02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 18 TEMMUZ 2006 SALI 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI PB PB Y PB B B B B Y 29 31 31 31 33 32 35 36 25 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya Y Y A A Y Y PB PB A 26 27 26 25 33 32 33 30 35 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars A A A A A A A B PB 34 31 39 40 38 38 30 27 26 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun kuzey kesimleri parçalı ve çok bulutlu; Marmara’nın doğusu, Batı Karadeniz ile Samsun, Ankara, Eskişehir ve Çankırı çevreleri sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Hava sıcaklığı biraz artacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo B Helsinki B Stockholm B Londra B Amsterdam B Brüksel B Paris B Bonn B Münih PB 27 22 28 31 28 29 32 28 24 Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih B PB PB PB PB B PB Y PB 29 28 38 25 26 24 31 31 29 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Stockholm Y A Y A A PB B A A 26 37 24 38 31 29 26 35 37 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu Yağmurlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada RTE, İsrail’e yükleniyor. Ne ki kendi söylüyor kendi dinliyor. İsrail tankları, uçaklar Lübnan’ın güneyini, Beyrut’u bombalıyor. Bizimki savaşı durdurun derken G8’ler Amerika ağzıyla konuşuyor; savunma hakkı olduğunu söyleyip İsrail’e arka çıkıyorlar. Savaşın durması için Hizbullah’ın kısıtlı sayıda roket atışlarını durdurmasını, yani İsraillilerin ölmemesini.. ama İsrail tanklarının, uçaklarının Lübnanlı, Filistinli çocukları, kadınları, erkekleri yaşlı genç ayırt etmeksizin öldürmesi karşısında sessiz kalıyorlar. Bizimki bu tavrıyla kâğıttan kaplan. Kimi zaman İsrail’i arayıp sorun çözmeye kalkışıyor ama; bu kez dünya çapında değer taşıdığına kendi söyleyip kendi inandığı etkinliğini nedense kullanamıyor. G8’lere de sesleniyor; İsrail’e engel olun! Bu sesleniş Ağrı’dan Moskova’ya ulaşıncaya kadar toplantı sona ermiş, zengin ülkeler enerji sorunları üzerinde kendi davalarını görüşmüşler veya çözmüşler, her biri uçaklarına atladığı gibi ülkelerine dönüyor. İsrail’e engel olunmazsa Büyük Ortadoğu Projesi’ni askıya alacağımızı söyleyerek masaya yumruğunu vurması yok mu; sen çok yaşa emi, bay Başbakan. Hayli neşelendirdin bizi! ??? Batı’nın, İsrail’in RTE’nin sert söylemlerini dikkate almayacağını bildiği için medya dün daha çok PKK terörü ile ilgili açıklamalarına ağırlık verdi. Medya RTE’nin, son günlerde PKK’nin saldırılarını, ‘‘Bunlar çekilir şeyler değil’’ diye değerlendiren saptamasını, dünkü Bakanlar Kurulu’nun teröre karşı alınacak önlemleri görüşeceğini ve bu toplantının ‘‘çok şeylere gebe olduğunu’’ içeren sözlerini büyüttü. Bu sözlere bakarak RTE’ye sormak gerekiyor: Bakanlar Kurulu’nun, yani hükümetin, yani zatı âlinizin sabrı; şehit sayısı iki günde 15’e yükseldiği zaman mı taştı? Bir veya iki hemen her gün şehitler toprağa verilirken sabrınız neredeydi? Adamların elinde silah, bomba, gece veya gündüz yolları mayınlıyorlar. RTE silaha, bombaya, mayına karşı sorunu ‘‘demokratik çizgide halletmeye’’ çalıştığını ilan ediyor. Şimdi de bugünlerin çok şeylere gebe olduğunu söyleyerek kamuoyundaki haklı gerilimi hafifletmeye çalışıyor. Başbakan, söyle de duysun şehit aileleri: Şehit sayısı 12 iken çok şeylere gebe Bakanlar Kurulu yok. Şehit sayısı 15’lere vurdu mu, Bakanlar Kurulu çok şeylere gebe ve PKK ile savaşta yeni önlemler, öyle mi?! Şehit sayısı ha 1, ha 15, anlamı değişir mi? Yanıt, evet! Son açıklamalardan anlaşıldığına göre hükümet için, Başbakan için şehit sayısına göre terörün anlamı değişiyor. Şehit sayısı artınca pazar olmasına karşın Terörle Mücadele Yüksek Kurulu toplanıyor, çok şeylere gebe neler doğuracağını göreceğiz Bakanlar Kurulu’nda görüşülerek önlem alma gereksinimi doğuyor! ??? Bütün bu gelişmelerin yanı sıra; Başbakan’ın Yalanlama Bürosu Müdürü Akif Beki aracılığıyla El Kadı ile ilgili yaptığı açıklamadan öğrendiğimize göre: RTE, bundan böyle bir olaya, kişiye ‘‘kefilim’’ derse, bunu ‘‘tanığım’’ anlamında kullandığını kabul edeceğiz. El Kadı’ya kefil olmadığını, ‘‘geçmişten gelen tanışıklığı ile kişisel bir tanıklığın’’ söz konusu olduğunu duyuran RTE’nin; bu açıklamasının kırk yaşından sonra değiştim geliştim yutturmasına benzeyip benzemediğine artık siz karar verin! KESK, AKP’nin toplu görüşme sisteminin önünü kesmeye çalıştığını bildirdi GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Memura yüzde 12.2 zam ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Memur maaş zamlarını belirlemek için memur konfederasyonlarıyla 15 Ağustos’ta görüşmelere başlayacak hükümetin, 20072008 ve 2009 yılında yapmayı planladığı zam oranları belirlendi. Seçim yılı olan 2007’de memur maaşlarına ortalama yüzde 12.2, 2008 yılında yüzde 6.7 ve 2009 yılında ise yüzde 10.4 oranında zam yapılması planlanıyor. KESK Merkez Yürütme Kurulu, hükümetin söz konusu ödenek tabanlarını açıklayarak toplu görüşme sisteminin önünü kesmeye çalıştığını kaydetti. Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan ve Yüksek Planlama Kurulu tarafından da onaylanan Orta Vadeli Mali Plan’la belirlenen ödenek tavanları, 20072009 yıllarında memurlara yapılacak zam oranlarını da belirledi. Kamu Görevlileri Sendikaları Yasası’na göre hükümetin 2006 yılında memur maaşlarına yapılacak zam oranını belirlemek için 15 Ağustos’ta yetkili memur konfederasyonlarıyla masaya oturması gerekiyor. Ancak yeni bütçe tekniği uyarınca hükümetin ödenek tavanlarını önceden belirleyerek bir bakıma zam oranları konusundaki eğilimini de belli etmesi, memur sendikalarının tepkisine neden oluyor. KESK Merkez Yürütme Kurulu yaptığı açıklamada, hükümetin söz konusu ödenek tabanlarını açıklayarak toplu görüşme sisteminin önünü kesmeye çalıştığını kaydetti. Açıklamada, ‘‘Sosyal tarafların görüşlerini ve önerilerini almadan tek taraflı bir irade beyan etmektedir. Hükümetin bu irade beyanı kamu emekçilerinin aleyhinedir’’ denildi. Açıklamada, şunlar kaydedildi: ‘‘AKP emekçi kitleler açısından inandırıcılığını artık yitirmiştir. Verdiği sözleri yerine getirmeyen, kamuoyunu yanlış bilgilendirmeyi âdet edinen hükümet, artık yolun sonuna gelmektedir.’’ Ankara Barosu, CMK kapsamında görevlendirilen avukatlara ödeme yapamadıklarını açıkladı Baro avukat göndermeyecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Barosu Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) Kurulu Başkanı Avukat Sami Kahraman, CMK kapsamında görevlendirilen avukatlara ödeme yapamadıklarını ve bu nedenle 20 Temmuz 2006 tarihinden itibaren CMK avukatı uygulamasının durdurulduğunu söyledi. Kahraman, yaptığı açıklamada, 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK ile CMK avukatlığının kapsamının genişlediğini ve iş yükünün arttığını anlattı. Geçmiş yıllarda 1 yıl içinde 8 bin 500 ile 10 bin avukatın şüpheli, sanık ve mağdurlar için Ankara Barosu tarafından görevlendirildiğini ve bu avukatlara 2 milyon YTL ödeme yapıldığını anımsatan Kahraman, yasa yürürlüğe girdikten sonra 1 yıl içinde 40 bin avukat görevlendirildiğini ve maliyetinin 12 milyon YTL’yi bulduğunu söyledi. Yeni CMK çıkarıldıktan sonra Maliye Bakanlığı’nın kaynak arttırımına gitmediğini ve yasal düzenleme yapmadığını ifade eden Kahraman, avukatlara verdikleri hizmet karşılığı 4 milyon YTL ödeme yaptıklarını, borçlarının da 3 milyon YTL’yi geçtiğini ileri sürdü. ‘‘Borç, Ankara Barosu’nun imkânlarının ve avukatların tahammül hudutlarının üzerinde’’ diyen Kahraman, Türkiye Barolar Birliği ve Ankara Barosu’nun, hükümeti ve Adalet Bakanlığı’nı uyardığını ancak randevu taleplerinin cevaplandırılmadığını söyledi. Kahraman, hükümetin ‘‘çıkardığı yasa ile avukatlara çok ağır bir yük getirdiğini’’ ifade etti. Baykal yorgunluk atıyor Hafta sonunda Yunanistan’ın Sisam Adası’nda düzenlenen Sosyalist Enternasyonal’e katılan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, toplantının yorgunluğunu, dönüşte kendini Ege sularına bırakarak attı. (Fotoğraf: HAKAN DİRİK) 73 milyon YTL Avukatlar alacaklı çıktı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Adalet Bakanı Cemil Çiçek, 2006 yılında barolarca görevlendirilen avukatlara ödenecek tahmini tutarın 73 milyon YTL olduğunu bildirdi. Çiçek, ‘‘2005 yılı sonu itibarıyla avukatlara ödenmeyen hizmet bedeli 40 milyon YTL civarında’’ dedi. Bakan Çiçek, DYP Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan’ın sanık ve mağdurlara atanan avukatların hizmet bedellerinin ödenmesine ilişkin soru önergesini cevaplandırdı. Çiçek, 2006 yılında ödenmesi öngörülen 73 milyon YTL tahmini tutarın 20 milyon YTL’sinin Türkiye Barolar Birliği’nin (TBB) hesabına aktarıldığını kaydetti. TBB’ye bu yıl için ödenecek olan diğer tutarın da aralık ayında aktarılacağını anlatan Adalet Bakanı Çiçek, şöyle devam etti: ‘‘2005 yılında bütçeden ayrılan payın yeterli gelmediği ve 2004 yılından devreden tutarların da eklenmesine rağmen görülen avukatlık hizmet bedelleri karşılanamadı. 2005 yıl sonu itibarıyla avukatlara ödenmeyen hizmet bedeli 40 milyon YTL civarındadır.’’ ÖSS sonuçları açıklanıyor ? Baştarafı 1. Sayfada nuçlarının saat 11.00’den itibaren http: //oss.osym.gov.tr. ve http://oss2006.osym .gov.tr internet adreslerinden öğrenilebileceğini kaydetti. Yarımağan, sınav sonuçlarının değerlendirmesini şöyle açıkladı: ‘‘Yapılan incelemeler sonucunda sorularla ilgili olarak aşağıdaki hususlar belirlenerek karara bağlanmış ve değerlendirmeler buna göre yapılmıştır: Hakkında uzmanlar tarafından farklı yorumlar yapıldığı tespit edilen Fen Bilimleri2 testindeki 15. soru (kimya sorusu) iptal edilmiştir. Bu soru iptal edildiği için de Fen Bilimleri2 testi 29 soru üzerinden değerlendirilmiştir. Fen bilimleri2 testindeki 12. sorunun (fizik sorusu) doğru yanıtı ‘C’ seçeneğidir. 18 Haziran 2006 tarihinde açıklanan basın kopyasında bu sorunun yanıtı yanlışlıkla ‘B’ olarak yer almıştır. Bu durum daha önce 23 Haziran 2006 tarihinde açıklanmıştır. Fen Bilimleri1 testindeki 30. sorunun doğru yanıtı ‘A’ seçeneğidir. 18 Haziran 2006 tarihinde açıklanan basın kopyasında bu sorunun yanıtı yanlışlıkla ‘D’ olarak yer almıştır.’’ litikasını sürdürüp silahlı mücadeleyi her şeyin önünde mi görecekti? Beklenti, iktidar yollarını şiddet taşlarıyla ören Hamas’ın hedefe ulaştıktan sonra yeni bir yönetim mimarisini arayacağı yönündeydi... Ne yazık ki, bütün bu olasılıkları konuşmanın ikincil kaldığı bir süreci yaşıyoruz. İsrail’in ‘‘1 ya da 10, sayı fark etmez. Ben kaçırılan askerimi hemen isterim, yoksa bölgeyi yerle bir ederim’’ politikası, 2 İsrail askerinin daha kaçırılması, 3 askerin de öldürülmesiyle karşılık buldu. ABD bile İsrail’e, ‘‘Tamam şiddet kullan da, çok şiddetli şiddet kullanma’’ deme gereği duydu. AB de benzer bir yaklaşımla ‘‘Şiddetinizi biraz şiddetsiz kullanır mısınız’’ dedi... İsrail’in bütün bunları bir tarafa itip hiddetle şiddet kullanması ve kaçırılan askerlerin üzerine bugün tam öngörülemeyen hedefler yüklemesi, İsrail Başbakanı Olmert’e dönüp şunu demeyi gerektiriyor: Mert ol Olmert... Bölgede başka bir hedefin varsa, bunu böylesi bir hiddetin üzerine bindirme! Olmert’in Şaron’u arattığını söyleyenlerin sayısı az değil... ??? Türkiye, İsrailFilistin politikasını şu denge üzerinde götürüyor: Her iki tarafa da eşit, güven verici davranmak; bölgedeki üçüncü ülkelerle ilişkisini bu dengeyi gözeterek kurmak... AKP iktidarıyla birlikte pek çok uluslararası konuda olduğu gibi burada da dengesizlikler yaşanıyor. Son örnek, Başbakan Erdoğan’ın Hamas’ın liderlerinden Halid Meşal’i gizlice Ankara’ya çağırıp açıkça görüşememesi! Daha bunun uluslararası gürültüsü dinmeden Başbakan’ın özel Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Şam’a gitti. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’la görüşme görüntüsü altında Meşal’le görüştü! Bize göre görüntü aynen böyle; Davutoğlu, Meşal’le görüşmeye gitti, ‘‘Şam’a kadar gitmişken Esat’la görüşmezsek, fesat düşünceler oluşur, ondan randevu alıp Meşal’emizi yakalım’’ dedi... Dedi de ne oldu? Bölge kan gölüne döndü... Ne Erdoğan’ın, ne Gül’ün telefon görüşmesi işe yaradı... ??? 14 Temmuz günü Fransız Devrimi’nin yıldönümü nedeniyle Fransa’nın Ankara Büyükelçiliği’nde kabul vardı. Türkiye’nin iç gündemiyle ilgili bir dizi görüşmenin, sohbetin arasında bir grup diplomat etrafımı sardı. Filistin’in Ankara Büyükelçiliği’nin diplomatları... Türkiye’deki radikal İslamcı kesimin kendilerini desteklemesini elbette dışlamıyorlar. ‘‘Ama’’ deyip eklediler: ‘‘Sayın Balbay, bizim sadece yeşil rengimiz yok. Filistin yeşil değildir. Tüm Türkiye’nin bize sahip çıkması gerekir...’’ Türkiye merkezli içdış gündemin yoğunluğunu paylaşırken uzun boylu, aktif olanı araya girdi: ‘‘Filistin’de bir halk yok oluyor... İsrail bir esir askerini istiyor. Bizim 10 bin askerimiz esir. Tümünü istemiyoruz, sadece 18 yaşından küçük olanları bırakmalarını istiyoruz. İsrail barış planı yapıyor ama, kiminle? Kendisiyle... Hiç kendi kendine barış olur mu? Barış, karşınızdakiyle olur...’’ Biz Olmert’in Türkçe çağrışımıyla çağrımızı yineleyelim: Mert ol Olmert... Kan denizinde barış gemisi yüzmez! ankcum?cumhuriyet.com.tr VEFAT 17 Temmuz 2006 günü kaybettiğimiz merhum Kemalettin Atauz ve Hayriye Atauz’un oğlu, Akın Atauz’un kardeşi, AyşeAli Atauz’un amcaları, Sevil Atauz’un kayınbiraderi, Hasan Saraç’ın bacanağı, Handan Saraç’ın eniştesi, Kalaşnikof’lu soygun ? Baştarafı 1. Sayfada / IŞIL ÖZGENTÜRK Kendime ve size sorular ? Baştarafı Arka Sayfada Vildan Atauz’un sevgili eşi, Yüksek Makine Mühendisi TAMER ATAUZ’u kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyiz. Cenazesi, 19 Temmuz 2006 günü, Ortaköy Büyük Mecidiye Camii’nde kılınacak öğle namazını müteakiben defnedilecektir. Allah Rahmet Eylesin. AİLESİ Silahlı soyguncular daha sonra kendilerini bekleyen minibüse binerek olay yerinden kaçtı. Polis, minibüsün Eyüp ve Gaziosmanpaşa yönüne kaçtığını tespit ettikten sonra polis helikopterinin de katılmasıyla havadan ve karadan ilçeleri aramaya başladı. ‘‘Topaloğlu Kuyumculuk’’un sahibi Server Topaloğlu, dükkânda altınları dizdikleri sırada bir minibüsten silahlı bazı kişilerin indiğini gördüğünü söyledi. Bunun soygun olduğunu anladığını ifade eden Topaloğlu, ‘‘Yeğenlerim vardı. ‘Hemen içeri arka odaya kaçın’ dedim. Ben de kaçtım. O sırada içeride bir müşteri bayan bulunuyordu. Bayanı dışarı kovdular. Daha sonra kasadaki ve dizdiğimiz altınları alarak gittiler’’ dedi. Topaloğlu soygunun 3 dakika sürdüğünü kaydetti. Olayın şokunu yaşayan Mamaşoğlu Kuyumculuk’un sahibi Ahmet Mamaşoğlu, içeri silahlı, kar maskeli 4 kişinin girdiğini belirterek ‘‘ Bizi yere yatırdıktan sonra vitrindeki altınları aldılar’’ dedi. neyi temsil ettiğini anımsıyor musunuz? Bu kadar uluslararası soru yeter, şimdi kendi ülkemize dönelim. Sosyal hukuk devletini nasıl tanımlarsınız? Sosyal ve demokrat olduğunu söyleyen bir partinin trilyonlar ödeyerek yaptırdığı yeni parti merkezinin sosyal demokrasiye ne tür bir yararı dokunacaktır? Önümüzdeki seçimlerde oy vermeyi düşündüğünüz partinin tarım, eğitim, kültür, sağlık ve ekonomide nasıl bir politika izleyeceğini biliyor musunuz? Bunu merak ettiniz mi? Merakınızı gidermek için nelere başvurmanız gerektiğini biliyor musunuz? Yakın zamanda herhangi bir protesto eylemine katıldınız mı? Abdullah Öcalan’ın göbeğini sıvazlayarak özellikle kadınlar konusunda verdiği röportajı izlediniz mi? Diyarbakır Belediyesi’nin AB’den aldığı fonları nasıl kullandığı konusunda bir fikriniz var mı? Gene Avrupa Birliği fonlarından alınan parayla Kocaeli’nde kurulan Engelliler İş Merkezi’ni biliyor musunuz? Bulunduğunuz il ya da ilçede kaç sivil toplum kuruluşu var? Sendikalı mısınız? Çevrenizde yapılan kaçak yapılar konusunda herhangi bir kuruma uyarıda bulundunuz mu? Kentinizde müze var mı? Varsa en son ne zaman gittiniz? Herhangi bir tatil köyünde, neden sadece Türk ailelerin çocukları avazları çıktığı kadar ‘‘anne’’ ya da ‘‘baba’’ diye bağırır hiç düşündünüz mü? Uydudan çekilen fotoğraflarda görülmüş; Türkiye’nin hemen hemen tamamının altın madenine sahip olduğunu biliyor musunuz? Dünya bor madeninin yüzde kaçı Türkiye’de? Oy vereceğimiz parti madenler konusunda nasıl bir politika izleyecek? Türkiye topraklarındaki mayınların temizlenmesi için ne kadar paraya ihtiyaç var? Bu konuda bize teklif getiren ülkeyi biliyor musunuz? Devlet Tiyatroları’nda kaç sanatçı var ve her biri bir sezon kaç oyunda oynuyor? 2010 itibarıyla dünya kültür kenti olarak ilan edilen İstanbul için yapılan projeleri kimler değerlendirecek? Günde kaç saatimizi televizyon karşısında geçiriyoruz? En son ne zaman birine ‘‘seni seviyorum’’ dediniz. Sorular çok, ama yerim az. Kolay gelsin. CUMHURİYET 08 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear