02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 9 EYLÜL 2005 CUMA 8 HABERLERIN DEVAMI TURKIYE İstanbul Edime Kocaeli Çanakkale Izmir Manisa Aydın Denizli PB PB Y PB A A A A 26 30 28 28 30 31 32 29 Sinop Y 27 Adana Samsun PB 25 Mersın Trabzon Giresun jy 23 Dıyarbakır A Ankara _Y 24 Şanlıurfa PB 25 Mardin Eskişehtr PB 24 Siirt Konya A 34 B 23 Hakkâri B 28 Sıvas PB 24 Van B 26 Zonguldak Y 23 Antalya A 33 Kars Y 21 Yurdun kuzey ke- sımlerı parçah bulutlu, Marmara'nın kuzey doğusu, Karadenız. ıç Anadolu'nun kuzey- doğusu ıle doğu Ana- ddu'nunkuzeyisağa- nak yağışlı, dığer yer- ler az bulutlu ve açık geçecek. Hava sıcak- lığında onemlı bır de- ğışıkiık olmayacak. DIS MERKEZLER Oslo Helsınki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn PB PB PB Y Y Y Y Y M 18 18 25 24 25 26 26 Münih Y 26 Zürih Bertin Budapeşte Madrıd Vıyana Belgrad Sofya Roma Atına Y PB PB Y B B Y B 28 28 29 27 29 25 26 30 Y 27 Şam Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bişkek Tiflis Kahire B B Y B B Y Y A 2b 32 20 30 26 24 18 32 PB 36 Taşkent •Tahran Parçalı bukıtıu Sıslı K » Buıutlu ^ Çok bulutlu ı Yağmbrtu 3 SL'IU kar , Gok güniltülü GUNCELCUNEYT ARCAYÜREK I Baştarafı 1. Sayfada Hakkâri Çukurca'da mayına basarak şehit dü- şen er Ahmet Belen'ın cenazesi memleketi An- talya'nın Korkuteli ilçesinin girişindeTürk bayra- ğı taşıyan 20 bin kişi tarafından karşılanıyor. Bu olaylarGüneydoğu'dan batıyaters rüzgâr- lann estiğini, etkili kişilerin halkı sağduyulu olma çağnlannın etkisizliğini kanıtlıyor. Türk-Kürt ayınmı, Kürtle Türk'ün kardeşliğini vurgulayan konuşmalar, yazımlar vs'ler masal artik. Ayırımcılik, bölücülük yarası giderek büyü- yor. Bizimki hâlâ günlerdir süregelen etnik güdüm- lü eylemleri başka anlamlara, alanlara çekmeye, kamuoyu vicdanını başka hedeflere dönüştür- meye çabalıyor. • • • Başbakan'ın değertendirmekten kaçındığı bir başka olay Hizb-ut Tahrir. Olaydan sonra eleştirileri üzerine çeken Istan- bul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, "aynı ki- şilerin yine aynı camilerde mayıs ve haziran ay- larında bildiri dağıttıklannı, bunlan toplayıp adli- yeye gönderdiklerinde de üzerterinde aynı bildi- riler olduğunu ve fakat ifadeleri alınıp salıverildik- lerini" söyledikten sonra, "Biz yakalıyoruz onlar serbest bırakıyohar" diyor. Biz dediği polis, onlar dediği yargı! 12 Eylül 1980 darbesinden önce askerierin (sı- kıyönetimlerin), polisin şikâyetleri de aynı cüm- leyle noktalanıyordu. Dünle bugün arasında fark yok. Eylemciler ad ve sıfat değiştiriyorlar, o kadar. Sağ-sol eylemcininyerini etnik kavgalar. Hizb- ut Tahrir ve benzerieri alıyor. Sorumlu koltuğun- dan 30-40 yıl önceki yakınmalar. Sorunlar degişmiyor. Irtica ve bölücülük! • • • Bu arada giderek Avrupalı, Batılı olmaya hız- la ilerlediğimizi varsayanları, Batılı olduğumuzu hâlâ sindiremediğini öne sürerek Avrupa'ya ça- tanları (nasılsa utanmazlar ama) öfkelendirecek kimi araştırma sonuçlanna ne demeli? Eğitim, kadın-erkek eşitliği, gelir düzeyi, çocuk ölümleri, yaşam süresi, insan hakları gibi ölçüt- lerde ülkemiz... hani bir zamanlar Türkiye'yi VVashington doğrultusunda kurtaran bir derviş vardı ya; işte onun, Kemal Derviş'in başkanlı- ğınagetirildiği BM Kalkınma Raporu'nda... 88'in- ci sıradan 94'üncü sıraya terfi etmiş. AB ülkelerinde Türkiye'nin üyeliğine destek vermeyenlerin oranı yüzde 73. Ayılma dönemi- ne girdi galiba insanlarımız; AB'ye destek yüz- de 73'ten yüzde 63'e gerilemiş. Ya Avrupa Birtiği'ndeki son gelişmeler... Dek- larasyona karşı AB deklarasyonunun aslında ka- bul edilmesi zor, kaygı veren içeriği... Neler diyor, neler aktanyoruz: Oysa hükümet, övünmekten fırsat bularak ge- lecegimizi etkileyecek sıra sıra olumsuz geliş- melere dövünecek değil ya! SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN "../Dne Degil; Dîni, Ecnebînin KuHanmasma' karşı!.." B Baştarafı Arka Sayfada "...'hutbe' demek, na'asa hitâb etmek, söz söy- lemek demekiir. Hırtbe'nin manası budur. Hutbe denildiği zaman, bundan birtakım mefhum ve manalar istihraç edilmemelidir. Hutbeyi irâd eden hâtiptir, yâni söz söyleyen demektir; biliyoruz ki Hazret-i Peygamber, zaman-ı saadetlerinde hut- beyi bizzat irât ederterdi; gerek Peygamber efen- dimizin, gerekse Hulefâ-yı Raşidînin hutbelerini okuyacak olursanız görürsünüz ki, söyiediği şey- ler günün meseleleridir; o günün askeri, idari, mâli, siyâsi ve içtimâi hususlandır..." (Şubat 1923) Böyle konuşan bir lider, hele ecnebi'ye karşı inkâr edilmez bir zaferin sahibiyse, din düşmanı bir 'zın- dık' olabilir mi?) Kime yarıyor, ona bak! (...peki nedir, eğer böyle idiyse Paşa neden, din konusunda Bursa Nutku gibi son derece sert birta- vır koymak gereğini duymuş; din adına başkaldıran, ya da kaldırmayı tasarlayan Şeyh Sait, Said-i Kür- dî, Derviş Mehmet ve takımına, insafsız davran- mıştır. Sebep hep aynı ama, başka bir örnekle dü- şünelim. Türkistan aydınlan arasında uluslaşmak temayü- lü 'Cedit Hareketi'yle meydana çıkar; Orta Asyalı Türkler, onlann sayesinde, hem Türklüklerinin hem de Müslümanlıklarının bilincine vanriar; bu da, St- Petersburg'un, yâni çariığın işine gelmez; 'Ceditçi' aydınlan, Türkistan halkının gözünden düşürmek için, kullandıklan kimlerdir, bilin bakalım: evet, baş- ta Buhara Hanlığı olmak üzere, oraların 'ulemâsı'. Çarlığın kışkırtmasıyla, Islamlık adına, bu ulemânın kışkırtmalan o mertebeye varmıştır ki, yanılmıyor- sam, bir 'ceditçi' aydın, caminin birinde öldürülmüş- tür. Peki, sizce bu, Islâmı kurtarmaya mı, yaramıştır; yoksa, Türkistan'daki Türklere yurt ve ulus bilinci- ni vermek isteyen ulusalcılığın geciktirilmesine mi? Kârlı çıkan elbette, Çariık Emperyalizmi'dir. Bizimkisi de o hesap! Gâzi ulusalcı yâni anti em- peryalist, devletçi yâni ecnebi sermaye karşrtı, lâ- ik yani çağdaş ve rasyonalist bir Türkiye örgüt- lüyon Batılı emperyalizm'in onu yıkmak için baş- vurduğu metod aynı; 'din elden gidiyor* feryadry- la, bilinçsiz Müslümanları dürtüyor, ayaklandın- yor; bu da elbette, ulusalcı devletin tepkisine y- ol açıyor Gâzi'nin o şiddetli çıkışlannın asıl ma- nası budur. Şu halde, sözü şöyle mi bağlayalım: Gâzi, Komü- nizm düşmanı değildi, Meclis'te ilk Komünist Fır- kası'nı kurduran odur; ama Komünizm'in ecne- bi bir ülke tarafından kullanılmasına karşıdır, çün- kü tam bağımsızlıktan yanaydı; tıpkı bunun gi- bi, Gâzi Islamiyet düşmanı değildi, inkılâbın ilk yıl- larındaki konuşmaları, öleceğine yakın Filis- tin/'Kutsal Topraklar' çıkışı, bunu açıkça göste- rir; onun karşı olduğu, din-i mübin'in 'kefere' ta- rafından, Türklere karşı kullanılmasıdır. çünkü o, tam bağımsızlıktan' yanadır.. Rilmem anlatabildim MEB'denbir skandal daha Ortaöğretim Kurumlan Seçme Sınavı'nın ikinci yerleştirmesi, Ankara'daki Anadolu liselerinin kontenjanlannın tespit ve listelendirilmesinde hata yapıldığı için tekrarlanacak ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Milli Eğitim Bakanlığı son dönemde yaptığı skandalla- ra bir yenisini daha ekledi. Orta- öğretim Kurumlan Seçme Sına- vı'nın (OKS) 2. yerleştirmesin- de, Ankara"daki Anadolu lisele- rinin kontenjanlannın tespit edil- mesi ve listelendirilmesı sırasın- da "hata" yapıldığı için tekrar- lanması kararlaştınldı. CHP De- nizli Milletvekili Mustafa Ga- zalcı, partizanca yapılan atama- lar sonucu eğitim siteminin bo- zulduğunu söyledi. Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaaddin Din- çer de Milli Eğitim Bakanlı- ğı'nın kırdığı \-umurtalann sayı- sının kırkı geçtiğini dile getirdi. Milli Eğitim Bakanlığı Anka- ra'daki Anadolu liselerinin kon- tenjanlannın tespit ve listelendi- rilmesi sırasında bilgısayara ve- ri girişinde teknik hata yapıldığı- nı kabul etti. Bakanlık, 6 okulun kontenjanının fazla, 11 okulun eksik tespit edildiğini kaydede- rek. "Ankara'daki Anadolu li- selerini ek kontenjan kapsa- mında tercih eden öğrencilerin mevcut tercihleri dikkate ab- narak okulların kontenjanla- nna göre yeniden yerleştirme- lerinin yapılması kararlaştırü- mıştır" açıklamasını yaptı. CHP'li Gazalcı, Milli Eğitim Bakanlığı'nda kargaşa yaşandı- ğını belırterek, mılyonda bır bile olmaması gereken durumlann her gün yaşandığını dile getirdi. Gazalcı. "AKP iktidarında ne- redeyse normal iş yapmak ara- nır oldu. Hep hatalar, usulsüz- lük, yanüşlıklar var. Bu da par- tizanca kadrolaşmanın sonu- cudur. MEB'i allak bullak etti- ler. Bunun bedelini suçu olma- yanlar ödüyor" dedi. 'Bakan hâlâ koltuğunda' Eğitım-Sen Başkanı Dinçer ıse. ' 4 Bu bakanlığın yaptığı hangi iş doğru ki, bu işte hata yapmış olmasın" diyerek tepki ABD'nin Terörle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi'ne resmi katüımı nedeniyle düzenlenen imza törenine Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Koşaner ve Avrupa Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Jones katıldı. (Fotoğraf:AA) ABD fle Kerkük pazarlığı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - ABD'nin. Irak ve Af- ganistan'daki operasyonlann- dan sorumlu Merkezi Kuv-vet- ler KomutanYardımcısı Lance Smith ile Avrupa Kuvvetleri Komutanı Orgeneral James Jo- nes Ankara'ya geldi. Komutan- lann yaptıklan görüşmelerde. Türkiye'den Iraklı güvenlik güçlerini eğitmelerini istediğı. Ankara'nın ise NATO kararla- n doğrultusunda verilecek gö- revleri kabul edebileceği yanı- tını verdiğı öğrenildi. ABD'li komutanlar ilk te- maslannı Genelkurmay Baş- kanlığı'nda gerçekleştirdiler. Görüşmelenn ardından Orge- neral Jones. Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Işık Koşa- ner ile birlikte ABD'nin NA- TO'nun yeniden yapılanması kapsamındaki 11 merkezden biri olanTerörle Mücadele Mü- kemmeliyet Merkezi'ne katı- lım törenine katıldı. Törende antlaşmanın taraflanndan Bul- ganstan, tngiltere ve Romanya temsilcileri de hazır bulundu. Edinilen bilgiye göre, Genel- kurmay Başkanhğı'nda yapılan toplantıda birinci gündem mad- desini PKK oluşturdu. ABD'li komutanlara bu konuda bır ra- por sunulurken örgütün kuzey Irak'taki varhğının sonlandınl- ması istendi. Toplantıda Ker- kük veTelafer'deki olaylann da gündeme geldiği öğrenildi. Türkiye'nin ABD'li komu- tanlara Kerkük'ün demografik yapısıyla uzun süredir oynan- dığmı ve bu kapsamda Türki- ye'nin BM'ye başvuracağı bil- dirildi. A\nca ABD'den Tela- fer'deki çatışmalarda halk ile direnışçiler konusunda dikkat- li olması istendi. Toplantıda, ABD'li komutanlann, Türki- ye'den Irak kuvvetlerinin eğiti- minin bir kısmını üstlenmesini istediği belirtiliyor. Buna karşuı Türk komutanlann böyle bir egitimin sadece NATO kararla- n kapsammda verilebileceğini söylediği ifade ediliyor. Başbakan yüzünden savcı beklenmedi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Tayyip Erdoğan'm bır sünnet düğünü için gide- ceği lokantanın güzergâhında meydana gelen ka- zada bir kişi yaşamını yıtirdi. Ölen kişinin cesedi- nin, savcı olay yerine gelmeden yolun kenanna alınması yurttaşlann tepkisini çekti. Erdoğan, dün akşam komşusu İlhan Erdal'ın oğlu Ecmel Musa Erdal'ın sünnet düğününe ka- tılmak ıçın KonyaYolu üzerindeki Hacı Baba Res- toranı'na gitti. Erdoğan, restorana gelmeden yanm saat önce restorana 100 metre uzaklıkta trafik ka- zası meydana geldi. Karşıdan karşıya geçmeye ça- hşan Solmaz Akman bir aracın çarpması sonucu yaşamını yitirdi. Olay yerine gelen ekiçlerin. Baş- bakan'ın geçeceği güzergâhta bulunan Akman'ın cesedini savcı gelmeden kaldırması tepki çekti. Cesedin trafik güvenliği için savcının talimatıyla yolun kenanna çekildiği belirtildi. gösterdi. Dinçer, "Skandalların bu kadar çok olduğu bir ba- kanlıkta, Milli Eğitim Bakanı, nasıl koltuğunda oturabilmek- tedir" diye sordu. Milyonlarca veli ile >iiz binlerce öğrenciyi il- gilendiren bir konuda nasıl hata yapıldığını anlayamadığını kay- deden Dinçer, "Haksızlığa uğ- rayan herkes hukuksal yollara başvurmalı. Milli Eğitim Ba- kanlığı'nın yaptığı hataların faturasını neden hep toplum ödesin? Sorumlular hesap ver- meli. Kaos yaşanacağını düşü- nüyorum. Okullar açılacak 12'sinde. Kim nereye kaydını yaptıracak?" diye konuştu. UKRAYNA Turuncu yolsuduk M Baştarafı 1. Sayfada Tomenko'nun istifasından kısa süre sonra, Güvenlik ve Savun- ma Konseyi Başkanı Petro Po- roşenko da göre\inden aynldığı- nı açıkladı. Nikolay Tomenko, "Devlet Başkanı Yuşçen- ko'nun çevresini de kapsayan yolsuzluk çemberine dahil ol- mak istemediğini" söyleyerek istifa ettiğini açıklarken yolsuz- luk iddialanna adı kanşan Poro- şenko ise suçlamalarla ilgıli so- ruşturmanın önünü tıkamamak için istifa ettiğini açıkladı. Kanal 5'in sahibi Poroşenko hem tele- vizyon kanalını kullanarak hem de finans sağlayarak iktidar de- ğişikliğine yardım etmişti. Cu- martesi günü, \ine üst düzey bir yetkili olan Oleksandr Zinçen- ko görevinden istifa etmişti. Vaatler yerine getirümedi Yuşçenko'yu iktidara taşıyan "Taruncu Devrim''den bu ya- na, Ukrayna'nın yeni iktidan hakkında eleştiriler süreklileş- miş, "devrimin" vaat ettiği re- formlann hayata geçiriknesi yö- nünde duyulan sabırsızlık sık sık dile getirilmişti. Zinçenko, ikti- dann Turuncu Devrim'in hedef- lerini göz ardı ettiği eleşürisinde bulunmuş, "Yolsuzluk eskisin- den de beter" değerlendırmesi- ni yapmıştı. Yuşçenko, iktidara geldiğinde yolsuzlukla mücade- le>i en önemli önceliği haline ge- tireceğini söylemişti. ABD'li işa- damı George Soros, Yuşçen- ko'yu iktidara getiren Turuncu Devrim'de etkin rol üstlenmişti. Oğlunun lüks içinde yaşadığı id- dialanm içeren bazı haberlerin yayımlanmasının ardından, Yuş- çenko'ya yönelik sert eleştiriler- de bulunuhnuştu. îzmir'in Kurtuluşu ve Yüzbaşı Şeref • Baştarafı 2. Sayfada Eğer mücadeleniz insanları mesut etmek içinse, biz de insa- nız... Bir millet yok edilemez. Ben kendimi hürriyeti gasp edilmiş bir milletin kızı olarak istiklali- mize nasıl y ürüyeceğimizi anlata- cağım... Oğlum bana. 'Ben ae- yim' diye ilk sorduğu gün, ona, semalardan haykıran bir melek gibi, "Büyük tarihli Türksün' diye hitap edeceğim..." (T. Z. Tunaya, De\Tİm Hareketleri İçinde Atatürk ve Atatürkçülük, s. 232-233'ten alıntı.) Bu çıkışlar. bireysel ve mev- zii (yerel) gibi gözükse de. aslında bütün yurda yayılmış ateş yumak- lan gibiydi. Mareşal Fevzi Çak- mak bunlara pınl pınl "çoban ateşleri" demişti. İşte. bu çoban ateşlerini büieştinp tek tek ateşler- den oluşan bir meşale yapmak ge- rekiyordu. Bunu yapan Miidafaai Hukuk örgütlenmesiydi. Sıvas'ta toplanan kongrede yerel örgütlen- meleri kapsayan Anadolu ve Ru- meli Miidafaai Hukuk Cemiyeti böylece. Kurtuluş Savaşı'nın tek yürek örgütü haline gelmişti. Îzmir'in kurtuluşu ile sonuçla- nan ulusal hareket. Mustafa Ke- mal'in )QMavı<; 1919'Han itiharen başlayan kararlı, bilinçli, ince he- saplı ve ileriyı gören önderliğinde gerçekleşmişti. Bunun tarihini ya- zanlar, bu sona, hangi güçlüklerden geçilerek ne pahasına gelindiğini unutmamahdırlar. Onun çelik ira- desi olmasaydı bu sonuç hayal olur- du. Bu konuda BüyükTaarruz ön- cesinde TBMM'deki tartışmalan anımsamahsınız. Bunlar siyasal or- tamın tartışmalanydı. Bir kısım muhalif milletvekilleri bir türlü za- fere ınanmıyor, olmadık eleştiriler yapıyorlardı. Öte yandan düşmana vıırulacak son darbe hazırlüdan için de, komutanlar arasında yön- tem tartışmalan vardı. Kimi komu- tanlar, riskli bir atılımı uygun gör- müyorlardı. Onlara göre bin bir zor- lukİa oluşturulmuş askersel güç, bir başansızlık halinde dağılabilirdi. Buna karşılık. Başkomutan'ın da uygun gördüğü plan kabul edildi. Bu planda düşman bir meydan sa- vaşında yenilecek ve "Ondan son- ra nefes aldırmadan büyük süva- ri kuvveti ile taarruz edilerek ta- kip edilecek ve îzmir'e girilecek- tir." (S. Selek, Milli Mücadele. Cumhuriyet, 31 Ağustos 2004) Bu plan uyannca hareket ederek 31 Ağustos 1922 eünü düşmanı kova- lamaya başlayan Süvari Kolordu- su'nun iki bölük askeri. 9 Eylül 1922 günü tzmir'e gırdi. Bölükle- re kumanda eden genç Yüzbaşı Şe- rafettin Bey, kendi anılannda o gü- nü bakın nasıl anlatıyor. "Süvari Kolordusu'nun ikinci fikrasının 4. alayınuı alay kuman- dan muavini idim. İki bölüğümle tzmir'e doğru süratle yürüyüşe geçtim... Tuzakçıoğlu fabrikası- nın önüne geldiğimizde fabrika dahilinden üzerimize ateş edildi. Dört askerim burada şehit oldu. Punta istasyonu köşesinden ha- reketle Kordonboyu'na çıktun... Süratle yürüyüşe devam ettik. Hükümet konağına geldik. Kapı- lar kapalıydı. Yan kapıdan gire- rek cephedeki kapryı açtık; bal- kona şanlı bayrağımızı çcktim." Yüzbaşı Şeref gibi daha yüzler- ce aktörü olan bu şanlı kahraman- hk destanının başaktörü kuşkusuz Mustafa Kemardir. Son olarak o- nun tzmir sahnesindeki finalde, li- mandaki tngiliz donanması ile ilgi- li buyruğunu. Falih Rıfkı'dan din- leyelim: Gemilerin limandan çık- ması için ordu kumandanına verdi- ğı ültimatom bazılannm telaşına neden olmusnı. "Simdi tngilizler- le harbe tutuşacağız" diye telaş- lanıyorlardı. "Hele bir mütareke yapalım: donanmanın o zamana kadar birkaç gün daha limanda kalmasından ne çıkar" dıyorlar- dı. Ama "Mühlet saati geldiğinde donanmanın ufuklara doğru kaybolduğunu gördük." (Falih Rıfkı Atay, M. Kemal'in Mütareke Defteri, Cumhuriyet Gazetesi Ya- yını. s. 34) Değişik sözler edip. gerçekleri saptırmaya hevesli bazı kişiler var- dır. Bunlardan biri, örneğin. 9 Ey- lül'de Türk ordusunun Yunanlılan "denize dökmediğini". yenilmiş Yunan ordu birliklerinin bazüan- nın Türk ordusu Îzmir'e girmeden kısa bır süre önce, Ege'nin ve Mar- mara'nın çeşitli limanlanndan ge- milere binip MidUli'ye kaçtıklan- nı açıklıyor. Ne buluş değil mi! Gerçeği çok sevdiği anlaşılan bu zat, yenilmiş bir ordunun, işgal et- tiği topraklardan denizyoluyla kaç- masını anlatmak için mecazen kul- lanılan "denize dökme" sözünü herhalde Amerikan neferlerinin Dolmabahçe nhtımından denize atılması gibi bir eylem sanıyor! GUNDEM MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada yöntemler, kullanılan kesimler daha değişik. Doğ- rudan toplumsal yapıyı etkileyen gelişmeler söz konusu. Hükümetin derdi ise şu: Ne olursa olsun, benim iktidarım sarsılmasın! Durum böyle olunca terörle mücadele için atıla- cak her adımda önce hükümetin kaygısı dikkate alı- nıyor. Hükümet kanadından gelen haberler, terör- le ilgili olarak alınması gereken değil, alınmaması gereken önlemlere ilişkin! Adalet Bakanı Cemil Çiçek, durumu kendi diliy- le şöyle özetledi: "özgürlüklerle önlemler arasında cambazlık ya- pıyoruz." Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün tezi ise yine kendi dünyasıyla ilgili: "Bütün bunlar Türitiye'nin AB sürecinde önünü kesmek için yapılan provokasyonlardır. Bunun far- kındayız. Elimizde bilgiler var. Içehden ve dışandan bunu yapacaklar..." Kimi değerlendirmelerinde haklılık payı var, ama Gül'ün kaygısında da öncelik hükümetin güvenliği! • • • Terörle Mücadele Yasasının (TMY) değişmesi gündemde. Yaz boyunca yapılan devlet kurumları arası toplantılarda bu konu tartışıldı. llkesel olarak yeni önlemlerin alınması gerektiği görüşü ağırlık kazandı. Ne var ki her şey yukanda sözünü ettiğimiz hü- kümet güvenliğine gelip dayanıyor. Yasada yapıla- cak değişiklikle ilgili dikkati çeken bir durum da şu: Adalet Bakanlığı her madde için birden çok se- çenek hazırlamış. Son kararı AKP'nin merkez yö- netimi, yani Erdoğan ve danışmanlan verecek! Bu bizim iddiamız değil, Çiçek'in yaptığt açıkla- ma. Çıkacak yasalarla ilgili elbette iktidar partisi- nin genel merkezinin de görüşü olur, ama temel ka- rar yerinin oraya taşınması AKP usulü demokrasi- nin unsurlarından biri olsa gerek! Bu mantıkla çıkacak yasanın terörle mücadele- ye ne faydası olacak, biz de merak ediyoruz... • • • Konunun en karmaşık yani ise şu: Terörle mücadele ile demokratikleşme arasında- ki çizgi... Hükümette; sanki terörle mücadele için yasalar yapılır. önlemler alınırsa demokratikleşme geride kalacakmış gibi bir hava var. O zaman soralım: Ingiltere, Ispanya, italya, terörle karşılaştıkça he- men terörle mücadele yasalarını yenilediler. Onla- nn demokrasileh eksildi mi? Hatta Ingiltere o kadar ileri gitti ki, suçsuz bir ki- şinin vurulup öldürülmesini bile mücadelenin ola- ğan bir parçası gibi görüp çıktı! Hükümetin kafası karışık... Hatta karmakanşık... Neresinden tutacağını bilemiyor. Köktendinciler, dini değerieri kullanarak teröre bulaşanlarla müca- dele edilirse, ileride işin ucunun kendilerine yakın tarikatlara bulaşacağı endişesiyle hükümete "ön- fem a/ma" baskısı yapıyor. Kökten AB'ciler, AB yo- lunda engel oluşturacak hiçbir yasa çıkmasın isti- yor. Kökten borsacılar, Türkiye'ye gelen yabancı sermayenin ne olursa olsun ürkütülmemesi gerek- tiğini söylüyor. Bu yapıyateslım olan bir hükümetten sağlıklı çö- zümler beklemek çok zor. ankcum ' cumhuriyet.com.tr Altunbaş davası karara kahh • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hacettepe Üniversitesı öğrencisi Birtan Alnınbaş'ın gözaltında ölümü ile ilgili duruşmaya. Ankara 2 no'lu Ağır Ce- za Mahkemesı'nde devam edildi Davada samk po- lislerden Süleyman Sinkil'in ıfadesı mahkemeye ulaştı. Böylece tüm sanıklann ifadesı tamamlandı ve dava karar aşamasına geldi. Duruşmaya ilk kez katı- lan savcı, dosyayı incelemek için süre istedi. Mahke- me heyetı duruşmayı 7 Ekim tarihine erteledi. zirve • ANKAR.4 (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye'nin 3 Ekım'de başlayacak AB üyelik müzakereleri önce- sinde, Ankara'da bugün Devlet Konukevi'nde bir Si- vilToplum Zinesi düzenleruyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile Başmüzakereci Ali Babacan'ın kahlmuyla toplana- cak zırvede. müzakere sürecı öncesi sivil toplum ku- ruluşlannın görüş ve önerileri ele alınacak. üluslararası Izmir Fuarı açrtdı IİZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Üluslararası İzmir Fuan (İEF). kapılarını 74. kez ziyaretçilerine açtı 62 ülkenın yer aldığı ve ana teması ''Değişim ve Gelişım" olarak belirlen fuar, 18 Eylül'e dek süre- cek. Fuara katılan 62 ülkenın teknolojilerinin yani sı- ra kültürlen de, ziyaretçilerin ilgisine sunulacak. 1111 firmanm kayıt yaptırdığı 74. İEF etkinlikleri 79 bin 430 metrekarelikbir alanda gerçekleştirilecek. Geçen yıl 1 milyon 400 bin olan fuar ziyaretçisinin, bu yıl 1.5 milyonu aşmasının beklendiğı kaydedildi. Kalpazanhk çetesine darbe B İstanbul Haber Ser\isi - İstanbul Jandarma Alay Komutanhğf na bağlı ekipler. pıyasaya yüklü miktarda sahte para sürülmeye hazırlanıldığı ihban üzerine, operasyon başlatarak çete ile irtibat kurdu. Çete üyeleri sahte parayı jandarma ekiplerine satma- ya kalkışınca yakalandı. Alibeyköy'de çete üyelerine ait bir evde yapılan aramada sahte para yapımında kullanılan baskı aletlerine ve sahte 5 milyon Avro'ya el konuldu. Gözaltına alman 3 kişi tutuklandı. AKP'Merden yeşil alana cami • BURSA (Cumhuriyet) - "Bursa' nın yeni yüzü" olarak nitelendırilen Nilüfer ilçesinde belediye mec- lisi. AKP'lılerin oyçokluğuyla. planlarda yeşil alan olarak a\Tilan 1300 metrekarelik araziye cami yap- ma iznı verdi. AKP'liler böylelikle yönetmeliklerde- ki "2 bin 500 metreden küçük alana cami yapıla- maz" hüknıünü çığnediler. CHP Grup Sözcüsü Tur- gay Erdem, söz konusu alana cami inşa edilemeyece- ğıni vurguladı. Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey de cami yapımına başlansa bile mahkemenin yürütmeyi durdurma karan vereceğini ifade etti.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear