26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 2 HAZİRAN 2006 CUMA 4 HABERLER Genelkurmay Başkanlığı, Terörle Mücadele Yasası’nın 6. maddesi konusunda hükümeti uyardı DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN AKP’nin Amacı Ne? Görmesini bilen gözler için her şey çok açık. Kamuoyunun tepkisini hafiletmek. Başbakan’ın sözlerini de, bu çerçeve içinde yorumlamak doğru olur. Başbakan tüzelkişilerin dini olmaz buyuruyor. Devlet tüzel bir kişi değil mi? Peki o zaman Türkiye’de 1876 Teşkilatı Esasiye Kanunu, 1921 ve 1924 anayasalarında bulunan devletin dini İslamdır hükmüne ne demeli? Aslında Başbakan’ın niyeti açık: AKP iktidarının önderliğini yaptığı, Türkiye’yi İslam cumhuriyetine dönüştürmeyi amaçlayan sivil darbeye, kamuoyunun gösterdiği tepkiyi yatıştırmak için örgütüne bir süre bazı işlerden uzak durmasını değil de, duruyor gibi görünmesini söylüyor. Çünkü iki ileri bir geri yürütülen sivil darbenin içinde yer alanlar, son zamanlarda devletin erkini bu yolda kullanırken öylesine pervasız davranmışlardır ki tehlikenin hâlâ farkında olmayanlar dahi uyanmaya ve tepkilerini ortaya koymaya başlamışlardır. Başbakan’ın açıklamaları da, son zamanlarda bazı gazetelere yapılan hafiye servisleri de bu amaca yöneliktir. ??? Son günlerde komik olaylar oluyor. Bunlar komik, çünkü her türlü inandırıcılıktan yoksunlar ve en kaba kurguyu bile aşıyorlar. Darbe yapacak olanlar, telefonlarla neler yapacaklarını bildiriyorlar basına, cephaneler bulunuyor, bir sürü karanlık güçten ve girişimden söz ediliyor. Amaç Türkiye’de darbeleri önlemek, karanlık güçleri temizlemek olsaydı, bütün bunlar gizlice soruşturulur, her şey yadsınamayacak bir açıklıkla ortaya çıktıktan sonra, olay yargıya intikal ettirilir, kamuoyu da böylece olan bitenden haberdar olurdu. Bunların hiçbiri yapılmamakta, hazırlık soruşturmasının gizliliği çiğnenmekte, müthiş bir dezenformasyon kampanyasıyla hava bulandırılmaktadır. Alparslan Arslan’ın, sorgusu tamamlanmadan, bağlantıları bütün açıklığıyla ortaya çıkmadan, gözaltı için ek süre istenmeden, nöbetçi mahkeme tarafından tutuklanarak cezaevine konulmasındaki amaç nedir? Cumhuriyet gazetesinin bombalanmasının baş faili, Danıştay cinayetinin baş zanlısı, bütün bunları hangi amaca yönelik olarak yaptığını açıklamıştır, ama bağlantılarını belirtmemiştir. Yürürlükte olan yasalar çerçevesinde, Alparslan Arslan’ın cezaevinden tekrar getirilerek, bu bağlantılarının saptanması olanağı kalmadığına göre, iktidar acaba, gerçeğe ulaşmaya mı çalışıyor, yoksa gerçeğin gizli kalmasına mı? ??? Ama bütün bu girişimlerin amacı, kamuoyu nezdinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin itibarını zedeleyerek onu yıpratmaktır. Muzaffer Tekin ile başlatılan bağlantılama girişimi, bu sanığın mahkeme tarafından serbest bırakılmasıyla akim kalınca, başka girişimler hemen devreye sokulmuştur. Başbakan da, Muzzafer Tekin kozundan hâlâ vazgeçmiş değildir, bu amaca yönelik olarak, savcıları etki altında bırakmak istemekte, Tekin’in tutuklanmamasının olayla ilgisi olmadığı anlamına gelemeyeceğini söyleyerek savcılara “Bunun hakkında dava açmayı unutmayın ha!’’ çağrısını yapmaktadır. Yürütmenin yargıya müdahalesinin ilk örneği değildir bu. İlk bakışta tozduman ortasında, bazıları amacın ne olduğunu iyi kavrayamamaktadır. Oysa amaç açıkça ortada. İktidar, gizli veya paralel örgütlerin bir darbe hazırlığı içinde olduğu izlenimini uyandırarak dikkati askeri nitelikli veya bağlantılı bir darbenin üzerine çekmeye çalışmakta, bu arada ulusalcılığı karalarken esası gözden kaçırmak istemektedir. Eski bir yankesici numarasını andırıyor taktik. Eskiden örgüt halinde çalışan yankesicilerden biri cambazlık numaraları yaparken öbürü, ‘‘Aa cambaza bak, cambaza!’’ diye dikkatleri oraya çekerken üçüncüsü de cepleri boşaltırdı. Şimdi de aynı taktik uygulanıyor; gizli örgütlerin, asker bağlantılı kuruluşların darbe girişimi olasılığı üzerinde yoğunlaştırılırken dikkatler, açık bir örgütün alenen yürüttüğü sivil darbe gözden kaçırılmaya çalışılıyor. TMY’ de ‘örgüt’ sıkıntısı EMİNE KAPLAN ANKARA Genelkurmay Başkanlığı, Terörle Mücadele Yasa (TMY) Tasarısı’nda ‘‘silahlısilahsız örgüt’’ ayrımı yapılarak silahsız örgütlere ceza indirimi öngören değişiklik konusunda hükümeti uyardı. Genelkurmay, itirazlarını yazılı olarak TBMM Adalet Alt Komisyonu’na iletti. Bunun üzerine alt komisyon, kararı hükümete bıraktı. Düzenlemenin AKP’nin istemi doğrultusunda yasalaşması durumunda Fethullah Gülen’in de yararlanabileceğine dikkat çekilmişti. TMY Tasarısı’nın 6. maddesi üzerindeki tartışmalar sürüyor. CHP’nin boykot etmesi nedeniyle 5 AKP’li milletvekilinden oluşan Adalet Alt ? Genelkurmay Başkanlığı, TMY’nin 6. maddesinde yapılmak istenen ‘silahlısilahsız örgüt’ ayrımı ile silahsız örgütlere ceza indirimi öngören değişikliğe karşı çıktı. Bu gelişme üzerine komisyon, kararı hükümete bıraktı. Komisyonu, Abdullah Öcalan’a af getirdiği ileri sürülen fıkrada değişiklik yaparak, Öcalan’a ‘‘etkin pişmanlık’’ yolunu kapatma kararı aldı. Ancak komisyonun, bazı cemaatlerin istemi doğrultusunda aynı maddede silahlısilahsız örgüt ayrımı yapılarak silahsız örgütlere ceza indirimi getirme planı, Genelkurmay Başkanlığı’nın itirazıyla karşılaştı. TSK temsilcileri, komisyon toplantıları sırasında görüşlerini sözlü olarak dile getirirken AKP’lilerin bu değişiklikte ısrar etme eğilimleri üzerine dün komisyona yazılı olarak itirazlarını sundu. Askerlerin, silahlısilahsız örgüt ayrımı yapılmasını ve silahsız örgütlere üçte bir oranında ceza indirimi getirilmesini istemediği öğrenildi. Söz konusu maddenin 1. fıkrası, ‘‘Suç işlemek üzere terör örgütü kuranlar, yönetenler ile bu örgüte üye olanlar Türk Ceza Yasası’nın 314. maddesine göre cezalandırılır. Örgütün faaliyetini düzenleyenler de örgütün yöneticisi olarak cezalandırılır’’ hükmünü içeriyor. Atıf yapılan TCY’nin 314. maddesi ise silahlı örgüt kuran ya da yöneten kişilerin 10 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmasını öngörüyor. AKP’liler, TMY Tasarısı’ndaki düzenlemeyle silahsız örgüt kuranların da TCY’nin 314. maddesine atıf yapılması nedeniyle ‘‘silahlı örgüt’’ kuranlarla aynı cezayı almasının adaletsizlik olduğu görüşünü dile getirdiler. AKP’lilerin, silahsız örgüt yöneticisi ve üyelerine üçte bir ceza indirimi getirilmesi yönündeki önerileri benimsendi. Ancak Genelkurmay’ın buna yönelik itirazlarını yazılı olarak da komisyona sunması üzerine, AKP’li komisyon üyeleri, 6. madde başta olmak üzere tasarıdaki tüm düzenlemeleri bir kez daha parti yönetimi ve hükümet ile görüşme kararı aldı. Parti yönetimi ile yapılan toplantıda, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın görüşü alındıktan sonra tasarıya son biçiminin verilmesi kararlaştırıldı. Gülen cemaati de, ‘‘silahsız örgüt’’ kapsamında değerlendirildiğinden tasarının değiştirilmeden yasalaşması durumunda bu düzenlemeden yararlanabilecek. Ancak parti yönetimi ve komisyon üyelerinin, yapılan değerlendirmeler sonucunda Genelkurmay’ın itirazlarının dikkate alınarak silahlısilahsız örgüt ayrımından geri adım atma eğiliminde oldukları belirtildi. ŞEMDİNLİ DAVASI İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN ‘EŞİNİ KASTEN YARALADI’ Mahkemede JİTEM’ci tartışması YUSUF ZİYA CANSEVER AKP’li Ürün’e dayak fezlekesi ANKARA kaşı üzerine vur(Cumhuriyet Büduğunu belirterosu) Ankara rek şikâyetçi olCumhuriyet Başduğu kaydedilsavcılığı, AKP di. Konya MilletveFezlekede, Eskili Halil Ürün ma Ürün’ün Adhakkında ‘‘eşini li Tıp Kurukasten yaralamu’nda yapılan ma’’ suçundan muayenesinde, soruşturma yapı‘‘yaşamını tehlilabilmesi için yakeye sokan bir sama dokunuldurum olmadımazlığının kalğının ve hafif şeHalil Ürün. dırılması istekilde yaralandımiyle fezleke düzenledi. ğının’’ belirlendiği ifade Alınan bilgiye göre, An edildi. Esma Ürün’ün 11 kara Cumhuriyet Başsav Mayıs’ta verdiği dilekçeycı Vekili Hikmet Önen ta le şikâyetten vazgeçtiğine, rafından hazırlanan fez ancak Türk Ceza Yasası leke, TBMM Başkanlı (TCY) 86/23 (a) maddeğı’na sunulmak üzere lerinde düzenlenen ‘‘kasAdalet Bakanlığı’na gön ten yaralama’’ suçunun derildi. Fezlekede, 7 Ma şikâyet ve uzlaşma müyıs 2005 tarihinde millet esseseleri dışında olduvekilinin eşi Esma ğuna işaret edildi. FezleÜrün’ün, Yıldızevler Ka kede, Halil Ürün hakkınrakol Amirliği’ne şikâyet da ‘‘resmi nikâhlı eşine te bulunarak eşinin bir karşı basit tıbbi müdahabaşka kadınla ilişkisi ol le ile giderilebilecek niteduğunu öğrenmesi üzeri likte kasten yaralama’’ sune eşiyle aralarında mü çundan soruşturma yapınakaşa yaşandığını, bu sı labilmesi için anayasanın rada Halil Ürün’ün elin 83. maddesine göre dodeki çantayla başına, da kunulmazlığının kaldırılha sonra da yumrukla sol ması gerektiği bildirildi. asirmen?cumhuriyet.com.tr HÜKÜMET GÖREVE ÇAĞRILDI İHD’den kayıplar için oturma eylemi İstanbul Haber Servisi İnsan Hakları Derneği (İHD) ‘‘Kayıplar Haftası’’ nedeniyle Taksim Gezi Parkı’nda bir oturma eylemi düzenledi. İHD üyeleri 1995’ten beri geleneksel hale getirilen 1731 Mayıs ‘‘Kayıplar Haftası’’ dolayısıyla önceki akşam ‘‘kayıplar’’ sorununa dikkat çekmek için Gezi Parkı’nda bir araya geldi. Ellerinde kayıpların fotoğraflarıyla bir süre oturma eylemi yapan İHD üyeleri, kaybolan insanların bulunması için kapsamlı çalışmalar yapılması yönündeki istemlerini dile getirdi. Grup adına yapılan açıklamada, ‘‘Zorlanmış ortadan kaybolma, insanlığa karşı bir suçtur. Kayıplar konusu İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde yer alan insan hakları ve temel özgürlüklerin ağır ve açık ihlali olarak kınanmalıdır’’ denildi. Hükümetin kayıplar konusunda göreve çağrıldığı açıklamada, idari ve adli soruşturma başlatılması ve gerekirse bu konuda yasal düzenlemelere gidilmesi istendi. İHD üyeleri eylemin ardından olaysız bir şekilde dağıldı. Polis ekiplerinin eylem sırasında yoğun güvenlik önlemleri aldığı dikkat çekti. V AN Hakkâri’nin Şemdinli ilçesinde meydana gelen patlamayla ilgili davanın ikinci duruşmasında yine JİTEM elemanları tartışması yaşandı. Müdahil avukatlarının salondaki JİTEM elemanlarının çıkarılması talebi reddedildi. Duruşmada söz alan sanıklardan PKK itirafçısı Veysel Ateş, ‘‘Terör örgütünün dağ kadrosu elemanını nerede görsem gözümü kırpmadan vururum’’ dedi. Şemdinli’de 9 Kasım’da Umut Kitabevi’nin bombalanmasıyla ilgili davanın ikinci duruşması dün Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Sanık başçavuşlar Ali Kaya, Özcan İldeniz ve itirafçı Veysel Ateş sabah erken saatlerde geniş güvenlik önlemleri altında adliyeye getirildi. Duruşmayı İnsan Hakları Araştırma Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış ile Başkan Yardımcısı Mesut Değer, bölge milletvekilleri, İngiltere Büyükelçiliği 2. Kâtibi Chris Bradley, Alman Yeşiller Partisi’nden Renate Ruff ile İngiltere Dışişleri Bakanlığı’ndan Emily Moltmon da izledi. Mahkeme öncelikle sanık avukatlarının talebi üzerine Jandarma Genel Komutanlığı’ndan gelen ve gelecek olan devlet sırrı niteliğindeki belgelere yayın yasağı getirdi. İlk duruşmada alınan karar üzerine astsubay başçavuşlar Kaya ile İldeniz ve müşteki Seferi Yılmaz salondan çıkarılırken müdahil avukatlarından Rasim Öztürk salonda sivil gi yimli 9 JİTEM elemanı olduğunu belirtti. Öztürk, ‘‘Bazı güçler yargıyı etkilemeye çalışıyor. JİTEM görevlilerinin duruşma aralarında telefonla bazı yerlere bilgi verdiği belgelendi. JİTEM görevlilerinin salonda bulunmaları uygun değildir. Çıkarılmalarını talep ediyorum’’ dedi. Öztürk’ün talebini reddeden mahkeme heyeti, daha sonra Ateş’in sorgulamasına geçti. Patlamalarla ilgisi olmadığını savunan Ateş, bir soru üzerine 7 Kasım’da Şemdinli’nin ardından Yüksekova’ya gidip gitmediğini hatırlamadığını söyledi. Ateş, PKK’nin dağ kadrosuna karşı mücadele verdiğini, halka yönelik bir mücadelesinin olmadığını ifade ederek ‘‘Terör örgütünün dağ kadrosu elemanını nerede görsem gözümü kırpmadan vururum’’ dedi. Sanık avukatlarının, ‘‘Silahlı terör örgütü elemanı seni gördüğünde vurur mu’’ sorusuna Ateş, ‘‘Biz yıllardır birbirimizi vuruyoruz’’ diye yanıt verdi. Müdahil avukatlarından Selçuk Kozağaçlı’nın, ifadenin mahkeme tutanağına değiştirilmeden geçmesini istemesi üzerine sinirlenen Ateş, ‘‘Kardeşlerimi o zaman sen vurdun. Kardeşlerimi kimin vurduğunu tespit edersem vururum’’ dedi. Duruşmada, Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin talebi üzerine Jandarma Genel Komutanlığı tarafından mahkeme heyetine ulaşan belgede, Kaya’ya 15 Eylül 2005’te Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt tarafından ‘‘Şerit Rozet Beratı’’ verildiği belirlendi. namikzafer@yahoo.com Ecevit’in koma hali sürüyor İlk günlere oranla daha umutlu olduğunu ve eşiyle her gün konuştuğunu söyleyen Rahşan Ecevit, hastane görüntülerine dava açmayacaklarını açıkladı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Eski Başbakan Bülent Ecevit’in koma hali devam ederken, yaşamsal tehlikesi de sürüyor. Bülent Ecevit’in tedavisinin sürdüğü GATA’dan dün yapılan açıklamada, eski başbakanın sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu bildirildi. Ecevit’in ‘‘bilincinin kapalı olduğu, spontan solunumu olmasına karşın mekanik ventilatörle, trakeostomi (soluk borusuna yerleştirilen tüp) yoluyla desteklendiği, spontan göz kırpma ve yutkunma hareketleri gözlendiği, ağrılı uyaranlarla sol tarafında daha belirgin olmak üzere hareket olduğu, ancak ağrı lokalizasyonu izlenmediği’’ belirtildi. Açıklamada, ‘‘Bu bulgular, sayın Ecevit’in beyin sapı fonksiyonlarının bütünlüğünün korunduğunu, ancak kortikal (tanıma, bilinçlilik) fonksiyonlarının henüz geri dönmediğini düşündürmektedir. Halen Bülent Ecevit’in koma durumu devam etmekte olup hayati tehlikesi sürmektedir’’ dendi. Rahşan Ecevit ise dün GATA’dan ayrılışında gazetecilerin sorularını yanıtlarken, ilk zamanlar insanı karamsarlığa sürükleyen bir durumla karşı karşıya olduklarını söyledi. Rahşan Ecevit, ‘‘Ama sonra o aşıldı. Şimdi işler çok şükür iyiye gidiyor. ‘Biraz uzunca zaman alır ama sonuç iyi olur’ diyorlar’’ diye konuştu. Bülent Ecevit’in yanına günde 2 kez gittiğini ve konuştuğunu dile getiren Rahşan Ecevit, ‘‘Söyleyecek o kadar çok şey var ki...’’ dedi. Eşinin hastanede çekilen görüntülerinin yayımlanmasıyla ilgili ne düşündüğü sorusuna ‘‘Olur böyle şeyler’’ karşılığını veren Rahşan Ecevit, dava açmayı düşünmediğini bildirdi. Rahşan Ecevit. Bu sözler ‘‘Kütahya Tanıtım Günleri’’nde, etkinliğin organizasyonunu üstlenen Fikir (dikkatinizi çekerim) İletişim ve Organizasyon Danışmanlığı adlı şirketin ortağı Sami Dündar’a ait. Tiyatro sanatçısı Nilgün Belgün, Kültür Bakanlığı tarafından düzenlenen Kütahya’daki şenliğe katılmıştı. Ne olduysa bu şenlik sırasında olmuştu. Sanatçı Nilgün Belgün, Sami Dündar’ın kendisine saldırdığını ve yaraladığını söyledi. Bir basın toplantısıyla yara izlerini de gösterdi. Sami Dündar da kendisini savundu ve Nilgün Belgün’ü dövmediğini ifade etti. Buraya kadarki gelişmeleri normal sayabiliriz. Ülkemizde erkekler, en hakiki erkekler kadınları döverler. Buna İstanbul’un en merkezi yerlerinde bile tanık oluruz. Geçenlerde Şişli’deki Cevahir Alışveriş Merkezi’nde bir erkek, bir kadını onlarca insanın ortasında bağıra çağıra dövdü. Kimse de sesini çıkarmadı. Bir iki kadın kendi ken ‘Elim Ağırdır, Vursam Hastanelik Olurdu’ dine söylendi, o kadar. Ben de iş merkezinin korumalarının harekete geçmesini istedim, pek oralı olmadılar. ??? Sami Dündar, Nilgün Belgün’ü dövdü mü, dövmedi mi buna artık yargı karar verecek. Benim bu konuda bir kanaatim var, ama onu şimdilik kendime saklamak zorundayım. Zaten buraya kadar olanı eski deyimle ‘‘vakayı adiye’’ den. Yani alışılmış bir durum da diyebiliriz. Asıl ilginç olanı Sami Dündar’ın, dövdü iddiasına verdiği yanıt. Bakın neler söylüyor: ‘‘Defol git diye bağırdım, belki küfür de etmişimdir. Elim ağırdır, vursam hastanelik olurdu. Bir hanıma el kaldırmam, o anda vurmayı isterdim.’’ Sami Dündar’ın konuşmasını okuyan herkes gibi onu anladım. Tam yurdum erkeği. ‘‘Kodu mu oturtur’’ türünden bir erkek. ‘‘Küfür de ettim belki’’ diyor, ama ‘‘hanıma el kaldırmaz’’ mış. Yine bildiğimiz erkek neslinden. Aslında onun gibilerin vurduğu yerde ‘‘gül biter.’’ Nilgün Belgün Hanım, boyun fıtığının saldırıya uğradığı için nüksettiğini söylemiş. Aslında belki de o yaraların yerinde gül bitecektir, dikkat etsin. ??? Dünyanın her yerinde erkek şiddetine rastlayabilirsiniz. Bunun biz Türklere özgü bir tarafı olduğunu sanmıyorum. Bizim farkımız, kadın konusunda en korumacı, en geleneksel sözleri ederiz, ‘‘Abi erkek adam, kadına el kaldırmaz’’ muhabbetlerine gireriz de sonra öfkemiz kabardığı zaman kendimizi tutamayız. Tutamayınca ne yaparız? Vururuz bir tane, olur biter. Sami Dündar’ın ‘‘elim ağırdır’’ sözünü çok bize özgü bir deyim olarak bir kenara kaydettim. Demek ki ‘‘eli ağır’’ olmak da bir erkeklik özelliği. Erkek dediğin eli ağır olandır diyebiliriz bundan sonra. Memleket ne eli ağır erkekler görmüştür değil mi? Sayın Sami Dündar’ı kutluyorum. Kendisine ülkemiz erkekleri adına bir teşekkür plaketi verilmesini öneriyorum. Eli ağır yurdum erkeklerinin azalmaması dileğimi de özel olarak iletiyorum. Ne olur ne olmaz; kadın nesli haddini aşıp erkeklere karşı gelmeye kalkabilir, işte öyle anlarda Sami Dündar türünden erkeklere çok ihtiyacımız olacak. Aslında Nilgün Belgün hastanelik olmuş, ama Sami Dündar’ın iddiasına göre sandalyeden düştüğü için yaralanmış. Belgün’ün yaraları omzunda, demek ki sandalyeden kendisini omzu üzerine atmış. Sanat dünyamıza da bu organizatör kardeşimiz hayırlı uğurlu olsun. Türkiye onunla gurur duyuyor. ??? Tam bu yazıyı yazarken Irak işgalinin askeri mimarı sayılan Amerikalı general Tommy Franks’ın sözleri gözüme ilişti. Radikal’de Erdal Güven’in aktardığı habere göre Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ABD askerlerinin Türkiye’de konuşlanmasını amaçlayan tezkerenin reddedilmesinden sonra ABD’li general öfkeye kapılmış ve çok ağır küfürler etmiş. Türkiye’nin sülalesi.. daha neler neleri, Amerikalı generalin küfür alanına girmiş. Bir kitapta yer alan bu küfürler bir askerin tuttuğu notlardan oluşmuş. Dünyanın en erkek devleti de ABD değil mi? Onun işgalci generalinden de ancak bunu bekleyebilirdik. Dünya onunla gurur duyuyor. O da bir vursa hepimizi hastanelik etmez miydi? CUMHURİYET 04 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear