24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 2 HAZİRAN 2006 CUMA 14 KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr ‘Kendinde ve Hayatta Sürgün: Antonin Artaud’ Moderatörlüğünü Ali Berktay’ın üstlendiği etkinlik bugün saat 15:0018:00 arasında Fransız Kültür Merkezi’nde yapılacak AYŞE EMEL MESCİ YAZI ODASI SELİM İLERİ Yakup Kadri’yi Şimdi Okumak (4) İlk kez 1922’de kitap olarak basılan Nur Baba, imparatorluğun manevî çöküş cephesini irdeler. Çamlıca’da, gözlerden ırak bir Bektaşi tekkesinin geçen yüzyılın başındaki hikâyesidir anlatılan. Tasavvuf, gönül ve ruh eğitimi olmaktan çıkmış, basit bir işret âleminin paravanasına indirgenmiştir. Bilgisiz Bektaşi şeyhi, maddî değerlerin, kişisel çıkarların ötesinde hiçbir gönül inceliğine yüz vermemekte. Alafranga dünyasında gönül hakikatlerini arayan Nigâr Hanım ise, Çamlıca’daki tuhaf dergâhtan yardım ummakta... Nur Baba’nın yayımlanışı bir olay olur. Devrin tutucuları, romana ve romancıya öfke yağdırırlar. Daha ilginci, uzun yıllar sonra da Nur Baba lanetli bir eser olmaktan kurtulamaz. Örnekse, değerli edebiyat tarihçisi Nihad Sami Banarlı şu yorumundan caymayacaktır: ‘‘Sanatkâr, Nur Baba isimli romanında, millî ve tarihî bir Türk müessesesi olan Bektaşi tekkesinin, Türk medeniyeti tarihine yedi asır süresince yaptığı büyük hizmetleri asla dikkate almayarak, bu tekkenin yalnız son çağlarındaki bazı bozuk taraflarını Bektaşiliğin kendisi zannedercesine bu teşekkülü şiddetle hırpalamıştır.’’ Oysa Nur Baba’yı başka türlü okumak mümkündür. Burada, dilin, şiirin, müziğin toplumsal hayattakine koşut çöküşü, bütün bunlardaki inceliklerin maziye karışması, birey üzerindeki derin, çok sarsıcı etkisiyle anlatılır. ??? Romanın baş kişilerinden Nigâr Hanım’ı yıkıma sürükleyen, bir anlamda, inceliğin ve güzelliğin yitip gidiyor olmasıdır. Yakup Kadri, önemli romanları arasında yer alabilecek Hüküm Gecesi’nde (1927) edebiyatımız için yepyeni bir yöntemi dener: Roman, kurmaca kişilerle gerçek kişileri iç içe, yan yana barındırmaktadır. Uzaktan uzağa, ‘belgesel roman’ havası içindeki Hüküm Gecesi, bir yandan da gerçek hayattaki kişilerin roman kişisine dönüştürülmesi konusunda başlı başına bir incelemeyi yıllar yılı gereksinip durmuştur... Hüküm Gecesi, Meşrutiyet döneminin çalkantıları, siyaset ve düşünce hayatı, iktidar ve muhalefet partileri tutanağıdır. Mahmut Şevket Paşa, Talat Bey, Cemal Bey, Rıza Tevfik, Ziya Gökalp roman kişisine dönüştürülmüşlerdir. Yakup Kadri, 1928’de Sodom ve Gomore’yi okura sunar. Eser, ateşkes dönemi İstanbul’unu Tevrat’ın ilençli kentleri Sodom ve Gomore’ye benzetir. Oralarda, söylencede yaşanmış olanlar, şimdi İstanbul’da yaşanmaktadır. ??? Her açıdan maddîmanevî çöküş söz konusudur. Konaklar, köşkler, yalılar, otel odaları, beş çayları, akşam yemekleri, gece hayatı, barları, dansları, suvareleriyle ölümcül bir debdebeyi canlandıran Sodom ve Gomore, ‘işgal’ İstanbul’unu, işbirlikçi OsmanlıTürk ailelerini dile getiren ilk romanlardandır. Eserin etkisi sürmüştür. Sodom ve Gomore’den sonra, değişik dönemlerde, zaman içinde yazılmış başka romanlarda bu eserin ruhundan bir şeyler yakalarız. Örnek vermek gerekirse, Kemal Tahir’in Esir Şehir dizisinde, Attilâ İlhan’ın özellikle Dersaadet’te Sabah Ezanları’nda ve benim Cemil Şevket Bey, Aynalı Dolaba İki El Revolver’de Sodom ve Gomore’den izdüşümler söz konusudur. Tanpınar, Yakup Kadri’den söz açarken, Flaubert, Proust, Aldous Huxley, Jules Romains gibi bazı yazarları da anmak ihtiyacını duymuş. Gerçi Kiralık Konak’ın Seniha’sı Madame Bovary’ye başkalarınca da benzetilmiştir. Bu görüşlere, bu yakınlaştırmalara katılmıyorum. Öte yandan Tanpınar’ın bir saptayımı Yakup Kadri’yi ustalıkla özetliyor: ‘‘(...) teknik itibariyle birbirinden değişik romanlarla modern Türkiye’nin adeta sosyal kroniğini yapmıştır.’’ Öneriler: CD / Cennet İlahileri, İlhan İrem, TMC, 2006. (Gösterişlerden uzak durmayı yeğlemiş bir gerçek sanatçının yapıtı.) 15. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali, çok sayıda önemli oyun ve gösterinin yanı sıra, tiyatro ve sanat ufkunu genişletecek etkinlikleri de sanatseverlerle buluşturmayı sürdürüyor. Bu etkinlik programında yer alan en dikkat çekici toplantılardan biri de bugün saat 15.0018.00 arasında İstanbul Fransız Kültür Merkezi’nde düzenleniyor: ‘‘Kendinde ve Hayatta Sürgün: Antonin Artaud.’’ Alkım Yayınevi basıyor T Artaud’nun toplu yapıtlarından yapılmış bir seçkiyi 4 cilt halinde Türkçeye kazandırmaya hazırlanan Alkım Yayınevi’nin ve İstanbul Fransız Kültür Merkezi’nin işbirliğiyle düzenlenen toplantının moderatörlüğünü oyun yazarı, çevirmen ve editör Ali Berktay üstleniyor. Artaud’nun ‘Toplu Eserler’ derlemesinin editörü, modern edebiyat tarihi uzmanı Prof. Evelyne Grossman; Paris VIII Üniversitesi Tiyatro Bölümü başkanı, şair, filozof ve oyun yazarı, Prof. Philippe Tancelin; çevirilerinin yanı sıra felsefe çalışmaları ve edebiyat eleştirileriyle tanıdığımız, ayrıca Artaud’nun bazı önemli eser iyatro, şiir, resim gibi çok çeşitli dallarda yaratıcılığını sergileyen, anne tarafı İzmirli olan ve çocukluğunda Fransızca, İtalyanca, Rumca, Türkçe konuşulan çok dilli bir ortamda yetişip, daha sonraki yıllarda dile yaklaşımında, türettiği kelimelerde bu ortamın anılarını da beraberinde taşıyan Antonin Artaud, yaşamı ve eserleriyle 20. yüzyılda sanat düşüncesini ve özellikle de tiyatroyu derinden etkilemiş bir isim. lerini Türkçeye kazandırmış Ahmet Soysal; Eskişehir Anadolu Üniversitesi Fransızca bölümünden, Artaud çevirileriyle de bildiğimiz Prof. Bahadır Gülmez toplantının katılımcıları. Tiyatro, şiir, resim gibi çok çeşitli dallarda yaratıcılığını sergileyen, anne tarafı İzmirli olan ve çocukluğunda Fransızca, İtalyanca, Rumca, Türkçe konuşulan çok dilli bir ortamda yetişip, daha sonraki yıllarda dile yaklaşımında, türettiği kelimelerde bu ortamın anılarını da beraberinde taşıyan Antonin Artaud, yaşamı ve eserleriyle 20. yüzyılda sanat düşüncesini ve özellikle de tiyatroyu derinden etkilemiş bir isim. Onun 1930’lu yıllarda Batı tiyatrosuna yönelttiği ve dar görüşlülüğü, kalıpçılığı, sözün ezici egemenliğini hedef alan eleştiriler, 20. yüzyılın ikinci yarısında Grotowski, Peter Brook, Eugenio Barba’nın, Living Theatre’ın çalışmalarında yankı buldu. ‘Psikolojik tiyatro’yu Batı sahnelerindeki en korkunç hastalık olarak gören Artaud, Doğu/Uzakdoğu tiyatrosundan çok etkilendi. Gündelik davranışı sahneden kovmak; kelimelerin örtüsü altındaki gerçek manalara ulaşarak sözün sıradanlığını aşmak; tiyatroyu metnin ezici ağırlığından kurtarmak için diğer ifade araçlarını öne çıkarmak ve antik tragedyalara, farklı kültürlerin kökenlerine, mitoslara yönelmek; Bali tiyatrosundan da esinlenerek sahnede oyunculukla dansı buluşturmak gibi arayışları çağımız tiyatrosunda iz bıraktı. ‘Kendinde ve Hayatta Sürgün’ konferansı, statükodan hoşnut olmayıp yenilenmenin yollarını arayanlara, asla kesin sonuçlar sunmadan, çok zengin bir olasılıklar alanı açan Antonin Artaud’yu tanımaya başlamak için iyi bir fırsat. aemelmesci?yahoo.fr Altıdan Sonra Tiyatro, festival kapsamında Cyrano De Bergerac adlı yapıtı sahneleyecek İZMİR SENFONİ ORKESTRASI Yeniden duyguyu tartışmak NENA ÇALİDİS 4. Uluslararası Tiyatro Olimpiyatları ve 15. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında düzenlenen Genç Tiyatro başlığı altında Altıdan Sonra Tiyatro’nun sahneleyeceği ‘Cyrano De Bergerac’ oyunu bugün saat 18.30’da Kenter Tiyatrosu’nda izleyiciyle buluşacak. Edmond Rostand’ın yazdığı, Sabri Esat Siyavuşgil’in dilimize kazandırdığı oyunun metin kurgulaması yönetimi S. Bora Seçkin’e ait. Altıdan Sonra Tiyatro tarafından geliştirilmiş bu tasarı profesyonel ve üniversite tiyatrosunu birleştiren ortak bir yapı içerisinde yaşama geçti. Altıdan Sonra Tiyatro dışında tasarıya Atölye Grubu ve İstanbul Teknik Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü Tiyatro Topluluğu’nda görev almış oyuncular katıldı. Yazıldığı günden bugüne dek hâlâ özgünlüğünü koruyan ‘Cyrano De Bergerac’ unutulmaz bir karakter. Yazarın ilk gösterimden önce Cyrano’yu oynayan aktöre söylediği, ‘‘Ah dostum, beni affet, seni felaketli bir maceraya sürükledim’’ sözünden de anlaşıldığı ? Edmond Rostand’ın yazdığı, Sabri Esat Siyavuşgil’in dilimize kazandırdığı oyunun metin kurgulaması yönetimi S. Bora Seçkin’e ait. Altıdan Sonra Tiyatro dışında tasarıya Atölye Grubu ve İstanbul Teknik Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü Tiyatro Topluluğu’nda görev almış oyuncular katıldı. gibi yazarı da aşan, korkutan, hatta yazarın tanrılığını elinden alıp kendi tanrılığını ilan eden bir ‘Çirkin’ Cyrano! S. Bora Seçkin bu yapıt için nasıl bir dil oluşturduğunu şu sözlerle açıklıyor: ‘‘Aslında oyun nasıl bir dille yazılmış, neyi amaçlamış, söylediği söz ne boyutlarda. Üniversite tiyatrosu kökenli olduğumuz için işe araştırmacı bir tabloyla başladık. Bizim için önemli olan yapıtı araştırıp deşifre etmek. Bu duyguyu buluşturan bir oyun da ‘Cyrano De Bergerac’tı. Aşkı.. ve bugün belki de en çok özlenen, bugün belki de en çok aranan romantizm veya idealizm sanki onda saklıydı. Biz biraz aşk yönüyle baktık tiyatroya. Hem topluluğumuzun bu konuda duyduğu aşk, hem tiyatro yapma isteği, hem de yapıttaki Cyrano’nun aşk duygusu. Ele alış tarzımız bir dramaturji çalışmasının sonucudur. Kısaca yorumu şöyle tanımlayabiliriz: Bir dramaturji çalışmasının sahnedeki yansıması. Sahnede yeniden düşünülüp estetize edilmesi.” Değerler yok oluyor Genç bir ekip tarafından sahnelenen oyunda, sahne üzerindeki ‘oyuncular’, cisimleştirdikleri ‘rol kişileri’ni, bu cisimleştirme sürecini içinde barındıracak bir yaklaşımla oynuyor’’ diyor S. Bora Seçkin. ‘‘Oyun bittiğinde geriye ne kalır diye baktığımız zaman, geriye birtakım soyutlamalar ve anlamlar kalır. Unutmamak gerekir ki tiyatronun somut yönleri dekor, kostüm, oyuncu bu etmenlerle somutlaşır, fakat onlar bittiği zaman anlamlar, sözcükler ağır basar. Bunun yeniden geri dönüşü olarak bu soyutlamaların kendi aralarında tartışması, bir anlamda oyunu ele alış tarzımız. Rollerini oynayan kişiler gitmiş, kendileri ve özleri kalmış. Dramaturjide öze dönüş var; bu özü yeniden cisimlendirmeye çalışmak, yeniden somutlamaya çalışmak ve yeniden farklı bir şekilde yüzleştirmeyi getirmek. Yeniden duyguyu tartışmak, duyguyu akla indirgemek istedik” diyor Seçkin. Yönetmen Seçkin sözlerine şöyle devam ediyor: ‘‘Önce oyunun adına ‘Cyrano Bittiğinde’ demeyi düşünmüştük. Çünkü amacımız insanlara bazı değerlerin artık günümüzde yok olduğunun altını çizmek.’’ Oyunda Yiğit Sertdemir, Gülhan Kadim, Burak Üzümkesici, Ata Özdemirci, Erkan Kortan, Çağatay Özkan, Arzu Acar, Aslı Can Kortan, Aysun Kala Özcan, Başak Erzi, Bilgen Erdem, Esra Kubbe, Gözdem Demirci, Gül Çömez Cengen, Gülden Erdem Optur, Gülşah Özünder, Işık İlhan, Özlem Sancar, Pınar Akaslan, Bekir Tuvarlak, İbrahim Topalfakioğlu, Mutlu Yıldız, Volkan Cengen ve Yusuf Çömez rol alıyor. Bakanlık seçim sonucunu dikkate almadı HİCRAN ÖZDAMAR İZMİR Kültür ve Turizm Bakanlığı, İzmir Devlet Senfoni Orkestrası’nda müdür ve müdür yardımcılığı için yapılan seçimde en yüksek oy alan adayları dikkate almayarak atamayı yedek yönetim kurulu üyelerinden yaptı. Bakanlık, tuba sanatçısı Kenan Gökkaya’yı müdür, trombon sanatçısı Dündar Banaz’ı da müdür yardımcısı olarak atadı. 6940 sayılı Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestraları Yasası’nca yönetilen orkestrada yönetim kurulu üyeliği için geçen 6 Mart’ta sanatçılar oy kullandı. Oylama sonucunda Hakan Cem 50, Mustafa Tuncay 48, Ender Gülenler 48, Uğur Yalçın 46, Özcan Göker 44 oy alarak yönetim kurulu üyeliklerine seçildi. Yönetim kurulu üyeleri kendi aralarında yaptığı seçimde oy sıralamasını dikkate alarak Hakan Cem’in müdür, Mustafa Tuncay’ı da müdür yar dımcısı adayı olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’ne bildirdi. Ancak müdürlük Özcan Göker’i müdür, Ender Gülenler’i ise müdür yardımısı olarak atadı. Seçim sonuçlarının dikkate alınmamasına tepki gösteren Göker ve Gülenler görevi kabul etmedi. Bunun üzerine Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü, yönetim kurulu yedek üyelerinden tuba sanatçısı Kenan Gökkaya’yı müdür, trombon sanatçısı Dündar Banaz’ı da müdür yardımcısı olarak atadı. Atama üzerine Göker ve Gülenler’in de aralarında bulunduğu yönetim kurulu üyelerinin yargıya başvurma kararı aldıkları öğrenildi. Müdür Gökkaya, Bakanlık tarafından yapılan atamanın yönetmeliklere uygun olduğunu belirterek ‘‘Uluslararası alanda temsiller için çalışacağız. Atatürk’ün müzik devrimlerinin ışığında 7’den 70’e evrensel müzikte Türk insanını buluşturmada kararlıyız’’ dedi. Mehmet Emin Erdoğdu Resim Sergisi ? Kültür Servisi Mehmet Emin Erdoğdu’nun resim sergisi 2 22 Haziran tarihleri arasında Bodrum Cam Sanat Galerisi’nde sanatseverlerle buluşuyor. 1955’te Akşehir’de doğan ve 1983 yılında Güzel Sanatlar Akademisi’nden mezun olan sanatçı, Devrim Erbil ve Bihrat Mavitan atölyelerinde çalışmıştır. Çeşitli kişisel ve karma sergilerde yer alan Erdoğdu, 2003 yılında Bodrum’da ‘40 Kutu 40 Yorum’ adlı projeyi gerçekleştirdikten sonra Gümüşlük Eklisia’da ‘Sarnıçlar’ temalı kişisel sergisini açmıştır. Sanatçı çalışmalarını Bodrum Gümüşlük’te 7 Defne adını verdiği kendi stüdyosunda sürdürüyor. K Ü L T Ü R ? Ç İ Z İ K KÂMİL MASARACI 8. KISA FİLM YARIŞMASI En iyi film: ‘Annem Sinema Öğreniyor’ Haber Merkezi Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin sinemaya genç yönetmenler kazandırmak amacıyla 1994 yılından bu yana düzenlediği ‘‘8. Kısa Film Yarışması’’ ödülleri sahiplerini buldu. ‘‘En İyi Film’’ ödülünü ‘‘Annem Sinema Öğreniyor’’ adlı filmin yönetmeni Nesimi Yetik aldı. Fossil saatlerinin desteğinde gerçekleştirilen yarışmada ön jürinin değerlendirmelerinin ardından 77 film, müzisyen Atilla Özdemiroğlu, eleştirmen Burçak Evren, oyuncu Çolpan İlhan, öğretim üyeleri Prof. Esra Biryıldız, Prof. Şükran Esen, yönetmensenarist Ümit Ünal ve yönetmen Yeşim Ustaoğlu’ndan oluşan büyük jüri tarafından değerlendirildi. Jürinin, 2006’nın ‘‘En İyi Film’’, ‘‘En İyi Oyuncu’’, ‘‘En İyi Senaryo’’, En İyi Görüntü’’ ve ‘‘En İyi Özgün Müzik’’ olmak üzere beş dalda verdiği ödülleri alanlar şöyle: En İyi Senaryo: ‘‘Rıfat’’, yönetmensenaryo: Emin Alper. En İyi Görüntü: ‘‘Yorgan’’, yönetmen: Caner Yalçın. Görüntü Yönetmeni: Feza Çaldıran. En İyi Oyuncu: ‘‘Fareler’’, yönetmen: Senem Tüzen, oyuncular: Volga Sorgu, Ufuk Bayraktar ve ‘‘Miras’’, yönetmen: Tülin Soyarslan, oyuncu: Devin Özgür Çınar. En İyi Müzik: ‘‘Kapı 2’’, yönetmenmüzik: Kemal İleri. CUMHURİYET 14 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear