26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 14 MART 2006 SALI 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI Y Y Y Y Y Y Y Y Y 15 13 17 12 16 16 17 16 17 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya PB B B B PB Y PB S Y 15 20 17 14 14 13 13 10 17 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB PB S B S S S S S 20 19 16 18 12 15 10 9 6 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun batı kesimleri çok bulutlu, Marmara, Ege, Batı Akdeniz, Batı Karadeniz’in batısı ile Eskişehir çevreleri sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı, diğer yerler parçalı az bulutlu geçecek. Hava sıcaklığı Trakya ile kıyı Ege’de değişmeyecek, diğer yerlerde artmaya devam edecek. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih PB PB PB B PB B B PB K 4 6 4 8 5 2 5 2 1 Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih K PB B K Y Y PB Y K 0 5 16 2 12 12 13 14 1 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Stockholm K Y Y PB B PB PB Y B 0 26 6 19 12 22 12 24 21 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu Yağmurlu GÜNCELCÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada halefet, Kızılcahamam’da sessiz kalmayı yeğledi. Muhalif kanadın Kızılcahamam’daki değerlendirme toplantılarında başta Maliye Bakanı Unakıtan’ı, doğrudan eleştirmeye cesaret edemedikleri RTE’yi topa tutacakları varsayılıyordu. AKP kurucularından Fatma Ünsal, toplantıya ‘‘bu Meclis’in cumhurbaşkanını seçmesinin şık olmayacağını’’ söyledikten sonra Çankaya Köşkü ateşiyle yanıp tutuşan RTE’nin savunduğu görüşün tam tersi bir öneri getirirken; ‘‘Seçime gidelim, gelen parlamento cumhurbaşkanını seçsin’’ demeseydi... ...Medyamızla siyaset kulisleri konuşacak, tartışılacak konu bulacaklar mıydı? Tam takır kuru bakır toplantılar. RTE söyledi, 350 milletvekili dinledi. Ne oldu? RTE, cumhurbaşkanını seçme hakkının ‘‘bu Meclis’e’’ ait olduğunu söyledi. Elbette böyle diyecekti. Gidip de gelmemek, Çankaya’yı düşlerde görmek olasılığı var. 350 oyu yakalamış, Çankaya’ya çıkmanın kapısını aralamışken; yok demokrasiymiş, yok cumhurbaşkanını bu Meclis’in seçmesi şık olmazmış, yok yukarıya çıkanlar pişman olmuşlarmış. Bu söylemler RTE’ye fasa fiso! ??? Çankaya’ya çıktıklarına pişman olanlar kim? Özal ile Demirel. Palavra! Hâlâ Özal’ın cumhurbaşkanlığını bırakıp fiili siyasete döneceğinden, Anavatan’ı bir yana bırakıp yeni bir parti ile iktidar arayacağından söz edilir. Acaba rahmetlinin ve eşinin yaşantıları, oğullarının, kızının renkli yaşamları dillerde dolaşır, başında bulunduğu ANAP’ın yerel seçimlerde oyu yüzde 22’lere düşmüşken yeni bir partiyle yeni baştan tek başına iktidar yakalayabilir miydi? Geçelim. Ya da Demirel pişman, öyle mi? Hadi canım sen de! Üç yıl yanında bulundum; bir gün olsun pişmanlığını sergileyen ne bir sözünü işittim, ne de davranışına tanık oldum. Üstelik Demirel; Başbakan Ecevit’in beş yıl daha Çankaya’da kalmasını içeren önerisini (ünlü beş+beş formülünü) istemem ama yan cebime at diye karşıladı. Uzun zaman ve hâlâ cumhurbaşkanını halkın seçmesini istedi. Çankaya seçimi halka gitseydi Özal da yok ipi göğüsleyeceğine inanıyordu ve inandığı içindir ki; yüzünü görmek istemediği Fethullah Gülen’den tutun da oylamaya etkili hemen her söz sahibi çevreye (sık sık savunduğu öneri bir gün tutar da cumhurbaşkanını halk seçerse diye) gülücükler dağıttı. Fakat... Fakat Meclis Demirel’in beş yıl daha cumhurbaşkanı kalmasını sindiremediği için formülü ret etti. 9’uncu da tıpış tıpış Güniz Sokak’taki üçte biri kendine ait evine döndü. Şimdi gündemde kalmak uğruna eski günlerin anılarıyla günümüzün siyasal gelişmelerine yön vermeye çalışıyor. ??? Yadsınamaz gerçek ortada: Halkımız Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer’e gösterdiği güveni, ilgiyi ve desteği ne Özal’a ne de Demirel’e gösterdi. Cumhurbaşkanlığı koltuğu görününce her ikisinin partilerini, hükümetlerini, çözüm bekleyen sorunları, ‘‘Böyyük Türkiye’’ idealini yüzüstü bırakıp Çankaya’ya kaçtıkları hâlâ konuşuluyor. RTE’nin cumhurbaşkanlığına karşı çıkanlar nedense bu gerçekleri anımsamıyorlar. Gözünü Çankaya’ya dikmiş, yoksulluğun, yolsuzluğun, işsizliğin artmasına yaptığı hizmetlerle göğsü kabarmış, karnı içerde... RTE, Mayıs 2007’yi hazırolda bekliyor. Büyükanıt’a tam destek ? Baştarafı 1. Sayfada teylde Sezer ve Özkök güncel soruları yanıtladı. Soruları daha çok dinlemekle yetinen Sezer, Şemdinli iddianamesini ‘‘olağan bir durum değil’’ diye değerlendirdi ve ‘‘Bu yanıt yeterli mi?’’ dedi. GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Sezer: Ben de Harbiyeli sayılırım Sezer, gazetecilerin Özkök’le görüşmesine ilişkin ısrarlı soruları üzerine, ‘‘Gerektiğinde görüşüyoruz. Gerektiğinde yine görüşürüz’’ demekle yetindi. Sezer, ‘‘İddianameyi hukukçu gözüyle nasıl değerlendiriyor sunuz’’ sorusu üzerine, ‘‘İddianame ne diyeyim? Mahkemesi değerlendirir’’ yanıtını verdi. Sezer, askerliğini 19631964’te Kara Harp Okulu’nda yaptığını belirterek ‘‘Ben de Harbiyeli sayılırım. Yedek subaylığımın öğrencilik kısmını Polatlı’da geri kalan kısmını Harbiye’de yaptım’’ diye konuştu. Bunun üzerine Özkök, ‘‘O zaman Harbiye’den 5 değil, 6 cumhurbaşkanı çıkmış diyebiliriz değil mi efendim’’ dedi. Sezer de ‘‘Ben zaten Taşkesen Paşa konuşmasında 5 cumhurbaşkanı değiyince bir sayı arttırdım’’ diye karşılık verdi. Kokteylde, Özkök ise gazetecilerle sohbet etti. Özkök’ün verdiği yanıtlar şöyle: Sayın Cumhurbaşkanı ile görüşmenizde, herhangi bir talebiniz oldu mu? Hayır olmadı. Sayın Cumhurbaşkanı bizim üstümüzdür. Değerlendirmelerimizi ve sıkıntılarımızı aktardık. Başbakan’dan bir istekte bulunduz mu? No comment. Şemdinli iddianamesi size ulaştı mı? Evet ulaştı. İkinci başkanımız ve adli müşavirimiz durumu değerlendiriyor. İnceleme sonunda bana bir rapor verilecek. Ben de bu rapordan sonra soruşturma açılıp açılmamasına karar vereceğim. Orada sadece Büyükanıt değil, pek çok komutanın adı geçiyor. Tabii ki değerlendirmeyi ona göre yapacağız. Şemdinli ile ilgili Genelkurmay’dan bir açıklama beklendi.... Yaptık ya... O sanki bilgilendirme gibiydi... İlle de sert olması, pat küt olması gerekmez. Biz birinci sınıf bir ülkeyiz. Bu tür ülkelerde masada ışık olur, bilgiler olur. Biz de öyle yaptık. Böylesi konularda biz masaya beynimizi koyarız. Konuyu MGK’ye getirecek misiniz? Çok somut soru soruyorsunuz. Bu olaylar Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt’ın Genelkurmay Başkanlığı’nı engellemek için mi ortaya kondu? Bu soruyu duymamış olayım. Anlaşamadığınız bir konu var mı? Evet, o Fenerbahçeli, ben Beşiktaşlıyım. Anlaşamadığımız tek konu bu. Ancak terfisinin engellendiği konuşuluyor... Büyükanıt şimdi daha büyük anıt oldu. Büyükanıt’ın engellenmesi gibi bir şey yok. Biz onunla öğrenciliğimizden beri arkadaşız. Atatürk’ün Kara Harp Okulu’na katılışının yıldönümü nedeniyle Harbiye’de gerçekleştirilen ‘‘Şu Çılgın Türkler’’gösterisini Cumhurbaşkanı ve Genelkurmay Başkanı’nın yanı sıra çok sayıda davetli izledi. (AA) TSK’de geleneklere uyulur Özkök, gazetecilerin sorularını yanıtlarken eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Doğan Güreş araya girdi ve ‘‘Komutanım sizi kurtarmaya geldim’’ dedi. Özkök de Güreş’e teşekkür ederek kendisiyle bir süre yürüdü. Özkök kısa süre sonra tekrar gazetecilerin bulunduğu tarafa gelerek şunları söyledi: ‘‘Türk Silahlı Kuvvetleri’nde geleneklerin, teamüllerin dışına çıkılmaz. Bu çok çok az olmuştur. Büyükanıt şimdi daha büyük anıt olmuştur.’’ Büyükanıt gazetecilerin ‘‘Efendim, komutanı dinlerken biraz kızardınız galiba’’ sözleri üzerine, ‘‘Evet biraz kızardım ama şimdi komutanı bulmam lazım’’ diyerek oradan ayrıldı. Erdoğan katılmadı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Mustafa Kemal Atatürk’ün Kara Harp Okulu’na (KHO) katılışının 107. yıldönümü Ankara’da törenlerle kutlandı. Harbiye’de gerçekleştirilen ‘‘Şu Çılgın Türkler’’ dramatik anlatısını Başbakan Tayyip Erdoğan dışındaki bütün üst düzey devlet yöneticileri izledi. Etkinliğe hükümeti temsilen yalnızca Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül katıldı. Atatürk’ün Harbiye’ye girişinin 107. yıldönümü kapsamında sabah saatlerinde Harbiyeliler, KHO Komutanı Tümgeneral Reha Taşkesen komutasında Anıtkabir’i ziyaret ettiler. Kutlamalar, akşam Harbiye’de gerçekleştirilen ‘‘Şu Çılgın Türkler’’ dramatik anlatısı ile sürdü. Gösteriyi, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, kuvvet komutanları, diğer üst düzey yargı kurumlarının başkanları, YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç ve bazı üniversite rektörleri izledi. Dramatik anlatı öncesinde konuşan KHO Komutanı Taşkesen, Mustafa Kemal’in 13 Mart 1899’da Harbiyeli olduktan sonra yaşamının değiştiğini kaydetti. Taşkesen, ‘‘Bu değişim yaşam damarları kurumuş bir imparatorluktan yaşama sevinci yüksek, çağdaş, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletinin doğmasına giden süreci başlatmıştır. Bugün birey olma onurunu taşıdığımız Cumhuriyeti bize armağan etmiştir. Bu üstün yetenekleri olan Harbiyeli, olağanüstü başarılarıyla Türklerin atası, Atatürk olmuştur’’ dedi. ya oturuyorlar. Kamuoyu araştırmasının nasıl sonuçlanması gerektiğini tartışıyorlar: Efendim nasıl bir araştırma sonucu istersiniz? ‘‘Şöyle ucundan bir muhalefet, kıyısından da ötekiler olsun. Biz tartışmasız birinci görünelim...’’ Rahatlıkla yaparız efendim, bunun yanına başka dolgu malzemesi ister misiniz? ‘‘Evet isteriz... Biz şimdi tartışmasız birinciyiz ya... Diyelim ki sistem değişti, başkanlık sistemi geldi. O zaman da halkımızın bizim liderimizi seçmeye kararlı olduğunu gösterin...’’ Kolay efendim onu da yaparız. Başka var mı? ‘‘Var... Bizim lider tartışmasız birinci ya... Hani olur da, başka seçenek arayan olursa, onların da liderimizin etafındaki kişilerden birini tercih ettiğini gösterin...’’ Yani sizin genel başkanınızın alternatifi onun yardımcılarından biri olsun, öyle mi? ‘‘Evet, aynen öyle... Araya çeşit olarak farklı isimler de serpiştirin...’’ ??? AKP’li kardeşlerimiz erken seçim yapılmasını istemiyor. Bunun sözünün dahi edilmesine bozuluyorlar. Ama, kendi yayın organlarında, yarın seçim olsa biz yüzde 42 ile yine geliyoruz, diyorlar. AKP’yi yüzde 17 ile CHP, yüzde 10.6 ile MHP izliyor. DYP barajın hemen altında. ANAP dibin hemen üstünde. Saadet Partisi de yüzde 2.5’larda çırpınıyor... Arkadaşlar, cumhurbaşkanlığı seçimini de şirkete sordurmuşlar. Halkımızın yüzde 19.9’u Erdoğan demiş, yüzde 12.7’si, yasalara göre yeniden seçilme durumu olmadığı halde Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer demiş, 3. sırada yüzde 10.7 ile Bülent Arınç geliyor. Yöneltiler sorulara göre cumhurbaşkanının halktan biri olmasını isteyenler yüzde 0.8’miş. En büyük dilimi ise yüzde 26.5 ile fikrim yok diyenler oluşturuyor. Demek ki yeni cumhurbaşkanı Fikrim Yok bey olacak! Türkiye başkanlık sistemine giderse başkan kim olsun sorusuna halkımız yüzde 23’le Erdoğan, yüzde 5’le Gül demiş, yüzde 47.3’ün de fikri yok. Yani olası başkan da Fikrim Yok bey! Ee, böyle kamuoyu yoklamasına da Fikrim Yok beyefendi yakışır! Kısa bir süre önce yayımlanan anketlerde de AKP’nin oyu yüzde 30 dolayındaydı. İki anket arasında baraj yüksekliği kadar fark var! ??? Öyle anlaşılıyor ki AKP doğrudan halka gidemediği için kendisine yakın bir şirkete gitti, ‘‘Benim için bir yoklama yapıp getirin’’ dedi. Son dönemde biz de değişik kentlerde, toplumun değişik kesimleriyle doğrudan görüşüyoruz. Özellikle kırsal kesimde ‘‘Ben oyumu AKP’ye vereceğim’’ diyen bir kişiyle karşılaşmadık. Yoksa bu AKP’ye oy verecekler faili meçhul mü? AKP’nin iktidara geldiği günlerdeki AB rüzgârı yok... AKP’ye yer yer yüzde 50’nin üzerinde oy veren Anadolu kentleri kan ağlıyor... İşsizlik devam ediyor, gelir dağılımındaki uçurumda değişiklik yok... Son hamam toplantısı da gösteriyor ki bütün bunlar karşısında AKP’nin gündemi şu: Kendini korumak... ankcum?cumhuriyet.com.tr Eleştirilerin nedeni ortaya çıktı / IŞIL ÖZGENTÜRK A B , Ş E M D İ N L İ D AVA S I S Ü R E C İ N İ YA K I N TA K İ B E A L D I Ankara müzakere ödevini yapmadı MAHMUT GÜRER Güneşli avlularda ? BaştarafıArka Sayfada daha yüksek, ama biz burada daha mutluyuz’’ diyerek kentin bütün karakterini bir çırpıda özetliyor. Haklı... Muğla’da o güzelim avlulu evlerde yaşayanlar, birbirleriyle kırk yıldır dost. Yıllardır birlikte badem ağaçlarının gölgesinde oturup en gizli sırlarını paylaşmışlar. Kim ne zaman evleniyor, kimin cenazesi var, herkes biliyor, herkes orada. Muğla şanlı bir kent dedim ya, sanırım bu şansı kendileri yaratmışlar. Yıllardır son derece uyumlu ve planlı çalışan bir belediye ve il meclisi bu bölgeyi korumuş. Rant savaşları civar ilçelere yayıldığından Muğla’nın avlulu evleri pek zarar görmemiş. Tabii burada Muğla evlerinin cengâver koruyucusu dostumuz Oktay Ekinci’den ve bu evlerin tanrısı usta Nail Çakırhan’dan söz etmemiz gerek. Edip Cansever, ‘‘Mendilimde Kan Sesleri’’ adlı şiirinin bir bölümünde şöyle der: ‘‘...İnsan yaşadığı yere benzer /O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer /Suyunda yüzen balığa /Toprağını iten çiçeğe /Dağların, tepelerin dumanlı eğimine...’’ Ne doğru söylemiş, gerçekten bu asude bahar ülkesinde yaşayanlar, her daim genç... Her daim her konuda birlikteler, kentlerini sevdikleri kadar yaşamı da seviyorlar. En sıkı politik tartışmalarda bile bir başkasının sesine kulak verme kültürü, Muğlalıların temel özelliği; nasıl mı anladım, Muğla’da sürekli avlu gezerken, öğretmenine, belediye başkanına, kültür müdürlerine, partililere, üniversite öğrencilerine, kendi kahvelerini kendileri yöneten gençyaşlı kadınlara, ressamlara, şairlere rastladım ve hemen hepsiyle bir anda kanka olduk. Özellikle arastayı (eski çarşı) dola şırken o kadar çok dükkâna davet edilip o kadar çok çaykahve içtim ki sonunda artık sadece su içer oldum ve Muğla lehçesini usul usul öğrenmeye başladım. Muğlalılar da bütün Egeliler gibi anlatacaklarını bir çırpıda anlatıveriyorlar. Yolda yürüyorsun, biri hemen laf atıyor: ‘‘Yukarı mı aşağı mı?’’ Ne demek şimdi bu? ‘‘Aşağı gidiyorsan merkeze iniyorsun, ya belediyede, ya vilayette resmi bir işin var; yukarı çıkıyorsan evin yolunu ya da bir dostun dükkânını hedeflemişsin’’ demeye geliyor. Bu arada Muğla’nın yemeklerinin ot ve zeytinyağı ağırlıklı ve çok nefis olduğunu söylemeden geçmek olmaz. Peki, ben sadece avlularda gezmek için mi Muğla’ya gittim? Tabii başka işlerim de vardı. Bu yıl belediye, valilik ve Muğla’daki sivil toplum kuruluşları ortak hareket edip 8 Mart’ı tam bir hafta süreyle her gün bir etkinlik yaparak kutlamışlar. Ben en son etkinliğin konuşmacısıydım. Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Ali Rıza Bey’in aklına düşmüşüm, çağırmışlar. Kocaman bir salonda ‘‘Aydınlatıcı Düşünce Felsefesi ve Kadın’’ başlıklı bir konuşma yaptım. Başlık çok ağırdı, ama gün güzel geçti. Konuşma sonunda, Muğla Üniversitesi’nden öğrenciler yanıma gelip benden özür dilediler. Önce anlamadım, bu özür neden; nedeni şu, salonda daha çok üniversiteli olması gerekirmiş, az oldukları için özür diliyorlarmış, bana ayıp olmuş, çünkü Kenan Evren üniversitede konuşurken daha bir kalabalık varmış. Onlara gülerek şöyle dedim: ‘‘Boş verin, benimle Kenan Evren arasında elbette bir fark olacak. Azınlık her zaman daha yapıcıdır.’’ isilozgenturk@superonline.com Beş başlıkta gözaltı BAHADIR SELİM DİLEK AB üyelerinden baskı Her adımda Kopenhag ELÇİN POYRAZLAR BRÜKSEL AB içinde, Türkiye’nin üyelik müzakereleriyle ilgili her başlıkta Kopenhag siyasi kriterlerine atıfta bulunulması yönünde tartışmaların yaşandığı öğrenildi. AB Komisyonu’nun, Türkiye’nin eğitim ve kültür başlığında müzakerelere başlaması yönünde öneride bulunan raporunu AB Konseyi’ne sunmasının ardından başlayan tartışmalarda bazı üyelerin bu başlık altında ‘‘kültürel ve dini haklara’’ atıfta bulunulması önerisini getirdikleri bildirildi. AB Konseyi’ne yakın kaynaklardan edinilen bilgiye göre siyasi kriterlere her seferinde dikkat çekmek isteyen ülkelerin başında Fransa, Almanya, Rum Kesimi ve Yunanistan geliyor. Bu ülkelerin kriterler içine alan ‘‘yargı ve temel haklara’’ yönelik 23. başlığı yetersiz bulması sonucu diğer başlıklarda da siyasi reformların izlenmesi önerisini getirdikleri öğrenildi. Teknik tarama sürecinin sonunda AB’nin ‘‘Ortak Tutum Belgesi’’ni yayımlaması gerekiyor. Belgede Türkiye’ye herhangi bir başlıkta kıstas getirebilecek üyelerin, ‘‘böylelikle Türkiye’nin siyasi reform sürecinin yakından takip edileceği’’ görüşünü öne sürdükleri öğrenildi. Bu yolla Türkiye’nin siyasi reform süreciyle müzakereler arasında bire bir ilişki sağlanacağını ifade eden kaynaklar, 20 üyenin bu görüşü desteklediğine işaret etti. ANKARA Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın suçlandığı Şemdinli iddianamesine ilişkin tartışmalar sürerken AB’nin de gelişmeleri yakın takibe aldığı öğrenildi. AB, Şemdinli davası ile bağlantılı olarak ‘‘Yargı bağımsızlığı’’, ‘‘Askerin siyasete etkisi’’, ‘‘Güneydoğu sorunu’’, ‘‘Azınlık hakları’’ ve ‘‘İnsan hakları ihlali’’ gibi beş konu başlığında Türkiye’yi gözaltında tutacak. Cumhuriyet’e bilgi veren Batılı ülkelerin diplomatik kaynakları, dava sürecinde yaşanacak gelişmelerin, açıklamaların ve dava sonucunun, söz konusu beş başlıkta müzakere sürecinde AB’nin Türkiye’ye bakışını şekillendireceğini belirttiler. Batılı diplomatların her başlık için değerlendirmeleri şöyle: Yargı bağımsızlığı: AB standartlarına göre, Türkiye’deki yargı sistemi tam anlamıyla ‘bağımsız’ olarak nitelendirilemez. Yargıç ve savcı atamalarında siyasi etki var. AB, Şemdinli iddianamesini hazırlayan Van Savcısı hakkında Adalet Bakanlığı müfettişlerinin yürüttüğü soruşturmanın sonucunu, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök’ün, Büyükanıt için ‘‘yargılama izni’’ verip vermeyeceğini, dava sürecinde gerek siyasi gerekse askeri kanattan yapılacak açıklamaları dikkatle izleyecek. Askerin siyasete etkisi: TSK’nin dolaylı yoldan siyasete etki ettiği, AB belgelerine girdi. Şemdinli davasında TSK’nin her türlü girişimi, açıklaması, bunların yargıyasiyasete yansıması izlenecek. Güneydoğu sorunu: Şemdinli davası, Kopenhag Kriterleri çerçevesinde, hükümetin Güneydoğu’ya yaklaşımını gösterecek. AB, Türkiye’nin Güneydoğu’ya bakışını yanlış bulduğunu açıklamıştı. Azınlık hakları: AB, Kürtçe ve radyo ve televizyon yayınlarının önemine dikkat çekmişti. Şemdinli davasından çıkacak sonuç ve sanıkların, tanıkların açıklamaları AB’nin dikkatinde olacak. İnsan hakları ihlalleri: Şemdinli davasında tanıkların, sanıkların açıklamaları, Türkiye’nin insan hakları konusundaki durumunu gösterecek. ANKARA AB’nin Türkiye’ye bilim ve araştırma başlığında müzakerelere hazır olduğunu ve ‘‘ulusal müzakere pozisyonu’’nu nisan ayı sonunda Katılım Konferansı’na sunmasını istemesinin üzerinden yaklaşık 1 ay geçmesine karşın Ankara’nın halen ‘‘bilim ve araştırma başlığında müzakere pozisyon belgesi’’ oluşturamadığı ortaya çıktı. Ankara’nın toplam 35 konu başlığının tümü için ayrı ayrı pozisyon belgeleri hazırlaması gerekiyor. Bu belgeler ise birleşerek ‘‘ulusal müzakere pozisyonu’’nu oluşturacak. AB’nin özellikle son 1 ayda Türkiye’nin müzakerelerdeki hızını sürekli eleştirmesinin nedeninin bilim ve araştırma başlığındaki müzakere pozisyonunun olduğu öğrenildi. Şubat ayının 23’ünde Avusturya, Türkiye’ye bu başlıkta müzakerelere başlamak için hazır olduğunu iletirken Ankara hâlâ müzakere pozisyon belgesinin hazırlıklarına başlamadı. AB Genel Sekreterliği yetkilileri, konuyla ilgili çalışmanın önümüzdeki günlerde başlayacağını belirtti. Yetkililer, tüm başlıklarda hazırlanacak belgelerin çok önemli olduğunu vurgulayarak ‘‘Sonuçta sadece hükümetin değil devletin belgeleri, programı olacak’’ değerlendirmesini yapıyorlar. Ankara’nın ‘‘bilim ve araştırma’’ için müzakere pozisyonu belgesini tamamlamasının aylar alabileceği bu nedenle 2 ay sonra yapılacak Katılım Konferansı’na sunmasının ‘‘zor olduğu’’ belirtiliyor. Ankara’nın süreçte 35 başlıktan her biri için ayrıntılı tarama sürecini bitirdikten sonra, fiili müzakerelerin açılabilmesini için, o başlık ile ilgili ‘‘müzakere pozisyon belgesi’’ sunması gerekiyor. Ayrıca bu belge tüm üyelerinn onayına tekrar sunuluyor. AB üyesi 25 ülke ise Türkiye’nin sunduğu her pozisyon belgesinin ardından, karşı bir ‘‘ortak pozisyon belgesi’’ hazırlayacak. Bu belgeler üzerinden iki taraf pazarlık ederek Türkiye’de yapılması gereken mevzuat değişikliklerini saptayacak. Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. NUR ÖZCAN CUMHURİYET 08 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear