Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 10 EYLÜL 2006 PAZAR 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI PB PB PB PB B B B B PB 27 28 27 28 33 34 35 36 25 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya PB PB Y PB PB PB PB PB B 24 26 26 26 29 29 29 26 33 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B B B B B B B B 34 32 34 38 34 35 29 27 25 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun kuzey kesimleri parçalı bulutlu, Doğu Karadeniz kıyıları sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Hava sıcaklığı tüm yurtta biraz artacak, yurdun kuzeybatı ve batı kesimlerinde kuvvetli olarak esecek. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih PB PB PB PB PB PB PB PB PB 20 17 19 22 21 21 23 22 21 Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih PB PB PB PB PB PB B PB PB 21 22 32 20 22 24 28 31 24 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Stockholm B A B A B B B B B 17 32 34 38 30 34 27 36 39 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu Yağmurlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada sorununa hükümet, sessizliğini, suskunluğunu bozacak herhangi bir hareket yaptı mı, demeç verdi mi? Hayır! İçişleri Bakanlığı bu olayın üzerine gitmeyen İstanbul Emniyeti’nin olayı hangi nedenlerle örtbas etmeye çalıştığını soruşturmaya niçin gereksinmedi? Cami cinayeti ve camide linç olayıyla ün kazanan İstanbul’un göbeğinde Fatih’teki Çarşamba Mahallesi birden ilgi odağı oldu. Gericilik bu mahallede kıyafetlere yansıyor. Sakallı göbekli, takkeli cüppeli erkeklerle kara çarşaflı kadınları haber yapmak, fotoğraflarını çekmek isteyen gazetecilere tarikat engel oluyor. Fatih’te tarikat sanki ayrı bir hükümet. Mahalleye gireni denetim altına alıyor, gazeteciye adım attırmıyor. Hükümet bu manzarayı bilmiyor mu? Biliyor. Ama bu hükümet için tarikatların dokunulmazlığı var. Laik Cumhuriyete sözüm ona sahip çıkarken tarikatların, şeyhlerin, müritlerin at koşturmasına ses çıkarmadığı gibi duruşu, olaylara bakışıyla gelişmelerini teşvik ediyor. Atatürk ne dedi: ‘‘Efendiler, ey millet; iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar ülkesi olamaz. En doğru, en iyi tarikat medeniyet tarikatıdır.’’ ??? RTE eline geçirdiği siyasal güç sayesinde; bu ülkeyi Atatürk yolundan gericiliğe çevirmek için bir yandan din eğitimiyle yetişmiş ‘‘askerlerini’’, önce camilere imam atıyor, sonra oradan alarak devlet kadrolarına yerleştiriyor. Bir yandan da 15 bin caminin imamı yok diye masum halkı kışkırtıcı demeçler veriyor. Beri yandan da irtica yuvası tarikatların Türkiye Cumhuriyeti’ni şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar ülkesine dönüştürmesine göz yumuyor. Bu hükümet döneminde gericilik, irtica artık ne yasa ne de sınır tanıyor. Kanser gibi çağdaş cumhuriyeti kemiriyor. Bu hükümet gibi irticaya prim veren, laik cumhuriyeti kemiren bir başka iktidar görmedi Türkiye. Laikliğe ihanet sadece yazıda sözde değil; eğitim kurumlarının içinde de yuvalandı. Bir gazete okuru TGRT’de okunan mevlitten sonra edilen duada Atatürk ve silah arkadaşlarının hiç anılmadığını yazıyor. Dua eden kişiyi tanıtıyor; Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden Yalvaçlı profesör Ramazan Ayvalı. Sordum diyor, Işıkçılar’dan imiş! ??? Bu ve hemen her gün basına yansıyan birçok örnek, dinci gelişmelerdeki olayları algılayabilmek için fazla söze, bilgiye gerek bırakmıyor. İsmailağa Camisi’ndeki cinayete, katilinin camide linç edilmesine bir anlam vermek istiyorsanız; gazetelerde birkaç gündür yayımlanan fotoğraflarda olaylara karışan Çarşambalı insanların yüzlerine bakın. Sakallı suratlardan, gözlerden nefret akıyor. Dincilaik kavgası daha ileriye aşamaya gelse, bunların, insanları sokak ortasında linç etmeyeceklerine kim güvence verebili? Bu hükümet mi? Tarikatlara, şeyhlerine, müritlerine göz yuman bu hükümet mi güven verecek; verse bile işler o raddeye geldikten sonra irtica mı dinleyecek bu hükümeti? Güldürmeyin! Kara sakallı, takkeli başlı sürüye bir tokat lazım. Görev yeri riskli ? Baştarafı 1. Sayfada GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY nacağı yerler arasında UNIFIL’ın, Kana, Burj El Alawey, Tibnin, Henniye veya Kaffar Dumin’deki karargâhları bulunuyor. Türk askerinin aynı zamanda, halen sayıları 22 olan ancak UNIFIL’in mevcudunun artmasıyla sayıları 100’ün üzerine çıkacak olan yol kontrol noktaları ve gözlem mevzilerinde de görev yapması söz konusu olabilecek. Bölgede yaşayan Şiiler ise Türk askerinin Güney Lübnan’da görev yapmasına, ‘‘Türkler bizi İsrail’e karşı korumalı ve Hizbullah’ın silahına dokunmamalı’’ koşullarıyla ‘‘evet’’ diyor. Cumhuriyet, BM Güvenlik Konseyi’nin 1701 No’lu kararı çerçevesinde Litani Nehri’nin güneyinde, Türk askerinin görev yapacağı bölgede nabız tuttu ve Burj El Alawey’de konuşlanan İtalyan birliğinin karargâhında İtalyan, Hintli ve Ganalı askerler ile bölgedeki Şiilerin değerlendirmelerini aldı. ASKERİ HEYET, LÜBNAN’DA İNCELEME YAPACAK ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Lübnan’a gönderilecek Türk askeri için ilk askeri heyet dün yola çıktı. Lübnan’daki BM Barış Gücü’ne Türk askeri göndermek üzere hükümetin Meclis’ten yetki almasının ardından, askeri hazırlıklar hızlandı. 28. Mekanize Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Tahir Bekiroğlu başkanlığındaki heyet, Türk askerinin konuşlanacağı bölge ve teknik ayrıntılar konusunda inceleme yapacak. Heyet, intikal güzergâhları, Beyrut Limanı’nın durumu gibi teknik ayrıntıları içeren bir rapor hazırlayacak. Tuğgeneral Bekiroğlu, barış gücü yetkilileriyle de görüşmelerde bulunacak. re her ülke kendi sorumluluk alanlarındaki yollarda ve kritik noktalarda askerlerini yol barikatlarında ve gözetleme mevzilerinde görevlendirebilecek. 2000 yılında İsrail’in Güney Lübnan’dan çekilmesinden sonra Kana, Burj El Alawey, Tibnin, Henniye ve Kaffar Dumin’de konuşlu UNIFIL tabur karargâhlarının bir bölümü boşaltıldı. Tibnin’deki UNIFIL karargâhında görev yapan İrlanda askerlerinin ayrılmasından sonra şimdi bu karargâhta sadece Ganalılar kalmayı sürdürürken, daha önce Nepal askerlerinin karargâhının bulunduğu Henniye’de şimdi sadece Çin’in bir istihkam birliği kaldı. Kaffar Dumin’deki UNIFIL karargâhında ise halen Gana askerleri konuşlu bulunuyor. Burj El Alawey’de konuşlu Hintli ve Ganalı askerlerin yanına 280 İtalyan askeri yerleşti. Türk askerinin de gelecek mevcuda bağlı olarak bu noktalardaki tabur karargâhlarına konuşlanabileceği belirtildi. Ancak 2000 yılından sonra bu noktalardaki ANNAN: TÜRKİYE 1100 ASKER GÖNDERECEK NEW YORK (AA) BM Genel Sekreteri Kofi Annan, Türkiye’nin Lübnan’a 1100 asker göndermeyi kabul ettiğini açıkladı. Ortadoğu gezisine ilişkin BM’de açıklamalarda bulunan Annan, Ankara’daki görüşmelerinin çok iyi geçtiğini söyledi. Annan, ‘‘Oraya vardığım gün parlamento Lübnan’a asker göndermeyi onayladı. O yüzden Türk yetkililere şaka yollu takılarak bunun bana ve Lübnan’a verilen çok iyi bir hediye olduğunu söyledim’’ dedi. Annan, Türkiye’nin 1100 asker göndermeyi kabul ettiğini belirterek Türkiye’nin BM’ye konunun ayrıntılarını görüşmek üzere çok yakında bir heyet göndereceğini de bildirdi. yerlere de ateşkesin ardından Lübnan Ordusu’nun birlikleri yerleşmiş durumda. Litani Nehri’nin güneyine geçildiğinde, hemen hemen bütün kontrol noktalarında Lübnan Ordusu’na bağlı askerlerin göreve başlamış olması dikkat çekiyor. BM’nin 1701 No’lu kararına göre, UNIFIL içinde görev yapan askerler de Lübnan Ordusu’na görevi sırasında yardım edecek. Sorumluluk paylaşımı Edinilen bilgilere göre İsrail sınırına çok yakın bir noktada bulunan Nakura’da yerleşik UNIFIL’in ana karargâhı, asker sayısının artması durumunda ikiye bölünecek. Halen, UNIFIL içinde görev yapan ve bölgenin Hermon Dağı’na kadar olan bölümünün sorumluluğunu üstlenen Hint askerleri ile sınırda konuşlu olan Gana askerlerinin bu görevi devam edecek. Türk ve diğer ülke askerlerinin gelmesi ile sorumluluk alanları iç bölgelere doğru paylaştırılacak. Bu aşamada UNIFIL’ın daha önce sayısı 100 civarında olan ancak daha sonra 22’ye düşürülen yol barikatı ve gözetleme mevzilerinin sayısı arttırılacak. Türk birliği dahil olmak üze karargâhların bulunduğu arazilerin eski sahiplerine geri verilmesi nedeniyle, yeni konuşlanacak UNIFIL birlikleri için konuşlanma yeri sıkıntısı da ortaya çıktı. Altyapısının olması ve gerekli alan düzenlemelerinin yapılmış olmasından dolayı tercih edilen bu karargâh noktaları üzerinde UNIFIL yetkililerinin de çalışma yaptığı öğrenildi. UNIFIL’in eski karargâhlarının altyapısının yeterli olmaması veya bu karargâhların arazilerinin eski sahiplerine verilmiş olması durumunda, Türk birliği de yeni karargâh ve operasyon merkezi kurmak durumunda kalacak. Bu konularda ayrıntılı inceleme yapmak için aralarında Türk Dışişleri Bakanlığı’ndan yetkililerinden bulunduğu 30 kişilik bir heyet önümüzdeki salı günü Lübnan’a gelecek. Nihai kararın bu aşamadan sonra verileceği belirtildi. Şiiler’den ‘koşullu’ evet Yeni konuşlanmış olmaları nedeniyle Burj El Alawey’de görev yapan İtalyan askerleri ise Türk askerinin gelişine, ‘‘bize yardımcı olurlar’’ gerekçesiyle sıcak bakıyor. İtalyan askerleri, daha önceden burada konuşlu olan Hintli ve Ganalı askerler ile aynı karargâhı paylaşırlarken, bölgeyi tanıma operasyonlarına da başladılar. UNIFIL ambleminin bulunduğu zırhlı personel taşıyıcılar ile bölgedeki köylere veya diğer yerleşim merkezlerine giderek inceleme yapan İtalyan askerlerinin karargâhları dışında Burj El Alawey’de bir operasyon merkezleri de yer alıyor. Son iki aydan bu yana uluslararası basında adı sürekli duyulan ve resmi belgelerde nehir olarak adlandırılan Litani, genişliği birkaç metreyi geçmeyen küçük bir akarsu olmasına karşın bölgedeki dengeler ve UNIFIL’in görev çerçevesi nedeniyle büyük önem taşıyor. İçinde Türk askerinin de yer alacağı UNIFIL, bu nehrin güneyinde görev yapacak. Nüfusunun tamamının Şiilerden oluştuğu bu bölgedeki hemen her kasaba ve köyde sokaklarda Hizbullah bayrakları, Hizbullah lideri Nasrallah’ın posterleri bulunuyor. Cumhuriyet’in görüşlerine başvurduğu Şiiler, Türk askerinin bölgede konuşlanacak olmasına koşullu olarak, ‘‘evet’’ diyor. 33 gün süren İsrail saldırıları boyunca silahların hedefinde olan Güney Lübnanlı Şiiler, Türk askerinin kendilerini İsrail’e karşı koruması ve Hizbullah’ın silahlarına dokunulmaması koşullarının altını net bir dille ortaya koyuyor. Lübnan Ordusu güneyde Bölgede daha önce Hizbullah milislerinin denetiminde bulunan bütün kontrol noktaları ve bari 30 kat daha büyümüş... Savaş teknolojisi için tekmeloji mi demeli ne! Ne yazık ki kırılması çok zor bir dehşet dengesi kuruldu... Silah ticaretini elinde bulunduran küresel aktör için en işlevsel ortam, yeryüzünün parçalara ve karşıtlara bölünmesi. Sorunlarını çözememiş iki komşu ülkeden birine güçlü silahlarından satıyor. Sonra ötekine gidiyor: ‘‘Bak, senin komşun şu silahtan aldı. Çok etkili. Bir seferde şu kadar yeri yerle bir eder. Almazsan, altta kalırsın, ona göre...’’ İki tarafı birbirine yakın dengede silahlandırdıktan sonra bu kez o silaha karşı korunma mekanizmasını üretiyor. Aynı yöntemle satıyor. Böylece silah işlevini yitiriyor, yenisi üretiliyor! İki karşıt ülke bulamazsa, bu kez ülkenin içinde silahlanmayı gerektirecek iklimi zorluyor! ??? Vurgulaması acı ama, insanoğlunun yaşamını kolaylaştıran, renklendiren pek çok şey de ne yazık ki, savaş teknolojisinde ilerleme kaygısının ürünü. Örneğin, sağlık alanında öne çıkan tomografi ve benzer cihazlar... Bunlar füze sistemlerine benzer bir mekanizmaya sahip. İnsanoğlu öldürmek için ürettiği teknolojiden sağlık için de pay çıkardı! Başka gezegenden biri gelse sorsa: Bu teknolojiyi niçin geliştiriyorsunuz? Yanıtımız ister istemez şu olacak: ‘‘Öldürmek ve yaşatmak için!’’ Bize gülmezler mi? Avrupalının başka ülkelerde, başka coğrafyalarda tatil aşkı, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra birden çıkıverdi. Neden? İkinci Dünya Savaşı’nda üretilen binlerce uçak, işsiz kaldığı için! Dönemin yöneticileri düşündüler taşındılar, savaş uçaklarının içinin görünümünü değiştirip, insanları taşımak için kullanmaya karar verdiler. Bizim başka gezegenli sorsa: Bu uçaklar niçin yapılmıştı? ‘‘Savaşmak için...’’ Şimdi niçin kullanılıyor? ‘‘Barışmak için!’’ ??? Şili’nin başkenti Santiago’da bir kitapçıdaki posterler arasında dünya haritasını kuşatan güvencinler altında şöyle bir yazı okumuştum: ‘‘Barış, yeryüzünde insanların en güzel isteğidir!’’ Başta vurguladığımız gibi ne yazık ki yeryüzünü sarıp sarmalayan bir barış için iyimser olmak çok zor. Küresel aktörün ilk 20 şirketinden 8’inin silah sektöründe büyüdüğünü düşününce tablo daha da kararıyor. En acısı barış gibi yüce bir değerin de savaşlara alet edilmesi. Yeryüzünde hiçbir savaş yok ki, hedefi barış olarak gösterilmesin! Barışı güvercinin, savaşı da kartalın temsil etmesi de güç dengesinin bir yansıması olsa gerek! Üstelik kartalın tek başlısıyla da yetinmeyip iki başlısıyla simgeler üretmişiz. Zaten bu iki başlılık yok mu! Tarihin iki sözcüklü özeti; savaş ve barış. Ne olursa olsun, savaşın iyisi, barışın kötüsü olmaz... Bunun en güzel anlatımlarından biri Atatürk’ün: ‘‘Ulusun hayatı tehlikede olmadıkça, savaş cinayettir!’’ ankcum?cumhuriyet.com.tr IŞIL ÖZGENTÜRK DİYANET HAREKETE GEÇİYOR Muhteşem Başbakanımız teşekkürler! ? Baştarafı Arka Sayfada İlk kez vicdani ret hakkında bilgi sahibi olmaya çalışıyordu. ‘‘Gitmem’’ demiyordu, ‘‘gidemem’’ diyordu, ‘‘öldüremem’’ diyordu. Ve biz çevredekiler onun bu korkusunu, kaygılarını yanı başımızda hissediyorduk. Ben kendi kendime, bencilce, iyi ki ‘‘kız doğurmuşum’’ dediğimi anımsıyorum. Başbakan muhteşem sözlerini söylemiş, asistanlarım Caner ve Sevgim’le oturuyoruz. Caner yüksek lisanstan sonra askere gidecek. Canı şimdiden sıkkın, ölmek ve öldürmek korkusu bu ülkede yaşayan pek çok genç insan gibi onu şimdiden tedirgin ediyor. Aklımıza birden ünlü ‘‘Avcı’’ filmi geliyor. Bir Amerikan filmi olan Avcı, bence yapılmış en iyi savaş karşıtı filmlerden biridir. Amerika’nın sevimli bir kasabasında mutlu ve mesut yaşarken, Vietnam’a savaşmak için giden üç arkadaşın hikâyesini anlatan film, savaşın hiçbir önyargısı olmayan bireyleri nasıl bir bataklığa çektiğini, onları her türlü insani erdemden nasıl uzaklaştırdığını son derece etkileyici sahnelerle anlatır. Öyledir filmler, bize sadece yaşayanları belli bir disiplin içinde anlatırlar, kim bilir ülkemizin dağlarında her an öldürülmek ve öldürmek tedirginliğiyle yaşayan askerlerin anlatacak ne denli acılı hikâyeleri vardır. İstediğimiz kadar ‘‘Vatan sağ olsun’’ diyelim, bizler insanız ve en önemli hakkımızın yaşamak hakkı olduğunu içgüdülerimizle biliriz. Başbakan’ın unuttuğu ya da hiç bilmediği şey bu, en büyük hakkımızın yaşamak hakkı olduğu! Sevgim on yaşındaki oğlunun resmini çıkarıyor cüzdanından, öpüyor ve çok kararlı bir ses tonuyla, ‘‘Ben oğlumu askere göndermeyeceğim’’ diyor. ‘‘Onun öldüğünü ya da bir insanı öldürdüğünü düşünmek şu anda bile beni kahrediyor, dayanamam, yapamam!’’ İşte şimdi böyle bir yerlerdeyiz. Binlerce anne, binlerce baba böyle düşünüyor ve Başbakan yaraya tuz basıyor. Bize de üzülmek kalıyor. Belli ki, PKK terörü bitmeyecek, peki yapılacak hiçbir şey yok mu? Elbette var, en acil olanı devletin iş bulamadığı yurttaşına belli bir oranda para yardımı yapması. Bu devletin anayasayla belirlenmiş bir görevi, yurttaşına ya iş bulacaksın ya da ona yardım edeceksin. Bu yardım sadece Doğu’yu değil tüm yoksul bölgeleri kapsamak zorunda. Öte yandan gerçekçi bir geri dönüş programı yapıp, o bölgede yok olan hayvancılığın yeniden yapılanması sağlanabilir. Parasının büyük bölümünü aşiret ağalarının iç ettiği koruculuk sistemi daha farklı ve yararlı bir hale getirilebilir. Ama bütün bunlar için deneyimli ve gözü pek kadrolara ihtiyaç var, her şeyi Allah’a havale eden sözde müminlere değil. Kısaca tek şansımız seçim barajını düşürmek için çalışmak, ne olursa olsun bundan iyidir. isilozgenturk@gmail. com Camiler mercek altına alınacak ? Baştarafı 1. Sayfada Ramazan boyunca din görevlisi bulunmayan ya da kadro tahsis edilmemiş camilerde din hizmetleri, emekli diyanet personeli ile imam hatip yeterlilik belgesi almış kişilerce yürütülecek. Diyanet, çeşitli cemaat ve tarikatların yoğunlukla geldiği camileri de ayrıca mercek altına alacak. İstanbul Müftülüğü, ilçe müftülükleriyle birlikte yapacağı alan araştırmasıyla bu tür camileri tespit edecek, buralarda görev yapan imamların durumunu gözden geçirecek. Gerekirse bu camilerdeki imamlar değiştirilecek. İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı, İsmailağa Camisi’nde yaşanan olayları ve alınacak önlemleri Cumhuriyet’e anlattı. Camide öldürülen imamın Fatih Müftülüğü’nün izni dahilinde burada görev yaptığını belirten Çağrıcı, ‘‘Öldürülen kişi, 2 fakülte mezunu ve yabancı dil bilen biri, yetişkin bir arkadaşmış. Zaten konuşması nedeniyle öldürülmedi’’ dedi. Diyanet’in görevinin yasalarla belirlendiğini anlatan Prof. Dr. Çağrıcı, bu görevleri, yurttaşların din hizmetlerini yerine getirmelerine katkı sağlamak, camileri, ibadethaneleri yönetmek ve toplumu din konusunda aydınlatmak olarak sıraladı. Çağrıcı, açıklamasında şunları kaydetti: ‘‘Biz insanlara kılık kıyafet konusundaki temel şeyleri söyleriz. İslam dininin uygun gördüğü kıyafet, peygamberden yüzlerce yıl sonra ortaya çıkmış olan tarikat, cemaat ve mezheplerin belirlediği kıyafetler değil. Devletin bizim dışımızda sokağı yönlendiren, yasalara aykırı olumsuzluklar varsa, onları gidermekle yükümlü başka kurumları vardır. Başka kurumların ortadan kaldırmadığı ya da kaldıramadığı olumsuzluğu Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan beklemek adil olmaz diye düşünüyorum.’’ Koca Seyit’e vefa Çanakkale Savaşı kahramanlarından ‘‘Koca Seyit’’ adına memleketi Balıkesir’in Havran ilçesine bağlı Kocaseyit köyünde yaptırılan ‘‘Kocaseyit Anıtı ve Müzesi’’ törenle açıldı. Balıkesir Valiliği ve Havran Kaymakamlığı’nın projesi kapsamında 4 dönümlük bir alana yaptırılan Kocaseyit Anıtı ve Müzesi 80 bin YTL’ye mal oldu. Hatipoğlu, Koca Seyit’in Çanakkale Savaşı’nda 276 kilogram ağırlığındaki top mermisini kaldırarak İngilizlerin en büyük savaş gemisini batırdığını anımsattı. (AA) Türkiye’nin PKK Koordinatörü olarak atadığı emekli Orgeneral Edip Başer ‘Zor, ancak kaçmak yok’ Haber Merkezi Türkiye’nin PKK Koordinatörü olarak atadığı emekli Orgeneral Edip Başer, ‘‘zor bir görev üstlendiğini ancak üstesinden en iyi şekilde geleceğini’’ söyledi. ABD’nin, eski NATO Başkomutanı emekli Orgeneral Josep Ralston’ı PKK koordinatörü olarak atamasının ardından, Türkiye de aynı görev için emekli Orgeneral Edip Başer’i atamıştı. Başer atamanın ardından yaptığı ilk açıklamada, birkaç güne kadar resmi işlemlerin tamamlanarak görevine başlayacağını belirtti. Hayatının sonuna kadar bu ülkeye hizmet etmeye devam edeceğini söyleyen emekli Orgeneral Başer, ‘‘Zor bir görev, ama bizim kitabımızda görevden kaçmak yok. Terör belasıyla mücadelede verilen görevi en iyi şekilde yapmak için üzerime düşeni yerine getireceğim, bundan kimsenin endişesi olmasın’’ diye konuştu. Diyarbakır’da mayın tuzağı Diyarbakır’ın Ergani ilçesinde Bademli köyü kırsalında bir askeri aracın geçişi sırasında meydana gelen patlamada bir astsubay başçavuş ile bir uzman çavuş yaralandı. Yaralılar Diyarbakır Askeri Hastanesi’ne kaldırılırken bölgede askeri operasyon başlatıldığı belirtildi. El Kaide’nin Irak’taki lideri Ebu Musab el Zerkavi’nin öldürülmesinin ardından Bağcılar’da 8 Haziran 2006 tarihinde örgüt lehine slogan atarak propaganda yaptıkları ve örgüt adına üç ayrı afiş ve pankart asma eylemi gerçekleştirdikleri kaydedildi. Emniyetteki işlemleri tamamlanan 4 zanlının adliyeye sevk edildiği belirtildi. İstanbul’da El Kaide operasyonu: 4 gözaltı İstanbul Haber Servisi İstanbul’da yapılan operasyonda, terör örgütü El Kaide ile bağlantı içerisinde oldukları ve bombalı eylem hazırlığında bulundukları öne sürülen 4 kişi gözaltına alındı. Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nden yapılan açıklamaya göre Bağcılar’da düzenlenen operasyonda 1’i sahte kimlikli 4 kişi gözaltına alındı. Bu kişilerin üzerlerinde ve evlerinde yapılan aramalarda 1 pompalı tüfek ve 20 fişek, 1 kurusıkı tabanca, 1 sahte nüfus cüzdanı, 1 bıçak, bomba yapımını ve kullanımını anlatan dokümanlar, örgütsel içerikli sabit disk ve CD’ler ile örgütsel dokümanlar ele geçirildi. Emniyette sorgulanan şüphelilerin, CUMHURİYET 08 K