28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 20 TEMMUZ 2006 PERŞEMBE 10 DIŞ HABERLER dishab?cumhuriyet.com.tr ABD’nin, İngiltere’nin desteğiyle, çatışmaların durdurulması çabalarını engellediği bildirildi Y eni ölümlere yeşil ışık ‘Saldırılara son verin’ ABD’de yapılan bir gösteride Ortodoks Yahudiler de dahil farklı dinlerin liderleri birlik mesajı vermek için yürüdü. Michigan’da Arap Amerikan Örgütü Kongresi’nin organize ettiği yürüyüşe binlerce Arap kökenli Amerikalı katıldı. Göstericiler, İsrail’in Lübnan ve Gazze’deki saldırılarına derhal son vermesini istediler. Eylemde, ABD yönetimine de İsrail’e baskı yapması çağrısında bulunuldu. (Fotoğraf: AFP) Dış Haberler Servisi İsrail’in Hizbullah’ın iki askerini kaçırmasının ardından başlattığı Lübnan saldırısı 1. haftasını doldururken ölü sayısı 300’ü geçti. İsrail güvenlik kabinesi, Lübnan’a ve Gazze’ye yönelik askeri operasyonun ‘‘zaman sınırı olmaksızın’’ sürmesine karar verdi. İsrail ordusunun dünkü saldırılarında 70 sivil öldü. Güneydeki Srifa köyüne yönelik hava saldırısında, aralarında çocukların da bulunduğu 21 kişi öldü. Bombardımanda çok sayıda kişi de yaralandı, 15 ev yerle bir oldu. Srifa Belediye Başkanı Afif Necdi, bombardımanı ‘‘katliam’’ olarak nitelendirdi. İsrail uçaklarının Sur kenti yakınlarındaki Salaa köyüne düzenlediği saldırı sonucu evleri yıkılan aynı aileden 10 kişi enkaz altında kalarak öldü. İsrail’in, Maarabun’da bir kamyonet konvoyuna düzenlediği hava saldırısında 5 ? İsrail’in dünkü saldırılarında, aralarında çocukların da bulunduğu 70 sivil daha öldü. Bir Avrupalı diplomat, ‘‘ABD’lilerin İsraillilere yeşil ışık yaktığı açık. İsrail’in saldırılarına izin verilecek, belki bir hafta daha’’ diye konuştu. İsrail güvenlik kabinesi de Lübnan’a ve Gazze’ye yönelik askeri operasyonun ‘‘zaman sınırı olmaksızın’’ sürmesine karar verdi. sivil, Nabi Şit’teki bir binaya düzenlenen saldırıda 6 sivil öldü. İsrail uçaklarının Nebatiye’ye saldırısında ise, 3’ü çocuk biri kadın 6 kişinin öldüğü, ölenlerden birinin Sri Lanka, diğerinin Sudan vatandaşı olduğu kaydedildi. İsrail dün ilk kez Beyrut’un merkezindeki Hıristiyan mahallelerini de bombaladı. Lübnan’ın güneyinden fırlatılan birkaç füzenin ise, İsrail’in Hayfa kentine düştüğü bildirildi. İsrail askerleri ile Hizbullah gerillaları arasında Lübnan’ın İsrail sınırı yakınlarında çıkan çatışmada iki İsrail askeriyle bir gerilla öldü. Dün sabah toplanan İsrail güvenlik kabinesi Lübnan ile Gazze’ye saldırıların zaman sınırı olmaksızın sürmesine karar verdi. man sınırlaması olmadığını söyledi. İsrail askerleri bırakılıncaya ve Hizbullah’ın silahsızlanmasını ve Lübnan ordusunun İsrail sınırına mevzilenmesini öngören BM kararı Beyrut yönetimince uygulanıncaya kadar Lübnan’a saldırıların devam edeceğini kaydeden Olmert, ‘‘Ne kadar zaman alırsa, o kadar sürecek. İsrail devletinin asla diz çökmeyeceğini göstereceğiz’’ dedi. ABD’nin, Lübnan’da ateşkes için uluslararası çağrılar iyice artıncaya dek Hizbullah’a azami darbeyi vurması için İsrail’e bir hafta süre verdiği ileri sürüldü. İngiliz The Guardian gazetesine göre, İngiliz, Avrupalı ve İsrailli kay naklar, İngiltere’nin de destek verdiği Başkan George Bush yönetiminin St. Petersburg’daki G8 zirvesinde ve Brüksel’deki AB dışişleri bakanları toplantısında, konunun BM Güvenlik Konseyi’ne götürülmesi ve çatışmaların durdurulması çabalarını engellediklerini belirttiler. Zaman sınırlaması yok Başbakan Ehud Olmert, Lübnan operasyonunun ordu hedeflerine ulaşıncaya dek sürmesi gerektiğini söyledi. Olmert, kaçırılan iki askere karşı esir değişimi pazarlığının yapılmayacağını ve Hizbullah’ın İsrail’e füze atmasının durdurulması gerektiğini de söyledi. Olmert, Hayfa’ya ziyareti sırasında kuzey bölgesinin belediye başkanlarına yaptığı konuşmada da, Lübnan’a saldırılarda za İran’la Suriye’ye ‘tokat’ Bir Avrupalı diplomat, ‘‘ABD’lilerin İsraillilere yeşil ışık yaktığı açık. İsrail’in saldırılarına izin verilecek, belki bir hafta daha’’ diye konuştu. Diplomatik kaynaklar da çatışmaların uzamasının denetimden çıkacağı korkusuyla zaman sınırı konulduğunu belirttiler. Kaynaklar, ABD’nin İsrail’e operasyonunda sınırlı özgürlük tanımasının hedeflerinden birinin de Washington’nun, Hizbullah ve Hamas militanlarını perde arkasından yönettiğini açıkladığı İran ve Suriye’ye bir ‘‘tokat atılması’’ olduğunu ifade ettiler. Hizbullah ise, İsrail’i aylarca bombalayabileceğini ileri sürdü. Hizbullah’ın Siyasi Büro üyesi Muhammed Kumati, ‘‘Cephaneliğimizi aylarca kullanabilmek amacıyla dikkatli biçimde İsrail’e roket ateşimizi sürdürüyoruz’’ diye konuştu. Kumati, İsrail ordusunun, silah ikmali yapmalarını engellemek için yolları kestiğini ve kamyonları bombaladığını, ancak Güney Lübnan’a ikmal hatlarını kesmeyi başaramadığını söyledi. İsrailli Tuğgeneral Alon Friedman, çatışmalara Suriye’yi dahil etmek istemediklerini, çatışmalara doğrudan girmediği sürece Suriye’ye saldırmayacaklarını belirtti. ABD SENATOSU’NDAN GÖZÜ KAPALI DESTEK Dış Haberler Servisi ABD Senatosu, İsrail’i destekleyen ve Hizbullah, Hamas, Suriye ve İran’ı kınayan bir kararı onayladı. Senatodaki Cumhuriyetçi çoğunluk grubunun başkanı Bill Frist, Senato’nun güçlü ve açık bir şekilde, İsrail’in, saldırılara karşı kendini savunma hakkının bulunduğunu ifade ettiğini belirterek İsrail hükümetine ihtiyatlı hareket etme çağrısında bulundu. Onaylanan kararda, ‘‘Senato’nun, İsrail devletine, kendini savunma hakkına ve terörist gruplar ile bu grupların saldırılarını destekleyen devletlerin caydırılması için gerekli önlemleri almasında güçlü desteği’’ yeniden dile getirildi. Kararda, ‘‘Hizbullah ve Hamas’a verdikleri destekten ötürü’’ İran ve Suriye kınandı ve bu iki ülke, Hizbullah ve Hamas’ın İsrail’e karşı saldırılarından dolayı sorumlu tutuldu. Ateşkes çağrısı yapılmayan kararda, tüm taraflara, masumların hayatları ve sivil altyapının korunması çağrısı yapıldı. 100 bin kişi kendi ülkesinde mülteci İsrail’in Lübnan’a saldırıları sonucu aralarında çok sayıda çocuğun da olduğu yaklaşık 100 bin Lübnanlının, kendi ülkesinde mülteci durumuna düştüğü tahmin ediliyor. İsrail bombalarından kaçan Lübnanlılar, bulabildikleri araçlarla güvenli bölgelere ulaşmaya çalışıyor. Evlerinden ayrılmak zorunda kalan Lübnanlıların sığındıkları yerlerin başında ise okullar geliyor. Başkent Beyrut’un güneyinde yaşayan binlerce Şii, bölgedeki Hıristiyan okullarına sığınarak bombalardan korunmaya çalışıyor. Ülkedeki yabancıların tahliyesi ise sürüyor. (Fotoğraflar: AA / REUTERS) Gazze’de 9 kişi öldü İsrail’in dün Gazze Şeridi ve Batı Şeria’ya yönelik saldırılarında 9 kişi öldü. İsrail’in, askerinin kaçırılmasıyla birlikte 3 hafta önce başlattığı saldırılara, dün Gazze Şeridi’ndeki bir mülteci kampına tanklarla girerek devam ettiği, çıkan çatışmada, silahlı 4 Filistinli ile 2 sivilin öldüğü bildirildi. Çatışmalarda en az 10’u çocuk, 45 Filistinli de yaralandı. İsrail ordusunun, Batı Şeria’daki Nablus kentinde düzenlediği operasyon sırasında da 3 Filistinli öldü. Filistinli yetkililer, ölümlerin, Filistin cezaevinde militanlar ile İsrail askerleri arasındaki çatışma sırasında olduğunu söylediler. İsrail buldozerleri, Nablus kentinde Hamas önderliğindeki Filistin hükümeti tarafından kullanılan 2 binayı yıktı. DÜNYANIN SUSKUNLUĞU PERES’E YETMEDİ Dış Haberler Servisi İsrail Başbakan Yardımcısı Şimon Peres, ‘‘İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana böyle bir uluslararası zayıflık görmediğini’’ söyledi. İsrail radyosuna konuşan Peres, Lübnan’a yönelik saldırılarının öz savunma olduğunu savundu ve uluslararası topluluğun bu krizi çözme konusunda zayıf kaldığını belirtti. ‘‘İran’ın, Lübnan’daki Hizbullah gerillalarını destekleyerek dünyayı gülünç duruma soktuğunu’’ belirten Peres, ‘‘2. Dünya Savaşı’ndan bu yana böyle bir uluslararası zayıflık görmedim’’ dedi. Nobel Barış Ödülü sahibi Peres, ‘‘Saldırıya uğradığınızda kendinizi savunursunuz. Bu tamamen adil bir savaş’’ diye konuştu. Peres, BBC’ye yaptığı açıklamada da, İsrail’in, İran veya Suriye’ye saldırma projesi bulunmadığını, tamamen Lübnan ve Gazze Şeridi’ne yoğunlaştıklarını belirtti. BM’nin mayıshaziran aylarını kapsayan raporundaki ölümlerin 244’ü kadın, 71’i çocuk Irak’ta 2 ayda yaklaşık 6 bin sivil öldürüldü Dış Haberler Servisi BM tarafından hazırlanan insan hakları raporunda, “Mayıs ve haziran aylarında 5 bin 818 sivil öldürülmüş, en az 5 bin 672 kişi yaralanmıştır. Cinayetler, kaçırma eylemleri ve işkence sıklıkla görülmektedir. Öldürülen sivillerin sayısı artmaktadır” ifadeleri yer aldı. Raporda, bu süre içinde öldürülen sivillerin arasında 244 kadın ve 71 çocuğun bulunduğu, kayıpların en çok Bağdat’ta olduğu belirtildi. BM raporunda, adalet, eğitim ve sağlık alanlarında çalışanların hedef olduğu vurgulandı. Raporda, yaklaşık 150 bin kişinin de şiddet eylemlerinin baskısıyla evlerini terk etmek zorunda kaldığının altı çiziliyor. Esad, Erdoğan’ı aradı Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, KKTC’de bulunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı arayarak Ortadoğu’da ‘‘ateşkes sağlanması’’ için destek istedi. Erdoğan’dan diplomatik çabalarını arttırmasını isteyen Esad, uluslararası toplumu da harekete geçmeye çağırdı. Dün de 23 ölü Irak’ın başkenti Bağdat’ın güneyindeki Raşid ve Mahmudiye’de çıkan şiddet olaylarında 23 kişi öldü, 11 kişi yaralandı. Irak polisi, silahlı kişilerin Raşid’de bir pazara düzenlediği baskında üç kişiyi öldürdüğünü kaydetti.Polis, komşu Mahmudiye’de de bugün 3’ü polis 18 kişinin cese dinin bulunduğunu bildirdi. Bu kişilerin çoğunun işkence gördüğü ve vurularak öldürüldüğü kaydedildi. Öte yandan Irak’ta, ülke çapındaki camilerden ve dini mekânlardan sorumlu bir Sünni vakfın 20 çalışanının silahlı kişilerce kaçırıldığı bildirildi. erşembenin Gelişi 6 ayını doldurdu. Bu köşede 26 haftadır yazdıklarımızla ilgili okurlardan çok sayıda görüş, destek ve eleştiri aldık. Öncelikle internet kullanmayıp da görüşünü yazılı olarak iletmek isteyenler için Moskova faks numaramı vereyim: 007495 9810738. Bu ilk sütunda, genellikle Rusya’da olan bitenin hayattan gözlemler ve çeşitli somut verilerle aktarıldığı bir tür ‘‘Moskova Günlüğü’’ oluşturduk. Ana yazıda çoğu kez Rusya’yı ve BDT ülkelerini, bazen de ABD’nin politikalarını yorumlamaya çalıştık. Gazprom, Çeçenistan, Gürcistan gibi konularda soru ve görüşler geldi. Tarihsel bir ismin ilginç bir görüşünü aktardığımız ‘‘Binyılların Bilgeliği’’ ile yalnızca fıkra değil, ‘‘politik anekdot’’ aktardığımız ‘‘Siyasi Tebessüm’’ genellikle beğenildi; ancak bazen ‘‘bayat’’ bulunduğu da oldu. Ama, bu köşe için okurlardan çok fazla siyasi fıkra katkısı alamadığımız da bir gerçek. Okurlarla Sohbet P PERŞEMBENİN GELİŞİ HAKAN AKSAY ir taraftan G8’in, Çin, Hindistan, BreB zilya gibi ülkeler ve uluslararası kurumların katılımıyla daha etkili bir platforma dönüşmesi süreci yaşanıyor. Ama diğer yandan, G8 üyeleri arasındaki ciddi çelişkiler gizlenemeyecek boyutlara erişiyor. Özellikle de ABD ile Rusya arasında. 1973’te maliye bakanları, 1975’ten itibaren de devlet liderleri düzeyinde bir araya gelen G7 zirvesine, ilk olarak 1991’de Sovyet lider Gorbaçov konuk olmuş, Rusaksay@rusya.ru Son sütunda genellikle insani, duygusal, ahlaki değer taşıyan yazılara yer verdik. Bazı dostların bu köşe için pek öncelikli saymadıkları bu yazılar, okurların reflekslerine en fazla hitap eden, onlardan en fazla tepki alan bölüm oldu. Bu, belki de sıradan, insani konuların paylaşılması için yeterince imkân bulunmamasındandır... Geçen haftaki ‘‘Aşk dedikleri’’ adlı yazıyı gözleri yaşararak okuduğunu belirten okurların ya da aylar önce hayatın ufak keyiflerini ıskalamama mesajı içeren Hititler’den bir duvar yazısının kendisini çok etkilediğini söyleyen tanınmış bir işadamımızın tepkileri buna örnek... Bu arada yazılarımda ‘‘akıllıca tespitler’’ bulan, ama bazen ‘‘fazlaca duygusal pasajlar’’ fark eden bir sevgili okura seslenmek isterim: Ben çoğu kez sorunlarımızın akılla duyguların (vicdanın, ahlaki yaklaşımın) ayrılmasından kaynaklandığını düşünüyorum. ‘‘Yeterince akıllı olmayan duygusallık’’ kadar ‘‘akıllı, ama duygusuz kararlar’’ın da politikada, mesleki uğraşta ve genel olarak hayatta bizi yanlış yerlere götürdüğü inancındayım... G8 mi, G7 + Rusya mı? ya’nın üyeliği 1997’de ‘‘biçimsel olarak’’, 2001’den itibaren de ‘‘fiilen’’ hayata geçmişti. Ancak 2002’de, Rusya’nın bu yıl G8’e dönem başkanlığı yapması kararının alınmasından, zirvenin Petersburg’da Putin’in liderliğinde düzenlenmesine kadar ‘‘Rusya’nın G8’den ihracı’’ talepleri sık sık gündeme gelmişti. ABD Başkanı Bush, yardımcısı Cheney gibi şahinlerin tüm baskılarına karşın, ‘‘Moskova’yı tecrit etme’’ adımının risklerine katlanmak istemedi. Ve Petersburg zirvesi ile birlikte, kimilerinin yakın zamanlara kadar ‘‘önemli bir bölgesel güç’’ düzeyinde değerlendirmek istedikleri Rusya’nın ‘‘güçlü bir dünya devleti’’ olduğu kabul görmüş oldu. Ama son yıllarda gücünü pekiştiren bu ülkenin, bugün Ortadoğu’dan enerji ihracatına kadar sık sık ‘‘can sıkıcı tutumlar takınması’’ Batı’da rahatsızlık yaratıyor. Zirve sonrasında The Washington Times, Putin’i ‘‘giderek küstahlaşmakla’’ suçla durmadan Nasıl ki sağlıklı bir insan şünmezse, dü e rin üze kendi omuriliği an kendi ad sağlıklı bir ulus da durm mez. şün dü e rin üze i ulusal köken Bernard Shaw Tren Gitmiyorsa... Stalin, Hruşçev, Brejnev ve Gorbaçov’u taşıyan tren aniden durur. Stalin makinistin kurşuna dizilmesini emreder, ama tren hareket etmez. Hruşçev’in çözümü makinistin itibarını iade etmektir. Brejnev, perdelerin kapatılarak herkesin tren gidiyormuş gibi sallanmasını ister. Gorbaçov ise bütün yolcuların pencere ve kapıları açarak ‘‘tren gitmiyor!’’ diye bağırmasını önerir. Bush ve Putin arasındaki “diplomatik dostluk” gelişirken, iki ülke arasındaki siyasi rekabet giderek büyüyor. (Fotoğraf: AP) dı. İngiliz The Times, Bush ve Blair’in devirdiği çamlardan sonra Putin’in onlarla medya önünde alay etmesinin ‘‘G8 liderlerini yaraladığını’’ yazdı. Yine İngiliz Channel 4, Bush ile Blair’in argo bagajıyla birlikte kamuoyuna mal olan Ortadoğu sohbetinde mikrofonu gizlice KGB’li Putin’in açtırmış olabileceğini iddia edecek kadar işi ileri götürdü. Ama çoğu (örneğin, ABD’de The International Herald Tribune), tüm sorunlara karşın ‘‘Putin’in zirveden istediğini elde ettiği’’ sonucunu çıkardı. statistiklere göre, Türkiye’de her 100 erkeğe 97 kadın düşüyormuş! Yani, herkesi bir karşı cinsle (aslında bu ‘‘karşı cins’’ sözü bana çok garip geliyor ya!) eşleştirseniz, bir milyonu aşkın erkek çöl ortasında bitmiş ağaç gibi kalacak! ‘‘Erkek toplum’’, kendi evinde doğmasına genellikle pek sevinmediği kızların, sonuçta piyasada da gerekenden az olmasından zarar görüyor. Bir kızı yüz kişi istiyor, bir kişi alıyor. Siz bu bir milyon içindeyseniz, nikâhlarda en fazla ‘‘damadın arkadaşı’’ rolüyle idare ediyorsunuz. (Rusya’da ise dengesizlik kadınları vuruyor. Son nüfus sayımına göre, kadınların sayısı, erkeklerin sayısından tam 10 milyon daha fazla.) Türkiye’de 1927’de her 100 erkeğe 108 kadın düşermiş. 1935’te 104, 1940’ta 100, 1950’de 98 olan bu rakam bugün 97. Her 100 erkekten 3’ü ‘‘karşılıksız’’! Kahvehaneler birer erkek hapishanesi. Şehirler arası otobüslerden cinsiyet ayrımlı okullara kadar birçok ayrılık alanı var. Ayrıca yasak, ayıp ve günahlarımız... Bu açlık üzerine, bir de gazetelerin çıplak güzelleri, televizyonda ‘‘kim kimle’’ programları, bacaklar ve göğüsler... Elini uzatsa dokunabileceği ‘‘karşı cins’’e iyice yabancılaştığı için kronik hastalananlar... Hem zaten sayısal dengesizlik... Ağzıyla kuş tutsa açıkta kalmaya mahkum bir milyon erkek... Ne yapacak bu erkekler? Türkiye’nin temel sorunlarından biri de bu değil mi? Kadınsız Erkekler... İ CUMHURİYET 10 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear