24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 29 MART 2006 ÇARŞAMBA 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI Y Y Y PB B B B B Y 16 20 23 18 20 21 21 21 18 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya PB PB PB PB B B B B B 14 18 15 16 19 20 16 13 21 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B B B PB PB PB PB Y 21 20 19 22 23 18 11 9 8 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun kuzeybatı ve doğu kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Doğu Anadolu’nun doğusu ve Artvin çevreleriyle gece saatlerinden sonra Marmara’nın kuzeyi yağmur ve sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu geçecek. Hava sıcaklığı artmaya devam edecek. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih Y K Y Y Y Y Y Y Y 6 3 8 13 10 12 14 14 12 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y Y PB Y Y PB PB B Y 12 12 20 12 18 20 16 21 12 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Y Y PB Y PB Y PB PB PB 9 20 6 23 8 15 9 23 21 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada zılar yayımlanıyor. Batılı medya, çağdaşlığa yön çevirmiş Türk toplumunun bu hükümetin, bu hükümet başkanının elinde geri kalmış İslam ülkelerine dönüştürüldüğünün bilincinde. Yayımlanan haberlere göre, Batılı toplumlar giderek Türkiye’den uzaklaşıyor. Türkiye’nin Osmanlı kafasına, İslam yaşamına dönüşünü, ‘‘aslına rücu ettiğini’’ içeren yorumlar giderek çoğalıyor. İslamcı hükümetin icraatını şirin gösterme çabalarını Batılı artık yutmuyor. AKP ilçe kongreleri yapılıyor; AKP Genel Başkanı hemen her ilçe kongresinde konuşuyor. Daha önceleri konuşmalarında kadınlara örgütte yüzde 30 oranında yer verilmesini isteyen RTE; 850 ilçede başkanlık yapan kadın sayısının yüzde 5’i geçmediğini elbette biliyor. ??? Biliyor bilmesine de imam hatiplerde eğitim görürken İslamın kadına bakışını çok iyi bildiği için ülkede kadını ikinci plana atan siyasal davranışlara karşı aldığı yegâne önlem; illere, il kongrelerinde sözüm ona sorunun düzeltilmesini ve yüzde 30 kotasına uyulması talimatını göndermek! RTE ilçelerdeki uygulamalardan gerçekten ‘‘gayri memnun’’ mu? Yoksa kadına siyasal alanda geniş ölçüde yer verilmesini isterken ilçelerde kadını görmezden gelen uygulamalara, İslam dünyasının kuralları gereği ‘‘memnuniyetle’’ mi bakıyor? Özgürlükçü görünerek kadını örtünmeye yönlendiren bir siyasetçinin kadına örgütte fiili görev vermek istemeyenlere karşı çıkması içten midir acaba? 2 milyon üyesi olan bir partide kadın üye sayısı 800 bin. Kadınlara nerede ne zaman gereksinim duyacak RTE? Seçimlerde! Geçen seçimlerde, hatta Erbakan’ın kurduğu sonradan kapatılan partilerde örtülü kadınlar seçim propagandasında kapı kapı dolaşarak önemli rol oynadılar. Sandık başlarında partileri adına erkeklere taş çıkartacak kadar önemli görevler yaptılar. Bu kafaya göre, kadın evde ‘‘her işe yarar’’ bir araç! Seçimlerde verilen görevi yaptıktan sonra... en değerli varlığımız edebiyatıyla... evine, erkeğinin hemen her gereksinmesini itiraz etmeksizin yerine getirmeye... Yallah! ??? Dışarıya şöyle ama iç bünyede böyle diye tanıtılan kadın politikasında yaşanan tezadı RTE’den öğrenmenin olanağı yok! ‘‘Duyarlı gördüğü’’ konularda açıklama yapmamayı ilke edinmiş; örneğin MB başkanlığına atamak istediği (eşi ve kızı türbanlı) Adnan Büyükdeniz’i Cumhurbaşkanı’nın veto gerekçesini ‘‘açıklamak zorunda olmadığını’’ söylüyor. Fakat artık İslamcı damgasını yiyen hükümetin Büyükdeniz’i MB’nin başına getirme operasyonuna Batılı medyanın (hatta medyamızın) vurduğu damgayı, vetoya temel teşkil etmesi olası gerekçeyi neden açıklamıyor? Elbette şu olasılıktan: Zira gerekçe RTE’nin kimliğine, siyasal anlayışına, Türkiye’yi hemen her alanda nereye sürüklemek istediğine ayna tutuyor. Haber ve yorumlarında doğruluk payı tartışılmayan BBC; vetoyu bu açıdan yorumlarken ‘‘Büyükdeniz İslam yasalarına göre faaliyet gösteren ve müşterilerin hesaplarında faiz uygulamayan Albaraka Türk’ün başında bulunuyor’’ diyor ve: Hükümet başkanı, faiz oranları konusunda karar organı, tek söz sahibi MB’nin başına, faizsiz bankacılık yapan Albaraka Türk’ün başındaki kişiyi getirmeye çalışıyor. Kuşku yok, hükümet, MB’nin başına İslama dönük birini getirme arayışında. Bu savını gerçekleştirirse: ‘‘MB’nin yüzünü de İslama çevirdik!’’ diye övünecek. Son zamanlarda bir bu kalmıştı söylenmedik... ‘Özgürlüğün sınırı var’ Cumhurbaşkanı Sezer: Hiçbir özgürlük, ulusal birliği bozmak için kullanılamaz. Hiçbir devlet, düzenine yönelik saldırılara izin vermez ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, otoriter bir liderin tek başına karar aldığı bir yönetimin geçerliliğinin kalmadığını belirterek ‘‘Ekonomi, günü kurtarmaya yönelik yaklaşımlarla ele alınmaması gereken bir konudur. İşsizlik, yoksulluk, yolsuzluk, kayıt dışının önlenmesi hâlâ sorun’’ dedi. Reel ekonominin sorunlarının çözülmesini isteyen Sezer, ekonominin güçlü bir yapıya kavuşması için ulusal birliğin şart olduğunu vurgulayarak ‘‘Hiçbir özgürlük, ulusal birliği bozmak için kullanılamaz. Dünyada hiçbir devlet temel düzenine karşı olan saldırılara izin vermez’’ diye konuştu. Cumhurbaşkanı Sezer dün Ankara Sanayi Odası (ASO) tarafından düzenlenen ‘‘Aile şirketlerinde değişim ve süreklilik zirvesi’’ne katıldı. Sezer, geniş bir katılımın olduğu toplantıdaki konuşmasında siyasi iktidara da önemli mesajlar verdi. Cumhurbaşkanı Sezer güçlü bir demokrasinin güçlü bir ekonomiyle kurulabileceğine işaret ederek ‘‘Günümüzde otoriter bir liderin başında olduğu ve tek başına karar aldığı yönetim modelinin geçerliliği kalmamıştır’’ dedi. kırılganlığı arttıran sorunların ivedilikle çözülmesi dalgalanmaları ve krizleri önleyecektir’’ diye konuştu. Sezer, ülke ekonomisinin ‘‘altyapısı sağlam, üretime dayanan, siyasal yönlendirmelerden etkilenmeyen bir yapıya kavuşturulması’’nı istedi. Türk ekonomisinin yapısal dönüşüm yolunda son yıllarda gerçekleştirdiği atılımları umut verici bulduğunu ifade eden Sezer, uygulanan sıkı para ve maliye politikalarının yanı sıra ekonomik programdan ödün verilmemesinin iyileşmeyi getirdiğini, bu gelişmelerin ülke genelinde olumlu beklenti ve iyimserliği arttırdığını söyledi. Bu aşamadan sonra atılan adımların kalıcılığının ve sürekliliğinin sağlanması gerektiğini belirten Sezer, ‘‘Ekonomi, günü kurtarmaya yönelik yaklaşımlarla ele alınmaması gereken bir konudur. Kırılganlığı arttıran sorunların yanı sıra işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk, kayıt dışının önlenmesi gibi sorunlar ekonomi gündemindeki yerini korumaktadır. Reel ekonominin sorunları çözülmedikçe, kalkınmış ve sanayileşmiş bir ülke durumuna gelmemiz güçtür’’ diye konuştu. Cumhurbaşkanı Sezer, ‘‘Hepimizin amacı, Türkiye’nin çağdaş değerlerin ışığında gelişmesini sürdüren, tüm bireyleriyle mutlu ve huzurlu, ekonomik yönden güçlü, dünyada sözü dinlenir bir ülke durumuna gelmesidir’’ tespitinde bulunarak ‘‘Yokluklar ve olanaksızlıklar içinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti, laik, demokratik yapısı ve ulusun tek yürek olarak ülke kalkınması için çalışması sonucu bugünlere gelmiştir’’ dedi. TÜRKİYE’YE REKOR CEZA AİHM köylüleri haklı buldu ? Baştarafı 1. Sayfada ‘Yeniliğe açık olunmalı’ Kurumsallaşmayı başarmış olsa da yeniliklere açık ve değişimlere duyarlı olmayan aile şirketlerinin başarı şansı olmadığını söyleyen Sezer, ‘‘Uzun yıllar sonucu kurulan şirketlerin değerinin çok altında elden çıkarılması Türk ekonomisine zarar vermektedir. Ekonomide ‘‘Sırada 1479 kişi için açılan bir dava daha var. AİHM’nin son kararıyla içtihat oluştu. Uluslararası mahkeme köylülerin iç hukukta adil yargılama sürecini yaşayamadığını ve özel hayatlarına müdahale yapıldığını vurguladı’’ dedi. Özay, 315 köylüye verilecek 3’er bin Avro’nun ardından 1479 köylünün de 3’er bin Avro almasının yakın olduğunu söyleyerek ‘‘Sorumlular daha fazla tazminat ödemesinler ve bir an önce madeni kapatsınlar’’ diye konuştu. AİHM’nin son kararıyla AİHS’nin 41. maddesine göre başvuru sahibi 315 kişinin her birine 3 bin Avro olmak üzere toplam 945 bin Avro, ayrıca davacılara mahkeme masrafı için toplam 5 bin Avro ödenmesine karar verildi. ‘Gerekli önlemler alınmadı’ Köylülerin 1998’de AİHM’ye başvurduklarının vurgulandığı kararda, AİHS’nin 8. maddesine göre, yetkililerin davacıların korunmasına yönelik tedbirleri almadığı, böylece Türkiye’nin özel ve aile hayatına saygı hakkını garantiye alma yükümlülüğünü yerine getiremediği kaydedildi. Mahkeme, 6. maddenin 1. fıkrasına göre de Türk yetkililerin İzmir İdare Mahkemesi’nin 15 Ekim 1997 tarihinde aldığı ve Danıştay’ın 1 Nisan 1998 tarihinde onadığı yürütmeyi durdurma kararını zamanında yerine getirmediğini, bu nedenle sözleşmenin ihlal edildiğini belirtti. AİHM, daha önce de benzer bir davayı ele almış, 10 Kasım 2004 te, ‘‘BergamaOvacık Madeni’nde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin adil yargılanma hakkını koruyan 6/1. maddesi ile yine Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin özel ve aile yaşamına saygı hakkını koruyan 8. maddesinin ihlal edildiğine’’ karar vermişti. AİHM bu kapsamda daha önce 10 köylüye 3’er bin Avro ödenmesine hükmetmişti. Huzur ve güven vurgusu Ekonomimizin güçlü bir yapıya kavuşmasının ‘‘her şeyden önce huzur ve güven ortamına, ulusal birliğimizin korunmasına’’ bağlı olduğunu vurgulayan Sezer şöyle devam etti: ‘‘Devletimizin tekil yapısına, ulusal birliğimize yapılan saldırılar üzücüdür. Türkiye Cumhuriyeti, laik, demokratik ve sosyal hukuk devleti ilkesini benimsemiştir. Demokrasi, ayrıştıran değil, evrensel haklar düzleminde bireyleri birleştiren bir yönetim biçimidir. Demokrasinin getirdiği özgürlükleri yasalar çerçevesinde kullanmak her bireyin hakkıdır. Ancak hiçbir özgürlük, ulusal birliği bozmak, rejimi yıkmak ya da zayıflatmak için kullanılamaz. Herkesin devletin kurumlarına ve temel niteliklerine saygı göstermesi demokrasinin ve yurttaş olmanın gereğidir. Dünyada hiçbir devlet temel düzenine karşı olan saldırılara izin veremez, hoşgörü gösteremez.’’ Bakan Güler tepki gösterdi Öte yandan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, kararı tepkiyle karşıladı. Aydın’da gazetecilerin sorularını yanıtlayan Güler, ‘‘Bergama’daki olaydan ve kanunlardaki bazı eksikliklerden faydalanmak isteyenler var. Ben Etibank’ın genel müdürlüğünü de yaptım. Madenlerin ne olduğunu, çıkarılması, işlenmesi ve kullanımı konularında geniş bilgi birikimine sahibim. Bu konuyu en kısa sürede çözüme kavuşturarak bu tabii kaynağı kullanmaya devam edeceğiz’’ dedi. Madeni işleten Koza Altın şirketinden yapılan açıklamada da kararın eski döneme ilişkin olduğu, üretimin kesintisiz sürdüğü savunuldu. Sezer,ASO’nun üzenlediği ‘‘Aile şirketlerinde değişim ve süreklilik zirvesi’’ne katıldı. (Fotoğraf:AA) ‘Aile ekonominin temeli’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Zafer Çağlayan, anayasada ailenin Türk toplumunun temeli olduğu hükmünün yer aldığını anımsatarak ‘‘Aile Türk ekonomisinin de temelidir’’ dedi. ‘‘Aile Şirketlerinde Değişim ve Süreklilik Zirvesi’’nde konuşan ASO Başkanı Çağlayan, Türkiye’deki şirketlerin yüzde 95’inin aile şirketi olduğu tahmininde bulundu. Dünyadaki en büyük ve başarılı şirketlerin yüzde 40’ının aile şirketlerinden oluştuğunu belirten Çağlayan, ‘‘Dünyadaki en büyük 500 firmanın üçte biri aile şirketidir. Dünyanın en büyük 225 aile şirketi arasında Sabancı Holding, Doğuş Holding ve Koç Holding de yer almaktadır. Görüldüğü gibi aile şirketi olmak, küçük ve önemsiz olmak demek değildir’’ diye konuştu. Buna karşın aile şirketi olmanın başarıyı ve büyümeyi garantilemediğini söyleyen Çağlayan, ‘‘Çalışmalar, aile şirketlerinin yüzde 95’inin üçüncü kuşakta el değiştirdiğini ya da kapandığını ortaya koyuyor. Dünyada aile şirketlerinin ortalama yaşam süresi yalnızca 24 yıl’’ dedi. Çağlayan, aile şirketlerinin yaşayabilmesi için ASO’nun bir aile anayasası hazırladığını ifade ederek ‘‘Aile anayasası 2. neslin büyüklerine isteyip de söyleyemediği konuları içeriyor. Bunu evlatlar babalarına Babalar Günü’nde hediye etsinler’’ diye konuştu. Zirvenin açılışında kısa bir konuşma yapan ASO Meclis Başkanı Tarık Artukmaç, Sezer’in ilk kez bir odanın toplantısına katıldığını ve bundan mutluluk duyduklarını söyledi. toplantıya Denizli’den konuşmacı olarak katılan Akça Şirketler Topluluğu Fahri Başkanı Neslihan Akça, türbanı nedeniyle gazetecilerin yoğun ilgisini çekti. ‘Ulus yaralandı’ Cumhurbaşkanı Sezer, Türkiye’de son yıllarda demokratikleşme sürecinde önemli adımlar atılmasına karşın terör örgütünün toplumsal huzuru bozmaya çalışan eylemleri ve provokasyonlarının ulusu yaraladığını söyledi. Sezer, şöyle devam etti: ‘‘Türk ulusu, tarih boyunca tüm bireyleriyle birlikte üzülmüş, birlikte sevinmiş, birlikte savaşmış, geleceği birlikte kurmuştur. Güçlü bir kültür ve tarih bağıyla birbirine bağlıdır. Ulus olma bilincine erişmiştir. Bizleri güçlü kılan da bu ortak bilinç ve kimliktir. Bu bilinci zedeleyecek tutum ve davranışlar asla başarılı olmayacaktır.’’ AİHM polislere hak verdi ? STRASBOURG (ANKA) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), DHKPC üyelerinin barındığı eve operasyon düzenleyen Türk polisine hak verdi. AİHM, üç kişinin öldüğü baskın sırasında polisin gereksiz biçimde ‘‘öldürücü güç’’ kullandığı savını reddetti. LOJMAN CİNAYETİ RAPORU CHP’den ‘araştırma’ istemi ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP, verem hastalığının ülkedeki son durumu, sosyal ve demografik değişimi, alınacak önlemler ve doğrudan denetimli tüberküloz tedavisi uygulamasının değerlendirilmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasını istedi. CHP’li Mehmet Neşşar tarafından TBMM Başkanlığı’na sunulan araştırma önergesinin gerekçesinde, son aylarda medyada, ülkede verem hastalığının arttığına dair haberler yer aldığı hatırlatıldı. ‘Deliller karartıldı’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Genel Kurulu, eski milletvekili Erol Güngör’ün oğlu Mustafa Güngör’ün 15 yıl önce milletvekili lojmanlarında öldürülmesini araştırmak üzere kurulan komisyonun raporunu kabul etti. Raporun dün TBMM Genel Kurulu’ndaki görüşmelerini ‘‘baba’’ Erol Güngör de izledi. Görüşmeler sırasında komisyon üyelerinden AKP’li Ramazan Can’ın, eski İçişleri Bakanı Kutlu Aktaş ile eski Ankara Valisi Saffet Arıkan Bedük’ü duyarlı davranmaya çağırarak ‘‘Bedük isterse bu cinayet çözülür diyorum. İmzasız bir ihbar mektubu gönderse bile bu cinayet aydınlatılır umuduyla bekliyorum’’ sözleri dikkat çekti. Komisyon raporunda, Cinayetin işlendiği dönemin TBMM Başkanı Kaya Erdem’in görevini ihmal ettiği vurgulanırken, dönemin İçişleri Bakanı Mustafa Kalemli hakkında da Meclis soruşturması açılması istendi. Raporda, eski emniyet müdürleri Hasan Özdemir, Mehmet Canseven ile soruşturmayı yürüten eski Cumhuriyet Savcısı Yaşar Beğendik hakkında görevi ihmal ve görevi kötüye kullanma gerekçesiyle suç duyurusunda bulunulması istendi. CHP Milletvekili Kemal Anadol da cinayetin ardından lojmandaki görevliler hakkında hiçbir soruşturmanın açılmadığına, maktulün babasının bile 3 ay sonra ifadesinin alındığına dikkat çekti. Anadol, ‘‘Orada görevli polisin tam 45 gün sonra ifadesi alınmıştır. Bir vurdumduymazlık sergilenmiştir’’ dedi. Hazırlanan yasa taslağıyla plana aykırı yapı ve tesislere imar affı getiriliyor Danıştay’dan bir ret daha ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Ziraat ve Halk bankalarına yeni alınacak personel sayısını sınırlayan kararı kaldıran Bakanlar Kurulu Kararı’nın yürütmesini durdurdu. İhtiyaç fazlası olarak belirlenen 32 banka çalışanının, Ziraat, Halk Bankası ve Emlak Bankası AŞ’nin Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Usul ve Esaslar’ın 2. maddesini değiştiren Bakanlar Kurulu kararının iptali ve yürütmenin durdurulması istemi, Danıştay 5. Dairesi’nce reddedilmişti. Davacıların itirazı üzerine dosya Danıştay İdari Daireleri Kurulu’na geldi. Kurul, ilgili Bakanlar Kurulu Kararı’nın yürütmesini oyçokluğu ile durdurdu. İşte kıyı yağması planı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Bayındırlık ve İskân Bakanlığı’nın, ‘‘kıyıların tamamen halka açılmasını sağlama’’ amacıyla hazırlandığını öne sürdüğü Kıyı Yasası’nda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yasa Tasarısı Taslağı kıyıları büyük bir yapılaşma tehlikesiyle karşı karşıya bırakıyor. Taslakla, kıyılarda plana aykırı yapılmış yapı ve tesislere de imar affı getiriliyor. Taslaktaki kritik maddelerden bazıları şunlar: ? Taslağın 6. maddesi ile eski yasanın aynı maddesinin başlığı, ‘‘Kıyının Korunması, Yapı Yasağı, Kıyıda, Dolgu Alanı ve Su Alanında Planlama ve Yapılaşma’’ olarak değiştiriliyor. Maddeyle, kıyıda dolgu ve su alanında imar planı kararı ile ‘‘köprü, karayolu, demiryolu, hava meydanı, terminal, gar, açık otopark, park, yeşil alan, açık spor alanı, açık yüzme havuzu, su sporlarına yönelik zorunlu tesisler ve çocuk bahçeleri gibi teknik ve sosyal altyapı kullanımları ile sökülüp takılabilir elemanlarla inşa edilen lokanta, çay bahçesi, sergi üniteleri ve idare binalarını içeren fuar ve rekreasyon alanları gibi kıyının kamu yararına kullanımına yönelik altyapı ve tesisler’’ yapılabileceği belirtiliyor. Anayasa ihlal ediliyor ? Taslağın 8. maddesi ile eski yasanın 7’nci maddesinin başlığı ‘‘Kıyı, Dolgu ve Su Alanında Planların Hazırlanması ve Onayı’’ olarak değiştiriliyor. Maddeyle, kıyıdaki işletmeler için yatırımcıya fizibilite hazırlama olanağı getiriliyor. Maddede, ‘‘Kullanımlara ilişkin imar planı teklifi, yatırımcı tarafından mevzuata uygun olarak ve fizibilite raporu ile birlikte hazırlanır, hazırlatılır ve İl Özel İdaresi’ne sunulur.Teklif, 15 gün içinde İl Özel İdaresi’nin görüşü ile birlikte Bayındırlık ve İskân Bakanlığı’na gönderilir. Bakanlık, teklifi 15 gün içinde konusuna göre, ilgili kurum ve kuruluşlara görüşlerini almak üzere gönderir. İlgili kurum ve kuruluşlar 45 gün içinde teklife ilişkin görüşlerini iletir’’ deniyor. ? Taslağın 13’ncü maddesiyle getirilen ek maddeyle, ‘‘Kıyıda yapılacak yapı ve tesislerin özel mülkiyete konu arazilere rastlaması durumunda, bu arazilerin kamulaştırma bedelleri yatırımı yapan kurum, kuruluş ve kişilerce karşılanır’’ hükmü getiriliyor. Böylece, kıyıdaki kamulaştırmalar, bir bakıma, kıyıda yatırım yapacak yatırımcıya bırakılıyor. Oysa anayasanın 43. maddesinde, kıyılarda özel mülkiyetin söz konusu olamayacağı belirtiliyor. ? Taslaktaki 15’inci maddeyle getirilen geçici hükümde de ‘‘İmar planı bulunmamakla birlikte mevzuata uygun yapılmış yapı ve tesislerin bulunduğu alanlarda bu yapı ve tesislerin cephe hatlarını birleştiren doğrusal çizgi sahil şeridi sınırı kabul edilerek imar planları hazırlanır. Gerekiyorsa mevcut imar planları bu madde hükmüne göre revize edilir’’ hükmü getiriliyor. FED’den 0.25’lik artış ? WASHINGTON (AA) ABD Merkez Bankası (FED), 21 ay boyunca 15. kez banka faiz oranını 0.25 oranında arttırarak yüzde 4.75’e çıkardı. ABD Merkez Bankası’nın ‘‘Federal Serbest Pazar Kurulu’’ yetkilileri, enflasyonu dizginlemek için faizlerin daha da arttırılabileceğini belirtti. Son faiz arttırımıyla birlikte ABD’de faiz oranları 2001’in Nisan ayından bu yana en yüksek seviyesine erişmiş oldu. CUMHURİYET 08 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear