17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET 30 EYLÜL 2005 CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI BIUMTAZ SOYSAL Son Pişmanlık Gelmeden ALM-ANYA'NIN şu günlerdeki görüntüsü birkaç yıl önce- snin IcoalisyonlarTürkiye'sindeyaşanan günleri anımsatıyor: Ssçimlerden parçalanarak çıkmış bir parlamento bilmecesi; ik büyük parti bir araya gelse de kolay çözülemeyen başba- teanlık ve bakanlık sonjnlan, el atılmayı bekleyen ekonomik ve sosyal soaınlar, şaşkınlaşan ve sabırsızlaşan bir kamuoyu. Ger«çi tablo VVeimar Cumhuriyeti'nin son günlerindeki ka- dar körtü değıldir ve ortada henüz bir Hitler yoktur ama, böy- le dururnlarda Almanlar o dönemi anımsamadan edemezler. Anımsayınca da hep şu akla gelir Keşke "İş işten geçti" de- nen s o n pişmanlık günlerini beklemek yerine zamanında hep birtikte bir şeyier yapılsaydı. Gerçekten, o pişmanlık günleri çielinc-e, "Bize bir şey olmaz" diyen Hitler muhalifi Cermen köken li Almanlar, Yahudilerden önce gaz odalannı boylamış, s-oykırımın ilk provalan onlar üzerinde yapılmıştı. Türkiye'deki gidiş henüz öyle bir aşamada değil. Ama, "llım- lı tslam Cumhuriyeti" olasılığından söz edildiğinde, tıpkı VVeimar dönemindeolduğu gibi "Korkmaabi, bir şey olmaz!" diyenl-er bizde de çoğunlukta; Kemalist Cumhuriyetin gele- ceğı lconusunda cıddi olarak endişelenen bir kesim dışında rehavet hayli yaygın. Oysa. kamu yönetiminde dinci kadrolaşma hızlanmış; ada- let, mülkî yönetim, hatta güvenlik kesimlerinde yeni kadrola- rın etlcisi elle tutulur duruma gelmiştir. öte yandan, özelleştir- meler başta olmak üzere ekonomik ve maiî politikalar alanın- da Islamcı sermayenin kaynlması ayyuka çıkmıştır. En vahimi, Cumhuriyetin ilkelerini yıpratıp yapısını zayıflat- ma yö»niınde içtekı iktidaria dıştaki AB çevreleri arasında olu- şan sinsi ortaklık sürmektedir. Bunun ancak kopuş noktasına kadar gidecek geçici bir "sü- reç ortaklığı" olduğunu düşünerek avunamazsınız. Son günlerde açıkça görüldüğü gibi, Sayın Başbakan önde olmak üzere, çeşitli iktidar kesimleri, hatta yüksek bürokrasi ve Dı- ş>işlerTnin bir bölümü inanılmaz bir "gaflet ve dalâlet" ıçinde- dirter. A B koşul üstüne koşul koştukça, bizimkiler "Ziyanıyok; zaten o kişi ya da o organ yetkili değil; asıl şu tarih ve şu aşa- ma önemli" türünden gerekçeler ileri sürüp omuz silkmekte- ler. Ya laka Mütareke medyası ise halkı aldatıp oyalamaya ber- devarn. Ya d a sinsi hesaplar dolayısıyla, ne pahasına olursa olsun bu süreci ayakta tutmak, tıpkı AB'liler gibi, bizimkilerin de işi- ne gelmektedır şimdilik. Unutmayalım ki, süreç aynı zamanda Cumhuriyeti zayıflat- ma sijrecidir. Bir gün, büyük olasılıkla AB'ye karşı bir "babalan- ma" s-onrası, bugünkü iktidar çoğaltılmış oylarla daha da güç- lü olarak geri dönerse ve "Isiam Cumhuriyeti" ilan edilip Esen- boğa'ya inen Amerikan uçağından sulu gözlü bir Türk Humeyni'si inerse, şimdi yakınıp sızlanan, ama ilerici partiler- den uzak duran ve cumhuriyetçi bir siyasal cephe kurmak- tan kaçınan insanlanmızın "ahı vahı" ve son pişmanlığı fay- da etrneyecektir. Nemo Plus Juris Devlet malına siyaseten el koyanların yetkisi, terim yerinde ise, onun elmeni (zilyedi) olmaktan ibarettir; malın ya da imtiyazın maliki değildirler. Onun için bu mallarda (nemo plus juris kuralını çiğneyip) ''babalannın malı gibi" tasarruf etmeye kalkarlarsa, bu eylemin sonu, Yüce Divan denilen yargı önünde hesap vermektir. Kulaklara küpe olsun!.. Aydın AYBAY B u yazı aynı başlıkla daha önce yazılanlann üçüncü- sü oluyor. Ilki. anımsadı- ğım kadanyla 15 yıl kadar önce yine Cumhuriyet'te yayımlanmıştı. Ilk yayından sonra ya- zara epeyce "destektetefonu" da gelrniş- ti. Başlıktaki ibare, hukuk fakültelerin- de ilk yanyıllarda Roma Hukuku der- si okuyanlann hemen anımsayacaklan Latince bir 'ilke-kural'ın kısaltılmışı: "Kimse sahip olmadığı bir şeyi (hakkı) başkasına devredemez.'' Anİaşılacağı gibi bunun tekrar tekrar anılmasının ne- deni, şu "mahut" özelleştirme işlemle- ri. Artık iyice ortaya çıktığı gibi bu iş- lemin esası uzun yıllar boyunca yoksul Türk halkının alın teri ve çabalan so- nucu oluşmuş kamusal varhkian,yok pa- hasına "özel eflere" peşkeş çekmektir. Hele son zamanlarda bu işlemler so- nucunda kamusal değerleri "kapatan" özel ellerin sahiplerinin 1930'lardapa- ralan verilip ülkeden def edilen "ya- bancılar"ın yeni kuşak uzantılan oldu- ğu görülünce, artık bu sürecin nasıl bir sonuç doğuracağını anlamak için kâ- hin olmaya gerek yoktur: Türkiye, tıp- kı Osmanh'nın son dönemi gibi, eli ko- lu bağlı olarak "iliğiııe, kemiğine ka- dar" soyulacak ve yağmalanacaktır. Bir ülkenin başına gelebilecek en kor- kunç felaket olan bu yağma ve soygun olayuıı soğukkanlılıkla izleyen üçgrup (küme) insanımız var: Birincisi, iktidar sahibi politikacüar. Bunlann bir bölü- münün soygundan pay alanlar arasında bulunduğunu gösteren ciddi emareler ol- duğunu da anımsayalım. tkincigrup asıl soyguncular. Bunlann arasında bazı medya patronlan da bulunuyor. Onla- nn, soygunlanna destek çıkan tutma'la- n ya da tutsaklan var; bunlar yüksek üc- retlerle kiralanmış ya da satın alınmış medya şövalyeleri olan kalem erbabı. Sa- dece seyirle yetinmeyip en gürültülü biçimde şakşakçılık da ediyorlar. Son gnıp ise, bütün olan bitenin, işin özü- nün nasıl bir yağma ve soygun olduğu- nu anlamayan; böyle bir olasılığı aklı- na bile getirmeyen bürokratlar ve tek- nisyenler kümesi. Bunlar gözlerinin önünde cereyan eden yağma olayında, soyguna sadece teknik hizmet veriyor; üst tarafıyla ilgilenmiyorlar. Bu sonuncu kümede yer alanlann na- sıl insanlar olduğu incelemeye değer ilginç bir konu olmalı. Benim onlar hakkında şöyle sanal bir tipiemem var: Temelde namuslu insan- lar bunlar; iyi okullarda okumuş başa- nh olmuş, yüksek dereceler ve unvan- lar almışlar; düzgün bir aile yaşamlan var: Ingilizceyi Amerikan aksânıyla çok iyi konuşuyorlar; boş vakitlerinde tenis oynuyor, TV'de NBA'deki basketbol maçlannı izliyorlar; Türk basını ile faz- la ilgileri yok. muntazam olarak Finan- cial Times okuyorlar vb. Bu tip ve onun yaşam biçimi, ülkemizde birbiri ardına açılmış olan onlarca işletme fakültemi- zin seçkin öğrencilerinin hayallerinde- ki örnek yaşam biçimi ve tipi. Bu grupta yer alanlann, yaptıkları işin niteliği dolayısıyla tedirgin ya da ra- hatsız olmalan olasılığı var mıdır? Ör- neğin Mümtaz Soysal hocanın özelleş- tırmenin içyüzünü açıklayan yazılannı okuduklannda neler hissederler? Ama, hemen diyeceksiniz ki, bu tiplerin Cum- Telefon Faturası KuyruğuHemen bir Akbank şubesıne, www.akbank.com Akbank İnternet Subesi'ne veya hUU 25 25 Akbank Telefon Şubesı'ne otomatik ödeme talımatı verin. Bir daha uzun fatura kuyruğu görmeyin. Ayrıca çekilişle sürpriz hediyeler kazanma şansına sahip olun. Detaylı bilgiye; www.akbank.com adresinden, UUh 25 25'ten ve tüm şubelerimizden ulaşabilirsiniz. '* fi'S. BL kampanya Mıltı Pıyango idaresinin 31/08/2005 tarıh ve B 07 1 MP! 0 13 00 02/1415-5562 sayılı ıznı ıle duzenlenmtstr. Kampanya 05 Eylul 2005 - 30 Kasım 2005 tanhlen arasında geçerlıdır. Cekılıse kainpanya tanhlen arasında, vadesız hesabına bağlı elektrık, su, doğalgaz, telefon, cep telefonıı, Kablo TV. ADSL otomatik odeme taltmatıverer kisıler katılacaktır Venlen hertalımat ıçın bTcekılıs hakkı kazanılacaktır. Cekılıste herıkı hedıye ıçnde lOOasıl 50 yedek talıhlı belırteneceKtır Çekılış sonunda 100 kı$ı Bosch BSA28011800 Watt elektnklı suourge, 100 kişı Sıemens Gigaset C340 Dect telsız telefon kazanacaktır Cekılıs 13 Aralık 2005 Saat 10 00 da Momentum Istarbul. Suyukdere Cad . Ecza Sokak, No- 6, Kat 6, Gultepe, Istanbul adresınde yapılacaktır Çekıliş soiuçlan 18 \ralık 2005 tarıhınde Hurnyet gazetesınde yayınlanacaktır Kazanan asıl taühlılenn son başvuru tanhı 02/01/2306. yedek talıhlılerin ise 17/01/2006'dır 18 yaşından kuçukler kampanyaya katılamaz. katılmıs ve kazanmc$ otsalar bıle ıkramıyelen verıiemez. KOV ve OTV hanc tum yasat yukumlulukler talıhli tarafından odenecektır ,»vw.akban< com AKBANK hurhet gazetesi okuru olmalan gibi bir olasılık yoktur kı, Soysal'ı okuyup ra- hatsız olsunlar! Buna karşın, yine de, ara- lanna her nasılsa sızmış birçok CU- MOK olması olasılığını kabul ve farz ederek, kendilerine ben de gerçekleşme- sinde alet olarak kullandıklan özelleş- tirmenin u anha minhası" ile ilgili bir- kaç söz söylemek istiyorum. Birincisi, hemen bir kütüphaneye gidip merhum Ord. Prof. Sıddık Sami Onar hocanın İdare Hukuku adlı "muhallet" (kalıcı) yapıtım dikkatlice okusunlar (Son bas- kısı 1960'larda çıkmıştır). Ciddi olarak okuyup incelerlerse, ilk tepkilerinin "Yahu biz ne yapıyoruz; neye alet olu- yoruz" şeklinde olacağma inanıyorum. Bizim öğrencilik yıllarımızda Onar Ho- ca, derslerinde kitaptaki bilgileri so- mutlaştıran bazı ilginç örnekler de ve- rirdi. Çarpıcı bir örnek olarak, 1950 yı- lında. İHF'nın 3 numarah büyük amfi- sinı lebalep dolduran öğrencilere, özel- leştirme ile ilgili şöyle bir olayı anlat- tığını anımsıyorum: Serüven peşinde koşan ve bu amaçla 19. yüzyılın ikinci yansında Osmanlı topraklarında kendi- lerine "avanta bir iş" arayan işsiz güç- süz ve mesleksiz iki Fransız, birdenbi- re bir iş alanı keşfediyorlar: "Osmanlı ülkesinde layılarda deniz fenerkri kur- mak ve işletmek işi!" Hemen sağdan soldan bir miktar frank cinsinden borç para tedarik edip sarayın yolunu tutu- yorlar. Mabejn'dekı yetkili ıle borç al- dıklan franklar üzerinden "uzlaşıp"(!), fener imtiyazının kendilerine verilme- sini sağhyorlar. Buharlı gemilerin sayısının hızla ar- tışı dolayısıyla Avrupa ile Asya arasın- da deniz yoluyla yapılan ticaretin mer- kezi durumunda olan Osmanlı ülkesi kıyılan üzerinde uluslararası "seyrise- fain"in (deniz trafiği) güvenliği için bir deniz feneri düzenine gerçekten ihti- yaç var. Ama, bu düzenin kurulması, gerekli basıt bir fener kulesi inşa etmek; içine bir gazyağı feneri koymak ve bir de fe- neri yakıp söndürecek bir fener bekçisi görev- lendirmekten ibaret. Bu- nu, o zamanki merkezi yönetimin gerçekleştir- mesi işten bile değil. Ama Deviet-i Âü Osma- nî bir kez "zokayı ye- miş"; Fransız sergende- ler imtiyazı kapar kap- maz hemen yabancı bankalann kapısına da- yanıyorlar. Tıpkıbugün- kü gibi, asıl işlevleri pa- ra alıp satmak olan ve yağlı ve güvenceli bir iş görünce kesenin ağzuıı açmakta tereddüt etme- yen (aldıkları paralan bu yoldan satamazlarsa bankalar, zaten, bütün ticaret kuruluşlan gibi batarlar!) zamamn ban- kalan, fenerci frenkleri hemen bol kredi ile do- natıyor. Onlar da hiç ge- cikmeden en ucuzundan fener kuleleri yapıp içi- ne garip birer bekçi ko- yarak işi bitiriyorlar. Temel yapısı itibany- la bugünün Galataport işine çok benzeyen bu öykünün devamı, kısa- ca şöyle: Osmanlı yö- netimi, limanlanna ge- len gemilerden tahsil et- üğı "fenerresmini", ken- disine çok küçük bir on- dalık ayırdıktan sonra, bu iki Fransızm banka hesabına yatırmaya baş- lıyor! Kaç yıl mı? Aşa- ğı yukan seksen\il! Üdn- ci maceracı Fransız, iş- te bu yoldan elde ettik- leri servetle, kendileri- ne Ispanya'da şatolar yaptırmışlar; asalet un- vanlan "saön almışlar" ve -buraya dikkat! - Os- manlı devletine (kendi parasıyla) borçvermiş- lerdir. Bu maskaralığın (ya da bu acıklı soygu- nun) 1930'larda Cum- huriyet hükümetinin enerjik hamlesiyle so- na ermiş olduğunu ek- leyelim. Bütün bu anla- tılanlardan çıkanlacak ders şu olmalıdır: De\- let malma siyaseten el koyanların yetkisi, te- rim yerinde ise, onun el- meni (zilyedi) olmaktan ibarettir; mahn ya da im- tiyazın maliki değildir- ler. Onun için bu mallar- da (nemo plus juris ku- ralını çiğneyip) "baba- lannın malı gibi" tasar- ruf etmeye kalkarlarsa, bu eylemin sonu, Yüce Divan denilen yargı önünde hesap vermek- tir. Kulaklara küpe ol- PENCERE Tarih GüncelleşflL Türklerin garip bir yazgısı var.. 'Istiklal Harbi'miz, yeni deyişle 'Milli Kurtuluş Savaşı'mız kime ya da kimlere karşı yapıldı?.. Isterseniz saymayı deneyelim: Ingilizlere.. Fransızlara.. Italyanlara.. Yunanlılara.. Rumlara.. Ermenilere.. Yetmedi mi?.. Padişaha.. Halifeye.. Çerkez Ethem'e.. Anzavur, vb. 'ne Belki arada unuttuklanm da vardır.. Bızim çocukluğumuzun ulusal bayramlannda kırmızı bez üzerine beyaz harflerle şu özdeyiş ya- zılırdı: "Dünü unutma.. Bugünü iyi anlarsın!.." Yeni kuşaklar 'dün 'ü öğrenmelidirier kj bugün olup bitenlere akıl erdirebilsinler.. • Bilâl N. Şimşir'in "Ermeni Meselesi, 1774- 2005" adıyla bir yeni kftabı (Bilgi Yayınevi) çıktı, ka- pağında da vurgulandığı gibi bu işin başlangıcı 1774.. Ama, sonu 2005 olmayacak... AP'nin (Avrupa Parlamentosu) Türkiye'nin AB'ye üyeliği için "Ermeni soykınmını tanımak" koşulu- nu öne çıkarmasına şaşırmanın âlemi yok!.. AB iiyesi ve AP Dönem Başkanı 'Ingiliz'in Bir- leşmiş Milletler'i hiçe sayarak Irak'ı işgali konuşu- lacak değil ya!.. 90 yıl önceki Osmanlı Devleti'nin hesabı 21 'inci yüzyılda Türkiye'den soruluyor!.. Bugün Anadolu'da Rum ve Ermeni yok.. Ama, sorunlan var.. • Bılâl N. Şimşir'in kitabından küçük bir alıntı: "Atatürk, Erzunım Kongresi ile Millı Mücade- le'ye başladı; çünkü Doğu Anadolu yakın bir Er- meni tehdidi ile karşı karşıya bulunuyordu ve ön- celikle o yörenin Ermenilere karşı savunulması için acil önlemler almak lazımdı." Mustafa Kemal'in Erzurum Kongresi'nde yaptı- ğı konuşmadan birkaç satır: "- Vatanın parçalanması söz konusu ve karar ola- rak doğu illerimizde 'Ermenıstan', Adana ve Ko- zan havalisinde 'Kilıkya' adlı yine bir 'Ermenis- tan'..." 4 Eylül 1919'da Mustafa Kemal Paşa Sıvas Kongresi'ni açarken yaptığı konuşmada şöyle di- yor: "- Doğu'da Ermeniler, Kızılırmak'a kadar ge- nişleme hazırlıklanna ve şimdiden sınıhanmıza dayanan katliam siyasetine başladı." • Ingiliz 1915'te Osmanlı toprağı olan Irak'taydı.. Bugün de Irak'ta.. Kafkasya'daki Ermenistan, Ermeni diyasporası- nın destegiyle Azerbaycan'ın topraklannı işgal et- mişdurumda... Kimsenin gıkı çıkmıyor.. Rumlar ve Ermeniler hesabına Batı'da yine se- ferberlik bayrağı mı dalgalanıyor?.. Tarih 'tekerrür' mü ediyor?.. tstanbul Lnnersıtesı Mezunlan Demeeı. Demokratık Da\anışma DemeSı 2005-2006 DÖNEMİ AYDEVLANMA SÖ\XEŞtLERÎ ^ er Beşıkta; Beleıiı; ey Oruköv kültür Veıiez 1 Derebo)!) Câd Dere Çıkımzı! Ortalöv Tırih Kooı konuşmıcılar " Ekım 05 :6K»ımO5 :4Anlıkû5 28 Ocak 06 25ŞubatO6 25ManO6 15 Sısan 06 O6MayısO6 27MayısO6 TûAıye'™ Uııslaraıası llı^ılen HukukDe\lee\edır L Ike Gûvenlığınin Temel Davanaklan Ukelere Göre De4ı$en Demotrası ve lnsar, Hailan \nla\ tşı OnurCKTnen Prof Dr \ ıldızhan Yayla Prof.DT Tavfun Ugüner Org ŞenerEravguı Kemal blıçdaroglu Hasan Fehmı Günes InalBam Ozelleştıme ve Prof Dr Eroi Vlanısalı \ abancılaştıraıa Keatleşnıe ve lnsan LlkemızdeUiftal EgjtDmn Hedefi Ortadoğu Sonmlan ve Terör l n \(a)isın Otıeraı Okta\ Ehncı Prof Dr Kema! AJemdaroŞlu Mehmet Başaran MusıataGazalcı Org Çeıın DoŞan Org \m\a Ateş Dr Ale\ Co^kun \uımn Esm Yönctmen Prof Dr Bülent Berbrda Dr \k\ Coşkun Org. Çelm Dofan Prof Dr Kemal Memdaroğlu D«; Dr Tonguç Görler " Doç Dr Toogı»; Görker Prof Dr Bülenı Beıkarda Lmıi Zılelı .\mr TanjuErdem - Toplantılann tamamı Cumartesı gûüler. 10 ?0 -! ? 00 saatlen arasmdadır - Dönera ıçındekı sd\leşüere katılan ızlevıcılenmıze. katılım seıufıkası \enleceknr - A\dmlıt >annlar özlemı ıçındekı tum yurttaşlanmız sövleşılenmıze aavetlıdır - Gin; strbest \e »cretsizdir. - İlerişim için: l.î. Mezunlan öerneşi (Faloş Taştanı 0 212 m03 21 sun!.. ÜRÜYA MOTEL Adrasan-Antalya • Tertemiz Deniz • Muhteşem Doğa • Sakin bir ortam • Evinizdeki Hizmet YARIM PANSİYON Klimalı iki kişilik bungalovda Kişi başı YALNIZ 30.-YTL. 7 gece kal 5 gece öde. Tetf:0 242 88310 84 www.ruyamotel.com
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear