, bilimsel olduğunu iddia ediyor; edebiliyor; bu bilgilerin yer aldığı ders kitabına dokunmuyor. Bakanlık, bilim dışı olduğunu, her gün ders kitaplarıyla ilgili olarak çıkan haberlerle kendisi kanıtlıyor. Tüm bu olumsuzlukların ve çok daha fazlasının sorumlusu olan Milli Eğitim Bakanı; hiç zaman yitirmeden, görevini bırakmalıdır. Eğer bakan hemen istifa etmezse, umarım CHP’nin vereceği gensoru önergesi, aklı başında AKP’lilerin de katılımıyla bu sonucu sağlar. Milli Eğitim Bakanlığı’nın çocuklarımızın ve gençlerimizin beyinlerini karartan tutumu, bu kuruma ‘‘Yangında ilk kurtarılacaktır’’ işleminin yapılmasını zorunlu kılıyor. yakupkepenek06@hotmail.com ? Geçen yıl 700 bin ton olan çeltik üretiminin bu yıl 800 bin ton dolayında olması bekleniyor. Buna karşılık TMO’nun fiyat açıklamasını geciktirmesi nedeniyle üretici fiyatı düşerken, tüccarın stok yaptığı ileri sürülüyor. cilerin elinde 50 bin ton dolayında stok bulunduğunu belirten Öner, Türkiye’nin AB’den de tarife kontenjanı kapsamında 36 bin ton gümrüksüz pirinç ithal etme olanağı bulunduğunu belirterek, bu yıl hiç çeltik veya pirinç ithal edilmesine gerek kalmayabileceğini söyledi. Öner, buna karşın tüccarın piyasaya mal vermeyip ‘‘sanki ürün kıtlığı varmış’’ izlenimi yaratarak ithalat şartlarını kolaylaştırma peşinde olduğunu savunarak, hasat dönemi başlamasına karşın TMO’nun alım fiyatlarını açıklamaması nedeniyle çeltik fiyatlarının 6563 YKr’ye kadar gerilediğini kaydetti. TMO’nun çeltik üreticisinin ürününü hemen satmaması, bekleterek fiyat artışlarından yararlanması için emanete alım uygulaması önerdiğini ve çok düşük bedellerle depo kiraladığını anlatan Öner, ancak bu uygulamanın küçük üreticiye değil, fabrikalara yarayacağını öne sürdü. Öner, ‘‘En az bin ton çeltik için depo kiralanıyor. Küçük üreticiden bu kadar mal çıkmaz’’ dedi. Türkiye Ziraat Odaları Birliği, 20062007 yılı çeltik üretim maliyeti ni 89 YKr/kg olarak tespit ederken, TMO’nun alım fiyatını açıklarken bu maliyetin dikkate alınmasını istiyor. Türkiye’de yılda 560 bin ton pirinç tüketildiği, bunun 360 bin tonunun yurtiçi üretimle, 200 bin tonunun da ithalatla karşılandığı kabul ediliyor. Yerli üreticinin korunması amacıyla, pirinç ithalatı için ‘‘yerli ürün alma şartı’’ uygulaması yapılıyordu. Ancak ABD’nin bunu Dünya Ticaret Örgütü’ne şikâyet etmesi nedeniyle bu yıl bu uygulamanın yapılması olanaklı görülmüyor. Zorlu’nun ev tekstili şirketi, 10 mağazasıyla Ukraynalıların birinci tercihi oldu Linens’in dinamosu Kiev Güneş, trafiği de aydınlatacak ADANA (AA) Tasarruflu, uzun ömürlü ve bakım maliyetinin düşük olması nedeniyle güneş enerjisiyle çalışan sinyalizasyon ve yol butonu kullanımının giderek yaygınlaştığı bildirildi. Tankes Trafik Sistemleri Firması satış sorumlusu Ayhan Tanal, bu sistemin altyapısı olmayan yollarda sürücüleri rahatlattığını, trafik kazalarını büyük oranda önlediğini söyledi. Güneş enerjili sistemin, gündüz depoladığı enerjiyi, gece kullandığını belirten Tanal, kendisini 6 ayda amorti eden sistemlerin İstanbul, Ankara, İzmir ve Adana gibi büyükşehir belediyeleri ve karayolları müdürlükleri tarafından tercih edildiğini belirterek, ‘‘Geçen yıldan bu yana 12 bin yol butonu, 500 civarında ise sinyal lambaları ürettik’’ dedi. ? 5 yıl önce Ukrayna’da ilk mağazasını açan Linens’in ürünleri, Ukraynalı parlamenterlerden, Ruslana’nın evini kadar girdi. NECDET ÇALIŞKAN KİEV Türkiye’de 99 adet, Türkiye dışında 8 ülkede 23 adet mağazası bulunan Linens, toplam 10 mağazası ile ‘‘ev güzellik merkezi’’ anlayışını Ukrayna’ya da taşıdı. Ukrayna pazarına 5 yıl önce girdiklerini hatırlatan Linens Genel Müdürü Şule Zorlu, ‘‘Geçen yıl Ukrayna’ya yaklaşık 6 mağaza ile 2 milyon dolar civarında ciro gerçekleştirdik. Bu yıl 4 yeni mağaza daha açıldı ve Ukrayna’da 10 mağazaya ulaştık. 2 mağazımız da şu an inşaat halinde. Linens’in yurtdışı cirolarına baktığımızda Ukrayna birinci sırada’’ dedi. Ukrayna’daki Linens mağazalarında satılan 16 bin çeşit ürün içinde en çok yatak grubunun ilgi gördüğünü anlatan Zorlu, Ukrayna’da politikacılardan sanatçılara birçok kişinin Linens ürünleriyle evlerini dekore ettiğini belirterek, şöyle konuştu: ‘‘Ukrayna Cumhurbaşkanı Viktor Yuşçenko’nun eşi Kateryna Toplam 39 bin metrekarelik alanda hizmet verdiklerini söyleyen Şule Zorlu, ‘‘Hedefimiz çok sayıda mağaza açmak değil, büyük mağazalar açmak’’ dedi. Yuşçenko, Ukrayna Parlemento içinde yüzde 20’ye çıkarmayı hedeflisu’nun yarısının eşleri, Ukrayna dev yoruz. Libya’da bir Linens mağazası let sanatçısı ve milletvekili, Türkiye’de şu an inşaat halinde, Mısır ve İsrail ile yapılan 2004 Eurovision Birincisi Rus görüşmelerimiz var’’ dedi. lana bizden alışveriş yapanlar arasın ‘Ev tekstilini zevke dönüştürdük’ da.’’ Uyguladıkları ürün sigortası ile 1 Linens’in yurtdışındaki cirosunun toplam ciro içindeki payının yüzde yılda 1 milyondan fazla ürünü sigor10 olduğunu söyleyen Zorlu, ‘‘Bu taladıklarını söyleyen Zorlu, ‘‘Yeni aloranı yeni açılacak mağazalarla 2 yıl dığınız perdeler ikinci gün sigara ya nığı ya da kedinin tırmalaması nedeniyle kullanılmaz hale geldiğinde, sigorta sayesinde hiçbir ücret talep etmeden aynısıyla değiştirebiliyorsunuz’’ dedi. 2005 yılını 35 milyon dolar ciro ile kapatan Linens’in bu yılki cirosunun yüzde 20 artacağını anlatan Zorlu, Linens mağazalarında National Geographic temalı ürünlerin satılması konusunda görüşmelerin sürdüğünü belirterek ‘‘2006’nın kalan bölümünde ve 2007’de en az 2 milyon dolarlık mağaza yatırımı yapacağız’’ dedi. Türkiye’de perde değiştirme süresinin 2001’den bu yana 10 yıldan 6 yıla, nevresimde 5 yıldan 2 yıla, havluda ise 2 yıldan 1 yıla düştüğüne dikkat çeken Zorlu, bu değişimdeki en büyük etkenin, ev tekstili tüketiminin ihtiyaçtan zevke dönüşmesi olduğunu belirtti. Ev tekstilinin Türkiye’de kayıt dışının en yüksek olduğu sektörlerin başında geldiğine değinen Zorlu, ‘‘Bir diğer sorun, kampanya bolluğu. Bu anlaşılır bir şey değil. Kampanyanın bir dönemi ve anlamı olmalı. Tüketiciler sürekli devam eden kampanyalar konusunda dikkatli olmalı, bence bu sürekli kampanyalar aldatıcı’’ diye konuştu. DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ Monarşiyle yönetilen Tayland’da, 19381992 döneminde yalnızca 7 yıl iktidardan uzak kalan, en son 1997’de demokratik bir anayasanın uygulanmaya konmasıyla siyasi arenadan uzaklaştırılan ordu, 19 Eylül’de yeniden iktidara el koydu. Darbenin nedenleri arasında öncelikle Başbakan Thaksin yönetiminin otoriter eğilimleri, iktidar partisi (Taylandlı Taylandlıyı Sever TAK) seçkinlerinin yolsuzluklara batmış olması, Thaksin ailesinin Shin Holding’deki yüzde 49 hissesini, Singapurlu Temasek Holding’e hiç vergi ödemeden sattığı iddiaları sayılıyor. Bence gerçek başka yerde. Örneğin, The Asia Times’dan Shawn Crispin’in aktardığına göre cunta Thaksin’i ülkede ‘‘bugüne kadar görülmemiş bir toplumsal bölünmeyi gerçekleştirmekle’’ suçluyor, başkent Bangkok’ta kentli orta sınıflar, seçkinler darbeyi destekliyorlar (21/09). Gerçeği aramaya bunlardan başlayabiliriz. Yeni ekonomik model ve ‘statüko’ Bir ipek tüccarının oğlu olan Thaksin, askeri lisede okuduktan sonra polis akademisine geçti. Mastır ve doktorasını Amerika’da yaptı, polis örgütünde albaylığa kadar yükseldi, 1987’de ayrılarak iş yaşamına atıldı. Polis örgütünün bilgisayar sistemini kurma tekelini ele geçirdikten sonra hızla servetini büyüten Thaksin, Tayland’ın telekomünikasyon kralı, en zengin işadamlarından bir oldu. Thaksin, 1998’de Asya krizinin yarattığı toplumsal çöküntü içinde TAK partisini kurdu, Thaksin modeli olarak bilinen, ihracattan daha çok, ülkenin iç ekonomisine dayalı bir büyüme modelini amaçlayan programına, geniş halk kitlelerinin ve iş çevrelerinin desteğini alarak girdiği seçimleri kazandı. Daha önce de aktardığımız gibi, Thaksin kır ve kent yoksullarının küçük orta işletmelerini tüketim ve üretim kapasitesini güçlendirmeye yönelik, sağlık eğitim reformları, mikro kredi, köy destekleme fonları, üreticiye teknik destek programlarıyla, dünyada ve özellikle Asya’da ilgiyle izlenmeye başlayan yeni bir model oluşturdu. Bu politikalar, TAK partisinin toplumun yüzde 80’ini oluşturan, kırsal nüfus, çiftçiler ve kent yoksulları arasında hızla güçlenmesine olanak sağladı... (ABD Deniz Kuvvetleri Akademisi, Strategic Insight 06/05, No: 6) Thaksin, IMF borçlarını vaadesinden iki yıl önceden ödeyerek ekonomi politikasını da özgürleştirdi. 2005’te seçimleri yüzde 54 oy alarak kazanan Thaksin, ikinci aşama olarak büyük kamu projelerine, kendi deyimiyle ‘‘ulus inşa etme’’ aşamasına geçme / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA derek ordunun tayin, terfi sürecine doğrudan karışmaya, kralın etkisini yansıtan bürokratları tasfiye etmeye başlayınca, orduda huzursuzluk arttı, kralla ordu arasındaki Thaksin karşıtı blok güçlendi. Orta sınıflar ve uluslararası şirketlerle, ekonomik ve kültürel bağları güçlü Bangkok sermayesi de Thaksin’in bu ‘‘popülist’’ politikalarla siyasi gücünü arttırırken kendi cebini doldurmasından, TAK seçkinlerinin, taşradaki ekonomik ve siyasi çıkarlara bütünleşerek, yeni bir ekonomik güç olarak yükselmesine tepki göstermeye başlamıştı. Bu muhalefet, Thaksin’in salt demokrasiyi değil, aynı zamanda monarşiyi de tasfiye etmeye hazırlandığına, kendini koruyabilmek için yabancı güçlerden destek istediğine, muhalefeti yabancı ülke liderlerine şikâyet eden mektuplar gönderdiğine ilişkin söylentiler etrafında kristalleşti. Ancak, muhalefetin ne kadar güçlü bir blok oluşturursa oluştursun seçimleri kazanma şansı yoktu. Bu durum siyasi bir çözümsüzlük yarattı Kriz, Bangkok medya baronlarından (Asia Media Forum, 21/11/05) Sondhi Limthongkul’un ‘‘Thaksin’i krala yeterince sadık olmamakla’’ suçlamasıyla su yüzüne çıktı. Orta sınıflar krala sadakatlerini göstermek için sarı gömlekler giyerek sokağa döküldüler. Protesto gösterileri giderek büyüdü. Bu yıl, muhalefetin, Thaksin’in protesto gösterilerine son vermek umuduyla gittiği Nisan 2006 erken seçimlerini de (kazanamayacağı için) boykot etmesine karşın TAK partisi yine büyük oy alınca, kriz derinleşti. Kral Thaksin’e baskı yaparak istifa etmesini sağladı. Ancak kısa süre sonra Thaksin’in ordu üst kademelerine daha doğrudan müdahale etmeye başlaması, kralın 60’ıncı taç giyme töreninde protokolde en başa geçmesi, yeniden iktidara dönme manevraları, Bangkok orta sınıflarını ve sermayesini düş kırıklığına uğrattı. Çok büyük bir protesto gösterisi hazırlanırken ordu, siyasi karışıklık tehlikesini bahane ederek iktidara el koydu. Siyasi partiler kapatıldı, TAK liderleri tutuklanmaya başladı. Bir yorumcunun deyimiyle, Tayland, yeniden kral, ordu ve Bangkok sermayesi tarafından kolaylıkla denetlenebilen koalisyon hükümetlerine geri dönüyordu. Gündemdeki başbakan adaylarına (eski DTÖ Başkanı, Tayland Merkez Bankası güvernörüCNN) bakınca, Thaksin’in ‘‘ulus inşa etmeye’’, yoksullara yönelik, ama IMF reçetelerine ters ekonomik modelinin sona erdirilmesini de bekleyebiliriz. (Türkiye ile ilgili ek bir not için: Tayland Modeli Darbe ye başladı. Thaksin döneminde mali sektör, borsa ve inşaat sektörü yeniden güçlendi, ekonomi yılda ortalama yüzde 5’in üzerinde bir büyüme gerçekleştirdi, halk sınıflarının yaşam koşulları iyileşmeye başladı. Ancak Thaksin’in yeni ekonomi modeli ve sosyal yardım politikaları ülke içindeki siyasi ekonomik dengeleri sarstı. Örneğin, Tayland parlamentosunun bileşimindeki değişikliklerden de izlenebileceği gibi, siyasi güç dengeleri, ilk kez Bangkok’tan taşra eyaletlerine doğru kaymaya başladı. (Eurasia Bulletin, MartNisan 2005) Thaksin’in Kuzey eyaletlerinde kırsal nüfusu giderek kendi yanına çekmeye başlaması, kralın siyasal ve toplumsal zemini de sarsmaya başlamıştı. (Far Eastern Economic Review, Eylül 2006) Bu gelişmeler, Bangkok sermayesiyle ve seçilmiş siyasetçiler üzerinde iktidarını, stratejik olarak yerleştirilmiş bürokratlar aracılığıyla elinde tutmaya alışkın kralla (Duncan McCargo, Thaksinization of Thailand) Thaksin arasındaki giderek artan bir çekişmenin de kaynağını oluşturdu. Ateşle oynamak üzerine Thaksin bir taraftan Bangkok sermayesine ve onun destek sınıflarına (kent orta sınıfları), diğer taraftan monarşiye karşı kendini koruyabilmek amacıyla, ABD’ye yanaşmaya, orduyla ilişkilerini güçlendirmeye başladı. Thaksin, ABD’nin terorizme karşı savaş stratejisinin bölgede en yakın destekçisi oldu. 2003’te geçirilen bir seri terorizme karşı mücadele yasasına dayanarak, basını susturmaya, rakiplerini bastırmaya başladı. Bu politika giderek ordunun güney eyaletlerindeki Müslüman ayrılıkçılara karşı çok daha şiddetle kullanılmasına, çatışmaların ve ölümlerin giderek artmasına, ülke içinde özellikle Bangkok orta sınıfları ve demokratik eğilimli kamuoyunun tepkilerinin artmasına yol açtı. İkincisi, Thaksin iktidara geldikten sonra, ABD ordusuyla, güvenlik kuruluşlarıyla sıkı bağlara sahip Tayland ordusunu yeniden siyaset içine çekmeye başladı. Ordunun kaynaklarını, güney eyaletlerinde yetkilerini arttırdı. Thaksin orduyu, büyük can kaybına neden olduğu için seçkinlerin, sivil toplum örgütlerinin, uluslararası insan hakları kuruluşların tepkisine neden olan (halkın yüzde 80’i tarafından desteklenen) uyuşturucuyla mücadele savaşında da kullandı, dış politikada ordunun etkisini arttırdı. (The Asia Times, 07/04/05) Thaksin, bu koruma refleksiyle, gi Tekel, sert kutuyla yine lider olacak ANKARA (AA) TEKEL ’in 2004 yılından bu yana almak için uğraştığı ve ilk ihalede eski oldukları yönündeki tartışmalar nedeniyle geri gönderdiği makinelerin ardından, 7 adet hard box (sert kutu paketleme) makinesi Tokat ve Ballıca sigara fabrikalarına kuruldu. TEKEL ’in elinde yeni makineler hariç 8 sert kutu paket makinesi bulunurken bunlarla aylık 1.3 milyon kiloluk üretim gerçekleştiriliyordu. Yeni 7 makine ile birlikte bu kapasitenin ayda 2.5 milyon kiloyu aşması bekleniyor. TEKEL yetkilileri yeni makinelerle birlikte pazar payında 1 yıllık sürede 7 puana varan bir artış beklerken bunun gerçekleştirilebilmesi durumunda yeniden pazar liderliğinin ele geçirilebileceğini belirtiyorlar. http://erginyildizoglu.blogspot.com) erginy?tr.net CUMHURİYET 13 K