24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 1 TEMMUZ 2006 CUMARTESİ 4 HABERLER El Kaide finansörü, Cüneyd Zapsu’nun eski ortağı Yasin El Kadı’nın avukatı Koruma Kurulu’na atandı DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Uzlaşma ve Döneklik PARİS Bazı şeyler uzaktan bakınca daha iyi görünüyor. Türk siyasetinin en büyük aksaklıklarından biri toplumda uzlaşma kültürünün eksikliği. Belki iş hayatımızı bile etkiliyor bu özelliğimiz. Herhangi bir pazarlığa girerken, galiba yalnızca ne alacağımızı düşünüyoruz. Oysa pazarlık iki yönlü, bir şey almak için bir şey de vermek gerekiyor. Demokratik olduğunu iddia ettiğimiz rejimimiz, bir türlü uzlaşma kültürünü geliştiremiyor, bu eksiklik de demokrasinin güdük kalmasına neden oluyor. Uzaktan bakınca da görülüyor ki, Türkiye ekonomik, siyasal ve toplumsal açıdan büyük bir tehlike içinde. Ekonomi beceriksiz muhterislerin, adam kayırıcıların, goygoycuların, dızdızcıların elinde batma kertesinde. Siyaset şirazesinden çıkmış, rejim bir İslam cumhuriyetine doğru gidiyor, işbaşındaki iktidarın dünyada olup biteni algılayacak kafa yapısı, ülkenin çıkarlarını savunabilecek gücü yok. Ülkeyi birkaç kez çıkmaza sokmuş olanlar bile durumun vahametini görüyorlar. Gerçekten, durum o kadar kötü ki, eskinin büyük günahkârları bile artık birer fazilet timsali olarak görülmeye başladılar. Türkiye’nin bir an önce bu iktidardan kurtulması bir varlık sorunu haline gelmiş bulunuyor. ??? Ne yazık ki, söz konusu gerçeklerin görülmüş olması, sonucun da alınacağı anlamına gelmiyor. Uzlaşı kültürünün eksikliği burada da siyaset sahnesine yansıyor. Solda da, merkezde de, sağda da bir uzlaşma olmasını beklemek biraz fazla iyimserlik gibi görünüyor. Bütün bunları düşünürken St. Germain Bulvarı’ndaki gazete kulübesinden aldığım bir Türk gazetesinde, aklıevvelin biri akıl veriyor: Uzlaşmak istiyorsanız, önce dönekliği öğrenin! İlletini herkese bulaştırmak isteyen birinin tutkusu deyip, omuz silkip geçebilirsiniz. Ama, döneklerin saldırıya geçmiş oldukları bir ortamda olay o kadar basit değil. Uzlaşma zorunluluğu, dönekliğin savunulabilir bir davranış biçimi olmasını haklı kılmıyor. Değişen koşulların değişen çözümleri gerektirdiği bir gerçek, bu gerçeği kavrayamayanlar silinip gider, zamana ayak uydurmak, değişik çözümleri bulabilmek zorunlu. Örneğin küreselleşmenin egemen kıldığı vahşi kapitalizmin bütün insanlığın felaketini hazırlamakta olduğunu görebilirsiniz, ama bilmelisiniz ki, ona karşı eskinin enstrümanlarıyla, kavramlarıyla mücadele etmeniz mümkün değildir. ??? Değişim yaşamın kuralı, değişmeyen tek şey her şeyin değişmekte olduğu. Ama değişim illa döneklik değil. Değişim deyince aklıma hep bir fıkra gelir. Sovyetler Birliği’nde Stalin döneminde, biri fanatik Stalinci, öbürü olaya kuşkuyla bakan iki çocukluk arkadaşı bir gün sohbet etmektedirler. Dönem herkesin kuşkusunu öyle kolaylıkla ortaya seremediği, tereddütlerini mizahın kalkanı arkasına gizlediği bir dönem. Kuşkucu Vasil, sert partili arkadaşına sorar: İvan der, her şeyi anlıyorum da, şu diyalektiği bir türlü kavrayamıyorum. Anlatayım sana, önce her şeyin değiştiğini aklına korsan gerisi çok kolaydır, der İvan. Başlar açıklamaya: Bak Vasil, şimdi konuşuyoruz, çok şükür sağlığın yerinde, ama kaçınılmaz olarak yaşlanacaksın. Öyle, der Vasil. Sonra da hastalanacak ve günün birinde öleceksin. Eee?.. der Vasil. Ölünce seni gömeceğiz. Sonra da mezarının üstünde otlar bitecek, sonra bir inek gelecek ve o otları yiyecek. Lafın burasına gelince İvan piposundan bir nefes çeker ve arkadaşına dönerek müstehzi bir ifade ile devam eder: Sonra inek yere pisleyecek ve ben de o dışkıyı görünce, ‘‘Vah zavallı dostum Vasil ne kadar da değişmişsin’’ diyeceğim. İşte değişimin anayasası diyalektik budur. Tepesi atmıştır Vasil’in ama renk vermez. İstersen tekrar edeyim bakalım anlamış mıyım, der ve başlar anlatmaya: Sen de bir gün yaşlanacaksın, hastalanacaksın ve öleceksin, biz de seni gömeceğiz, senin mezarının üstünde de otlar bitecek ve onları da bir inek yiyecek... Aferin, der İvan piposundan bir nefes çekerek, devam et!.. Ve o inek de yola pisleyecek, ben de o dışkıyı görünce, ‘‘Dostum İvan, diyeceğim, maşallah hiç değişmemişsin’’. AKP içindeki ilişkiler ağı İLHAN TAŞCI ANKARA 11 Eylül saldırılarından sorumlu tutulan El Kaide’nin finansörü, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın danışmanı Cüneyd Zapsu’nun eski ortağı Yasin El Kadı’nın dolaylı ilişkileri ‘‘İslamcı’’ çevrelerle kesişiyor. Kadı’nın bir dönemki ortaklarından Fatih Saraç’ın babası Emin Saraç, FP kapatıldıktan sonra ‘‘yenilikçi’’ hareketin gruptan ayrılmasını önlemek için Necmettin Erbakan ile Erdoğan’ı kendi evinde bir araya getirmişti. Kadı’nın şirketi Caravan’ın avukatı Sait Karabulut’un 1 Şubat 2006 tarihinde AKP tarafından İstanbul 2 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’na atandığı anlaşıldı. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın ‘‘oluruyla’’ araştırma süresinin kısıtlanması nedeniyle sürdürülemeyen Yasin El Kadı dosyası, AKP içindeki ilişkiler ağını da ortaya koyuyor. ? El Kaide finansörü El Kadı’nın avukatı Sait Karabulut’un AKP tarafından İstanbul 2 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’na atandığı anlaşıldı. Karabulut’un Koruma Kurulu’ndaki görevine 1 Şubat 2006 tarihinde başladığı bildirildi. Avukat Karabulut, Kadı’nın yüzde 95’ine sahip olduğu Caravan Dış Ticaret Limited Şirketi’nin vergi affından yararlanmasına ilişkin açıklamalarda bulunmuştu. Maliye müfettişliğince hazırlanan raporda, Caravan şirketinin yüzde 95’inin Kadı’ya, yüzde 5’inin ise Fatih Saraç’a ait olduğu belirtildi. Saraç, Milli Görüş camiasında Necmettin Erbakan ile eşdeğer ağırlığı olan İslam fıkıhçısı Emin Saraç’ın oğlu. Emin Saraç, FP kapatıldıktan sonra ‘‘yenilikçi’’ hareketin partiden ayrılmasını önlemek için Erbakan ile Erdoğan’ı İstanbul’da kendi evinde bir araya getirmişti. Saraç ailesi, Başbakan Erdoğan’ın yakın ‘‘aile dostu’’ olarak da biliniyor. Türkiye’deki malvarlığının 2001 değeriyle 3 trilyon liralık bölümüne tedbir konulan Yasin El Kadı, parasal hareketlerinde ağırlıklı olarak Albaraka Türk’ü tercih etti. Müfettişlerin mercek altına aldığı hesap hareketleri döneminde Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, Albaraka Türk’ün yönetim kurulu üyeliği görevini üstleniyordu. ‘‘mevcut kurulların gelen dosyalara yanıt vermekte yetersiz kaldığı’’ gerekçesiyle kurul sayısı altıya yükseltilmişti. Sait Karabulut’un görev yaptığı 2 Numaralı Kurul, Beyoğlu, Eyüp, Şişli ve Kâğıthane bölgesindeki dosyalara bakıyor. Fatih Saraç’ın avukatlığını Elif Kandemir üstleniyor. Kandemir ile Kadı’nın ana hissedar olduğu Caravan Dış Ticaret Şirketi’nin avukatı olan Sait Karabulut aynı büroyu paylaşıyor ve birlikte çalışıyorlar. Elif Kandemir, bu birlikteliği doğrularken ‘‘ortak büroyu’’ kullandıklarını söyledi. Kandemir, Yasin El Kadı’nın ‘‘kişisel vekili’’ olmadıklarını, Caravan şirketinin avukatı ol duklarını aktardı. Danıştay düğmeye bastı Yasin El Kadı’nın adı BM Güvenlik Konseyi’nin terörü finanse edenler listesinde geçmiş ve bu liste Türkiye’de de Bakanlar Kurulu kararı olarak Resmi Gazete’de yayımlanmıştı. Kadı, 2002 yılında isminin ‘‘kara listeden’’ çıkartılması istemiyle Danıştay’da dava açtı. Danıştay 10. Dairesi oybirliğiyle yürütmeyi durdurma istemini reddetmiş, ancak iptal istemini bugüne değin karara bağlamamıştı. Edinilen bilgiye göre Danıştay 10. Dairesi, Kadı dosyasını bu hafta içinde tetkik hâkimine vererek incelenmesini istedi. Tetkik hâkiminin yapacağı incelemenin ardından daire, Kadı dosyasını görüşerek kararını verecek. Böylelikle uzun süredir kararı bekleyen dosyada karar aşamasına bir adım daha yaklaşılmış oldu. Daire, Kadı’nın istemine benzer taleplerle açılan davaları reddetmişti. El Kadı’nın avukatına jest Kadı’nın soruşturma geçiren şirketlerinden Caravan’ın avukatlığını Sait Karabulut üstlendi. Sait Karabulut’un, AKP döneminde İstanbul 2 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’na üye olarak atandığı anlaşıldı. Karabulut kurul üyeliği görevine 1 Şubat 2006 tarihinde başladı. İstanbul’da daha önce 3 koruma kurulu bulunurken DENİZ BAYKAL: İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN ADALET BAKANI ÇİÇEK: Ülkeyi İran’a benzetme çabası var SELAHATTİN GÖKATALAY Emir verme yetkim yok ? Adalet Bakanı Çiçek, Cüneyd ZapsuEl Kadı bağlantısıyla ilgili konuda kendisinin yapabileceği bir şey olmadığını savunarak “Yargı gerekeni kendiliğinden yapar” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Başdanışmanı Cüneyd Zapsu’un ‘‘küresel terörist’’Yasin El Kadı’yla bağlantısı konusundaki sorular üzerine, ‘‘yargı makamlarının herhangi bir ihbara veya şikâyete gerek olmaksızın, suç teşkil eden bir husus varsa kendiliklerinden gereğini yapacağını’’ söyledi. Çiçek, ‘‘Adalet Bakanı olarak, bu konuyu soruşturma konusu yapma hususunda emir verme imkânı daha önce vardı; ancak 1 Haziran 2005’ten itibaren, yargıya yerli yersiz siyasi müdahaleler olmasın diye, Adalet Bakanı’nın böyle bir yetkisi yok’’ açıklamasını yaptı. TBMM Genel Kurulu’nda önceki gün TMY tasarısı görüşmeleri sırasında ZapsuEl Kadı bağlantısı gündeme getirildi. CHP Grup Başkanvekili Haluk Koç, terörün finansmanıyla ilgili madde görüşülürken ‘‘Cüneyt Zapsu, Yasin El Kadı’nın hesabına para yatırmış mıdır, yatırdığı para miktarı ne kadardır? BDDK’nin, para hareketlerinin saptandığı Albaraka Türk Özel Finans Kurumu’nun hesaplarını bu yönden incelemesi gerektiğini düşünüyor musunuz’’ sorularına yanıt istedi. Koç, Çiçek’e olayla ilgili olarak takipsizlik kararı veren savcılık makamıyla ilgili yorumunu ve bu karara itiraz edilip edilmediğini de sordu. Adalet Bakanı Çiçek, sorulara ayrıntılı yanıt verme olanağı bulunmadığını, yazılı yanıt vereceğini bildirdi. Çiçek, ‘‘basında çıkan haberlerle ilgili olarak yargı makamlarının herhangi bir ihbar ve şikâyete gerek olmadan, suç teşkil eden bir husus varsa oldukları andan itibaren, kendiliklerinden gereğini yapacaklarını’’ vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü: ‘‘Eski Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nda, bu tip gündeme gelen konularla ilgili yargı makamları herhangi bir işlem yapmamış ise Adalet Bakanı olarak, bu konuyu soruşturma konusu yapma hususunda emir verme imkânı vardı. Ancak 1 Haziran 2005’ten itibaren, yargıya yerli yersiz siyasi müdahaleler olmasın diye, Adalet Bakanı’nın böyle bir yetkisi yok. Dolayısıyla, şu an, yargı makamları bir suça muttali olduklarında veya kendilerine herhangi bir talep vaki olduğunda, zaten kendiliklerinden, sorumluluklarının gereği olarak bir işlem yapıyorlar, yapacaklardır, yapmaları da gerekir.’’ MALATYA CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Malatya’nın Hekimhan ilçesinde yurttaşları ‘‘Önümüzdeki seçimde sandığa gitmemek yok. Oy vermemek askerden kaçmak gibi bir şeydir’’ diye uyardı. Baykal, Türkiye’yi İran’a, Irak’a, Malezya’ya benzetme mücadelesi olduğunu bunun din adına yapıldığını söyledi. İlçe meydanında partililere seslenen Baykal, AKP hükümetinin verdiği sözleri tutmadığını, başta çiftçi ve esnaf olmak üzere birçok kesimin umduğunu bulamadığını söyledi. ‘En güçlü silah oy’ Vatandaşın sandıkta kullanacağı oyun, her türlü silahtan daha etkili ve güçlü olduğunu savunan Baykal, şöyle konuştu: ‘‘Hükümet dokunulmazlıkları kaldırmadı. Hakkındaki yolsuzluk dosyalarının hesabını vermemiş bir kişinin cumhurbaşkanı olması yakışır mı? Bunun hesabını sandıkta sorar mısınız? İnşallah hep birlikte soracağız. Önümüzdeki ilk seçimde bunun hesabını göreceğiz. Sizin elinizde atom silahı gibi bir silah var: Oy, oy, oy... Onun önünde her kes boyun eğer. En güçlü silah bu. Ne Kalaşnikof, ne mayın, ne nükleer silah, en güçlü silah oy, iyi kullanın ha... Önümüzdeki seçimde sandığa gitmemek yok. Oy vermemek askerden kaçmak gibi bir şeydir.’’ Türkiye’de birlik ve bütünlüğün sağlanması konusunda herkesin duyarlılık göstermesi gerektiğini ifade eden Deniz Baykal, ‘‘Türkiye’yi İran’a, Irak’a, Malezya’ya benzetmenin mücadelesi var. Bunu din adına yapıyorlar. Kimse Türk halkına Müslümanlığı öğretmeye kalkmasın. Hele siyaset adamları çekilsin kenarda dursun. Türkiye bin yıldır Müslüman. Müslüman olmakla da iftihar ediyor’’ diye konuştu. namikzafer@yahoo.com Barış Dönmez davası kördüğüm İki yıl önce Beyoğlu’nda bir barda işlenen cinayete ilişkin dava, kilit tanıkların mahkemeye getirilememesi nedeniyle sonuçlanamıyor HİLAL KÖSE Beyoğlu’nda ‘‘Academy 14’’ adlı barda vahşi bir şekilde boğazı kesilerek öldürülen Barış Dönmez cinayeti davası 2 yıldır sürüyor. Beyoğlu 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen oturuma tutuksuz sanıklar İbrahim Biberoğlu ve Ömer Faruk Saral katıldı. Duruşmada tanık olarak dinlenen Beşiktaş İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde görevli po lis Ekrem Daşkan, olay yerine gittiğinde barın temizlenmiş olduğunu, barın yetkililerinin ifadesini aldıklarını söyleyerek karakolda gözaltında olan hiç kimseye baskı yapılmadığını belirtti. Dönmez ailesinin avukatlarından Enis Coşkun, mahkemenin ara kararlarının uygulanamadığını, yargılamanın başından beri tanıkların mahkemeye getirilemediğini kaydetti. ‘‘Dosya, adil yargılama ilkesi ne aykırılığa doğru gidiyor’’ diyen Coşkun, Asayiş Şube Müdürlüğü’nün kendi yürüttüğü soruşturma sırasında ifadesini aldığı tanıkları mahkemeye getirememesini anlayamadığını söyledi. Mahkeme heyeti, davetiye gönderilmesine karşın gelmeyen tanıklar Erkan Önay, Deniz Dönmez, Cihan Ahmet Bucan ve muhtar Ali Alemdar’ın polis zoruyla getirilmesine karar vererek duruşmayı erteledi. asirmen?cumhuriyet.com.tr EVCİL ÇETE SUÇUNDAN TUTUKLANDI Şirketleri TMSF’de kendisi cezaevinde Haber Merkezi Kaçakçılık ve Organize Suçlar Daire Başkanlığı’nın koordinasyonunda başlatılan operasyon kapsamında gözaltına alınan Erol Eşrefoğlu (Evcil) ile Hüseyin Kayapalı, Bursa’da ‘‘dolandırıcılık ve çete suçlamasıyla’’ çıkarıldıkları mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi. Bu arada, TMSF, Bursa 2. Sulh Ceza Mehkemesi’nin 27 Haziran 2006 tarihli kararıyla Erol Eşrefoğlu’nun (Evcil) bağlantılı olduğu belirlenen 20 şirkete kayyum atadı. TMSF’den yapılan açıklamada, Bursa’da 13, İzmir’de 4, Sıvas’ta 2, TekirdağSaray’da 1 olmak üzere 20 şirkette toplam 62 personelin fon adına görevlendirildiği kaydedildi. El konulan şirketlerin 500 milyon değerinde olduğu bildirildi. Van’a en son geçen yıl temmuz ayında gelmiştim. O günden bugüne bölgede çok önemli gelişmeler oldu. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Profesör Yücel Aşkın tutuklandı. Bu tutuklama çok önemli siyasi tartışmaları da beraberinde getirdi. Tartışmalar sürerken bu kez de Şemdinli’de el bombaları patladı. Bombaların sorumlusu olarak suçlanan ve iki kişiyi öldürdüğü iddia edilen astsubaylarla bir itirafçının yakalanması, yargıya teslim edilmesi ciddi siyasi gerginliklere neden oldu. Şemdinli iddianamesi ilk yayımlanışında kıyamet koptu. İddianamede Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın adının geçmesi, savcıyı hedef haline getirdi. Bu süreç içinde savcı Ferhat Sarıkaya Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından meslekten çıkarılırken, aynı dönemde Meclis Şemdinli Araştırma Komisyonu’na konuşan Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun bu görevinden İçişleri Bakanı tara Van Gölü Canavarı Akdamar Kilisesi’nde mi? fından alındı. ??? Tam bir yıl önce Van, Hakkâri, Yüksekova yöresini dolaşmış ve bu yöredeki gerginliği değişik yazılarda dile getirmiştim. Bu sürecin ardından Başbakan Tayyip Erdoğan’la görüştük. Başbakan Diyarbakır’a gitti. ‘‘Kürt sorunu’’ var mıydı, yok muydu gürültüleri arasında bölge çok gergin günler yaşadı. Bir yıl önce Van’da Akdamar adasındaki Ermeni kilisesinin restorasyonu başlamıştı. Kartalkaya İnşaat’ın üstlendiği restorasyonun güven verici bir sistemle başladığını görmüş ve aktarmıştım. Kilise restorasyonunu Kartalkaya İnşaat’ın Yönetim Kurulu Başkanı Cahit Zeydanlı’yla birlikte gezmiştik. Restorasyon projesinin danışmanı Zakarya Mildanoğlu da oradaydı. Doğubeyazıt’taki Kültür Festivali’ne katılmak için Van’a iner inmez Kartalkaya İnşaat’tan Engin Zeydanlı’ya telefon ettim. Sabah gazetesinden Yavuz Baydar’la birlikte kiliseyi ziyarete gittik. Bir yıl içinde önemli adımlar atılmıştı. Restorasyonun sonuna gelinmişti. Biz gittiğimizde duvarlardaki fresklerin temizlenip ortaya çıkarılması faaliyeti sürüyordu. Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Yalçın Karaca çalışmalara nezaret ediyordu. Fresk ekibinin başındaki Akbil Bengül, arkadaşlarıyla birlikte bir kuyumcu titizliğiyle freskleri ortaya çıkarmaya çalışıyordu. ??? Duvarda bir ejderha resminin freski ortaya çıkmıştı. Restorasyonun ikonografi çalışmasını yürüten Eylem Güzel’e, ‘‘İşte Van Gölü canavarı’’ dediğimde güldü, ‘‘Hayır Oral Bey, ejderha’’ dediyse de ben bunun Van Gölü canavarı olması gerektiğini düşündüm. Zaten bunu böyle yorumlamaya çalışanlar oluyormuş. Restorasyon hızla tamamlanmış, sıra çevre düzenlemesine gelmişti. Onun projesi de kabul edilmişti ve yakında düzenlemeye başlanacaktı. Orada da bir sorun yoktu. Kilise restorasyonu tamamlanırken Kartalkaya İnşaat, üstlenmediği halde kiliseyi çevreleyen manastırın ve ruhban okulunun da ortaya çıkarılması çalışmalarına destek vermişti. Van Müzesi Müdür Vekili Ahmet Mete Tozkoparan, ortaya çıkan manastırın duvarlarını gösterdi. Yöresel çamurla yapılmış bu duvarların ortaya çıkmasıyla, kilise bir bütünlük kazanmıştı. Ancak kazılan ve ortaya çıkarılan manastırın duvarları bu haliyle doğal etkilere tamamen açık hale gelmişti. Örneğin kırmızı boyalar güneşte solmuştu. Çamur sıva ile yapılan duvarlar eğer önlem alınmazsa bu kış büyük ölçüde karda, yağmurda tahrip olabilirdi. Manastır duvarları şu anda buradaki restorasyonun en acil sorunuydu. Bir an önce duvarların korun ması, ortaya çıkan önemli tarihi yapıların kurtarılması önem kazanmıştı. Restorasyon ekibi bu konuda yardım ve destek istedi. Gönderilen proje önerisinin Kültür Bakanlığı tarafından hızla sonuçlandırılması gerekiyordu. ??? Bu arada Akdamar adası, çevre insanları tarafından piknik alanı olarak kullanılmaya devam ediyordu. Halkımız mangallarıyla bu adaya çıkıyor ve her an çıkabilecek yangın ihtimali adayı tehdit ediyordu. Akdamar’da restorasyonun kurallara uygun yürüdüğü, iyi bir restorasyon yapıldığını söyleyebiliriz. Ancak atılması gereken bazı adımlar da bulunuyordu. Akdamar Kilisesi’nin içine fresklerin temizlenmesi ve ortaya çıkarılması amacıyla kurulan tahta iskelelerden inerken mavi boyaları silinmiş, temizlenmiş ejderha bize bakıyordu. Belki de o Van Gölü canavarıydı... Ne dersiniz? Bölgedeki izlenimlerimi aktarmayı sürdüreceğim... CUMHURİYET 04 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear