24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 3 HAZİRAN 2006 CUMARTESİ 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER AÇI MÜMTAZ SOYSAL İp Koptuğu Yerden... Değerli Cumhurbaşkanımız, anayasamızın verdiği yetkileri kullanarak TBMM’de, Milli Güvenlik Kurulu’nda konuşarak uyarı işlevini kullanmanızı, laik Türkiye Cumhuriyeti halkımız beklemektedir. Karanlığın taraflarını uyarmanızı da... Bağlar Çözülürken NOBRE geldi, Tümer gitti. Nobre’nin gelişini anlamak kolay. En başta Latin Amerikalılar olmak üzere öyle bir profesyonel futbolcu milleti türedi ki, kendi başlarına değil, yanlarına menajerlerini de alarak, paranın kokusuna göre ülkeden ülkeye dolaşmaktalar. Bizim Nihat başka türlü mü? Küresel profesyonellik bu. Ama, Tümer konusu tam öyle sayılmaz; biraz daha düşündürücü: Sen Samsun’dan İstanbul’un Beşiktaş’ına gel ve orada parla; sonra da, haber vermeden çık git, tam karşıdaki Fener’e! Olacak iş mi? için olacak iş değil? Çünkü, futbol ‘‘nihayet bir oyun’’dur ama, büyük kitlelerin seyrettiği, bağımlılık oluşturan bir oyun. Gerçi, milyonda bir, futbolu, bağımlılıkla değil, duygularından sıyrılıp oyun olarak seyreden SBF’den emekli Profesör İlhan Unat ya da biriki spor yazarı gibi birkaç kişi vardır ama, büyük çoğunluk maçta çocukluğundan beri tuttuğu takım için bağırıp çağırır ve gözü başka şey görmez. ‘‘Nesnel’’ gözle baktığını söyleyen kimi televizyon yorumcusuna bakmayın siz; meslekleri gereği öyle söylerlerse de onların bile tuttuğu takım mutlaka vardır. Takım tutmak demek, ister istemez o takımın yıldız oyuncularına tutulmak demektir. Hep aynı takım için gol atsın, orta sahada koşsun, kalede uçsun diye diye, hiç gitmemesini istercesine. Eskiden, ortalama taraftar için, bir futbolcunun İstanbul’daki üç büyüklerden birine yükselmiş olması, daha fazlası istenmeyecek bir aşamaydı. ‘‘Şimdi öyle değil’’ dense de gidişler yüzünden hâlâ kırılan kalpler vardır elbet. İnsanların bir bölümü küresel profesyonelliği içine kolay kolay sindiremiyor. ok mu kötü? ‘‘Çağdışı’’ sayılan bu duygusallıkta acaba yitirilmemesi gereken ve pekâlâ başka özveriler için kullanılabilecek olumlu bir yön hiç mi yok? Yahut, soruyu başka türlü soralım: Bağlılıkların kopmasını çağdaş bir gerçeklik olarak, kolayca kabul edilebilir, sıradan, normal bir olay gibi göstermeye çalışmanın gerisinde, futboldaki tutkunluklardan başlayarak yüce duygulara doğru derece derece ilerleyen sinsi bir gevşetme, yumuşatma, vazgeçirme niyeti sezilemez mi? Renklerden başlayıp inançlara, futbol takımından başlayıp ulusallığa sıçrayan bir vazgeçirme ve ardından, çağdaş olduğu söylenen, ama biraz kazınınca hangi çıkarlara hizmet ettiği görünen yeni tutkular, yeni bağlılıklar, yeni teslimiyetler... Futbol oyunu, yaratılış, bilgi, takım becerisi ve şans karışımı yanıyla nasıl gerçek yaşama benziyorsa, futbol dünyası da paranın egemenliği, baştan çıkarıcılığı ve duyguları törpüleyici yönleriyle küresel yeni dünya düzenine benziyor. Belki, eninde sonunda ister istemez yaratacağı tepkiyle de. Vedii BİLGET Em. Amiral N T Ç ürkiyemiz, derin bir bunalımı yaşıyor günümüzde. Toplumun en karanlık dinci güçleri iktidardadır. Gericilik, dincilik bütün köşebaşlarını tutmuştur. Dinci iktidarın bütün saldırıları, laik Mustafa Kemal Türkiye’sini hedef almıştır, laik ve demokratik Mustafa Kemal Türkiye’sinin ileriye dönük yürüyüşünün önüne, Mustafa Kemal Türkiye’sinin Aydınlanma devrimlerinin önüne ağır barikatlar kurulmuştur. Sürgit mümkün mü bu? Karanlık güçlerin tüm engellerine ve oyunlarına karşın, geleceğe uzanan yollar açılacaktır. Mustafa Kemal aydınlığına yürünecektir. Hiçbir karşı güç bu yürüyüşü durduramaz. Dinci iktidara karşı dur demek, yurtseverlerimizin önde gelen görevidir. Mareşal Gazi Mustafa Kemal aydınlığında, çağdaş aklın, laik aklın giderek çoğulcu demokrasinin gösterdiği yoldan yürüseydi, uygarlığın tüm boyutlarını yaşardı Türkiyemiz. Ülkemizde, derin çelişmelerin, dinci iktidarın izleri yoğunlaşarak artıyor. Kendi içinde durmadan kıvranan ‘‘dinci’’ iktidar, ‘‘laik’’lik bilincimizin eriştiği boyutları da aşarak, sınavlardan sınavlara sürüklüyor insanlarımızı ve toplumumuzu. Söz konusu sınavlar en sonunda laik Mustafa Kemal Türkiye’sinin bağrında tam bağımsızlık, tam laiklik ve bölünmezlik mücadelesinin bilincini yaşamaktadır. TBMM üyeleri görevlerine başlarken ant içerler: ‘‘Devletin bağımsızlığını, vatanın ve milletin bütünlüğünü koruyacağıma, milletin kayıtsız şartsız egemenliğine, demokratik ve laik Cumhuriyet ilkelerine bağlı kalacağıma ve halkın mutluluğu için çalışacağıma, namusum üzerine söz veririm.’’ Antlarıyla bağdaşmayan, namus ve onuru adına verdikleri söze ve laikliğe uymayan kişiler milletvekilliği ve vatandaşlık kimliğini taşıyamazlar. Laik Türkiye halkımız bu gibilerin milletvekilliğine hayır demektedir. Tam laik Mustafa Kemal Türkiyesi ile göbek bağlarını kesen dinci iktidar, Batı’nın saldırgan büyük sermayelerine, Batı’nın saldırgan emperyalistlerine diz çökerek, ülkemizi açık pazar ilan ettiler. Ülkemizi baş düşmanlarımızın askersel üsleriyle donatmasını onayladılar. Dinci iktidar bu satışın karşılığı olarak iktidar güvencesini pekiştirdi. 23 Nisan, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’dır. Yiğit ve onurlu halkımızla alay edilecek bir bayram değildir. 21 yaşında askerlik çağında bir imam hatipliyi TBMM’de sahneye çıkarıp yiğit halkımızla alay ettiler. Bu adamın eline tutuşturdukları, laik Cumhuriyetimize hakaretlerle dolu yazıyı okuttturdular. Fethullah Gülen’in emir kulları ayaklandılar. TBMM Başkanı ve Başbakan halkımıza edilen bu hakareti alkışladılar. Dinci iktidarı ilan etiler. Bu aymazlar, Türkiye’nin çağdaş sorunlarına yanıt verebilir mi? Laik Cumhuriyetimizi ve Cumhuriyet gazetemizi oluşturan Gazi Mustafa Kemal’dir. Mustafa Kemal’in Cumhuriyet gazetesine bombayla saldıranları örgütleyenlerin amacını yansıtan, 23 Nisan’da TBMM’de imam hatipliyi alkışlayanlardır. Fethullah Gülen’i Türkiye’nin baş imamı olarak hazırlayan ‘‘ılımlı İslamcı’’ saldırgan düşmanımız ABD emperyalizmi nin kaba gücüne dayalı desteğindeki dinci takımıdır. Dinci iktidarın diktatörlüğüne ve hainliğine son verme zamanı gelmiştir. Anımsatıyorum: Üç ay önce Gazi Mustafa Kemal Türkiye’sini, başı dik ve onurlu laik halkımızı yakmak için alevlendirdiğiniz ateşi, kendinizi yakacak kadar alevlendirmeyin, demiştim. Şimdi ise Mustafa Kemal devrimleri aydınlanmasının üniversitesi olan Cumhuriyet gazetemize yönlendirdiğiniz bombalara karşı, bu ateşi kendinizi yakacak kadar alevlendirdiniz. Güçlü ve kahraman Kuvayı Milliye kadınlarımızın, erlerimizin tam bağımsızlık, tam laiklik diyalektiğini saptayarak kurtuluş eylemine yönelten dehalar dehası Gazi Mustafa Kemal’dir. Kurtuluş eylemini yüz akıyla sonuçlandıran Gazi Mustafa Kemal’dir. Gazi Mustafa Kemal tüm nesnel sürecin doğrularını kavramış, toplumsal yaşamı bir karşıtlar çelişkisi olarak algılamıştır. Toplumu, elle tutulur gerçek bağımsızlık ve gerçek laiklik temelleri üzerine oturtarak, bu yolda ödünsüz bir kişilik sergilemiştir. Tam bağımsızlığımızdan ve tam laikliğimizden, bölünmezliğimizden asla vazgeçilemez. Doğrularını aydınlata aydınlata ‘‘Ya istiklal ya ölüm’’ andıyla önce vatan, bağımsızlık ve laiklik diyen Mustafa Kemal’dir. Dinci iktidarın, teslim olduğu saldırgan emperyalizminin efsanesini (söylencesini) kurtuluş eylemiyle yıkarak aydınlanma devrimini, tüm yönleriyle başlatmıştır. Fethullah Gülen İran’dan aldığı mesajlarla koordineli olarak, Mustafa Kemal Türkiyesi halkına karşı gecikmeksizin saldırıya geçmesi, giderek dinci iktidarın başına geçmesi gün gibi açık, çok açıktır. Laiklik ve aydınlanma devrimlerimiz çok çetin günler geçirmektedir. Çağdaşlığı, laikliği, demokrasimizi, hukuk devletinin ve ülkemizin bütünlüğünü savunanlara, onlardan kesinkes ödün vermeyenlere karşın dinci iktidar, düşmanlarımızın silahları ile karşımıza dikilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusunu küçümseyen, saldırgan ABD emperyalizminin, Fethullah Gülen ve takımının bukağılığında sıraya giren yüzsüzler, vurdumduymazlar ve hempaları hangi konumda olursa olsunlar, Türkiye Cumhuriyeti’ne ve devrimlerine hainliğe yeltenenler için, övüncümüz Gazi Mustafa Kemal uzak görülü kişiliğiyle, Cumhuriyet ve devrimlerimizin korumasını en değerli güven kaynağımız, Türk gençliğine bırakmıştır. Yol göstericimiz, Mustafa Kemal yolunda savaşan gençlerimiz hazır oldadır. İp, koptuğu yerden ulanır... Sonuç Değerli Cumhurbaşkanımız, anayasamızın verdiği yetkileri kullanarak TBMM’de, Milli Güvenlik Kurulu’nda konuşarak uyarı işlevini kullanmanızı laik Türkiye Cumhuriyeti halkımız beklemektedir. Karanlığın taraflarını uyarmanızı da... Kurtuluş Savaşı zabitlerimizin bağımsız ve onurlu kurtuluş davasını günümüzde üstlenenler, Kurtuluş Savaşı Kuvayı Milliyecilerinin bağımsız kurtuluş davasını günümüzde üstlenen Kuvayı Milliyeciler, Kurtuluş Savaşı’ndaki bağımsızlığımızı onurla üstlenen kahraman halkımızın davasını onurla üstlenen günümüz halkıyla birlikte Ata’sına, vatanımıza ve bayrağımıza sahip çıkan sağdaki ve soldaki tüm vatansever partilerimizin 2. Sıvas Kongresi’nde el ele bir araya gelmeleri seçim davamızı zafere ulaştırmak, seçim davamızı üstlenenlerin önde gelen görevleridir. 2. Sıvas Kongresi’nin amacı, 1. Sıvas Kongresi’nin amacı ile eşdeğerdedir. Vatanımız büyük tehlike içindedir. Hepinizi 2. Sıvas Kongresi’ne seçim zaferine ulaşmak için bekliyoruz. Bundan hiçbir vatandaşımız kaçınamaz. Vatanı satanlar iktidardadır. 2. Sıvas Kongresi iktidara gelmek üzere hazır oldadır. Türk gençliği de... CUMHURİYET 02 CMYK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear