Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 30 HAZİRAN 2006 CUMA 4 ALİ SİRMEN HABERLER DÜNYADA BUGÜN Kamuoyunda tepkilere neden olan TMY’deki değişiklikler Meclis Genel Kurulu’nda kabul edildi Bu Evliliklerde Aşk Yoktur PARİS Bugün Fransız çelik devi Arcelor’un Lüksemburg’da yapılacak olan hissedarlar genel kurulu toplantısı, yalnız Fransa’nın değil aynı zamanda Rusya’nın da gözünü bu minik ülkeye dikmesine yol açıyor. Konu, İngiltere’de yaşayan ve servet sıralamasında bu ülkenin sekizincisi olan Hint Kökenli Lakşmi Mittal’in kendi adını taşıyan, Hollanda merkezli şirketi ile Fransız, Belçika ve İspanyol şirketlerinin 2001 yılında birleşmeleriyle oluşan Lüksemburg merkezli Arcelor’un kaynaşması veya başka bir deyişle evlenmeleriyle ilgili. Arcelor şirketinin Yönetim Kurulu Başkanı Joseph Kinsh, ‘‘iyi bir mantık evliliği yaptıklarını’’ söylüyor. Aslında bu tip evliliklerde aşk yoktur. Bu tür birleşmelerde, heyecan duyan yalnızca söz konusu şirketlerin çalışanlarıdır. Çünkü büyümenin, genişlemenin getireceği teknolojik ilerlemenin kendi işlerine mani olacağından haklı olarak korkarlar çalışanlar. Ama çelik dünyasında, devler arasında birleşmeler artık kaçınılmaz hale gelmiş görünüyor. Nitekim, Mittal çıkana kadar 46.5 milyon ton çelik üretimi ile birinci sırada bulunan Arcelor da, Fransız Usinor ile İspanyol Arbed ve Belçika ve Lüksemburg şirketlerinin birleşmesinden 2001 yılında doğmuştu. Aynı şekilde, İngiltere’de yaşayan, çelik şirketinin merkezi Hollanda olan Lakşmi Mittal’in şirketi de evlilikler sonucu ortaya çıkmış ve 2004’ten sonra dünyanın bir numarası unvanını Arcelor’un elinden almıştır. ??? 2005 yılında 49 milyon ton çelik üreten, cirosu 32.4 milyar Avro olan, 165 bin işçi çalıştıran Mittal Stell ile aynı yıl içinde 46.5 milyon ton çelik üretip 32.61 milyar Avro cirosu olan, 90 bin kişi çalıştıran Arcelor’un birleşmesiyle, toplam dünya üretiminin yüzde 9’unu karşılayan, arkasından gelenleri uzak arayla geride bırakan bir dev ortaya çıkmıştır. Bir fikir vermek için belirteyim. Mittal Stell ile Arcelor’un birleşmesinden ortaya çıkacak olan dev, hemen arkasından gelen üç şirketin; Japon Nippon Stell (31 milyon ton), yine Japon JFE (30 milyon ton) ve Güney Koreli Posco’nun (30 milyon ton) toplamından daha fazla üretim yapacaktır. Şirketin pazarına göz diktiği ülkeler arasında Türkiye de yer almaktadır. Aslında birleşmenin bu kadar büyük gürültü koparmasının nedeni, yılın başından bu yana yürütülen görüşmelerde, Arcelor’un Rus şirketi Severstal ile anlaşmaya varmışken, Mittal’in son anda, şirketin bütünü için talebini arttırması üzerine, hafta başında yönetim kurulunun, çark ederek tercihini bu sonuncudan yana kullandığını açıklaması oldu. Şimdi karar bugün toplanacak hissedarlar toplantısındadır. Hukuken hissedarlar, Severstal ile daha önce varılmış anlaşmayı kabul edip etmeyeceklerini belirteceklerdir. Eğer hissedarların yüzde 50’sinden bir fazlası anlaşmayı kabul etmezlerse, Mittal savaşı kazanmış olacaktır. Ama Rus tarafı savaşı bırakmaya niyetli görünmüyor, Severstal’in patronu Aleksey Mordaçov’un son ana kadar yeni bir teklif sunacağı söyleniyor da, şirketin bütününü karşılayacak parayı nereden bulacağı bilinmiyor. Putin’in de aracılığıyla, başka bir Rus milyarderin, İngiliz Chelsee kulübünün de sahibi olan Romain Abramoviç’in de ağırlığını koyacağı söyleniyor. Ama Mittal’in hisse başına 40 Avro’luk fiyatına Rusların erişmesi güç görünüyor. ??? Kanal 2 televizyonuna özel bir demeç veren Fransız Cumhurbaşkanı Jacques Chirac ile ertesi günü LC1’de konuşan Başbakan Dominique de Villepin de tabii ki, bu konuda gazetecilerin sorularıyla karşılaştılar. Çünkü başlangıçta Fransız hükümeti de, Mittal’e sıcak bakmıyordu. Her ikisi de, önce yapılan teklifi olumlu bulmadıklarını, ama daha sonra getirilen düzeltmeleri yeterli gördükleri için onay verdiklerini söylediler. Cumhurbaşkanı Chirac, özellikle Fransa toprakları üzerinde bulunan fabrikaların kapatılmayacağı, buralardaki araştırma enstitülerinin korunacağını ve istihdam konusunda garantiler verildiğini, bunun üzerine onaylarının kesinleştiğini söyledi. Başbakan Dominique de Villepin ise, hükümetinin ‘‘ekonomik yurtseverlik’’ konusunda duyarlı olduğunu, Fransa’nın ulusal çıkarlarının korunması konusunda hep dikkatli davrandıklarını belirtti. Bu açıklamalar Fransızların yüreğine su serpti mi bilemem. Ama İngiltere’de oturan, bu ülkenin sekizinci zengini unvanını kazanan, şirketinin merkezi Hollanda’nın Rotterdam kentinde olan bir Hintli dolar milyarderinin, Fransa’nın ulusal çıkarlarını ne kadar gözeteceğini kestirmek şimdiden mümkün değil. Şirketlerin sürekli birleşmelerle büyüdüğü, devletlerin alanlarının sürekli daraldığı bir dünyada, ‘‘ekonomik yurtseverliğin’’ ne anlam taşıdığını da, tam anlayabilmiş değilim. Ama Fransa’da, ‘‘ulusal çıkarları koruma’’ lafını duyunca, kimsenin, bizde içinde ulusal sözü geçen her tümce karşısında çileden çıkıp, ‘‘Dünya değişiyor, uyanın!’’ diyenlere benzer bir tavır içinde olmadığını da söylemek isterim. ‘Terör’ün kapsamı genişledi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Terör suçunun kapsamını genişleten ve CHP’nin uyarıları üzerine ‘‘etkin pişmanlık’’la ilgili fıkranın çıkarıldığı Terörle Mücadele Yasası’nda (TMY) değişiklikler yapılmasına ilişkin tasarı dün akşam TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi. Genel kurulda yasa üzerine konuşan Adalet Bakanı Cemil Çiçek, ‘‘Keşke, böyle bir yasa tasarısı ile gelmeseydik, sevimsiz bir tasarı. ‘Aferin, yaşa, varol, aslan bakan’ dedirtecek yasa tasarıları varken herkesin yüreğini yakan böyle bir konuda düzenleme yapıyoruz. ? Adalet Bakanı Çiçek, yasanın ihtiyaçtan kaynaklandığını söylerken düzenlemeye tepki gösteren CHP’li Kart, yasada anayasal özgürlükleri kısıtlayıcı yaklaşımların yer aldığını söyledi. AKP’li Yarbay da “Özgürlük olmadan güvenlik olmaz. Kalıbımı basarım, bu kanunla terör azalmaz’’ diye konuştu. Ama terör Türkiye’nin bir gerçeği’’ dedi. Cep telefonuyla yasaya karşı mesaj geçenlerin eleştirilerine de değinen Çiçek, ‘‘Bu yasa ihtiyaçtan dolayı geldi. Durup dururken bu yasa gelmedi. Yasayla olmaz ama yasasız da olmaz’’ diye konuştu. Çiçek tasarıyla ilgili ‘‘dişe dokunur teklif gelmediğini, alt komisyona davet edilenlerin de toplantıya katılmadığını’’ söyledi. Genel kuruldaki görüşmede partisi adına konuşan CHP’li Atilla Kart, tasarıda, anayasal özgürlükleri kısıtlayıcı yaklaşımların yer aldığını söyledi. Kart, ‘‘Hükümet bir yerlerden başlamalı; o da İçişleri Bakanı’nın istifasıdır. Ayrıca varlığı yokluğu belli olmayan, görevini hangi yasal dayanakla sürdürdüğü belirsiz İçişleri Bakanlığı Müsteşarı da görevden alınmalı’’ dedi. AKP’li Ersönmez Yarbay da yaptığı konuşmada, ‘‘Önce güvenlik mi, özgürlük mü önemlidir? Özgürlük olmadan güvenlik olmaz. Kalıbımı basarım, bu kanunla terör azalmaz’’ dedi. Yarbay, TMY’nin, çıktığı 1991’den bugüne kadar 14 kez değiştirildiğini, ancak terörün azalmadığını, aksine arttığını kaydetti. Tasarı neler getiriyor? Tasarı ile getirilen bazı düzenlemeler şöyle: Terör amacıyla işlenen suçların kapsamı genişletiliyor. Göçmen kaçakçılığından intihara teşvike, radyasyon yaymadan içilecek sulara, besinlere zehir kata rak veya başka şekillerde bozarak kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye düşürmeye, ‘‘suçu veya suçluyu övmek’’ten halkı askerlikten soğutmaya dek birçok suç ‘‘terör amacıyla işlenen suçlar’’ kapsamına alınıyor. Kişileri hedef gösterenler, terör örgütlerinin bildiri veya açıklamalarını basanlar veya yayınlayanlara, muhbirlerin kimliklerini açıklayan veya yayımlayanlara 1 yıldan 3 yıla dek hapis cezası verilecek. Gözaltındaki şüphelinin avukatıyla görüşme hakkı, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim kararıyla 24 saat süreyle kısıtlanabilecek. EŞİTSİZLİK VE SÖMÜRÜ ARTIYOR İNGİLTERE Küreselleşme hakları alıyor ? Baştarafı 1. Sayfada (neoliberalizm) ve tek bir hâkim kültür (öncelikle ABD, ikinci olarak Batı Avrupa) dayatan, olumlu bir uyum değil, artan eşitsizlik ve kutuplaşma üreten bir süreç’’ olarak tanımlandığı kitapta, sınırların kaldırılması ve herkese aynı kuralların uygulanmasının hâkim olanla tabi olan arasındaki eşitsizliklerin artmasına yol açtığı vurgulandı. Konfederasyonun tespitlerine göre küreselleşmeyle birlikte dünya hızla bu değerlerden uzaklaşıyor ve dünyada evrensel haklara daha az saygı gösterilmesi eğilimi ağırlık kazanıyor. Bu nedenle birçok eşitsizlik ve adaletsizlik 30 yıl öncesinden daha etkili ve daha da kötüleşmeye devam ediyor. Kitaba göre örgütlenme ve ifade özgürlüğü dünyada bir istisna haline geldi. Sendikal haklar gün geçtikçe sınırlandırılıyor, kontrol ediliyor ya da bastırılıyor. Yalnızca 2000 yılında 200’den fazla sendikacı öldürüldü ya da kaybedildi. Dünyada 160 milyon kayıtlı işsiz bulunuyor. Gerçek rakam ise muhtemelen bunun 23 katını buluyor. Eksik istihdam (geçici çalışma) yaygınlaşıyor. Gelecek 10 yılda 500 milyon kişi daha iş arayacak. Dünya işçilerinin yüzde 80’inin işsizliğe karşı güvencesi yok. 614 yaş arası 250 milyon çocuk, her çeşit sömürüye maruz kalarak çalışıyor. 1 milyar insan günde 1 dolardan daha az parayla ‘‘yaşıyor’’. Dünyadaki her 4 kişiden 1’ine karşılık gelen 1.5 milyar insan da içme suyuna erişemiyor. Dünyada 815 milyon insan açlık çekiyor ve günde 24 bin insan açlıktan ölüyor. Avrupa Birliği’nde 50 milyon yoksul bulunuyor. ABD’de bu rakam 33 milyonu buluyor ve yoksulların sayısı her geçen gün artıyor. Baskıcı yasa mahkemeden geri döndü MUSTAFA K. ERDEMOL Şehit cenazesinde PKK’ye lanet Hakkâri’nin Çukurca ilçesinde güvenlik güçleriyle terör örgütü PKK üyeleri arasında çıkan çatışmada şehit olan Jandarma Er Mevlüt Tekiroğlu’nun cenazesi, Giresun’da toprağa verildi. Şehit er Tekiroğlu için merkeze bağlı Duroğlu beldesinin Barçaçakırlı köyünde düzenlenen cenaze törenine, Vali Şükrü Kocatepe, İl Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Mehmet Özkan, Belediye Başkanı Hurşit Yüksel, Emniyet Müdürü Ahmet Tekin Akın, şehidin yakınları, askerler ile yurttaşlar katıldı. Törende Tekiroğlu’nun annesi Halime Tekiroğlu güçlükle ayakta dururken, baba İsa Tekiroğlu’nu İl Jandarma Komutanı Özkan sakinleştirmeye çalıştı. Tören sırasında fenalaşan Tekiroğlu’nun akrabası Elif Yıldırım’a tören alanındaki sağlık ekipleri müdahale etti. Cenaze töreninde şehidin yakınları terör örgütü aleyhinde sloganlar atarken il izci kurulunun açtığı dev Türk bayrağı da Mevlüt Tekiroğlu’nun ailesinin bulunduğu masanın üzerine konuldu. (Fotoğraf: AA) LONDRA İngiltere Yüksek Mahkemesi, İçişleri Bakanı John Reid’in çıkmasını büyük umutla beklediği Terörle Mücadele Yasası’nın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. maddesine aykırı olduğuna karar verdi. 5. madde, yargı önüne çıkarılmadan süresiz gözaltını yasaklıyor. Mahkemenin kararı terörle mücadele adı altında baskıcı yasalar getirmeyi planlayan Tony Blair hükümetine büyük darbe olarak nitelendirildi. Karar Temyiz Mahkemesi’nce onaylandığında, hükümet, hakkında suçlama getiremeyeceği kişileri şüpheli de olsalar gözaltına alamayacak. İçişleri Bakanı Reid’in karara Temyiz Mahkemesi nezdinde itiraz etmesi bekleniyor. Yüksek Mahkeme yargıcı, haklarında yeterli kanıt olmadan mahkemeye çıkarılan kişilerin evlerinde 18 saat süreyle gözetim altında tutulmalarını, vücutlarına izleme aygıtları yerleştirilmesini ve ziyaretçilerinin de fotoğraflı başvuruda bulunmalarını isteyen İçişleri Bakanı Reid’in davranışını ‘‘yasadışı’’ buldu. Yargıç, yasa uyarınca evlerinde göz hapsinde bulunan altı kişinin de serbest bırakılması emrini verdi. Yasanın iptali için başvuran, biri İngiliz diğerleri Iraklı 6 zanlının avukatları kararı ‘‘hukukun zaferi’’ olarak nitelendirdiler. Solda Birlik Bir İhtiyaç mı? Solda birlik konusu ülkemizin bitmeyen hikâyesidir. Sol her açmaza girdiğinde bir birlik sorunu ortaya atılır. ‘‘Birleşmek’’ isteyenler, ‘‘bölenler’’ ortaya çıkar, sonuç olarak ortaya bir şey çıkmaz. Rahşan Ecevit, birlik konusunda yeni bir çaba içine girdi. Bülent Ecevit’in sağlığının bozulmasından önce yaptığı son çağrı Rahşan Ecevit’i yönlendiriyor. Rahşan Ecevit, görüşmelerine Süleyman Demirel ve Deniz Baykal’la başladı, Devlet Bahçeli’den randevu alamadığı için onunla da görüşemedi. Sanırım bu görüşmelerini sürdürecek. Rahşan Hanım’ın bu görüşme trafiği, bir sol partiden çok bir muhalefet koalisyonu havasını andırıyor. Zaten kendisi de bu birlik çabalarına ‘‘Cumhuriyet için el ele’’ başlığını vermiş. Bu durumda Rahşan Ecevit’in çabalarına solda birlik adını vermemek daha doğru olacak. Ancak zaten sorun da burada. Türkiye’de bir kısım sol ile artık sağ arasında fark kalmadı. Geçen bir TV oturumunda Mesut Yılmaz da bu noktaya dikkat çekti ve kurulacak bir çatı partisinin sağla solu da içine alabileceğini ifade etti. ??? Sağcılarla aralarında artık bir mesafe kalmamış olanları anlıyorum. Zaten onlar da bunu ifade etmekten çekinmiyorlar. MHP milletvekilleriyle, BBP liderleriyle ‘‘AB üyeliği’’,‘‘Kıbrıs sorunu’’, ‘‘Ermeni sorunu’’, ‘‘Kürt sorunu’’, ‘‘Demokratikleşmeye karşı olmak’’ konularında aralarında hemen hiç fark bulunmayan solcuların, sağla birleşerek ‘‘cumhuriyeti kurtarma’’ çabası içine girmeleri çok anlaşılır bir durum. Onlar milliyetçilik temelinde zaten bir birlik oluşturmuş durumdalar. Ancak solculuk, sağcılığa iltica etmekle hallolacak bir konu değil. Türkiye dünyada gelir dengesizliğinin en yüksek olduğu ülkelerden birisi. Yoksullarla zenginler arasındaki oran 1/13 düzeyinde, bu dengesizlik artmaya devam ediyor. Bu ülkede örgütlenme özgürlüğü neredeyse tamamen yok edildi. Sendikalı işçi sayısı dünyada nüfusumuza göre en düşük düzeyde. Kürt sorunu gibi devasa bir sorunu çözecek bir devrimci irade ortada görünmüyor. ??? Bu ülkede sosyal adalet yok. Adalet yok. Sendikalı işçi yok. Örgütlenme hakkı yok. Bir sol partinin yapması gereken o kadar çok sorun yığılı duruyor ki. Rahşan Ecevit, Deniz Baykal’ın CHP’siyle birleşmek istiyor. Bence bir mahzuru yok. Süleyman Demirel de bu birliğe katılabilir. Peki, örgütlenme özgürlüğü ne olacak? Terörle Mücadele Kanunu’nun terörle düşünceyi birbirine karıştıran hükümleri ne olacak? Baykal türü solcuların buna bir itirazı bulunuyor mu? Türkiye’nin ufku olan bir solcu birliğe ihtiyacı her zamankinden daha çok var. Milliyetçi dalgaya göğüs gerebilecek, eşitlik, özgürlük ve adalet konusunda ısrarlı olacak bir solcu partiye. Kısa vadede bu parti belki hemen büyük güçleri çevresinde toplayamayabilir, ancak buralarda sağlam durmadan bir kalıcı güç yaratmak da mümkün değil. Solcuların bir de Avrupa Birliği konusunda netleşmeleri gerekiyor. Avrupa Birliği projesinin, en çok bu ülke emekçilerinin yararına olacağını anlamadan yapılan solculuk, sürekli muhafazakârlığa, milliyetçiliğe malzeme üretip, onların yedek gücü haline geliyor. ??? ‘‘Cumhuriyet için el ele’’ güzel bir çağrı. Ancak nasıl bir cumhuriyet sorusuna da cevap bulmamız gerekiyor. Solcular, bu cumhuriyetin adam başına yıllık gelirinin AB ülkeleri düzeyinde olmasını istemeliler. İnsan hakları ve demokrasi konusunda ısrarcı olmalılar, Kürt sorununu demokrasi ve insan hakları temelinde çözeceklerini ilan etmeliler. Bu konularda genel geçer durumlara değil, temel değerlere bağlı olduklarını dosta düşmana göstermeliler. Solda birlik gerekiyor. Ancak bu birlik milliyetçilikten arınmış, despotizmden uzak, özgürlükçü bir sol birlik olmalı. Bunun için hep birlikte çalışmalıyız. Sağcılarla birleşerek bir cephe oluşturmak isteyenler, tabii ki bu arayışlarını sürdürecekler. Ancak bu arayış solun gerçek birlik ihtiyacını ortadan kaldırmadığı gibi, böyle bir birlik arayışını daha da zorunlu hale getiriyor. Sol bugün zaaf içinde, doğru. Ancak bu ülkenin esnek, özgürlükçü, eşitlikçi bir solculuğa her zamankinden daha çok ihtiyacı bulunuyor. Bu arayışı sürdürelim. asirmen?cumhuriyet.com.tr YARGIÇLAR VE SAVCILAR BİRLİĞİ Ok’tan hukukçulara ‘üye olun’ çağrısı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok, Yargıçlar ve Savcılar Birliği’ne (YARSAV) üye olmak için dilekçesini verdi. Ok, hiçbir ideolojik ve siyasi amacı olmadığını belirttiği derneğe tüm yargıç ve savcıları üye olmaya çağırdı. Ok, ‘‘Adalet Bakanlığı’nın tozlu raflardan Hâkimler ve Savcılar Birliği Yasa Taslağı’nı indirmesi, bir endişenin var olduğunu gösteriyor. Bunun yersiz olduğunu hep birlikte göreceğiz’’ dedi. Aralarında Yargıtay ve Danıştay üyelerinin de bulunduğu 501 kurucu üye ile tüzelkişilik kazanan YARSAV’a ilk üyelik başvurusunu Ok yaptı. ‘‘Türkiye’nin tarihi dönemeç yaşadığını’’ belirten Ok, derneğin kurucu üye sayısının rekor sayıda olduğunu, bunun da birliğe olan ihtiyacı gösterdiğini söyledi. CUMHURİYET 04 CMYK